Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 28KASIM2000SAU
Turkcell
Tarifcleri
O L i A l L ı A K V I J C r O R LJ ŞLJlıIl. olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
/ i^i-r
23.00'
08.00'e kadar
%80
konuşun!
TurkcelVden cebinize uygun tarife seçenekleri:
* 7
-.l •
Cep telefonunuzu daha çok gece mi
kullanıyorsunuz? Öyleyse iyi bir
haberimiz var. Yıldızlı Tarife'ye geçin,
gece 23.00'ten sabah 08.00'e, tam
% 80 indirimli konuşun. Üstelik
500.000 TL sabit ücret ödeyerek.
Yıldızlı Tarife Turkcell'den.
Güle güle kullanın.
• " - ! - • -
• Her gün 23:00-08:00 arasmda Turkcell abonelenne yapacağınız tüm aramalarda dakika
ücreti 50.000 TL, diğer aramaiarda 260.000 TL olacaktır (260.000 TL üzerinden %80
indirim verilmektedir).
• Yıldızh Tarife indirimJerinden GSM numaralan 0532 ve 0533 ile başlayan bireysel
abonelerimiz, 0532, 0533 veya 0535 ile başlayan numaralara yapacakları aramalarda
yararlanabilmektedir.
• Bu tarifeyle ılgili detaylı bilgi almak ve başvuruda bulunmak için, Turkcell Abone
Merkezleri ve Turkcell Bölge Ofisleri'ne uğrayabilir veya 444 0 53İ Müşteri Hizmetleri'ni
arayabılirsiniz.
444 0 532
\v ww.turkceli.com.tr
TURKCELL
(Jünkü iletişim çok şeyi değişrirır
Bilimle Din Eşdeğer Gösterilebilir mi?
Faik ACAR Eğitimci
D
iyanet Işleri Başkanlığı, Tem-
muz 2000 "Avrasya Islam
Şûrası" toplantısından son-
ra, Diyanet Başkammızın
kendı deyimleriyle "yeniyo-
nun ve ibare"lerle Kuran'ı bilimle ''eşde-
ğer'' gösterme eğilimine iyiden iyiye yö-
nelmiş görünüyor. Şûra sonrası Diyanet
Başkanı'nın konuya ilişkin açıklaması ve
Isparta 2. Müftüler Toplantısı'ndaki ko-
nuşma biçemı, hem Kuran hem de toplu-
mu bilgilendirme açısından, bize göre olum-
lu saydamaz.
Bilinı nedir, önce onu görelim: "BKm, çok
losa ve yaün bir anlatınıla. dünyayı incele-
me veanlanıa çabasıdır; insanoğjunun ftak-
sel evreni ve kendisini tamma merakından
doğmuştur. Yeniden doğuş (Rönesans) dö-
nemiyle birükte evrende inançlar yerine
usun/akhn egemen olmaya başlanıası. büi-
me olan gereksinimi artürmıştır. Bilime ve
insana yaünm yapmayan ülkelerin azgeiiş-
miş ülke nfteminden kurtulmalan zordur"
(I) "Gerçekliğin çarpıtılmış fantastik bir
tabiosunu çizen dinin tam tersine bilim, ger-
çekHğe doğru ve yöntemli bir biçimde yak-
laşarak.onu algılayarak. olayve olgulann ni-
tetikkrini açığa çıkartarakve elde edilen so-
mut verflerden geneilemeteregiderek insan-
bğu geüşmesine somut temeDer açmak de-
mektir. Gerçekliğin yöntemli bilgisi demek
olan bilim", 'olaylann yasalanru bulmak
amacını güden araştırmalan dile getirir. Bi-
lim, yöntemle elde edilen bir bilgidir.' Bu
yüzdendeohertürdendutsdyakia^nıiabağ-
riaynay ve onunla öz olarak uzlaşmaz." (2)
*Bilimin konusu ne Tann'nın varhğı ya da
yokluğumı ve ne de onun sözlerinin doğnı-
İuğunun ya da yanhşuğının kanıtlanması
değfldir." (3) "Kendilerine her şeyin gökten
nsddanmış olduğunu sanan toplumlar. ge-
fişme defterlerini kapatmış. biDmi dışlarruş
zavaliı veya zavallüaşnıaya mahkûm top-
hımlardır; 'acaba'sıztoptumlardır.'' (4) Bu-
nun en güzel kanıtı, şenatla yönetilen Müs-
lüman ülkelerin sergiledikleri ekonomik ve
kıyafet fotoğrafıdır.
Tüm bu gerçeklere karşın Türkiye'nin te-
OIOJL ilahiyatçı uzmanlan, "bilim ve insa-
na" yannm yapmak yerine, hâlâ tannsal ol-
guya yani dine yatınm etkinliğinde; Kuran'ı
bilime eşdeğer gösterme çabası içindedır.
Konumuzla ilgili birinci belgeyi görelim il-
kin. Diyanet Başkanımız diyor ki: "Yeni teff-
sir yapılmasında büyük zaruret var. Tefsj-
rinanıacL "günümüz bılgı ve bılimine' uy-
mayan ibarelerin gözden geçirflmeskür. Or-
neğin bir ayeti yorumlarken' Dünya yuvar-
lak değıl dümdüzdür" deniliyor. Bu 600-700
yıi önce yazünnş. Bunu bugün cemaatinize
söykrseniz, gülünç dunıma düşersniz." (30
Temmuz 2000. Hürriyet gazetesi.)
Aslında. "Dünya >ııvariak değil düm-
düzdür" söylemi, yalnız bir tefsircinin yo-
nımu değil, binlerce tefsircinin Arapça Ku-
ran'dan günümüze dek taşıdıkları Kuran'da
yazılı bilgılerdır. O çağın ve öncesinin "bfl-
gi ve bilimini" yansıtan gerçeklerdir. Bi-
limde gerçek nedir, gerçek var mıdır bilim-
de? "Bilimde gerçek değil, gerçek sanılan
vardır" diyor Einstein "Çağın gerçek sa-
rulam, o çağın gerçeğidir'' diyor bilimciler,
söz birliği etmışçesme. Kuran'da yazılan-
lann bir kısmı olsun, o çağın gerçek sanı-
lan bilimi olamaz mı? Bize göre olur elbet...
Tevrat ve tncil'deki köle-cariye hükümle-
rinin Kuran"da yumuşatılması, Kuran'ın
öteki kitabî dinlere oranla daha akılcı bı-
linmesı; insanoğlunun tarihsel gelışimı ve
değişimi sayılamaz mı?.. Kuran'ı tefsirci-
nin elinden almak ve "doğnTyu yakalamak
için, yorumsuz net "Türkçe Çeviris" ne her
zamankinden daha çok gereksinim olduğu
ortada. Yerli ve yürekli Martin Lûther'le-
rinibekliyor...
Elimizdeki belgenin ikincisi, Isparta'da
düzenlenen "2. Müftüler Toplannsı~nda
Diyanet Başkanı'nın "Bana göre, toplu-
mumuzda gördûğümüz olumsuzluklann
nedenlerinden birisi de imamlanrruzm za-
yrfhğKhr. tmamyokhığundan sözetmiyonım,
imamlann zayıflığını vurguluyorum" ön
yargısıdır. (3 Eylül 2000, Hürriyet gazete-
si) Din konusunda, söylendiği gibi bir za-
yıflık, biryetersizlik hep olagelrrüştir. Imam-
lanrruzı tek başma sorumlu göstermek bü-
yük haksızhk olur; sistemde aramak gere-
kir eksikliğı. Çünkü asıl neden, Arapça Ku-
ran'da diretilmesi ve tek yanlı düşlemsel eği-
tim dizgesi içinde kalarak bilime akılcı bir
gözle bakılamaması önde gelir. Bir başka
ve en önemli neden sorumlu makamda otu-
ranunvanlı kişilerin, örneğin Diyanet Baş-
karumızın basına ve TV'lere yansıyan "AlaL
vahrv den öncegelir, diyenlere Allah alat-fî-
Idr versin'" türündeki talihsiz gönül kıncı
beyanatlandır.
Düşünce içerikli bilimden uzak ve akıl-
cı olmayan din eğitimi, elbette tabanı, ya-
ni imam ve din öğretmenini (yalmz onlan
mı) zayıf brrakacaktır. Umanz, şimdilerde
yapılmakta olan "Kadm Uzman Semine-
rPnde din uzmam hammlar, "tarikat bfl-
gja" yerine, pedagojik ve felsefe icerikb. bü-
gilerle donanırlar.
Konumuzun önceliğmi içeren "yer mer-
keztievren'"'olgusunabirgözatalınr "Gök-
bilim insanlann en çok dikkarini çeken ve
herkese açık bir konudur. Kolayca gözlem-
lenirya da gözlemlendiği sanılır. Binlerce yıi
her gün yinelenen deneylerle güneşin aynı
yöndedoğup beürli bir yörüngeden geçerek
betirli yönde barması, geceleri de ayın ve
gökkubbenin aynı \ örünge\i izlemesi: evet
binlerce \ıl bu olayın değişmeden sürmesi
'yermerkezli e\Ten' paradigmasını (mode-
Bni) doğnrmuş; bu 'doğru sanılan' yanlış
olgu, teleskopu icat eden ttalyan bilgini Ga-
lileo'ya (1564-1642) dekavaİda kalabilmiş-
tirT
"Bflün ilertrvor. Yanhşlan ile doğrulan ile
ileıüyor. Yüzyillann, bim ıllann mirası ola-
rak yanlışlan azalarak. doğrulan çoğalarak
ileıüyor. Bilimin bu ilerlcy işinden bir yar-
duncısı var. Onun oğlu bu yardımcı. Bilimin
'doğa ana'dan doğan oğlu. Admı 'teknik'
koymuşlar. Bilimve teknik birbuierini des-
tekleyerek baba-oğul büiikte ileıierler. Bi-
limin itki gücü akü, sanatın itici gücü duy-
gudur" (5) Vahiy değildir...
Diyanet Başkanlığı'mn "günümüzbilgi
ve biUmine uymayan ibarelerin (ayet deni-
lemiyor) gözden geçirilmesi" görüşüne ge-
lelün şımdi. Olumlu gıbı görünen bu yak-
laşım, "Kııran'ı yeniden yonunlama" ve-
ya "dindeyenfleşme'" olarak algılansa da içe-
rik olarak bu yaldaşım duygusal ve ideolo-
jik bir görüntü vermektedir. Aynca bu eği-
lim: "Laiklik adına desteklenecek denli an-
lamhmı? Böyle olduğunu söylemek son de-
rece güç. Gerek di>aqet çevrelerinden!
muya yansıyan söylemler, gerekse •rcform'
sözcüğünü mahkânfllfipyMkfc
>
tecdid'(ye-
nileştinne) sözcüğünü yeğleyen ilimcüeria,
her yeniliği dinsel eksene oturrma amaa
taşıyor." (6).
Bu amacın gerçekleşmesi olası mı? Bi-
limin değişim üzerine değişim gösterdiği
ve ilerlediği çağımızda, Kuran ve din uz-
manlanmız bu hızlı değişıme ayak uydu-
rabilecek mi? Bilimin her türlü değişim
katmanlanm Kuran'a endekslemek, doğ-
ru ve akıllı bır yaklaşım sayılabılır mı?
(1) Prof. Dr. Hamıt Serbest, CBT. sayr 683.
(2) Erdoğan Aydın, islâmıvet ve Bılım. s. 35.
(3) Prof. Dr. Tuncer Güvenç, Cumhunyet. 29
Aralık, 1998.
(4)A.M.C. Şengör.CBT sayı 698.
(5)HûsnüGöksel. CBT sayı: 696.
(6) Prof. Dr Mehmet Dağ, 19 Mayıs Ünı. llah.
Fak. Cumh. 4 Ekım 20O0
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Ramazan Hoş mu, Boş mu Geldi?
Hoş geldin ramazan! Aldın beni çok
uzakta kalan günlere götürdün. Bunu
her yıi yaparsın! Bir masal dünyası mıy-
dı? Düş müydü gördûğümüz? Yaşlılık,
geçmişe dalıp gitme çagıdır derler.
Ama ben pek çok yaşlıda gördüğüm
bir şeyi söylemek isterim, yaşlılann ço-
ğu sanıldığı gibi eski günleri değil, ge-
lecekteki güzel günleri özlerter... Geçen-
terde yaşı doksanı geçmiş bir dostla ko-
nuşuyordum. Yüz yaşında buluşaca-
ğımızı anımsattı! Nasıl olacaksa!
Ramazan beni çocukluğumun Şeh-
zadebaşı'sına götürür. Ama, "Şehza-
debaşı" diye bir yer kaldı mı şimdiler-
de? Dostum Faik Baysal bir öykü-
sünde "Yenikapı ö/c/ü"demişti. Istan-
bul'un her şeyi değişti, yalnız Kumka-
pısı, Yenikapısı, Şehzadebaşısı mı?
Değişmeyen yalnız anılanmızdır. Za-
manla güzellik, anlam kazanırlar. O ka-
dar ki, gerçek olmaktan çıkarlar!
Eskiden güzel şeyleryazardık. "Ra-
mazan geldi hoş geldi, baklava tepsi-
si boş geldi" diye bir özlemi duyurur-
duk... Nerde o tepsi? Nerde o coşku,
o sevinç, yaşama bağlılık, yannlara gü-
ven... Açın gazetenizi şu ramazan var
mı sevindirici bir haber, iç açıcı bir olay?
Sıra sıra kollanna sıkı sıkı yapışmış
polislerfe, çoğu kez de önden arka-
dan kelepçelenmiş getiriliyorlar. Sav-
cılıklara, duruşmalara!.. Kimler? Daha
düne kadar adlanndan övgüyle söz
edilenler; barlar, lüks eğlence yerierini
dolduranlar; yanlanna kolay kolay yak-
laşılamayanlar... Bankasahipleri, şirket
sahipleri, yat, uçak, villa sahipleri, en
güçlü politikacılarla kol kola olanlar
şimdi polislerfe kol kola!..
Işçiler, memurlar, hekimler, daha kim-
ler kimler, sokaklan, meydanlan doldur-
maktalari.. Hepsi geçim sıkıntısında, he-
pis açlık sınınnda.. Kendi meslekleri dı-
şında çeşitli uğraşlar peşinde... Bir ek-
mek, bir iş diye dolaşan işsizler ordu-
su dabiryanda!..
Öteki yanda ise aldınşsız vurdumduy-
maz, kendi araiannda bir garip iktidar
oyunu ilevakitöldürenlert. Cezaevle-
rinde açlık grevine, daha doğrusu ölü-
me yatanlar? Hepsi gencecik insanla-
nmız... Bir düşünce, birinanç, birara-
yış peşinde oldukları için cezalandır-
dıklanmız. "Öğretmenim canım be-
nim" diye yücettip iki-üç yüz milyon-
luk paralaria açlığa, yoksulluğa mah-
kûm ettiklerimiz!..
O güzelim 30'lu, Atatürk'lü yıllarda
babamın verdiği bir tek lirayla üç bay-
ram gününü sevinçle yaşadığım za-
manlarl Nereye gitti o cumhuriyet lira-
sı? O, bir tek liranın karşılığı bugün ne-
dir? Bugün üç günlük bayram harca-
ması; sinema, bayram yeri gezisi, bir
paket çikolata kaça alınıyor, kaç mil-
yona? Evet, bir masalda yaşamışız bil-
meden!
Bayramda af çıkacak mı? Nasıl ola-
cak o af? Kimlere. Rahşan Ecevit'in
dediği gibi: "Kader kurbanı dediğimiz
yoksulluğun adaletsizliğin suça itele-
diği kimselere mi", yoksa "azılı katil-
lere, ırz düşmanlanna, toplumu ve
devleti soyanlara mı?"
Ramazanınız kutlu olsun! Bu bir ay
içinde biraz "kendimize gelip" düşün-
sek, olup bitenleri anlamaya çalışsak!..
En iyisi dostum Melih Aşık'ın yazdık-
lannı yinelemek...
"Benim işçim, benim köylüm, benim
memurum. Bugünlerde yine sokak-
larda.. Batan bankalann on milyardo-
laraçığını ödeyecek... Işizor. Devlet-
ten üç kuruş maaş zammı alıp beş
misli vergizammı verecek. Işi çokzor,
çok!.."
PENCERE
Ramazan Davulu
Ramazan geldi.. • .--.'"
Hoşgeldi..
2000 yılında kalaysız baklava tepsisi gerçekten
boş geldi. Çünkü Anadolu Müslümanlığı mürteci
saldınsının etkisi altında kaldıkça, Islamın erdem-
leri siyasal çıkar hırslannın güdülenmesinde temiz
içeriğini yitiriyor; din değil dincilik, iman değil ta-
kıyye öne çıkıyor.
Mürteci, insanın ruh tarlasına kötülükleri tohum-
layan kara yobazdır.
Türkiye'de Müslümanlar, en azından mürteciler
kadar cesurolamazlarsa, Islam, rayından çıkıp kir-
li polrtikanın aracına dönüşecek...
Müslüman aymazlık uykusundan uyanarak göz-
lerini açmalı, kara yobaza karşı durmaJı...
Ramazan bu yıi nasıl geçecek?..
•
Sıcak bir ramazan günü, zaptiye, oruç yerken ya-
kaladığı Baba Erenler'i içeri atar; Bektaşi, mapu-
sanenin penceresinden dcşanyı seyrederken, birada-
mın sokakta karpuz yiyerek yürüdüğünü görüp
seslenir:
- Be adam, sokakta karpuzyenirmi!.. Sonra se-
ni de benim gibi içeri atariar... . - ..-.
Herif der ki:
- Ben Müslüman değilim ki oruç tutayım...
Bektaşi:
- Ulan, öyleyse bir ye, bin şükret!.. ' •
•
Şeyh Ebu Said Al-Hayr, Horasan'da yetişmiş
birsofidir; şiir ve musikiyle çok uğraştığından hak-
kında tezvirat yapılmış; açık görüşlü bir bilge imiş:
Şeyh Ebu Said'e sormuşlar
- Tasavvuf nedir?..
Demiş ki:
- Çıkartutkusuna boş vermek, elinde olanı ver-
mek, başına gelenleh üstlenmek...
•
Alevilerin oruç ayı muharremdir, Sünnilerinki ra-
mazandır.
Bektaşiye sormuşlar
- Muharremi mi seversin, ramazanı mı?..
Baba Erenler düşünmüş:
- Muharrem bizim bakkaldır, veresiye vermez;
Ramazan köşe başındaki kasaptır, peşin isteri..
Ikisinden de şikâyetçiyim.
•
Şeyh Ebu Harraz "Zahire uygun olmayan her •
bâtın, batıldır" dermiş, rüyasında şeytanla konu-
şunmuş, ünlü özdeyişlerinden biri de şu:
- Sahrada koşan herkes yaban eşeğini avlaya-
madı; ama, bu avı koşanlardan başka da kimse ya-
kalayamadı.
Bektaşiye sormuşlar:
- Bu hikmete ne dersin?..
- Imanım, diye yanıtlamış Bektaşi, ben eşekte-
rin peşinden koşmam.
•
Bektaşi ramazanda bir zenginin rftarsofrasına çağ-
nlmış. Zengin, yedikçe keyitlenmiş, geyirdikçe aş-
ka gelmiş, sonunda demiş ki:
- Şu kutsal ayda, Tann katında makbul olsun di-
Bektaşi Ş g
- Imanım, demiç,- bockt
zim hanımı azat ediyorum!
k,
oL
ELEMAN
• Cumhuriyet'in Kürtür Hizmeti Kitaplan'nı Türki-
ye genelınde takım olarak pazarlamak için bay ve bayan
elemanlar aranıyor.
Yirmi Dokuz Eldm A.Ş., Şerefefendi Sok. No: 5
Cağaloğlu^STANBUL.
"MSÜ Fotoğraf Bölümü
2000-2001 Yıh Kültür ve Sanat EtkinJrkleri"
KONFERANS
Prof. Dr. Server Tanilli
"Aydinlanmanın Neresindeyiz?"
28.11.2000 (bugün) saat: 14.00
M.S.Ü. Oditoryumu -:.
ÇEKUL
geleneksel
fidan dîKim
g ü n ü Eskimaden;
=' ocaklarmı
ağaçlandırıyoruz
29 Kasım 2000 Çarşamba saat 10.00'da ;
Taksim Gezi Oteli önünden otobüsler
kalkacaktır. Etkinliğimiz dileyen herkese açıktır
ve ücretsizdir. Lütfen rezervasyon yaptınnız.
ÇEKÜL ÇEVRE VE KÜLTÜR DEĞERLERİNİ
KORUMA VE TANITMA VAKFI
Tel: 0 212 249 64 64 www.cekurvakfi.org.tr
ILAN
T.C.
ORDU 1. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN :
DosyaNo. 1999-632
Davacı Oyak Sigorta A.Ş. vekili tarafından davalılar
Sezai Şeyh ile Namık Kemal Cengiz aleyhlerine mah-
kememizde açılan rücuen tazminat davasında verilen
ara karar gereğince;
Davalılara dava dilekçesinde belirtilen 52 DT 387
plakalı araç ile şirkete kasko sigotralı bulunan 52 HA
657 plakalı araca çarparak hasarlanmasına sebebiyet
veTdiği ve 393.600.000 TL hasar bedelinin reeskont fa-
ızi ile birlikte alınması talep edilmekle, davalılar Sezai
Şeyh ile Namık Kemal Cengiz'in duruşmanın bırakıldı-
ğı 5.2.2001 günü saat 10.00'da Ordu 1. Asliye Hukuk
Mahkemesi duruşma salonunda hazır bulunması veya
kendilerini vekille temsil ettirmeleri, bulunmadıklan
takdirde yargılamanın yokluklannda devam edecegi ve
karar verileceği hususu ilanen tebliğ olunur.
Basın: 69500