Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 KASIM 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Tasanyı Akbuhıt
göndermiş
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
TBMM Başkanı Ömer
Izgi, memurlann işten
atılmasını kolaylaştıran
tasanyı jet hızıyla esas
komisyon olarak TBMM
Plan ve Bütçe
Komisyonu'na
gönderdiğine ilişkin
eleştirilere, "Tasan
Yıldınm Akbulut
tarafından bu komisyona
gönderildi" yanıünı
verdi.
Cansızlar'a
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Sermaye Piyasası Kurulu
(SPK) Başkanlığı'na
getirilen Doğan
Cansızlar'ın atamasına
ilişkin teblıgat, dün
akşam Teftış Kurulu'nun
121. kuruluşyılı
nedeniyle Devlet
Konukevi'nde verilen
resepsiyonda iletildi.
Alınan bilgiye göre SPK
üyeliğine atanması için
kararnamesi hazırlanan
isimler şöyle: Erdal
Batmaz, Nizamettin
Temel, Hüseyin Erdem,
Halil Sanaslan, Sezaı
Akın ve Fatma Kutluay.
SPK'nin yeni üyeleri, 20
Kasım Pazartesi günü
öğleden sonra yemin
ederek görevlerine
başlayacak. 2. başkan da
SPK üyeleri arasından
seçilecek.
FFyi kapatma
davası
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Anayasa Mahkemesi
Başkanı Mnstafa Bumin,
Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı Vural
Savaş'ın FP'nin temelli
kapatılması istemiyle
açtığı davanın
göriişülmesine 15 gün
sonra başlanabileceğini
bildirdi. Bumin, davanın
tahminen yılbaşına kadar
sonuçlanabıleceğını
bildirdi.
DtSK'eaçık
mektup
• İstanbul Haber Servisi
- Kemal Türkler Eğitim
veKültürVakfı.DISK
Genel Başkanlığı'na
gönderdiği açık
mektupta, DlSK
yönetiminin hiçbir iş
güvencesi getirmeyen
yasa tasansının
yasalaşmasını saglamak
için MHP Genel
Başkanı'nı ziyaret
ettiğini ve DlSK ile
MHP arasındaki duvann
böylelikle yıkıldığını
beürtti.
PKK'den
ölümenipi
• ANKARA (AA)-
PKK'nin, örgüt
yönetimi ve Abdullah
Öcalan'a muhalif olan
10 kişi hakkında "ölüm
emri" çıkardığı
öğrenildi. Terör
örgütünün, eski DEP
milletvekili Mahmut
Kılınç, eşki Yûksekova
Belediye Başkanı Nejdet
Buldan, örgütün eski
Merkez Komite üyeleri
Selahattin Çelik, Selim
Çürükkaya, kardeşi Dr.
Süleyman kod adlı Sait
Çürükkaya, Zeki kod
adlı Ayhan Çiftçi,
Yılmaz kod adlı
Yıldınm Kaya, A2man
kod adlı Zeki Öztürk,
Bilge kod adlı Hüseyin
Topgider, eski Rızgari
Merkez Komite üyesi
Hatice Yaşar'ın "infaz
edilmesi" için talimat
verdiği belirlendi.
Gelecek hafta TBMM'den geçirilmesi planlanan afta Erbakan sorununu liderler çözecek
312 ve 169'a erteleme yokANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)-Af kapsamının netleşme-
si, faşist katıl Haluk Kırcı'nın
durumu ve kapaûlan RP'nin ya-
saklı lideri Necmettin Erba-
kan'la ılgılı anlaşmazlıklar ve
yardun yataklık suçunun kap-
sama alınması konusundaki gö-
rûş aynlıklannın giderilmesi
için gözler hükümet ortağı par-
tilerin liderlerine çevrildi. Ada-
let Bakanı Hikmet Sami
Türk'ün önceki gün hükümet
ortağı liderlere sunduğu taslak-
ta, Erbakan'ın yararlanacağı
312. madde ve yardım yataklık
suçlarını düzenleyen 169. mad-
de için ceza ertelemesi, diğer
suçlar için şartlı salıvermenin
öngörüldüğu ifade edildi.
MHP tarafının, faşist katil
Haluk Kırcı konusunda veto
edilen yasadaki düzenlemenin
aynen konınmasını istemesi sı-
kıntı yaratıyor. MHP'nin bu ko-
nuda geri adım atmayacağı vur-
gulandı. MHP'lilerin, Erba-
kan'm cezaevine girmekten
kurtulmasına 'evet' dedikleri,
ancak siyasal yasaklannın kal-
dınlmasına karşı çıktıklan bil-
dirildi. Koalisyon ortağı partile-
rin liderlerinin bir araya gelerek
tasanya son biçimini vermeleri
bekleniyor.
Tasannın hafta başında TB-
MM Başkanlığı'na sunulacağı,
22 Kasım günü Adalet Komis-
yonu'nda görüşülüp hemen ar-
dmdan da genel kuruldan geçi-
rilmesinin planlandığı bildiril-
di. ANAP da pazartesi günkü
başkanlık divanında. af taslağı-
nı masaya yatıracak.
ANAP Grup Başkanvekili
Yaşar Dedelek de dün düzenle-
diği basın toplantısında affın bir
an önce çıkanlmasını istedi.
ANAP olarak affa ilke olarak
karşı olduklarını, ancak cezaev-
lerinde oluşan beklenti nedeniy-
le de artık çıkanlmasının zorun-
lu olduğunu belirten Dedelek,
"Artik taş yerinden oynamışnr.
Bu yasa bir an önce çıkanlmah,
af da milletin gündeminden çı-
kanlmah" diye konuştu. Çete
ve banka boşaltanlann af kapsa-
mı dışuıda bulunmasını isteyen
Dedelek, Anayasa Mahkeme-
si'nin eşitlik ilkesinden yasayı
iptal etmemesi için de çok dik-
katle hazırlanması gerektiğini
vurguladı. Af tasansıyla ilgili
çalışmamn Adalet Bakanlı-
ğı'nda sürdüğünü kaydeden De-
delek, gelecek hafta TBMM'ye
sunulabileceğini bildirdi.
Erbakan'ın affı konusunda
uzlaşan hükümet ortaklannın,
siyaset yasağının kaldınlmasına
yanaşmaması FP'yi rahatsız et-
ti. FP Genel Sekreteri Suat Pa-
mukçu düzenlediği basın top-
lantısında, af yasasının bir an
önce çıkanlmasım istedi. Pa-
mukçu, hükümet ortaklanna,
" Ya affi biran önceçıkann ya da
afyokdeyin, umutlarla ovnama-
ym" diye seslendi.
usak
Şeriatçı
okuüar
kapatddı
TAŞKINÖZLER
UŞAK-Uşak'ta aynı şir-
kete ait iki özel okul, irticai
çalışmalarda bulunduklan
için Uşak Valisi Ayhan Çe-
vik'in istemiyle Milli Eği-
tim Bakanlığı'nca sürekli
olarak kapatıldı.
Uşak'ın Kemalöz Ma-
hallesi Karakıran-Bozkırlı
yöresinde bulunan ve
Konya Kesaş Şirketi'ne ait
özel Hilal Ilköğretim
Okulu ve özel Hilal Lise-
si'nde yapılan denetimler-
de, öğretmenlerin uyanl-
malanna karşın derslere
türbanla girdikleri, bütün
suııflarda öğrencilerin ba-
şörtüsü taktıklan belirlen-
di. Olumsuzluklann dü-
zeltilmesi için okullar uya-
nlırken, uyanlann ciddiye
ahnmadığı kaydedıldı.
Kapatma karan tl Milli
Eğitim Müdürü Tevlîk
Atasoy'un da içinde bulun-
duğu komisyon tarafından
her iki okula da gidilerek
teslim edildi. Ilköğretim
okulundaki 107 öğrenciy-
le lisedeki 57 öğrencinin
Uşak'taki başka okullara
gönderileceği bildirildi.
ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART
m.kart@superonline.com.tr
Türk-Alman Gazetecilik Semineri turizm merkezi Belek'te yapıldı
TGC: Yerel basın güçlenmeli
BELEK (Cumhuriyet) -
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti
Başkanı Nail Güreli, yerel
yönetimler güçlenirken yerel
basının da güçlenmesinin
kaçınılmaz olduğunu söyledi.
Güreli, Türkiye gibi
demokrasilerini geliştirmekte
olan ülkelerde yerel basuun
büyük önem taşıdığma dikkat
çekti. Konrad Adenauer Vakfı
üe Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti (TGC) tarafından
ortaklaşa düzenlenen
'Türkiye'de ve Ahnanya'da
Yerel Medyanın Gekcekteki
Görevleri' konulu Türk-Alman
Gazetecilik Semineri
Antalya'mn turizm merkezi
Belek'te yapıldı. Konrad
Adenauer Vakfi Türkiye
Temsücisi VVulf Schönbohm.
Sillyum Otel'de yapılan
seminerin açılışında yaptığı
konuşmada, vakfın
Almanya'da uzun yıllardan
beri yerel gazetecilik ödülü
verdiğini, ödülün amacının
yerel gazeteciliğin itibarmı
yükseltmek ve özendirmek
olduğunu ifade etti. Türkiye'de
yerel basmın Almanya'ya göre
daha kötü durumda olduğuna
değinen Schönbohm,
"Türkiye'deki yerel basın daha
fazla sonınla didismek
zorunda. Tirajlar 500-2000
arasmda degjşiyor. Bu tirajla
nasıl ayakta kalmavı
başanyorlar, şaşırtıcı doğrusu"
dedi. Gazetemiz Genel Yaym
Yönetmeni Orhan Erinç de,
Türkiye "deki yerel basının
geçirdiği aşamalan tarihsel
perspektif içinde sundu ve
bugünkü görünümünü anlattı.
Erinç: Yasal engel
kalkmah
Erinç, yerel basının halen
Türkiye'de bulunduğu yer
itibanyla güçlü olduğunu
belirterek "Ancak yerel
basmın mutlaka daha da
güçlenmesi gerekir. Bu
güçlenme de gazetecilerin
kendi çalışmalarıyla
gerçekleşecektir. Yerel
yöneticilerle olan ilişkilerde
de 657 Sayıh Devlet
Memurları Kanunu hâlâ
engel olarak durmaktadır.
Bu engeller kaldırılmahdır"
diye konuştu. Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
Nail Güreli de konuşmasında,
özgür basmın demokrasilerin
vazgeçilmez önkoşulu
olduğunu vurguladı. Yerel
yönetimler güçlenirken yerel
basının da güçlenmesinin
kaçınılmaz olduğuna işaret
eden Güreli, bunun yerel
demokrasiyi pekiştireceğini
ifade etti. Türkiye gibi
demokrasilerini geliştirmekte
olan ülkelerde yerel basuun
öneminin çok büyük olduğuna
dikkati çeken Güreli, "Yerel
basındaki arkadaşlarm
işlevlerini daha iyi yerine
getirebilmeleri için mesleki
bakımdan daha donannnh
olmalan gerekiyor'' dedi.
Tasarıdan
'Ölüm
cezası
lOyıla'ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Adalet Bakanlı-
ğı 'nca af yasasuıa ilişkin ha-
zırlanan tasanlardan öne çı-
kan "koşuDu sahvenne"nın
kabul edilmesi dunımunda,
ölüm cezası alanlardan İn-
faz Yasası uyannca 30 yıllık
cezanın 10 yılını çekenler
bırakılacak. Adalet Bakan-
lığı'nda yapılan değerlen-
dırmelerde, kapsamı daral-
tan bir yasanın Anayasa
Mahkemesi'nden dönebile-
ceği kaygısı dile getirildi.
Ölüm cezalan 647 Sayılı
Cezalann tnfazı Hakkında
Kanun uyannca 30 yıla çev-
rildi, TMY'nin geçici 1.
maddesine göre de bu ceza-
nın 10 yılını çekenler bıra-
kıldı.
TMY'nin geçici 1. mad-
desi, "Verflen ölüm cezalan
yerine getirttmez. Bu du-
rumdaobuüar647 Sayıh Ce-
zalanııİnfaa Hakkmda Ka-
nun'un 19. maddesi hükmü-
ne göre çekmeleri gereken
cezanm 10 yıhıu, müebbet
agn* hıpis cez&sma hüküm-
lü obnfau-çekmeleri gereken
cezalann 8 yüuu, diğer hür-
riyeti bağlayıcı cezaya mah-
kûm edüıniş oianlar huküm-
lülük süresüun beşte birini
çektikleri takdirde iyi haDi
olup olmadıklanna bakd-
mak<i7in ve talepteri olmak-
sıznı şarth sahveritirler"
hükmünü öngörüyor. 647
Sayılı Cezalann lnfazı Hak-
kındaki Yasa'nın şartlı salı-
verilmeyi düzenleyen 19.
maddesi ise ölüm cezası için
30, müebbet ağır hapis için
20 yılını çekenlerin bırakıl-
masını düzenliyor. Buna gö-
re, müebbet ağır hapis ceza-
sı alanlann 20 yıla çevrilen
cezanın 8 yılını çekenler ile
diğer hürriyeti bağlayıcı ce-
zaya mahkûm edilenlerden
hükümlülük süresinin beşte
birini yatanlar serbest bıra-
kıldı.
Şartlı sahverme, iyi halli
oianlar için getirilmiş bir hü-
küm oknasına karşın "iyi
haH olup oimadüdanna ba-
ve talepleri ol-p
maksızın şarth sahnırlar''
özel hükmü getinlmıştı.
IRMIKIAYDEV ENGÎN aengin@doruk.net tr
Başlıktan betli, şu yılan hikâ-
yesine dönmüş aftan söz ede-
ceğiz. Arna önce TRT üstüne
birkaç söz.
Bence bu TRT'ye bir şeyler
olmuş, bir şeyler oluyor. Dün-
yası televizyon olmuş bir top-
luma dönüştük ve bir "diziler
dûnyası "nda yaşıyoruz. Hangi
kanalı zaplasanız birdiziye çar-
pıyorsunuz. TRT de art arda
ekrana taşıdığı yeni yapımlaria,
dizi furyasına katıldı ve galiba
iyi ki katıldı. Benim gibi bir TV
izleme özürlüsü bile, TRT'nin
dizilerinin, dizi furyasına belir-
gin bir kalite getirdiğinin farkın-
da.
"Yiğidi öldür, hakkını yeme"
demişler. Günü geldiğinde en
zehir zemberek eleştirileri
TRT'ye yöneltmiş, gereğinde
alabildiğine "tırmıklamış" bir
gazeteci için yukandaki parag-
raf bir vicdan borcu idi.
"Bir gün bunu yazmalı" de-
yip deyip bir türlü yazmamış-
ken, önceki gece TRT'de bir
programda kendimizi konuk is-
kemlesinde bulduk: "Ben 01-
saydım..."
Programın adı, içeriğini ha-
ber veriyor. Bir konu ya da so-
Affedenleri Kim Affedecek?
run seçilip stüdyo konukları
"Ben olsaydım..." diye başla-
yan bir cümle ile o konudaki
görüşlerini ve önerilerini sıralı-
yorlar. İki gazeteci konuşulan-
lan yorumlamaya, değerlendir-
meye çaüşıyor. Amerikan film-
lerindeki gibi bir halk jürisi de
katılımcılara sorular sorup gö-
rüşleri daha da durulaştınyor
ve sonunda en iyi öneriyi seçi-
yor.
Kabul edin ki iyi seçilmiş, iyi
tasarianmış, iyi kotanlmış, kül-
türel birçöle dönüşmüş "popû-
ler" TV dalında keyif yeren bir
TV programı.
(Meraklısı için not: Perşem-
be günleri saat 23'te TRT'de
1'de.)
•••
Af konuşuldu. Keşki af konu-
sunda kapalı kapılar ardında
pazarlık eden, önümüzdeki
günlerde parmak kaldınp karar
verecek olan siyaset esnafı,
programı izleseydi. Türkiye için
bir genelleme yapılabilecek ka-
dar çeşitli katmanlardan gelen
yurtaşlar, af konusunda tartıştı-
lar; affın nasıl algılandığını, na-
sıl değerlendirildiğini, yalın, du-
ru cümlelerle ortaya koydular.
Program öncesinde "Acaba
yalnız kalır, çatlak ses olarak mı
algılanınz" gibisinden endişete-
rimiz boşa çıktı. Af saçmalığı ve
ilkesizliği "halk" tarafından du-
raksamasız mahkûm edildi.
Katılımcılardan bir hukukçu
"Bu affın bir ilkesi, bir politika-
sı, birfelsefesiyok" diye başla-
dı.
Varmı?
Başbakanımızın yufka yürek-
li eşi, bir kader mahkûmunun
(bu laf da ne demekse artık) ço-
cuğuna pek acıdı ve "Haydi Bü-
lent bir af çıkaralım" dedi. De-
neyimli politikacı eş, bunun bi-
rinci ve ikincı dereceden yakın-
lan ile bırlikte milyonluk bir kit-
le oluşturan mahkûmlann ilk se-
çimdeki oylannı nasıl etkileye-
cegini hemen sezdi.
Ardından durmadan "Değiş-
medikgeliştik" diyen binleri ba-
ğırlanndan çıkmış bir "ocak"\\
katili de affın içine sıkıştırmak;
molla takımı başmollayı yeni-
den siyaset sahnesine çıkara-
bilmek; liberalizmi "vahşi kapi-
talizm" olarak tanımlamış ve
kavramış stepne parti, mali af-
fı, vergi affını da araya tıkıştıra-
bilmek hesabı ile kollan sıvadı-
lar.
Şimdi kapalı kapılar ardında
sıkı pazarlık dönüyor. Bize dö-
nüp söyledikleri ise daha bir ke-
pazelik:
- Af söylentileri bir yıldır sü-
rüyor. Mahkûmlardaveyakınla-
nnda bir beklenti doğdu. Artık
affı çıkarmak zorundayız...
İyi mi ?
Once durup dururken af müj-
desi verip beklenti yarat, sonra
da "Eee n'apalım, beklenti
doğdu, mecburen afçıkaraca-
ğız" de.
İyi numara değil mi ?
Programın sonunda şöyle bir
yargı ortaklaşa benimsendi (ga-
liba):
"Siyasilerbir yıldırşu anlam-
sız, ilkesiz, temelsiz ve hukuk
devletinizedeleyen aftartışma-
lannı ayırdıklan süre ve enerjiyi
antidemokratik yasalan ayıkla-
maya, infaz sisteminde, daha
hûküm kesildiği anda fiili bir af
yaratan indirim saçmahklannı
ortadan kaldırmaya, düşünce
suçu ayıbınıyasalanmızdan ka-
zımaya ayırsalardı sorun kendi-
liğinden çözülecekti."
Sağlam ve sağlıklı bir hukuk
sisteminde genel ya da geniş
kapsamlı af "kavram" olarak
bile yok. Fransızlar 1789 Dev-
rimi'nin 200. yıldönümünde af
beklentisine giren yabancılann
söylediklerini anlamakta bile
zorlandılar.
IkiAlmanyabirteşince, "Her-
halde artık bir genel af ilan
edersiniz"" diyen Türklere, Al-
manlar "Bunun kafasından zo-
ru mu var" dercesine baktılar.
Oysa 77 yıllık Cumhuriyet'te
on-onbeş genel af, onun iki ka-
tı kadar da "kısmi af" çıkanldı.
TRT'nin programında katı-
lımcılardan biryurttaş "Gelişkin
demokrasilerde afyoktur. Suç
işleyen cezasını çeker. Af bir
üçüncü dünya klasiğidir" dedi.
Bir başka yurttaş ekledi:
- Hukuk sistemi üçüncü
dünyaya yaraşan bir ülkede af
söylentisinden de, beklentisin-
den de kurtuluş olmaz!..
POIJTİKA GÜINLÜĞÜ
HİKMET ÇETtNKAYA
Dünya ve Türkiye...
Server Tanilli'nin yeni kitabı (Adam Yayınlan) 'In-
sanlığı Nasıl Bir Gelecek Bekliyor' dünyaya nasıl
bakmamız gerektiğini gösteriyor bizlere...
Türkiye dünyanın neresinde, sakız gibi çiğnenen
liberalizm neyin nesi? Islam, Avrupa için bir tehdit
oluşturabilir mi?
Ne diyor Tanilli?
"Rusya'da mafyalann çoğalmasıyla, Mısır'da ve
Cezayir'de -bir süre önce- Batılılann öldürülmüş ol-
ması arasmda ne gibibir ilişkiolabilir? Görünüşte hiç!
Ne varki, medya, mafyalann 'Çeçen'ya da 'Azeri',
yani Müslüman kökeni üstünde ısrarederken Kuzey
Afrika'da ve Ortadoğu'da yabancılann öldürülü-
şünü Islamcılann üstüne yıkmaya çalışmıştır. Her i-
kihaldede, tehlikelerin, tehdit ve felaketlerin kayna-
ğı olarak 'Islam dünyası' gösterilmektedir.
Islam karşısında bu güvensizlik, kuşkusuzyeni de-
. ğil. Batı 'da bir büyük hortlak gibi dolaşıp duran ya-
bancı düşmanlığının günümüzdeki birsonucu da
budur. Hele Sovyetler Birliği'nin yıkılışının arkasın-
dan, şimdi de nükleer silahlarla donatılabilecek bir
Islamın XXI. yüzyıl Avrupası için oluşturacak tehlike
üzehnde durulmaktadır.
Soğuk Savaş (1947-1990) boyunca 'total düşman'
bir ideoloji, yani Sovyetler Birliği'nin varlığında so-
mutlaşmış komünizm idi. Hasım, bir demirperdenin
ya da Beriin Duvan'nın arkasına çekilmiş, orada sı-
kışıp kıstınlmış bir haldeydi ve Batı'ya geçmesi ne-
redeyse olanaksadı; öte yandan, az çok açık bir
'büyücü avı', Batılı komünist militanlan, sıkı birgöz
hapsinde tutuyordu. Islamla farklı bir durum vardır
ortada: Kendilerine Müslüman diyen insanlar, Af-
rika'danya da Ortadoğu'dan geliyor, sınırlan ve bo-
ğazlan büyük bir güçlükle karşılaşmadan aşıyor ve
yasal ya da gizlice Marsilya'ya, Barcelona'ya ya da
Frankfurt'a ulaşıyortar.
Bir ünlü enstitünün, Londra Uluslararası llişkJler
Kraliyet Enstitüsü'nün 1992yılındayayımladıûı birra-
pordaki şu satırlar ilginçtir: A vrupalılar için, Islam bir
kaygı konusu olmuşturhep. Ancak, uzaktaki birol-
gu değildir bu artık. (...) Şimdi, Batı Avrupa'nın ki-
mi kentlennin en yoksul mahallelerine damgasını vu-
ran bir kültürel gerçekliğin bırparçasıdır o. (...) Eski
düşman arka kapıdan sokulup sızmıştır ve yüzyıllar
boyunca pişirilip kotanlmış klışeleri önümüze koya-
cak: Yazgıyla bağnaz imanın sessizce boyun eğdiği
kâfirlere karşı cihattır bu!"
• • •
Türkiye'ye bakarak dünyayı algılamak çok zordur...
Server Tanilli, Cumhuriyet'teki köşesinde sık sık
bunuyazar...
örneğin, 1789'da açılmış devrimler çağı Napole-
on'un yenilgisiyle kapanır mı? Kapanmaz. Tutuculu-
ğun ve gericiligin 1815'te diktiği duvara karşı uyan-
far, 1820li yıllardan başlayarak kendıni gösterir;
1830da, sonra da 1848'de hareketleşmiş kıta Avru-
pası'nın büyük bölümüne yayılır...
Avrupa bugün, coşkulu değil, durağandır...
Avrupalı işçi demokratik haklarını kullanır, Türki-
ye'de ise baskı vardır...
Üstelik, Türkiye'de emekçilerin düşleri bile yasak-
lanıri..
Server Tanilli, son günlerde yeniden gündeme ge-
len 'Kürt Sorunu'na da değiniyor yeni kitabında...
"Son olarak, 'Kürt sorunu' diye birsorunumuz var.
Bu sorun, Sedat Ergin'/n sıcak ve sevecen söy-
leyişiyle, bir yerde, 'ülkenin güneydoğusunun tam
anlamıyia kucaklanamamış olması'd/r. Yirmi yıllık bir
terör belasının arkasından, şimdiyaralan sarma ve
sosyal banşı kardeşlik temelleri üzerine kurmaya sı-
ra gelmiştir. öyle olunca da, kimi konulann altını da-
ha da belirgin olarak çizmek gerekiyor.
Doğu, uzun yıllar bir 'mahrumiyet bölgesi' ola-
rak görülmüş; her şey, sanki biryazgıymış gibi o de-
yimin doğrultusunda yürümüştür. Ne var ki, aradan
geçen onca zamana karşın o bölgede değişen faz-
la bir şey olmamıştır. Gerçekten, neredeyse alıştığı-
mız istatistiklerdir ve gazetelerde sık sık yayımlanır.
Doğu'nun ve Güneydoğu'nun ulusal gelirden aldı-
ğı pay, giderek eğitimden sanata değin hissesine
düşen, Türkiye'nin Batı'sına oranla devede kulaktır.
Bupay, terörnedeniyle daha da düşmüştür, ama te-
rör öncesi de ahım-şahım değildi.
Işte, başta bunu değiştinvek gerekiyor!
'Mahrumiyet bölgesi' olmak yazgı değildir; onu,
'gönenç bölgesi'ne dönüştürmenin yollan üzehn-
de düşünmeli. İlk yapılması gereken de, oraya fab-
rikalar götürmek, enstitüler açmak, üretim çiftlikleri
kurmak; Ceylanpınar'daki yetmez, sayılannı çoğalt-
mak! GAP'taki girişime diyecek yoktur, ama nere-
de, çevresini donatacak sanayi?
İnsanlar, yaşamak için iş ve aş isterter.
Biryerde, onlan bulamadıklan için de dağlara çık-
mış değiller mi?
Bütün bunlan yapmak sermayeye bağlı; o serma-
ye devlette vardır. Ne var ki devlet, elindeki parayı,
girişimci havalartyla karşısına çıkanlara kaptınyor.
Onlar da parayı alıp göstermelik de bir temel attık-
tan sonra, sıvışıyor. Elindeki parayla Batı'da tezgâ-
hını kurarak işini çeviriyor.
Yıllardır görülen bu!"
Server Tanilli'nin kitabı ufkumuzu aydınlatıyor.
hikmet.cetinkaya(« cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Devlet Bakanı Yücelen
'tnson luıkkın bUind
ycıygınhıştmlmalı'
NAZMİAKDAĞ
MERStN - Devlet Ba-
kanı Rüştü Kâzun Yüce-
len, Türkiye'nin Avrupa
Birliği'ne tam üyelik he-
define en kısa sürede ula-
şabilmek için gerekli ça-
bayı, ülkenin bölunmez-
liği ve cumhuriyetin te-
mel nitelikleri çerçeve-
sinde göstermeye kararlı
olduğunu söyledi.
tnsan Haklan Koordi-
natör Üst Kurulu 85'inci
Bölge Toplantısı Mer-
sın'de başladı. Toplantıya,
Adana, Içel, Hatay, Os-
maniye, Antalya, Kahra-
manmaraş ve Kara-
man'dan, vali, cumhuri-
yet başsavcılan. emniyet
müdürleri ve jandarma
alay komutanlan ile bazı
bakanlıklann, sivil top-
lum örgütlerinin temsilci-
leri, öğretim üyelerinin
yani sıra ABD Adana 2.
Konsolosu Charles O.
Blaba da katıldı.
Bakan Yücelen, şöyle
konuştu:
"Küresellesme olarak
da adlandınlan çok \ ön-
lü ve çok luzh getişme sü-
recinde, insan haklan
günlük yaşanıdaki yerini
almaktadır. Türkhe eğer
çağı yakalamak. çağdaş
uygarlık düzejine ulaş-
mak istiyorsa insan hak-
lannı bu çcrçeve içinde
değerlendirmek zonın-
dadır."
Yücelen, insan haklan
sonınlarının tam olarak
çözülebilmesinın önce-
likle insan haklan kültü-
rünün özümsenmesine
bağlı olduğunu anlattı.