Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 EKİM 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFAA
?
HABERLER
Sezer'den
Kostunica'ya
mesaj
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer, halk
hareketiyle yönetimi
kontrol altına alan ve
seçimde aldığı galibiyeti
tanınan Yugoslavya Devlet
Federasyonu'nun (YFC)
yeni Cumhurbaşkanı
Vöjislav Kostunica'ya
mesaj gönderdi. Sezer,
•'YFC halkının seçim
sonuçlanyla göstermiş
olduğu demokrasi ve
değişim doğrultusundaki
iradesinin sonuca
ulaşmasından büyük
memnuniyet duyduk"
dedi.
Demirel:
Egebank'm
parçası değffim
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Eski Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel, dûn
gazetecilerin, yeğeni
Yahya Murat Demirel ve
Egebank'a ilişkin sorulan
üzerine, kendisinin
'Egebank'm parçası'
olmadığını ileri sürerek
"Bazı gayretlerle beni
Egebank'm parçasıymışım
gibi göstermek istiyorlar.
Suçlu olan varsa hukkk
kuralları çerçevesinde
cezasını çeker" dedi.
Demirel, cezaevindeki
yeğeni ile ılgıli olarak
"Ziyaret edecek misiniz"
sorusunu "Bu kadar"
diyerek yanıtsız bıraktı.
MeryemAna
heyKefciği
Vatikan'da
• ROMA(AA)-
Portekiz'in Fatima
kasabasmda bulunan
Meryem Ana heykelciği,
jubile kutlamalan
dolayısıyla ük kez
Vatikan'a getirildi.
Vatikan'm San Piyer
Meydanı'nda düzenlenen
ayinde konuşan Papa 2,
JeanPaul, "Fatima'nnf3.
sırn olan Ağca
suikastında, Meryem
Ana'nın beni kurşunlardan
koruduğuna inandım"
dedi.
Sokak çocuklan
Gürtuna'yı ağtatü
• İstanbul Haber Servisi -
lstanbul Vakfı'nın Tank
Zafer Tunaya Kültür
Merkezi'nde, sokakta
çalışan ve yaşayan
çocuklara yardım
malzemesi dağıttıgı
törende etkilenen lstanbul
Büyükşehir Belediye
Başkanı Ali Müfit
Gürtuna, yine aynı vakfin
Büyükşehir Belediyesi'nde
düzenlediği törende bu
tabloyu anlatırken
gözyaşlannı tutamadı.
Cocuklann durumunun
ıçıni ezdiğini söyleyen
Gürtuna, "Bu çocuklara
karşı sorumluluğumuz çok
fazla" dedi.
KaddafiJOyri
sonra Şam'da
• ANKARA (AA) - Libya
lideri Muammer Kaddafi,
10 yıllık aradan sonra ilk
defa Sunye'run başkenti
Şam'a gelerek Suriye
Devlet Başkanı Beşşar
Esad ile görüştü. Libyalı
yetkiliİCT görüşmelerin
gündemini, Filistin
topraklanndaki olaylar ve
Arap dayanışmasının
yollannı aramanın
oluşturduğunu kaydetti.
Tüpgeçtt
projesine kaynak
• KANDIRA(AA)-
Ulaştırma Bakanı Enis
Öksüz, "tstanbul Tüp
Geçit Projesi"ne kaynak
bulunduğunu açıkladı.
Öksüz, "Projeyi yaşama
geçirmek için 0.75 faizle
15 yıl ödemesiz 870
mılyon dolar kredi
bulduk" dedi.
'irinci bölge olan
"A" düzeyini 20
Haziran'da su basü. "B"
düzeyini ise 4 Ekim'de su
basacaktı. Bütün
kurtarma planlan ona
göre yapılmıştı. Oysa
beklenen olmadı.
Kuraklık, kurtarma
çahşmalanndan yana
çıktı. Sular 4 Ekim'de
öngörülen 385 m.
düzeyine yükselmeyip
382'de kaldı. Bir olasılık
su öngörülen düzeye en
erken 15 Ekim'de
çıkacak. Bu durumda ne
yapılması gerekirdi?
Bunu fırsat bilip
kurtarma çahşmalannın
11 gün daha sürdürülmesi
gerekmez miydi? Hayır,
öyle olmadı. Anıtlar ve
Müzeler Genel
Müdürlüğü'nden geldiği
söylenen bir kararla
kurtarma çalışmalan
durduruldu.
Öngörülen su düzeyine çıkılmadığı halde kurtarma kazıları durduruldu
Zeugmaüa ilgi/ıçve
garlpolaylaryaşaruyorÖZGEN ACAR •
BtRECİK - Barajlan olumsuz etki-
leyen kuraklık, Zeugma'nın kurtanlma-
sına önemli katkıda bulunacak iken ça-
lışmalan durdurma yolunda alınan bir
yanlış karar herkesi şaşırttı.
Aylardır herkes Zeugma'yı kurtarma-
ya çabalıyor. Birinci bölge olan "A" dü-
zeyini 20 Haziran'da su bastı. "B" dü-
zeyini ise 4 Ekim'de su basacaktı. Bü-
tün kurtarma planlan ona göre yapıl-
mıştı.
Oysa beklenen olmadı. Kuraklık,
kurtarma çahşmalanndan yana çıktı. Su-
lar 4 Ekim'de öngörülen 385 m. düze-
yine yükselmeyip 382'de kaldı. Bir ola-
sılık, su öngörülen düzeye en erken 15
Ekim'de çıkacak. Bu durumda ne ya-
pılması gerekirdi? Bunu fırsat bilip
kurtarma çahşmalannın 11 gün daha
sürdürülmesi gerekmez miydi? Hayır,
öyle olmadı. Anıtlar ve Müzeler Genel
Müdürlüğü'nden geldiği söylenen bir
kararla kurtarma çalışmalan durdurul-
du.
Zeugma'da çok ilginç olaylar olu-
yor.
Zeugma'da dört ayn arkeoloji grubu
çalışıyor. İlk üç grubun çahşmalan Mü-
ze Müdür Vekili Kemal Sertok'un eş-
güdümünde yürütülüyor.
Dört arkeoloji grubu
Birinci grup çahşma, bir buçuk yıl-
dır yaz-kış demeden, çeşitli yokluklar
içinde, Gaziantep Valiliği'nin deste-
ğinde müze arkeologlarından Mefamet
Onal'ın yönetiminde yapılıyor. Ikinci
grup, Fransız Dışişleri Bakanlığı'nm fi-
nanse ettiği Dr. Catherine Reynal-Aba-
die başkanlığındaki Fransız arkeolog-
lanndan oluşuyor.
Üçüncüsü ise "B" bölgesi kur-
tarma kazılan için GAP yönetimi
emrine 5 milyon dolarlık bağış ya-
pan Amerikalı "Packard Huma-
nitiesInstitute(PHrr ile anlaşma-
lı gelen ve "profesyonel arkeolog-
lann'' bulunduğu "Oxford Archa-
eologkal Unit" ile restorasyon ve
konservasyon çalışmalanm yürii-
ten ttalyan "CentrodiConservazi-
one Archaeologicar grubudur.
Dördüncüsü de Türk işadamla-
nnın maddi desteği ile oluşan "Ze-
ugma Girişimi" adına Prof. Ümit
Serdaroğlu başkanlığı'nda, Ser-
tok'un eşgüdümünün dışında tu-
tulan kurtarma grubudur.
Sular ani yüksetince!
Zeugma'daki olaylan şöyle sıra-
layabiliriz:
Birincisi... Barajınyapımcısı "Bi-
recik AŞ" haziran ayındaki açıkla-
masında su düzeyinin 4 Ekim'de
385 kotuna yükseleceğini, daha ön-
ce herhangi bir yükselme olmaya-
cağını, kurtarma çalışmalannda bu
tarihin göz önüne ahnmasını bildir-
di. Ancak, ağustosta 378 kotunda
olması gerekirken, baraj yönetimi
arkeologlara haber vermeden su
düzeyini birden 380 kotuna yükselt-
ti. Fransız kazı alanmda bir moza-
ik ve bazı freskler ile birlikte çe-
şitli eserler beklenmedik biçimde
su altında kaldı. Bundan sonra Fran-
sızlar Zeugma'da kazı yapamadı-
lar.
Aym olayda, Erken Hıristiyanlık
döneminde, piskoposun konutu
(episkopion) olduğu sanılan ve ta-
banında Roma mozaikleri bulunan
anıtsal nitelikli eşsiz bir yapı da su al-
tında kayboldu.
fkincisi... Kurtarma kazılannı gün-
de iki vardiyaya çıkarmak ve çalışma-
lan gerektiğinde geceye de yaymak
amacıylajeneratörlerden ücretsiz elekt-
rik verme önerisi de kabul edilmedi.
Kurakhk sulan yüksdtmeyince!
Üçüncüsü... Bölgedeki tüm barajlar-
da kuraklık nedeniyle su birikimi ola-
mayacağı için 4 Ekim olarak öngörü-
len 385 kotuna ulaşılamayacağı hafta-
larca önce anlaşıldığı halde kurtarma
çalışmalan her nedense o gün anlaşıl-
mayan nedenlerle durduruldu. Aynca,
baraj yetkilileri, enerji sağlayacak tür-
binlerden birinin hazır olduğunu, 15
Ekim'de deneme yapılacağını, sadece
o gün su düzeyinin bir günlüğüne 385
kotuna yükselip kuraklık düzeyi olan
382 kotuna tekrar ineceğini bildirdi-
ler.
Bu durumda 15 Ekim'e kadar 11
günlük bir zaman kazanıldığı halde
kurtarma kazılannın durdurulması, böl-
gede çalışan Türk, Ingiliz arkeologlar
ile Italyan restoratörleri üzdü. Buna
karşıhk Zeugma Girişimcileri adına
kazılan yürüten ve eşgüdüm dışı tutu-
lan Serdaroğlu grubunun durdurma ka-
ran dışında tutulmasının nedeni de an-
laşılamadı. 11 gün daha kazı çahşma-
lan yapılmış olsaydı şu sonuçlar elde
edilebilecekti:
Kaçınlan firsattar:
1. Bazı öncelikli eserler çıkanlıp mü-
zeyetaşınacaktı.
2. Bazı yapılann planlan tam olarak
çıkanlacak, bilimsel açıdan geride ya-
nıtsız soru kalmayacaktı.
3. Teraslar halinde yükselen binala-
nn yanı sıra sokak merdivenleri arasm-
da bağlantılar kurulabilecek ve kentin
o bölgelerdeki planlan çıkanlabilecek-
ti.
4. Roma döneminde iletişim ve tica-
retin anlaşılmasına yardımcı olarak
mühürlerin kil üzerindeki baskılann
(bullalar) bulunduğu arşiv odası tam ola-
rak kazılabilecekti. Dünya bulla reko-
nı Girit Adası'ndaki 21 binlik bir bu-
luntuydu. Oysa Zeugma'da önce 65 bin
bulla bulunmuş, sonra yenı bulunanlar-
la bu sayı 85 bini aşmıştı. Arkeoloji
dünyasının bu önemli buluntusunu ba-
nndıranicent kamu arşiv binasmfn 5te-
ki odalannın kazısı da tamamlanama-
dı.
5. Kıyıda daha çok Bizans ve Roma
yapılan ele geçerken son gün bir nok-
tada bunlann altında bir Yunan yapısı-
nın bulunması ve niteliği anlaşılma-
dan üzerinin örtülmesi işin en acı ya-
nıydı.
6. Daha sonraki yıllarda 385 korun-
dan itibaren kazı yapılması güçleşmek-
tedir. Karada çalışan işçiler, daha son-
ra su içinde kazmak zorunda kalacak-
lar. Su içinde kazı olanağı ise hemen
hemen olanak dışı olacak, buaradaba-
rajdaki su düzeyinde yükselmeler bu
bölgedeki arkeolojik verileri yok ede-
cek.
Para içinde parasızlık
Bu oluşumlar nedeniyle PHl'nin kur-
tarma kazılan için öngördüğü 5 milyon
dolar, bu anlaşılmaz karar ile harcana-
madığı için önemli bölümü boşa gide-
cek. Buna karşılık Zeugma Girişimci-
leri grubunun bölgesinde işçi ödeme-
lerinde sorunlar yaşandığı. Türk işadam-
lanndan düzenli paraakışı sağlanama-
dığı için ödemelerin zamanında yapı-
lamadığı belirlendi.
Ödemeler konusunda bir sorun da-
ha dikkati çekiyor. PHl'nin GAP'a ver-
diği bütçeden işçilere net ve düzenli
olarak 6 milyon lira ödeniyor. Ancak,
Türk yasalangereği Türk arkeologla-
ra 15 milyon lira gündelik ödenirken bu
yasalara girmeyen yabancı arkeologla-
ra en az 60 milyon lira gündelik veri-
liyor.
Bu arada yabancı arkeologlara tep-
ki olarak bazı savlar da ortaya atılıyor.
Bu arkeologlann bilimsellikten uzak,
profesyonel çalısmalar yapüklan, ka;
zılardakep^ekuılaınptahribsteyoıaç-
tıklan söyleniyor.
Kuşkusuz bu savı ortaya atanlar, Av-
rupa'da kurtarma kazılan için "profes-
yonel arkeoloji" kuruluşlannın varlı-
ğını da bilmiyorlar. Örneğin 2.5 yıl ön-
ce Hollanda'da 150 km. uzunlugunda
bir demiryolu için profesyonel 1000
arkeoloğa iş verilmiş, yol boyundaki ta-
rihsel miras birkaç ay içinde taranarak
kurtanldıktan sonra yapıma başlanmış-
tı. Türkiye için de zorunlu olan bu
önemli kurumsal eksikliğin bir an ön-
ce giderilmesi gerekiyor. Böylece, Ze-
ugma'da yaşanan trajedi yerine bun-
dan böyle yapılacak baraj, havaalanı,
karayolu çalışmalannda bu tür profes-
yonel arkeoloji kurumlannın devreye
girmesi gerekiyor.
Kepçe kullanılması, kuşkusuz bilim-
sel arkeolojiyle bağdaşmayan bir olay-
dır. Ancak su basmasına bir gün kala
ortaya çıkanlan bir mağara odanın ta-
banında görkemli bir mozaik ve du-
varlannda resim bulunan bir alanda yı-
ğılı tonlarca ağırlıktaki molozun bo-
şaltılması için kepçenin kullanılması
kaçınılmaz oluyor. Kepçeyi Zeugma'da
sadece yabancılar değil Türk arkeolog-
lar da kullanmak zorunda kalmış-
lardı. Dünyadaki ve Zeugma'daki
koşullan bilmeden, Zeugma'yı
kurtarma çağnlanna baştan beri
ilgi göstermeyen bazı akademis-
yenlerin şimdiki dayanaksız sav-
lannın üzüntü yarattığı gözleni-
yor.
Zeugma'nın geleceği
İşin başından bu yana Zeugma
konusunda kötü bir sınav veren
Kültür Bakanlığı 'nın bundan son-
raki " C bölgesi için bilinçli bir ça-
lışma yapması gerekiyor. Zeug-
ma'da konuştuğum Türk ve ya-
bancı arkeologlann çoğunluğu şu
noktalarda birleşiyorlar:
1. Artık kurtarma kazısı yapıl-
mayacağı için bundan böyle cid-
di ve bilimsel bir çahşma yürütül-
melidir.
2. Kültür Bakanhğı ve GAP'ın,
kurtarma kazılan için 5 milyon
dolarbağışlayan, gerektiğinde *C"
bölgesi için yıllara dağılacak biçim-
de 30 milyon dolar yardım yapa-
cağı söylenen PHI ile ciddi olarak
konuşmasının zamanı gelmiştir.
En az 50 yıllık bir kazı çahşması-
nı gerektiren Zeugma için teknik,
bilimsel olanaklan kapsamlı ve
zengin olan bir yabancı üniversi-
teye Zeugma'da çahşma ortamı
hazırlanmalıdır.
3. Bugüne kadar olduğu gibi,
Türk arkeolog, mimar, restoratör-
lerinin yanı sıra Fransız ve Italyan
bilim adamı ve uzmanlannın da
aynı şemsiye altında uluslararası bir
işbirliği boyutunda bir araya gel-
meleri sağlanmalıdır.
PAZAR
ORHAN BURSALI
Kbn Haklı?
Turizm Bakanı Erkan Mumcu ile IÜ Rektörü Ke-
mal Alemdaroğtu arasındaki tartışmaya, kimin hakü
olduğu tutumuyla mı yaklaşmalı? Kim haklı diye ba-
kıldığında iki ucu da olmayan bir değnek örneğiyle,
karşı karşıya kalıyoruz.
Örneğin Alemdaroğlu'nun, üniversıtesini öğrenim-
bilim ve araştırma bakımından evrensel ölçülere yük-
seltebilecek bir başan sergilediğini söyleyemeyiz. Bir
rektörün öncelikli görevinin bu olduğunu kabul etme-
liyiz. Rektör, üniversitesinin, üniversite kavramını ta-
rihsel içeriği ile kucaklayıp ileriye, geleceğe taşıması-
na hizmet etmelidir. Bu tarihsel içerik, aslında, ileriyı
bakan ve durmadan gelişen uygariığın bütünüdür. Bî
rektör de sadece, üniversitenin bu hedefine doğra
daha iyi yol alabilmesini sağlayacak bir koordinatör
olmalıdır. Ancak, lü'de bunun böyle seyretmediğıni,
biliyoruz.
Ote yandan, şerıatçıların üniversiteyi dinin ve gün-
cel siyasal politikaların bir çatışma alanına dönüştürr
mek istediklerı de bir gerçektir. Şerıatçılar başörtü-
süyle elde edecekleri zaferle, aslında, ünıversitedeki
şeriatçı bütün etkinliklere de meşruluk kazandırmanın,
yolunu açmış olacaktır. ,'
Ancak Rektör, üniversitede şeriatçı girışimlere karşı
tavnnı dile getirirken, "Ûzgürlükler kaosu "ndan bafv
sederek konulan birbirinden ayırt edememiştir. Rek-11
törün, şeriatçılıkla hiçbir ilgisi olmayan demokrat öğ->'
retim üyelerinin özgürce konuşmalanndan da olduk-
ça şikâyetçı olduğunu biliyoruz.
• • •
Turizm Bakanı Erkan Mumcu'ya gelınce. Konuş-
masını Meral Tamer Milliyet'teki köşesinde yayı
dı. Üniversitede düşünce ve tartışma özgürlüğü, bil
ve geleceğin toplumlan konusunda söylediklenne dt-
yecek bir şey yoktur. Özellikle şu saptamasına dıyö-
cek hiçbir şey yok: "Bilginin tek başına üretim, bir
inisiyatif bilimi haline geldiği bir uygariığa doğru gidi-
yoruz ve bunu yaratan.. özgür insan aklıdır... eğer,
düşüncelerin büyüyüp serpileceklerı bir özgüriük or-;,
tamı yaratamazsanız, orada düşüncenin, orada bili*
min gelişmesini beklemek hakkınız olamaz".
Mumcu, üniversitenin bilim ve bilgi üreten bir yer
olması gereğini konuşmasının eksenine oturtmuştur.
Yani, BİLİM VE BlLGf ÜRETEBİLMEK İÇİN universi,-
tede sınırsız bir özgürce düşünme ortamı yaratılmalır
dır. Bu, kimse tarafından tartışma konusu yapılmıyor.
Ancak konuşmasının tartışma yaratan puf noktası bi-
limsel değil polıtiktir.
Mumcu sınırsız düşünce ortamının yaratılması gef
reğini söylerken, herhalde örneğin Burhan Şenata-
lar ve diğer öğretim üyeleriyle rektör arasında yaşa-
nan tartışmaya gönderme yapmıyordu.
"TSK'nin duyaıiığını" esas aldığına ve üniversitenin
duyarlığı ile TSK 'nin duyarlığı üslup ve biçım olarak
aynı olamaz, dediğine göre, kastettıği üniversitede
şeriatçı düşünce, akım ve girişimlerdir..
Mumcu, sınırsız düşünce özgürlüğü derken, aslın-
da üniversitelerin şeriatçı düşünceye kucak açmas»"
gereksiniminden bahsetmektedir. Zaten bugüne ka^
dar da düşünce özgürlüğünden ceza alan aydınlar;
için, örneğin Yağmurdereli için herhangi bir özgür-
lük istediğini duyan olmadı. Dünkü Cumhuriyet'te
s
--okuduk, radikai fslamcı Yazı dergisinın yayın kurult»
• üyesi olduğunun ve bu dergıde yazıları da yayımlan-
dığının ortaya çıkması ile de, Mumcu'nun geçmiş*
kimliği ile üniversitelerde şeriatçılara özgüriük isteği
birbiriyle örtüşmektedir.
Mumcu'nun "duyarlığı", din ve şeriatın üniversitede
yer bulması isteği ile sınııiı olduğu anlaşılmaktadır.
Bunu ise, çağdaş söylemlerle dile getirdiği için gar
boyamaktadır.
* * • l]
Mumcu'ya bu durumda sormak gerekır: ^
Şeriatçı düşünce, din tartışmaları, ne zamandjt»
çağdaş üniversitelerin sorunu oldu? Jİ
Şeriatçı düşüncenin tartışılması ile, ne zaman ve
dünyanın hangi ülkesinde bilim üretildi, bilgi üretildi?^
Dünyanın hangi ülkesi, şeriatı üniversitesinde tar-'
tıştırmadığı için geri kaldı? -
Bilime, bilimsel öğrenime ve üretime dinci düşün-
celeri sokarak mı, geleceğin bilim ve bilgi üreten Tür-
kiye'sini yaratacaksınız?
Mumcu'ya son bir soru: Üniversitelerin bilgi ve bi-
lim üreten bir kurum olabilmesi için bugüne kadar
yaptığınız tek bir eylemi gösterir misiniz?
• • •
Ne yazık ki politikacı, üniversiteyi genel olarak oy
avcılığıntn propaganda yeri olarak gördü bugüne ka-
dar.
Mumcu, onlardan farklı değil.
Mumcu'nun farkı, çağdaş bir söylemi benimsemesi
ve bu söylemi de başanyla dile getirmesi.
Bütün bunlann ötesinde, Mumcu'nun tutumundan,
ANAP'ın seçimlerde yöneleceği oy deposunu belirie-
diği görülüyor.
/A
;r,J
ı
.M
A
g
J
•)
"i
obursalife bilimmerkezi.org.tr
Zeugma yalnız değil' sempozyumu
Kültürel miraslara \
sahip çıkma çağnsi
tstanbul Haber Servisi -
Türkiye'nin kültürel mirası-
nın korunması için "Baraj-
lar ve Kültürel Miras Sivil
Toplum Kuruluşlan İzleme
Kurulu" oluşturuldu. İzle-
me Kurulu. Zeugma için ka-
muoyunda oluşan duyarlı-
lığm, tehdit altında olan di-
ğer bölgeler içm de gösteril-
mesi gerektigini vurguladı.
Mimarlar Odası Genel
Başkanı Okta> Ekinci. ta-
rihi korumanın ilericilik.
yok etmenin ise gericilik
olduğunu vurguladı. Kurul
tarafindan Darphane-i Ami-
re binasında düzenlenen
" Zeugma yalnız değir ko-
nulu sempozyumda konu-
şan Ekinci, Zeugma için
oluşan kamuoyu duyarhlı-
ğını, Türkiye'nin bütün
coğrafyasını kapsayan bir
duyarlılığa dönüştürmeyi
amaçladıklannı söyledi.
Ekinci, Türkiye'de proje-
lerin kültürel \ arlıklan gö-
zetmeyen bir anlayışta ol-
duğunu \Tjrguladı.
Inşaat Mühendısleri Od«-
sı lstanbul Şube Başkanı Cj-
nıal Gökçe. tarihin gelecejk
kuşaklara aktanlması gereft-
tiğine dıkkat çekerek gidf-
rek artan sorunlar karşısırî-
da "kullan. gerisini düşün-
me" politikasmdan \ azgeça-
mesi gerektiğine ışaret ettj.
Tarih Vakfı Genel Sekrş-
teri Orhan Sflier. barajlanjı
ulusal \e uluslararası i n i
at firmalan için çok büy
kâr kaynakları olması v^
büyük projelerde rant pay-
laijimının yaşanmasının
devlet kadrolannda "şant^
ve baltalama>ı içeren tar|-
hi korumama örgütterininf
oluşmasına yol açtıgını vu|-
guladı. Arkeoloji ve Arkç-
ologlar Derneği İstanbyl
Şubesı adına söz alan Asjı
Özdoğan ise arkeologlarıjı
ve bürokrasınin "trajik^-
mik" bir şekilde inatlaş^-
ğını anlatarak "İzniniı;i
vermeyeceğiz' denilerek
aba altından sopa gös-
terilivor" deJı.