Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
-18 KASIM 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
J. U J \ kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Mehmet Eroğlu'nun romanı 'Yüz: 1981'in kahramanıhepimvdn birparçası
Hayatta başrol oynamayanlara...ESRA ALİÇAVUŞOĞLU
Mehmet Eroğlu'nu okurlar, Adını Unutan
Adam, Issızlığın Ortasında ve Yürek Sürgünü
kitaplanyla tanıyor. Yazann son romanı YÛK
1981 ise hepimizin yaşamımızdan kesitler bula-
bileceği bir kitap. Romanın baş kahramanının
kitabın başında kendisini anlattığı satırlar daha
da vurguluyor bu benzerlıği: "Hiçbir hayaan
başrohînü mnamaya kalkışmadım; kendiminki-
nin bile. Bu durum beni ne utandınyor ne de gö-
revini savsaklavanlara özgü o iistü örtülii suçhı-
luk duygusuvLa yüklüyüm. Derier ki, geçmişe
sıgmayan, aıuiasnramadığımız inatçı hayatlar
kendini yazdınr; ötekiler. yani kâğıda döküleme-
yenJer yaşanmakla rükenirler, çünkii kalıcı ösde-
ri yoktur. Yazılan ve tüketilen; böyle bölerek ba-
karsamz, hayatım bu iki tanımın arasmda -tüke-
tilene yakuı- öylece duruyor. Kısaca, ne iyi ne de
kötü: sizinkine benzer, olağan bir hayat demek
bu."
Hıçbır hayatın başrolünü oynamaya kalkış-
mamış, tutku ile arasına sisli bir uzaklık yerleş-
tirmiş, ihşkiyi aşka yeğleyen, erdemler ve ıde-
allerle akrabalığı olmayan, yüzündeki gizin pe-
şine düşen bir anti-kahramanı anlatıyor Mehmet
Eroğlu bu kez.
'Göndermelerde bulunan bir figür'
- Siz, Türkiye'nin siyasal geçmişinde öoeınü yer •
tutan bir dönemin tanıklanndansınız. Bu özelK-
ğinizi, daha önce yayınüadığınız Issrdıgın Orta-
sında, Yanm Kalan Yürüyüş, Adını Unutan
Adam gibi romanlannızda beürgin bir biçimde
eie aldınız. Ancak bu kez kahraman değü bir an-
ti-kahraman çıkanyorsunuz okurun karsısına.
Yüz: 1981'de, diğer khaplarmızdan farkh olarak
bir üshıp degişikliğine gittiğinizi söyleyebüir mi-
yiz?
MEHMETEROĞLU-Gözlemlerinızde hak-
lısınız. Daha önce yazmış olduğum ve sizin de
söz ettığiniz romanlanm, adının yanı sıra kah-
ramanlanyla birlikte anıldı. O kitaplanmda çok
beürgin kahramanlar, isimler kullandım. Ama bu
romarum böyle değil. Bu kitapta, çok büinen, he-
pimizin yakından tanıdığı bır ınsanı anlatıyorum.
Ashnda bu seferki kahraman herkesten, hepimiz-
den bir parça taşıyor. Daha doğrusu Tûrkiye'nin
son yırmi yılında ortaya çıkmış insan tipine çok
benziyor. Bu anJamda temel değişiklik var.
- Daha önce ele aküğmız kişileri biraz da ikon-
laştınJmış flgürler olarak değerlendirmemiz
mümkün mü?
MEHMET EROĞLU - Evet. Bundan önceki
kahramanlann ana sorunu kendileriydi. Kendi
gizlerini arayan, kendilerini sorgulayan, sına-
yan, inançlannı tartan tiplerdi. Cesaret üzerine
yoğunlaşan kahramanlardı. Bu kıtap ıse tam ter-
si bir yolda ilerliyor. Ashnda kahramanı bu şe-
kilde çizdiğiniz zaman, öteki insanlık durumla-
nnı da sorgulayabiliyorsunuz. Bu kahraman her
adımda tam karşıtını çağıran, göndermelerde
bulunan bir figür. Hiç sesi çıkmasa, böyle bir ni-
yeti olmasa da sadece var oluşuyla, tam zıttına
göndermeler yapıyor. Hepimizin yakından tanı-
dığı bir ısim kısaca.
- Ele aldığınız ve aynnülı bir biçimde anlatö-
ğuuz kadınlar bizi nereye götûrüyor?
MEHMET EROĞLU-Ana kadın kahraman-
Lna kadın
kahramanlar belki
de hayatta değerli
olan her şeyi
oluşturuyor.
Ana erkek figürü
ise adı olmayan
günümüz
anti-kahramanını.
Tıpkı soğuğun
sıcağa akışı gibi
kendisine âşık olan
kadınlan da bir
anlamda ölüme
sürüklüyor. Bu da
kitabın esas gizini
oluşturuyor.'
lar Işık, Duygu, Selda ve Ferda. Ashnda bu dört
kadını yan yana getırdiğiniz zaman, çok büyûk
ve anlamlı bir bütün oluşturuyor. Belki de ha-
yatta değerli olan her şeyi. Işık, gerçegi; Duy-
gu, duygulanmızı; Selda, aşkı; Ferda ise gele-
ceği simgeliyor. Ana erkek fîgürü ise, adı olma-
yan günümüz anti-kahramanını. Tıpkı soğuğun
sıcağa akışı gibi, kendisine âşık olan bu dört ka-
dını da biranlamda ölüme sürüklüyor. Ondan ka-
dınlara bulaşan bir şey var. Bu da kitabın esas
gizini oluşturuyor. Bunun ne olduğunu, kadın-
lara neyin bulaştığını ve neyin yok ettiğini kita-
bın sonunda keşfediyorsunuz.
- Peki ya, Nazan ve Ziynet tipleri—
MEHMET EROĞLU - Nazan, her türlü has-
talığa karşı kendini koruyabiliyor. Çünkü o da
aşktan değil, tıpkı kahraman gibi üişkiden ya-
na. Âşık ohnuyor, sadece ilişki yaşıyor. Bu yüz-
den de diğer kadınlann aksine ona hiçbir şey ol-
muyor. Aslında Nazan da çok günümüze ait bir
figür. Ziynet ise her insana uyabilir bir özellik
taşıyor. Herbirimizin ıçindeki kötülüğü açığa
çıkaran bir ayna. Yine de bütün bu kötü duru-
şuna karşın Nazan'dan daha insancıl.
'12 Eytûl birçok insanı yüzsüzleştirdi'
- Romanınızın, Tûrtdye'niıı yakın geçmisini
«mrgıılarttgını söylemek mümkün mü?
MEHMET EROĞLU - Kitap iki aksta gidi-
yor. En önemlilerinden biri; 1981 'de erkek kah-
ramanın yüzünü değiştiren bir şey ortaya çıkı-
yor. Bunun araştınhnası sırasında Tahir Bey gi-
bi aynksı bir tipleme ortaya çıkıyor. Tahir Bey,
feir ülkeye benzetebileceğimiz bir binanın çat-
layıp kayan kısmında yer alıyor. Bu kahraman-
larla özellikle birtakım politik gercekleri, Tan-
n'yı, acı çekmeyi, işkenceyi aktarmaya çalıştım.
Aslında son 30-40 yıldır Tûrkiye'nin üzerine
geçirilmiş, maço erkeklerin hâkun olduğu bas-
kı şemsiyesi var. tnsanlann neler yapabileceği-
ni, neleri yapmamalan gerektiğini söyleyen er-
keksi bir bakış bu. Tüm bunlara karşı bir duruş
olarak da niteleyebiliriz bunu.
- Siyaset ne kadar edebiyann içinde ya da dt-
şuıda?
MEHMET EROĞLU - Edebıyatla siyaset
yapmıyoruz, ama sıyasetı edebiyann içinde çok
önemli bir arka plan, gerçeklık olarak sunuyo-
ruz. özellikle son 20 yıldainsanlann geldiği
yeri tespit etmek açısmdan elbette siyaset çok
önemli bir unsur. Son 20 yılda insanlan bir yer-
lere sürükleyen en önemli etmenin politıka ol-
duğunu söyleyebıliriz. 1981, öncelikle insanla-
nn vicdanlannı sığlaştırdı. Eskiden vicdan, da-
ha toplumsal, daha derindı. Toplumsal kaygılar
ortadan kalktı. Böyle birdönemden söz ederken
politikadan söz etmenin son derece doğal oldu-
ğunu düşünüyorum. tnsanı araşünyorsanız, ken-
dinıze tehlikeli sorular sormanız gerekir. tnsan
kendini, tehlikenin ateşinde ısıtmadan saf haliy-
le göremez. Bazı insanlann içine, tehlikeyle ısı-
tıp bakmak gerekiyor. Böylece, varhğımızın gi-
zi dediğimiz şeyi çıplak ve net olarak görebili-
yoruz. Tehlikenin toplumda en fazla ortaya çık-
tığı alan, politike ya da silahlı mücadele. Böyle
bir durumda da doğal olarak büyük romanlar hep
bu eylemlerin içinden yazılıyor. örneğin, 12
Eylül birçok üısanın yüzünü değiştirdi, belki de
yüzsüzleştirdi.
6
Müzîk bir ahn yazısı
9
'Tîti', 'melez' müziğiyle farklı kültürler ve
müzikler arasındaki arayışını sürdürüyor
Kültûr Servisi -13 Kasım 1995 yılında yayın
hayatına başlayan Açık Radyo 94.9,5. yılını Fran-
sız sanatçı Thkrry 'Titi' Robin'ın katıldıgı özel
bir partiyle kutladı.
Radyonun kuruculan arasmda olan Ömer Mad-
ra'nın 'çok geniş sesler içinde hem gezginci hem
kökleri arayan
1
yanıyla Açık Radyo'nun yapısı-
na çok uygun bulduğu Thıery 'Titi' Robin ve
gnıbu, Akdeniz müzığinden Fas'a ve bir yanıy-
la da Çingene müziğıne ve Doğu müziğıne uza-
nan bir çizgide müzik yapıyor.
Her firsatta müziğinin 'melez' bır nitelik taşı-
dığını söyleyen Robın, farklı kültürler ve müzik-
ler arasındaki serüvenini bir arayış olarak görü-
yor: "Ancak benim için müzikal degO, ruhani bir
arayıştir bu."
'üziktearadığım,
duygularm doğrudan, bir
şeylerin ardına saklanmadan
yansıtılması. Teknik gelişmeye
o kadar kaptırdık ki, yapüan
işte ruh kalmadı. Bu yüzden de
gerek müzikal stilde, gerekse
söylemde, Doğu'nun ve
Akdeniz ruhunun Batı'ya
öğreteceği çok fazla şey var.
- Müztği kendinize dönfik bir iç yokuluk ola-
rak görürken tspanyoL, Doğu, Çingene ve Türk
müziğini içinde banndıran çoksesü bir müzik ya-
ptyorsunuz.
ROBtN - Aslına bakarsanız müzıkte aradığım,
duyguların doğrudan ve kaçamaksız, bir şeyle-
rin ardına saklanmadan yansıtılması. Batı'da bu
durum kayboldu. artık ınsanlar duygulannı direkt
ifade edemiyorlar. Ama Çingene dünyasında bu
hâlâ böyle. Bu yüzden kendimı onlara yakın his-
sediyorum.
- Batı'da aracısız bir müziğin olmamasının ne-
deni nedir?
ROBtN - Teknik gelişmeye kendimizi o kadar
kaptırdık ki, her şey teknik açıdan mukemmel ol-
sa bile, yapılan işte ruh kalmadı. Doğrudan kon-
fonı anyoruz aslında. Teknik açıdan mükemmel-
liği ararken birçok şeyi kaybediyoruz böylece. Ör-
neğin şiirle, şiirsel söylemle uğraşan kimse kal-
madı. Bunun bir geçiş dönemı olduğunu kabul
edıyorum ama, bugünü değerlendirdigımizde du-
rum açık bir şekilde bunu gösteriyor. Bugünün
gerçeği, tekniğin ınsanlan daha çok ılgilendiri-
yor olması. Bu yüzden de gerek müzikal stilde
gerekse söylemde, Doğu'nun ve Akdeniz ruhu-
nun Batı'ya öğreteceği çok fazla şey var. Batı'da
ınsanlar kendi köklennı yitırmış dunımdalar, oy-
sa Doğu'da ınsanlar kendi kökleri ile hâlâ gurur
duyuyorlar. Gelişme kesuılıkle gereklı, yadsına-
maz ve engellenemez bir unsur, ancak nereden
geldiğimizi unutmamak gerek.
'Bir medyum gibi hareket edhorum'
- Müziğinizm pencereden bakıvur hissi uyan-
dırmasuun nedeni de farkh ülke müzUderini bir
arada göstermek mi?
ROBtN - Umanm müzığim kendi içinde bü-
tün bu kültürlen banndınyordur. Yahıizca pen-
cereden bakıyor gibi değildir. Kendimizi ve mü-
zığımızı tanımlarken 'melez' sözcüğünü kullan-
mamızın sebebi de bu. Bu bana göre bir tür alın
yazgısı gibi bir şey. Yaşamım da farklı kültürler-
le bir arada geçtiği içın, müziğım de bu yolda iler-
liyor. Kendi hayatım, kendi müziğim aynı za-
manda. Ama farklı kültürlerin bırbınnı ezmeme-
sı, müziğin içinde eşit ağırlıkta yer alabılmeleri
gerekir.
- Doğaçlama ve yoruma ağırhk verroenizin ne-
deni de, müziği bir ahn yazısı olarak görmenizin
bir sonucu mu?
ROBtN -Aslında bır medyum gibi hareket edi-
yorum. Doğaçlama yaparak ışin özüne ulaşma-
ya çahşıyorum. Bu yol, benden daha güçlü bir şey.
Karar verip doğaçlama yapacağım kültürlen bir
araya getireceğım diye hareket etmedim. Söyle-
mim hiçbir zaman bu olmadı. Alın yazısı bura-
da devreye giriyor. Duygulanmızı müzığimızle
ifade etmeye çalışıyoruz.
-Ud vetaHa ömeğindeolduğu gibi. kurulan fark-
lı biçimsel iUşkiler, görünmeyeni göstermek anıa-
cımı taşıyor?
ROBIN - Sanat görünmeyeni göstermek ıçin
yapıhr zaten. Sözcükler artık bır şeylen ifade et-
meye yeterli olmadığı zaman yardımınıza koşar.
tçımdekileri dışavurmak ıçın kendi kültürümden
yaTarlanamıyorsam eğer, başka kültürler yardı-
mıma koşar ve ben onlardan yardım isterim. Bir
zamanlar Avrupa, müzikal açıdan beslenebilmek
için Batı'ya dönmüştü yüzünü, Amerika'daki
müzisyenlerin yaptıklan üzennden bır şeyler ya-
pıyoriardı, oysa Doğu birçok açıdan daha zengın-
di. Bu yüzden bir yüzümü Doğu'ya döndüm.
Ferzan Özpetek'in üçüncii filmi İtalyan basımna tanıtıldı
Fihnin başroı oyunculan Stefano Accorsi ve Margberita Buy yönetinen Özpetek'k birlikte.
'Perilerle karşûaşiyoruz
ama onlan tanımtyoruz'
ROMA (AA) - Ferzan Öz-
petek'in üçüncü fihni *Ca-
bil Periler'. 15 Kasım'da ya-
pılan bir basın toplanüsıyla
İtalyanbasınmatanıtıldı. Ge-
çen temmuz ayı ortasmdan iti-
baren 2.5 aylık bir sürede çe-
kimleri tamamlanan filmin
montajmm da tamamlanmak
üzere olduğu belirtildi.
Yönetmen Ferzan Özpe-
tek, başrol oyunculan Marg-
heritaBuy ve Stefano Accor-
si ile birlikte katıldıklan ba-
sın toplantisında. fîlme neden
'CahüPeriler' (LeFatelgno-
raırt)ismini verdigini açıklar-
ken "Gfincel hayatta her za-
man perilerie karşılaşıyoruz,
ama onlantanımryoruz. Kar-
şmuza çıkan kirni kimseler
arzularınuzı değJştirebflir.
CahiiBk ise, fümde yalan-
ların ve aldatmacalann ol-
masmdan kaynaklarayor. Hi-
kâyedekiler, sadece aşk ko-
nasundacabJldeğiDer'' dedi.
Senaryoyu birlikte yazdı-
ğı Gianni RomoU ve kendi-
sinin, yaşadığı gerçek olay-
lan anlatügını ifade eden Öz-
petek, Roma'yailkgeldiğin-
de oturduğu apartmanda ya-
şadıklannı konu aldığını kay-
detti.
"tstanbul'danRoma^yagd-
diğim zaman hayaümda çok
şey değişti. Hayatta bazen se-
yahader sonucu bu tip büyük
değişimkr otayor" diyen yö-
netmen, ilk fihnı olan 'Ha-
mam'da. Roma'dan Istan-
bul'a olan yolculugunbu kez
İstanbul'dan Roma'ya oldu-
ğunu, filmde de bunu Serra
Yılmaz'ın canlandırdıgmı
söyledi.
Margherita Buy ve Stefa-
no Accorsi başta olmak üze-
re tüm oyuncu ekibi konu-
sunda kendisini çok şanslı
hissettiğini dile getiren öz-
petek, "Onlaria ilgili hiçbir
olumsuz söz söyleyemem"
şeklinde konuştu.
Bundan önceki fibnlerin-
de kullandıgı Türk ve Doğu
unsurlanndan bu defa uzak-
laşmayı tercih ettiğini belir-
ten yönetmen Özpetek, 4. fil-
minde tekrar Türkiye ile ca-
lışacağım söyledi.
Filmde, kocasını trafık ka-
zasında kaybeden ve daha
sonra gelişen olaylarla kişi-
Hgindeki bilinmeyen yanla-
n keşfeden bir kadını can-
landıran Buy ise "Ferzan üe
çahşmak çokeğk-nceliydi. İyi
bir yönetmen. Onun sa>esin-
debirçokTürkledetamştık*
dedi.
Öte yandan, Türk sanatçı-
lardan Serra Yılmaz ve ilk
kez bir filmde oynayan Ko-
ray Candemirın de yer aldı-
ğı 'Cahfl Periler'in 2001 Ni-
san ayında Italya'da gösteri-
me gireceği açıklanırken Tür-
kiye'deki gösteriminin ma-
yıs ayında olacağı belirtildi.
Arca 'nın belgeseline
Fransa'danödül
KüJtür Servisi-Yapım-
cılığını Nurcan Arcanın
üstlendığı. yönetmenliği-
nı Ozcan Arca'run yaptı-
ğl 'Yitik 7.amanın tzin-
de' adlı belgesel ekim
ayında Fransa'nın Borde-
aux kentınde yapılan 'IC-
RONOS' Arkeotoji Fam-
leri Festivalinde 'en iyi
kazı filmi' ödülünc layık
görüldü.
İki yılda bir düzenle-
nen ve en eski belgesel
fihn festivallennden biri
olan'ICRONOS'taellıye
yakın fılm gösterildi.
Filmler, çoğu arkeolog ve
belgesel film yapımcısı
olan altı kişilik birjüri ta-
rafından değerlendirildi.
Elh fılm arasında tek Türk
yapımı olan 'YitikZama-
nnı tzinde', 1960'lardan
ben Ege kıyılannda batık
gemilenn kazı çalışma-
lannı sürdüren ve Bod-
rum Müzesi'nin kurul-
masına önayak olan INA-
hıstıtute ofNautical Arc-
heology (Sualtı Arkeolo-
jı Enstitüsü) arkeologlan
tarafından Bozburun-Se-
limıye Köyü'ndeki 1100
yıllıİc Bizans batığına ya-
pılan kazılan anlatıyor.
Film ilk kez, Bod-
rum'da gerçekleştinlen 3.
Uluslararası Çevre Fıun-
len Festıvalı kapsamında
5 Hazıran 1999'da özel
bır gösterimle ızleyiciyle
buluşmuş, Mart 20OO'de
1. Uluslararası tstanbul
Belgesel Film Festiva-
li'nde de gösterilmişti.
Film aynca 2000 yılı ıçın-
de TRT televizyonu tara-
fından yayımlanacak.
'Yitik Zamamn Izin-
de'nın metınlerinı gazete-
ci-yazar ZeynepOral yaz-
dı, tiyatro sanatçısı Gen-
co Erkal seslendirdı. Bel-
geselin orijinal müziğini,
kontrbas sanatçısı ve kom-
pozitörMarcMarderbes-
teledi. Sualtı çekimlen
Dr. Don Frey tarafından
dıjital kamerayla, kara çe-
kımlen ise Akademi Pro-
düksiyon'dan Mete Şener
ve Gökhan Kobal tara-
fından yapıldı.
5. Sokak liyatrosu'nda yeni sezon
• Kültür Servisi-
1995yıluıdaÖvül
Avkıran, Mustafa
Avkıran, Naz
Erayda ve Bülent
Erkmen tarafından
Antalya'da kurulan
5. Sokak Tiyatrosu
yenı sezonda iki
oyunla izleyici
karşısında olacak.
Tiyatro, geçen sezon
oynanan ve 12.
Uluslararası Istanbul
Tiyatro Festıvali'ne
katılan Murathan
Mungan'm yazdığı, Mustafa Avkıran'ın sahneye
koyduğu 'Dumrul üe Azrail' oyunuyla 27 Kasım
saat 20.00'de Aziz Nesin Sahnesi'nde olacak.
'Dumrul ile Azrail' 4, 11, 18 Aralık'ta ve ocak
ayı boyunca Aziz Nesin Sahnesi'nde
izlenebilecek. Tiyatronun bu sezon sahneleyeceği
ikinci oyunu 'Ay Tedirginliği' ise Istanbul Sanat
Merkezi 2. Kat'ta 9, 16 Aralık saat 15.30 ve
18.30'da sahnelenecek. (235 76 48)
CMt'da Neziı Danyal karikatürleri
• Kültür Servisi - Karikatürist Nezıh Danyal'm
1991-1997 yıllannda TRT 1 'de yayınlanan 'Gün
Başhyor' programı içinde yer alan 'Haftanm
Karikatürü' köşesi için çizdiği karikatürlerden
oluşan sergisi 16 Kasım'da CNR Ticaret
Merkezi'nde açıldı. Profesyonel Radyo ve
Televizyon Yayıncıhğı Fuan'nda TRT standmda
yer alan sergıde sanatçınm otuz karikatürü yer
alıyor. Sergi, 19 Kasun'a dek gezılebilecek.
ChebKhaledf
14yılapadan
sonra ülkesinde konser verdi
• CEZAYtR (AFP) - Rai yıldızı Cheb Khaled, 14
yıl aradan sonra ülkesı Cezayir'de, yaklaşık on
bin kişilik coşkulu bir kalabalığa konser verdi.
Izleyenler, Cezayir kentinin merkezindekı
'Marcha Stadyum'unda Khaled'in popüler
müziğiyle 3 saat boyunca dans etti. Khaled
şarkıcıhk kariyerine Rai müziğinin doğduğu yer
olan Cezayir'in kuzeybatısındaki Uran'da başladı.
Daha sonra, 1986'da Fransa'ya taşındı ve Fransız
vatandaşı oldu. Khaled ve diğer Rai şarkıcılan
Cezayir'deki tutucu Müslümanların baskılanyla
karşılaşmışlardı. Aynı nedenle babasının
cenazesine de katılamamıştı. Khaled, plak şirketi
'Zed el Youm' tarafmdan aleyhine açılan ve
temize çıktığı bir dava için 1999'un Kasım aymda
Cezayir'e geri döndü. Khaled geçen hafta
Paris'te, bu konserin, önümüzdeki yıl Cezayir'e
bir tur düzenleyip düzenlememesi hakkında bir
fikir vereceğıni söyledi.
BUGÜN
• tŞSANAT'ta saat 19.30'da Bratsch-Laço Tayfa
konseri ızlenebilir/'/f^ 15 55)
• AKSANAT'ta saat 14.00'te Gnıp Dost
Yürek'in konseri gerçekleşecek.(252 35 00)
• BABYLON'da Fujifilm Music Week-Ends -
Latin Explosion etkinliği içinde saat 23.00'te
Sierra Maestra bir konser verecek.(292 73 68)