25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 KASIM 2000 PAZAR O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R [email protected] Bâtı Belgelerinde Türklere Uygulanan Soykınm (ii) Doç. Dr. NllTŞen MAZICI AntalyaAkdenizOni. Öğretim Üyesi Aynı kıtapçıkta yeralan başka ra- porlardan bazı alıntılar: "6 Arahk 1914 gecesi Ermeniler beliıiemniş bir Türk sakfansma karşı koydu vedüşrnanı pfis- kûrttûr tmza. Gouligha, Tuğgeneral, Albay Boukretoff, Kurmay Başka- nı "Ermeni Lejyonu Kasım 9'da ve 10 Aralık'tan 23 Aralık'a kadar Alagueze (Alagöz?) ilk Türk saldınsıyla karşdaş- ü. Sankamış operasyonunun başlangj- cı olan bu çarpışmada Ermeniler düş- manlagöğüs göğüsesavaşa ve onlan aa- masız bir biçimde cezalandırdı. Bu sa- vaşlar Sankanıış'ta büyük bir zaferk sonuçlandı. Üç aytık bir zaman diliminde 3. Er- meni Lejyonu ağır bir sorumluluğu ye- rine getirdi. Sankamış'taki sol kanadı korudu. En zo'r ve karia kapb Palan- döken bölgesinde düşman mevzilerin- de incelemeler>aptı ve Tuğgeneral Go- uliha. Prjealski ve BaratofTla yan ya- nacesurcasavaşa. BöyleceSankamış'ta verdikleri mükemmel hizmet ve fera- gatlan için Ermenilere teşekkür et- mekten büyük muüuluk duyarun". Imza: Tuğgeneral Kalitine Kafkas 1. Ordu Müfrezesi Komutanı. 20 Eylül 1918'de Fransız Komutan, 19 Eylül'de ölen Ermenilerin cenaze töreninde şu sözleri söyledi: "Tüm knınutanlar. askerierve benim komutamdaki tiim insanlar adına diin savaşta ölen Ermenilerimizi saygryla aıuyorum. Ermeni müfrezesi, Almanlann Türk direnişi için en güçlü nokta olarak dü- şündükleri Ağrı Dağı'ndainat veısrar- la mücadele etti ve Türk direnişini lar- dı. Ermeni müfrezesinin bu muhteşem davranışu misyonumuzu yerine getir- mek için en iyi olasüıktı. Savaşın ilk hamlesinde düşmanla göğüs göğüse çarpışan bizim Ermenilerin mezarla- nnda rahat uyumalannı isteriz." Bır başka alıntı. "General Allenby Kudüs'e girdiğinde Ermeni Llusal De- . legasyonu Başkanı Bogos Nubar Pa- şa"ya telgraf çektL'Benim komutam al- tındaki Ermeni askerleriyle gurur du- yuyorum. Onlar zekice savaştı ve za- ferin bir parçası oldular' dedi." Fransız Yabancı Lejyonu'nda Er- meniler: Ağustos 1914'tesavaşbaşla- dığında Paris'teki Ermeni öğrencileri Fransız ordusunda yer almak için he- men askere yazıldılar. Özellikle aile- leri Türkiye'de oturan Ermeni gençle- rinden 900'ü Yabancı Lejyonunda yer aldı ve Batı Cephesinde savaştı. Yal- nızca 55'i ölürken geride kalanlara, savaşta gösterdikleri başandan dolayı bir ya da daha fazla cesaret madalya- sı verildi. Bundan daha muhteşem bir belge olabilir mi? Levant'taki (Doğu Akdeniz kıyıla- n) Fransız Operasyonu Şefi, Ermeni- lerin askeri kalitesi hakkında şunlan söylüyor: "-Kuşkıısuz, Ermeni Lejyonunda- Id adamlar bir asker için gerekli olan kaliteye sahipri. Akılk, bilgilL sivil ya- şamlarmda sağlam yurttaşlardL Çabuk eğitilen, askeri tatbikatfarda ve silah egi- timinde çok hırslı ve başanlıydılar. Gö- nüllü olarak giydiği askeri üniforma- dan gurur duyuvor ve Türklerle sa- vaşmak için sabırsızhk gösteriyoriar- dı. Aynca pasif Suriyeiilere de karşry- duar." Rus ordusunun Türkistan'daki as- keri istihbaratında çalışan eski Rus şe- fi General Bagnatuni, Ermeni asker- len için şunlan söylüyor: "Ortedoğu ve Yakuıdoğu'da Erme- nilerden başka daha iyi asker yetişti- ren bir ulusla tanışmadım. Turancılar. Farsçüar. Kürtkr ve diğerieri kayda- değer bir fiziksel güce sahip olmalan- na karşın. en iyi An an askerierine eşit olan Ermeni askerlerindeki yurtsever- lik ideanzmi, saldın, yetenek, disiplin bunlarda yoktur". Aynca Kafkasya'daki Ingiliz Aske- ri Misyon Şefi General Thompsonda, Rusya'nrn savaştan çekilmesiyle Sa- vaş BakanlığVna yazdığı bir raporda Ermeni askerlerinin olağanüstü da- yanma gücü, cesaret ve kahramanlığın- dan söz ediyor. Savaşta Ermenilerin çoğu, Türkiye ve Kafkasya'daki mülklerinin çoğunu kaybettıler. Savaşın ardından yapılan konferanslarda tazminatlar sorunu gö- rüşüldüğünde hiç kimse Ermeni taz- minatı hakkında konuşmadı... Bir son söz "Bu yaptıklanmızın hiçbir değeri yok mu? Ermenistan yerlerde sürün- mektedir ve yüzüstü bırakılmıstır. Er- menilerin çoğu bir ülkesi olmayan bir halkür. Niçin? Basitçe çünkü biz, gü- vendiklerimizin ihanetine uğramış kmj- seJeriz. Biz bunu mu hak ettik?" Bir başka raporda, Rus Yarbayı Twer- dokhlobof, Osmanlı Ermenilerinin Türklere uyguladıklan soykınmı şöy- leanlatıyor: "Erzurumilerigelenlerm- den Hacı Bekir Efendi'yi kendi evin- de, çalışan Türk işçilerinin yansuıdan çoğunu da tarlalarda öldürdüler. Er- zincan'da yapılan sovkınm, Ermeni çetecOerincedeğil, Ermeni doktorve or- du müteahhitlerince gerçekleştirilmiş- tir. Silahsız olan Türkleri sığuiar gibi boğazladıktan sonra kazdıklan çukur- lara doldurmuş, olayı yöneten Erme- ni elebaşı "70" diyebağınp, "daha 10 kişilik yer var" denıiş, bunun üzerine 10 Türk daha boğazlanmıştır. Erzin- can'dan Erzurum'a üşüşen Ermeni- ler, yoUan üzerindeki Müslüman köy- lerini \akıp yok ermişlerdi... Kaçama- yan Türklerin başlan baltayla kopanl- mış, çocuklar bile öldürülmüştü. 7 Şu- bat 1918'de Erzurumda büyük çapu birsoykınm başjadı. Karabetoff adh bir başçavuşun öncülüğünde 270 Türk toplannıış. givsileri çıkanlarak bir ha- mama kapatılmış, Ermenilerce cinsel tecavüze uğradıktan sonra çoğu öldü- rülmüştür» 26-27 Şubat 1918'de öldü- rülen Türklerin sayısuun 3000 oidu- ğunu Ermeniler gururla soyiemistüu. Ermeni halkımn egitim görmüşleri bu soykınmı önleyebilirlerdi. ama çeteler- den daha çok Türk öldünlüler" (1). Ispanya, Danimarka, lsvıçre, Fele- menk ve Isveç hükümetlerinin oluştur- duğu uluslararası birkurul, Rus kurnan- danlannın raporlarına dayanarak ve yerinde yapnklan incelemeler sonucu, henüz Ermenileri göçettirme işlemi başlamadan önce ve çar ordulannın Doğu illerini aldıktan sonra Ermeni çetelerinin yüz binlerce Müslümanı öldürdüklerini rapor etmişlerdir (2). Nitekim, Ingıliz Yüksek Komiseri Amiral Sir John Robeck de, Ingiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon'a 1920'de yaptığı inceleme sonucu gön- derdiği raporda Ermenilerin 1 milyo- nun üzerinde Müslüman katlettikleri- ni belirterek (3) yukandaki uluslara- rası kurulun raporunu sağlamlaştır- maktadır. 1919'da yaklaşık 30 kişilik bir ku- rulla Istanbul'a gelen Amerikan Ge- neralı JamesG. Harbord'un yaptığı in- celemeler sonucu tuttuğurapordaDo- ğu Anadolu'da 400 bin Ermeninin sa- vaş döneminde Rusya'ya kaçtığını, 400 bin Ermeninin halen bu bölgede yaşadığını, ıddia edildıği gibi, Erme- nilerin çok kötü koşullarda yaşamadı- ğını, buna karşın 600 bin Türkün öl- düğünü belirtmiştir (4). Unlü Ingiliz tarihçisi ArnoM J.Toyn- bee ise şunlan söylüyor: "Ordusunun yükünü azaltmak için kurduğu Doğu Lejyonu'na Ermeni gö- nüllülerini katmakla Fransızlar, so- rumsuzca bir politika izlemişlerdir. Fransızlar, Ermenilerin başıbozukçe- tplprnhı^tıınıp dtahbnmatanna nlanalt sagtodüar. Bufirsat,Ermenilere, 1915'te başka Türklerceyapılan acı olayın hın- cını, başka masum Türklerden çıkara- rak öç almalannı sağtacu. Önce bu öç duygulannı kırbaçlayan, sonra da bu acı olaylara seyirci kalan Fransa, Er- menilerden daha çok suçnıdur". (5) Bu bağlamda şu sonuç çıkanlabi- lir: Bılindıği üzere Amerikan Temsıl- ciler Mechsi'nde anılan yasa tasansı- nın geri çekikne günüyle Bakû-Cey- han Petrol Boru Hattı Anlaşması'mn imza günü aynı gündü. Ne ganptır ki, Karadeniz'in altmdan geçecek boru hattı güzergâhı Italyan- larca yapılacak olan Mavi Akım Pro- jesi'nin görüşüldüğünün ertesi günü, Italyan Parlamentosu'nda da anılan tasan gündeme alındı. Bu olgular bi- rer rastlantı olarakmı nitelenmeli, yok- sa çoğulcu demokrasilerin insan hak- lanm içerenbir yüzünü göstererek di- ğer yüzü olan vahşi kapitalizmin da- yatmalannın çağdaş versiyonu olarak mı yorumlanmalıdır? Atarürk'ün 1919 da "Ermeni sorunu,Ermeni ulu- sunun gerçek çıkarlanndan çok, dün- ya kapitanstlerinin ekonomik ve poli- tik çıkarlanna göre çözülmek isten- miştir" saptamasından hareketle, em- peryalist ülkelerin sömürge alanlanru genişletmek için başlattıklan I. Dün- ya Savaşı'nm acımasız koşullannda yaşamuıı yitirmiş olan Türkler ve Er- meniler için, Çanakkale'de Anzaklar için yapılan anıtın bir benzeri yapıla- bilir. Ancak bu, Türklerle Ermenilerin düzenleyeceği bilimsel bir toplanü so- nucu alınan kararlar doğrultusunda ol- malıdır. Yoksa-emperyalist amaçlarla Doğu toplumlarunn yurtseverlik duy- gulannı kırbaçlamak, bu duygulan hızla faşizme dönüştürebilir. Bundan yalnızca Türkiye ve Ermenistan yara almaz, dünya coğrafyasında çok küçük bir yer tutan çoğulcu demokrasiler de sorgulanır duruma gelebilir. (1) Lieutenant Colonel Tvterdokhleboff, Notes of Russıan Officer on the Atrocittıes Erzerom, February 27lh 1918, s.6-7 (rapor Rusça özgün halinden Ingilizceye 1919'da çevrilmiftir. (2) Nurşen Mazıcı, Uluslararası Rekabet- te Ermeni Sorunu nun Kökem 1878-1919, Der Yaymevı tst. 1987, s. 106-107 (i) PRO,FQ, İ71/5044/E 2310 dan akta- ran Dr. Selahi Sonyel, "Yeni Belgelerin Işı- ğı Altında Ermeni Tehcirleri'' Belleten, Cıit. XXXVI, Sayı 141, Ocak 1927'den ayn basım TTKBasımevı, Ank. 1972, s.33 (4) Dr Seçil Akgûn, General Harbord un Anadolu Gezısı ve (Ermeni Meselesıne dair) Raporu, Kurtuluş Savası Baslangıctnda, Ker- van Kitapçıhk, tst. 1981, s. 147-149. Raporun tngılizce metnı, 22 Şubat 1920 tarihlı The New York Tımes 'da yayımlanmiftır NM. (5) ArnoldJ.Toynbee, The Western Ques- tion ın Greece and Turkey, New York 1970, s.312 "Bütün ülkelerde ateş kan I Bütün ülke- lerde yıldırma var I Silah ürettikçe fabrika- lar I Sevmedikçe insan insanı I Sömürü sür- dükçe biryandan I Kentler delik deşik toz duman " Not defterım dolup taşmış... Son günler- de dostlar yakınıyor: Niye bu denli karam- sarsın? Oysa hep umuttan yana otdum. "Yoksulun ekmeği" derier umuda! O da ol- masa yaşam zindana döner. Ama Anday'ın dizesini de unutmuyorum: "Güç oluyorya- lan söylemek." Nahit Ulvi'nin şiiriydı yazımın başına al- dığım. llhan Selçuk'un geçen günkü yazı- sındaki şiirtanımlaması ne güzeldi: "Şiirta- rih gibidir. Hem coğrafyadır. Hem tarih." Baudelaire "İnsan yirmi dört saat ekmek- siz kalabilir, ama şiirsiz asla" demiş. Ne ya- payım, genç yaşlarımda ben de hemen her Türk yurttaşı gibi şiirler yazarak avunurdum. Sonra bir de baktım nice şiir gömüleri var. Yaşamın tarihini, coğrafyasını, daha da çok yaşamın anlamını, tadını onlarda buldum. Dedim ya, gazeteleri okur, TVIeri izler, not- lar alınm... Nerdeyse yanm yüzyıldır hemen EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Şiir Hem Tarih Hem Coğrafya. her gün bir yazı yazan kişi, herolup biteni aklın- da tutamaz. Hele yaşı da beürii bir çiz- gıyı aşmışsa! Bellek yanıl- tır, aldatır, kandınr. Yaşı seksenleri geçmiş- lerin anılannı dinlerken şaşanm. Nasıl unut- mamışlar gördüklerini, duyduklannı, yaşadık- lannı, oysaöyleleri vardırdün yediğini anım- samaz! TV'lerde yeni yeni yanşma türieri çıktı. Ki- mi altın veriyor, kimi beş yüz milyar lira! Ama alanı görmedim daha! Üç beş soru sonra yo- lu kesiliyoryanşmacının... Bazen o kadar çok bilinen sorularda çu- vallıyorlar ki... Koskoca insanlar, öğretmen, ögrenci, doktor, avukat vb... llkokul tarih, coğrafya bilgileri ne olmuş bunlarda, diye dü- şünüyorum. "Bu denli bilgisizlik ancak öğrenimle olur" demişti galiba Sakallı CeJal Bey. Hep dü- şünürüm, şu Meclis'te yurt _ sorunlannda düşünce belir- - ten, ulusun yazgısında et- kin olan millet- vekftlerimizi böyle bir bilgi sınavından geçirsek, acaba ne sonuç alır- dık? Güncel olaylar öyle çok ki!.. Bakın şu ABD'nin yaşadıklarına. Sanki Amerikan hal- kı eşit iki parça. Cumhurbaşkanlarını bir-iki bin oy fark be- lirliyor... Bana kalsa ikisine de oy vermezdim. Ama diyeceksiniz sen bugün TBMM'de- ki beş yüz elli kişiden kaçına oy verirdin ki! Bir elin parmaklan sayısınca kişiye ancak!.. Bir parti var, iktidann en büyük ortaklann- dan. Eskiden yaptıklan hepimizin belleğin- de!.. Kanlı hesaplaşmalar, vurma kırmalar, he- sabı hâlâ sorulmayan çirkinlikler. Yeni tü- züklerinde değişiklik yapmışlar (hayır bir ge- liştirme).. Atatürk ilkelerini silip atmışlar: Boşu boşuna, anlamsız duracağına, laf olsun diye tüzüklerde yer alacağına, silinsin belki daha iyi, daha dürüst bir tutum... öte yandan aynı partinin eski Van il başkanı, ay- rı partinin bir milletvekilinin yandaşlan tara- fından kafasına çekiçle vurularak öldürül- meye kalkışıldı. Unutulmaması gereken bir otaydaha var Cumhurbaşkanlığına aday olmak isteyen bir partilinin üstüne yine o partinin milletvekil- lerinin saldırması, bunu yapanlann cezasız kalması, son kongrede yönetime seçilmesi!.. Not defterimi kapatsam daha iyi! Nice konu varyazmayı düşündüğüm. Neyeyarar, bir günlüğüne okur geçersiniz. Kırk yıldır yazılanlardan ne sonuç alındı ki! Şiire dön- mek en iyisi. Işte dört yıl önce aramızdan kopan dostum Nahit Ulvi'nin uzaklardan seslenişi: "Sabahlan en\en kalkıyor/ Çayını demliyor önce I Ekmeğini kızartıyor I Son- ra çekiliyor köşesine I Günü başlıyor Mus- tabey'in I Biraz gazete biraz televizyon I Gözü sulanıyor arada bir I Belki soğuk al- gınlığı var/ Oysa geçiyoraklından I Istanbul- lu eski yıllar" Cumhuriyetçi Yaşam Haydar YILMAZ Çankaya Belediye Başkanı Iyo Papazov & Bulgar Düğün Orkestrası Balık Ayhan ve Grubu 17 Kasım 2000 Cuma 19:30 Bratsch Laço Tayfa 18 Kasım 2000 Cumartesi 19:30 C umhuriyeti Türk toplu- munda değışim, geli- şim ve kendi yazgısı- na hükmetmenin kı- vancı olarak tasarlayan ve uygulayan Mustafa Kemal Ata- türkve arkadaşlan, inanılmaz bir öz- veri, kararhlık, ülke ve halk sevgi- siyle yeni cumhuriyeti kurmanm onurunu yaşadılar. Cumhuriyetçi yaşam, bugün ne kadar doğal, ne kadar vazgeçilmez bir değerler bütününü simgeliyor. Oysa, Cumhuriyetin parçalanmış bir ımparatorluğun, teslimiyetçi bir yönetici kliğin ve bunlann yaydığı karamsarhğın yedi düvelekarşı onur- lu bir savaşım içine girerek mazlum uluslann ilk Kurtuluş Savaşı'yla aşılmaz göründüğü bir çağ dönü- münde aşılarak kunılması ve kuışu- lanması Mustafa Kemal'in dehası- nı, liderlik niteliklerini ve Türk top- lumuna duyduğu güveni gösterir. Elbette koşullar liderlerin ortaya çıkmastnda büyük bir rol oynar. Ama liderlerin de koşullann üstüne çıka- rak ona yön verdiği muhakkaktır. Mustafa Kemal, Türk toplumunun talihsizliğinin doruk noktasına çık- tığı bir aşamada ortaya çıkarak ve bü- yük riskler üstlenerek liderliğin ko- şullara hükmetmek olduğunu çok iyi göstererek koşullan biçimlen- dirme kudretini gösterdi. Mustafa Kemal Atatürk, Cumhu- riyete önderlik ettiği on beş yıl bo- yunca otoriter ve totaliter sistemle- rin yükseliş içinde olduğu Avrupa coğrafyasındaki gelişmeleri yakûı- dan izleyerek girilen çıkmaz soka- ğı önceden görebilmişti. O Türk top- lumunu yalanlaşmakta olan musibet- lerden korumanın önlemlerini al- mak için büyük bir efor sarf etti. 'Yurtta sulh, cihanda sulh' Ukesini ön planda tuttu. Böylelikle yaklaşan savaşın oluşturacağı büyük tahriba- ü önceden görüp, oluşturulmaya ça- lışılan ittifaklann hepsinden uzak durarak, Türk ulusunu özgür ve ba- ğımsız rotasında ilerlemeye yönelt- ti. Bugün, 20. yüzyüa damgasını vur- muş liderlerin hiçbirisi Atatürk'ün yarattığı ışıltı ve karizmaya sahip değildir. DÖnemlerdeğişmiş, o lider- ler bir yana itilmiş ya da unutuluşa terkedümişlerdir. Hattanefretin göl- gesini üzerlerinde taşıyan pek çok lider de vardır. Bu, o liderlerin ça- ğına ve toplumlanna uygun adım- lan atmadıklan anlamıru içerir. Ama öte yandan da Mustafa Kemal'in öngörüleri kuvvetli, topluma, han- gi reformlann nerede ve ne zaman sunulması gerektiği konusunda Türk toplumunun nabzını elüıde tutan bir büyük önder olduğunu da bir kez da- ha bizlere anımsaür. Bir satranç ustasının hamle za- manJamasını yerinde yapması gibi Mustafa Kemal Atatürk de Türk top- lumunun uygarlığın tüm ergileriy- le (nimetleriyle) tanıştırmak, onun istencine (iradesine) ipotek koya- cak tehükeleri bertarafetmek için pa- dişahlık, hilafet gibi köhnemiş ku- rumlan bir kenara iterken öte yan- dan da Türk toplumunu kendisiyle banşık, kendisine yeten, devrimle- ri bu amaca uygun olarak benimse- yip uygulayan bir bilinçli toplum olarak ınşa etti, hamlelerini buna göre yaptı. Eğitim-öğretimi birliği, Medeni Kanun'un kabulü, yeni Türk abecesi (alfabesi), yeni toplumsal ruha uygun tarih ve dil bilincinin gelişmesi için Tarih ve Dil kurum- lannın kunılması gibi pek çok çığır açıcı ilkler, hep o dönemde başlatıl- dı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ölumünün62. yıhndabırakuğı Cum- huriyet, laiklik, özgürlük ve bağım- sızhk ülküsünü Türk toplumunu son- suza değin taşımaya muktedir değer- leriyle birkez daha, bin kez daha say- gıyla ve şükranla anıyoruz. O'nu soludugumuz havada, ülkemızin her kanş toprağında ve Cumhuriyetin bir ulus yaratan varhğında her gün yaşatabiliyorsak eğer, Mustafa Kemal Atatürk'ü gerçekten anıyoruz demektir. Ij Sanat etk nhKennın bffetlerınt «r.tHİetıx com adrestndefi ve I; Sanal Kultur Merte; nöe~ alab trsr Telefonla rez -*va B İ L E tş Sanat Ku!tü.«Mer B0620 Istarvbce Tet ron T ıçın İ Çağn >«ı İŞ Kuleler. 4 Levcr 212) 316 OO 00 Merkezi: (216) 454 i B trtı* <n T ırrt bılrt sıL] hıjrn !j Bantası tarafından karyla 15 55 «bedrtler Bıtetıı Satış MF9TOS Soyak t&âztepti Caddebostan Maslak Merter NokUİarı Vakkorama Akmerkez Suadıye Raksotek Ortakoy Uaslak ıuvtt! • I L A N : • : ; / - - " : ; . ' . ; • .' . = . - " T C - '- ••- - - İSTANBUL 3. SULH HUKÜK HÂKtMLİĞt'NDEN 2000/319 Davacı Viron Alexandros Yoonnidi vekili tarafından mahkememizde Istanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi- nin 1953/456 Es. 1953/1019 K. sayılı verasetin iptali davası açümıştır. Istanbul, Kurtuluş, Kaytancı Rasim Sk. No: 70 sayılı adreste ikamet ettiği bildirilen ancak adlanna tebh'gat ya- pılamayan davallılar Manka Fenerli ve Sultane Fenerh'nin duruşma günü olan 29.11.2000 günü saat 09.30'da tüm belgelenyle birlikte mahkememizde hazır bulunmalan veya kendilenni bir vekil ile temsil ettirmeleri hususu ila- nen teblığ olunur. 7.11.2000 Basın: 64755 PENCERE NÜ... Raffî Portakal üç ayda bir "P" dergisini çıka- nyon yayının içeriği ne: "Sanat-Kültür-Antika!.." *" Güzel bir dergi!.. Ülkemiz sanayileşemedi, nüfusun yaklaşık ya- nsı tanm kesiminde; ama, Türkiye'de çok para var, çok kara para, çok da zengin!.. Bu nedenle "antikacılık ve müzayede" işleri yoğunlaştı, ge- lişti. • İki yeni zenginden biri ötekinin evine misafirli- ğe gitmiş, duvarda göğsü nişanlaıia bezenmiş bir Osmanlı paşasının yağlıboya resmini görüp sor- muş: - Kim bu?.. .nr Ev sahibi yanıtlamış: - Paşa dedem!.. Konuk: - Hım, demiş, birnafta öncekimüzayedede res- mi ben alsaydım, benim paşa dedem olacaktı. Görgüsüz zenginliğin her yanda dışavurumu- nu yaşadığımız bir gerçektir; ama, parasal pat- lamanın sanata yönlendirilmesi olumlu bir yö- rüngeye oturması anlamına gelir; bu yolda eği- tici yayınlann olağanüstü yararian var, "P" der- gisini desteklemek gerek... Bir zamanlar Latin Amerika, yüksek enflasyon sürecini yaşarken kıtanın yeni zenginleri Avrupa pazarında ünlü ressamların resimlerine en iyi müşteri sayılırlardı. Neden?.. Çünkü enflasyona karşı en dayanıklırneta,za- mana kafa tutan bir resimdir. • "P" dergisinin son sayısı "Sanatta Çıplak" ko- nusuna aynlmış... Frenkçesiyle 'Nü'ye... Batı sanatında çıplak insanın özel bir yeri var; ama, bu özellik daha çok kadına dönüktür; çıp- lak kadın figürü ressam için bir anlatım aracı!.. Eski Yunan ve Roma'da kadın ile erkek arasın- da çıplağa ilişkin bir denge varsayılabilirdi; orta- çağ resminde Hıristiyanlık tesettürü geçerlidir; 17'nci yüzyıldan sonra da 'nü' dedin mi daha çok kadın akla geldi; bu yüzden nü'lü "P" dergisin- de ağıriık erkekten değil, çıplak kadından yana... Sanat dünyasının dışında kalan günümüz pi- yasasında da 'çıplak kadın' küreselleşmenin ba- şını çeken egemenlerin toplumlannda alabildiği- ne pazarlanmıyor mu!.. Ne var ki medyada pa- zarianan kadınlar, 'sanatsal çıplak' kapsamı dı- şında, tensel, cinsel tutkuların çekiminde değer- leniyorlar. Müşteri kim?.. Erkek!.. • "P" dergisinde olayın bu yanına ilişkin bir ya- zıya rastlamadım, gereği de yoktu; zaten bir ev- de çıplak kadın resmini duvara asmak doğal gö- rülürde erkek nü'yü salonunun duvanna asan evin sahibine bakış şaşılaşır. Erkek egemen bir düo- yanın sanat tarihinde nü resmin kadına yönelme1 sini sorgulayıp feministlik yapmak istemiyoaım; ama, gerçek budur. Geçmişteki bütün büyük ressamların erkek ol- ması, nü resim yapmakla kadını soymak arasın- daki bağıntının içyüzünü vurguluyor. • Ancak tüm anlı şanlı ressamlara sorarsanız, işin bu yanını atlayıp gerekçe olarak kadın vücu- dunun erkekten daha güzel olduğunu söyleye- ceklerdir. Vallahi de daha güzeldir. Selim lleri Solmaz Hanım, Yalnız Okurlar İçin "Dert çekenlerin hıçkmkUm bazan kakahalandır" Roman sanatına bağhhğını escrleriyle kanıtlamıj Selim lleri, Soirnaz Haıum, Kimsesiz Okurlor Içtn'de, her şeyin, anlatımın ve üslubun bile paıamparça olduğu bir dünyada, roman kişisı Solmaz Baylavtong'un ardı sıra, 1920'lerden 1980'lere, yakın tarihimizin sergilendiği bir yolculuğa çıkıyor, soluk soluğa okunan, gonül sızılanyla yükltt, birbirinden görkemli sahneler canlandırıyor. Uçsuz bucaksız şLzofreniye dolu dizgin açılan, ama bu şizofreninin yaşadığımız hayatlardan, toplumsal düîenden mi kaynaklandığmı ştddetle sotgulayan biı roman; gerçekten de KÎMSESİZ okurlar için! Oğlak Yayınlan ANKARA11. ASIİYE HUKÜK MAHKEMESİ'NDEN . ^ Dosya No: 2000/478 Mahkememizden verilen 19.10.2000 gün ve esas: 2000/478 karar: 2000/621 sayılı ilamla, Sıvas ili, Div- riği ilçesi, Ekinbaşı köyü, Hane: OO27'de kayıth iken evlenerek Tunceli ili, Mazgirt ilçesi, Ibımahmut köyü, cilt 0047, kütük 0096 nüfusuna kayıtlı buhınan lsken- der ve Hatice'den olma 30.09.1955 doğumlu davacı Zakine Arslan'ın Zakine olan isminin Sakıne olarak düzeltilmesine, nüfusa Sakıne Arslan olarak tesciline karar veilmiştir. llan olunur. 2.11.2000 Basın: 64670 GOLBAŞI ANKARA SULH HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1998/443 Davacılar Onur ve thsan Çetinceviz vek. Av. Levent Gök tarafindan davalılar Nejat Sahır Madanoğlu ve arka- daşlan aleyhıne Gölbaşı ilçesi Yavıucuk köyü Hasırcı mevkiınde kâin 676 no'lu parseldeki ortaklığın giderilme- si davasının yapılan açık yargılaması sonunda 09.10.2000 tarihinde taşınmaz üzenndekı ortaklığın satış suretıyle gı- derilmesine karar verilmıstır. Davalılardan Fırdevs Kaçar ve Cemal Madanoğlu'nun yapılan tüm aramalara ragmen tebligata sarih açık adresi tespıt edileraedığınden hüküm özetı Tebhgat Kanunu'nun 28-29 maddelen gereğınce ilanen teblığ olunur. Basın: 64173
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle