18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 KASIM 2000 CUMARTESİ DIZI yupuyuşiınu tamamlıyop • ANKARA (Cumhumet Bûrosu) - Türkıye Kamu-Sen Genel Başkanı Resul Akay'ın 21 Ekım 2000 tarihinde Yalova'dan Ankara"ya başlattığı 450 km'lık yüriiyüş, bugün Kızılay Meydanı'nda gerçekleştirilecek olan "Sosyal hukuk devletine sahip çıkalun" mitingi ile sona enyor. Emek Platformu'na bağlı örgütler de 1 Aralık Cuma günü iş bırakarak TBMM'ye yürüyecekler. Belediyelerin sorunları tarüşrtdı • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Türkiye Belediyeler Birlıği'ne bağlı belediye başkanlan ve siyasi partı temsilcileri, yerel yönetimlerin sorunlannın çözümüne yönelik acil eylem planlannı dün Sheraton Oteli'nde düzenlenen toplantıda tartıştı. Belediyeler Birliği Başkanı Aytaç Durak, muhalefetin de iktidann da belediyelerin sıkıntılannı bildiğini, şehirlerin yaşanmaz durumda olduğu konusunda fıkir birliğinin oldugunu kaydetti. Belediye başkanlan, belediyelerin ellerindeki yetkilerin alındığmı belirtirken siyasi parti temsilcileri, yerel yönetimler yasa tasansının bir an önce yasalaştınlması konusunda görûş birliğine vardı. Çankaya Köfkü'nde bpifıng • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü ve Dışışleri Başdanışmanı Tacan Ildem, dün Çankaya Köşkü'nde düzenlenen basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'uı Katar ve Ürdün'e yaptığı ziyaretlerle ılgili bilgi verdi. tldem, Sezer'in Ürdün'ü ziyareti sırasında, Türkiye'den uzman heyetlerin Ürdün'e giderek karşıtlanyla çalışmalar sürdürülmesı konusunda anlaşmaya vanldığını belirttL İş Bankası'nda soygun • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Iş Bankası Esat Şubesi'nin parçalanarak açılan kiralık kasalarından çalınan mücevheratın değerinin 100 milyar lira dolayında olduğu bildirildi. Asayiş Şube Müdürlüğü'ne bağlı ekıplerin mcelemesi sonucunda, kiralık kasalardan 64'ünün parçalanarak açıldığı belirlendi. Olayı inceleyen dedektifler, hırsızlann 2-3 kişi olduğunu belirledi. Avrupa Konseyi'ne giriş bedeli: Kınnı Savaşı Pabuççu •w* - y ele bir Avrupa Konse- m m yi'negirilsin,işleriyi- m^mm ^M ye gidecek, saadet zin- m M ciri bize gülecekti. Tür- JL -M- kıye, Avrupa Ailesi'ne kabul edilmek için her fiyatı ödemeye gönüllüdür. Bu amaçla Ingiltere hesa- bına Rusya ile savaşmak önerisi, bir bayram sevinciyle karşılanır. Kınm Sa- vaşı yaratılır. Avrupa Konseyi'ne arka kapıdan gırişle sonuçlanan Kınm Sa- vaşı, tam bir Ingilız savaşıdır. Türk ka- muoyu, Goben ve Breslau zırhlılannın kışkırtmasıyla Birinci Dünya Savaşı'na sürüklenişimizi bilir de, kazandığımız büyük bir zafer saydığı Kınm Sava- şı'nın içyüzünü bilinez. Ingiltere, Rusya'nın Orta Asya'da genişlemesinden kaygıhdır. Bu geniş- lemeyle, üstünde titrediği Hindistan'ın tehlikeye girdiği inancmdadır. Rus- ya'ya unutamayacağı bir ders vermek ister. Ne var ki denızci Ingiltere'nin Af- gan dağlannı aşıp Orta Asya'da Rusya'yı cezalandırması, askerliİc bakımından olanaksızdır. Onun için Balük'ta ve Ka- radeniz'de Rusya'ya bir ders vermeye ve en azından donanmasını yok etme- ye yönelir. Ingiltere bu yolda Osmanlı savaşçı coşkunluğundan ve Osmanlı Hıristi- yanlan konusundaki Rusya - Fransa re- kabetuıden yararlanır. Katolik Parti- si'nin desteğıyle cumhurbaşkanı seçi- len ve imparatorluğa oynayan Napotyon. Hariciye Nazın Fuat Paşa'dan Katolık- ler yaranna ayncalıklar sağlar. Büyûk kilisenin anahtarlan Katoliklere verilir. Katoliklere Kudüs'te çeşitli haklar ta- nınır. Ortodokslann haklan bu yoldan kı- sıtlanmış olur. Rusya, Ortodokslann haklannın çığnendiğini ileri sürer. ls- tanbul'a gelen Olağanüstû Rus Elçisi, Kudüs'te eski duruma dönülmesini di- ler. Aynca daha önce antlaşmalarla elde edilen Ortodoks Kılisesi'ni himaye hak- kınınbir senede bağlanmasmı önerir. So- run, çözülmez değildir. Fakat Rus El- çisi'nin görüşmelenn gizli tutulmasını istemesine karşın, Babıâli durumu In- giliz ve Fransız maslahatgüzarlarına bildirir. Maslahatgüzarlar derhal Ak- denizdonanmalannı Çanakkale'ye ça- ğınrlar. Fransız donanması Çanakka- le'ye doğru yol alır. Izinli îngiltere ve Fransa sefûieri ace- le Istanbul'a dönerler. Istanbul'un "Taç- sız SuttanT Lord Stratford, Rusya'nın senet isteğine hayır denilmesini Babı- âli'ye öğütler. Donanma Çanakkale'ye Sefır, tngiliz donanmasını acele Ça- nakkale'ye çağırır. Senedin reddi üze- rine Rus Elçisi Istanbul'dan aynlır. Tür- kiye ve Rusya arasında diplomatik iliş- kiler kesilir. Batı basuıı ilk kez, Hıris- tiyan Rusya'ya karşı Müslüman Türki- ye'yi destekleyen ve öven yazılar ya- yımlar. Rusya, Osmanlı'yı anlaşmaya zorlamak için Eflak ve Buğdan'a bir miktar asker sokar. Türkiye bir karşı- lıktabulunmaz. Ingiltere Sefıri'nin öğü- düyle kuru bir protestoda bulunmakla yetinir. Avusturya devreye girer ve Vi- yana'da Avusturya, Rusya, Fransa ve In- giltere elçileri, 1853 Temmuz'unda Tür- kiye ve Rusya'yı da tatmin edecek bir senet formülühazırlarlar. Rusya, Prus- ya'nın ısranyla senet taslağını olduğu gibi kabul eder. Banş kurtulmuştur. Gelgelelim Ingiltere Sefiri, hükümeti- nin resmen onayladığı senet taslağının Babıâli taranndan reddini sağlar! Böy- lece ikili oynayan îngiltere, Osmanlı'yı Rusya ile savaşa sokma karanru açıİc- ça belli etmiş olur. Osmanlı kamuoyunu kızıştırmak üze- re Londra, 1853 yıhnda Çar Nikola'nın Ingiliz Elçisi'ne yaptığı "hastaadamıa mirasuupaylaşnıa" önenlerını açıklar. Ingiliz ve Fransız basını savaştan, Türk- lerin yardımına koşmak şerefınden söz eder. Istanbul medrese talebeleri, sa- vaş gösterileri yaparlar. Ingiltere, müt- tefiki Fransa ile birlikte donanmalan- m Karadeniz'e çıkarmak karanndadır. Nevarkibu, 1841 Boğazlar Anlaşma- sı'na aykındır. Sorun çözülür: Osman- lı hükümeti Eylül 1853'te savaş ilan eder ve Ingiliz - Fransız fılosu, Babı- âli'nin davetiyle boğazlan geçip Bey- koz önüne gelir. Harp ilanı karan almak amacıyla Çı- rağan Sarayı'nda Bakanlar Kurulu'nun, din adamlan, askerler ve sivil bûrokrat- lar ile yaptığı toplanü çok ilginçtir. Dev- letin 172 ileri gelen temsilcisinin katıl- dığı bu "meşveret"in tutanaklan elde- dir. Bu tutanaklara göre ulema, ateşli sa- vaş yanlısı gözükür. Fakat yine de Se- rasker'e Rusya ile savaşa yetecek aske- ri gücümüzün olup olmadığı sorulur. Se- rasker, bilemediğıni belirtir! Ethem Pa- şa, Rusya'da Napolyon'un başma neler geldiğini anlatır. Hocalar. "küffanşöy- le kırar, böyle biçeriz" naralanyla Pa- şa'yı konuşturmazlar. Fuat Paşa, ''Sa- vaşmakiçinakçegerekti, işinbu yanı da düşünülmeü" der. Bazı hocalar, "Düş- mana kıhç çalarakmûlklerini zapteder ve ganimet mal alarak giderleri karşt- lanz" buyururlar. Daha sonra harp ila- nı konusunda "Fetva'yıŞerife (5) baş- vurulması önerilir. Şeyhülislam'ın so- rusunu, Fetva Emini Efendi şöyle ya- nıtlar "- İslam askerlerinin komutaıu, düş- mana karşı kovacakyeter kuvveti oldu- ğunu öğrenirse, savaşmak farz olur." Müftü Arif Efendi savaş tehlikesini önlemeye çahşır. "Yeterli askeri gûç yoksa, yine savaşmak mı gerekir" dıye kimseyi dışan bırakmaz. Osmanh, şevk- le savaşa başlar. Tuna'yı geçer, bir ka- leyı alır. Doğuda da ilerler, Ahılkelek kalesini kuşatır. Rus arazisini yakıp yı- kar. Ama sonradan doğuda başansızlı- ğa uğrar, ordu Arpaçay gerisine çekil- mek zorunda kalır. Fakat halka, savaş meydanlannda büyük zaferler kazanıl- dığı duyurulur. Sultan Abdülmecit'e "Gazi" unvanı verilir. Gazi Abdülme- cit Han, karargâhını Edirne'ye kuraca- ğını ilan eder. Oysa yeniçeriliği ortadan kaldınp modern bir ordu kurmaya ve reforrn- lar yapmaya çahşan devletin, banşa her zamandan çok ihtiyacı vardır. Savaşma- yı gerektirecek bir neden bulunmadığı gibı, yeni ordu daha hazır değildir, pa- ra da yoktur. Ama Ingiltere'nin Osman- lı Devleti'ni Avrupa Konseyi'ne ahna vaadi, Baücı aydın yöneticilerimizi kos- koca bir savaşın yanlısı yapar. 1853 sa- vaş karan, Batı askeri ittifakına alınma amacıyla Kore'ye sembolik bir güç Şair Eşreften beyitler "Nefret etdim bâdemâ Osmanh nâmı istemem, Yok ntu istikrâha hakkım söyle Allah aşkına? Pâdişahım, başka bir lütf istemem senden,fakat, Tâbi'iyyetden beni affeyle Allah aşkına!" badema: bundan sonra, istikrah: iğrenme, lutf: iyilik, tabi'iyetten: uyrukluktan (Osmanhhktan) sordurtur. Fetva Emini, "yeterti askeri güç sağlanana değin beklenebüeceğûıi" söyler. Serasker'e bir kez daha "Gücû- mûz yeterii mi" diye sorulur, o yine "bflemem" der! İngiltere'ninsözünden çıkmayan "Büyük" Reşıt Paşa, hama- si bir nutukla savaş karan aldırtır: "- Ey artık ne denecek? Bana kahr- sa bu önerileri (6) kabul etmek, semm- i kaariJ (öldürücü zehir) içmek ve ade- ta ölnıek denıektir. Durduğumuz yerde eli bağlı ölmektense, silah etimizde öl- mek evladır." Oybirliği ile Padişah'tan harp ilan et- mesi için ricada bulunma karan alınır. tki gün iki gece süren Meşveret'te harp lehine mührünü basmadan Reşit Paşa gönderme eylemıyle karşdaştuilama- yacak ölçüde büyük bir karardır. Nite- kim Doğu Cephesi'nde yenilgiler baş- lar. Ruslar Doğu Cephesi'nın denizden beslenmesini önlemek amacıyla, Si- nop'ta Osmanlı donanmasını yakarlar. Türk donanmasının yakılışına Lord Stratford çok sevinir: "- Tanrrya şükürler olsun, harp baş- hyor." Ingiltere donanması Boğaziçi'nde nöbetçilik ederken Sinop'ta Osmanlı donanmasının yakılmasını Majestele- rinin hükümeti, Ingiliz bayrağına haka- ret sayar. Ingiliz - Fransız donanması Karadeniz'e çıkar, Rus donanmasını kovalar. Osmanlı'nın tek başuıa Rusya ile başa çıkamayacağını gören tngilte- re, Karadeniz Rus donanma ve tersa- nelerini yok etmek amacıyla, savaşa gırmek karanndadır. Savaşı kazanaca- ğından güvenlı olduğundan, Londra, Istanbul'a savaş amaçlannı sorar: Eğer Babıâli yeni arazıler kazanma peşin- deyse, Ingiltere ve müttefiki Fransa, savaşa katılmayacaklardır. Osmanlı Devleti arazi istemekten vazgeçip hak- lannın korunması ve Avrupa Konse- yi'ne alınması ile yetinirse, iki devlet savaşa gireceklerdir! 'Savaşa devam' Reşit Paşa, yeniden ulemayı, sivil ve asker yüksek bürokratlan meşveret'e ça- ğınr. Fakat Reşit Paşa, politık kaygılar- la sorunu açıkça ortaya koymaz. Sava- şa "devanı mı, tamatn mı" biçimınde bir tartışma başlatır. Hocalar coşkun- lukla "Savaşa devam'' derler. Peters- burg'a dahi gitmekten söz ederler. Ho- calara durum güçlükle anlatılır ve Av- rupa Konseyi'ne girmekle yetinmek gerektığı behrtilır. Bazı hocalar, "Av- rupa Konseyi'ne girmek. sonsuza dek savaştan vazgeçmekdemektir Id, bu şe- riata uymaz'' gerekçesiyla A\Tupah ol- maya karşı çıkarlarsa da, Rifat Paşa, "Sizin bu işkrde bilginiz yoktur. Sizin sözkrinizi Ramazan'da Âyasofya Ca- mii'ndedinfcriz" diyerektartışmayı so- na erdirir. Meclis, tngiltere ve Fransa'nın safi- mızda savaşakanlmasını sağlamak ama- cıyla, Avrupa Konseyi'ne girmekle ye- tinme karan ahr. Ingiltere ve Fransa, Os- manlı ile ittifak imzalarlar (Mart 1854) ve mayısta Rusya ile savaşa girerler. tngiliz ve Fransız askeTİeri tstanbul'a gelir. Eylülde Kınm'a 30 bin Fransız, 21 bin fngiliz ve 60 bin Türk askeri çı- kanlır. 250 bin kişinin ölümüyle so- nuçlanan Kınm seferi için Osmanlı Devleti'nin yeter parası yoktur. Savaş, borçlanarak yürütülür. 24 Ağustos 1854'te ilk borçlanma anlaşması, Lond- ra ve Paris banker firmalanyla yapıhr. 3 milyon Ingiliz liralık ilk borç çabuk erir, ertesi yıl 5 milyon daha borç alı- nır. Dipnotlar (5) Barıştan yarta olan Meclıs-ı Vâlâ 'mn Müftüsü Arif Efendi, "Akd vefesh-ı sulhde Imatnü 7 Müslimin muhtardır, fetvaya gerekyoktur"derse de, sözünü dinletemez. (6) Fransa, Ingiltere, Prusya ve Avusturya nın birlikte hazırladıklan senet taslağı. Sürecek ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ 'Avrupa'dan Aülmak'... (II) Geçen yazımı anımsıyor musunuz, bilmiyorum. Eğrtimini yurtdışında yapmış ve yurtdışına yerleş- mişTürkçe isimli bir "uzman", Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılması konusunda yaptığı bir söyieşi- de, günlük bir gazetede çalışan ve bu türden gö- rüşlere pek meraklı bir hanım gazeteciye, ilginç şeyler anlatıyor. Ben, alt başlığa alınan bir görüşü- nü örnek vermiş ve iki noktada itirazım olduğunu dile getirmiştim. Alt başlık şöyle idi: "Helsinki'de Türkiye'ye 'Se- ni içime almaya karar verdim' denildi. TürUiye Av- rvpa'dan atıldığı 1918'den buyana ilkdefa böyle bir şey oluyor..." AB üyelerinin, Türkiye'yi almakta hiç de hevesli olmadığı konusundaki görüşlerimi; bir önceki ya- zımda, Sayın Gündüz Aktan'dan aldığım bazı ra- kamlarla destekleyerek sunmuştum. Bugün, Tür- kiye'nin 1918'de Avrupa'dan "atılıp atılmadığım" tartışmak istiyorum. ••• Osmanlı Imparatorluğu 1. Dünya Savaşı'ndan yenilgi ile çıktıktan sonra, "Düvel-i Muazzama"nın kimi süper zekâlı politikacılan; kendi deyimleriyle, "Türkleri Avrupa'dan ebediyen sürmenin" çabası içine girdiler. L Georg'un Yunanlılan Anadolu'ya çıkartması, bu anlayışın bir sonucudur. Türk halkı bu zihnıyete karşı, yeniden silaha sa- nlacak gücü bulabildi. Zira, Mustafa Kemal gibi bir öndere sahıpti ve bu (gene pek çok yerli ve ya- bancı siyasetçinin vurguladığı üzere), "Türk ulusu için bir şans" olmuştu. Sevr Antlaşması, Türkleri ebediyen Avrupa'dan sürme anlayışının net bir biçimde somutlaşmasıy- dı. Zaten Avrupa'daki son toprağırmz oian Doğu Trak- ya (Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ vilayetlerimizle, Is- tanbul vilayetinin bir bölümü), Yunanistan'a verili- yordu. Sevr, Osmanlı'ya bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdünme olanağı bırakmayan bir anlaşma idi. Fakat yukarda da vurguladığım gibi, Türk halkı bu kadere razı olmadı. Ve "olanaksız" sanılanı ba- sararak süngüsünün ve kılıcının ucuyla bağımsız- lığını kazandı. Lozan'da bunu, tüm dünyaya onay- lattı. 24 Temmuz 1923'te Lozan'da, tüm dünya "kor- diplomasisinin" huzurunda banş antlaşmasına im- za atan ismet Paşa, Türkiye'yi Avrupa'dan atmak isteyenlerin hayallennin sonunu getıriyordu. Türki- ye'nın 1918'de Avrupa'dan atıldığı nereden çıkıyor. Geçen yazımda da vurgulamıştım. Atalanmızın söy- lediği gibi, "Cehaletın böylesi, ancak çok eğitimle olabiliyor"... • • • 1923yılından itibaren; Mustafa Kemal'in fukara, fakat çok onuriu Cumhuriyet'i, Avrupa'nın ve de- mokrasilerin aynlmaz bir parçasıdır. Dünya hızla ku- tuplaşır ve 2. Savaş'a doğru giderken; Türkiye Cumhuriyeti, antirevızyonist blok içinde çok say- gın bir yere sahiptir. Bu blok politikalanna uygun olarak, bir "Balkan Antantı"n\n motoru ve önderi durumundadır. Her şeye karşın Avrupa'nın kaçınılmaz bir par- çası olan Sovyetler Birliği'nın, en köklü dostlann- dan biridir. Atatürk hiç yurtdışı ziyaret yapmamıştır. Fakat baş- ta Ingiltere Kralı olmak üzere, dünyanın pek çok li- dennıTürkıye'demısafiretmıştir. Türkiye'nin 1918'de Avrupa'dan atıldığı nereden çıktı?.. • • • '• • Geçenlerde bir yazımda (bu saçma söyleşiyi oku- madan önce), vurgulamış olduğum gibı; Türkiye Cumhuriyeti, "Yeni Dünya Düzeni" denilen saç- malık gündeme gelene kadar, "özgürdünyanın" ve "Avrupa 'nın", durumu hiç tartışılmayan bir üyesiy- di. Ve Türkiye'yi böylesine "horiayacaklan", akla ha- yale gelmezdi. 1990'larda yayımlanan bir krtabıma da, bu adı ver- miştim: Ne oldu bıze? Gerçekten ne oldu? Böyle- sine itilip kakılmayı hiç hak etmemiştik. Hiç hak et- memiştik... ••• öküz dergisinin Kasım 2000 sayısında; Eflatun Nuri'nin "Çıktık Açık Alınla..." başlıklı doyulmaz bir yazısı çıktı. (Acaba bu süper zekâlılar, Eflatun Nuri'yi tanırlar mı?) 6 yaşındayken, ailesiyle birlik- te Üsküdar'dan Taksim'e giderek Atatürk'ün 10. Yıl Nutku'nu Ankara'dan naklen dinlemelerini anlatı- yor. "...İlk defa o kadar yüksek, etkili bir ses ve çok güzel şeyler duyuyordum... ... Tünel'e doğru yürüyorduk. Feneralayının gök gürültüsü gibi gelen sesleriyüksek binalardan yan- sıdı: 'Yaslı gittim şen geldim... Aç koynunu ben geldim... Bana bir yudum su ver... Çok uzak yer- den geldim...' Babam elinin tersiyle gözlerini sildi, hâlâ babamın sırtındaydım. Gözyaşlan boynuna sa- nldığım kollanma damlıyordu... ...Kulaklanmda insanın içini acıtan, çığlık çığlı- ğa Mustafa Kemal'in 'Ne mutlu Türküm' diye hay- kıran sesi vardı..." Gerçekten, ne oldu bize? Tannm, buralara nasıl geldik?.. 1 ' YENİ 5 ÇIKTI f \ Üstün Akmen YARİM NEREYİ MESKEN TUTTUN "Öyküsel Duj gusalLk" Gene benzersiz bir biçem deneyen yazarın bu kıtabında anlattıkları, alışılagelmiş gezi notu ya da gezi izlenimi değil... Anlatılanlar ülkelerinin çiçek böcek kentleri ve o kentlerde yaşanan duygular, duyarlıliklar, duyumsananlar... Hepsi de öykü tekniği ^••»^ içinde ve öykü tadında. * ^ C Alcsoy YMMUI Soıı veft.A.S. u s o r AytoCai.F GboDğhı Sok. 2S/l-2(«M00) 1. Uveat/ktmU Y A Y ı N cı L ı K M10212!2MIM\m9041-ttfdB:(flîl2)284M37
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle