Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SÂVFA CUMHURİYET 8 EKİM 2000 PAZAR
4 HABERLER
DUNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Allah Allah!..
Sevgili,
Sana da olur muydu bilmiyoaım? llk gençfik
yıllarımda, Beyoğlu'nda turlarken sık sık kafa-
fnı kaldınr, binaların üst katlanna bakardım.
"Benim böyle görüp algıladığım bu görûntü-
leri bir başkası nasıl görüyor acaba" diye so-
rardım hep kendi kendime.
"Hiç öyle şey olur mu?" deme. Aynı nesne-
ye bakan insanlann değişik şeylergörmesi ola-
ğan.
'.. Evet gerçi, bina aynı bina; pencereler, kapı-
lar, renkler aynı. Ama ona bakan kişi, görüntü-
yü gözünden beynine aktarırken geçmiş de-
neylerini, meşrebini, özlemlerini ekliyor.
Yalnız insan değil, objektif için de durum pek
büyük değişiklik taşımıyor.
Aynı nesneye yöneltilmiş değişik objektifter,
artlarındaki insan gözünden, birikimlerinden,
tutkularından tümüyle bağımsız mıdırlar?
Son yıllarda bizim takımlann ve tabii ki en çok
o karşılaştığı için Galatasaray'ın yabancılaria
yaptığı maçları TV'den izlerken de bu değişik
bakışların farklarını görüyorum, hatta zaman
zaman karşılaşmayı anlatan spikeri dinlerken
"Attah Allah!.. Yahu biz ikimiz de acaba aynı ma-
çı mı izliyoruz" diye kendi kendime sormadan
edemiyorum.
•r_fîenim,şansın da yardımıyla kazanıtan maç-
Jarda aksak ve eksik bulduğum, gelecek için
tehfike sinyalleri verdiğini düşündüğüm takım,
spikerin gözünden mükemmel görünüyor ve
eski oyununu aratan Cimbom, efsaneler yaa-
yor.
r.ç3pikere kızmıyor, kendimden kuşkuyadüşü-
yor, bu iman eksikliğimden dolayı üzülüyorum.
• • •
Pazar sabahı da, başka konuları ele alacağım
bu yazıya oturmadan önce gazetelerimizi açın-
ca yine aynı duyguya kapıldım.
Yugoslavya'da "devrim!" olmuştu. Kimileri
"devrimi!" yaşamışlardı ve anbean gelişmesini
anlatıyorlardı. Kimilerine göre "demokrasinin
büyük zaferiydi!" bu. Kimileri ise onuru çiğne-
nen bir halkın şahlanışını görüyorlardı, son ge-
lişmede.
Bazıları da "diktatörün sonu!"na leylim leey
çekıyorlardı.
Tarihin çarklan, çağın önlenemez gelişmesi
vb. vb. arasında bir kez daha hayrete düştüm.
Aynı ülkeye, aynı olaya mı bakıyorduk?
•••
Diktatör denilen adam, şu bir süre önce, rte
yapacağını, ne edeceğini yazarak, anlatarak
halkının oylarıyla iktidara gelen ve Sırp halkının
taptığı Miloşeviç değil miydi?..
Onurunu kurtaran halk, dört nala giden enf-
fasyonun umannı, bölgeyi kan ve ateşe boğan
Sırp şoveni Miloşeviç'te arayan, onu oylanyla
destekleyen, nice cinayeti alkışlayan insanlar-
dan oluşmuyor muydu?
Birden onuru şahlandıran demokrasi tutkusu
muydu? Yoksa tepeden inen bombalar ve on-
lann daha da yoğunlaştırdığı ekonomik sıkıntı-
lar mı?
Btı insanlarda birden onur şahlanmış, sağdu-
yu hâkim olmuşsa, Miloşeviç'in alternatifı ola-
rak neden başka bir Sırp milliyetçisini seçmiş-
lerdi?
Miloşeviç'in savaş suçlusu olarak yargılan-
masına izin vermeyeceğini söyieyen Kostuni-
ça acaba şimdi kendine oy verenlerin geçmiş-
tekı suç ortaklığını mı örtmek istiyor; yoksa ken-
dısını destekleyen cephedeki Vık Darsko-
veç'in, 1991'de paramiliter güçlerin Vukovar'ı
kuşatmasının yeniden anımsanmasını, yine
cephenin önde gelenlerinden Zoran Cinciç'in
1992'de Sırp kasabı Radovan Karadziç'in
ayağına gidip ziyaret etmesinin gündeme geti-
rilmesini mi istemiyor?
Bugün Yugoslavya'da barış, demokrasi, in-
san haklan havarisi kesilen Avrupa, Bosna'da
insanlar koyun gibi boğazlanırken kuzu kuzu
seyreden Avrupa değil mi?
Inan bana Sevgili, aynı olaya, bu kadar deği-
şik bakmam beni şaşırtmaktan çok üzüyor ve
hep kendi kendime soruyorum, "Neden ben
de onlar gibi göremiyorum olayları; neden ben
de onlar gibi coşkuyla katılamıyorum bu tûr-
külere?" diye.
Kömür ocağındagrizu
mtladı: 4 kişimahsur
NGULDAK(AA)-
'Zonguldak'ın Gelik
'beldesindeki kaçak
kömür ocağında
meydana gelen grizu
• patlamasında 4 işçi
ocakta mahsur kaldı.
Türkiye Taşkömürü
JKurumu(TTK)
tahlisiye ekibi, ocaktaki
metan gazını boşaltma
çalışmalannı
jsürdürüyor. Çalışma ve
Sosyal Güvenlik
Bakanlığı Müsteşan
Fikri Şahin. kaçak
kömür ocağında
meydana gelen grizu
patlaması ile ilgili
olarak soruşturma
başfatıldığını bildirdi.
Getik Ayiçi
mevkiindeki Serdar
Kara'ya ait kaçak
işletilen kömür
ocağında. dün henüz
belırlenemeyen nedenle
patlama meydana
«pldi. Patlamada. Şenol
fcöMü (27). Naci
Saraçoğlu (58),
Hüseyin Koca (47) ve
ErsinKoca(22)
mahsur kaldı.
Yetkililer, TTK'ye
bağlı 5 kişiden oluşan
tahlisiye ekibinin,
ocaktaki metan gazını
boşaltma çalışmalannı
sürdürdüklerini
bildirdiler.
Soruşturma açıldı
Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı
Müsteşan Şahin, kaçak
olarak ışletildıği
belirlenen kömür
ocağında meydana
gelen grizu patlamasını
araştırmak üzere
soruşturma
başlatıldığını ve 2
müfettişin
görevlendirildiğini
belirtti. Şahin,
yapılacak soruşturma
sonucunda sorumlular
hakkında yasal işlem
yapılacağını kaydetti.
ANAP Diyarbakır Milletvekili Abdülbaki Erdoğmuş'tan, Güneydoğu sorununa çözüm önerileri
'Rüıtçe TV, aııiMİikle egitim'AYŞESAYEV
ANKARA - ANAP Diyarbakır Mil-
letvekili Abdülbaki Erdogmuş, hazıria-
dığı Güneydoğu raporunda, sorunun çö-
zümü için "Kütçe T\, anadilde eğitim,
yardım-vataküksuçlannaaf,OHAL uy-
guiamasının kaJdınlmasmı" önerdi. Er-
doğmuş, başta ANAP Genel Başkanı ve
Başbakan Yardımcısı Mesut Yıtanaz ol-
mak üzere, bütün siyasi liderler ve Cum-
hurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e de
sunduğu raporunu, "Demokrasi ve Top-
lıunsalBanş" adı altında kıtaplaştınyor.
Erdoğmuş, "Demokrasi ve Toplum-
sal Banş-Demokrasi ve Güneydoğu so-
rununa üişkin temel tespit ve önerüer"
adı altında topladığı ve 2 bölümden olu-
şan raporda, Türkiye'deki tartışmalı pek
çok konuyla ilgili önerilere de değindi.
Cumhuriyetin kuruluşunda bir "üstkim-
Kk" olarak öngörülen "Türklük" kavra-
mının, alt kimliklerin varlığını yadsıma
anlayışı üzerine kurulmadığını vurgula-
yan Erdoğmuş, "Bir üst kimlik olan
Türk Idmliği, cumhuriyeti kuran siyasi
iradece farkJı etnisitelerin bir arada eş-
dûzeyii bir ulus olusturmasına yönelik
bir şemsiye kavram olarak düşünülmüş-
tür" görüşüne yer verdi. Ancak, 12 Ey-
lül sonrasında alt kimliklen dışlayan bir
anlayışın benimsendiğini belirten Er-
Kürtçe
yayım
yasak
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Radyo ve
Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), son günler-
de yeniden gündeme gelen Kürtçe radyo ve te-
levizyon yayını konusuna açıklık getirdi. Ku-
rul, "yayınlann Türkçe yapılmasına" ilişkin
yasa hükmüne işaret ederek Kürtçe yayın ya-
pılamayacağını bildirdi.
Diyarbakır Valiliği Emniyet Müdürlüğü
RTÜK'e başvurarak bazı radyo ve televizyon
kuruluşlanndayayımlanan Kürtçe müzikpar-
çalannın nasıl değerlendirileceğini sordu.
RTÜK, 27 EylüFde verdiği yanıtta Radyo ve
TelevizyonlarmKuruhış ve Yayınlan Hakkın-
daki Yasa'da öngörülen yayın ilkelerini anım-
sattı. Yasanın yayın ilkelerini düzenleyen 4.
maddesinde "itadyoveteleröyonyayınJariıuıı
Türkçevapılması, ancak evrensdkültürve bi-
lim eseıierinin oluşmasında katkısı olan ya-
bancı dillerin ögretilmesi veya bu dillerde ha-
ber iietilmesi amacıyla bu dillerin kullanılma-
suım" hükme bağlandığma işaret edildi. Yazı-
da, yayınlann bu açıdan değerlendirilmesi ge-
rektiği belirtilerek üstü kapalı biçimde Kürt-
çe yayının yasak olduğu vurgulandı.
doğmuş, bütün yurttaşlann "Ne mutlu
Türkiye vatandaşryun" diyebilecekleri
bir Türkiye yaratmak gerektiğini savun-
du. Erdoğmuş'un raporunda yeralan ba-
zı saptamalar ve çözüm önerileri şöyle:
Ozgür tarüşma ortamuun saglanma-
sı: Düşüncelerin özgürce ifade edilme-
sinin yasaklandığı bir ortamda hem so-
runun sağlıklı bir biçimde tespit ve de-
ğerlendirmesi yapılamaz, hem de edil-
gen bir konumdaki toplumun beklenti ve
istemlerinin ne olduğu hıçbır zaman öğ-
renilemez. Şiddeti ve terörü dışlama ko-
şuluyla, her türlü çözüm önerisinin ile-
ri sürülebilmesinin önündeki anayasal
ve yasal engellerin kaldınlması gerekir.
Külturejserbestlik: 8. Cumhurbaşka-
nı TurgutÖzal'dan sonra Süleyman De-
mirel de Kürt kimliğini resmen tanımış
oldu. Bugün yapılması gereken şey, de-
mokratik hak ve özgürlüklerin tanınma-
sıdır. Kürtçe radyo, TV gazete, araştır-
ma enstitüsü, okul gibi haklar, bu öz-
gürlükler çerçevesinde değerlendirilme-
lidir. Güneydoğu sorununun siyasal ve
kültürel boyutunu oluşturan Kürt soru-
nu. Türkiye'nin Kürt kökenli yurttaşla-
nna, kültürel kimliklerini ifade, koru-
ma ve geliştirme hakkının tanınması so-
runudur. Sorun, bu yönüyle siyasidir.
Anadil yasağı: Anadil gibi doğal ve
toplumsal bir olguyu yadsıyan ve bunu
resmi dil kategorisi içinde değerlendiren
Anayasa'nın.Türkçe'den başka hiçbir
dil, eğHim ve öğretim kurumlannda
Türk vatandaşlanna ana dilleri olarak
okutulamaz \e öğretilemez'' ilkesini dü-
zenleyen 42. maddesinin 2. fıkrası de-
ğiştirilmelidir. Herkese, anadilini okul-
da veya başka kurumlarda öğrenebilme
ve geliştirebilme hakkı tanınmalıdır.
Af: 20 yıldan beri olağanüstü hal yö-
netimi ile yönetilen, temel hak ve özgür-
lüklerinin birçoğu kısıtlanmış bir biçim-
de yaşayan Doğu ve Güneydoğu bölge-
sindeki vatandaşlanmızın, şiddet ortamı
ve korku içinde geçirdikleri bir dönem-
den sonra, adalet fikri ve toplumsal fay-
da ilkeleri göz önünde bulundurularak
"AfKanunu kapsamına başka bazı mad-
deler alınamaz mı" sorusu üzerinde dü-
şünülmelidır. Geride kalan bu dönemde.
yaşadığı şiddet, baskı ve korku ortamın-
da, birçok vatandaşımızın yargılandığı
ve hüküm giydiği TCK'nin, örgütlere
yardım suçunu düzenleyen 169. mad-
desinin af kapsamına alınması için. af
müessesesine ilişkin düzenlemeler ışı-
ğında fazlasıyla hakli gerekçe \ardır.
OHAL'in kaldınlması: Olağanüstü
yönetım modelinin uygulamalanna ba-
kılırsa, bu kurumun yıprandığı ve bölge
halkı tarafından tepki ile karşılandığı
çok açık olarak görülür. Bu nedenle. böl-
gede yeni bir toplumsal coşku ve heye-
can, birlik ve beraberlik yaratabilmek
için OHAL yönetim ve uygulamasma
bir an önce son verilmesi gerekir.
Komculuk sisteminin kaldırılması:
Bir kısım köy koruculannın toplu silah
ve uyuşturucu kaçakçılığından adam öl-
dürmeye kadar birçok yasadışı eylemin
içine girdikleri. TBMM tarafından ha-
zırlanan "Faili Meçhul Cinay«tleri Araş-
tırma Komisjonu" raponında açıkça or-
taya konmuştur. Köy koruculuğu siste-
minin içinde banndırdığı bütün bu
olumsuzluklardan en önemlisi, bu siste-
min bölgede yaygın olan feodal yapı ve
ilişkileri pekiştirmesidir.
Bölgede düşmanlığı teşv ik eden, top-
lumsal çelişkileri kışkırtan, insanlan
devletten yana-devlet karşıtı aynmına
zorlayarak kuşku ve güvensizliğın art-
masına ve feodal yapının sürdürülmesi-
ne neden olan bu sistem kaldınlmalıdır.
22. yıldonumu
Bahçelievler
katliamında
ölen7TIP'li
anûıyor
tstanbulHaberServisi-
12 Eylül öncesinin en kit-
lesel katliamlanndan Bah-
çelievler Katliamrnm bu-
gün 22. yıldönümü...Su-
surluk skandalının kilit
isimlerinden Abdullah
Çaüı ve sağ kolu Haluk
Kıra'nm da aralannda bu-
lunduğu bir grup ülkücü
tarafından katledilen 7
TlP'li öğrenci, yakınlan
ve dostlan tarafından An-
kara Karşıyaka Mezarlı-
ğı'nda anılacak.
Türkiye İşçi Partisi'nin
(TİP) düzenlediği il tem-
sılciliklen toplantısı için 8
Ekim 1978 akşamı yurdun
dört bir yanından il yöne-
ticileri ve üyeleri Anka-
ra'ya geldi. Toplantı akşa-
mı LatifCan ve Faruk Er-
san evlerinde Serdar AJ-
ten, Sahh Güvenci. Hürcan
Gürses, Osman Nuri
Uzuniar ve Efraim Ezgin'i
ziyaretçi olarak kabul etti-
ler. Gecenin karanlığmda
evi basan ülkücüler, 7
gençten dördünü evde kat-
lettiler. Can ve Ersan ise
olaydan yaralı kurtulan
ancak bir hafta sonra has-
tanede yaşamını yitiren
Alten'in verdiği ifadeye
göre, Eskişehir yolunda
Çatlı ve Kırcı tarafından
boğularak öldürüldü. 7
TÎP'li gencin davası tam
21 yıl sürdü. Avukat Erşen
Şansal ve Nezahat Gün-
doğmuş, samklann idama
mahkûm edilmesinde be-
lirleyici roller üstlendi.
Katledilen gençlerin ai-
lelerinin, ileriki günlerde
tazminat için Avrupa İn-
san Haklan Mahkeme-
si'ne başvuracağı ve dava
açılmasını isteyeceği be-
lirtiliyor.
İĞNELtFIRÇA ZAFER TEMOÇİN ADD'den Bakan Mumcu'ya mektup
'Yûoa eylemlm
yüreklendirmeyin
y
ANKARA (Cumhuriviet
Bürosu) - Atatürkçü Dü-
şünce Derneği (ADD) Ge-
nel Başkanı Halil Ibrahim
Şahin, Turizm Bakanı Er-
kan Mumcu'ya gönderdiği
mektupta, lstanbul Üni\er-
sitesi açılış törenindeki ko-
nuşmasının ">ıkıc»«>lem ve
örgütienmeleri vürekJendi-
recek" nitelikte olduğunu
belirterek ödüncü tutumlar-
dan uzak kalmaya çağırdı.
Şahin, tstanbul Üniver-
sitesi Rektörü Kemal
.41emdaroglu' na gönderdi-
ği mektupta, ulusu ve
Cumhuriyet'i tehdit eden
"laikük karşıtı, bölücü ve
ırkçı eylem ve söylemlere
karşı" uyan ve eleştirilen-
ne katıldıklannı bildirdi.
Şahin, Mumcu'ya da bir
mektup göndererek lstan-
bul Üniversitesi'nde "her
yanaçekilebilecek" konuş-
masının, "son ömeği Syd-
ne> Oümpivat Oyunla-
n 'nda >aşanan yıkıcı eylem
ve örgütienmeleri ve onlan
kışkırtan dış düşmanları
yüreklendirebilecek nite-
likte" olduğunu söyledi.
Şahin. Viumcu'yu "De-
mokrasiyi çıkma/a. toplu-
mu bunalıma sürüklemiş
olan ödüncü tutumlardan
uzak durmaya" çağırdı.
Şahin. Başbakan Bülent
Ecevrt"e yazdığı mektupta
da Sydne> Olınıpiyat
Oyunlan'nda yaşanan ırti-
cacı güreşçiler skandalına
"Laiklikten verilen ödünle-
rin ulusumuzu Dtatıklı du-
rumlara düşürebileceğini,
ay-yıldızlı formayı gi\ mek-
ten kaçınan, dinci terör ör-
gütlerinin işaretini \apan
sözde sporcular bir kez da-
ha göstermiştir" dedi. Şa-
hin, spordan sorumlu Dev-
let Bakanı FikretÜnKi'nün
göre\den çekilmesinin is-
tenmemesini de "üzüntüy-
le" karşıladıklannı belirtti.
lstanbul'da buluşan Türk ve Yunan gazetecilere göre medyaya büyük görev düşüyor
'Gerçekler yansız ve önyargısız yansıtdmalı
9
lstanbul Haber Servisi - Türkiye ve Yu-
nanistan arasındaki ilişkilerin gelişmesin-
de iki ülke medyasına büyük görev düştü-
ğü vurgulanarak gazetecilerin gerçekleri
yansız ve önyargısız yansıtması halinde
Türk-Yunan dostluğuna büyük katkı sağ-
layacaklan belirtildi.
Basın Konseyi ile Basın Konseyi Daya-
nışma ve Geliştirme Vakfı 'nca birlikte dü-
zenlenen 2. Türk-Yiınan Medya Konferan-
sı" Hyatt Regency Oteli'nde başladı. Ba-
sın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, Yunanis-
tan'dan 63, ülkemizden ise 78 gazetecinin
katıldığı konferansın, iki ülke medyasının
birbirlerini dana iyi anlaması açısından
çok önemli olduğunu söyledi.
Yunanistan'ın Flash 9.61 Kanalı Genel
Müdürü Panos Koliopanos da geçen yıl her
iki ülkede yaşanan depremlerin. ilişkileri
• Atina Haber Ajansı Genel Müdürü Nicolas Voulelis, Yunanistan'ın
Türkiye'nin AB adaylığını desteklemesi gerektigini belirterek
"Fanatizmi bırakıp ortak noktalan aramalıyız. Avrupah bir Türkiye
bizim için de çok önemlidir. Demokratik bir Türkiye istiyoruz" dedi.
yumuşattığını anımsatarak gazetecilerin,
ilişkilerin daha da iyileştirilmesi yönünde
önemli görevier üstlendiklerini savundu.
İki halkı birleştiren pek çok unsurolduğu-
na dikkat çeken Koliopanos, bu tür toplan-
tılann sağlıklı iletişim kurma açısından
önemine değindi.
Gazetemiz yazan Ali Sirmen ise "EK-
mizdeortak bir dinamit var. O da ortak ta-
rihimiz. Bu patlayıcnı. ilişkilerimizi yerle
bir etmek için de kullanabiliriz,onun önün-
deki engeUeri yıkmak için de" diye konuş-
tu. Sirmen, iki ülke arasındaki sorunlann
en önemlisinin güven eksikliğinden kay-
naklandığma dikkat çekti. Sirmen, "tçpo-
litikada Sezar'ın hakkını Sezar'a vermek-
te kimi zaman başanlı olan bizler, Türk'ün
hakkını Türk'e, Eüen'in hakkını Ellen'e
vermekte neden bu denli korkak ve cimri
davrandık" diye sordu.
Yunanistan'ın etkili gazetelerinden Kat-
himerini gazetesinin Dış Haberler Müdü-
rü George Kapopoulos da dış politikayla
basmın iç içe olduğunu, kitle iletişim araç-
lannın iktidann yönlendirmelerinden na-
sıl korunacağının üzerinde tartışılması ge-
reken bir sorun olduğunu vurguladı. Ka-
popoulos, medya sayesinde insanlann öte-
ki ülkelerin dış politikalannı da kendi u!u-
sal verilerini baz alarak okuduklannı
anımsatarak "Olaylara tele\izyonlar açı-
sından bakmak yanlış. Çünkü televizyon-
lar diyalog göriintüleri yerine daha canü ve
hareketli sahneleri haber bültenlerinde
kullanmayı yeğlerler'* diye konuştu.
Gazetecı \lithat Bereket dış politika ile
medya arasındaki ilişkiyi dansa benzete-
rek bu ilişkide dengeli bir uyumun gerek-
li olduğunu söyledi. Bereket, aradakı den-
geleyici etkenin gerçek olduğunu, gerçe-
ğe ulaşmak kadar onun nasıl yansıtıldığı-
nın da önemli olduğunu \ urguladı.
Atina Haber Ajansı Işletme Müdürü Ni-
kolas Voulelis ise Yunanistanın Türki-
ye'nin AB adaylığını desteklemesi gerek-
tiğini belirterek kendilerinin demokratik
bir Türkiye'den yana olduklannı anlattı.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Beyoğlu'nun, istanbul'da yaşamış
her insanın yaşamında bir yeri vardır.
Çiçek Pasajı meyhaneleri, çok uzun
yıllardan günümüze uzanan bir köprü
gibidir. Asmalı Mescit Sokağı ve Fik-
ret Adil'in anlattığı Beyoğlu'nun tadı
da başkadır.
Yapı Kredi Sanat Merkezi, Beyoğ-
lu'na zenginlik katan güzel bir sergi
hazırlamış. Galatasaray'dan Tünel'e
kadar uzanan caddenin üzerinde bu
bolgenin evferi, bu bölgenin insanlan
ve bu bölgede yaşamış insanlar üze-
rine fotoğraflı bir sergi ortaya çıkar-
mışlar. örneğin, Italyan Birliği'nin ku-
rucusu Garibaldi. şimdi Odakule ola-
rak bilinen yerin hemen yanı başında-
ki bir binada yıllarca yaşamış.
Bir başka sokakta ünlü müzikçi
Franz Liszt'in yaşadığı apartmanla
karşılaşıyorsunuz. Foto Feoüs hangi
sokaktaydı, Beyoğlu Rum Ortodoks
Kilisesi hangi binalarla komşuydu?
Ünlü Italyan mimar D'aranco, Botter
Han'ı kaç tarihinde yapmıştı? Bütün
bu tür sorulara ve bilmediğiniz başka
bilgilere ve fotograflara rastlayabilirsi-
niz. Bir pazar sabahı Beyoğlu'nda ta-
rih yolculuğuna çtkabilirsiniz.
Dolaşırken, şairlerimizin, yazarlan-
mızın lstanbul üzerine yazdıklanna ta-
Bir Pazar Günü
Beyoğlu'nda
nık olabilirsiniz. Beyoğlu bu sergiyle
bir başka zenginlik kazanmış. Ziya
Osman Saba, "Kış Gezintileri" (öykü-
lerle lstanbul, Derteyen: Semih Gü-
müş, Iş Bankası Yayınlan) öyküsünde
Beyoğlu'nu şöyle anlatıyor
"0 Beyoğlu'nun, değil bugünkü; bir
başında, hiç olmazsa, şöyle bir El-
hamra Sineması'yla başlayıp sonun-
da, Taksim'de gene bir sinemayla bi-
ten Beyoğlu olmasına bile yıllar vardı,
ama kibahığını göstermek istercesi-
ne, kendi kendine, daha o zamandan
bir soyadı takınmış bu semt, çocuk-
luğumda da herşeyinden önce birsi-
nemalar ülkesiydi ve bir kış gezintisi
demek, Beyoğlu demekti."
"Oraya gidilmez; dört yanından,
Gümüşsuyu, Tophane, Şişhane yo-
kuşlanndan, daha berisindeki Kasım-
paşa'dan ağır ağır tırmanılır; Yüksek-
kaldınm'dan basamak basamak yük-
selinilir; en iyisi, kestirmesi, hele bir
çocukiçin en mucizelisi-Tünel'le, ma-
sallann sihirii seccadelerindeki gibi,
oturulunan yerde, vagon kapılan bir
kere kapandı mı, sanki gizli bir kuvvet
tarafından çekilinir, Beyoğlu'na hep
çıkılınır."
Ahmet Rasim ise Beyoğlu'na gidiş
konusunda hoş bir öykü anlatır: "V7ne
birgün arkadaşım, yeni birgece gez-
mesinden bahsettikten sonra dedi ki;
'Mademki Galata'dan hoşlanmıyor-
sun, onun üst katına çıkalım'. Üst kat
neresi? 'Beyoğlu."
Istanbul'un eskiden üst katoymış Be-
yoğlu. Aslında şimdi de öyle değil mi?
Önceki gece Beyoğlu'nda yürürken ve
Yapı Kredi Sanat Merkezi'nin hazırla-
dığı "1870 Beyoğlu 2000-Bir Efsane-
nin Monografisi" resimlerini izlerken
bu soruları kendime kendime sorup
durdum. Aslında İstanbul'da hâlâ bir-
çok binanın yaşadığını fark ettim.
Istiklal Caddesi'nde yürürken kafa-
yı kaldınp yukanya bakınca çok güzel
binalaria yüz yüze gelmek mümkün.
Ancak ne olmuş, nasıl yapılmışsa bi-
nalann ilk katlanndaki dükkânlar, bina-
lann bütün güzelliğini yok etmiş. Zevk-
siz, kötü bir süs merakı içinde o bina-
lann bütün güzellikleri ilk katlarda im-
ha edilmiş. Batı ülkelerinde böyle bir
şey yapmak mümkün mü? Güzel bir
binanın, tarihi bir binanın ilk katını key-
fine göre yıkıp birer sakalet ve çirkinlik
abidesi haline getirmek mümkün mü?
Tabii ki değil. Paris, Roma, Barcelo-
na işte bu nedenle hâlâ bir tarih mü-
zesi gibi duruyor. St. Petersburg, eski
binalanyla insanı içine çekiyor. Müze-
leri, opera binalanyla Nevski Bulva-
n'nda yürürken Dostoyevski'nin ya-
şadığı mekânlann hâlâ ayakta durdu-
ğunu görüp, Puşkin'in oturduğu kah-
veye girip bir kahve içerken yaşamı-
nız başka bir boyut kazanıyor.
Ben de Beyoğlu'nun yüzyıllara da-
yanan tarihini, bu sergiyle daha bir
canlı yaşadığımızı düşünüyorum. Bu
tarih panolanna baktıkça acaba diye
düşündüm; lstanbul Büyükşehir Bele-
diyesi Istanbul'un önemli merkezleri-
ne böyle panolar yapıp bunlann kalıcı
olmasını sağlayamaz mı?
Eğer görmediyseniz öneriyorum. Bir
pazar günü Tünel'den başlayıp Gala-
tasaray'a kadar uzanan sergiyi Beyoğ-
lu'nu tada tada gezebilirsiniz. Benden
size bir pazar önerisi.
FP'deyenüikçilere
gelenekçi kuşatma
ANKARA (Cumhuriyet)- FP'nin
"gölgegenel başkanı" olarak adlandı-
nlan Malatya Milletvekili Oğuzhan
Asftürk'ün, grup başkanvekilliği se-
çinıinde yenilikçiiere destek veren
sürpriz isimleri saptamak için oy pu-
sulalannı tek tek incelediği belirtildi.
Asiltürk'ün, yazılanndan saptadığı
bu milletvekillerini çağırarak sorgu-
îadığı ve sert bir dille uyardığı öğre-
nildi. Ilkturda saltçoğunluksağlana-
madığmdan seçilemeyen tek grup
başkanvekili seçiminin TBMM Baş-
kaıdığı seçiminden sonra yapılacağı
bildirildi.
Asikürk, aday belirlenmesi aşama-
smda ortaya koyduğu baskıcı tutu-
o«nu. oylama sırasmda olduğu gibi,
illî turda beklediği sonuç çıkmayın-
ea Tylamadan sonra da sürdürdü. llk
tuıiâ gösterdikleri adaylardan ikisi-
nir kazanması Asiltürk'ü memnun
etiaedi. FP yönetiminin gösterdiği
listedeyeralsadaBilratAnnç'ınye-
nükçilerle birlikte olması ilk turun
arcuıdan seçimin '1-1' sonuçlandığı
ycmmlannı öne çıkardı.