25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 KASIM 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Tasanyı Akbuhıt göndermiş • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Başkanı Ömer Izgi, memurlann işten atılmasını kolaylaştıran tasanyı jet hızıyla esas komisyon olarak TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'na gönderdiğine ilişkin eleştirilere, "Tasan Yıldınm Akbulut tarafından bu komisyona gönderildi" yanıünı verdi. Cansızlar'a • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanlığı'na getirilen Doğan Cansızlar'ın atamasına ilişkin teblıgat, dün akşam Teftış Kurulu'nun 121. kuruluşyılı nedeniyle Devlet Konukevi'nde verilen resepsiyonda iletildi. Alınan bilgiye göre SPK üyeliğine atanması için kararnamesi hazırlanan isimler şöyle: Erdal Batmaz, Nizamettin Temel, Hüseyin Erdem, Halil Sanaslan, Sezaı Akın ve Fatma Kutluay. SPK'nin yeni üyeleri, 20 Kasım Pazartesi günü öğleden sonra yemin ederek görevlerine başlayacak. 2. başkan da SPK üyeleri arasından seçilecek. FFyi kapatma davası • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi Başkanı Mnstafa Bumin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş'ın FP'nin temelli kapatılması istemiyle açtığı davanın göriişülmesine 15 gün sonra başlanabileceğini bildirdi. Bumin, davanın tahminen yılbaşına kadar sonuçlanabıleceğını bildirdi. DtSK'eaçık mektup • İstanbul Haber Servisi - Kemal Türkler Eğitim veKültürVakfı.DISK Genel Başkanlığı'na gönderdiği açık mektupta, DlSK yönetiminin hiçbir iş güvencesi getirmeyen yasa tasansının yasalaşmasını saglamak için MHP Genel Başkanı'nı ziyaret ettiğini ve DlSK ile MHP arasındaki duvann böylelikle yıkıldığını beürtti. PKK'den ölümenipi • ANKARA (AA)- PKK'nin, örgüt yönetimi ve Abdullah Öcalan'a muhalif olan 10 kişi hakkında "ölüm emri" çıkardığı öğrenildi. Terör örgütünün, eski DEP milletvekili Mahmut Kılınç, eşki Yûksekova Belediye Başkanı Nejdet Buldan, örgütün eski Merkez Komite üyeleri Selahattin Çelik, Selim Çürükkaya, kardeşi Dr. Süleyman kod adlı Sait Çürükkaya, Zeki kod adlı Ayhan Çiftçi, Yılmaz kod adlı Yıldınm Kaya, A2man kod adlı Zeki Öztürk, Bilge kod adlı Hüseyin Topgider, eski Rızgari Merkez Komite üyesi Hatice Yaşar'ın "infaz edilmesi" için talimat verdiği belirlendi. Gelecek hafta TBMM'den geçirilmesi planlanan afta Erbakan sorununu liderler çözecek 312 ve 169'a erteleme yokANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)-Af kapsamının netleşme- si, faşist katıl Haluk Kırcı'nın durumu ve kapaûlan RP'nin ya- saklı lideri Necmettin Erba- kan'la ılgılı anlaşmazlıklar ve yardun yataklık suçunun kap- sama alınması konusundaki gö- rûş aynlıklannın giderilmesi için gözler hükümet ortağı par- tilerin liderlerine çevrildi. Ada- let Bakanı Hikmet Sami Türk'ün önceki gün hükümet ortağı liderlere sunduğu taslak- ta, Erbakan'ın yararlanacağı 312. madde ve yardım yataklık suçlarını düzenleyen 169. mad- de için ceza ertelemesi, diğer suçlar için şartlı salıvermenin öngörüldüğu ifade edildi. MHP tarafının, faşist katil Haluk Kırcı konusunda veto edilen yasadaki düzenlemenin aynen konınmasını istemesi sı- kıntı yaratıyor. MHP'nin bu ko- nuda geri adım atmayacağı vur- gulandı. MHP'lilerin, Erba- kan'm cezaevine girmekten kurtulmasına 'evet' dedikleri, ancak siyasal yasaklannın kal- dınlmasına karşı çıktıklan bil- dirildi. Koalisyon ortağı partile- rin liderlerinin bir araya gelerek tasanya son biçimini vermeleri bekleniyor. Tasannın hafta başında TB- MM Başkanlığı'na sunulacağı, 22 Kasım günü Adalet Komis- yonu'nda görüşülüp hemen ar- dmdan da genel kuruldan geçi- rilmesinin planlandığı bildiril- di. ANAP da pazartesi günkü başkanlık divanında. af taslağı- nı masaya yatıracak. ANAP Grup Başkanvekili Yaşar Dedelek de dün düzenle- diği basın toplantısında affın bir an önce çıkanlmasını istedi. ANAP olarak affa ilke olarak karşı olduklarını, ancak cezaev- lerinde oluşan beklenti nedeniy- le de artık çıkanlmasının zorun- lu olduğunu belirten Dedelek, "Artik taş yerinden oynamışnr. Bu yasa bir an önce çıkanlmah, af da milletin gündeminden çı- kanlmah" diye konuştu. Çete ve banka boşaltanlann af kapsa- mı dışuıda bulunmasını isteyen Dedelek, Anayasa Mahkeme- si'nin eşitlik ilkesinden yasayı iptal etmemesi için de çok dik- katle hazırlanması gerektiğini vurguladı. Af tasansıyla ilgili çalışmamn Adalet Bakanlı- ğı'nda sürdüğünü kaydeden De- delek, gelecek hafta TBMM'ye sunulabileceğini bildirdi. Erbakan'ın affı konusunda uzlaşan hükümet ortaklannın, siyaset yasağının kaldınlmasına yanaşmaması FP'yi rahatsız et- ti. FP Genel Sekreteri Suat Pa- mukçu düzenlediği basın top- lantısında, af yasasının bir an önce çıkanlmasım istedi. Pa- mukçu, hükümet ortaklanna, " Ya affi biran önceçıkann ya da afyokdeyin, umutlarla ovnama- ym" diye seslendi. usak Şeriatçı okuüar kapatddı TAŞKINÖZLER UŞAK-Uşak'ta aynı şir- kete ait iki özel okul, irticai çalışmalarda bulunduklan için Uşak Valisi Ayhan Çe- vik'in istemiyle Milli Eği- tim Bakanlığı'nca sürekli olarak kapatıldı. Uşak'ın Kemalöz Ma- hallesi Karakıran-Bozkırlı yöresinde bulunan ve Konya Kesaş Şirketi'ne ait özel Hilal Ilköğretim Okulu ve özel Hilal Lise- si'nde yapılan denetimler- de, öğretmenlerin uyanl- malanna karşın derslere türbanla girdikleri, bütün suııflarda öğrencilerin ba- şörtüsü taktıklan belirlen- di. Olumsuzluklann dü- zeltilmesi için okullar uya- nlırken, uyanlann ciddiye ahnmadığı kaydedıldı. Kapatma karan tl Milli Eğitim Müdürü Tevlîk Atasoy'un da içinde bulun- duğu komisyon tarafından her iki okula da gidilerek teslim edildi. Ilköğretim okulundaki 107 öğrenciy- le lisedeki 57 öğrencinin Uşak'taki başka okullara gönderileceği bildirildi. ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART m.kart@superonline.com.tr Türk-Alman Gazetecilik Semineri turizm merkezi Belek'te yapıldı TGC: Yerel basın güçlenmeli BELEK (Cumhuriyet) - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nail Güreli, yerel yönetimler güçlenirken yerel basının da güçlenmesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi. Güreli, Türkiye gibi demokrasilerini geliştirmekte olan ülkelerde yerel basuun büyük önem taşıdığma dikkat çekti. Konrad Adenauer Vakfı üe Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) tarafından ortaklaşa düzenlenen 'Türkiye'de ve Ahnanya'da Yerel Medyanın Gekcekteki Görevleri' konulu Türk-Alman Gazetecilik Semineri Antalya'mn turizm merkezi Belek'te yapıldı. Konrad Adenauer Vakfi Türkiye Temsücisi VVulf Schönbohm. Sillyum Otel'de yapılan seminerin açılışında yaptığı konuşmada, vakfın Almanya'da uzun yıllardan beri yerel gazetecilik ödülü verdiğini, ödülün amacının yerel gazeteciliğin itibarmı yükseltmek ve özendirmek olduğunu ifade etti. Türkiye'de yerel basmın Almanya'ya göre daha kötü durumda olduğuna değinen Schönbohm, "Türkiye'deki yerel basın daha fazla sonınla didismek zorunda. Tirajlar 500-2000 arasmda degjşiyor. Bu tirajla nasıl ayakta kalmavı başanyorlar, şaşırtıcı doğrusu" dedi. Gazetemiz Genel Yaym Yönetmeni Orhan Erinç de, Türkiye "deki yerel basının geçirdiği aşamalan tarihsel perspektif içinde sundu ve bugünkü görünümünü anlattı. Erinç: Yasal engel kalkmah Erinç, yerel basının halen Türkiye'de bulunduğu yer itibanyla güçlü olduğunu belirterek "Ancak yerel basmın mutlaka daha da güçlenmesi gerekir. Bu güçlenme de gazetecilerin kendi çalışmalarıyla gerçekleşecektir. Yerel yöneticilerle olan ilişkilerde de 657 Sayıh Devlet Memurları Kanunu hâlâ engel olarak durmaktadır. Bu engeller kaldırılmahdır" diye konuştu. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nail Güreli de konuşmasında, özgür basmın demokrasilerin vazgeçilmez önkoşulu olduğunu vurguladı. Yerel yönetimler güçlenirken yerel basının da güçlenmesinin kaçınılmaz olduğuna işaret eden Güreli, bunun yerel demokrasiyi pekiştireceğini ifade etti. Türkiye gibi demokrasilerini geliştirmekte olan ülkelerde yerel basuun öneminin çok büyük olduğuna dikkati çeken Güreli, "Yerel basındaki arkadaşlarm işlevlerini daha iyi yerine getirebilmeleri için mesleki bakımdan daha donannnh olmalan gerekiyor'' dedi. Tasarıdan 'Ölüm cezası lOyıla'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanlı- ğı 'nca af yasasuıa ilişkin ha- zırlanan tasanlardan öne çı- kan "koşuDu sahvenne"nın kabul edilmesi dunımunda, ölüm cezası alanlardan İn- faz Yasası uyannca 30 yıllık cezanın 10 yılını çekenler bırakılacak. Adalet Bakan- lığı'nda yapılan değerlen- dırmelerde, kapsamı daral- tan bir yasanın Anayasa Mahkemesi'nden dönebile- ceği kaygısı dile getirildi. Ölüm cezalan 647 Sayılı Cezalann tnfazı Hakkında Kanun uyannca 30 yıla çev- rildi, TMY'nin geçici 1. maddesine göre de bu ceza- nın 10 yılını çekenler bıra- kıldı. TMY'nin geçici 1. mad- desi, "Verflen ölüm cezalan yerine getirttmez. Bu du- rumdaobuüar647 Sayıh Ce- zalanııİnfaa Hakkmda Ka- nun'un 19. maddesi hükmü- ne göre çekmeleri gereken cezanm 10 yıhıu, müebbet agn* hıpis cez&sma hüküm- lü obnfau-çekmeleri gereken cezalann 8 yüuu, diğer hür- riyeti bağlayıcı cezaya mah- kûm edüıniş oianlar huküm- lülük süresüun beşte birini çektikleri takdirde iyi haDi olup olmadıklanna bakd- mak<i7in ve talepteri olmak- sıznı şarth sahveritirler" hükmünü öngörüyor. 647 Sayılı Cezalann lnfazı Hak- kındaki Yasa'nın şartlı salı- verilmeyi düzenleyen 19. maddesi ise ölüm cezası için 30, müebbet ağır hapis için 20 yılını çekenlerin bırakıl- masını düzenliyor. Buna gö- re, müebbet ağır hapis ceza- sı alanlann 20 yıla çevrilen cezanın 8 yılını çekenler ile diğer hürriyeti bağlayıcı ce- zaya mahkûm edilenlerden hükümlülük süresinin beşte birini yatanlar serbest bıra- kıldı. Şartlı sahverme, iyi halli oianlar için getirilmiş bir hü- küm oknasına karşın "iyi haH olup oimadüdanna ba- ve talepleri ol-p maksızın şarth sahnırlar'' özel hükmü getinlmıştı. IRMIKIAYDEV ENGÎN aengin@doruk.net tr Başlıktan betli, şu yılan hikâ- yesine dönmüş aftan söz ede- ceğiz. Arna önce TRT üstüne birkaç söz. Bence bu TRT'ye bir şeyler olmuş, bir şeyler oluyor. Dün- yası televizyon olmuş bir top- luma dönüştük ve bir "diziler dûnyası "nda yaşıyoruz. Hangi kanalı zaplasanız birdiziye çar- pıyorsunuz. TRT de art arda ekrana taşıdığı yeni yapımlaria, dizi furyasına katıldı ve galiba iyi ki katıldı. Benim gibi bir TV izleme özürlüsü bile, TRT'nin dizilerinin, dizi furyasına belir- gin bir kalite getirdiğinin farkın- da. "Yiğidi öldür, hakkını yeme" demişler. Günü geldiğinde en zehir zemberek eleştirileri TRT'ye yöneltmiş, gereğinde alabildiğine "tırmıklamış" bir gazeteci için yukandaki parag- raf bir vicdan borcu idi. "Bir gün bunu yazmalı" de- yip deyip bir türlü yazmamış- ken, önceki gece TRT'de bir programda kendimizi konuk is- kemlesinde bulduk: "Ben 01- saydım..." Programın adı, içeriğini ha- ber veriyor. Bir konu ya da so- Affedenleri Kim Affedecek? run seçilip stüdyo konukları "Ben olsaydım..." diye başla- yan bir cümle ile o konudaki görüşlerini ve önerilerini sıralı- yorlar. İki gazeteci konuşulan- lan yorumlamaya, değerlendir- meye çaüşıyor. Amerikan film- lerindeki gibi bir halk jürisi de katılımcılara sorular sorup gö- rüşleri daha da durulaştınyor ve sonunda en iyi öneriyi seçi- yor. Kabul edin ki iyi seçilmiş, iyi tasarianmış, iyi kotanlmış, kül- türel birçöle dönüşmüş "popû- ler" TV dalında keyif yeren bir TV programı. (Meraklısı için not: Perşem- be günleri saat 23'te TRT'de 1'de.) ••• Af konuşuldu. Keşki af konu- sunda kapalı kapılar ardında pazarlık eden, önümüzdeki günlerde parmak kaldınp karar verecek olan siyaset esnafı, programı izleseydi. Türkiye için bir genelleme yapılabilecek ka- dar çeşitli katmanlardan gelen yurtaşlar, af konusunda tartıştı- lar; affın nasıl algılandığını, na- sıl değerlendirildiğini, yalın, du- ru cümlelerle ortaya koydular. Program öncesinde "Acaba yalnız kalır, çatlak ses olarak mı algılanınz" gibisinden endişete- rimiz boşa çıktı. Af saçmalığı ve ilkesizliği "halk" tarafından du- raksamasız mahkûm edildi. Katılımcılardan bir hukukçu "Bu affın bir ilkesi, bir politika- sı, birfelsefesiyok" diye başla- dı. Varmı? Başbakanımızın yufka yürek- li eşi, bir kader mahkûmunun (bu laf da ne demekse artık) ço- cuğuna pek acıdı ve "Haydi Bü- lent bir af çıkaralım" dedi. De- neyimli politikacı eş, bunun bi- rinci ve ikincı dereceden yakın- lan ile bırlikte milyonluk bir kit- le oluşturan mahkûmlann ilk se- çimdeki oylannı nasıl etkileye- cegini hemen sezdi. Ardından durmadan "Değiş- medikgeliştik" diyen binleri ba- ğırlanndan çıkmış bir "ocak"\\ katili de affın içine sıkıştırmak; molla takımı başmollayı yeni- den siyaset sahnesine çıkara- bilmek; liberalizmi "vahşi kapi- talizm" olarak tanımlamış ve kavramış stepne parti, mali af- fı, vergi affını da araya tıkıştıra- bilmek hesabı ile kollan sıvadı- lar. Şimdi kapalı kapılar ardında sıkı pazarlık dönüyor. Bize dö- nüp söyledikleri ise daha bir ke- pazelik: - Af söylentileri bir yıldır sü- rüyor. Mahkûmlardaveyakınla- nnda bir beklenti doğdu. Artık affı çıkarmak zorundayız... İyi mi ? Once durup dururken af müj- desi verip beklenti yarat, sonra da "Eee n'apalım, beklenti doğdu, mecburen afçıkaraca- ğız" de. İyi numara değil mi ? Programın sonunda şöyle bir yargı ortaklaşa benimsendi (ga- liba): "Siyasilerbir yıldırşu anlam- sız, ilkesiz, temelsiz ve hukuk devletinizedeleyen aftartışma- lannı ayırdıklan süre ve enerjiyi antidemokratik yasalan ayıkla- maya, infaz sisteminde, daha hûküm kesildiği anda fiili bir af yaratan indirim saçmahklannı ortadan kaldırmaya, düşünce suçu ayıbınıyasalanmızdan ka- zımaya ayırsalardı sorun kendi- liğinden çözülecekti." Sağlam ve sağlıklı bir hukuk sisteminde genel ya da geniş kapsamlı af "kavram" olarak bile yok. Fransızlar 1789 Dev- rimi'nin 200. yıldönümünde af beklentisine giren yabancılann söylediklerini anlamakta bile zorlandılar. IkiAlmanyabirteşince, "Her- halde artık bir genel af ilan edersiniz"" diyen Türklere, Al- manlar "Bunun kafasından zo- ru mu var" dercesine baktılar. Oysa 77 yıllık Cumhuriyet'te on-onbeş genel af, onun iki ka- tı kadar da "kısmi af" çıkanldı. TRT'nin programında katı- lımcılardan biryurttaş "Gelişkin demokrasilerde afyoktur. Suç işleyen cezasını çeker. Af bir üçüncü dünya klasiğidir" dedi. Bir başka yurttaş ekledi: - Hukuk sistemi üçüncü dünyaya yaraşan bir ülkede af söylentisinden de, beklentisin- den de kurtuluş olmaz!.. POIJTİKA GÜINLÜĞÜ HİKMET ÇETtNKAYA Dünya ve Türkiye... Server Tanilli'nin yeni kitabı (Adam Yayınlan) 'In- sanlığı Nasıl Bir Gelecek Bekliyor' dünyaya nasıl bakmamız gerektiğini gösteriyor bizlere... Türkiye dünyanın neresinde, sakız gibi çiğnenen liberalizm neyin nesi? Islam, Avrupa için bir tehdit oluşturabilir mi? Ne diyor Tanilli? "Rusya'da mafyalann çoğalmasıyla, Mısır'da ve Cezayir'de -bir süre önce- Batılılann öldürülmüş ol- ması arasmda ne gibibir ilişkiolabilir? Görünüşte hiç! Ne varki, medya, mafyalann 'Çeçen'ya da 'Azeri', yani Müslüman kökeni üstünde ısrarederken Kuzey Afrika'da ve Ortadoğu'da yabancılann öldürülü- şünü Islamcılann üstüne yıkmaya çalışmıştır. Her i- kihaldede, tehlikelerin, tehdit ve felaketlerin kayna- ğı olarak 'Islam dünyası' gösterilmektedir. Islam karşısında bu güvensizlik, kuşkusuzyeni de- . ğil. Batı 'da bir büyük hortlak gibi dolaşıp duran ya- bancı düşmanlığının günümüzdeki birsonucu da budur. Hele Sovyetler Birliği'nin yıkılışının arkasın- dan, şimdi de nükleer silahlarla donatılabilecek bir Islamın XXI. yüzyıl Avrupası için oluşturacak tehlike üzehnde durulmaktadır. Soğuk Savaş (1947-1990) boyunca 'total düşman' bir ideoloji, yani Sovyetler Birliği'nin varlığında so- mutlaşmış komünizm idi. Hasım, bir demirperdenin ya da Beriin Duvan'nın arkasına çekilmiş, orada sı- kışıp kıstınlmış bir haldeydi ve Batı'ya geçmesi ne- redeyse olanaksadı; öte yandan, az çok açık bir 'büyücü avı', Batılı komünist militanlan, sıkı birgöz hapsinde tutuyordu. Islamla farklı bir durum vardır ortada: Kendilerine Müslüman diyen insanlar, Af- rika'danya da Ortadoğu'dan geliyor, sınırlan ve bo- ğazlan büyük bir güçlükle karşılaşmadan aşıyor ve yasal ya da gizlice Marsilya'ya, Barcelona'ya ya da Frankfurt'a ulaşıyortar. Bir ünlü enstitünün, Londra Uluslararası llişkJler Kraliyet Enstitüsü'nün 1992yılındayayımladıûı birra- pordaki şu satırlar ilginçtir: A vrupalılar için, Islam bir kaygı konusu olmuşturhep. Ancak, uzaktaki birol- gu değildir bu artık. (...) Şimdi, Batı Avrupa'nın ki- mi kentlennin en yoksul mahallelerine damgasını vu- ran bir kültürel gerçekliğin bırparçasıdır o. (...) Eski düşman arka kapıdan sokulup sızmıştır ve yüzyıllar boyunca pişirilip kotanlmış klışeleri önümüze koya- cak: Yazgıyla bağnaz imanın sessizce boyun eğdiği kâfirlere karşı cihattır bu!" • • • Türkiye'ye bakarak dünyayı algılamak çok zordur... Server Tanilli, Cumhuriyet'teki köşesinde sık sık bunuyazar... örneğin, 1789'da açılmış devrimler çağı Napole- on'un yenilgisiyle kapanır mı? Kapanmaz. Tutuculu- ğun ve gericiligin 1815'te diktiği duvara karşı uyan- far, 1820li yıllardan başlayarak kendıni gösterir; 1830da, sonra da 1848'de hareketleşmiş kıta Avru- pası'nın büyük bölümüne yayılır... Avrupa bugün, coşkulu değil, durağandır... Avrupalı işçi demokratik haklarını kullanır, Türki- ye'de ise baskı vardır... Üstelik, Türkiye'de emekçilerin düşleri bile yasak- lanıri.. Server Tanilli, son günlerde yeniden gündeme ge- len 'Kürt Sorunu'na da değiniyor yeni kitabında... "Son olarak, 'Kürt sorunu' diye birsorunumuz var. Bu sorun, Sedat Ergin'/n sıcak ve sevecen söy- leyişiyle, bir yerde, 'ülkenin güneydoğusunun tam anlamıyia kucaklanamamış olması'd/r. Yirmi yıllık bir terör belasının arkasından, şimdiyaralan sarma ve sosyal banşı kardeşlik temelleri üzerine kurmaya sı- ra gelmiştir. öyle olunca da, kimi konulann altını da- ha da belirgin olarak çizmek gerekiyor. Doğu, uzun yıllar bir 'mahrumiyet bölgesi' ola- rak görülmüş; her şey, sanki biryazgıymış gibi o de- yimin doğrultusunda yürümüştür. Ne var ki, aradan geçen onca zamana karşın o bölgede değişen faz- la bir şey olmamıştır. Gerçekten, neredeyse alıştığı- mız istatistiklerdir ve gazetelerde sık sık yayımlanır. Doğu'nun ve Güneydoğu'nun ulusal gelirden aldı- ğı pay, giderek eğitimden sanata değin hissesine düşen, Türkiye'nin Batı'sına oranla devede kulaktır. Bupay, terörnedeniyle daha da düşmüştür, ama te- rör öncesi de ahım-şahım değildi. Işte, başta bunu değiştinvek gerekiyor! 'Mahrumiyet bölgesi' olmak yazgı değildir; onu, 'gönenç bölgesi'ne dönüştürmenin yollan üzehn- de düşünmeli. İlk yapılması gereken de, oraya fab- rikalar götürmek, enstitüler açmak, üretim çiftlikleri kurmak; Ceylanpınar'daki yetmez, sayılannı çoğalt- mak! GAP'taki girişime diyecek yoktur, ama nere- de, çevresini donatacak sanayi? İnsanlar, yaşamak için iş ve aş isterter. Biryerde, onlan bulamadıklan için de dağlara çık- mış değiller mi? Bütün bunlan yapmak sermayeye bağlı; o serma- ye devlette vardır. Ne var ki devlet, elindeki parayı, girişimci havalartyla karşısına çıkanlara kaptınyor. Onlar da parayı alıp göstermelik de bir temel attık- tan sonra, sıvışıyor. Elindeki parayla Batı'da tezgâ- hını kurarak işini çeviriyor. Yıllardır görülen bu!" Server Tanilli'nin kitabı ufkumuzu aydınlatıyor. hikmet.cetinkaya(« cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Devlet Bakanı Yücelen 'tnson luıkkın bUind ycıygınhıştmlmalı' NAZMİAKDAĞ MERStN - Devlet Ba- kanı Rüştü Kâzun Yüce- len, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyelik he- define en kısa sürede ula- şabilmek için gerekli ça- bayı, ülkenin bölunmez- liği ve cumhuriyetin te- mel nitelikleri çerçeve- sinde göstermeye kararlı olduğunu söyledi. tnsan Haklan Koordi- natör Üst Kurulu 85'inci Bölge Toplantısı Mer- sın'de başladı. Toplantıya, Adana, Içel, Hatay, Os- maniye, Antalya, Kahra- manmaraş ve Kara- man'dan, vali, cumhuri- yet başsavcılan. emniyet müdürleri ve jandarma alay komutanlan ile bazı bakanlıklann, sivil top- lum örgütlerinin temsilci- leri, öğretim üyelerinin yani sıra ABD Adana 2. Konsolosu Charles O. Blaba da katıldı. Bakan Yücelen, şöyle konuştu: "Küresellesme olarak da adlandınlan çok \ ön- lü ve çok luzh getişme sü- recinde, insan haklan günlük yaşanıdaki yerini almaktadır. Türkhe eğer çağı yakalamak. çağdaş uygarlık düzejine ulaş- mak istiyorsa insan hak- lannı bu çcrçeve içinde değerlendirmek zonın- dadır." Yücelen, insan haklan sonınlarının tam olarak çözülebilmesinın önce- likle insan haklan kültü- rünün özümsenmesine bağlı olduğunu anlattı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle