23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 KASIM 2000 CUMARTESİ HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ SİRMEN İlaçta Bir Başka Alarm Geçen gün nüktedan bir dostumla konuşu- yordum. - İnsan sağlığı için en büyüktehlike nedir? di- ye sordum. Hiç tereddüt etmeden ve gülerek yanıt verdi: - Türkler için, Sağlık Bakanı Dr. Osman Dur- muş. Kolayca 'hadi canım sende...' denecek bir yanıt değildi. Ama doğrusu ya, Osman Dur- muş'un, sosyal mi, siyasal mı, yoksa psikolojik bir sorun mu olduğunu tartışmak istemiyordu canım. Amerıkan Gıda ve llaç Dairesi FDA'nın uyan- larına ve birçok ülkede, içinde fenilpropilamin bulunan ilaçlann beyin kanaması yaptığının or- taya çıkması üzerine bu ürünlerin piyasadan çekilmesine, Türkiye'dede, EczacılarOdası'nın bu yöndeki çıkışlanna karşın Osman Dur- muş'un direnişini anlamak olanaksız. "Eğerpsi- kolojik birdurum değilse sözkonusu olan, aca- ba bu adamın, kimi ilaçlann ısraıia sattınlarak insan sağlığının böylesine tehlikeye atılmasın- da çıkan mı var?" diyesi geliyor insanın. Osman Bey, zarariı ilaçlann piyasadan çekil- mesini istememekle kalmıyor, aynı zamanda da, bunlan satmayanlan tehdit ediyor. öte yan- dan eczacılar direnmekte kararlı. Anlaşılması olanaksız bir durum ile karşı kar- şıyayız. En iyisi, bizlerin basın olarak Osman Dur- muş'tan sürekli açıklama istememiz. Kamuoyu da, Bakan'ın açıklamalarının tersine hareket ederek hiç değilse sağlığını bir nebze olsun bu yolla korur. ••• Gerçekte, ilaçlar konusunda son zamanlar- da verilen alarm sinyalleri artıyor. Dünya Sağlık Örgütü bu yılın haziran ayının ortalarında yaptığı açıklamada aynen şunlan söylüyordu: "Şimdıye kadar tedavisi mümkün görünen anjin, otıt, verem gibi hastalıklar yeniden teda- visi imkansız veya çokgüç hale geleceklerdir." Bu kez alarm zillerinin çalmasının nedeni, ar- tık enfeksiyonlu hastalıklann hemen hemen tü- münün artık ilaçlara direnmeye başlamalann- dan kaynaklanıyor. Kısacası, mikroplar ile antibiyotikler arasında- ki, sonunculann ve dolayısıyla insanlığın kazan- dığını sandığımız savaşın yeni ve kötü bir aşa- masına girmiş bulunuyoruz. Paris'te Bichat Hastanesi farmakoloji uzman- lanndan Prof. Claude Carbon, "Artık yalnızca klasik klinik bakterilerte değil, ama aynı zaman- da çok yönlü dirençli pnömokok, meninyokok ve diğerinfeksiyon yapan dış etkenlehe de kar- şı karşıya bulunuyoruz" diyerek büyük tehlike- yi vurguluyordu yaptığı açıklamada. Kısacası, eskide kalmış, artık büyük sorun ol- maktan çıkmış, basit yoldan tedavi edilen has- talıklann yeniden egemen olduğu bir döneme girmek üzereyiz. • • • Olayın nedeni, mikroplann antibiyotiklere di- reniş kazanmaları. Direniş kazanma olgusunu güçlendiren etkenlerden biri de, bu ilaçlann yanlış kullanımi. Kimi zaman tedavi tam olarak yerine getirilmiyor, az kullanım mikrobu tama- men öldürmüyor; kimi zaman da gereksiz yer- de ve dozda antibiyotik kullanımi yine mikrop- lann direniş kazanması sonucunu veriyor. Açıklamaları okurken benim aklıma gelen çö- zümü eminim şu anda siz de düşünüyorsunuz- dur. Öyle ya, bu durumda yeni antibiyotiklerin devreye sokulmasıyla olayın üstesinden geline- bilir. Ne var ki her şey o denli basit değil. Tehlike kapımızda. 10-20 yıllık bir süreden söz ediyor uzmanlar ve Dünya Sağlık Örgütü. Yeni birantibiyotiğin, laboratuvarda araştırma ve hazırlama aşamasından piyasaya sürülme- sine kadar geçen süre ise yirmi yıl. Işin daha da kötüsü ise, şu anda, tezgâhta araştırma ya da hazırlama aşamasında yeni bir antibiyotiğin bulunmaması. Bu durum tehlikenin boyutlannı daha da bü- yütüyor. Görüyorsunuz ya insanlık nelerle meşgul, bi- zim Sağlık Bakanı Osman Durmuş ise nerede. Hizbullah Polis katiline ölüm cezası istemi DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu)- Diyarbakır'm Bağlar semtinde bir polis me- murunu şehit eden ve daha önce de 25 eyleme daha katıldığı belirlenen Hizbullah tetikçisi, Emin' kod adlı Yimus Aysu'nun idamı istendi. Bağlar'ın 5 Nisan Mahallesi Bestekâr So- kak'ta istihbarat çalış- ması yapan polis me- muru Mehmet Zengin'i şehıt eden Hizbullah te- tikçisi Yunus Aysu ve i- mam nikâhlı eşi Mu- kadder Sdamboğa hak- kındaki iddianame ta- mamlandı. DGM Savcısı Ömer Tuncay lpek tarafından hazırlanan iddıaname- de, Aysu'nun. TCY'nin 146. maddesinde belir- lenen 'anavasaldüzenin tamamını veya bİT klS- mıru sflah zoruyla değiş- tirerek yerine şer-4 esas- iara dayah devlet düzeni kurmava kalkışmak' suçunu ışlediği kayde- dildi. Aysu'nun silalıh, sa- tırh saldın ve sopayla adam dövme, araç yak- ma gibi 26 eyleme ka- tıldığı; polis memuru Mehmet Zengin, Neca- ti Çiçek, Mehmet Mür- sel Polat, Vasin Özalp, Mehmet Nuri Sapmaz, Hasan Bayantemir, Mehmet Taş, Haffi îb- rahim Gülen ve Hasan Duran'ın öldüriilmele- n;Cumali Alp, Piroz GüzeL Özlem Abay, Ab- met Uluğ ve Kudbettin Önlü'nün mağdur edil- meleri eylemlennde bizzat rol aldığı ifade edildi. Diyanet îşleri Başkanlığı, TBMM, Cumhurbaşkanlığı ve 9 bakanlığın bütçesinden daha büyük paya sahip Dm erinedev bütçeANKARA (CumhuriyetBüro- su) - Diyanet Îşleri Başkanlığı bütçesine ilişkin görüşmelerde, hükümetin ANAP ve MHP ka- nadı 19 bin yeni imam kadrosu is- tedi. Devlet Bakanı Mustafa Yıl- maz da yaönmlann gözardı edil- mesi yönüyle bütçeden memnun olmadığını vurguladı. Yılmaz, "Bubütçeyleyanrımyapmakzor. Enflasyonîa mücadele için her şe- yi sineye çekiyoruz" dedi. TBMM Plan-Bütçe Komisyo- nu'nun dûnkü çalışması cuma namazına göre düzenlendi. Ko- misyonun DSP'li başkanı Metin Şahin, daha önceki günlerde 13.30'da verilen yemek arasını, FP milletvekili Cevat Ayhan'ın anımsatması üzerine saat 12.00'yealdı. ; • , .<.. ÖDP • Diyanet tşleri, 302 trilyon 112 milyar liralık bütçesiyle, TBMM. Cumhurbaşkanlığı, Orman, Kültür, Turizm, Çevre, Ulaştırma, Dışişleri, Bayındırlık ve Iskân, Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıklan ile Denizcilik ve Gümrük müsteşarlıklannı geride bıraktı. Diyanet Îşleri Başkanlığı, 302 trilyon 112 milyar liralık bütçe- siyle, TBMM, Cumhurbaşkanlı- ğı, Orman, Kültür, Turizm, Çev- re, Ulaştırma, Dışişleri, Bayın- dırlık ve Iskân, Çalışma ve Sos- yal Güvenlik bakanlıklan ile De- nizcilik ve Gümrük müsteşarlık- lannı geride bıraktı. 74 bın 356 camisi ve 76 bin 595 personeli bulunan kurumun bütçesini ko- misyona Devlet Bakanı Fikret Ünlü sundu. .. ANAP miUetvekili Ali Er. yurttaşlann kendi olanaklanyla yaptıklan camilerde imam bu- lunmadığmı belirterek "Vatan- daşın evi yoktur, çadırda oturur anıa camisi vardır. Yayialarda ça- dırda \atariar, ama camfleri taş binadır. Bize de düşen oraya i- mam göndermek. 17 bin imam eksiği var. İmam yetiştirecek yeri de bulamayacağız. Türkiye'de bilgin de yetişmiyor. tmamlann ilahiyat fakültesi mezunu ohnası gerekir. İmam, dini bilgileri gitti- ği köyde halklabiriikte öğrenme- meB" diye konuştu. FP milletvekillerinin, Diyanet Îşleri Başkanlığı 'na 19 bin yeni i- mam kadrosu verilmesine ilişkin önerisinde ANAP ve MHP'li üyeler de ısrarlı oldu. Devlet Ba- kanı Ünlü de 4 bin imam kadro- su için yılbaşından itibaren atama yapılacağını açıkladı. Köy Hizmetleri Genel Müdür- lüğü'nün bütçesini sunan Devlet Bakanı Yılmaz da yatınmlar ko- nusunda üyeleri desteklerken "Bu yıl akaryakıtımız şubat ayın- da bitti. Ankara dışına üç kez çı- kabiküm" dedi. Köy Hizmetle- ri'ninbütçesi, "güvennkHyoUar" projesiıtin parçası olan Şırnak Sı- nır Güvenlik Kontrol Sistemleri Yolu için 20 trilyon lira ek kaynak aktanlarak kabul edildi. MEB ve YÖK butceleri İĞNELÎ FIRÇA © Ö 0 1 miIII yfff ^-— -«a Ü Bl m_—.— 1 m wmm fâlHBfl AAİVW UT V m m 9 $ (Rîniı 'iin#ianMMVI ''ı'lj' İ ZAFER TEMOÇİN mWSmm İİ9BK»9İ Eğitim bütçesine protesto tstanbul Haber Servi- si - ÖDP, 2001 bütçesin- de Milli Eğitim Bakanlı- ğı'na yüzde 8.3'lük pay aynlmasuıı protesto etti. Cağaloğlu'ndaki tstan- bul tl Milli Eğitim Mü- dürlüğü önünde toplanan öğrenciler, veliler ve eği- tim emekçileri adma açıklama yapan ÖDP ts- tanbul tl Başkanı Vahit Genç, sağlık, eğitim yatı- nmlan, sosyal güvenlik harcamalan ve kamu ya- tınmlanna ciddi kaynak- lar aynhnadığını istedi. Genç, 2001 bütçesinin cami-karakol-kışla üçge- nine sıkıştığmı ileri sür- dü. Batık banka sahiplerinin yurtdışı bağlantılanndaki sorunlar çözülmeye çalışılıyor Baüklarm şirketlerine Eayyum ANKARA (Cumhuriyet Bûro- su) - Hükümetuı, 6 bakandan olu- şan komisyonla, batan bankalann özellikle yurtdışındaki bağlantı- lannda yaşanan sorunlarla ilgili çözüm üretmeye çahşacağı belir- tiliyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun, el konu- lan bankalarda asıl sorumlu olan- ların holdinglerine ulaşmakta güçlük çektiği, her şirketin altın- dan başka şirketlerin çıktıgı belir- tiliyor. Bukapsamda BDDK'nin Amme Alacaklannın Tahsili Usu- lü Hakkında Yasa ve Bankalar Ya- sası gibibazı yasalarda değışiklik- ler ya da yeni düzenlemeler ya- pılmasını istediği kaydedildi. BDDK Başkanı Zekeriya Tenu- zei, kurulun görevini yerine getir- mesinin hiçbir güç tarafından en- gellenemeyeceğini söyledi. Temi- zel, fondaîd bankalann satışıyla ilgili olarak "Bir mutize gerçek- leştirmeye çahşıyoruz. Zamanın- dabitiririzinşalİatr dedi. Hükümetin, batık bankalann şirketlerinin kurtanlmasına yöne- lik komisyon oluşturmasıyla ilgi- li "BDDK'yefren" yorumlan kay- gı yaratırken oluşturulan komis- yonun BDDK'yi etkileyecek ka- rarlar alamayacağına dikkat çekil- di. BDDK Başkanı Temizel, dün Başbakan Bülent Ecevh ile 1.5 sa- at görüşerek yapılan çalışmalar hakkındabilgi verdi. Temizel, ba- kanlardan oluşan komisyonun "fren" olarak yorumlandığmın anımsatılması üzerine, "Hûkû- metten görmem gerekenin iizerin- de destek görüyorum. Kesintikle ne fren ne de frenlemek söz konu- su. Bizün kurumun görev leri açık birşekfldeyasada belirtümiştir. O tırma olsa bile, bankanın çok pa- ra verene değil, bankanın içine da- ha çok sermaye koyabilecek ola- na satılması esas alınacak. Batık bankalann borçlulardan alacaklannın tahsilinde "asd" so- rumluya ulaşmakta güçlük çekil- diği belirtildi. Batık bankalardan kredi kullandınlan borçlu şirket- lerin altından başka şirketler çık- • Hükümetin, batık bankalann şirketlerinin kurtanlmasına yönelik komisyon oluştunnasıyla ilgili "BDDK'ye fren" yonamlan kaygı yaratırken oluşturulan komisyonun BDDK'yi etkileyecek kararlar alamayacağına dikkat çekildi. yasadaki görevierin yerine getiril- mesini hiçbir güç engelleyemez. Kimsenin de kesinlikle böyie bir niyeti yok" diye konuştu. BDDK'nin önceki gün açıkla- dığı eylem planıyla 8 bankanın sa- tış işlemlerinin Nisan 2001 sonu- na kadar bitirilmesi öngörüldü. Banka almak için başvuranlardan aranan koşullan taşıyanlann in- celemelerinin ardnıdan önerileri değerlendirilecek. Bu çerçevede batık bankalann ayn ayn ya da birleştirilerek satılmasına ilişkin seçenekler de ele alınacak. Teİdif- lerin alınmasınm ardmdan ise sa- tış yönteminde açık arttırmaya da başvurulabilecek. Ancak açık art- tığı ve izlerin takibinin zaman al- dığı belirtildi. Holdingle şirketle- rin bağınm kesilmesi için araya çok fazla şirket sokulduğu ifade ediliyor. Bu çerçevede BDDK'nin tahsi- latı gerçekleştirebümek ve el ko- nulmayan bankalarla ilgili sistemi daha düzenli hale getirebilmek. banka ortaklık yapılannın şefFaf- laştınlması için bazı yasalarda de- ğışıklık istediği öğrenildi. Yasa değişikliğine ilişkin çalışmalann da yapıhnakta olduğu öğrenildi. Hükümetin batık bankalann şir- ketlerini kurtarma karan çeşitli tartışmalara neden olurken, bu şir- ketlerin yönetirnlerinin kıpırdaya- maz durumda olduğu, yönetimle- rine getirilenlerin de ehil olmama- sından kaynaklanan sorunlar ya- şandığı belirtildi. Bu çerçevede ise batık bankalann şirketlerine "kayvum" atanması tartışmalan başladı. Egebank'uı 16 şirkerine kayyum atanması için yargıya başvurulurken Garipoğlu'nun özelleştirmeyle aldığı AntalyaLi- manı'na da Deniz Ticaret Odası tarafından kayyum atanması gün- deme getirihnişti. Antalya Lima- nı'nuı özelleştirme bedelini Gari- poğlu'nun tam olarak ödememe- si nedeniyle Özelleştirme tdare- si'nin sözleşmedeki yetkisini kul- lanarak el koyma yetkisi de bulu- nuyor. Hükümetin batan banka şirketleriyle ilgili bakanlardan oluşan komisyon kunnası "BD- DK'ye fren" tartışmalanna da ne- den oldu. Başbakanlık kaynakla- n, Zekeriya Temizel'in doğrudan Ecevit'e bağlı olarak çahştığını belirterek "Sayın Başbakan'ınku- rulun çahşmalanyla ilgili olarak Sayın Temizel'e en küçük bir tel- kini dahi olmadı. Sa>ın Temizel, yalnızca zaman zaman çahşmala- nyla Ugüi olarak Başbakan'a bil- gi veriyor" dediler. Devlet Bakanı Tunca Toskay ise bankalann şirketlerine yönelik kurtarmanın söz konusu ol- madığını vurguladı. 'Silah çektiğimiz insonlarla ııdoştık' ANKARA(Qımhu- riyet Bürosu) - Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK bütçesinin görü- şüldüğjü TBMM Plan ve Bütçe Komisyo- nu'nda FP, MHP ve DYP, türban yasağı ko- nusunda iktidan hedef aldı. MHP Çankın Milletvekili HakkıDu- ran. bakanlık ve YÖK'ün sert tavır al- mamasını istedi. MEB'in 4 katrilyon 46 trilyon liralık, YÖK'ün 1 katrilyon 374 trilyon liralık büt- çeleri, dünkü komis- yon toplanüsmda tar- tışmalann ardından ka- bul edildi. Milli Eğitim Bakanı Metin Bostan- cıoglu. bütçe sunuşun- da, temel eğitimin 12 yıla çıkanlması için, bakanhğa gelir getiren u katkı payı" uygula- masının 10 yıl daha sürdürülmesi gerekti- ğini söyledi. YÖK Başkanı Ke- maJ Gûrüz de kendisi- nin de aralarinda bu- lunduğu kurul yöneti- cileri hakkmdaki suç duyurulanna tepki göstererek, "Boğann- dan bir kuruş geçen herkesin hesabı sorul- sun" dedi. MHP'ü üye Hakkı Duran. "Buzaptiy^an- layışım bırakmanız la- zını. Birileri ülkeye sis bombası am, bunun ar- dmdan bir soygun çık- û. Jakoben bir anlayışı, 1940'lann anlayışını dayatmaya çahştüar" diye konuştu. FP mil- letvekili Metin Kalkan da yeni üniversiteye gi- riş sisteminı eleştirerek "İmam hatipler arük bu düzenin imha edil- mesi gereken günah ke- çileri olarak görülü- yor* dedi. FP milletve- kili Zeki Ergezen de u Bu nasıl çağdaş eği- tim? Daha 8 yıl kör to- pal, kalktmız bir de 12 yıhçıkardııuz.V'ergUer- le mületin anasuu ağ- lattmız. Siz tdm çağdaş eğitim kün" dedi. DYP'li Celal Adan da üniversitelerin "hal- ka rağmen" yönetil- meye çahşıldığını ileri sürdü. Bostancı- oğlu'nun Plan ve Büt- çe Komisyonu'na sun- duğu "2001 Yıfa Başm- daJEğitim" başlıklı ki- tapta, Türkiye'nin eği- tim profili çıkanldı. Bugüne kadar eğitime katla payı ile 965 tril- yon 260 milyar lira, halk bağışlanyla 5 tril- yon 576 milyar lira ol- mak üzere toplam 971 trilyon lira gelir sağla- yan Milli Eğitim Ba- kanlığı. 1 katrilyonluk hedefine ulaşamadı. Bakanlık, yatılı okul sayısını geçen yıla gö- re 203'ten 255'e çıka- nrken, taşımalı öğren- ci sayısını 619 bin 324'den603binl7'ye düşürdü. Kitaptaki ve- rilere göre son 3 yılda toplam 114 bin 410 öğ- rettnen atandı. En cok tarımı etkiledi Küresetteşme: Bağımhlaştırma İstanbulHaber Ser- via - Küreselleşme kavramının sermaye- nin küresel saldınsını ve sömürüsünü gizle- diği belirtilerek bun- dan böyle "bağımn- laşbrma" olarak isim- lendirilmesi istendi. SOS tstanbul Çevre Gönüllüleri Platfor- mu'nca düzenlenen "Küreselleşme, Tan- ma Etldleri, Alterna- tifler" sempozyumu Yıldız Teknik Üniver- sitesi'nde başladı. Sempozyumda ko- auşan ekonomist-ya- zar Arslan Başer Ka- faoğtu. bazı insanlann yaptıklan kötü işleri örtmek için güzel isimler kullandığını ifade ederek kürese- leşmenin buna örnek olduğunu söyledi. Di- limize yerleşen bu kavramın küreselleş- me karşıtlannca da kullanıldığını anımsa- tan Kafaoglu, küresel- leşmeninbundan böy- le "bağımhlaştn-ma" olarak anılmasını önerdi. Kafaoglu, "Çünkü, küresel ser- maye bankacıhkta, hukuk alanmda, sağ- hkta, eğramde vs. ba- gımhhgı artüi'iuakta- dır" dedi. Küreselleşmeninen • çok tanm kesimine zarar verdiğini ve aile tanmının yok olduğu- nu vurgulayan Kafa- oglu. şöyle devam et- ti: "Gelişmis, ülkelerin tanm politikası 1980'lerden sonra de- ğişmeje başladı. O ta- rihe kadar tanmı ge- nşmekte olan ülkekre bırakan ,\BD ve diğer gelişmiş ülkeler, politi- kalarmı değiştirerek taruna da el atü." IjSlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Cezaevlerinde açlık grevleri uza- yıp gidiyor. Bir kısmının açlığı 30 gü- ne yanaştı. Tutuklu aileleri arayıp ça- resiz şekilde soruyorlar: "Ne olacak çocuklann hali, hepsinin sağlığı bo- zuldu, yakında büyük sorunlarçıka- cak..." Açlık grevleri sürerken af ka- nunu yeniden gündeme geldi. Bu arada anlaşıldı ki, af kanunu siyasi- leri kapsamayacak. Daha önceleri 1982 Anayasası'ndaki engelleyici hükümleri buna gerekçe gösteriyor- lardı. Şimdi anlaşıldı ki, bu ülkeyi yöne- ten mantığın temel felsefesi değiş- memtş. Bu ülkede pankart asan sol- cu genç, afiş yapıştıran lise öğren- cisi, duvara yazı yazan üniversite öğrencisi ve bunun gibi olaylardan tutuklanıp koca koca cezalara çarp- tırılmış gençler, bu ülkeyi yöneteler tarafından hapiste çürütülmek iste- niyor. MHP, kendi çizgisinin gereğini ya- pıyor. 7 üniversiteli genci evini basıp boğma teliyle öldüren Haluk Kır- MHP Kırcı'yı Kurtaracak, Ya DSP? cı'yı dışan çıkarmak istiyor. Değişti- ği söylenen MHP'nin bence değiş- meyen çizgisine çok uygun birtalep bu. Onlan anlıyorum. Anlamakta güçlük çektiğim ise DSP. Ecevitler, ülkemizdeki en önemli ve doğru bir affın yıllar önce öncülüğünü yapmışlardı. 1974 Af Kanunu, 12 Mart 1971 askeri darbe- sinin yaralannı sarmayı ve toplum- sal barışı hedefliyordu. O zaman da sağcılar bu affa karşıydılar. Şimdi benzer bir dönemi geride bırakıyo- ruz. 12 Eylül askeri darbesinin ve Güneydoğu'da 15 yıl süren "düşük yoğunluklu savaş "ın açtığı yaralar çok büyük oldu. Artık bu dönem geride kalıyor. So- runa intikam gözlüğüyle değil, bir acılı dönemi geride bırakan ve düş- manlıkları aşan bir olgunlukla yak- laşmak gerekiyor. Af böyle anlaşılır ve böyle kavranırsa olumlu sonuç- lar yaratabilir. Bir hırsızın ya da bir katilin affedilmesi ne kadar işe ya- rar? Şöyle diyebiliriz, Güneydo- ğu'daki olaylar ülkenin toplumsal coğrafyasını bozdu. Insanlar, evle- rinden barklarından, yerlerinden yurtlanndan oldular. Çaresiz şekil- de şehirierin varoşlarında toplandı- lar. Bu çaresizlik, toplumsal uyum- suzluklara ve suç oranının yüksel- mesine mutlaka etki yaptı. Bu ne- denle böyle bir dönemi geride bıra- kırken adi suçların da affedilmesi düşünülebilir. Ama asıl düşünülme- si gereken siyasi nitelikli suçlar. Ya- ni devlete karşı suçlar diye anılan suçlar. Manisa'da duvara yazı yazan gençten Erbakan a. Eşber Yağ- murdereli den Yalçın Küçük'e, Ankara'da üniversite harçları için Meclis'te pankart açan gençten Gü- neydoğu'da kapısına gelen eli silah- lı kişiye ekmek veren köylüye kadar siyasi olaylar nedeniyle mahkûm ol- muş insanlar, şu andaki yöneticile- rin mantığına göre af kapsamı dışın- da bırakılıyor. Haluk Kırcı'nın yargılanıp hüküm giydiği madde ise af kapsamı için- de. Yalnızca bir sorun var. Haluk Kvr- cı'nın af kapsamı içine alınabilmesi için her ayn ölüm cezasının bir ölüm cezasına dönüştürülmesi gerekiyor, MHP de bunun gereğiniyapıyor. DSP ne yapıyor peki? Haluk Kır- cı'yı çıkanp Iskenderun'da ırzına ge- çildikten sonra yargılanan genç öğ- renci kızları bile içine almayacak bu kanunu çıkararak ne elde edecek? Iskenderun'da sırf solcu oldukları için gözaltına alınıp emniyette ırzına geçilen ve sonra da terör örgütü üyeliğinden yargılanan genç kızların durumunu nasıl açıklayacak? Af bu haliyle çıkarsa cezaevinin bir kapısından üniversiteli ve liseli gençlerin açlık grevi nedeniyle ölü- leri çıkacak, diğer kapıdan da Haluk Kırcı. Bunu Rahşan Hanım'ın yüre- ği kaldıracak mı? Kendi vicdanı içi- ne sığdırabilecek mi? Türkiye, bir yandan uluslararası alanda ciddi sorunlar yaşıyor. Avru- pa Birliği'nden Ermeni soykınmı ka- rarlarına kadar bir sıkışma içinde. Bu sıkışmanın verdiği çaresizlik, toplumda ve yönetimde gerilimi art- tınyor. Af kanunu bu şekilde çıkan- lırsa her şey daha da zoriaşacak. Görünen köy kılavuz istemez. • • • TRT'den can sıkıcı bir haber gel- di. Siyasiler tarafından atanan yöne- tim kurulu üyesi gazeteci Şevket Okant'ın Genel Müdür Yardımcısı Şener Tokcan'a yaptıklarının TRT personeli içinde tepkiyle karşılandt- ğı söyleniyor. Garip olan, bu olayın suskunlukla geçiştirilmek istenme- si. Acaba neden?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle