Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 KASIM 2000 SALI
HABERLER
DÜNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Mezarcı Mesih mi
Yoksa Deli mi?
Bir sabah sarsılan topraklar üzerinde uyansa-
ntz, aniden baksanız ki, beton sandıklannız hel-
vaymış meğer üstünüze yıkılıyor, helva diye ısır-
dığınız betonmuş dişinizi kınyor, o sırada dışan-
da tavukiar tükileri kovalıyormuş pireler filleri yu-
tuyor ve siz beşiğini sallarken babanızın, deve-
ler tellai oluyor, danalar insanlara taam yoluyla
deiilik aşılıyor, çay içerek radyasyon alınıyor ve
sonra kitleler halinde garibanlar arenalann yolu-
nu tutuyorlar, "Ölmeye... ölmeye... ölmeye ge-
eeldik!", süslü dükkânlaria çevrili caddelerde
ölüm yanşları yapılıyor, türedizadelerin adrenal-
leri yükselsin diye, iki İokma baklava çalan ço-
cuklar içeri atılıyor, ama banka hortumlayanlar,
"Ekonomik suçun cezası ekonomiktir" diye pa-
ra karşılığı salıverilmeye çalışılıyor, sağlık ve eği-
tim kamu hizmeti olmaktan çıkıyor, paralar ba-
tanlan kurtarmaya aynlıyor, bombasızbombada-
vasının sanığı hâlâ içerde yatıyor, ama bir kadı-
nın düşü yüzünden 10-15 kişiyi öldürenleri salı-
verecekformül hanl hanl aranıyor; banka vezne-
leri hortum olmuş, devletin memesinden türedi-
lere servet sağlıyor, dızdızcılar, zarfçılar, hortum-
cular, aşırementocular, zirvede "baba "lannın çev-
resinde toplanmış aile fotografı çektiriyor; kadı-
nın biri bir parti toplantısında, çıkmış, siyah üni-
formasını, "Biz üniformaya karşıyız" diyerek ha-
ki üniformaya karşı kalkan yapıp toplu katliama
vardığı geçmiş olaytan bilinen yobazlığını çoğul-
culuk diye savunuyor, koca koca adamlar gâvu-
ra kızıp oruç bozuyor, 400 milyon dolan hortum-
layan, 1 milyon dolan siftindiği iddia edileni etik
değerier diyerek kendi içinden çıkanyor, ramazan
ayında içinde "hortumlama suresi" bulunan kut-
sal kitap ilaveleri dağtılıyor, bir toplum ki, hem tö-
re cinayetıne, hem kadın dövmeye hem de çağ-
daşlığa aynı hevesle "heee" diyor, Çankaya te-
pesindeki amcayı herkes baba sanıyor, bir uya-
nık biçare o sırada "amcam nerde amcam, ben
gösterinm size!" diye bağırıyor, mahkûm emre-
diyor, hapishane müdürü başüstüne çekryor, lüp-
çülüğün, avantacılığın sıfatı oluyor namus, şeref-
sizlik onur oluyor; evet helvadan bina, betondan
helva dökülüyor, şapkalar kıça iniyor, donlar ba-
şa taç oluyor ve bir adam durmadan, tek başına
umutsuzca yürüyor, "güller solmasın, yaşamlar
sönmesin, umutlarölmesin " diye, bu arada dev-
let kasasından resmi mesihe ayda bir milyardan
fazla para veriliyor ve koca bir toplum koro ha-
linde yavşak yılışık kıntıyor:
- Bişiiiy olmaz abiii, idare et abiii!....
Söyler misiniz, artık doğru nerededir, yanlış ne-
rede?
•••
Şu sıralarda herkes kafasını takmış soruyor,
"Hasan Mezarcı mesih mi, yoksa deli mi" diye.
Akıl gibi deliliğin de çok çeşitli türleri ve tanım-
lan var. Bir genelleme yaparsak en basit tanımı
"doğrv ile yanlışı, gerçek ile düşü birbirinden
ayıramayıp kanştırarak topluma ters düşen kişi"
olarak verebiliriz.
Peki bu ortamda doğru ile yanlışı, gerçek ile dü-
şü nasıl ayıracağız bırbirlerinden?
Hasan Mezarcı nın boy attığı topraklar, ço-
ğunluğun kendisi gibi edilgen tepkisiz olanlan
akıllı, tepkisini göstereni deli sandığı, asıl delile-
rin ise evliya diye mezanna çaput bağladığı bir
diyardır.
Hasan Mezarcı, mesih mertebesine varmadan
önce mebustu, yine aynı görüşlerie insanları kur-
taracağını söylüyordu.
Kimi inandı ona, kimi demokrasi adına deliliğe
ya da ahmaklığın üstüne taht kurmuş üçkâğrtçı-
lığa özgürlüğü savundu.
Kara üniformalı kadırnn, karşı olduklannın bas-
kısıyla burada pabucun pahalı olduğunu gören
Mezarcı Almanya'ya tüydü, Metin Kaplan'ın
kendini halife ilan ettiği diyarda mesihliğe soyun-
du.
Mesih ve halife olmak kolaydır, güçlük cema-
at bulmaktır normal zamanda. Ama "Bisiiy olmaz
abiii" diyerek sebep-sonuç ilişkisini reddettiğini
her gün her vesileyle açıklayan insanlann diya-
nnda bu konuda da "no problem".
Sebep-sonuç ilişkisini reddeden bir yerde ak-
lı nasıl bulacaksın ki, deliliği tanımlayabilesin?
Bu yüzdendir ki, bu ortamda Hasan Mezar-
cı'nın mesih mi, deli mi olduğuna kimse kesin bir
yanıt veremez.
Budalası mebzul, hamakatın egemen olduğu
diyarlann mesihleri de halifeleri de boldur...
iskence davası
Getiren, polisleri
teşhis edecek
SİBELKIZIL1ŞIK
tstanbul Terörle Müca-
dele Şube Müdürlü-
ğü'nde görevli komiser
Hüseyin Gelener ile polıs
memuru Mustafa Ka-
ra'nın, Mavı Çarşı Sabo-
tajı operasyonlan sırasın-
da yakalanan Neytullah
Getiren'e "işkence" yap-
tıklan gerekçesıyle yar-
gdandıklan davaya, ceza-
evinde "örgütüyeJiği'' su-
çundan tutuklu bulunan
Getiren ılk kez katıldı.
tstanbul 7. Ağır Ceza
Mahkemesi'ndeki dava-
nın dünkü oturumuna,
kamuoyuna Mavi Çarşı
sabotajının sonımlusu
olarak lanse edilen, an-
cak davaya dahil edilme-
yen IÜ Edebiyat Fakülte-
si öğrencisi Neytullah
Getiren katılırken, sanık
polisler oturumda hazır
bulunmadı. Gözaltında 6
arkadaşıyla birlikte fizıki
ve manevi işkenceye ma-
ruz kaldığını söyleyen
Getiren,"Işkenceyapan-
larm ismini bilmiyorum
ama teşhis edebüirim"
dedi.
Mahkeme başkanı,
Getiren'in teşhis yapabil-
mesi için bir sonraki cel-
se sanık polislerle birlik-
te hazır bulundunıhnası-
na karar vererek duruş-
mayı erteledi.
Oturum sonrası gaze-
tecilere açıklama yapan
avukat Getiren'in avuka-
tı Gülizar Tuncer, ceza-
evi idaresi ve jandarma-
lartarafindan müvekkili-
nin bir buçuk yıldır otu-
rumlara katılarak polisle-
ri teşhis etmesinin engel-
lendiğini öne sürdû.
Eğitim-Sen, velilere mektup göndererek cuma günkü eyleminin gerekçesini anlatacak:
Çoculdarı okııla göndertneyinANKARA (ANKA)-
Öğretmenler, eylem
sürecine öğrenci ve
velileri de katacak.
Eğitim-Sen velilere bir
mektup göndererek,
Cuma günü yapılacak iş
bırakma eyleminin
gerekçesini anlatacak,
velüerden çocuklanm bir
gün okula göndermeyerek
eyleme destek olmalannı
isteyecek. Eğitim-Sen
Genel Başkanı Alaaddin
Dinçer, 1 Aralık Cuma
günü, tüm kamu
çalışanlan ile birlikte
öğretmenlerin de bir
günlük iş bırakma eylemi
yapacağuu bildirdi. Hafta
•Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, öğretmenlerin
eylemlerinin yalnızca 3-5 kuruş zam almak için olmadığnıı,
kaliteli, parasız eğitim mücadelesi verildiğini, buna velilerin de
katılması gerektiğini söyledi.
boyunca, öğretmenlerin
velilerle toplantılar
yapacağını ve
eylemlerinin gerekçesini
anlatan metuplar
dağıtacağını belirten
Dinçer, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Neden bir gün iş
bırakacağımızı
veülerimize,
öğrencilerimize
anlatacağız. Bizi anlayışla
karşılamalannı
isteyeceğiz. Bu eylem
sadece 3-5 kuruş zam
almak için yapılmıyor. Bu
eylem nrtelikli. kaliteli,
bilimseL demokratik,
parasız eğitim
mücadelesidir aynı
zamanda. Bunlâr
veflierimia de
Dgilendiriyor ve eğirimin
sorunlarına onlann da
taraf olmasını istiyoruz.
Belki bu eylem çocuklann
bir gün eğJtimden uzak
kalmasına yol açacak
ama, bizim amacımız
eğitim yapmamak değiL
Nitelikİi eğitim
mücadelesine veBlerimizin
de desteğini istiyoruz. Bu
iki türlü olabitir. Bir gün
çocuklanm okula
göndermeyebüirler ya da
çocuklan ile birlikte
alanlarda bizlerle biıükte
olabinrler." Sorunun basit
bir öğretmen ücreti
olmaktan çaktığmı, bütün
toplumu etkileyen bir hal
aldığmı kaydeden
Dinçer şunlan söyledi:
"Halk yoksuOuk, sefalet
içinde. Aynca eğhime
bütçe yok deniyor ve her
gün velüerden değişik
adlar alnnda paralar
toplanıyor. Ancak birileri
de halkın vergilerini,
banka bortumlayarak
götürüyor.
Halk bunlan içine
sindiremiyor ama, örgütlü
olmadığı için tepki
gösteremiyor. Biz onlann
da sesi olacağız. Bu
noktadada
veUIerimizi yanunızda
görmek istiyoruz."
iitçef sokaktcı protesto
TBMM'de Baymdııtk ve İskân
Bakanhğı bütçesi görüşülürken
KESK'e bağh Enerji-Yapı Yol
Sen üyesi çahşanlar yurt
çapında protesto eytemleri
yapülar. Enerji-Yapı Yol Sen
Genel Başkanı Cengiz Faydah,
Bayındırtık ve İskân Bakanhğı
önûnde yapngı acıktamaria,
tüm eylemlere rağmen
"seslerini duymayan''
hükümeti protesto etmeyi
sürdüreceklerini ifade etti.
Bakanhğuı önünden Kızılay
Postanesi'ne kadar yürüyen
memurlar, taleplerini
TBMM'ye faksladılar. Enerji-
Yapı Yol Sen Sendikası'na bağh
memurlar dün saat 1230
sıralannda tstanbul
Zincirtikuyu'daki KarayoDan
17. Bölge binası önünde
"LMFye değil çahşana bütçe"
sloganlan atarak toplandılar.
Seodikanın tstanbul Şube
Başkanı Erhan Karaçay
fan»fınHan yapılan ayıklama^a
hükümetin 2001 yih bütçesinde
terdhini ranttan yana yapnğı
behrnldL Sendika'nın Adana
Şubesi de Adana Baymdutk Ü
Müdürmğü önûnde eylem
Adalet Bakanlığı, Osmanağaoğlu'na mahkeme izni vermedi
Bahçelievler davasına engelleme
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Bahçelievler'de, Türkiye Işçi
Partisi (TlP) üyesi 7 öğrenciyi
1978'de öldürdükleri için 7'şer kez
ölüm cezasına çarpnnlan, Metris
Cezaevi'ndeki sanıklardan Ünal
Osmanağaoğhı, Adalet
Bakanlığı'nın izin vermemesi
nedeniyle Ankara 3. Ağır Ceza'
Mahkemesı'ndeki
yargılamaya katılmadı.
"Bahçeüevlerkadiamı''
davasının Yargıtay'ın
bozma karanndan sonra
Ankara 3. Agır Ceza
Mahkemesi'nde dün
görülen üçüncü oturuma
tutuklu sanık Bünyamin Adanah ve
sanık avukatlanyla müdahil
avukatlan katıldı. Adanalı'nın
ayukatı Selçuk Sunay, müvekkili
Ünal Osmanağaoglu'nun
mahkemeye getirümesi için Metris
Cezaevi'ne yazı yazddığını, ancak
cezaevi yönetiminin Adalet
Bakanlığı'na izin için 3 kez yaptığı
başvuruya yanıt verilmedığini öne
sürdü. Savcunn, sanıklann
tutukluluk hallerinin devamına
karar verilmesinı ıstemesinin
ardından söz alan müdahil
avukatlanndan Erşen ŞansaL
Osmanağaoglu'nun 8 Eylül 2000
tarihindeki oturumda, beraatla ilgili
etris Cezaevi'ndeki sanıklardan Ünal
Osmanağaoğhı, Adalet Bakanlığı'nuı izin
vermemesi nedeniyle Ankara 3. Ağır Ceza
Mahkemesi'ndeki yargılamaya katılmadı.
talebinin saklı kalması kaydıyla
bozma ilamına uyuhnasını
istediğini belirterek sanığın
huzurda bulunduruhnasını
gerektiren bir hususun
bulunmadığını, yokluğunda karar
verihnesini istedi. Bozma ilamına
karşı diyecekleri sorulan Bünyamin
Adanah, "Ben huzurunuza
merhamet af istemeye gelmedim.
Suçsuzum, adalet istiyorum" dedi.
Adanah. bozma karanna
uyuhnasını istedi. Mahkeme,
sanıklann tutukluluk halinın
devamına, duruşmaya getirümeleri
için "acü" kaydıyla Ankara
Cumhuriyet Başsavcıhğı'na
yeniden yazı yazıhnasına
karar vererek duruşmayı
erteledi. Ankara 3. Ağır
Ceza Mahkemesi,
Ünal Osmanağaoğlu ve
Bünyamin Adanalı'yı,
"7 TİP'li öğrenchi
taammüden öldünnek"
suçundan 7'şer kez ölüm
cezasına çarptırmıştı.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi de, yerel
mahkemenin bu karannı,
"Sanıklann asli fafl gibi
cezalandınlmalannın vasa ve usule
aykın olduğu" gerekçesiyle
oybirliğiyle bozmuştu.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
Ozellestirmeye tepki
FP, Anayasa
Mahkemesi'ne
başvuracak
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
FP Genel Başkanı Recai Kutan, ırti-
cacı memurlann görevden uzaklaştı-
nhnalannı kolaylaştıran yasa tasansı-
nuı TBMM'den geçmemesi için elle-
rinden gelen çabayı göstereceklerini
belirterek "Bu teklif, gerçek anlamda
irticadır" dedi. Kutan, kamu banka-
lannın özelleştirilmesine ilişkin ya-
sanın iptali için Anayasa Mahkeme-
si'ne başvurabileceklerini bildirdi.
'Memur kıyımı'
FP Genel Başkanı Kutan, dün Sağ-
lık-Iş Genel Başkanı Mustafa Başoğ-
lu'nu ziyareti sırasında ülkede çarpık
bir ekonomik düzenin bulunduğunu,
yurttaşlar arasında adaletsiz gelir da-
ğılımı olduğunu savundu. Kutan, irti-
cai faaliyetlere kanştıklan belırlenen
memurların ihracını öngören düzen-
lemenin TBMM'ye geldığını belirte-
rek "Memur kıyımı yasateklifinin çık-
maması için elimizden gelen gayreti
göstereceğiz. Bu teklif gerçek anlam-
da irticadır. Bizim ölçülerinuze gıire ir-
tjcanıntanınu, hukuk devleti tatbıka-
tı seviyesini kim geriye götürmek is-
terse bu irticadır' Bu yasa teklifi anti
demokratik. hukuk de\letine uyma-
>an bü- tekliftir, yani irticadu-* dedi.
FP Genel Başkanı Kutan. kamu ban-
kalannın özelleştırilmesiyle ilgili ya-
sa hakkında da partisinin hukukçu
milletvekillennin inceleme yürüttü-
ğünü, büyük bir olasılıkla yasanın ip-
tali için Anayasa Mahkemesi'ne baş-
vuracaklannı bildirdi.
'Sözü eyleme dönüştürüıT
Sağlık-lş Genel Başkanı Başoğlu
da, Recai Kutan ve Necati Çeük'ın 54.
hükümette bakan olarak göre\ aldık-
lannı anımsatarak o dönemde "seçim-
le iktidara getenlerin iktidardan zorla
göfürülmemesi" gerektiğini ifade et-
tiğını dıle getirdi. 54. hükümetin "ir-
tica bahanesiyle" düşürüldüğünü ıle-
ri süren Başoğlu, demokrasinin, sivil
toplum örgütlerinin gelişmesiyle var-
hğını sürdürebileceğini kaydetti. Ba-
şoğlu, FP'nin sözlü muhalcfetini ey-
leme dönüştürmesi gerektiğini belir-
terek siyasi partiler hakkında açılan
kapatma davalannı eleştırdi.
Hekimlerden
toplu bütçe nöbeti
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Tabip-
leri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, 29 Kasım Car-
şamba günü TBMM Plan Bütçe Komisyonu'nda
görüşülecek Sağlık Bakanlığı Bütçesi öncesinde
Türkiye çapında toplu nöbet tutma karan aldı.
TTB Merkez Konseyi Başkanı Füsun Sayek ve
konsey üyeleri, TTB'de dün düzenledıkleri basın
toplanösmda, bu gece Türkiye çapında tüm he-
kimlerin işyerlerinde veya odalannda uyumadan
nöbet tutacaklannı açıkladılar. Hekimlerin eyle-
mi Ankara'da bugün saat 18.00'de Numune Has-
tanesi'nde başlaülacak.
Uyan eylemlerinin "protesto'' amacıyla başla-
tılmadığını ve amaçlannın, istemlerini gerçekleş-
tirmek olduğunu anlatan Merkez Konsey üyesi
Harun Bakıoğiu. "Uyan eylemlerinin ne zaman
sonlanacağuun muhatabu ülkemizin \etkili ve so-
rumlulandır. Taleplcrimizinönünde hiçbirteknik
engel bulunmamaktadu'. Bu, 22 Kasun Çarşam-
ba günü 5 siyasi parti grup başkanveküiyle yapü-
ğunız görüşmekrde de ortav'a çıkmışür" diye ko-
nuştu. Balcıoğlu, Türkiye bütçesi konusunda
IMF'nin bütçeye ılışkın yaklaşımlarının esas alı-
namayacağmı, siyasi iradenin ülke insanı lehinde
tercihlerde bulunması gerektiğini vurguladı.
oralcalisJar@yahoo.com
Avrupa Birliği Katılım Ortak-
lığı Belgesi'nın (KOB) günde-
me gelmesinden bu yana bir
telaş bir telaş. Herkes Avru-
pa'yı yeniden keşfediyor. Av-
rupalılann ne kadar ikiyüzlü,
kendi çıkarian peşinde koşan
bir topluluk olduğu üzerine
"derin" incelemelerle her gün
yeniden aydınlanıyoruz.
Bana her şey tıyatro gibi ge-
liyor. Avrupa bizi tanıyor, biz de
Avrupa'yi- Geün görün ki sanki
iki taraf da birbirini yeni tanı-
yormuş gibi hareket ediyor. Biz
Avrupa Birliği içinde yer almak
istiyor muyuz? Aslında bu,
"b/z"in kim olduğu sorusuna
da çok bağh. ömegin MHP'li-
ler, DSP'liler, ANAP'lılar, FP'liler,
milrtarizm yanlılan, şoven milli-
yetçiler, demokrasi düşmanla-
n, Islamcılar... Daha açıkçası,
iç gerilimden ve iç gerilikten
güç alanlar Avrupa Birliği'ni ne-
den istesin? Onlann bu işten
ne gibi çıkaMan olabilir ki!
AvrupalıiarTürkiye'yi istiyor-
lar mı? Hangi Türkiye'yi diye
sorabilirsiniz? Adam başına
yıllık geliri 3000 dolar civann-
da olan, yani Yunanistan'ın bi-
le yıllık ortalama gelirinin üçte
biri gelire sahip bir Türkiye'yi
AB'yi de F Tipine Kapatalım
Avrupalılar ne yapacaklar?
Idamı bile kaldırmak konusun-
da ayak sürüyen, yasalan dü-
şünceyi yasaklayan maddeler-
le dolu olan, karakollannda hâ-
lâ sistematik işkence yapılan
ve bu işkencelerin peşine dü-
şen milletvekilini komisyon
başkanlığından tasfiye eden
Türkiye'yi Batılılar neden iste-
sinler ki!
Güney Kıbns'ta bütün dün-
yanın meşru kabul ettiği, bizim
Kıbns Rum Cumhuriyeti adını
verdiğimiz devletin, Türki-
ye'den önce Avrupa Birliği'ne
alınmak istenmesi Türkiye'nin
uykulannı kaçınyor. Ecevit bu-
na tepki gösteriyor. "Avrupa
uğnına Kıbns'tan vazgeçeme-
yiz" diyor. Aslında Kıbns konu-
su, Türkiye'de hâlâ "milli bir
konu" olarak kabul edildiği için
üzerinde kimse tartışmıyor.
Kıbns, 1974 müdahalesin-
den bu yana iki ayrı devlet gi-
bi hareket ediyor. Türk tarafı,
bütün çabalanna rağmen ken-
di kurduğu cumhuriyeti meşru
hale getiremedi. Daha da ko-
tüsü, bu cumhuriyet, ekono-
mik ve sosyal olarak tam bir
başansızlık sembolü haline dö-
nüştü. Kıbns'ın Rum kesimin-
de adam başına düşen yıllık
gelir 15 bin dolar düzeyinde
iken, Kıbns'ın Türk kesimi vur-
gun ve talan merkezi olarak
beş kuruşluk bile bir gelir yara-
tamaz duruma düsürüldü. Tür-
kiye'nin gönderdiği yardımlar-
la ayakta duran Türk tarafı, bu
kadar bağımlı olmanın da acı-
sınt çekiyor.
Türkiye'nin Kıbns politikası
ve Kıbns'taki Denktaş önder-
liğindeki Türk yönetimi bir ba-
şansızlık simgesidir. Bunu ka-
bul etmeden bir adım bile ileri
atılamaz. Ecevit'in "Avrupa
Birliği için Kıbns V feda edeme-
yiz" sözünü duyunca, "Neyi fe-
da etmek istemiyorsunuz" di-
ye sormak geldi içimden. Kıb-
rıs, aslında bir fiyaskodur. Bu
siyasetin artık değişme zama-
nı gelmedi mi? 20 yıldır aynı
çizgide ısrar edildi ve sonuç or-
tada. Avrupa Birliği'nin ne de-
diği, ne yaptığı da önemli de-
ğil, biz kendimiz Kıbns'ta 20
yıldan bu yana gelinen duru-
mu tartışsak ve duygusallıktan
uzak bir şekilde gerçeği ara-
maya çalışsak diyorum...
Dönelim AB ile ilişkilere. AB
ile Türkiye arasındaki ilişkiler,
bir bağımsızlık sorunu mu?
Sanki birileri sorunu öyle anlı-
yor. Deniyor ki "Avrupa bizim
iç işlehmize kanşamaz." Siz,
hem birliğe giden ve giderek
para birimini bile ortak hale ge-
tinneye çalışan, yasalannı eşrt-
lemeye çalışan bir ortaklığın
içinde yer almak isteyeceksi-
niz hem de bu biriiğin hiçbir
şeye kanşmayacağını söyle-
yeceksiniz.
Avrupa bize karşı iyi niyetli
mi, değil mi diye sorarsanız,
tabii ki onlann içinde de çok
çeşitli niyetleri olanlar var. Bir
kısmı, Hıristiyan dünyasına
Türkiye'yi istemiyor. Bir kısmı
ekonomik nedenlerie Türki-
ye'nin başlanna dert olacağını
söylüyor. Bir kısmı ise demok-
rasi, insan haklan standartlan-
nın değişmesini istiyor. Yani bir
tek Avrupa yok, değişik Avru-
palar var.
Şurası bir gerçek ki Türki-
ye'nin Avrupa Birliği içinde
yer alması, geniş yığınlann çı-
kanna. Elde edilecek özgürtük
normlan, ekonomik çıkarlar
Türkiye'yi Batı'yla daha derin
bir işbiriiğine zoriuyor. Ermeni
sorunu, Kıbns sorunu, idam,
düşünce özgürlüğü gibi konu-
lann da artık bir çözüme doğ-
ru ileriemesi gerekmiyor mu?
Bu konuda Türkiye'nin yap-
ması gereken şeyler yok mu?
Görünen o ki Batı'ya doğru
yapılan yolculuk zahmetli ve
zorolacak. Bunu baştan bilmi-
yor muyduk? Ancak, asıl sorun
Türkiye'deki siyasi statüko. 12
Eylül'de pişirilmiş, Güneydo-
ğu'daki "düşükyoğunluklu sa-
vaş"\a güçlenmiş bir rant siste-
minin mirasçılan, durumun de-
ğişmesini isterler mi? Bunun
AvTupa'yla ilişkisi, bizimle iliş-
kisinden daha önemli değil ki!
Rantiyeleri biz istemiyoruz. Av-
rupa da istemiyorsa bunun ne-
resi kötü.
Benim anladığım, Türk siya-
si eliti AB'ye, F tipine baktığı gi-
bi bakıyor. Ben de diyorum ki
AB'yi de bataktaki Ceylan Hol-
ding'in yaptığı F tipine kapata-
lım, sesleri soluklan kesilsin,
biz de rahat edelim...
Telekom
Öksüz
satışı
'ibretle
seyrediyor'
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Ulaşnr-
ma Bakanı Enis Öksüz,
Türk Telekom'un özel-
leştirilmesı tartışmala-
nnı "ibretle sejTettiği
kör dövüşû" olarak ni-
telendirdi Öksüz, "Te-
lekom için şu fiyatla şu
hokünge söz verildi"
savlannın kendisine de
aktarıldığını \"urgulaya-
rak "Bahsedilen holdin-
gin adını da saym ba-
kaıüann yüzüne söyie-
dün" dedi.
TBMM Plan ve Büt-
çe Komisyonu'nda dün
Ulaştırma Bakanlığı
2001 yılı bütçesi görü-
şüldü. ANAP'h Nesrin
Nas, Öksüz'e "Saym
bakan, Telekom'u peş-
keş çektirmem,diyorsu-
nuz. Kim bu kurumu
peşkeş çekmek istiyor"
sorusunu yöneltti. Ök-
süz, Telekom tartışma-
lannı ibretle seyrettiği-
ni, belirli merkezlerin
bu kuruluşun satışını
önlemeye çalıştığını
söyledi.
Öksüz. Nas'ı yanıt-
larken şunlan söyledı:
"Beürsizlikler içinde sa-
nş yapıyonız, derseniz
kimse para vermez.
Şimdiye kadar Özefleş-
tinne tdaresi'nin gere-
kenleri yapması gere-
kirdi. Şimdi niye ben
suçlu oluyorunı? Çan-
şacaklan yerde basın
kanabyla, böyie özelles-
tirme olmaz. haberleri
yayıuyor. L laştırnıa Ba-
kanhğı bv- pass ediunek
isteniyor. Bizi du var ye-
rine koymaya çahşıyor-
lar. Hangi holdinge söz
verdiniz, diyorlar bize.
• Şu holdinge sö/ verildi,
deniyor. Bahsedilen hol-
dingin aduıı da saym ba-
kanlann yüzüne söyle-
dim."