18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 KASIM 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Sezer Urdün yofcusu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Alunet Necdet Sezer Islam Konferansı Örgütü (İKÖ) doruk toplantısına katılmak üzere bugün Katar'a gidiyor. Sezer, donığun ardından resrnı temaslarda bulunacağı Ürdün'e geçecek. Dün düzenlenen basın toplantısında Cumhurbaşkanı'nın ziyaretlen hakkında bilgi yeren Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Tacan Ildem, Ortadoğu banş sürecındeki gelışmeler ve Kudüs'te yaşanan acı olaylann 12-14 Kasım tanhlen arasında yapılacak IKÖ toplantısırun gündemıne damgasını vurabilecek nitelikte oldugunu kaydetti.Ildem'in verdıği bılgıye göre Sezer, dorugun sona ereceği 14 Kasım günü akşam saatlerinde Ürdün'e geçerek, Amman'da resmi görüşmelerde bulunacak. Düzce depreminin I.yıldönümü • DÜZCE (Cumhuriyet) - 17 Ağustos depreminin ardından ıkınci bir yıkıntıyı 12 Kasım'da yenıden yaşayan Düzceliler, depremin üzerinden bır yıl geçmesine karşın çadırlarda yaşıyorlar. Kalıcı konutlann aralık ayı başında tamamlanabılmesinın hava koşullanna bağlı olduğu belirtildi. 7.2 büyüklüğündeki Dûzce depreminin birinci yıldönümü nedenıyle yann kentte bir dızi anma etkmliği düzenlenecek. ÇUKOBhÜKte kıyvn • ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - ÇUKOBİRLlK'te kendi isteğı ile 250 iplik dokuma işçisi ve 35 boya basma işçisinın aynlmasının ardından, dün sabahtan itıbaren de 175 kışının iş akitleri feshedıldi. DİSK'e bağlı Tekstil Sendıkası ÇUKOBÎRLÎK Şube Başkanı Ali Caymaz, "Çıkışlan bekJemiyorduk. Protokole uyulmadı. Yasal haklanmızı arayacağız" dedi. Sendikacüar, Genel Müdür Yakup Şahin ile görüşmek istediler. Şahin'in yerinde olmaması üzerine sendikacılar, vekili Ömer Ersinadım ile görüştüler. Ersinadım, "Ben talimatlan uyguluyorum" dedi. 15kiloeroin • GAZİANTEP(AA)- Gaziantep tl Jandarma Komutanlığı tstıhbarat ve Kaçakçılık şubeleri timlerince gerçekleştirilen operasyonda, Kuzey Irak üzerinden Türkiye'ye getınlen Iran menşeli 15 kılo eroin ele geçirildi. Olayla ilgili olarak aralannda UNSAN AŞ ısimli un fabrikasının sahibi Ali Çiçek'in de bulunduğu 5 kişi yakalandı ve yine aralannda uyuşturucu şebekesinin elebaşısı olan bir un fabrikası sahibinin de bulunduğu 8 kişi aranıyor. Çiçek'in, muhasebe kayıtlarının incelenmesi sonrasında trilyonlarca liralık hayali ihracat yaptığı behrlendi. Eski Etibank müdüpü iıtüıap etti • VAN (AA) - Toprakbank ve Etibank Van şubelerinde bir dönem müdürlük yapan Erkan Yamaç'ın intihar ettiği ileri sürüldü. Yamaç'ın cesedinin Köşebaşı köyü yakınmdakı bir otomobilde bulunduğu belirtildi. Af yasa tasansınm, önümüzdeki hafta Meclis'e sunulması bekleniyor Ortaldar afta uzlaştıYöntem, şartlı salıverme Liderier zirvesinde RP Genel Başkanı Erbakan'ın nasıl kurtanlacağı da tartışıldı. Affın, şartlı salıverilme yöntemiyle çıkanlması üzerinde görüş birliğine vanldı. MHP Grup Başkanyekili Ismail Köse, tasannın önümüzdeki hafta Meclis'e geleceğini söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet ortaklan, affın ceza indirimi ve şartlı salıverilme yöntemiyle gerçekleştirilmesi, ancak çetelerin ve terör suçlannın af kapsamı dışında kalması konusunda uzlaştı. Liderier zirvesinde, kapatılan RP'nin yasaklı lideri Necmettin Erbakan'ı hapisten kurtaracak formül arayışı da gündeme geldi. MHP Grup Başkanvekili Ismail Köse, tasarının önümüzdeki hafta Meclis'e geleceğinı söyledi. Koalisyon ortaklan, önceki gün gerçekleştirilen liderier zirvesinde affı masaya yatırdı. Adalet Bakanı Hikmet Sami Tûrk'ün hazırladıgı tasanlar değerlendirilirken affın, şartlı salıverilme yöntemiyle çıkanlması üzerinde görüş birliğine vanldı. Liderler, çetelerin af kapsamı dışında kalması konusunda da uzlaşmaya vanrken yeni bir düzenleme yapılmaması durumunda 14 Ocak2001 tarihinde cezaevine girecek olan Erbakan'ı kurtaracak formüller üzerinde duruldu. Hükümet ortaklan, bunun için özel bir çalışma yapılmasmı kararlaştırdı. MHP Grup Başkanvekili Ismail Köse, dün düzenlediği basın toplantısında, af yasa tasansınm bir hafta içinde Meclis'e geleceğini ve Ramazan Bayramı'ndan önce de yasalaşacağını söyledi. Köse, Erbakan'ın durumunun anımsatılması üzerine, MHP'nin partilerin kapatılmasmdan ve başbakanlık yapmış kişilerin cezaevine düşmesinden mutluluk duymadığım, ancak anayasa ve yasalara aykın hareket edenlenn sonucuna katlanması gerektiğini belirtti. Kîtap Fuarı LJ4-12Kasm Panele gazetemiz Genel Yayın Koordinatörü Hikmet Çetinkaya 0e yazarianmız Tanilli, Sirmen ve yazar Sevgi Özel kaükh. um:ag'ın düzenlediği 'Çağdaşımız Uğur Mumcu' paneli yapıldı 'Mumcu sosyaldevletisavunurdu9 tstanbul HaberServisi -Ay- dınlanmanın, bağımsızlığın, cumhuriyetin ve Atatürkçülü- ğün ödünsüz savunucusu, ga- zetemiz yazan Uğur Mum- cu'nun, çağına tanıklık eden, sorgulayan ve aydınlanma ge- leneğini korkusuzca sürdüren gözüpek bir gazeteci olduğu behrtılerek "Uğur Mum- cu'nun neden öklürüklüğünü anlamak için, onun ölümün- den önceki ve sonraki cinayet- lere bakmak gerektiği, devlet ve siyasi erkin de bu cinayetie- rin içinde bulunduğu, önemli otanın. tetikçflerin arkasında- ki büyük patronu bulmak ol- duğu" vurgulandı. 19. TÜYAP Kitap Fuanet- kınlikleri kapsamında düzen- lenen ve Uğur Mumcu Araş- tırmacı Gazetecilik Vakfi (um:ag) yetkililerinden Sevgi Ozel'in yönettıği "Çağdaşı- mız Uğur Mumcu" konulu panel önceki gün yapıldı. Pa- nele konuşmacı olarak gazete- miz Genel Yayın Koordinatö- rü Hikmet Çetinkaya ile ya- zarianmız Prof. Dr. Server Ta- niDive AnSirmen katıldı. Hik- met Çetinkaya, Mumcu ile 1969 yılında, Yapı-Iş Sendi- kası Başkanı Necmettin Girit- tioğhı'nun öldürülmesinden hemen sonra tanıştıklannı anrmsatarak şöyle devam etti: "1971,72,73 yıDanııda bir yandan Nur, diğer yandan ko- mando kamplan kuruhıyor- du. 1975-76'da komando kamplannda silahh eğram de verilmeye başJandL Bu kamp- larda eğfâm atan ve o dönem- de, emekli bir paşayı yürüyüş yaparken kamp ararisine gjr- diği için dövfip hastanelik e- den Mehmet Ali Ağca, Haluk Kırcı, Abdullah Çatlı, Oral Çelik gibi isimler daha sonra karşunıza farkh eylemlerde çıkübr." 70'li yıllarda aydınlara, emekçilere, memurlara, öğ- rencilere yönelik cinayetle- rin faillerinin hâlâ buluna- madığına dikkat çeken Çe- tinkaya, "UğurMumcu, Kut- lu Savaş'ın 1998'de yazdığı Susurhık raponııra, 1979'da yazmışür" dedi. Çetinkaya, 24 Ocak 1993 tarihinde, Mumcu'nun öldürülmesin- den 6 saat sonra, gazetemızin o dönem Ankara Temsilcili- ği'ni yürüten yazanrmz Cû- neyt Arcayürek'le birlikte dönemin Içişleri Bakanı, Müsteşan ve Emniyet Genel Müdürü ile görüştüklerini ifade ederek şöyle konuştu: "lçqferi Bakanı tsmet Sez- gin, 'Mumcu'yu öldürenler, ülke içinde illegal bır örgütse, 24 saat içinde elimizdeler' de- mişti. Ama daha sonra bizi ça- ğnıp 'Bulgular bızi Iran Bü- yükelçiliği'nin önüne getiri- yor, içeri giremeyiz, sorun olur' dedüer. Yıllar sonra ya- kalananlann Mumcu'nun, Aksoy'uo, Üçok'un, Kjşla- h'nın katüleri olduğu söyieni- yor. Bu kişiler belki tetikçi ola- büir.peki büyükpatron kan?" KüreseDeşme Server Tanilli de günümü- zün en önemli olayı olan kü- reselleşmenin, adı konulma- dan, laf kalabalığı yapılarak geçiştirildiğini belirterek "KureseOeşme, büyük serma- yenin kendi arasmda birleşip arkasmafletişnnteknolojisini de alarak yeni bir fetbe yönel- mesknr. Sermaye arük devleti de biryana hip dûnyayı yönet- mek istiyor. Siyasi iktidar da medyada bunlarm ehnde. Ser- maye bu olanaklaria insanh- ğın karşısına çıkryor" dedi. Türkiye'den de bu durumun açıklıkla görüldüğüne ve ne yazık ki övgüler yağduıldığı- na dikkat çeken Tanilli, Avru- pa Birliği'nın (AB), büyük sermayenin küreselleşme merkezlerinden, yumaklann- dan biri oldugunu vurguladı. "AB'ye giretim ama önce dü- şünenm. AB'nin bir kurtiar sofrası oldugunu unutmaya- hm" diyen Tanilli, asgari ah- lakuıı da yitıren medyanın, genel kirlenmeden payuıı al- dığının altını çizdi. FP'li Ertan Yulek 'Atatiirk yaşasaydi Erbakan hapse girmeztti' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - FP Genel Başkan Yardımcısı Ertan Yülek, Atatürk'ün ölümünün 62., cumhuriyetin 77. yılında, cumhuriyetin içinin demokrasi ile doldurulamadığmı söyledi. Yülek, "Atatürk yaşasaydi millete baskı yapdmazdı, demokrasi sorumı olmazdı, Erbakan herhalde hapse ginnezdi'' dedi. Ertan Yülek, ölümünün 62. yılında Atatürk'ü ve silah arkadaşlannı saygıyla andıklarmı belirtti. Atatürk'ün hedeflediğı çağdaş devletler düzeyine ulaşılamadığını savunan Yülek, "Cumhuriyetin içini hâlâ demokrasi ile dolduramadık. AB'nin Kaülım Ortakhğı Belgesi'nde de demokrasideki eksiktiğimiz önümûze konmaktadır. Atatürkçülüğü istismar edenler buna dikkat etmelidir" dıye konuştu. 'Türkiye böyle olmazdı' Atatürk'ün milletiyle banşık ^ ^ oldugunu, bugün ise devletin milletle küskün oldugunu kaydeden Yülek, bir gazetecinin, "Atatürk yaşasaydi Erbakan'm tavn nasıl ohırdu" sorusuna şöyle yamt verdi: "Erbakan'm kendisi 'gerçek Atatürkçü biz olurduk" diyor. Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygariığı hedefleyen kişinin kendisi ve partinin de kendi partisi oldugunu söylemiştir. Atatürk yaşasaydi Türkiye bugünkü gibi olmazdı, millete baskı yapdmazdı.'' Hükümet, yeni KHK yerine, Meclis'teki tasarıyı öncelikler' arasına aldı 'İrticacı memura ihraç' tasansı komisyonda ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'den dönen "irticaa memura ihraç" düzenlemesi için yeni bir tasan hazırlamak yerine, TBMM'de bekleyen aym konudaki tasanlann, "yasalaşma" sürecini hızlandırma karan aldı. tlk olarak 1998 yılında dönemin başbakanı Mesut Yılmaz tarafından TBMM'ye sunulan, geçen yıl da Başbakan Ecevit'in "yenilenıe'' yazısıyla sevk ettiği 2 ayn tasan, pazartesi günü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, birleştiriierek görüşülmeye başlanılacak. Koalisyon ortaklan arasında da tartışma yaratan "irtkaa memura ihraç" düzenlemesi için hükümet, 657 sayılı yasaya tabi devlet memurlan ile sözleşmeli personele ilişkin düzenleme için yeni tasan hazırlamak yerine TBMM'de bekleyen tasanlan öncelikle görüştürme karan aldı. Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülecek olan ve 657 sayılı Devlet Memurlan Yasası'nın 125. maddesınde değişiklik öngören tasan "Yıkıa veya bölücü veya cumhuriyetin mtelOderinden herhangi birisini değiştinneye veya ortadan kaknnnaya yönetik veya bunlara aykırı eylem ve diğer faaliyeöerde bulunan veya bu suretfc kurumlann huzur, sükûn ve çalışma düzenmi bozmak veya boykot, işgaL, engelkme, işi yavaşlatma ve grev g^bi eviemlere kaûlan, veya bu amaclarla tophı otarak göreve getanemek, bunlan tahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunanlarm w meslekten çıkanlmasmı hükme bağlıyor. Düzenleme, devlet memurluğundan çıkanlma cezası alanlann, kamu kurum ve kuruluşlan, yerel yönetimler ile bunlann sermayesinin yüzde 50'sınden fazlasına sahip olan kurum ve kuruluşlarda hiçbir şekiide istihdam edilemeyeceğini de hükme bağhyor. 399 sayılı KHK'de değişiklik yapan yasa tasansı, benzer suçlan isleyen sözleşmeli personelin sozleşmelerinin fesh edilmesini ve kamu kurumlannda çahştınlamayacağını hükme bağhyor. IRMIKIAYDIN ENGİN aengin(g doruk.net.tr Gün yoğun geçecek. Epey erken yollara düştük. Ata- türk'ü ölümünün 62. yıldönü- münde anmak için çocukla- nyla birlikte okullara akan ana babalarla dolu yollarda, yürü- meyen bir trafiği adım adım aşıp gazeteye geldik. İstanbul Lisesi tam karşı- mızda, komşuyuz. Öğrenci servislerinden inen küçücük kızlann ve oğlanların çoğu ku- caklannda çiçek demetleri ta- şıyorlar. llkokuldan lise sona kuşak kuşak, kucak kucak ço- cuklar Mustafa Kemal'i anma- ya hazırlanıyor... ölümünün 62. yılında Mus- tafa Kemal'i bir kez daha dü- şünmekdendiğinde bellek, bi- linci ille de 1923'e sürüklüyor. Yollan toza toprağa bulanmış, çamura kesmiş bir bozkır ka- sabasında, Ankara'da derme çatma bir binada, "Efendiler, yann sabah Cumhuriyet'i ilan edeceğiz" diyen adamın, bu yalın cümle ile Küçük Asya'nın kaderinde yarattığı o büyük 10 Kasım 9'u 5 Geçe ve 10'u 5 Geçe dönüşümü kavramaya çalışı- yorsunuz. Artık "geçen "diyeadlandır- dığınız yüzyılın başında, yer- yüzünde esen o umut dolu rüzgâriarı anımsıyorsunuz. Halklann kendi kaderierini el- lerine almak için ayağa kalk- tıklan, insanın daha esen, da- ha haklı, daha adil bir dünya- yı kendi elleriyle kurabileceği- ne inandığı o büyük günleri anımsamak bile coşkulandın- yorsizi. Kul bilinci iliğine kemi- ğine sinmiş, devlet tapıncın- dan kopmayı günahla eşde- ğer saymış bir toplumda, bir gecede "özgüryurttaşlar"ya- ratacak bir yolun önündeki en- gelleri gözünü kırpmadan yık- mış bir "ctevrimcrnin, çok de- ğil on yıl sonra "...azzamanda büyük işler başardık" diyece- ğini düşünüyorsunuz; kulağı- nızda demir ağlarla örülmüş bir anayurdu anlatan marşlar çınlıyor... Sonra saat 9'u 5 geçe oldu. Cağaloğlu'nun her zaman gü- rültülü sokağında sessizlik patladı. Hep birlikte sustuk ve düşündük. • • • * • Yazık, komşumuzun irili ufaklı çocuklanndan aynlmak gerek. Saat 10'u 5 geçe, İs- tanbul 2. Ağır Ceza Mahke- mesi yargıçlannın karşısına di- kilecek ve "Ulucanlar cankın- mı" üstüne yazdığınız iki yazı- nın hesabını vereceksiniz. İstanbul Lisesi kapı kom- şuysa, İstanbul Adliyesi de ya- kın komşu. Üstelik otuz yıllık sadık ve düzenli "müşteri- s/"yim. Otuz yılda nice stajyer savcıyı dolaylı yoldan eğitmiş, nice ünlü yargıca emekliliğine kadar eşlik etmişiz. Türk Ceza Yasası'nın 159. maddesi kapsamında "devle- tin manevi şahsiyetini tahkir ve tezyif ve terzir ettiğim için iki yazıdan ayn ayn 6 yıla ka- dar hapsim isteniyor. Adalet Bakanlığı'nın zoriadığı savcı- nın satıriar arasında dolanıp cımbızlayarak bulabildiği "suç" da Ulucanlar cankınmı üstüne söylenenler. Adalet Bakanlığı, Ulucan- lar"da hukukun bittiği ve zor- balığın başladığı o günün anıl- masından bile ürküyor. "Can- kınm" nitelemesine alabildiği- ne öfkeleniyor. 10 yurttaşımı- zın şışlenerek, yakılarak, ezile- rek boğularak yok edildiği, hu- kukun ırzına geçildiği o gün üstüne yazan gazeteciyi düş- man belliyor; ne pahasına olursa olsun cezalandmlması- nı istiyor, diretiyor. Savunmamı, avukatlanmın söylediklerini aktarmanın hiç gereği yok. Zorbalığın ege- men kılındığı yerde, Ulucan- lar'da yok olan hukukun yar- dımına yine hukuk koştu. Is- tanbul'daki dört hukukçu (üç yargıç ve bir savcı) elbiriiği ile, oybiriiği ile hukuka sahip çık- tılar; sanık Aydın Engin'i her iki davadan da tek celsede beraat ettirdiler. "Ulucanlar'da on yurttaşın bilerek, önceden planlanarak yok edildikleri" gerçeği Adalet Bakanlığı'nda- ki sorumlulann üstünde kaldı. Adliye binasından çıktım. Sultanahmet'te yüzyillık ağaç- lardan sonbahar yapraklan düşüyor. Içimde bir serinlik. Savunmada ettiğim bir lafı ke- yifle kafamda ve dilimde evi- rip çeviriyorum: Ben savcılann, Ulucanlar gibi bir cankınmda duyartılık gösteren gazeteciler hakkın- da değil, göstermeyen gaze- teciler hakkında iddianame düzenleyeceği bir Türkiye'nin düşünü kurmakta karartı- yım..." Güzel söylemişim. 10 Ka- sım'a yakışmış. Cumhuriyet yurttaşına yakışmış... POLİTtKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA •••Mavi Yeşil Bir Ada Bir sıkıntı büyüyordu içimizde, yoksa yaşam gri kentlerin gölgesinde belirsizliğin içine mi sü- rüklüyor bizi?.. Karmakanşık duygular içindeydim... TÜYAP Kitap Fuan'nda 'Çağdaşımız Uğur Mumcu' panelinde Sevgi Özel, Server Tanilli ve Ali Sirmen'le birfikteydik... Izleyicilerin çoğunluğu gençlerdi, dikkatle ko- nuşmacılan izliyorlardı... Server Tanilli'nin güzel ve anlamlı konuşması- nı dinlerken gözlerimi kapadım bir süre... Sonra, Edmond Jabes'in 'kelimenin içinde- ki hayat ile ölüm arasında söyleşi's\n\ anımsa- dım... Şafak, yukel, çiylerle kaplı, dünyanın bütün sorunlannın açmak üzere olduğu bir tomurcuk muydu? Jabes şöyle diyordu: "Şafak, yukel, çiylerle kaplı, dünyanın bütün sorunlannın açmak üzere olduğu tomurcuktur. Evrenin önceden var oluşu. Yakında, üzerinde gölgelerin kıpırdamadığı bir gül görürüz yalnız- ca, bürüneceği renkler öğleye kadar teklik ve duraklamanın renkleri olacaktır. Sonu geldiğin- de, sayılar içinde ölmek için çoğalacaktır. Dünya bizim gibisaf. Dün veyarın bir aym ba- sit cümle." Panelden üç-dört saat önce, giderek grileşen gökyüzüne bakarken elimde Ustün Akmen'in 'Yarim Nereyi Mesken Tuttun' (Aksoy Yayıncı- lık), Ve Perde' (Cumhuriyet Yayınlan) kitapla- n vardı... Karmakanşık duygular içindeydim... Büyük hayıflanmalann doludizgin olduğu bir sonbahar öğlesinde sevecenliğin o titrek ku- maşını arayan gençlerle konuştum... Kentler kirlenince insanlar da mı kirleniyordu? Neden duyarsızdı insanlar bu kadar? Üstün Akmen Cezayir'i anlatırken soruyordu: "Geri kalmış bir sömürgeyi modern bir sos- yalist topluma dönüştürmek kolay mı? Kolay mı kurtulmak? Kolay mı şeriatla baş etmek? Hani bağımsızlığın diyeti? Zaten şu özgürlük ve dü- zen, hiçbir yerde biriikte varolmuyor. Ge/ge/e- lim ikisinden de vazgeçilmiyor. Ne tuhaf..." Sonra bir çırpıda Akropolis'ten Moskova'ya gidiyorduk, Akmen'in 'Yarim NereyiMesken Tut- tun' kitabını okurken... • • • Server Tanilli'yi dinlerken 1980 öncesinin fo- toğraflannı görüyordum... Vızıldayan bir kurşun, kahpece hazırlanmış bir tuzakAbdi Ipekçi'nin, Necdet Güçlü'nün, Ce- vatYurdakul'un, Orhan CavitTütengM'in, Do- ğan Öz'ün; Balgat'ta, Bahçelievler'de, İstanbul Universitesi'nde öldürülen gençlerin mezaria- nnda kıımızı karanfilleri büyütüyordu... Server Tanilli de o kahpece hazırtanmış tuzak- lardan payını almıştı... Gözlerimi yumdum... ı l j ->>--» .J3 Birsesle irkildim: " ' " "Bana milliyetçiler adam öldürüyor dedirte- mezsiniz!" Panel bir saatte bitti... Eve geldim... Server Tanilli'nin 'Strasbourg Yazılan'nı (Adam Yayınlan) okumayı sürdürdüm... "Türkiye'de devlet, yıllar var ki, eğitim siste- mini böylesi bir kısıriığın dar sokaklanna getirip sokmuştur; çünkü gençlerine saygısı yoktur dü- zenin; düşünmeyen, eleştirmeyen insanlar is- tenmektedir; biryanda molla eğitimini körükle- menin altında yatan da budur. Gençlerarasından kazara düşünenleri ve sor- gulayanlan çıkmışsa, haklan coptur, kurşunlan- maktırya da hapishanelerin karanlığına tıkılmak! Gazeteler 'Cezaevleri ölüm sınırında' diye yazı- yor ve neredeyse iki ayını dolduracakaçlık grev- lerinden kaygılandıncı haberier veriyorlar. Neyin mi cezasını çekiyor o gençler? Başta düşünmenin, eleştirmenin, gerekiyor- sa 'hayır' demenin! Utanmalıyız onlara yapılanlardan!.." • • • Umutlarımız belki de mavi yeşil adalarda saklı... O umutlan gençler yakalayabilecekler mi? Kaçak düşleri kovalayan bizler, karanlığın içinden sıynlmak için çabalarken keyfl gıcır bey- ler çelişkiler yumağı içinde geleceklerini düşü- nüyoriardı... Biliyorum ki yüreğimiz eski vardiya yalnızlı- ğı içinde!.. Siyasetin kirliliğine yenik düşmüş, medyanın aymazlığına şaşıran küçük bir kesim zamanın akvaryumu içinde öfkeli!.. Bir masal ülkesindeyiz sanki!.. Server Tanilli'yle umudun kilidini açmaya, Üs- tûn Akmen'le kentleri dolaşmaya ne dersiniz? hikmet.cetinkaya(a cumhuriyetcom.tr Faks numaramız: 0212/513 90 98 Cumhuriyet k ı t a p 1 a r ı Hikmet Çetinkaya ALACA BİR ÖFKE Ey benım aydınlık gunlen beUeveu Turkıyem!.. Ey benım ölüme alkış tutan halkım!.. Ey benım şafağın yolunu açan suskun akşamların hüznünü yaşam bıçımı sanan ınsanım1 Ey benım özgürlükleri Erbakan Hoca'nın takkesınde arayan romantik aydınım1 p' CumhuriYBt Çağ Pazarlama A Ş. Türkocağı Cad. No:39/41 ^ kitap kulübü (34334)Cağa!o^!u-lstanbul Tel (212)514 0196
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle