18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 EKİM 2000 ÇARŞAMBA HABERLER Erdoğarfa takjpsidik kararı • ANKARA(Cumhuriyet Bürosu) - Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, eski Istanbul Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ınkendisi hakkındaki sözleri nedeniyle yürüttüğü soruşturmada "takipsizlik" karan verdi. Savaş kararında, Erdoğan'ın suç ışletmek kastıyla suç konusu sözleri söylemediğinin anlaşıldığını kaydetti. Savaş'ın karan ile Erdoğan hakkındaki dosya işlemden kaldırıldı. Vedrine'den Cem'e mektup • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AB Dönem Başkanı Fransa'nın Dışişlen Bakanı Hubert Vedrine'nin Dışişlen Bakanı Ismail Cem'e Türkiye'nin AB üyeliği sürecini konu alan bir mektup gönderdığı öğrenildi. Vednne'nin Türkiye'nin üyelik sürecine ilişkin gelişmeleri değerlendirdiği mektubunda Ankara'nın KOB'de yer almasını istemediği Kıbns ve Ege konulan için Komisyon ve üye ülkeler nezdinde girişimde bulunduklannı. şu an için tatminkâr bir sonuçtan söz edemeyeceklerini bildirdiği öğrenildi. Okuyan, TİSK'J ziyaret edecek • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - îş Güvencesi Yasa Tasansf nın sosyal taraflann görüşleri alınmadan bakanlığın tek taraflı tasarrufu ile hazıriandığını savunan TtSK. cuma günü fetanbul'da yapacağı toplantıyla işverenlerin görüşlerini içeren taslağı kamuoyuna açıklayacak. Iş Güvencesi Yasa Tasansı konusunda işçi ve işveren s,endikalan arasmdaki görüş farklılıklannın yann Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın TlSK'i ziyareti sırasında daha da netleşmesi bekleniyor. Diyarbakır'da 6 gözaltı • DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Eğitim-Sen Diyarbakır şubesinin 6 yöneticisi, bugün gerçekleştirmeyi planladıklan 'altematif dünya öğretmenler günü kutlamasf için bastırdıklan Kürtçe ve Türkçe yazılı davetiye nedeniyle polis tarafından gözaltına alındı. Milletvekillerinden gelen tepkiler nedeniyle tasan önergelerle yumuşatılacak 4 Meıraır ihracı'na ANAP freni AYŞE SAYEV ANKARA - Başbakan Bülent Ece- vit' in, "Çıkanlması yaşamsal önem ta- şıyor" diyerek TBMM'de "öncefikfi" çıkanlacak 2 düzenlemeden biri ola- rak gösterdiği "memura kolay ihraç" düzenlemesi, hükümet ortağı ANAP'ta sıkıntı yarattı. ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'm ikna çabalanna karşın " Yargısız infaza yol açar" gerekçesiyle milletvekilleri ve birçok parti yöneticisinin karşı çık- tığı düzenlemeye dönük direnç üzeri- ne parti yönetimi, Meclis'teki görüş- meler sırasında "önergelerle'' içeriğin yumuşatılması karan aldı. ANAP Grup Başkanvekili Beyhan Aslan, düzenlemenin mevcut haliyle Barzani Ankarayageldi Turkıye, Turkmen rahatsızlığını dile getirecek • Bazı KDP gruplarının Kuzey Irak'ta Türkmenlere yönelik gerçekleştirdiği saldınlardan duyulan rahatsızlık KDP lideri Barzani'ye de iletilecek. ANKARA (Cumhuriyet yor. Türkiye, Türkmenlerin • Memura bir savunma kalkanı isteyen ANAP Grup Başkanvekili Aslan 'Eyleme dayalı suç cezalandınlmalı, savunma hakkı verilmeli' dedi. TBMM'den geçmesinin zor olduğuna işaret ederek "Biz, düzenleme ûzerin- de 'eyleme dayalı suç' şartının konul- tnası ve savunma hakkı tanınmasına dönük önerge vereceğiz'" dedi. Çankaya Köşkü ile hükümet arasın- da bunahma yol açan memura ihraç düzenlemesi, hükümet ortaklannın ye- ni yasama yıhndaki "en tarüşmah" ko- nulanndan biri olacak. Hizbullah ope- rasyonlan sonrasında KHK olarak ha- zırlanan, ancak Çankaya Köşkü'nden dönen düzenleme ANAP'ın son mer- kez karar yönetün kurulu toplantısın- da, birçok milletvekili, bakan ve parti yöneticisinin sert eleştirilerine yol aç- mıştı. Parti tabanından da gelen tepkileri dikkate alan ANAP yönetimi, önerge- lerle, düzenlemenin yumuşatılması taktiği izleyecek. Memurlann, 2 müfettiş ve 2 sicil amirinin onayıyla meslekten ihracına olanak tanıyan düzenleme konusunda ANAP'ın ilk isteği, "Yıkıcı,böificüfa- aliyette bulunduğu belirtikn memurun u eylem halinin saptanması" koşulunun metne konulması oluşturuyor. ANAP Grup Başkanvekili Beyhan Aslan, her- hangi bir eylemde buîunan memurun "şayia" ile işten atılmasının "telafisi mümkünolmavan" sonuçlar ortaya çı- karacağım belirterek "Aynca, mutlaka 'savunma hakkı' verümeli" diye ko- nuştu. ANAP Genel Başkan Yardımcısı Sa- lih Yıldınm da memura ihraç düzenle- mesinin bu haliyle TBMM'den geçi- rilmesine karşı olduklanm belirterek devletin bütünlüğünü korurken birey hakkının ortadan kaldınlmasının hu- kuk devleti ilkelerine aykın olduğunu söyledi. Bürosu) - Irak Kürdistan Demokratik Partisi (IKDP) lideri Mesut Barzani, sürp- riz bir ziyaretle Ankara'ya geldi. Başbakan Bülent Ecevft, Dışişlen Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Istihbarat Teşkilatı (MİT) yetkilileriyle bir ara- ya gelecek olan Barzani'nin Avrupa'ya giderken Anka- ra'ya uğradığı ve temaslar- da bulunmak istediği öğre- nildi. Barzani'nin temasla- nnda Kuzey Irak'taki son durum, PKK terörü ile mü- cadele ve diğer bölgesel ko- nulann ele alınması bekle- niyor. Türkiye, Türkmenle- re yönelik saldınlann sona erdirilmesi ve Türkmen gruplannın bölgenin idari yapısına yerleştirilmesi ge- reğini iletecek. Kuzey Irak'ta rakip Kürt gruplanndan Irak Kürdis- tan Yurtseverler Birliği (IKYB) lideri CelalTalaba- ni'nin geçen ay yaptığı zi- yaretin ardından bölgenin diğer önemli aktörü IKDP'nin lideri Barzani de dün akşam saatlerinde An- kara'ya geldi. Barzani'nin büyük olasılıkla Ingilte- re'ye yapacağı ziyaret ön- cesinde uğradığı Ankara'da Başbakan Ecevit, Dışişlen, Genelkurmay ve MlT yet- kilileriyle görüşmesi bekle- niyor. Ankara'da yapılacak temaslarda ağırlıklı olarak Kuzey Irak'ta son durum, PKK ile mücadelede van- lan nokta ile diğer bölgesel gelişmeler ele alınacak. Barzani'nin PKK ile mü- cadele konusundaki kararlı- lıklannı iletmesi ve son dö- nemde terör örgütüyle ça- tışmaya başlayan IKYB'nin kendi yerlerini dolduramayacağı mesajla- nnı vermesi bekleniyor. Türkiye'nin ise özellikle Türkmenlerin sorunlannı Barzani'ye ileteceği ve son aylarda bazı IKDP grupla- nnın Türkmenlere yönelik saldınlanndan duyduğu ra- hatsızlığı ileteceği belirtüi- bölgenin geleceğinde daha önemli rol oynaması için ta- raflara baskı yapıyor. Bugünkü temaslarda Türkiye-lrak arasındaki sı- nır ticaretinin de ele alın- ması, taraflann konuyla il- güi görüş ve önerilerini ilet- mesi bekleniyor. Türki- ye'nin Habur Sınır Kapı- sı'nda uyguladığı bazı kı- sıtlamalann taraflar arasın- daki sınır ticaretini olum- suz etkilediği kaydediliyor. IKDP'nin gelirinin büyük kısmını, sınır ticaretinden elde ettiği gümrük vergile- ri oluşturuyor. IKYB ve IKDP bu gelirlerin paylaşı- mı konusunda da anlaşmaz- lık yaşıyorlar. • tĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇtN 105 sanıklı Hizbullah davasına devam edildi. 6 yeni gözaltı var Hizbullah 9 ]]! 'kasası' yakalandı BurhanFelek ÖdüUeri 4 Kasım \la dağıtılacak Istanbul Haber Servisi - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin (TGC) geleneksel Burhan Felek Basın Hizmet Ödülleri, bu yıl 7 gazeteciye verildi. 1983 yılmdan bu yana verilen hizmet ödülleri töreni, Burhan Felek'in ölüm yıldönümü olan 4 Kasım'da yapılacak. TGC'den yapılan yazılı açıklamaya göre, meslekte 50 yılını doldurmuş ve 70 yaşından gün almış, halen gazeteciliği sürdüren "Eşfek Aykaç, Sebni Andak, tsmet Gümüşdere, tzzet Sedes, Orhan Koloğlu. Hasan Yıbnaer ve Necati Zincirkıran'* bu ödüle layık görüldü. Ödüller, Burhan Fekk'in, 4 Kasım'da mezan başında anılmasımn ardından TGC'de düzenlenecek törenle sahiplerine verilecek. Törende, Felek'in çalışma arkadaşlanndan Erol Dalh ile Selami Akpınar da anılannı anlatacak. DıYARBAKIR(CuınhuriyetBfirosu)- Hı4>ullah tetıkçisi Bilal Soytaş, polisler tarafından cezaevinden çıkanlarak işken- ce ile ek ifadesinin alındığını ileri sürdü. Diyarbakır'da dün yapılan operasyonlar- da örgütün para sorumlulannuı da arala- nnda bulunduğu 6 Hizbullahçı gözaltına alındı. Çeşitli tarihlerde Diyarbakır ve çevre- sinde 7 kişinin ölümü ve 22 kişinin de ya- ralanması eylemini gerçekleştirdikleri id- dia edilen örgütün tetikçilerinden Bilal Soytaş ile Ekrem Başanr'ın da aralannda bulunduğu lO'u tutuklu toplam 105 sa- nıklı Hizbullah davasına Diyarbakır 2 No'lu DGM'de devam edildi. Dün görü- len oturumda, haklannda idam istenen te- tikçiler Bilal Soytaş ve Ekrem Başanr ile haklannda 12 yıl 6 aydan 15 yıla kadar ha- pis istenen tutuklu sanıklar HalefYıhnaz, Sabri Aktaş, Zülküf Alabalık, Aydm Ak- boğa,AbduİmutaGp Güner, Mehmet Kab- raman, MahirAkgün, FikretGültekm ha- zır bulundular. Tutuksuz yargılanan diğer sanıklar ise oruruma katılmadılar. Bilal Soytaş, uzun süredir cezaevinde tutuklu olmasına karşın emniyet tarafın- dan yeni yakalanmış gibi gösterildiğini ve basına da bu şekilde bilgi verildiğini söyledi. Soytaş, böylelikle cezaevinde ol- masına karşın yeniden gözaltına alındığı- nı ve burada kendisine ışkence yapıldığı- nı iddia etti. Soytaş, itirafçı gibi cezaevin- den çıkanldığında kendisine zorla ek ifa- de imzalatıldığmı belirterek içeriğini bil- mediği bu ifadeyi kabul etmediğini söy- ledi. Sanık avukatlanndan lshak SağJam da, örgüt üyesi olmakla suçlanan sanıklann aslında örgüt üyesi olmadıklannı, cami- ye yalnızca dini bilgilerini arttırmak ve ibadet etmek için gittiklerini savundu. Sağlam, bu nedenle cami faaliyetlerinin örgüt üyeliği olarak değerlendirilemeye- ceğini, sanıklann ancak örgüte yardım ve yataklık etmekle suçlanabileceİderini be- lirtti. Sağlam, bu yönde Yargıtay tarafın- dan alınmış kararlar olduğunu da ifade ederek sanıklann tahliyelerini istedi. Savcı ise Bilal Soytaş'uı ek ifadesi ne- deniyle dosyaya ilave edilmek üzere ek iddianame hazırlanabileceğini, bu neden- le dosyanın incelenmek üzere kendisine verilmesini istedi. tstemi yerinde bulan heyet, dosyanın DGM savcısına gönderü- mesine ve sanıklann tutukluluk hallerinin devamına karar vererek duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Bu arada Diyarbakır Emniyet Müdür- lüğü Terörle Mücadele Şubesi ekiplerin- ce dün yapılan operasyonlarda 6 Hizbul- lahçı gözaltına alındı. IFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Türkiye'de son yıllarda garip bir paradoks yaşanıyor. Üniversiteler, şimdiye kadar siyasal iktidartara kar- ş» hep özgüriüklerin genişlemesi için imücadele ettiler. Siyasi iktidariar da !bu bilim yuvalarına kızıp, onların lözerkliğini, özgürlüğünü engellemek |için elinden geleni yaptılar. Önce 12 jMart 1971 askeri darbesinde, sonra ;12 Eylül 1980 askeri darbesinde üni- ;versite kanunlannı değiştirip gerici- Jleştirdiler. Öğretim üyeleri de ellerin- jden geldiğince buna direndiler. i Önceki gün Istanbul Üniversite- isi'nin açılışındaki manzara, işin ne ' kadar abes bir noktaya geldiğini göz- ler önüne serdi. Şu anda iktidardaki DSP-MHP-ANAP koalisyonu, insan haklarıyla özürlü bir koalisyon. Dü- şünce özgürlüğünün önündeki en- gelleri kaldırmıyor, YÖK sistemini kaldırmıyor, hâlâ insanlar düşünce- leri nedeniyle hapishane, mahkeme kapılanndan geri gelmiyor. F tipi hüc- re cezaevleri gündemde. Üniversite- de YÖK baskıları nedeniyle özgürce araştırma yapılamıyor. • • • Hükümetin Sağmdaki Rektör Böyle bir ortamda üniversite açı- lırken ne olması gerekirdi? Üniversi- telerin, bu baskıcı ortama karşı öz- güriüklerin yanında saftutması gere- kirdi. Siyasi iktidann bilimsel özgür- lüğü engelleyen kısrtlamalanna kar- şı, bilimset araştırmayı savunması gerekirdi. Bizde ne oluyor? Geçen yıl üniver- sitenin açılışında Süleyman Demi- rel'e övgüler yağdıran, onu çağdaş- lığın temsilcisi olarak kutlayan, onun yanında saf tutan Alemdaroğlu, bu- gün de MGK temsilcisi gibi konuşu- yor. Bu ülkeye neden özgüriüğün ge- rekli olmadığını anlatıyor. Bu ülkede şeriat ve bölücülük tehlikesi mi var? Üniversitenin bu konuda yapması gereken, bu ko- nulann özgürce araştınlmasını teş- viketmektir. Bölücülük nedir, Türki- ye bölünme tehlikesi altında mıdır? Şeriatçılık nedir, siyasi Islam nedir, Müslümanlıkla siyasi Islam arasın- daki ilişki nedir? Üniversite bu ko- nuda araştırmalar yaptırabilir, bu konulan üniversitede tartıştırabilir. Bu konuda araştırmalan teşvik ede- bilir. Bizde ne oluyor? Bir üniversite rek- törü çıkıyor, "Bölücülük ve irtica teh- didi vardır, bu nedenle özgüriükleri kısıtlayın" diyor. Özgürlükler konu- sunda olumlu bir karnesi bile olma- yan bir hükümetin temsilcisinin da- ha gerisine düşmek ne acıdır. Üniver- sitelerde ilk kez böyle bir manzara or- taya çıkıyor. Eğer Istanbul Üniversi- tesi Rektörü bunu çağdaşlık adına yaptığını söylüyorsa, Demirel taraf- tartığı da mı özgürlük içindi? Kadın öğretim üyelerinin etek boylan ve er- keklerin favori uzunluklan için genel- ge yayımlamak da mı özgüriüklere giriyordu? Dünyanın hangi çağdaş üniversitesinde böyle genelgeler ya- yimlanıyor? Yunanistan'la siyasi ilişkiler kötüy- ken, tıpkı iktidar gibi davranıp Yuna- nistan'a bilim adamı göndermeyi ya- saklayan Alemdaroğlu, sonradan ilişkiler yumuşayınca Papandreu yu bizzat Istanbul Universitesi'ne davet edebiliyor. Bilim kurumlannın siyaset üstü olması gerekmez mi? Yunanis- tan'la Türkiye arasında siyasi sorun- lar olabilir, üniversite bilim yuvasıdır, bu ilişkilere bağiı olmadan ilişkileri neden sürdürmüyor? • • • Alemdaroğlu'nun Atatürkçülüğü tepeden inmeci ve özgürlük dışı bir Atatürkçülük. Tabulara karşı müca- dele eden devrimci Atatürk'le böy- le bir Atatürkçülük nasıl bağdaştın- labilir? Üniversiteden Bülent Tanör, Burhan Şenatalar, Ülkü Azrak, Ay- sel Çelikel, Gencay Gürsoy, Tah- sin Yeşildere, Izzettin Önder gibi üzerinde tartışma bile yapılamaya- cak, solculuğundan, demokratlığın- dan şüphe edilemeyecek isimleri karşısına alan, onları susturmayı amaçlayan, Azerbaycan'dan faşist darbe girişimi nedeniyle sınır dışı edi- len Ferman Demirkol'u üniversite kadrosunda koruyan bir anlayış na- sıl çağdaş olabilir ki? ANAP'lı Bakan'ın sağına düşmüş ve kendisini çağdaş olarak tanımla- yan rektörün TV'deki görüntüleri hü- zün vericiydi. Alemdaroğlu, daha ön- ce Istanbul Üniversitesi'nde, Cem'i Demiroğlu döneminde YÖK'e karşı olanların arasındaydı. Şimdi tam bir YÖK'çü gibi hareket ediyor. 12 Ey- lül' ün üniversiteleri yok etmek ve bi- limi öldürmek amacıyla kurduğu sis- temin olanaklarından yararlanarak, özgürlük karşıtı bir çizginin sözcüsü haline geliyor. Cumhurbaşkanı Sezer, "Üniver- siteye bilimsel özgürlük gerek, YÖK tepeden inme yöntemlerie üniversi- tenin içine kanşmasın" derken, söz- de çağdaş ve solcu olduğunu söy- leyen bir rektör ise 12 Eylül YÖK'çü- sü haline dönüşüyor. Garip ama ger- çek, hükümetin sağında bir çağdaş! Bu da ancak Türkiye'de olabilir. Bu söylediklerini gitsin çağdaş ül- kelerin birisinde söylesin, onu bilim adamı sayarlar mı bakalım! GLOBALPOLİTÎKÜLTÜR j ERGİN YILDIZOĞLU 'Toplumsal Sorun': l 'Dışlanmışlar'ın Dönüşü! Prag'daki protesto gösterilerine katılanların sa- yısına bakarak "anlamsız bir katabalık..." "bir; avuç kızgın genç, nostaljik 68 kuşağı kalıntası, anarşist, fanatik". hatta CNN'in terimiyle neo- • komünist diyerek geçiştirmek isteyenler var. Bun- lar kendilerini aldatıyorlar. Çünkü, Seattle'dan . Prag'a, sokaklara dökülenler, uzun bir süre sessiz kalmış bir volkanın ağzından sızmaya başlayan bir lava benziyor. Altında megatonlarca basınç var. Daha önce de, 18. yüzyılın sonuyla 19. yüzyılın ba- şında Ingiltere ve Avrupa'da da gözlemlenen bu basıncın, o zamanlar bir de adı vardı: "Toplumsal sorun" (Social Problem, La Probleme Social). Bugün yaşanan ve gelecekte de yaşanması olası gelişmeler, benzer bir toplumsal sorunun geri geldiğini gösteriyor. Seattle-Prag olaylarından yaklaşık iki yüzyıl ön- ce de, serbest piyasa ilişkileri hızla yayıtıyor, yeni teknoloji, üretim alanlarını altüst ediyordu. Bu tah- ribat, toplumda bir işsiz tanm, manifaktür emek- çileri, giderek yoksullaşan ve yok olan küçük za- naatkâriartabakası yarattı; aileyapısını dağıttı, ko- nut sorununu daha da ağırlaştırdı. Böylece işsiz- lerin, yoksulların, evsiz barksız çocuklann, dilen- cilerin, sokakta yatanlann, kısaca "piyasa ve üre- tim ilişkilerinden dışlanmışlann" sayısı giderek arttı. Bu sorunla ılgilenebılecek tek toplumsal öz- ne devlet idi, ama egemen düşünce buna izin ver- miyordu: "Mallann, sermayenin dolaşımı en- gellenmemeli'', "Devlet piyasanın işleyişine ka- nşmamah", "Emeğin fiyatı da piyasada ser- bestçe oluşmalı." "Işsizler mi, dediniz?.. On- lar, piyasada var olan işlerde çalışmayı kabul etmeyen bir tembeller, ahlaksızlar, serseriler sürüsü, o kadar! Devlet bunlan toplayıp içeri atar, ya da zorla çalıştnr, böylece sorun orta- dan kalkar..." O zamanlar "toplumsal sorun" olarak nitetenen bu olgunun temelinde biri azınlık/egemen, diğeri çoğunluk/yönetilen, iki toplumsal tabaka arasın- da oluşan ve giderek gerilen bir fay kınğı yatıyor- du: Azınlık, sayısal olarak küçülmeye devam ederken ekonomik gelişmenin nimetlerinden fay- dalanarakzenginleşiyordu. Bu ekonominin nimet- lerini üretenleri de içeren bir çoğunluk ise yoksul- laşıyor, hatta ekonomidenAoplumdan dışlanıyor- du; bu yüzden de giderek kızgınlığı artıyordu. Böy- le bir toplum nasıl var olmaya devam edebilirdi? 1840'larda genel bir kriz Ingiltere ve Avrupa'yı sarsınca, "dışlanmışlarla" yeni şekJllenmeye baş- layan işçi sınıfının tepkileri birleşti, buna, radikal cumhuriyetçi ve anarşist aydınlar da katılınca olu- şan kanşım 1848 devrimlerindetüm Avrupa'yı ate- şe verdi. Artık, bundan sonra egemen sınrflann vurdumduymazlığının yerini derin bir korku ala- cak, kapitalist sınıf her şeyi toptan kaybetmemek için aristokrasiyle anlaşacak, siyasi ve ekonomik iktidarının sınırlanmasını kabul edecekti. Bundan böyle devlet, toplumsal ilişkileri düzenleyen, çatH" şanlann, yoksullann, dışlanmışlann toplumsal so-' runlannı haftfletmek, öfkelerini etkisizleştirmek için' gerekirse ekonomiye müdahale eden, mülkiyet hakkını sınıriayan bir seri görev üstlenmeye baş- layacaktı. Toplumsal refoım kavramı daha çok kul- lanılır oldu, "piyasanın gizli elinin" düzenleyici gücüne güven giderek azaldı, "toplumsal ilişki- leri en iyi piyasa düzenler" zırvası da giderek gözden düştü. İki dünya savaşı arasındaki dönemde patlak ve- ren büyük kriz sırasında (küreselleşme süreci du- vara çarptığında) serbest piyasaya güven toptan kayboldu. Aksine, devletler arası ve sınıfsal çatış- malann, serbest piyasanın yıkıcı etkilerinin (mali ekonomik krizlerin) altüst ettiği birortamın içinden refah devleti, "karma ekonomi konsepti", ka- pitalizmi değiştirmeyi değil de, uzlaşmalarla koru- mayı amaçlayan bir sosyal demokrasi doğdu. Iş- te bu yüzden, milyarder yatınmcı Soros, serbest piyasa dogmatiklerine, "Bugün kaldırmak iste- diğiniz kurallann ilk başlangıçta neden kondu- ğunu hiç durup düşündünüz mü" diye soracak, serbest piyasayı kapitalizm ve demokrasinin baş düşmanı ilan edecekti. Bugün küreselleşme, diğer bir deyişle dünya ekonomisinde denetimsiz piya- sa koşullannın egemen kılınması projesi, tarihin tekerleğini geri çevirdi ve "toplumsal sorunun" yeniden ortaya çıkmasını büyük ölçüde hızlandır- dı. Toplumsal sorun aslında, dünya ekonomisini etkileyen yapısal krizle birlikte 1970'lerde filizlen- meye başladı. Ancak, 1968-73 toplumsal kabar- ması devletin baskıcı aygıtlanyla geriletildikten, sonra yukanda değindiğim "refah devleti'', poli- tikalan (1980'lerde neo-liberal politikalar devreye girene kadar) toplumsal sorunun derinleşmesini büyük ölçüde yavaşlattılar. 1980'lerden bu yana neo-liberal proje, bir taraftan, toplumsal soru- nu yaratan koşulları daha da güçlendirdi ve dün- ya ölçeğinde yaygınlaştırdı; diğer taraftan, ulus devletlerin elindeki toplumsal uzlaşmayı kolaylaş- tıran, böylece kapitalizmi koruyan aygıtlan alma- ya başladı. Bir taraftan, uluslararası rekabet ve özelleştirmenin etkisiyle, sanayiler, etraflanndaki toplumsal yapılaria birlikte dağılırken toplumsal yardımların kesilmesi işsizlik koşullannı ağırtaştır- dı, çalışanlan daha da yoksullaştırdı. Eğitim sis- temlerindeki kaynak yetersizliği de, yeni kuşakla- nn topluma katılmasını giderek zorlaştınyordu. Bu sırada, küreselleşmenin tahribatına uğrayan azge- lişmiş ülkelerden, savaş bölgelerinden gelişmişle- re doğru hızlanan göçlerin getirdiği insanlann da katılmasıyla (üstelik gelişmiş ülkelerin bir ekono- mik büyüme yaşadığı 1990'larda) çok kültürlü ço- kuluslu ve küresel bir "dışlanmışlar" tabakası hız- la büyümeye başladı. Asya krizi bu süreci daha da hızlandırdı. Önümüzdeki dönemde gelişmiş ülkeler başta olmak üzere dünya ekonomisinde yaşanacak bir yavaşlama, belki de resesyon sırasında "toplum- sal sorun" daha da büyüyecek. Önümüzdeki iki pazartesi, bu soruna daha bir yakından bakarak gelişme dinamiklerini irdelemeye çalışacağım. Türkiye Gazetecıler Cemiyeti'nin yayınladığı günlük Bızim Gazete Ülke sorunlarına ilişkin raporlanyla, araştırmalanyla, köşe yazılarıyla, tarafsız haberleriyle sivil toplumların gazetesi. Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212. 511 08 75
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle