Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 KASIM 2000 PAZAR
O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
Bâtı Belgelerinde Türklere Uygulanan Soykınm (ii)
Doç. Dr. NllTŞen MAZICI AntalyaAkdenizOni. Öğretim Üyesi
Aynı kıtapçıkta yeralan başka ra-
porlardan bazı alıntılar: "6 Arahk 1914
gecesi Ermeniler beliıiemniş bir Türk
sakfansma karşı koydu vedüşrnanı pfis-
kûrttûr
tmza. Gouligha, Tuğgeneral,
Albay Boukretoff, Kurmay Başka-
nı
"Ermeni Lejyonu Kasım 9'da ve 10
Aralık'tan 23 Aralık'a kadar Alagueze
(Alagöz?) ilk Türk saldınsıyla karşdaş-
ü. Sankamış operasyonunun başlangj-
cı olan bu çarpışmada Ermeniler düş-
manlagöğüs göğüsesavaşa ve onlan aa-
masız bir biçimde cezalandırdı. Bu sa-
vaşlar Sankanıış'ta büyük bir zaferk
sonuçlandı.
Üç aytık bir zaman diliminde 3. Er-
meni Lejyonu ağır bir sorumluluğu ye-
rine getirdi. Sankamış'taki sol kanadı
korudu. En zo'r ve karia kapb Palan-
döken bölgesinde düşman mevzilerin-
de incelemeler>aptı ve Tuğgeneral Go-
uliha. Prjealski ve BaratofTla yan ya-
nacesurcasavaşa. BöyleceSankamış'ta
verdikleri mükemmel hizmet ve fera-
gatlan için Ermenilere teşekkür et-
mekten büyük muüuluk duyarun".
Imza: Tuğgeneral Kalitine Kafkas 1.
Ordu Müfrezesi Komutanı.
20 Eylül 1918'de Fransız Komutan,
19 Eylül'de ölen Ermenilerin cenaze
töreninde şu sözleri söyledi:
"Tüm knınutanlar. askerierve benim
komutamdaki tiim insanlar adına diin
savaşta ölen Ermenilerimizi saygryla
aıuyorum.
Ermeni müfrezesi, Almanlann Türk
direnişi için en güçlü nokta olarak dü-
şündükleri Ağrı Dağı'ndainat veısrar-
la mücadele etti ve Türk direnişini lar-
dı. Ermeni müfrezesinin bu muhteşem
davranışu misyonumuzu yerine getir-
mek için en iyi olasüıktı. Savaşın ilk
hamlesinde düşmanla göğüs göğüse
çarpışan bizim Ermenilerin mezarla-
nnda rahat uyumalannı isteriz."
Bır başka alıntı. "General Allenby
Kudüs'e girdiğinde Ermeni Llusal De-
. legasyonu Başkanı Bogos Nubar Pa-
şa"ya telgraf çektL'Benim komutam al-
tındaki Ermeni askerleriyle gurur du-
yuyorum. Onlar zekice savaştı ve za-
ferin bir parçası oldular' dedi."
Fransız Yabancı Lejyonu'nda Er-
meniler: Ağustos 1914'tesavaşbaşla-
dığında Paris'teki Ermeni öğrencileri
Fransız ordusunda yer almak için he-
men askere yazıldılar. Özellikle aile-
leri Türkiye'de oturan Ermeni gençle-
rinden 900'ü Yabancı Lejyonunda yer
aldı ve Batı Cephesinde savaştı. Yal-
nızca 55'i ölürken geride kalanlara,
savaşta gösterdikleri başandan dolayı
bir ya da daha fazla cesaret madalya-
sı verildi. Bundan daha muhteşem bir
belge olabilir mi?
Levant'taki (Doğu Akdeniz kıyıla-
n) Fransız Operasyonu Şefi, Ermeni-
lerin askeri kalitesi hakkında şunlan
söylüyor:
"-Kuşkıısuz, Ermeni Lejyonunda-
Id adamlar bir asker için gerekli olan
kaliteye sahipri. Akılk, bilgilL sivil ya-
şamlarmda sağlam yurttaşlardL Çabuk
eğitilen, askeri tatbikatfarda ve silah egi-
timinde çok hırslı ve başanlıydılar. Gö-
nüllü olarak giydiği askeri üniforma-
dan gurur duyuvor ve Türklerle sa-
vaşmak için sabırsızhk gösteriyoriar-
dı. Aynca pasif Suriyeiilere de karşry-
duar."
Rus ordusunun Türkistan'daki as-
keri istihbaratında çalışan eski Rus şe-
fi General Bagnatuni, Ermeni asker-
len için şunlan söylüyor:
"Ortedoğu ve Yakuıdoğu'da Erme-
nilerden başka daha iyi asker yetişti-
ren bir ulusla tanışmadım. Turancılar.
Farsçüar. Kürtkr ve diğerieri kayda-
değer bir fiziksel güce sahip olmalan-
na karşın. en iyi An an askerierine eşit
olan Ermeni askerlerindeki yurtsever-
lik ideanzmi, saldın, yetenek, disiplin
bunlarda yoktur".
Aynca Kafkasya'daki Ingiliz Aske-
ri Misyon Şefi General Thompsonda,
Rusya'nrn savaştan çekilmesiyle Sa-
vaş BakanlığVna yazdığı bir raporda
Ermeni askerlerinin olağanüstü da-
yanma gücü, cesaret ve kahramanlığın-
dan söz ediyor.
Savaşta Ermenilerin çoğu, Türkiye
ve Kafkasya'daki mülklerinin çoğunu
kaybettıler. Savaşın ardından yapılan
konferanslarda tazminatlar sorunu gö-
rüşüldüğünde hiç kimse Ermeni taz-
minatı hakkında konuşmadı...
Bir son söz
"Bu yaptıklanmızın hiçbir değeri
yok mu? Ermenistan yerlerde sürün-
mektedir ve yüzüstü bırakılmıstır. Er-
menilerin çoğu bir ülkesi olmayan bir
halkür. Niçin? Basitçe çünkü biz, gü-
vendiklerimizin ihanetine uğramış kmj-
seJeriz. Biz bunu mu hak ettik?"
Bir başka raporda, Rus Yarbayı Twer-
dokhlobof, Osmanlı Ermenilerinin
Türklere uyguladıklan soykınmı şöy-
leanlatıyor: "Erzurumilerigelenlerm-
den Hacı Bekir Efendi'yi kendi evin-
de, çalışan Türk işçilerinin yansuıdan
çoğunu da tarlalarda öldürdüler. Er-
zincan'da yapılan sovkınm, Ermeni
çetecOerincedeğil, Ermeni doktorve or-
du müteahhitlerince gerçekleştirilmiş-
tir. Silahsız olan Türkleri sığuiar gibi
boğazladıktan sonra kazdıklan çukur-
lara doldurmuş, olayı yöneten Erme-
ni elebaşı "70" diyebağınp, "daha 10
kişilik yer var" denıiş, bunun üzerine
10 Türk daha boğazlanmıştır. Erzin-
can'dan Erzurum'a üşüşen Ermeni-
ler, yoUan üzerindeki Müslüman köy-
lerini \akıp yok ermişlerdi... Kaçama-
yan Türklerin başlan baltayla kopanl-
mış, çocuklar bile öldürülmüştü. 7 Şu-
bat 1918'de Erzurumda büyük çapu
birsoykınm başjadı. Karabetoff adh bir
başçavuşun öncülüğünde 270 Türk
toplannıış. givsileri çıkanlarak bir ha-
mama kapatılmış, Ermenilerce cinsel
tecavüze uğradıktan sonra çoğu öldü-
rülmüştür» 26-27 Şubat 1918'de öldü-
rülen Türklerin sayısuun 3000 oidu-
ğunu Ermeniler gururla soyiemistüu.
Ermeni halkımn egitim görmüşleri bu
soykınmı önleyebilirlerdi. ama çeteler-
den daha çok Türk öldünlüler" (1).
Ispanya, Danimarka, lsvıçre, Fele-
menk ve Isveç hükümetlerinin oluştur-
duğu uluslararası birkurul, Rus kurnan-
danlannın raporlarına dayanarak ve
yerinde yapnklan incelemeler sonucu,
henüz Ermenileri göçettirme işlemi
başlamadan önce ve çar ordulannın
Doğu illerini aldıktan sonra Ermeni
çetelerinin yüz binlerce Müslümanı
öldürdüklerini rapor etmişlerdir (2).
Nitekim, Ingıliz Yüksek Komiseri
Amiral Sir John Robeck de, Ingiliz
Dışişleri Bakanı Lord Curzon'a
1920'de yaptığı inceleme sonucu gön-
derdiği raporda Ermenilerin 1 milyo-
nun üzerinde Müslüman katlettikleri-
ni belirterek (3) yukandaki uluslara-
rası kurulun raporunu sağlamlaştır-
maktadır.
1919'da yaklaşık 30 kişilik bir ku-
rulla Istanbul'a gelen Amerikan Ge-
neralı JamesG. Harbord'un yaptığı in-
celemeler sonucu tuttuğurapordaDo-
ğu Anadolu'da 400 bin Ermeninin sa-
vaş döneminde Rusya'ya kaçtığını,
400 bin Ermeninin halen bu bölgede
yaşadığını, ıddia edildıği gibi, Erme-
nilerin çok kötü koşullarda yaşamadı-
ğını, buna karşın 600 bin Türkün öl-
düğünü belirtmiştir (4).
Unlü Ingiliz tarihçisi ArnoM J.Toyn-
bee ise şunlan söylüyor:
"Ordusunun yükünü azaltmak için
kurduğu Doğu Lejyonu'na Ermeni gö-
nüllülerini katmakla Fransızlar, so-
rumsuzca bir politika izlemişlerdir.
Fransızlar, Ermenilerin başıbozukçe-
tplprnhı^tıınıp dtahbnmatanna nlanalt
sagtodüar. Bufirsat,Ermenilere, 1915'te
başka Türklerceyapılan acı olayın hın-
cını, başka masum Türklerden çıkara-
rak öç almalannı sağtacu. Önce bu öç
duygulannı kırbaçlayan, sonra da bu
acı olaylara seyirci kalan Fransa, Er-
menilerden daha çok suçnıdur". (5)
Bu bağlamda şu sonuç çıkanlabi-
lir: Bılindıği üzere Amerikan Temsıl-
ciler Mechsi'nde anılan yasa tasansı-
nın geri çekikne günüyle Bakû-Cey-
han Petrol Boru Hattı Anlaşması'mn
imza günü aynı gündü.
Ne ganptır ki, Karadeniz'in altmdan
geçecek boru hattı güzergâhı Italyan-
larca yapılacak olan Mavi Akım Pro-
jesi'nin görüşüldüğünün ertesi günü,
Italyan Parlamentosu'nda da anılan
tasan gündeme alındı. Bu olgular bi-
rer rastlantı olarakmı nitelenmeli, yok-
sa çoğulcu demokrasilerin insan hak-
lanm içerenbir yüzünü göstererek di-
ğer yüzü olan vahşi kapitalizmin da-
yatmalannın çağdaş versiyonu olarak
mı yorumlanmalıdır? Atarürk'ün
1919 da "Ermeni sorunu,Ermeni ulu-
sunun gerçek çıkarlanndan çok, dün-
ya kapitanstlerinin ekonomik ve poli-
tik çıkarlanna göre çözülmek isten-
miştir" saptamasından hareketle, em-
peryalist ülkelerin sömürge alanlanru
genişletmek için başlattıklan I. Dün-
ya Savaşı'nm acımasız koşullannda
yaşamuıı yitirmiş olan Türkler ve Er-
meniler için, Çanakkale'de Anzaklar
için yapılan anıtın bir benzeri yapıla-
bilir.
Ancak bu, Türklerle Ermenilerin
düzenleyeceği bilimsel bir toplanü so-
nucu alınan kararlar doğrultusunda ol-
malıdır. Yoksa-emperyalist amaçlarla
Doğu toplumlarunn yurtseverlik duy-
gulannı kırbaçlamak, bu duygulan
hızla faşizme dönüştürebilir. Bundan
yalnızca Türkiye ve Ermenistan yara
almaz, dünya coğrafyasında çok küçük
bir yer tutan çoğulcu demokrasiler de
sorgulanır duruma gelebilir.
(1) Lieutenant Colonel Tvterdokhleboff,
Notes of Russıan Officer on the Atrocittıes
Erzerom, February 27lh 1918, s.6-7 (rapor
Rusça özgün halinden Ingilizceye 1919'da
çevrilmiftir.
(2) Nurşen Mazıcı, Uluslararası Rekabet-
te Ermeni Sorunu nun Kökem 1878-1919,
Der Yaymevı tst. 1987, s. 106-107
(i) PRO,FQ, İ71/5044/E 2310 dan akta-
ran Dr. Selahi Sonyel, "Yeni Belgelerin Işı-
ğı Altında Ermeni Tehcirleri'' Belleten, Cıit.
XXXVI, Sayı 141, Ocak 1927'den ayn basım
TTKBasımevı, Ank. 1972, s.33
(4) Dr Seçil Akgûn, General Harbord un
Anadolu Gezısı ve (Ermeni Meselesıne dair)
Raporu, Kurtuluş Savası Baslangıctnda, Ker-
van Kitapçıhk, tst. 1981, s. 147-149. Raporun
tngılizce metnı, 22 Şubat 1920 tarihlı The
New York Tımes 'da yayımlanmiftır NM.
(5) ArnoldJ.Toynbee, The Western Ques-
tion ın Greece and Turkey, New York 1970,
s.312
"Bütün ülkelerde ateş kan I Bütün ülke-
lerde yıldırma var I Silah ürettikçe fabrika-
lar I Sevmedikçe insan insanı I Sömürü sür-
dükçe biryandan I Kentler delik deşik toz
duman "
Not defterım dolup taşmış... Son günler-
de dostlar yakınıyor: Niye bu denli karam-
sarsın? Oysa hep umuttan yana otdum.
"Yoksulun ekmeği" derier umuda! O da ol-
masa yaşam zindana döner. Ama Anday'ın
dizesini de unutmuyorum: "Güç oluyorya-
lan söylemek."
Nahit Ulvi'nin şiiriydı yazımın başına al-
dığım. llhan Selçuk'un geçen günkü yazı-
sındaki şiirtanımlaması ne güzeldi: "Şiirta-
rih gibidir. Hem coğrafyadır. Hem tarih."
Baudelaire "İnsan yirmi dört saat ekmek-
siz kalabilir, ama şiirsiz asla" demiş. Ne ya-
payım, genç yaşlarımda ben de hemen her
Türk yurttaşı gibi şiirler yazarak avunurdum.
Sonra bir de baktım nice şiir gömüleri var.
Yaşamın tarihini, coğrafyasını, daha da çok
yaşamın anlamını, tadını onlarda buldum.
Dedim ya, gazeteleri okur, TVIeri izler, not-
lar alınm... Nerdeyse yanm yüzyıldır hemen
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Şiir Hem Tarih Hem Coğrafya.
her gün bir
yazı yazan
kişi, herolup
biteni aklın-
da tutamaz.
Hele yaşı da
beürii bir çiz-
gıyı aşmışsa!
Bellek yanıl-
tır, aldatır, kandınr. Yaşı seksenleri geçmiş-
lerin anılannı dinlerken şaşanm. Nasıl unut-
mamışlar gördüklerini, duyduklannı, yaşadık-
lannı, oysaöyleleri vardırdün yediğini anım-
samaz!
TV'lerde yeni yeni yanşma türieri çıktı. Ki-
mi altın veriyor, kimi beş yüz milyar lira! Ama
alanı görmedim daha! Üç beş soru sonra yo-
lu kesiliyoryanşmacının...
Bazen o kadar çok bilinen sorularda çu-
vallıyorlar ki... Koskoca insanlar, öğretmen,
ögrenci, doktor, avukat vb... llkokul tarih,
coğrafya bilgileri ne olmuş bunlarda, diye dü-
şünüyorum.
"Bu denli bilgisizlik ancak öğrenimle olur"
demişti galiba Sakallı CeJal Bey. Hep dü-
şünürüm, şu
Meclis'te yurt
_ sorunlannda
düşünce belir-
- ten, ulusun
yazgısında et-
kin olan millet-
vekftlerimizi
böyle bir bilgi
sınavından geçirsek, acaba ne sonuç alır-
dık?
Güncel olaylar öyle çok ki!.. Bakın şu
ABD'nin yaşadıklarına. Sanki Amerikan hal-
kı eşit iki parça.
Cumhurbaşkanlarını bir-iki bin oy fark be-
lirliyor... Bana kalsa ikisine de oy vermezdim.
Ama diyeceksiniz sen bugün TBMM'de-
ki beş yüz elli kişiden kaçına oy verirdin ki!
Bir elin parmaklan sayısınca kişiye ancak!..
Bir parti var, iktidann en büyük ortaklann-
dan. Eskiden yaptıklan hepimizin belleğin-
de!.. Kanlı hesaplaşmalar, vurma kırmalar, he-
sabı hâlâ sorulmayan çirkinlikler. Yeni tü-
züklerinde değişiklik yapmışlar (hayır bir ge-
liştirme).. Atatürk ilkelerini silip atmışlar:
Boşu boşuna, anlamsız duracağına, laf
olsun diye tüzüklerde yer alacağına, silinsin
belki daha iyi, daha dürüst bir tutum... öte
yandan aynı partinin eski Van il başkanı, ay-
rı partinin bir milletvekilinin yandaşlan tara-
fından kafasına çekiçle vurularak öldürül-
meye kalkışıldı.
Unutulmaması gereken bir otaydaha var
Cumhurbaşkanlığına aday olmak isteyen bir
partilinin üstüne yine o partinin milletvekil-
lerinin saldırması, bunu yapanlann cezasız
kalması, son kongrede yönetime seçilmesi!..
Not defterimi kapatsam daha iyi! Nice
konu varyazmayı düşündüğüm. Neyeyarar,
bir günlüğüne okur geçersiniz. Kırk yıldır
yazılanlardan ne sonuç alındı ki! Şiire dön-
mek en iyisi. Işte dört yıl önce aramızdan
kopan dostum Nahit Ulvi'nin uzaklardan
seslenişi: "Sabahlan en\en kalkıyor/ Çayını
demliyor önce I Ekmeğini kızartıyor I Son-
ra çekiliyor köşesine I Günü başlıyor Mus-
tabey'in I Biraz gazete biraz televizyon I
Gözü sulanıyor arada bir I Belki soğuk al-
gınlığı var/ Oysa geçiyoraklından I Istanbul-
lu eski yıllar"
Cumhuriyetçi Yaşam
Haydar YILMAZ Çankaya Belediye Başkanı
Iyo Papazov &
Bulgar Düğün Orkestrası
Balık Ayhan ve Grubu
17 Kasım 2000 Cuma 19:30
Bratsch
Laço Tayfa
18 Kasım 2000 Cumartesi 19:30
C
umhuriyeti Türk toplu-
munda değışim, geli-
şim ve kendi yazgısı-
na hükmetmenin kı-
vancı olarak tasarlayan
ve uygulayan Mustafa Kemal Ata-
türkve arkadaşlan, inanılmaz bir öz-
veri, kararhlık, ülke ve halk sevgi-
siyle yeni cumhuriyeti kurmanm
onurunu yaşadılar.
Cumhuriyetçi yaşam, bugün ne
kadar doğal, ne kadar vazgeçilmez
bir değerler bütününü simgeliyor.
Oysa, Cumhuriyetin parçalanmış
bir ımparatorluğun, teslimiyetçi bir
yönetici kliğin ve bunlann yaydığı
karamsarhğın yedi düvelekarşı onur-
lu bir savaşım içine girerek mazlum
uluslann ilk Kurtuluş Savaşı'yla
aşılmaz göründüğü bir çağ dönü-
münde aşılarak kunılması ve kuışu-
lanması Mustafa Kemal'in dehası-
nı, liderlik niteliklerini ve Türk top-
lumuna duyduğu güveni gösterir.
Elbette koşullar liderlerin ortaya
çıkmastnda büyük bir rol oynar. Ama
liderlerin de koşullann üstüne çıka-
rak ona yön verdiği muhakkaktır.
Mustafa Kemal, Türk toplumunun
talihsizliğinin doruk noktasına çık-
tığı bir aşamada ortaya çıkarak ve bü-
yük riskler üstlenerek liderliğin ko-
şullara hükmetmek olduğunu çok
iyi göstererek koşullan biçimlen-
dirme kudretini gösterdi.
Mustafa Kemal Atatürk, Cumhu-
riyete önderlik ettiği on beş yıl bo-
yunca otoriter ve totaliter sistemle-
rin yükseliş içinde olduğu Avrupa
coğrafyasındaki gelişmeleri yakûı-
dan izleyerek girilen çıkmaz soka-
ğı önceden görebilmişti. O Türk top-
lumunu yalanlaşmakta olan musibet-
lerden korumanın önlemlerini al-
mak için büyük bir efor sarf etti.
'Yurtta sulh, cihanda sulh' Ukesini
ön planda tuttu. Böylelikle yaklaşan
savaşın oluşturacağı büyük tahriba-
ü önceden görüp, oluşturulmaya ça-
lışılan ittifaklann hepsinden uzak
durarak, Türk ulusunu özgür ve ba-
ğımsız rotasında ilerlemeye yönelt-
ti.
Bugün, 20. yüzyüa damgasını vur-
muş liderlerin hiçbirisi Atatürk'ün
yarattığı ışıltı ve karizmaya sahip
değildir. DÖnemlerdeğişmiş, o lider-
ler bir yana itilmiş ya da unutuluşa
terkedümişlerdir. Hattanefretin göl-
gesini üzerlerinde taşıyan pek çok
lider de vardır. Bu, o liderlerin ça-
ğına ve toplumlanna uygun adım-
lan atmadıklan anlamıru içerir. Ama
öte yandan da Mustafa Kemal'in
öngörüleri kuvvetli, topluma, han-
gi reformlann nerede ve ne zaman
sunulması gerektiği konusunda Türk
toplumunun nabzını elüıde tutan bir
büyük önder olduğunu da bir kez da-
ha bizlere anımsaür.
Bir satranç ustasının hamle za-
manJamasını yerinde yapması gibi
Mustafa Kemal Atatürk de Türk top-
lumunun uygarlığın tüm ergileriy-
le (nimetleriyle) tanıştırmak, onun
istencine (iradesine) ipotek koya-
cak tehükeleri bertarafetmek için pa-
dişahlık, hilafet gibi köhnemiş ku-
rumlan bir kenara iterken öte yan-
dan da Türk toplumunu kendisiyle
banşık, kendisine yeten, devrimle-
ri bu amaca uygun olarak benimse-
yip uygulayan bir bilinçli toplum
olarak ınşa etti, hamlelerini buna
göre yaptı. Eğitim-öğretimi birliği,
Medeni Kanun'un kabulü, yeni Türk
abecesi (alfabesi), yeni toplumsal
ruha uygun tarih ve dil bilincinin
gelişmesi için Tarih ve Dil kurum-
lannın kunılması gibi pek çok çığır
açıcı ilkler, hep o dönemde başlatıl-
dı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü
ölumünün62. yıhndabırakuğı Cum-
huriyet, laiklik, özgürlük ve bağım-
sızhk ülküsünü Türk toplumunu son-
suza değin taşımaya muktedir değer-
leriyle birkez daha, bin kez daha say-
gıyla ve şükranla anıyoruz. O'nu
soludugumuz havada, ülkemızin her
kanş toprağında ve Cumhuriyetin
bir ulus yaratan varhğında her gün
yaşatabiliyorsak eğer, Mustafa
Kemal Atatürk'ü gerçekten anıyoruz
demektir.
Ij Sanat etk nhKennın bffetlerınt
«r.tHİetıx com adrestndefi ve I; Sanal Kultur Merte; nöe~ alab trsr
Telefonla rez -*va
B İ L E
tş Sanat Ku!tü.«Mer
B0620 Istarvbce Tet
ron
T
ıçın
İ Çağn
>«ı İŞ Kuleler. 4 Levcr
212) 316 OO 00
Merkezi: (216) 454
i B trtı* <n
T
ırrt bılrt sıL] hıjrn
!j Bantası tarafından karyla
15 55
«bedrtler
Bıtetıı Satış
MF9TOS
Soyak t&âztepti
Caddebostan
Maslak
Merter
NokUİarı
Vakkorama
Akmerkez
Suadıye
Raksotek
Ortakoy
Uaslak ıuvtt!
• I L A N : • : ; / - - " : ; . ' . ; • .' . = . - "
T C - '- ••- - -
İSTANBUL 3. SULH HUKÜK HÂKtMLİĞt'NDEN
2000/319
Davacı Viron Alexandros Yoonnidi vekili tarafından mahkememizde Istanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi-
nin 1953/456 Es. 1953/1019 K. sayılı verasetin iptali davası açümıştır.
Istanbul, Kurtuluş, Kaytancı Rasim Sk. No: 70 sayılı adreste ikamet ettiği bildirilen ancak adlanna tebh'gat ya-
pılamayan davallılar Manka Fenerli ve Sultane Fenerh'nin duruşma günü olan 29.11.2000 günü saat 09.30'da tüm
belgelenyle birlikte mahkememizde hazır bulunmalan veya kendilenni bir vekil ile temsil ettirmeleri hususu ila-
nen teblığ olunur. 7.11.2000 Basın: 64755
PENCERE
NÜ...
Raffî Portakal üç ayda bir "P" dergisini çıka-
nyon yayının içeriği ne:
"Sanat-Kültür-Antika!.." *"
Güzel bir dergi!..
Ülkemiz sanayileşemedi, nüfusun yaklaşık ya-
nsı tanm kesiminde; ama, Türkiye'de çok para
var, çok kara para, çok da zengin!.. Bu nedenle
"antikacılık ve müzayede" işleri yoğunlaştı, ge-
lişti.
•
İki yeni zenginden biri ötekinin evine misafirli-
ğe gitmiş, duvarda göğsü nişanlaıia bezenmiş bir
Osmanlı paşasının yağlıboya resmini görüp sor-
muş:
- Kim bu?.. .nr
Ev sahibi yanıtlamış:
- Paşa dedem!..
Konuk:
- Hım, demiş, birnafta öncekimüzayedede res-
mi ben alsaydım, benim paşa dedem olacaktı.
Görgüsüz zenginliğin her yanda dışavurumu-
nu yaşadığımız bir gerçektir; ama, parasal pat-
lamanın sanata yönlendirilmesi olumlu bir yö-
rüngeye oturması anlamına gelir; bu yolda eği-
tici yayınlann olağanüstü yararian var, "P" der-
gisini desteklemek gerek...
Bir zamanlar Latin Amerika, yüksek enflasyon
sürecini yaşarken kıtanın yeni zenginleri Avrupa
pazarında ünlü ressamların resimlerine en iyi
müşteri sayılırlardı.
Neden?..
Çünkü enflasyona karşı en dayanıklırneta,za-
mana kafa tutan bir resimdir.
•
"P" dergisinin son sayısı "Sanatta Çıplak" ko-
nusuna aynlmış...
Frenkçesiyle 'Nü'ye...
Batı sanatında çıplak insanın özel bir yeri var;
ama, bu özellik daha çok kadına dönüktür; çıp-
lak kadın figürü ressam için bir anlatım aracı!..
Eski Yunan ve Roma'da kadın ile erkek arasın-
da çıplağa ilişkin bir denge varsayılabilirdi; orta-
çağ resminde Hıristiyanlık tesettürü geçerlidir;
17'nci yüzyıldan sonra da 'nü' dedin mi daha çok
kadın akla geldi; bu yüzden nü'lü "P" dergisin-
de ağıriık erkekten değil, çıplak kadından yana...
Sanat dünyasının dışında kalan günümüz pi-
yasasında da 'çıplak kadın' küreselleşmenin ba-
şını çeken egemenlerin toplumlannda alabildiği-
ne pazarlanmıyor mu!.. Ne var ki medyada pa-
zarianan kadınlar, 'sanatsal çıplak' kapsamı dı-
şında, tensel, cinsel tutkuların çekiminde değer-
leniyorlar.
Müşteri kim?..
Erkek!..
•
"P" dergisinde olayın bu yanına ilişkin bir ya-
zıya rastlamadım, gereği de yoktu; zaten bir ev-
de çıplak kadın resmini duvara asmak doğal gö-
rülürde erkek nü'yü salonunun duvanna asan evin
sahibine bakış şaşılaşır. Erkek egemen bir düo-
yanın sanat tarihinde nü resmin kadına yönelme1
sini sorgulayıp feministlik yapmak istemiyoaım;
ama, gerçek budur.
Geçmişteki bütün büyük ressamların erkek ol-
ması, nü resim yapmakla kadını soymak arasın-
daki bağıntının içyüzünü vurguluyor.
•
Ancak tüm anlı şanlı ressamlara sorarsanız,
işin bu yanını atlayıp gerekçe olarak kadın vücu-
dunun erkekten daha güzel olduğunu söyleye-
ceklerdir.
Vallahi de daha güzeldir.
Selim lleri
Solmaz Hanım,
Yalnız Okurlar
İçin
"Dert çekenlerin hıçkmkUm bazan kakahalandır"
Roman sanatına bağhhğını escrleriyle kanıtlamıj
Selim lleri, Soirnaz Haıum, Kimsesiz Okurlor Içtn'de, her
şeyin, anlatımın ve üslubun bile paıamparça olduğu bir
dünyada, roman kişisı Solmaz Baylavtong'un ardı sıra,
1920'lerden 1980'lere, yakın tarihimizin sergilendiği bir
yolculuğa çıkıyor, soluk soluğa okunan, gonül sızılanyla
yükltt, birbirinden görkemli sahneler canlandırıyor.
Uçsuz bucaksız şLzofreniye dolu dizgin açılan, ama
bu şizofreninin yaşadığımız hayatlardan, toplumsal
düîenden mi kaynaklandığmı ştddetle sotgulayan biı
roman; gerçekten de KÎMSESİZ okurlar için!
Oğlak Yayınlan
ANKARA11. ASIİYE HUKÜK
MAHKEMESİ'NDEN . ^
Dosya No: 2000/478
Mahkememizden verilen 19.10.2000 gün ve esas:
2000/478 karar: 2000/621 sayılı ilamla, Sıvas ili, Div-
riği ilçesi, Ekinbaşı köyü, Hane: OO27'de kayıth iken
evlenerek Tunceli ili, Mazgirt ilçesi, Ibımahmut köyü,
cilt 0047, kütük 0096 nüfusuna kayıtlı buhınan lsken-
der ve Hatice'den olma 30.09.1955 doğumlu davacı
Zakine Arslan'ın Zakine olan isminin Sakıne olarak
düzeltilmesine, nüfusa Sakıne Arslan olarak tesciline
karar veilmiştir.
llan olunur. 2.11.2000 Basın: 64670
GOLBAŞI ANKARA SULH HUKUK
MAHKEMESİ
Sayı: 1998/443
Davacılar Onur ve thsan Çetinceviz vek. Av. Levent
Gök tarafindan davalılar Nejat Sahır Madanoğlu ve arka-
daşlan aleyhıne Gölbaşı ilçesi Yavıucuk köyü Hasırcı
mevkiınde kâin 676 no'lu parseldeki ortaklığın giderilme-
si davasının yapılan açık yargılaması sonunda 09.10.2000
tarihinde taşınmaz üzenndekı ortaklığın satış suretıyle gı-
derilmesine karar verilmıstır. Davalılardan Fırdevs Kaçar
ve Cemal Madanoğlu'nun yapılan tüm aramalara ragmen
tebligata sarih açık adresi tespıt edileraedığınden hüküm
özetı Tebhgat Kanunu'nun 28-29 maddelen gereğınce
ilanen teblığ olunur. Basın: 64173