Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 8 KASIM 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
'Yetkj tasarısı
anayasaya
aykırı'
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - TBMM Anayasa
K.omısyonu üyesi Ahmet
îyimaya, Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer'in
atama ve tayin yetkilerini
tırpanlayan yasa
tasansında anayasanın 6
maddesine aykınlık öne
sürdü. Tasanya karşı oy
yazan tyimaya,
"Cumhurbaşkanlığı
süzgeci kaldınlıyor.
Bürokrasi teminatı yok
ediliyor. Ehliyet ve liyakat
kötû siyasetin kılıcına terk
ediliyor" dedi.
Barış Aımeleri
DİYARBAK1R
(Cumhuriyet Bürosu) -
Kuzey Irak'ta Irak
Kürdistan Yurtseverler
Birlığı (IKYB) liden Celal
Talabani güçleri ile
PKK'lıler arasında devam
eden çatışmalann
durdurulması ıçın bır süre
önce bölgeye giden ve
haklannda "PKK'ye
yardım-yataklık ettikJeri"
iddıasıyla dava açılan Banş
Anneleri tnisiyatifi üyesi 5
kadın ile tercümanlannın
yargılanmalanna
başlandı.Hazırlanan
soruşturma dosyasının
Diyarbakır DGM'ye
gönderilmesinin ardından
avukatlar Fırat Anlı, Metin
Kılavuz ve Muharrem
Erbey, Diyarbakır 4 No'lu
DGM Başkanhğı'na
tutuklamaya itırazda
bulundular. 4 No'lu DGM
heyeti itirazı yerinde
bularak tutuklu sanıklann
tahlivelerine karar verdi.
Meclis'te
ramazan mesaisi
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-TBMM, bu
haftadan ıtibaren mesaisini
ramazan ayına göre
ayarladı. TBMM Danışma
Kurulu'nda hükümet
ortaklan, Meclis Genel
Kurulu'nun, ramazan ayı
boyunca 16.00-18.00
saatlerini iftar arası olarak
önerdi. Bütçe
görüşmelerinin de 11
Arahk'tan itibaren
başlaması benimsendi.
Hükümet ortaklan. bütçe
görüşmeleri öncesinde
TBMM Içtüzüğü
değışikliğinin genel kurul
gündemine alınmasıru
önerirken Başbakan Bülent
Ecevit"in, Meclis
açılmadan önce "acil
çıkanlacak yasa" diye
nitelendirdiği "irticacı
memura ihraç"
düzenlemesini bu hafta da
genel kurul gündemine
aldırmadı.
Savcı Yüksel'in
itirazına ret
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Ankara DGM
Cumhuriyet Savcısı Nuh
Mete Yüksel, Yahya Murat
Demirel'in avukatı Suat
Çelebi, Berdan Tekstil'in
sahibi Muhteşem Ekenler
ile Egebank'ın yöneticisi
Özcan Tangu"nun yedek
hakimlikçe serbest
bırakılmasına itiraz ederek,
gıyaben tutuklanmalannı
istedi. Yüksel'in itirazıru
inceleyen 1 No'lu DGM,
yedek hâkimliğin serbest
bırakmasının yerinde
olduğunu belirterek istemi
reddetti.
fam'da medya
yolsuzluğu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Iran'da
muhafazakâr gazetelerin
devlet tarafından
sübvansiyonlu fiyatla
satılan gazete kâğıdından
• usulsüz kazanç elde
ettikleri bıldirildi.
Muhafazakâr gazetelerin
tirajlannı olduğundan daha
yüksek göstererek aldıklan
kâğıtlan piyasaya sattıklan
belirtildi.
Partinin geleceğine karar verecek Anayasa Mahkemesi'nin gündemi belli oldu
FP davası 12 Arahk'taBaşsavcı Savaş'ın FP'nin kapatılması
istemiyle açtığı davanın görüşülmesine 12
Aralık'ta başlanacak. Anayasa Mahkemesi,
yapacağı görûşmede kapatma karan verirse
hangi milletvekillerinin milletvekilliğinin
düşeceğini de kararlaştıracak.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Anayasa Mahkemesi,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı-
sı VuralSavaş'ın FP'nin "kapa-
tdan RP'nin devamı okluğu'1
ve
"laikiik karşıtı eylemlerin oda-
ğı haline geldiği" gerekçesiyle
kapatıhnası istemiyle açtığı da-
vayı 12 Aralık Salı günü görüş-
meye başlayacak. Yüksek mah-
keme, öncelikle Başsavcı'mn
Siyasi Partiler Yasası'ıun
(SPY) "odakounanuT ölçütle-
rini düzenleyen 103. maddesi-
nin ikinci fikrasının anayasaya
aykınlığı iddiasını ele alarak
karara bağlayacak.
Anayasa Mahkemesi Başka-
nı Mustafa Bumin, heyetin
gündemini dün belirledi. Buna
göre, FP kapatma davası 12
Aralık Sah günü saat 10.00'dan
itibaren görüşülmeye başlana-
cak.
Anayasa Mahkemesi,
SPY'nin 103. maddesinin ikin-
ci fikrasının anayasaya aykın-
lık ıddıasıru ciddi bulursa, bu
istemi karara bağlayacak. Bu
karar, 103. maddenin ikinci fık-
rasuıın iptali yönünde olursa,
önce bu karann gerekçesi yazı-
lacak ve Resmi Gazete'de ya-
yımlandıktan sonra kapatma
davası görüşülmeye devam edi-
lecek. Anayasaya aykınlık cid-
di bulunmazsa yüksek mahke-
me, kapatma davasıru ara ver-
meden görüşecek.
Anayasa Mahkemesi, yapa-
cağı görûşmede FP'nin kapatı-
lıp kapatılmayacağını ve kapat-
ma karan verirse hangi millet-
vekillerinin milletvekilliğinin
düşeceğini de kararlaştıracak.
Yargıtay Cumhuriyet Baş-
savcısı Savaş'ın anayasaya ay-
kınhğını ileri sürdüğü SPY'nin
103. maddesinin üst başlığı,
tt
bir siyasi partinin yasak ey-
lemlereodakolması hali"ni dü-
zenliyor. Maddenin bırinci fık-
rası, "Bir siyasi partinin anaya-
sanın68. maddesinin dördüncü
fikrası hükmüne aykın eylem-
lerin odakhaüniohışturup oluş-
turmadığı hususu Anayasa
Mahkemesi'nce betirtenir"
hükmünü içeriyor. "Odak ol-
manın" ölçütlerini düzenleyen
ikinci fıkra da şöyle:
"Bir siyasi parti; birinci fik-
radayazıh fıiller o partinin üye-
lerince yoğun bir şeküde işlen-
diği ve bu durum o partinin bü-
yük kongre, merkez karar ve
yönetim kurulu veya Türkiye
Büyük Mület Meclisi'ndeki
grup genel kurulu veya gnıpyö-
netim kurulunca zımnen veya
açıkça benimsendiği yahut bu
fiiOer doğrudan doğruya anılan
parti organlannca karariıhk
içinde işlendiği takdirde, söz ko-
nusu fıillerin odağj haline gel-
mis sayıur."
Erdoğan ve Kutanın eski danışmanı
îslamcıyamr
HADEPyöneticisi
• Belediye başkanlığı sırasında Tayyip
Erdoğan'a, genel başkanhğının ilk döneminde
de Recai Kutan'a danışmanlık yapan îslamcı
yazar Mehmet Metiner, HADEP Parti
Meclisi'ne seçildi.
ANKARA (ANKA)-
Istanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı
sırasında Tayyip
Erdoğan a, ardından da
FP Genel Başkanlığı'nın
ilk döneminde Recai
Kutan'a danışmanlık
yapan Îslamcı yazar
Mehmet Metiner,
HADEP Parti Meclisi'ne
(PM) seçildi.
PKK liden Abdullah
Ocalan lehine sloganlann
atıldığı 4. HADEP
Kongresi'nde yeni
seçilen PM içinde en
dikkati çeken isim önce
Tayyip Erdoğan'a daha
sonra da Recai Kutan'a
danışmanlık yapan
îslamcı yazar Mehmet
Metiner oldu. Îslamcı
yazar Mehmet Metiner,
ıstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı
sırasında Recep Tayyip
Erdoğan'a siyasi
konularda danışmanlık
yaptı. Mehmet Metiner.
uzun bir süre yürüttüğü
danışmanlığı Recep
Tayyip Erdoğan'la
anlaşmazlığa düştüğü
için bıraktı.
Mehmet Metiner.
Erdoğan'dan aynlmasının
ardından partiden
kopmak yerine RP'nin
kapatılıp FP'nin
kurulmasıyla birlikte en
üst düzeyde çahşmaya
başladı. Metiner, FP'de
genel başkanlığının ilk
döneminde bu kez
Kutan'a damşman oldu.
Metiner, Kutan'ın
konuşmalanm da
hazırladığı
damşmanlığmdan,
görüşleri nedeniyle parti
içinden kendisine
yönelen tepkiler üzerine
aynlmak zorunda kaldı.
Metiner, Kutan'ın
damşmanlığmdan
aynlmasıyla birlikte
FP'den de koptu. Bir
süredir HADEP'lilerle
birlikte hareket eden ve
Yeni Gündem
gazetesinde de köşe
yazarlığı yapan Metiner,
kongrede 60 kişilik
PM'ye seçildi.
HADEP'e, RP ve FP
çevrelerinden katılan
ikinci isim ise AJtan Tan
oldu. 1991 seçimlerinde
MHP ile yapılan ittifakı
protesto ederek RP'den
aynlan Altan Tan da
Metiner ile birlikte
HADEP'in 60 kişilik
PM'sinde yer aldı.
Eski Cumhurbaşkam
Turgut Özal'ın genel
başkanlığı sırasında
ANAP'tan Mardin
milletvekili olan
Nurettin Yıbnaz da
kongrede HADEP
PM'ye seçildi.
ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART
•N
uüd-iu!..
NBÇOK
Ü
m.kart(5 superonline.com.tr
Belediye Başkanı Korkmaz, sorunlarını MGK'ye götürdüğünü açıkladı
'Tuncelili ölüm orucuna başlayacak'
TUNCELİ (Cumhuriyet) -
Tunceli Belediye Başkanı Ha-
san Korkmaz, kentin sorunlan-
ru Milli Güvenlik Kurulu'na gö-
türdüğünü söyledi. Korkmaz,
" Devletya bizesahip çıksınya da
Tunceii halkı olarak ölüm oru-
cuna başlayacağız" dedi.
SSK'ye olan borçlan nedeniy-
le maaşına haciz konulan CHP'li
Tunceli Belediye Başkanı Hasan
Korkmaz, ekonomik sorvmlarla
başa çıkmaya çahşıyor. Aylık ge-
liri 35 milyar üra olan belediye-
nin toplam borcu 1.7 trilyon lira-
ya ulaştı.
Kişi başına belediyeden 2.5
milyar lira alacağı olan 155 işçi,
5 4 k i ş i t u t u k l a n d ı
Şmuık'ta sahtefatımıcıUmıdarbe
DİYARBAKIR (AA) - Şır-
nak'ta güvenlik kuvvetlerince
sürdüriilen operasyonlarda,
sahte fatura düzenleyerek tril-
yonlarca lira haksız kazanç el-
de ettikleri belirlenen 54 kişi
yakalandı.
Kuzey Irak'tan suur ticareti
yoluyla getirilen mazotu, Tür-
kish Petrolium International
Commercial'e (TPÎC) saüp bir
kısmını da satmış gibi göstere-
rek iç piyasaya süren 54 kişi
yakalandı. Gözaltınaalınanla-
rın TPÎC'e satmış gibi göster-
dikleri mazot karşıhğında sah-
te fatura topladıklan ve bunu
masraf gösterip vergiden dü-
şürerek haksız kazanç elde et-
tikleri öğrenildi.
Şırnak Valisi Hüseyin Baş-
kaya 54kişiden33'ününsor-
gulamalannın tamamlandığı-
nı belütti. Başkaya, dün Şır-
nak Cumhuriyet Başsavcılı-
ğı'na çıkanlan 33 kişiden
30'unun tutuklanarak cezaevi-
ne konuldugunu söyledi.
Başkaya, gözaltına alıhanlar-
dan birinin evindeyapılan ara-
mada 2 adet uzun namlulu si-
lahın da ele geçirildiğini ifade
etti.
dün iş bırakma eylemi başlattı.
Belediye Genel-Iş Sendikası
Şube Başkanı Hasan Çiçek,
yaptığı açıklamada, iş bırakma
eylemine haklannı alıncaya ka-
dar devam edeceklerini belirtti.
Hükümetin kentin sorunlany-
la ilgilenmediğinden yakınan
Korkmaz şöyle konuştu:
"Son olarak geçen hafta Baş-
bakan Bülent Ecevit'e, Başba-
kan Yardımcılan Mesut Yıl-
maz, Devlet Bahçeli ve Hüsa-
mettin Özkan'a sorunlanmızı
içerenbirdosyasundum. Ancak
hiçbir çözüm buhnadıklan gibi
da haciz kovdular."
Son çare olarak sorunlannı
MGK'ye aktardıklannı anlatan
Korkmaz şöyle devam etti:
"Aynca bir başka çözüm yolu
olsun diye sorunlarla ilgili bir
dosyamızı da MGK Genel Sek-
reteri'ne sunduk ve sonınlan-
mızm ele ahnmasmı istedik."
IRMIKI AYDIN ENGİN aenginfadoruk.net.tr.
Başlığı annemin sık kullandı-
ğı bir halk deyişinden uydur-
dum: Ölüm geldi cihane, ba-
şağnsı bahane .'..
Laf aramızda, iyi uydurdum.
Bugünlerde gazetelere dik-
katle bakarsanız ipuçlannı gö-
receksiniz. Uyandılar ve şimdi
"Biz ne yaptık" dercesine ken-
dilerini çimdikliyorlar.
Kıbrıs konulu "devlet do-
ruk"ündan söz ediyorum.
Doruk toplantısı daha yeni
bitmiş, toplantıda vanlan kara-
nn açıklanması -nedense- Ra-
uf Denktaş'a bırakılmış; o da
merdivenlerde gazetecilere ka-
sım kasım kasılarak "Görüş-
melerin oyalamadan başka an-
lama gelmediğinde görûş bir-
liğine vardık ve görüşmelerden
çekilme karan aldık" derken,
yani "doruk"un dumanı tüter-
ken bir Tırmık yazılmış ve "Çö-
züm, yani banşçıl çözüm, gö-
rüşmelerden geçer" denmişti.
Medyanın tepesindekilerden
kimileri satır aralannda, kimile-
ri yakın çevre dedikodulannda
"Ulusal bir davada bozguncu
sesler" diye laf çarptırmışlardı.
AB Geldi Cihane, Kıbns Filan
Bahane (mi?)
Şimdi uyandılar.
Görüşmelerden çekilme ka-
rarının, bir banşçıl çözümün
önünü tıkamakla kalmadığının,
Türkiye'yi koyu bir yalıtılmışlık
çemberinin içine ittiğinin ayırdı-
na yeni vanyoriar. "Acaba da-
ha yumuşak bir karar alınamaz
mıydı" yollu, mızıldanmayla ak-
lını başına toplama arası bir ek-
sende volta atıyoriar.
Kıbns'ta "çözümsüzlüğü çö-
züm belleme"n\n AB ile ilişkıle-
ri kopma noktasına sürükleye-
bileceği gitgide daha belirgin-
leşiyor.
Bu, Avrupa Birliği'ne "gö-
bekten bağlı" olanlan ürkütü-
yor. Avrupa Birliği'ne üye bir
Türkiye'yi, Avrupa'da vizesiz
gezi, cepte "kırmızı kapaklı"
Avrupa pasaportu taşımak ve
"iş"te Avrupa merkezli çoku-
luslu şirketterle daha yoğun iş-
birliklerine girmek, ortaklıklar
kurmak olarak kavrayanlann
ürkmesi doğal.
•••
Ama ok yaydan çıktı; böyle
bir karar alındı. Gerçi KKTC
adına görüşmeleri yürüten Ra-
uf Denktaş'ın bu "ilk çekilme-
si' değil; Denktaş'ın nezle ol-
madan önce Ankara'ya danış-
tığı da kimse için sır değil; ama
gene de görüşmelerden çekil-
me karan alındı ve bu diploma-
si dilinde alışılmışın epey öte-
sinde bir sertlikle açıklandı.
Acaba niye?
Bu duyarlık salt Kıbns'la mı il-
gili ve Kıbns'la mı sınırlı; yoksa
"katılım için ortaklık belge-
s/'nin içeriğinden duyulan şid-
detli endişeden mi?
Yani...
Yani aslında Kıbns bahane
mi? AB üyeliği için yol haritası
önlerine konunca hükümetin
"milliyetçi" kanatlan, yol yakın-
ken dönme eğilimine mi girdi?
Bu biryargı değit. Şimdilik bir
sezgi; bir olasılık. Ama somut
ipuçlan olan bir sezgi ve ciddi
bir olasılık.
Bu yazının başlığı, epey katı
bir halk deyişini biraz değiştirip
oraya boşuna oturtulmadı.
Avrupa Birliği, Avrupa'nın
ulusal devletleri arasındaki sı-
nırlan çoktan sildi.
Ortak para birimi "Euro"ya
geçildi ve önümüzdeki dönem-
de, Frankfurt'taki teyzeler şe-
keralırken "Kaçmark", Milano-
lu birveletçikoîataalırken "Kaç
liret", Fransız delikanlı sinema-
ya girerken "Kaç frank" diye
sormayacak; "KaçEuro" diye
soracaklar.
Ulusal pasaportlar çoktan
eskidi. "Avrupa yurttaşlan"
tüm Avrupa'da pasaportsuz
dolanıyor; Avrupa dışına gider-
ken de ceplerinde "Avrupa pa-
saportu" taşıyortar.
Avrupa Sözleşmesi'nin belir-
lediği Avrupa hukuku, ulusal
hukuk mevzuatlannın yerini bü-
yük ölçüde aldı.
Yani "tek Avrupa düşü"nün
ekonomik engelleri büyük öl-
çüde aşıldı. Şimdi "tek Avru-
pa "nın siyasal birliği örülmek-
te. Bu, "ulusal" olanın bir üst
kimlikte, "Avrupalı" kimliğinde
erimesi demek.
Bu ise kendini "milliyet-
ç/"olarak tanımlayan iki büyük
parti, DSP ve MHP için ölüm-
cül bir karabasan.
Gümrük Birliği, AB kotalan
gibi görece "sakıncasız" adım-
lann ardından AB hukuku ve
AB'nin benimsediği demokra-
si, insan haklan ve özgürlük de-
ğerleri kapıya dayanınca "mil-
liyetçi başağrılan"n\r\ tutma-
ması mümkün değil.
O yüzden "AB geldi cihane,
Kıbns filan bahane" dedik.
"Katılım için ortaklık belge-
s/"neTürkiye'nin yanıtı anlamı-
na gelecek "AB için ulusal
program"m açıklanacağı bu-
günlerde besbelli biz, AB ve
Türkiye konulu daha çooook
Tırmık yazacağız.
Yazmak çooook da keyifli
olacak...
POLTIİKA GU1NLUGU
HtKMET ÇETİNKAYA
Çiçekçi Kız...
Onu Beşiktaş'tagörüyorum sabahlan. Gözlerin-
de yağmur bulutu saklı. Çiçek satıyor. Karanfiller,
güller, bahar geldiğinde sarı papatyalar...
Gecenin kaçıydı bilmiyorum uyandığımda. Yağ-
mur camlara vuruyordu. Uykum kaçmıştı. Kalkıp
salona geçtim...
Işte o an çiçekçi kız çocuğunu hatırfadım...
Bir düş denizinde gibiydim...
Günlüğüme bir şeyler yazdım...
Yağmur hızlanmıştı...
Beşiktaş'taki o çiçekçi kız, beni bir lyonya ge-
cesine taşıdı. Düşlerle örülü yaşamımızın kendi
sessizliği, birden hüzün yumağına dönüştü...
Gece televizyonlarda haberleri izliyordum. Baş-
bakan Yardımcısı Mesut Yılmaz Güneydo-
ğu'daydı. Batman'dan Cizre'ye uzanmış olmalıy-
dı...
Filmin karelerindeki insan manzaraları hiç de-
ğişmiyordu. Yıne çocuklar vardı, gençler.kadınlar,
çaresiz insanlar...
Bir ara kameraman yakın planı ekrana yansıttı.
Üç-dört peçeli kadın. Galiba burası Batman'dı.
Ama bu karelerde sanki Afganistan'daydık. Bel-
ki de olup bitenlerin hiç farkında değildik...
Karmakarışık duygular içindeydim...
Divanın üzerinde uyuyup kalmıştım...
Sabah olmuştu...
Beşiktaş'taki çiçekçi kız aynı köşede yerini al-
mıştı. Çarşıya ilk girenler ondan kırmızı, beyaz,
siyah karanfiller alıyordu...
Sarı saçlan herzamanki gibi darmadağınık, ma-
vi gözleri hüzün yüklüydü...
Onu görürgibi oldum!...
Sonra bir kahve yaptım kendime...
Pencereden dışarıya baktım...
Bir çırpıda Batman'a, Cizre'ye indim; alaca şa-
fakta Malabadi Köprüsü'nden geçtim; Lice'de 25
yıl önce fotoğraflarını çektiğim sarı saçlı, mavi
gözlü kız çocuklannı anımsadım...
Kapıcı gazeteleri getirdi...
önce haberlere şöyle bir göz attım...
Ünlü Ingiliz şarkıcı Cat Stevens yani Yusuf Is-
lam, Urfa'da güzel sesiyle Kuran okumuş, son-
ra da aba giyip Balıklı Göl'ü gezmiş...
Yusuf Islam şöyle demiş:
"Batı toplumu Islamın en küçük kurallanndan
bile haberdar değil..."
•••
Beşiktaş'taki çiçekçi kız çocuğunu yağmuriu
bir günde görmüştüm ilk kez...
Minnacık ellerinde tuttuğu karanfilleri uzatır-
ken bir kış türküsü söylüyor gibiydi...
Günlerden pazardı...
Beşiktaş iskelesi insan yumağına dönüşmüş-
tü...
Uzattığı çiçeklere dokunurken sormuştum:
"Nerelisin sen?"
Gözlerini kısmış, ellerini ovuşturmuştu:
"Diyarbakırlıyım!.."
Vapuria Eminönü'ne geçerken kendi kendime
sormuştum:
Çiçekçi kız çocuğu mu, yoksa çiçekler mi üşü-
yordu?
Dün de hava yağmurluydu...
Böyle havalarda ne düşünür insan?
Mesut Yılmaz'dan sonra, Alman milletvekilleri
şöyle konuşmuşlar:
"AB'nin yolu Diyarbakır'dan geçer!.."
Yusuf Islam, yani Cat Stevens Ankara, Konya,
Urfa arasında gidip geledursun Alman Yeşiller
Partisi miiletvekili Claudia Roth ve diğer milletve-
killeri ne diyor:
"Sadece Lozan'da belirlenen resmi azınlıklar
değil, resmi olmayan azınlıklara da kültürel hak-
larverilmeli..."
Claudia Roth ve arkadaşları ne demek istiyor:
"Bırakın şu Lozan'ı mozanı; AB'ye girmek isti-
yorsanız biz ne istersek onu yapmak zorundası-
nız!"
Elbet Kürt kimliği tanınmalı, insanlar istediği di-
li konuşmalı, bana kalırsa Kürt işadamlan, sana-
yiciler 'özel Kürt televizyonu', 'Kürtçe eğitim ya-
pan özel okullar' açmalı... 'Kürtçe yayın yapan
gazeteler' çıkarmalıdır...
Her şey devletten beklenir mi?
Bırakın herkes kendi dilini, kültürünü (eğer var-
sa) konuşsun, öğrensin!..
Bundan korkmayalım!..
•••
Claudia Roth, 'Lozan-Mozan' dese, kendi
devletinin 'Alman Islamı Pro/es/'ni ırkçılık olarak
görmese de biz 'demokratik hukuk devleti'rit üni-
ter yapı içinde yaşama geçirelimL.
işkence olmasın, faili meçhul cinayetler dur-
sun!..
Ama Batman'da, Cizre'de kadınlann giydiği 'pe-
çe', giyim kuşam özgürlüğü de olmasın!.. Ceza-
evlerinde ölüm oruçlan bitsin; Ftipi cezaevleri ya-
şama geçirilmesinL
Biz buna varız, diyelim!..
Demek zorundayız!..
Eğer demez, yasal düzenlemeleri yapmaz-
sak, sorunlar daha da büyüyecek!..
Yusuf Islam, ingirtere'den kalkıp Konya'da, An-
kara'da, Urfa'da demokrasi, Claudia Roth insan
hakları dersi verecek!..
Beşiktaş'taki Diyarbakırlı kız, Lice'deki çocuk-
lar, Hakkâri'deki gençler bizim çocuklarımız!..
Biz yaşamı onlarla çoğaltmadık mı bugüne
değin?
Oğle saatlerinde yağmur dindi, gökyüzü mavi
perdelerini açtı...
Beşiktaş'taki çiçekçi kız çocuğundan üç sap
karanfil aldım...
Aklıma geldi adını sordum...
Dedi ki:
"Berivan!.."
Berivan ve çiçekleri üşüyordu...
Cezaevlerinde "ölüm oruçlan" ise dalga dalga
yayılıyordu...
hikmetcetinkaya(a cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı günlük
Bizim Gazete
Ülke sorunlarına ilışkın raporianyla, araştırmalanyla, kbşe
yazılarıyla, tarafsız haberieriyle sivil topiumlann gazetesi.
Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212.511 08 75