23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 KASIM 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA J V U L J . U K . kultur(gcumhuriyet.com.tr 15 Elif Şafak, Metis Yayınlan'ndan çıkan üçüncü romanı Mahrem'de kendi anlatı evrenini kuruyor 4 Karnaval dünyasrna yol alış Roman tartişûıyorl Modernite sorgulandığı gibi, zaman zaman roma- nı da sorguluyoruz. Edebiyat içi tartışmalarda, ro- tnanm sorgulanması kolay kolay bitmez. Bitmese de iyi olur. Kiminegöre roman ölmüştür; başka bir "an- latı metni"kendini yazmaktadır; kimine göreyse de roman tükenmemiş, yeni olanaklara sahiptir. Bu ba- kırndan da hâlâzengin "yaratıcı yatuğı"vardır. Şu aralar, gazetelerde bir "roman tartışması" sü- rüyor. Eskiden, çokda değil, on, on beşyıl önce ede- biyat dergilerinde özellikJe roman sanatı ve şiir sa- natı sorgulamr; şiirimiz irdelenir, bu konuda kuram- sal tartışmalar yapılır, özel sayılar hazırlamrdı. Gazetelerde böyle tartışmalara pek rastlanmazdı. Isteristemezgazete tartışmalan "polemik"düzlemin- de olurdu. Oluyor da zaten. Bunda da olumlu yan- lar var hiç kuşkusuz ki. Böylesine tartışmalan çok özlemişiz. Ama tartışmanm -hıramsalolması- sonun- da okura/bana bir "şey"ler kazandırması gerekmi- yormu? Gazetedeki tartışmalar, gazeteninyapısıge- reği ne yaztk ki (doğal olarak) "kuramsal" düzlem- den uzak kalıyor. Bizde "iyi, gerçek, başartlı" roman var (!) mı, yok (!) mu; bizde ne kadarfiıtbol varsa o kadar roman var; vb. vb. saptamalan yapılır durur. Kendi u mo- dernkemiz" sorunlu olduğu gibi, romanımız da so- runludur, görüşü de vardır biryandan. Nasıl bakarsanız bakın. yazariarımızın yaratıcılı- ğını yadsımak pek doğru gelmiyor bana. Bu kuşku- suz ki öteki uluslar için de geçetii; yani yaratıcılık, bu tür "sorunlar"dan uzaktadır. Demem o demekki, bizde de iyi romanlar vardır; iyi romancılar vardır. Bunun başlangıcı da bence HalitZiya Uşaklıgilve Aşk-ı Memnu'dur.Onun öncesi de vardır ama, bu ro- manla üstat sanki "modern romanı" başlatmıştır. Arkasından hemen Eylülgelir. Her ne kadaryapısal özellikleri, anlatısal özellikleri Aşk-ı Memnu kadar başarılı olmasa da, özellikie tematik açıdan çok ba- şanlı ve benzersizdir. Kesinlikle "liste "ye girer. Hikâyelerini biryana bırakalım, Kuyucaklı Yusuf ile Sabahattin Ali, sosyalist gerçekçiliğin öncüsü ol- muştur. Yepyeni bir roman evreni kurmuştur. îlk kez Batılılaşma sorunsalından, taşra da olsa kendi top- lumumuzun sorgulamasma, "içsel" bir soruna yö- nelmiştir. SonraAhmetHamdi Tanpotargibiyine ben- zersiz bir rvmancı gelir. OrhanKemal, YaşarKemal, Yusuf Atılgan, Adalet Ağaoğlu, Sevgi SoysaL, Oğuz Atay, Selim tlerifarklı renklerin, anlatı düzleminde- kiyaratıcılarıdır. Bunlara başka romancılar-roman- lar da eklenmelidir kuşkusuz ki. Giderek tanımlardan kaçmama rağmen yine de Aşk-ı Memnu dan başlayan serüven, "modern ro- man"serüveni bana Selim tleri'de"noktalantyormuş " gibi geliyor. Benzer biçimde, daha sonrasım da "baş- ka'' ölçütlerle değerlendirmekgerekiyor. Selim tle- ri 'den sonraki romancüarda modern romanın özel- likleri görüldüğü gibi.farklı örnekler de var. Örne- ğin bunlann başında Latife Tekin gelir. Orhan Pa- muk da anlatının yapısal özelliğini bir başka kulva- ra taşımıştır. (Kendi roman tarihim açısından baktığımda, Mus- tafa Balel'in Peygamber Çiçeği ile Taksin Yücel'in Peygamberin Son Beş Günü romanlar 'nın gereklı "ügiyi" görmedıği düşüncesindeyim.) "Roman tartışmalan " gazete sayfalarında sürü- yor. Yine de iyidir, her şeyin vasatlaştığı, basitleşti- ği vepopülerleştiği birsırada. Gerçi bizim basın bi- raz engizisyon gibidir ama, belki de bu tartışmalar -tabii ki istim üzerinde olmanınyararları sonsuzdur, edebiyat dergilerine kuramsal bir boyutuyla sıçrar, taşar. ATİLLABİRKtYE Basın engizisyon gibidir, de- dik ama; gerçek engizisyonu EBf Şafak, Şehrin Aynalan romanın- da konu oiarak almış. Bu roman geçen yıl (1999) Uetişim Yayın- lan'ndan çıkan ikinci romanı. Kendi adıma romanı okuduktan sonra çok sevindim. Meğerse, Türkiye'de böylesine romanlar yazılıyormuş! Elif Şafak karşıma birden çıkı- verdi. Daha doğrusu bir rastlan- tı, onu okuma vesilesi oldu. Çı- kan kitaplannın duyumlannı gör- müştüm. Ama alıp okumamışnm. tsterseniz bir önyargı oiarak ka- bul edin bunu. Bir süredir "ye- ni"Ieri pek izlemiyorum. Son yıl- larda, son yapıtlarda edebiyatın, edebiyattan uzaklaştığını görmek beni rahatsız ediyor; acı çekiyo- rum! Bu yaz, Caz Festivali kap- samındaki bir konserde bilet bu- lamayıp da gerisin geri dönmek zorunda kalan dostumuz Serdar Katipoğlu ile karşılaşınca, Şa- fak'ın romanlanyla da tanışmış ol- dum. Işi, -doğal oiarak- kitaplar- la fazlasıyla ilgilenmek olan kü- tüphaneci arkadaşım Serdar, dik- katimi bu romanlara çekti: Şeh- rin Aynalan ve Pinhan (1997, bu romanı hâlâ okuyamadım). Gali- ba, en iyi tanıtım "fisıltt gazete- sTyle oluyor... Şehrin Aynalan, engizisyon dö- nemine ilişkin ve ortaçağın ka- ranlık sulannda tspanya'dabaşla- yıp Istanbul'da son bulan bir se- rüvenin romanı. Bilinçli oiarak ölçüp biçilmiş bir kurguyla kar- şılaşıyoruz; aynı zamanda, yara- tıcılık sürecindeki yazınsal savrul- malan da içinde banndıran "mi- mari bir çirim" Sevgi, sevgisizlik, ana olma, şevkat, tutku, keder, inanç, lanet- lenme, gız, mucize, yoVyolculuk gibi kavramlan tematik bir ek- sende romanın içine sindirmiş Elif Şafak. "Roman getenegTnden gelen, örneğin elini bu anlamda en azmdan anlatıcı, "hikâyeci" konumunda geçmişe uzatan bir yazar. Modern yazının "atmosferini" parçalayarak, M. Bahtin'ın teri- miyle söylersek karnavallaştın- yor, bir kamaval dûnyası/evreni oluşturuyor. Biçeminin ana özelliği olan bilinç- li sözcük seçimiyle kendi anlatı evrenini ku- ruyor; "paradigmasını oluşturuyor" Dolayı- sıyla -acaba siyasal birroman mı?- "sorunsal- hk" peşinden koşan bir yazar. Öte yandan yazarlığının bir başka özelliği de "başka yaah olan"lar ile bağlantı kurması. Örneğin dınler tanhiyle, tarihle. Kendilerini en- gizisyonun dehşetengiz hışmından kurtaran ve kurtaramayan Sefaradlar'ın serüvenini iz- liyoruz Şehrin Aynalan'nda. Modernitede 'sergüeniş' Elif Şafak'ın üçüncü romanı Mahrem ge- çen ay Metis Yayınlan'ndan çıktı. Mahrem'de (Fotoğraf: NEZAHAT EKMEKÇt) X > Elif Şafak, iki romanından anlaşıldığına göre kolay kolay vazgeçemeyeceği ve romanımızda pek görülmeyen karnavallaştırma, 'kamaval dünyası' oluşturma ile biçeminin ana öğesi olan, en eski anlatı metinlerinden, Dede Korkut'lardan, Binbir Gece Masallan'ndan uzanıp gelen 'hikâyeci' özellikleriyle öne çıkıyor. de iç içe geçmiş bir kurgulama var. Belli ki yazanmız, çok uğraşmış. Basit ve sıradan olanı değil, güç olanı çözmeye yönebniş. "Hi- kâye anlatma" düzleminde bir önceki roma- nı gibi geleneğe el uzatıyor. Sözcük düzlemin- dekı diltn bilinçli kullanımı yine biçemin ana özelliği oiarak karşımıza çıkıyor. Modernitenin ve bizim toplumumuzun "ka- dın ile itişkisi", "kadma baJaşı" diyebileceği- miz bir izlekte, "sergfleniş." ile ilintili bir içe- rikle karşılaşıyoruz bu kez. "Gönneye", "gö- rfitaneye dair" bir roman olarak tanımlanma- sının ana nedeni bu kanımca. Yalruzca, şiş- man genç bir kadırun -ya da öteki sıra dışı ka- dınlann- toplumsal konumunun huzursuzlu- ğu değil bu sergüenişin altında yatan. Olduğu gibi modernite- ye, bizim modernitemize de iliş- kin bir çözümleme, sorgulama. Bu kez, -edebiyatımızda çok seyrek gördüğümüz- küçük kü- çük tuzaklar var romarun için- de. Metnin içinde yer alan, oku- ma sürecindeki bu tuzaklar, bir bakıma, Istanbul'un eski semt- lerinden bin olan Cihangir'de- ki günlük yol ahşlanmızda kar- şılaşacağımız "önemH" aynn- tılara denk düşüyor. Mahrem'i okuduktan sonra bir de bu gözle Cihangir'i do- laştım. Bazı göstergeleri tam "bulamacüğımı" da itiraf ede- yim. Örneğin Hayalıfener Apartmanı'nı; gerçi bulmam da şart değil ya... Cihangir ve göstergeleri benım saptamam. Bir başka okurun farklı olabi- lir. Yazannki de bir başka ola- bilir; ya da tüm bunlar bir baş- ka semt için de geçerli olabilir. Ama yanıldığımı hiç sanmıyo- rum! Şehrin Aynalan 'ndaki lanet- lenme, bu kez de karşımıza bir başka boyutuyla çıkıyor Bun- lan romanın sürprizleri olarak okura bırakıyorum. Kadm ile erkek arasındaki ilişkiyi, bir ön- ceki romanda olduğu gibi, mo- dern arüatının evrenini parçala- yarak, belki de tersyüz ederek ya da ahşılmadık bir biçimde su- narak diyelim, yine bir karna- val dünyasının/evreninin içine oturtuyor. (Romanın dördüncü sayfa- sında bir ithaf var: "Be-Ce için".) Romarun hemen başın- da şişman genç kadının sevgi- lisinin Be-Ce olduğunu oku- duğumda, uslamlamam beni, daha bunun kim, nasıl biri ol- duğunu -hatta başta cinsiyeti- nin ne olduğunu bile - düşün- meden, A-B-C'ye, alfabe sıra- lamasına, dolayısıyla Elif'in kendisine götürdü. Böylece, şişman genç kadın, Be-Ce, ya- zar, anlatıcı arasında parçalan- mış bir düzlem/düzlemler or- taya çıktı. Bundan sonrası,yu- kanda da dediğim gibi okurlar için bir sürpriz, bir oyun ol- sun!) Elif Şafak, iki romanmdan anlaşıldığına göre kolay kolay vazgeçemeyeceği ve roma- nımızda pek görülmeyen karnavallaştırma, "karnaval dünyasT (evreni, atmosferi) oluş- turma ile biçeminin ana öğesi olan, en eski anlatı metinlerinden, Dede Korkut'lardan, Bınbır Gece Masallan 'ndan uzanıp gelen "hi- kâyeci" özellikleriyle öne çıkıyor. Bunlann yanı sıra, -parça parça da olsa- mo- dernitenin sorgulanmasıyla, belki de bundan kopuk düşünmediği kent'i, yani Istanbul'u ele alışıyla da önce çıkıyor? Böylece, büyük bir olasılıkla medyamızın ilgilenmeyeceği -ilgi- lenmemesi isabet olur aslında- yeni bir roman- cı ortaya çıkıyor... 'Lovers Rock'la sessizliğini bozan Sade, hayran olduğu sanatçılar gibi iyi ürünler vermeye çalışıyor /;/ımijği ckkfyeahnak' Sade'ın bogüne dek hazırladığı 5 albüm lngiltere ve Amerika'da 40 mflyon satü. GÜRHANUÇKAN Müzik dünyasuun "Soul Kraficesr Sade, 8 yıllık sessizliğini yeni albümü "Lovers Rock" ile bozdu. 41 yaşında- ki Sade, bu arada anne oldu. Küçük Da Adu Morgan 4 yaşında. Onun için Ar- mani butiklerinde, Lımozin'lerde ve lüks otellerin çatı barlannda dinlenen müziğinsabibi diyorlar. "LouersRock" Isveç'te de piyasaya çıkması nedeniy- le sanatçıyla söyleşi yapan müzik eleş- tirmeni Tore S Börjesson, o zaman şu soruyu sorma gereğını duymuş: - Armani'den giyınen, Limozin'le dolaşan ve lüks barlarda içen kişilerin açlık, uyuşturucu bağımlılığı, savaş, ırkçılık ve işsizlik umurunda mı? Çünkü Sade'nin yeni albürriündeki şarkılann konulan bunlar. Irkçılığın çıplak yüzü "Immigrant"da olduğu gibi deşifre ediliyor: "He didn't know wnat it was / to be Nack/ 'tfl tfaey gave him his change bu he didn't want to touch / his hand / To eventhe thonghest among us / that wo- uld be to mnch" (Bilmiyordu nasıl olduğunu/karaten- li olmanın / parasının üstünü veren adam / dokunmak ıstemeyene kadar / eline / Aramızdaki en sert kişi için bi- le / bu kadan arrık çok fazlaydı) - Bu parçayı babamın anısına yazdım, Adebisi Adu'nun anısına. Annem an- latmıştı. Babam köşedeki dükkândan alışveriş yaptıktan sonra tezgâhtann babamın eline dokunmak istemeyişi- m. Ben bu görüntüyü yıllardır içimde taşıyorum. Babam gibi insanlara nasıl davranıldığını; okumuş, görgülü ve onurlu insanlara. Yaşam zaten yeterin- ce güç ve yıpratıcı. Bir de ınsanlan sutlannda koca bir istavroz taşımaya zorluyorlar. Sade, 16 Ocak 1959'da Nijerya'da doğdu. Annesi Anne Heyes'tı. Anne ile Adebisi, Londra'da tanışıp evlenmiş, Nijerya'ya yerleşmişti. Aile kızlanna HeJen FobadeAdu adını koydu. tlk ço- cuklan erkektı, Banji. Annesiyle baba- sı aynhnca Anne çocuklanyla birlıkte Londra'ya geri döndü. Sade'nin ço- cukluğu Essex'te, Colchester de geçti. Ten renginden dolayı sıkıntı çekmeye yükseköğreniminde başladığuıı söy- lüyor. Ona ılk kez "Niger!" diye o za- man bağmhnıştı. - Ama kendımi ezdirmedim, diyor, bana yapılanlan fazlasıyla ıade ettim. Siyah olmaktan asla utanmıyordum, tam tersi tenimin renginden gurur du- yuyordum. Aynca onlardan üstündüm de: Cahil salaktı hepsı. Şımdi düşü- nünce suçun onların ailelerinde oldu- ğunu anlıyorum. Kımse anasından ırk- çı doğmaz çünkü. Ve müzik. "En yalan dostum" dedi- ği müzik. - Hepsi benim için vardı sankı, di- yor: Gfl Scott-Heron, Sly Stone, Bill Wîthers, Al Green, Aretha Franklin, John Coltrane, Billie Holida>. Marvin Gaye, Ray Chartes... Bu ınsanlar kal- bın hüznünü, coşkusunu anlatıyorlar- dı, haksızlığa karşı koyma>i. Ben de öy- le yapıyorum. Hayran olduğum insan- lar kadar iyi ürünler vermeye çalışıyo- rum. Amacım onlarabenzemek, onla- n andırmak değil. Müziğı onlar kadar ciddiye almak. Genç kızlığının yıldızlan David Bo- wie, Roxy Music™ Bunlar onu hiç et- kilememiş mi? -13-14 yaşındayken Bowie'ye hay- randmı. "Station to Station" nefıs bir albüm. Ama Bowie artık geçmekte olan bir dalgaydı. Öyle samyorum be- ni yönlendiren, beyazlann semtinde yaşayan bir siyah olmamdı. Siyahlann müziği bana kimlığimi kazandınyor- du. Olimpiyat oyunlannı izlerken ül- ke farkı gözetmedenhep siyah sporcu- lan tuttum. O da böyle bir şey işte. Pekı soul müziğını yalnızca siyahlar mı yapabiliyor? - Yoo, hayır. Carole King, JanisJop- Bn, Joni Mitohefl bunun güzel örnek- len. Sade daha 20 yaşındayken hazırla- dığı ilk albüm "Diamond Life"da ay- nmcılığın smırlannı yıkmaya davet ediyor herkesi. 20 yıldır aynı şeyi söy- lüyor. "FeelNo Pam" (ışsizhk), "Qe- an Heart" (Büyük kent yalnızlığı ve yoksulluğu), "Sbve" (kişinin ten ren- ginden dolayı ezilmesi), "Like a Tatoo" (Vietnam Savaşı). Ünlü olmak ve unutulma tehlikesi. Bunlan düşünüyor mu? - Ünlülerin gittikleri yerlere gitmi- yorum. Uçak yolculuğundan önce ha- vaalanına telefon edip geleceğimi anons etmiyonım. Böyle yapanlar unutul- maktan korkuyorlar. Ben hiç korkmu- yorum. Keşke unutulsam. Önemli olan yeni bir plağım çıkınca insanlann ha- beri olması. Kişinin beğenip beğen- memekte, alıp almamakta özgür oldu- ğu bir plağın çıkması... Önemli olan bu. Sade'den: "Diamond Life" (1984), "Promise" (1985), "StrongerThan Pri- de" (1988), "Love Dduxe" (1992) ve "LoversSade". YeşHçam Sineması perdesini açtı • Kültür Servisi - Türkiye'deki ilk alternatif sınema olma amaçlı Yeşilçam Sineması Beyoğlu'nda perdesini açtı. Sinemada 'Dünya Klasiklen', 'Yeşilçam Nostaljisi', 'Dünya Sinemasından Altematifler', 'Vizyon Bulamayanlar' ve 'Kaçırdıklanmız' adı altında beş kuşakta sinemaseverlere alternatif filmler göstenlecek. Yeşilçam Sineması'nın kasım-aralık programmda, Dünya Klasiklen kuşağında Sergei Bondarchuk'un 'Dünyayı Sarsan On Gün', Yeşilçam Nostaljisi kuşağında Ertem Göreç'in 'Sahtekâr', Vizyon Bulamayanlar kuşağında Kadır Sözen'in 'Kış Çiçeği', Kaçırdıklanmız kuşağında ise Reis Çelik'in 'Hoşçakal Yann' adlı filmleri gösterilecek. (Cadde-i Kebir Kültür & Eğlence Merkezi Bodrum katı tmam Adnan Sokak/Beyoğlu / Tel: 293 68 00) Polonya Kültür Bakanı, fotoğraf sergisinin kapaülmasım istedi • VARŞOVA (AFP) - Polonya Kültür Bakanı Kazimıers Ujazdovvski, fotoğraf karelerinde Nazileri canlandıran sanatçılann yer aldığı, tartışmah fotoğraf sergisinin kapatılmasını istedi. Sergi. Polonya'nın tanınmış aktörlerinden Daniel Ulbrychski'nin, Zacheta Galerisi'ne gizlice girip kendisinin ve Jean Paul Belmondo'nun fotoğraflannı imha etmesiyle büyük yankı uyandırdı. Ulbrychski, serginin kendi imajını haksız ve izinsiz olarak kullandığını, Nazileri göklere çıkardığını, İkinci Dünya Savaşı ve çekılen acılar hakkında hiçbir bilgi içermediğıni söyledı. Galeri, bu açıklamasından sonra Ulbrychski'yi 60 bin dolardan fazla bir zarara uğrattığı gerekçesiyle dava açmakla tehdit erti. Ujazdowskı, serginin Nazızme karşı eleştiri içeren fotoğraflar eklenene kadar kapalı kalacağım ve sergide fotoğraflannın yer almasıru istemeyen Polonyalı aktörlerin fotoğraflannın da sergiden çıkanlacağını söyledi. İzmit Şehin Tîyatrosu upg'da I Kültür Servisi - Fransa'nın Strasbourg kentinde düzenlenen 'Türk Haftası'nda Türk Tiyatrosu'nu, İzmit Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu iki oyunla temsil ediyor. Konser, sergi ve halkoyunlannm da sergıleneceğı haftada sahnelenecek oyunlardan biri, Nâzım Hikmet'in Kurtuluş Savaşı'nı anlattığı 'Kuvayı Milliye ' ' v ] Destam'. Elli kuklanın kullanıldığı oyunu Melih Düzenli yönetiyor; oyunun sahne ve kukla tasanmı ise Karina Cheres'e ait. Türk Haftası'nda sahnelenecek diğer oyunsa 'Mutfak Kazalan'. Oyunun metni, Perihan Mağden'in Türk kadınmın evle sınırlandınlmış yaşamını anlatan şiirinden oluşuyor. Emre Koyuncuoğlu'nun yönettiği oyunun müzikleri ise 'Baba Zula'ya ait. Izmıt Şehır Tiyatrosu, oyunlannda kullandığı sahneleme teknikleri, kukla ve gölge oyununu çağdaş tiyatroda kullanmasıyla, tiyatronun dünyaya açılmasmı sağlıyor. Tayfun Erdoğmuş 'Atölye Sergisi' • Kültür Servisi-1996- 2000 yıllannda 'Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü, Tayfun Erdoğmuş Atölyesı'nde öğrenimlerini tamamlayan bir grup genç sanatçının çahşmalanndan oluşacak 'Atölye Sergisi' Kasım 2000'de Galeri Dürer'de açıhyor. Sergi, genç sanatçılann yeni çalışmalan aracıhğıyla düşüncelerini ve eğüimlerini bırlikte görmeyi, etki-iletişim alanlannı kavramayı ve daha geniş bir kitleyle paylaşmalannı sağlıyor. Grup, çahşmalanm resim, fotoğraf, video, performans ve farklı disiplinden oluşturmuş. Bu açıdan planlanan sergi birçok farklı disiplinle üretilmiş çalışmalan bir araya getiriyor. Sergide Elif Çelebi. Olcay Dursun. Simge Ergüler, Göknıl Gümüş, Cemile Kaplan, Nevin Bozkır Keyif, Serpil Kuzgun, Şükran Pala, Pelin Rahat, Fatih Sungurtekin, Mukadder Şimşek, Ebru Tavlaşoğlu, Özgür Ülkün, Murat Yurdakul gibi genç öğrencilerin çalışmalan sergilenıyor. Zeki Arslan'ın resimleri Mine Sanat Galerisi'nde • Kültür Servisi - Sanat yaşamını Almanya'da sürdüren Zekı Arslan'ın yem resimleri Mıne Sanat Galerisi'nde 10 Aralık tarihine dek izleyicilere sunuluyor. Zeki Arslan'ın resimlennde renk bıçimleri veya onlardan geriye kalanlar. tüm resme dağılmış olarak yer ahyor. Sanatçımn yapıtlannda renk yönelimi, renk hareketi. renk sembolızmi adeta bir metin, bir çevrim oluşturuyor. Zekı Arslan. renklerin kendi aralanndaki çekım şekli. birbirine olan yansımalan ve kompozisyonun kaotik düzeni ile uluslararası önemde bir sanatsal boyut yakalıyor. (0216 345 64 40) BUGÜN ___ • AKSANAT'ta Sarah Brightmanın '1997 Londra,RoyalAlbertHallKonseri' 12.30 ve 18.30 saatlennde DVD'den izlenebilir. (252 35 00) • CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU'nda Sanat yönetmenlığıni Irfan Gürdal'ın yaptığı TC Kültür Bakanlığı Devlet Türk Dünyası Müziği Topluluğu, saat 19.30'da bir konser verecek. (232 98 30)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle