Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 KASIM 2000 CUMARTESİ
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
İlaçta Bir Başka Alarm
Geçen gün nüktedan bir dostumla konuşu-
yordum.
- İnsan sağlığı için en büyüktehlike nedir? di-
ye sordum.
Hiç tereddüt etmeden ve gülerek yanıt verdi:
- Türkler için, Sağlık Bakanı Dr. Osman Dur-
muş.
Kolayca 'hadi canım sende...' denecek bir
yanıt değildi. Ama doğrusu ya, Osman Dur-
muş'un, sosyal mi, siyasal mı, yoksa psikolojik
bir sorun mu olduğunu tartışmak istemiyordu
canım.
Amerıkan Gıda ve llaç Dairesi FDA'nın uyan-
larına ve birçok ülkede, içinde fenilpropilamin
bulunan ilaçlann beyin kanaması yaptığının or-
taya çıkması üzerine bu ürünlerin piyasadan
çekilmesine, Türkiye'dede, EczacılarOdası'nın
bu yöndeki çıkışlanna karşın Osman Dur-
muş'un direnişini anlamak olanaksız. "Eğerpsi-
kolojik birdurum değilse sözkonusu olan, aca-
ba bu adamın, kimi ilaçlann ısraıia sattınlarak
insan sağlığının böylesine tehlikeye atılmasın-
da çıkan mı var?" diyesi geliyor insanın.
Osman Bey, zarariı ilaçlann piyasadan çekil-
mesini istememekle kalmıyor, aynı zamanda
da, bunlan satmayanlan tehdit ediyor. öte yan-
dan eczacılar direnmekte kararlı.
Anlaşılması olanaksız bir durum ile karşı kar-
şıyayız.
En iyisi, bizlerin basın olarak Osman Dur-
muş'tan sürekli açıklama istememiz. Kamuoyu
da, Bakan'ın açıklamalarının tersine hareket
ederek hiç değilse sağlığını bir nebze olsun bu
yolla korur.
•••
Gerçekte, ilaçlar konusunda son zamanlar-
da verilen alarm sinyalleri artıyor.
Dünya Sağlık Örgütü bu yılın haziran ayının
ortalarında yaptığı açıklamada aynen şunlan
söylüyordu:
"Şimdıye kadar tedavisi mümkün görünen
anjin, otıt, verem gibi hastalıklar yeniden teda-
visi imkansız veya çokgüç hale geleceklerdir."
Bu kez alarm zillerinin çalmasının nedeni, ar-
tık enfeksiyonlu hastalıklann hemen hemen tü-
münün artık ilaçlara direnmeye başlamalann-
dan kaynaklanıyor.
Kısacası, mikroplar ile antibiyotikler arasında-
ki, sonunculann ve dolayısıyla insanlığın kazan-
dığını sandığımız savaşın yeni ve kötü bir aşa-
masına girmiş bulunuyoruz.
Paris'te Bichat Hastanesi farmakoloji uzman-
lanndan Prof. Claude Carbon, "Artık yalnızca
klasik klinik bakterilerte değil, ama aynı zaman-
da çok yönlü dirençli pnömokok, meninyokok
ve diğerinfeksiyon yapan dış etkenlehe de kar-
şı karşıya bulunuyoruz" diyerek büyük tehlike-
yi vurguluyordu yaptığı açıklamada.
Kısacası, eskide kalmış, artık büyük sorun ol-
maktan çıkmış, basit yoldan tedavi edilen has-
talıklann yeniden egemen olduğu bir döneme
girmek üzereyiz.
• • •
Olayın nedeni, mikroplann antibiyotiklere di-
reniş kazanmaları. Direniş kazanma olgusunu
güçlendiren etkenlerden biri de, bu ilaçlann
yanlış kullanımi. Kimi zaman tedavi tam olarak
yerine getirilmiyor, az kullanım mikrobu tama-
men öldürmüyor; kimi zaman da gereksiz yer-
de ve dozda antibiyotik kullanımi yine mikrop-
lann direniş kazanması sonucunu veriyor.
Açıklamaları okurken benim aklıma gelen çö-
zümü eminim şu anda siz de düşünüyorsunuz-
dur.
Öyle ya, bu durumda yeni antibiyotiklerin
devreye sokulmasıyla olayın üstesinden geline-
bilir.
Ne var ki her şey o denli basit değil. Tehlike
kapımızda. 10-20 yıllık bir süreden söz ediyor
uzmanlar ve Dünya Sağlık Örgütü.
Yeni birantibiyotiğin, laboratuvarda araştırma
ve hazırlama aşamasından piyasaya sürülme-
sine kadar geçen süre ise yirmi yıl.
Işin daha da kötüsü ise, şu anda, tezgâhta
araştırma ya da hazırlama aşamasında yeni bir
antibiyotiğin bulunmaması.
Bu durum tehlikenin boyutlannı daha da bü-
yütüyor.
Görüyorsunuz ya insanlık nelerle meşgul, bi-
zim Sağlık Bakanı Osman Durmuş ise nerede.
Hizbullah
Polis katiline
ölüm cezası istemi
DtYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu)-
Diyarbakır'm Bağlar
semtinde bir polis me-
murunu şehit eden ve
daha önce de 25 eyleme
daha katıldığı belirlenen
Hizbullah tetikçisi,
Emin' kod adlı Yimus
Aysu'nun idamı istendi.
Bağlar'ın 5 Nisan
Mahallesi Bestekâr So-
kak'ta istihbarat çalış-
ması yapan polis me-
muru Mehmet Zengin'i
şehıt eden Hizbullah te-
tikçisi Yunus Aysu ve i-
mam nikâhlı eşi Mu-
kadder Sdamboğa hak-
kındaki iddianame ta-
mamlandı.
DGM Savcısı Ömer
Tuncay lpek tarafından
hazırlanan iddıaname-
de, Aysu'nun. TCY'nin
146. maddesinde belir-
lenen 'anavasaldüzenin
tamamını veya bİT klS-
mıru sflah zoruyla değiş-
tirerek yerine şer-4 esas-
iara dayah devlet düzeni
kurmava kalkışmak'
suçunu ışlediği kayde-
dildi.
Aysu'nun silalıh, sa-
tırh saldın ve sopayla
adam dövme, araç yak-
ma gibi 26 eyleme ka-
tıldığı; polis memuru
Mehmet Zengin, Neca-
ti Çiçek, Mehmet Mür-
sel Polat, Vasin Özalp,
Mehmet Nuri Sapmaz,
Hasan Bayantemir,
Mehmet Taş, Haffi îb-
rahim Gülen ve Hasan
Duran'ın öldüriilmele-
n;Cumali Alp, Piroz
GüzeL Özlem Abay, Ab-
met Uluğ ve Kudbettin
Önlü'nün mağdur edil-
meleri eylemlennde
bizzat rol aldığı ifade
edildi.
Diyanet îşleri Başkanlığı, TBMM, Cumhurbaşkanlığı ve 9 bakanlığın bütçesinden daha büyük paya sahip
Dm erinedev bütçeANKARA (CumhuriyetBüro-
su) - Diyanet Îşleri Başkanlığı
bütçesine ilişkin görüşmelerde,
hükümetin ANAP ve MHP ka-
nadı 19 bin yeni imam kadrosu is-
tedi. Devlet Bakanı Mustafa Yıl-
maz da yaönmlann gözardı edil-
mesi yönüyle bütçeden memnun
olmadığını vurguladı. Yılmaz,
"Bubütçeyleyanrımyapmakzor.
Enflasyonîa mücadele için her şe-
yi sineye çekiyoruz" dedi.
TBMM Plan-Bütçe Komisyo-
nu'nun dûnkü çalışması cuma
namazına göre düzenlendi. Ko-
misyonun DSP'li başkanı Metin
Şahin, daha önceki günlerde
13.30'da verilen yemek arasını,
FP milletvekili Cevat Ayhan'ın
anımsatması üzerine saat
12.00'yealdı. ;
• , .<..
ÖDP
• Diyanet tşleri, 302 trilyon 112 milyar liralık
bütçesiyle, TBMM. Cumhurbaşkanlığı, Orman, Kültür,
Turizm, Çevre, Ulaştırma, Dışişleri, Bayındırlık ve
Iskân, Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıklan ile
Denizcilik ve Gümrük müsteşarlıklannı geride bıraktı.
Diyanet Îşleri Başkanlığı, 302
trilyon 112 milyar liralık bütçe-
siyle, TBMM, Cumhurbaşkanlı-
ğı, Orman, Kültür, Turizm, Çev-
re, Ulaştırma, Dışişleri, Bayın-
dırlık ve Iskân, Çalışma ve Sos-
yal Güvenlik bakanlıklan ile De-
nizcilik ve Gümrük müsteşarlık-
lannı geride bıraktı. 74 bın 356
camisi ve 76 bin 595 personeli
bulunan kurumun bütçesini ko-
misyona Devlet Bakanı Fikret
Ünlü sundu.
.. ANAP miUetvekili Ali Er.
yurttaşlann kendi olanaklanyla
yaptıklan camilerde imam bu-
lunmadığmı belirterek "Vatan-
daşın evi yoktur, çadırda oturur
anıa camisi vardır. Yayialarda ça-
dırda \atariar, ama camfleri taş
binadır. Bize de düşen oraya i-
mam göndermek. 17 bin imam
eksiği var. İmam yetiştirecek yeri
de bulamayacağız. Türkiye'de
bilgin de yetişmiyor. tmamlann
ilahiyat fakültesi mezunu ohnası
gerekir. İmam, dini bilgileri gitti-
ği köyde halklabiriikte öğrenme-
meB" diye konuştu.
FP milletvekillerinin, Diyanet
Îşleri Başkanlığı 'na 19 bin yeni i-
mam kadrosu verilmesine ilişkin
önerisinde ANAP ve MHP'li
üyeler de ısrarlı oldu. Devlet Ba-
kanı Ünlü de 4 bin imam kadro-
su için yılbaşından itibaren atama
yapılacağını açıkladı.
Köy Hizmetleri Genel Müdür-
lüğü'nün bütçesini sunan Devlet
Bakanı Yılmaz da yatınmlar ko-
nusunda üyeleri desteklerken
"Bu yıl akaryakıtımız şubat ayın-
da bitti. Ankara dışına üç kez çı-
kabiküm" dedi. Köy Hizmetle-
ri'ninbütçesi, "güvennkHyoUar"
projesiıtin parçası olan Şırnak Sı-
nır Güvenlik Kontrol Sistemleri
Yolu için 20 trilyon lira ek kaynak
aktanlarak kabul edildi.
MEB ve YÖK butceleri
İĞNELÎ FIRÇA
© Ö 0 1
miIII
yfff
^-—
-«a
Ü
Bl
m_—.—
1
m
wmm
fâlHBfl
AAİVW
UT
V
m
m
9
$
(Rîniı
'iin#ianMMVI
''ı'lj'
İ
ZAFER TEMOÇİN
mWSmm
İİ9BK»9İ
Eğitim
bütçesine
protesto
tstanbul Haber Servi-
si - ÖDP, 2001 bütçesin-
de Milli Eğitim Bakanlı-
ğı'na yüzde 8.3'lük pay
aynlmasuıı protesto etti.
Cağaloğlu'ndaki tstan-
bul tl Milli Eğitim Mü-
dürlüğü önünde toplanan
öğrenciler, veliler ve eği-
tim emekçileri adma
açıklama yapan ÖDP ts-
tanbul tl Başkanı Vahit
Genç, sağlık, eğitim yatı-
nmlan, sosyal güvenlik
harcamalan ve kamu ya-
tınmlanna ciddi kaynak-
lar aynhnadığını istedi.
Genç, 2001 bütçesinin
cami-karakol-kışla üçge-
nine sıkıştığmı ileri sür-
dü.
Batık banka sahiplerinin yurtdışı bağlantılanndaki sorunlar çözülmeye çalışılıyor
Baüklarm şirketlerine Eayyum
ANKARA (Cumhuriyet Bûro-
su) - Hükümetuı, 6 bakandan olu-
şan komisyonla, batan bankalann
özellikle yurtdışındaki bağlantı-
lannda yaşanan sorunlarla ilgili
çözüm üretmeye çahşacağı belir-
tiliyor. Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurulu'nun, el konu-
lan bankalarda asıl sorumlu olan-
ların holdinglerine ulaşmakta
güçlük çektiği, her şirketin altın-
dan başka şirketlerin çıktıgı belir-
tiliyor. Bukapsamda BDDK'nin
Amme Alacaklannın Tahsili Usu-
lü Hakkında Yasa ve Bankalar Ya-
sası gibibazı yasalarda değışiklik-
ler ya da yeni düzenlemeler ya-
pılmasını istediği kaydedildi.
BDDK Başkanı Zekeriya Tenu-
zei, kurulun görevini yerine getir-
mesinin hiçbir güç tarafından en-
gellenemeyeceğini söyledi. Temi-
zel, fondaîd bankalann satışıyla
ilgili olarak "Bir mutize gerçek-
leştirmeye çahşıyoruz. Zamanın-
dabitiririzinşalİatr dedi.
Hükümetin, batık bankalann
şirketlerinin kurtanlmasına yöne-
lik komisyon oluşturmasıyla ilgi-
li "BDDK'yefren" yorumlan kay-
gı yaratırken oluşturulan komis-
yonun BDDK'yi etkileyecek ka-
rarlar alamayacağına dikkat çekil-
di.
BDDK Başkanı Temizel, dün
Başbakan Bülent Ecevh ile 1.5 sa-
at görüşerek yapılan çalışmalar
hakkındabilgi verdi. Temizel, ba-
kanlardan oluşan komisyonun
"fren" olarak yorumlandığmın
anımsatılması üzerine, "Hûkû-
metten görmem gerekenin iizerin-
de destek görüyorum. Kesintikle
ne fren ne de frenlemek söz konu-
su. Bizün kurumun görev leri açık
birşekfldeyasada belirtümiştir. O
tırma olsa bile, bankanın çok pa-
ra verene değil, bankanın içine da-
ha çok sermaye koyabilecek ola-
na satılması esas alınacak.
Batık bankalann borçlulardan
alacaklannın tahsilinde "asd" so-
rumluya ulaşmakta güçlük çekil-
diği belirtildi. Batık bankalardan
kredi kullandınlan borçlu şirket-
lerin altından başka şirketler çık-
• Hükümetin, batık bankalann şirketlerinin
kurtanlmasına yönelik komisyon oluştunnasıyla ilgili
"BDDK'ye fren" yonamlan kaygı yaratırken
oluşturulan komisyonun BDDK'yi etkileyecek kararlar
alamayacağına dikkat çekildi.
yasadaki görevierin yerine getiril-
mesini hiçbir güç engelleyemez.
Kimsenin de kesinlikle böyie bir
niyeti yok" diye konuştu.
BDDK'nin önceki gün açıkla-
dığı eylem planıyla 8 bankanın sa-
tış işlemlerinin Nisan 2001 sonu-
na kadar bitirilmesi öngörüldü.
Banka almak için başvuranlardan
aranan koşullan taşıyanlann in-
celemelerinin ardnıdan önerileri
değerlendirilecek. Bu çerçevede
batık bankalann ayn ayn ya da
birleştirilerek satılmasına ilişkin
seçenekler de ele alınacak. Teİdif-
lerin alınmasınm ardmdan ise sa-
tış yönteminde açık arttırmaya da
başvurulabilecek. Ancak açık art-
tığı ve izlerin takibinin zaman al-
dığı belirtildi. Holdingle şirketle-
rin bağınm kesilmesi için araya
çok fazla şirket sokulduğu ifade
ediliyor.
Bu çerçevede BDDK'nin tahsi-
latı gerçekleştirebümek ve el ko-
nulmayan bankalarla ilgili sistemi
daha düzenli hale getirebilmek.
banka ortaklık yapılannın şefFaf-
laştınlması için bazı yasalarda de-
ğışıklık istediği öğrenildi. Yasa
değişikliğine ilişkin çalışmalann
da yapıhnakta olduğu öğrenildi.
Hükümetin batık bankalann şir-
ketlerini kurtarma karan çeşitli
tartışmalara neden olurken, bu şir-
ketlerin yönetirnlerinin kıpırdaya-
maz durumda olduğu, yönetimle-
rine getirilenlerin de ehil olmama-
sından kaynaklanan sorunlar ya-
şandığı belirtildi. Bu çerçevede
ise batık bankalann şirketlerine
"kayvum" atanması tartışmalan
başladı. Egebank'uı 16 şirkerine
kayyum atanması için yargıya
başvurulurken Garipoğlu'nun
özelleştirmeyle aldığı AntalyaLi-
manı'na da Deniz Ticaret Odası
tarafından kayyum atanması gün-
deme getirihnişti. Antalya Lima-
nı'nuı özelleştirme bedelini Gari-
poğlu'nun tam olarak ödememe-
si nedeniyle Özelleştirme tdare-
si'nin sözleşmedeki yetkisini kul-
lanarak el koyma yetkisi de bulu-
nuyor. Hükümetin batan banka
şirketleriyle ilgili bakanlardan
oluşan komisyon kunnası "BD-
DK'ye fren" tartışmalanna da ne-
den oldu. Başbakanlık kaynakla-
n, Zekeriya Temizel'in doğrudan
Ecevit'e bağlı olarak çahştığını
belirterek "Sayın Başbakan'ınku-
rulun çahşmalanyla ilgili olarak
Sayın Temizel'e en küçük bir tel-
kini dahi olmadı. Sa>ın Temizel,
yalnızca zaman zaman çahşmala-
nyla Ugüi olarak Başbakan'a bil-
gi veriyor" dediler.
Devlet Bakanı Tunca Toskay ise
bankalann şirketlerine yönelik
kurtarmanın söz konusu ol-
madığını vurguladı.
'Silah çektiğimiz
insonlarla ııdoştık'
ANKARA(Qımhu-
riyet Bürosu) - Milli
Eğitim Bakanlığı ve
YÖK bütçesinin görü-
şüldüğjü TBMM Plan
ve Bütçe Komisyo-
nu'nda FP, MHP ve
DYP, türban yasağı ko-
nusunda iktidan hedef
aldı. MHP Çankın
Milletvekili HakkıDu-
ran. bakanlık ve
YÖK'ün sert tavır al-
mamasını istedi.
MEB'in 4 katrilyon
46 trilyon liralık,
YÖK'ün 1 katrilyon
374 trilyon liralık büt-
çeleri, dünkü komis-
yon toplanüsmda tar-
tışmalann ardından ka-
bul edildi. Milli Eğitim
Bakanı Metin Bostan-
cıoglu. bütçe sunuşun-
da, temel eğitimin 12
yıla çıkanlması için,
bakanhğa gelir getiren
u
katkı payı" uygula-
masının 10 yıl daha
sürdürülmesi gerekti-
ğini söyledi.
YÖK Başkanı Ke-
maJ Gûrüz de kendisi-
nin de aralarinda bu-
lunduğu kurul yöneti-
cileri hakkmdaki suç
duyurulanna tepki
göstererek, "Boğann-
dan bir kuruş geçen
herkesin hesabı sorul-
sun" dedi.
MHP'ü üye Hakkı
Duran. "Buzaptiy^an-
layışım bırakmanız la-
zını. Birileri ülkeye sis
bombası am, bunun ar-
dmdan bir soygun çık-
û. Jakoben bir anlayışı,
1940'lann anlayışını
dayatmaya çahştüar"
diye konuştu. FP mil-
letvekili Metin Kalkan
da yeni üniversiteye gi-
riş sisteminı eleştirerek
"İmam hatipler arük
bu düzenin imha edil-
mesi gereken günah ke-
çileri olarak görülü-
yor* dedi. FP milletve-
kili Zeki Ergezen de
u
Bu nasıl çağdaş eği-
tim? Daha 8 yıl kör to-
pal, kalktmız bir de 12
yıhçıkardııuz.V'ergUer-
le mületin anasuu ağ-
lattmız. Siz tdm çağdaş
eğitim kün" dedi.
DYP'li Celal Adan
da üniversitelerin "hal-
ka rağmen" yönetil-
meye çahşıldığını ileri
sürdü. Bostancı-
oğlu'nun Plan ve Büt-
çe Komisyonu'na sun-
duğu "2001 Yıfa Başm-
daJEğitim" başlıklı ki-
tapta, Türkiye'nin eği-
tim profili çıkanldı.
Bugüne kadar eğitime
katla payı ile 965 tril-
yon 260 milyar lira,
halk bağışlanyla 5 tril-
yon 576 milyar lira ol-
mak üzere toplam 971
trilyon lira gelir sağla-
yan Milli Eğitim Ba-
kanlığı. 1 katrilyonluk
hedefine ulaşamadı.
Bakanlık, yatılı okul
sayısını geçen yıla gö-
re 203'ten 255'e çıka-
nrken, taşımalı öğren-
ci sayısını 619 bin
324'den603binl7'ye
düşürdü. Kitaptaki ve-
rilere göre son 3 yılda
toplam 114 bin 410 öğ-
rettnen atandı.
En cok tarımı etkiledi
Küresetteşme:
Bağımhlaştırma
İstanbulHaber Ser-
via - Küreselleşme
kavramının sermaye-
nin küresel saldınsını
ve sömürüsünü gizle-
diği belirtilerek bun-
dan böyle "bağımn-
laşbrma" olarak isim-
lendirilmesi istendi.
SOS tstanbul Çevre
Gönüllüleri Platfor-
mu'nca düzenlenen
"Küreselleşme, Tan-
ma Etldleri, Alterna-
tifler" sempozyumu
Yıldız Teknik Üniver-
sitesi'nde başladı.
Sempozyumda ko-
auşan ekonomist-ya-
zar Arslan Başer Ka-
faoğtu. bazı insanlann
yaptıklan kötü işleri
örtmek için güzel
isimler kullandığını
ifade ederek kürese-
leşmenin buna örnek
olduğunu söyledi. Di-
limize yerleşen bu
kavramın küreselleş-
me karşıtlannca da
kullanıldığını anımsa-
tan Kafaoglu, küresel-
leşmeninbundan böy-
le "bağımhlaştn-ma"
olarak anılmasını
önerdi. Kafaoglu,
"Çünkü, küresel ser-
maye bankacıhkta,
hukuk alanmda, sağ-
hkta, eğramde vs. ba-
gımhhgı artüi'iuakta-
dır" dedi.
Küreselleşmeninen •
çok tanm kesimine
zarar verdiğini ve aile
tanmının yok olduğu-
nu vurgulayan Kafa-
oglu. şöyle devam et-
ti: "Gelişmis, ülkelerin
tanm politikası
1980'lerden sonra de-
ğişmeje başladı. O ta-
rihe kadar tanmı ge-
nşmekte olan ülkekre
bırakan ,\BD ve diğer
gelişmiş ülkeler, politi-
kalarmı değiştirerek
taruna da el atü."
IjSlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Cezaevlerinde açlık grevleri uza-
yıp gidiyor. Bir kısmının açlığı 30 gü-
ne yanaştı. Tutuklu aileleri arayıp ça-
resiz şekilde soruyorlar: "Ne olacak
çocuklann hali, hepsinin sağlığı bo-
zuldu, yakında büyük sorunlarçıka-
cak..." Açlık grevleri sürerken af ka-
nunu yeniden gündeme geldi. Bu
arada anlaşıldı ki, af kanunu siyasi-
leri kapsamayacak. Daha önceleri
1982 Anayasası'ndaki engelleyici
hükümleri buna gerekçe gösteriyor-
lardı.
Şimdi anlaşıldı ki, bu ülkeyi yöne-
ten mantığın temel felsefesi değiş-
memtş. Bu ülkede pankart asan sol-
cu genç, afiş yapıştıran lise öğren-
cisi, duvara yazı yazan üniversite
öğrencisi ve bunun gibi olaylardan
tutuklanıp koca koca cezalara çarp-
tırılmış gençler, bu ülkeyi yöneteler
tarafından hapiste çürütülmek iste-
niyor.
MHP, kendi çizgisinin gereğini ya-
pıyor. 7 üniversiteli genci evini basıp
boğma teliyle öldüren Haluk Kır-
MHP Kırcı'yı Kurtaracak, Ya DSP?
cı'yı dışan çıkarmak istiyor. Değişti-
ği söylenen MHP'nin bence değiş-
meyen çizgisine çok uygun birtalep
bu. Onlan anlıyorum.
Anlamakta güçlük çektiğim ise
DSP. Ecevitler, ülkemizdeki en
önemli ve doğru bir affın yıllar önce
öncülüğünü yapmışlardı. 1974 Af
Kanunu, 12 Mart 1971 askeri darbe-
sinin yaralannı sarmayı ve toplum-
sal barışı hedefliyordu. O zaman da
sağcılar bu affa karşıydılar. Şimdi
benzer bir dönemi geride bırakıyo-
ruz. 12 Eylül askeri darbesinin ve
Güneydoğu'da 15 yıl süren "düşük
yoğunluklu savaş "ın açtığı yaralar
çok büyük oldu.
Artık bu dönem geride kalıyor. So-
runa intikam gözlüğüyle değil, bir
acılı dönemi geride bırakan ve düş-
manlıkları aşan bir olgunlukla yak-
laşmak gerekiyor. Af böyle anlaşılır
ve böyle kavranırsa olumlu sonuç-
lar yaratabilir. Bir hırsızın ya da bir
katilin affedilmesi ne kadar işe ya-
rar? Şöyle diyebiliriz, Güneydo-
ğu'daki olaylar ülkenin toplumsal
coğrafyasını bozdu. Insanlar, evle-
rinden barklarından, yerlerinden
yurtlanndan oldular. Çaresiz şekil-
de şehirierin varoşlarında toplandı-
lar.
Bu çaresizlik, toplumsal uyum-
suzluklara ve suç oranının yüksel-
mesine mutlaka etki yaptı. Bu ne-
denle böyle bir dönemi geride bıra-
kırken adi suçların da affedilmesi
düşünülebilir. Ama asıl düşünülme-
si gereken siyasi nitelikli suçlar. Ya-
ni devlete karşı suçlar diye anılan
suçlar.
Manisa'da duvara yazı yazan
gençten Erbakan a. Eşber Yağ-
murdereli den Yalçın Küçük'e,
Ankara'da üniversite harçları için
Meclis'te pankart açan gençten Gü-
neydoğu'da kapısına gelen eli silah-
lı kişiye ekmek veren köylüye kadar
siyasi olaylar nedeniyle mahkûm ol-
muş insanlar, şu andaki yöneticile-
rin mantığına göre af kapsamı dışın-
da bırakılıyor.
Haluk Kırcı'nın yargılanıp hüküm
giydiği madde ise af kapsamı için-
de. Yalnızca bir sorun var. Haluk Kvr-
cı'nın af kapsamı içine alınabilmesi
için her ayn ölüm cezasının bir ölüm
cezasına dönüştürülmesi gerekiyor,
MHP de bunun gereğiniyapıyor.
DSP ne yapıyor peki? Haluk Kır-
cı'yı çıkanp Iskenderun'da ırzına ge-
çildikten sonra yargılanan genç öğ-
renci kızları bile içine almayacak bu
kanunu çıkararak ne elde edecek?
Iskenderun'da sırf solcu oldukları
için gözaltına alınıp emniyette ırzına
geçilen ve sonra da terör örgütü
üyeliğinden yargılanan genç kızların
durumunu nasıl açıklayacak?
Af bu haliyle çıkarsa cezaevinin
bir kapısından üniversiteli ve liseli
gençlerin açlık grevi nedeniyle ölü-
leri çıkacak, diğer kapıdan da Haluk
Kırcı. Bunu Rahşan Hanım'ın yüre-
ği kaldıracak mı? Kendi vicdanı içi-
ne sığdırabilecek mi?
Türkiye, bir yandan uluslararası
alanda ciddi sorunlar yaşıyor. Avru-
pa Birliği'nden Ermeni soykınmı ka-
rarlarına kadar bir sıkışma içinde.
Bu sıkışmanın verdiği çaresizlik,
toplumda ve yönetimde gerilimi art-
tınyor. Af kanunu bu şekilde çıkan-
lırsa her şey daha da zoriaşacak.
Görünen köy kılavuz istemez.
• • •
TRT'den can sıkıcı bir haber gel-
di. Siyasiler tarafından atanan yöne-
tim kurulu üyesi gazeteci Şevket
Okant'ın Genel Müdür Yardımcısı
Şener Tokcan'a yaptıklarının TRT
personeli içinde tepkiyle karşılandt-
ğı söyleniyor. Garip olan, bu olayın
suskunlukla geçiştirilmek istenme-
si. Acaba neden?