25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 EKİM 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFAA ? HABERLER Sezer'den Kostunica'ya mesaj • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, halk hareketiyle yönetimi kontrol altına alan ve seçimde aldığı galibiyeti tanınan Yugoslavya Devlet Federasyonu'nun (YFC) yeni Cumhurbaşkanı Vöjislav Kostunica'ya mesaj gönderdi. Sezer, •'YFC halkının seçim sonuçlanyla göstermiş olduğu demokrasi ve değişim doğrultusundaki iradesinin sonuca ulaşmasından büyük memnuniyet duyduk" dedi. Demirel: Egebank'm parçası değffim • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, dûn gazetecilerin, yeğeni Yahya Murat Demirel ve Egebank'a ilişkin sorulan üzerine, kendisinin 'Egebank'm parçası' olmadığını ileri sürerek "Bazı gayretlerle beni Egebank'm parçasıymışım gibi göstermek istiyorlar. Suçlu olan varsa hukkk kuralları çerçevesinde cezasını çeker" dedi. Demirel, cezaevindeki yeğeni ile ılgıli olarak "Ziyaret edecek misiniz" sorusunu "Bu kadar" diyerek yanıtsız bıraktı. MeryemAna heyKefciği Vatikan'da • ROMA(AA)- Portekiz'in Fatima kasabasmda bulunan Meryem Ana heykelciği, jubile kutlamalan dolayısıyla ük kez Vatikan'a getirildi. Vatikan'm San Piyer Meydanı'nda düzenlenen ayinde konuşan Papa 2, JeanPaul, "Fatima'nnf3. sırn olan Ağca suikastında, Meryem Ana'nın beni kurşunlardan koruduğuna inandım" dedi. Sokak çocuklan Gürtuna'yı ağtatü • İstanbul Haber Servisi - lstanbul Vakfı'nın Tank Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde, sokakta çalışan ve yaşayan çocuklara yardım malzemesi dağıttıgı törende etkilenen lstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, yine aynı vakfin Büyükşehir Belediyesi'nde düzenlediği törende bu tabloyu anlatırken gözyaşlannı tutamadı. Cocuklann durumunun ıçıni ezdiğini söyleyen Gürtuna, "Bu çocuklara karşı sorumluluğumuz çok fazla" dedi. KaddafiJOyri sonra Şam'da • ANKARA (AA) - Libya lideri Muammer Kaddafi, 10 yıllık aradan sonra ilk defa Sunye'run başkenti Şam'a gelerek Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile görüştü. Libyalı yetkiliİCT görüşmelerin gündemini, Filistin topraklanndaki olaylar ve Arap dayanışmasının yollannı aramanın oluşturduğunu kaydetti. Tüpgeçtt projesine kaynak • KANDIRA(AA)- Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz, "tstanbul Tüp Geçit Projesi"ne kaynak bulunduğunu açıkladı. Öksüz, "Projeyi yaşama geçirmek için 0.75 faizle 15 yıl ödemesiz 870 mılyon dolar kredi bulduk" dedi. 'irinci bölge olan "A" düzeyini 20 Haziran'da su basü. "B" düzeyini ise 4 Ekim'de su basacaktı. Bütün kurtarma planlan ona göre yapılmıştı. Oysa beklenen olmadı. Kuraklık, kurtarma çahşmalanndan yana çıktı. Sular 4 Ekim'de öngörülen 385 m. düzeyine yükselmeyip 382'de kaldı. Bir olasılık su öngörülen düzeye en erken 15 Ekim'de çıkacak. Bu durumda ne yapılması gerekirdi? Bunu fırsat bilip kurtarma çahşmalannın 11 gün daha sürdürülmesi gerekmez miydi? Hayır, öyle olmadı. Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nden geldiği söylenen bir kararla kurtarma çalışmalan durduruldu. Öngörülen su düzeyine çıkılmadığı halde kurtarma kazıları durduruldu Zeugmaüa ilgi/ıçve garlpolaylaryaşaruyorÖZGEN ACAR • BtRECİK - Barajlan olumsuz etki- leyen kuraklık, Zeugma'nın kurtanlma- sına önemli katkıda bulunacak iken ça- lışmalan durdurma yolunda alınan bir yanlış karar herkesi şaşırttı. Aylardır herkes Zeugma'yı kurtarma- ya çabalıyor. Birinci bölge olan "A" dü- zeyini 20 Haziran'da su bastı. "B" dü- zeyini ise 4 Ekim'de su basacaktı. Bü- tün kurtarma planlan ona göre yapıl- mıştı. Oysa beklenen olmadı. Kuraklık, kurtarma çahşmalanndan yana çıktı. Su- lar 4 Ekim'de öngörülen 385 m. düze- yine yükselmeyip 382'de kaldı. Bir ola- sılık, su öngörülen düzeye en erken 15 Ekim'de çıkacak. Bu durumda ne ya- pılması gerekirdi? Bunu fırsat bilip kurtarma çahşmalannın 11 gün daha sürdürülmesi gerekmez miydi? Hayır, öyle olmadı. Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nden geldiği söylenen bir kararla kurtarma çalışmalan durdurul- du. Zeugma'da çok ilginç olaylar olu- yor. Zeugma'da dört ayn arkeoloji grubu çalışıyor. İlk üç grubun çahşmalan Mü- ze Müdür Vekili Kemal Sertok'un eş- güdümünde yürütülüyor. Dört arkeoloji grubu Birinci grup çahşma, bir buçuk yıl- dır yaz-kış demeden, çeşitli yokluklar içinde, Gaziantep Valiliği'nin deste- ğinde müze arkeologlarından Mefamet Onal'ın yönetiminde yapılıyor. Ikinci grup, Fransız Dışişleri Bakanlığı'nm fi- nanse ettiği Dr. Catherine Reynal-Aba- die başkanlığındaki Fransız arkeolog- lanndan oluşuyor. Üçüncüsü ise "B" bölgesi kur- tarma kazılan için GAP yönetimi emrine 5 milyon dolarlık bağış ya- pan Amerikalı "Packard Huma- nitiesInstitute(PHrr ile anlaşma- lı gelen ve "profesyonel arkeolog- lann'' bulunduğu "Oxford Archa- eologkal Unit" ile restorasyon ve konservasyon çalışmalanm yürii- ten ttalyan "CentrodiConservazi- one Archaeologicar grubudur. Dördüncüsü de Türk işadamla- nnın maddi desteği ile oluşan "Ze- ugma Girişimi" adına Prof. Ümit Serdaroğlu başkanlığı'nda, Ser- tok'un eşgüdümünün dışında tu- tulan kurtarma grubudur. Sular ani yüksetince! Zeugma'daki olaylan şöyle sıra- layabiliriz: Birincisi... Barajınyapımcısı "Bi- recik AŞ" haziran ayındaki açıkla- masında su düzeyinin 4 Ekim'de 385 kotuna yükseleceğini, daha ön- ce herhangi bir yükselme olmaya- cağını, kurtarma çalışmalannda bu tarihin göz önüne ahnmasını bildir- di. Ancak, ağustosta 378 kotunda olması gerekirken, baraj yönetimi arkeologlara haber vermeden su düzeyini birden 380 kotuna yükselt- ti. Fransız kazı alanmda bir moza- ik ve bazı freskler ile birlikte çe- şitli eserler beklenmedik biçimde su altında kaldı. Bundan sonra Fran- sızlar Zeugma'da kazı yapamadı- lar. Aym olayda, Erken Hıristiyanlık döneminde, piskoposun konutu (episkopion) olduğu sanılan ve ta- banında Roma mozaikleri bulunan anıtsal nitelikli eşsiz bir yapı da su al- tında kayboldu. fkincisi... Kurtarma kazılannı gün- de iki vardiyaya çıkarmak ve çalışma- lan gerektiğinde geceye de yaymak amacıylajeneratörlerden ücretsiz elekt- rik verme önerisi de kabul edilmedi. Kurakhk sulan yüksdtmeyince! Üçüncüsü... Bölgedeki tüm barajlar- da kuraklık nedeniyle su birikimi ola- mayacağı için 4 Ekim olarak öngörü- len 385 kotuna ulaşılamayacağı hafta- larca önce anlaşıldığı halde kurtarma çalışmalan her nedense o gün anlaşıl- mayan nedenlerle durduruldu. Aynca, baraj yetkilileri, enerji sağlayacak tür- binlerden birinin hazır olduğunu, 15 Ekim'de deneme yapılacağını, sadece o gün su düzeyinin bir günlüğüne 385 kotuna yükselip kuraklık düzeyi olan 382 kotuna tekrar ineceğini bildirdi- ler. Bu durumda 15 Ekim'e kadar 11 günlük bir zaman kazanıldığı halde kurtarma kazılannın durdurulması, böl- gede çalışan Türk, Ingiliz arkeologlar ile Italyan restoratörleri üzdü. Buna karşıhk Zeugma Girişimcileri adına kazılan yürüten ve eşgüdüm dışı tutu- lan Serdaroğlu grubunun durdurma ka- ran dışında tutulmasının nedeni de an- laşılamadı. 11 gün daha kazı çahşma- lan yapılmış olsaydı şu sonuçlar elde edilebilecekti: Kaçınlan firsattar: 1. Bazı öncelikli eserler çıkanlıp mü- zeyetaşınacaktı. 2. Bazı yapılann planlan tam olarak çıkanlacak, bilimsel açıdan geride ya- nıtsız soru kalmayacaktı. 3. Teraslar halinde yükselen binala- nn yanı sıra sokak merdivenleri arasm- da bağlantılar kurulabilecek ve kentin o bölgelerdeki planlan çıkanlabilecek- ti. 4. Roma döneminde iletişim ve tica- retin anlaşılmasına yardımcı olarak mühürlerin kil üzerindeki baskılann (bullalar) bulunduğu arşiv odası tam ola- rak kazılabilecekti. Dünya bulla reko- nı Girit Adası'ndaki 21 binlik bir bu- luntuydu. Oysa Zeugma'da önce 65 bin bulla bulunmuş, sonra yenı bulunanlar- la bu sayı 85 bini aşmıştı. Arkeoloji dünyasının bu önemli buluntusunu ba- nndıranicent kamu arşiv binasmfn 5te- ki odalannın kazısı da tamamlanama- dı. 5. Kıyıda daha çok Bizans ve Roma yapılan ele geçerken son gün bir nok- tada bunlann altında bir Yunan yapısı- nın bulunması ve niteliği anlaşılma- dan üzerinin örtülmesi işin en acı ya- nıydı. 6. Daha sonraki yıllarda 385 korun- dan itibaren kazı yapılması güçleşmek- tedir. Karada çalışan işçiler, daha son- ra su içinde kazmak zorunda kalacak- lar. Su içinde kazı olanağı ise hemen hemen olanak dışı olacak, buaradaba- rajdaki su düzeyinde yükselmeler bu bölgedeki arkeolojik verileri yok ede- cek. Para içinde parasızlık Bu oluşumlar nedeniyle PHl'nin kur- tarma kazılan için öngördüğü 5 milyon dolar, bu anlaşılmaz karar ile harcana- madığı için önemli bölümü boşa gide- cek. Buna karşılık Zeugma Girişimci- leri grubunun bölgesinde işçi ödeme- lerinde sorunlar yaşandığı. Türk işadam- lanndan düzenli paraakışı sağlanama- dığı için ödemelerin zamanında yapı- lamadığı belirlendi. Ödemeler konusunda bir sorun da- ha dikkati çekiyor. PHl'nin GAP'a ver- diği bütçeden işçilere net ve düzenli olarak 6 milyon lira ödeniyor. Ancak, Türk yasalangereği Türk arkeologla- ra 15 milyon lira gündelik ödenirken bu yasalara girmeyen yabancı arkeologla- ra en az 60 milyon lira gündelik veri- liyor. Bu arada yabancı arkeologlara tep- ki olarak bazı savlar da ortaya atılıyor. Bu arkeologlann bilimsellikten uzak, profesyonel çalısmalar yapüklan, ka; zılardakep^ekuılaınptahribsteyoıaç- tıklan söyleniyor. Kuşkusuz bu savı ortaya atanlar, Av- rupa'da kurtarma kazılan için "profes- yonel arkeoloji" kuruluşlannın varlı- ğını da bilmiyorlar. Örneğin 2.5 yıl ön- ce Hollanda'da 150 km. uzunlugunda bir demiryolu için profesyonel 1000 arkeoloğa iş verilmiş, yol boyundaki ta- rihsel miras birkaç ay içinde taranarak kurtanldıktan sonra yapıma başlanmış- tı. Türkiye için de zorunlu olan bu önemli kurumsal eksikliğin bir an ön- ce giderilmesi gerekiyor. Böylece, Ze- ugma'da yaşanan trajedi yerine bun- dan böyle yapılacak baraj, havaalanı, karayolu çalışmalannda bu tür profes- yonel arkeoloji kurumlannın devreye girmesi gerekiyor. Kepçe kullanılması, kuşkusuz bilim- sel arkeolojiyle bağdaşmayan bir olay- dır. Ancak su basmasına bir gün kala ortaya çıkanlan bir mağara odanın ta- banında görkemli bir mozaik ve du- varlannda resim bulunan bir alanda yı- ğılı tonlarca ağırlıktaki molozun bo- şaltılması için kepçenin kullanılması kaçınılmaz oluyor. Kepçeyi Zeugma'da sadece yabancılar değil Türk arkeolog- lar da kullanmak zorunda kalmış- lardı. Dünyadaki ve Zeugma'daki koşullan bilmeden, Zeugma'yı kurtarma çağnlanna baştan beri ilgi göstermeyen bazı akademis- yenlerin şimdiki dayanaksız sav- lannın üzüntü yarattığı gözleni- yor. Zeugma'nın geleceği İşin başından bu yana Zeugma konusunda kötü bir sınav veren Kültür Bakanlığı 'nın bundan son- raki " C bölgesi için bilinçli bir ça- lışma yapması gerekiyor. Zeug- ma'da konuştuğum Türk ve ya- bancı arkeologlann çoğunluğu şu noktalarda birleşiyorlar: 1. Artık kurtarma kazısı yapıl- mayacağı için bundan böyle cid- di ve bilimsel bir çahşma yürütül- melidir. 2. Kültür Bakanhğı ve GAP'ın, kurtarma kazılan için 5 milyon dolarbağışlayan, gerektiğinde *C" bölgesi için yıllara dağılacak biçim- de 30 milyon dolar yardım yapa- cağı söylenen PHI ile ciddi olarak konuşmasının zamanı gelmiştir. En az 50 yıllık bir kazı çahşması- nı gerektiren Zeugma için teknik, bilimsel olanaklan kapsamlı ve zengin olan bir yabancı üniversi- teye Zeugma'da çahşma ortamı hazırlanmalıdır. 3. Bugüne kadar olduğu gibi, Türk arkeolog, mimar, restoratör- lerinin yanı sıra Fransız ve Italyan bilim adamı ve uzmanlannın da aynı şemsiye altında uluslararası bir işbirliği boyutunda bir araya gel- meleri sağlanmalıdır. PAZAR ORHAN BURSALI Kbn Haklı? Turizm Bakanı Erkan Mumcu ile IÜ Rektörü Ke- mal Alemdaroğtu arasındaki tartışmaya, kimin hakü olduğu tutumuyla mı yaklaşmalı? Kim haklı diye ba- kıldığında iki ucu da olmayan bir değnek örneğiyle, karşı karşıya kalıyoruz. Örneğin Alemdaroğlu'nun, üniversıtesini öğrenim- bilim ve araştırma bakımından evrensel ölçülere yük- seltebilecek bir başan sergilediğini söyleyemeyiz. Bir rektörün öncelikli görevinin bu olduğunu kabul etme- liyiz. Rektör, üniversitesinin, üniversite kavramını ta- rihsel içeriği ile kucaklayıp ileriye, geleceğe taşıması- na hizmet etmelidir. Bu tarihsel içerik, aslında, ileriyı bakan ve durmadan gelişen uygariığın bütünüdür. Bî rektör de sadece, üniversitenin bu hedefine doğra daha iyi yol alabilmesini sağlayacak bir koordinatör olmalıdır. Ancak, lü'de bunun böyle seyretmediğıni, biliyoruz. Ote yandan, şerıatçıların üniversiteyi dinin ve gün- cel siyasal politikaların bir çatışma alanına dönüştürr mek istediklerı de bir gerçektir. Şerıatçılar başörtü- süyle elde edecekleri zaferle, aslında, ünıversitedeki şeriatçı bütün etkinliklere de meşruluk kazandırmanın, yolunu açmış olacaktır. ,' Ancak Rektör, üniversitede şeriatçı girışimlere karşı tavnnı dile getirirken, "Ûzgürlükler kaosu "ndan bafv sederek konulan birbirinden ayırt edememiştir. Rek-11 törün, şeriatçılıkla hiçbir ilgisi olmayan demokrat öğ->' retim üyelerinin özgürce konuşmalanndan da olduk- ça şikâyetçı olduğunu biliyoruz. • • • Turizm Bakanı Erkan Mumcu'ya gelınce. Konuş- masını Meral Tamer Milliyet'teki köşesinde yayı dı. Üniversitede düşünce ve tartışma özgürlüğü, bil ve geleceğin toplumlan konusunda söylediklenne dt- yecek bir şey yoktur. Özellikle şu saptamasına dıyö- cek hiçbir şey yok: "Bilginin tek başına üretim, bir inisiyatif bilimi haline geldiği bir uygariığa doğru gidi- yoruz ve bunu yaratan.. özgür insan aklıdır... eğer, düşüncelerin büyüyüp serpileceklerı bir özgüriük or-;, tamı yaratamazsanız, orada düşüncenin, orada bili* min gelişmesini beklemek hakkınız olamaz". Mumcu, üniversitenin bilim ve bilgi üreten bir yer olması gereğini konuşmasının eksenine oturtmuştur. Yani, BİLİM VE BlLGf ÜRETEBİLMEK İÇİN universi,- tede sınırsız bir özgürce düşünme ortamı yaratılmalır dır. Bu, kimse tarafından tartışma konusu yapılmıyor. Ancak konuşmasının tartışma yaratan puf noktası bi- limsel değil polıtiktir. Mumcu sınırsız düşünce ortamının yaratılması gef reğini söylerken, herhalde örneğin Burhan Şenata- lar ve diğer öğretim üyeleriyle rektör arasında yaşa- nan tartışmaya gönderme yapmıyordu. "TSK'nin duyaıiığını" esas aldığına ve üniversitenin duyarlığı ile TSK 'nin duyarlığı üslup ve biçım olarak aynı olamaz, dediğine göre, kastettıği üniversitede şeriatçı düşünce, akım ve girişimlerdir.. Mumcu, sınırsız düşünce özgürlüğü derken, aslın- da üniversitelerin şeriatçı düşünceye kucak açmas»" gereksiniminden bahsetmektedir. Zaten bugüne ka^ dar da düşünce özgürlüğünden ceza alan aydınlar; için, örneğin Yağmurdereli için herhangi bir özgür- lük istediğini duyan olmadı. Dünkü Cumhuriyet'te s --okuduk, radikai fslamcı Yazı dergisinın yayın kurult» • üyesi olduğunun ve bu dergıde yazıları da yayımlan- dığının ortaya çıkması ile de, Mumcu'nun geçmiş* kimliği ile üniversitelerde şeriatçılara özgüriük isteği birbiriyle örtüşmektedir. Mumcu'nun "duyarlığı", din ve şeriatın üniversitede yer bulması isteği ile sınııiı olduğu anlaşılmaktadır. Bunu ise, çağdaş söylemlerle dile getirdiği için gar boyamaktadır. * * • l] Mumcu'ya bu durumda sormak gerekır: ^ Şeriatçı düşünce, din tartışmaları, ne zamandjt» çağdaş üniversitelerin sorunu oldu? Jİ Şeriatçı düşüncenin tartışılması ile, ne zaman ve dünyanın hangi ülkesinde bilim üretildi, bilgi üretildi?^ Dünyanın hangi ülkesi, şeriatı üniversitesinde tar-' tıştırmadığı için geri kaldı? - Bilime, bilimsel öğrenime ve üretime dinci düşün- celeri sokarak mı, geleceğin bilim ve bilgi üreten Tür- kiye'sini yaratacaksınız? Mumcu'ya son bir soru: Üniversitelerin bilgi ve bi- lim üreten bir kurum olabilmesi için bugüne kadar yaptığınız tek bir eylemi gösterir misiniz? • • • Ne yazık ki politikacı, üniversiteyi genel olarak oy avcılığıntn propaganda yeri olarak gördü bugüne ka- dar. Mumcu, onlardan farklı değil. Mumcu'nun farkı, çağdaş bir söylemi benimsemesi ve bu söylemi de başanyla dile getirmesi. Bütün bunlann ötesinde, Mumcu'nun tutumundan, ANAP'ın seçimlerde yöneleceği oy deposunu belirie- diği görülüyor. /A ;r,J ı .M A g J •) "i obursalife bilimmerkezi.org.tr Zeugma yalnız değil' sempozyumu Kültürel miraslara \ sahip çıkma çağnsi tstanbul Haber Servisi - Türkiye'nin kültürel mirası- nın korunması için "Baraj- lar ve Kültürel Miras Sivil Toplum Kuruluşlan İzleme Kurulu" oluşturuldu. İzle- me Kurulu. Zeugma için ka- muoyunda oluşan duyarlı- lığm, tehdit altında olan di- ğer bölgeler içm de gösteril- mesi gerektigini vurguladı. Mimarlar Odası Genel Başkanı Okta> Ekinci. ta- rihi korumanın ilericilik. yok etmenin ise gericilik olduğunu vurguladı. Kurul tarafindan Darphane-i Ami- re binasında düzenlenen " Zeugma yalnız değir ko- nulu sempozyumda konu- şan Ekinci, Zeugma için oluşan kamuoyu duyarhlı- ğını, Türkiye'nin bütün coğrafyasını kapsayan bir duyarlılığa dönüştürmeyi amaçladıklannı söyledi. Ekinci, Türkiye'de proje- lerin kültürel \ arlıklan gö- zetmeyen bir anlayışta ol- duğunu \Tjrguladı. Inşaat Mühendısleri Od«- sı lstanbul Şube Başkanı Cj- nıal Gökçe. tarihin gelecejk kuşaklara aktanlması gereft- tiğine dıkkat çekerek gidf- rek artan sorunlar karşısırî- da "kullan. gerisini düşün- me" politikasmdan \ azgeça- mesi gerektiğine ışaret ettj. Tarih Vakfı Genel Sekrş- teri Orhan Sflier. barajlanjı ulusal \e uluslararası i n i at firmalan için çok büy kâr kaynakları olması v^ büyük projelerde rant pay- laijimının yaşanmasının devlet kadrolannda "şant^ ve baltalama>ı içeren tar|- hi korumama örgütterininf oluşmasına yol açtıgını vu|- guladı. Arkeoloji ve Arkç- ologlar Derneği İstanbyl Şubesı adına söz alan Asjı Özdoğan ise arkeologlarıjı ve bürokrasınin "trajik^- mik" bir şekilde inatlaş^- ğını anlatarak "İzniniı;i vermeyeceğiz' denilerek aba altından sopa gös- terilivor" deJı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle