Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ŞAYFA CUMHURİYET 24EKİM2000SAU
HABERLER
'Tarih, hiçbirtoplumun önüneçözemeyeceğisorunlarkoymaz.' Yanisorun varsaçöziimü de vardın.
21. YÛZYILIN EŞİĞİNDE
DÜNYA
VE
TURKİYE
Dûnyamız yağmalanıyor; gezege-
nimizin, giderek soyumuzun gelece-
ği tehlikede; nasıl önleyebiliriz bu
. talanı? Bilim ve teknik ilerliyor; ama
beraberinde dev sorunlara da yol açı-
yor; ilerlemeye evet, ama kimin için
ve hangi amaçla? tnsanlar çoğalıyor,
sorunlar da... Dûnya nüfusunu bir is-
tikrara kavuştururken, adil ve sürdü-
rûlebilir bir kalkınma yoluna girebi-
lir miyiz? Her yerde kent ve her yer-
de de bunahmdadır: Nereden kay-
naklanıyor bu bunalım ve nasıl önle-
nebilir? ÖzellikJe insan, kent ve de-
mokrasi ilişkisini sağlıklı olarak na-
sıl kurabiliriz? Kapitalizm, küresel-
leşmeyi de arkasına alarak yeni bir fe-
tih çağına girmiştir. Bunun yol açtı-
ğı sorunlar nasıl çözülecek, özellik-
le dünya çapında bir sosyal anlaşma
mümkün müdür?
Sonra, çağımızın bir temel olgusu
da demokrasirun zaferidir. Ama eşit-
sizlikler diz boyu ve dünya çapında-
dır; dahası, liberalizm özgürlüklere
karşıdır ve medya da fikirleri saptır-
makta. Bu ortamda demokrasiyi de-
rinleştirmek nasıl mümkün olacak?
Günümüzde hangi ideoloji egemen-
dir ve ne söylüyor? Demokratik bir
spor adına ne yapmalı? Hoşgörüsüz-
lüğün kaynaklan açıktadır: Irkçıhğa
ve köktendinciliğe karşı nasıl müca-
dele etmeli? Yüzyıhn başlannda ka-
dın gerçekJiği nedir? Hangi sorunJa-
ra, nasıl bir çözüm getirmeli?
Bitmedi: Dünyamızın yeni sahiple-
ri kimlerdir? Kuzey - Güney zıtlığını
nasıl gidermeli vepiyasanın diktator-
lüğune karşı ne yapmalı? Uluslarara-
sı ilişkilerin yeni çerçevesi nedir? Bu
ortamda banş nasıl sağlanabılir. özel-
likle "savaşağalannın silahsıziandınl-
masT nasıl mümkündür? Tutucu bir
dünya görüşünü yerleştirmek, gide-
rek yazgıcıhğı ve boyun egmeyi aşı-
lamak için, tarih nasıl saptınlıyor gû-
nümüzde? ÖzellikJe aydınlan bekle-
yen ne, bu ortamda?
Son olarak, içinde bulunduğumuz
bütün insafsız koşullara karşın, "da-
ha insancabir dünya" kurmak müm-
kündür. Ama nasıl?
Işte, yeni bir yüzyılın başında kimi
temel sorular! Onlar, elbet bizi de il-
gilendiriyor; bir bakıma bizim de so-
runlarımız. Aynca, hiçbiri de çözüm-
süz değil. Bir büyük filozof, Tarih,
hiçbir toplumun önûne çözemeyeceği
sorunlarkoymaz* der ki pek doğrudur;
yani sorun varsa çözümü de vardır...
Dünyamızın ve insanın
geleceği tehlikededlr
Dünyamızın uzaydan çekilmiş fo-
toğraflannın güzelliğine diyecek yok-
tur: Üstüne yer yer pamuktan bulut-
lar serpilmiş mavi bir portakal görü-
nüşüyle gözleri büyüler; zenginlik ve
gönenç izlenimi verir insana. Ger-
çekten de, gür bir bitki örtüsüyle kap-
lıdır o ve bereketli bir hayvansal ya-
şamla hareketlidir. Bu cennet görünüş-
lü, coşkulu, latif doğa milyonlarca yil
egemen oldu gezegenimize. însanso-
yu da, ortaya çıktığı günden beri onun-
la beslendı ve Doğa Ana"yla bir or-
tak yaşam içinde oldu uzun süre.
Ne var ki, 19. yüzyılın ikinci yansı
ile Sanayi Devrimi'nden beri, insan,
ılınEşiğinde
Çevred gnıplar, fDdr ve eylemlerindeki kararhlıklanyla yığmla iilkede başanlar kazandıiar.
ilerleme ve gelişme adına, doğal orta-
mı sistemli olarak yıkıp yoketmeye
yöneldi. Her türden yağma ve yalap
yıkma birbirini izledi; topraklannı al-
tüst etti, sulannı kirietti, atmosferini boz-
du. Başını ahp giden bir kentleşme,
özellikle tropikal bölgede ormanlann
yokoluşu, denizlerin ve ırmaklannkir-
lenişi, iklimin ısınması, ozon tabaka-
sının incelmesi, asit yağmurlan, onun
başının dertleridir; kirlilik, öylesine
lağında tehlikeler hakkında yığınla
soruya yol açmaktadır: Genetik ola-
rak değiştirilmiş organizmalara ki-
min için ve hangi amaçla gerek gö-
rüldü? Pek mi zorunluydu bu? Akla
da uyuyor mu?
Bilim ve teknik ilerliyor, ama bera-
berlerinde dev sorunlarda getirerek...
Doğa, her yönden tehditler, gide-
rek tehlikelerle karşı karşıya, bu pek
açılç ama kurtanlması için fikir ve uğ-
Konferansı, arkasından da World
ConservationStrategy (1980), çevre-
ye saygılı, sürdürülebilir bir kalkın-
ma modelinin niteliklerini tanımlamak
isterler. Bunalım yıllannda belli bir
hafiflemenin arkasından. dayanıklı
ve kalıcı anlamına, "sürdürülebiir kal-
knuna" ya da "çevresel geKşme" te-
malan, Birleşmiş Milletler'in Ortak
Geleceğimizadlı raporunun 1987'de
yayımlanışıyla gündeme girer, oturur.
7 i bir yüzyılın başlanndayız. Yüzyıhmız, bundan öncekinden devraldtğı
sorunlan çözmeye çahşırken, kuşkusuz hiç bilmedikleri de çıkacak karşısına; o
da, geleceğeyürüyûşünü onlarla boğuşa boğuşa yapacak. Tarihin akışı böyle...
20. yüzyıl, ağır bir miras bıraktı arkaya.
sonuçlara yol açmışürki, dünyamızın
geleceği tehlikededir artık.
Tehlike bundan ıbaret değil: insan,
genetik olarak kendini değiştirme gü-
cünü de elde etmiştir şimdi. Bilim-
sel serüven hızlanıyor ve urukta in-
san varhğının kopyalanması belir-
miştir. Ne ulusal planda ne de ulus-
lararası planda henüz saptanmış ol-
masa da, sınrrlar aşılmış değildir.
Kopyalanmış birkoyun ömeğini sim-
geleyen Dolly olayı, 1997 ilkbahann-
da, hiçbirkuşkuya yer bırakmayacak
biçimde, herkesin karşısına canlı bir
kanıt olarak çıkmıştır.
Öte yandan, üzerlerinde genetik
olarak oynanmış rrusır ya da soyanın
Avrupa pazarlanna sürülüşü, eli ku-
raşlar da eksık değil ve üstelik pek es-
kiye gidiyor kökleri: tlkçağ'dâ Latin
tanmcılan toprağı korumanın üze-
rinde durmuşlar; Isa'dan sonra III.
yüzyıldan başlayarak, artan nürusa
bağlı toprak kazanmaya karşı orman-
lan koruma yolunda ilk önlemlere
gidilmiş. Ancak ekolojik düşünce-
nin ete- kemiğe bürünmesi XX. yüz-
yılın başlarındadır.
70'li yıllardan başlayarak da ka-
muoyu, ekonomik kalkınma ve hız-
lı nüfiıs artışının uzun vadedeki so-
runlanndan kaygılanmaya başlar. Ki-
mi eserler, aşın nürusa, kirlenmeye
ve doğal kaynaklann tükenişine bağ-
lı büyük çevresel felaketin korkusu-
nu beslerler. 1972'deki Stockholm
Satırbaşı "sürdürüiebflir kalkmnıa"
kavramı, ilerlemeye devam ediyor:
Fikrin gizlisi kapaklısı da yok, basit:
Gelecekteki kuşaklar, en az geçmiş
kuşaklaruı tanıdıklan bir çevreyi mi-
ras olarak almışlarsa bir kalkınma
sürdürülebilir. Temeli piyasaya da-
yanan günümüzdeki kalkınma man-
tığının gerçeklerle uzlaşır bir yanı
olup olmadığı elbette sorulmalı, sor-
gulanmalıdır.
Gelecek yıllarda, öyle görünüyor
ki birbirine zıt iki dinamik rol oyna-
yacak dünyamızda: Bir yandan, ma-
li kaygılann güdümünde ve bilimle
teknikten kâr amacıyla yararlanan
küreselleşmiş büyük firmalann çı-
kan etkisini gösterecek; öte yandan
da, bir ahlak, bir sorumluluk özle-
miyle beraber, çevrenin - insanlığın
geleceği için kuşkusuz yaşamsal -
yasalannı göz önünde tutan daha adil
bir kalkınma ve gelişme özlemi ağır
basacak. Bir kolektif etik çaba olma-
dan, gezegenimizin acılannı dindir-
mek de mümkün olmasa gerek.
'Dünyamız
anayurdumuzdur'
Çevreci gruplar, 60'lı yıllardan be-
ri, fikir ya da eylemdeki kararlılıkla-
nyla yığuıla ülkede başanlar kazan-
dıiar; Doğu'da, otoriter kalelerin yı-
kılışına yardımcı oldular. Ne var ki,
doğaya karşı işlenen cinayetleri sade-
ce ortaya koymakla yetinmemeli; ilk
nedenlere, toplumdaki işleyiş kural-
ları ile yerleşmiş değerlere kadar
uzanmalı ve demokratik tartışmanın
içine çekmeli onlan. Çünkü, bir çev-
resel ipliği yakaladığımzda, dünya
çapında bütün bir yumak çözülmeye
başlar. Ne siyasal düşünce ne de onun
kurumlan, bu yumağm ve insanla
doğa arasındaki bir sözleşmenin or-
taya koyduklan sorunlan çözecek
çapta değildir. Kurumlar ise olsa ol-
sa uluslararası olabilirler; onlann ka-
rarlannın denetimi ulusal ve yerel
otoritelere düşer. Bu demokratik zin-
cirin hiçbirhalkası savsaklanamaz; ve
söz konusu zincir, piyasanın gözbo-
yayıcılıklannın, kimi kazananlarla
yığınla kaybedenlerin uzağında, bü-
tün canlı varlıklarla canlı küreyi bir-
birine bağlayan dayanışmayı paylaş-
mış bir bilinçten alır gücünü.
Neler söylenebilir bu konuda şim-
diden? Yalnız çevrenin değil, tüm
canlı topluluklar ile onlann içinde
yaşadıklan fizikokimyasal bütünün
uğradığı felaketler ortammda, yer-
kürenın yaşaması için, ilk akJa gelen,
piyasanın gücü vediktatörlüğünü sor-
gulamak; ve yerleşik çıkarlar ile ege-
men düşünce biçimlerinin korkunç or-
taklığına karşı çevrebilimsel bir se-
çimde bulunmaktır. Sonra, gönenç
kavTamını da gözden geçirmeli.
Bunun gibi, ekonomi de, çok yön-
lü, dinamik ve içinde yer aldığı dün-
yayla birlikte evrilir obnalı. Bu bilim
dalı, insanlann hizmetinde olup on-
lann yazgılanna hükmeden bir şey de-
ğildir. Ama belki asıl kurtancı sıçra-
ma, insan olarak, insanlarla, başka
canlılarla, giderek doğayla olan iliş-
kilerimizi kökünden değişikliğe uğ-
ratmak olsa gerek. Çevrebilimin, çev-
rebilim bilincinin önemi işte burada
karşımıza çıkıyor.
Özetle, dünyamız - fiziksel ve bi-
yolojik yanlanyla - bir bütünlük için-
dedir; kimliği budur onun. Ve dün-
yamız, EdgarMorin'in doğru ve duy-
gulandıncı üslubuyla söylemiş ola-
hm," Üzerinde oturduğumuz bir yer
olmaktan çok daha fazla bir şeydir:
Bizim evimiz, ondan da öte anavur-
dumuzdur o. Kuşkusuz uzaklara gi-
debileceğiz. başka dünyalan ele geçi-
rebüeceğiz. Ama burada kendi evi-
mizde ve yurdumuzdayız; bitldleri-
miz, hay\anlanmız. ölülerimiz, ya-
şamlanmız, giderek anılanmız var
burada.Onu koruyup saklamah. kar-
şdaşüğı tehlikelerden de kurtannab-
yız. Bu yolda bUunlerin, gerekiyorsa
dinJerin ve ahlaklann gerçeklerine de
çağnda bulunacağız. A>dınlanma Ça-
ğu bütün insanJaraseslenerek hüma-
nist düşünceyi doruğuna çıkarnuştu
Ona tûm canh varüklara acımayı, kar-
deşliğu dahası enternasyonalist kar-
deşliği eklemeliyiz!" Gelip vardığı-
mız noktada, bütün insanlan, kendi
aralannda ve hepsini de doğaya bağ-
layacak - dünya çapındaki - yeni da-
yanışma bilincinin temeli işte budur.
SÜRECEK
DUZYAZI / " • * •
ORHAN BİRGİT
Yarı Gölgedeki
Kahramanlar...
Ben de, flhan Selçuk gibi, sözde Ermeni soy-
kınmı tasansının son anda Amerikan Temsilciler
Meclisi'nden geçmesini engelleyen Başkan Clin-
ton'ın, bu işi kendi ülkesinin çıkarlan için yaptığı-
nı düşünenierdenim. Başkan, giderayak, özellik-
le Ortadoğu'da önü alınamayan gerginligi de gö-
zönünde tutarak, Türkiye'yi ve Türkleri darıltmak
istemedi.
Yine de kendisine teşekkür borcumuz var. Za-
ten, Cumhurbaşkanımız da, Başbakanımız da bu
borcu yerine getirdiler.
Başbakan Ecevit'in teşekkür açıklaması hayli
uzuncaydı. Önemli birtehlikeyiatlatan insanlann,
0 tehlikenin uzaklaştınlışı sırasında desteklerini
gördükleri kişi ve kuruluşlan tek tek sayması, bir
vicdan borcunun yerine getirilmesi için yapılır.
Başbakanın, o borcu eda ederken saydığı isimler
arasında Türk Ermenileri Patriği Mutafyan'ın da
ismi bulunuyordu.
Gerçekten Patrik Mutafyan, son gerginliğin gi-
derilmesi için canla başla çabalayan bir din ada-
mı, dahası, ruhani bir lider olarak kendi başbaka-
nından hem de kamuoyu önünde aldığı bu teşek-
kürü sadece hak etmekle kalmadı; bence iki yıl ka-
dar önce kendisine yönelik bir yanlışlığın da ona-
nlmasına gidildtği için Patriğin gönlü de alınmış ol-
du.
iki yıl kadar önceydi. Karakin Kazancıyan'ın
1998 Martı'nda ölümü ile Türk Ermenileri Patrik-
lik görevi boşalmıştı. Yeni Patriğin seçimi gerçek-
leşinceye kadar, bir 'kaymakam' rahibin görev
yapması gerekecekti.
ışte o sırada Istanbul Valiliği adına birileri dev-
reye girdi ve cemaatin içinden de bazı kimselerin
dürtelemesiyle çoğunluğun gönlündeki genç Baş-
piskopos yerine sanınm Sıvactyan adındaki bir baş-
ka Başpiskoposun kaymakamlık görevine getiril-
mesi için harekete geçti.
Gerekçe, Valiliğin resmi adayının 'enyaşlı' Baş-
piskopos olmasıydı. Cemaat ve Kumkapı Kilise-
si çoğunluğu, böyle bir gerekçenin geleneklerde
yer almadığını söylüyordu. Bunalım on bir ay ka-
dar sürdü. Yukannın müdahalesi, sanki devletin,
bir cemaatin hakkı olan kendi dini liderini seçme
yetkisini eline almakta ısrarlı olduğu görüntüsünü
vereceği sırada, Allah'tan durmuştu.
Dafıa doğrusu birilerinin, devlet adına yaptğı yan-
lışlık Ankara'nın sağduyusu karşısında düzeltildi-
ği için, Ermeni cemaatinin gönlündeki aday, yeni
Patrik seçildi.
Ve öyleîikle kamuoyu, Mutafyan adını daha ya-
kından tanımaya başladı. Gazetelerde, Ermeni
Patriğinin terörie savaşırken şehit olan güvenlik gö-
revlileri için yapılan ayini yönettiğini ya dadeprem-
de yitirdiğimiz yurttaşlar için dua edip bağış top-
ladığını okuyanlanmız, bu genç din adamına ya-
kınlık duymaya başladıklan için, 'iyi ki bir kendini
bilmezin raporian ile Ermeni cemaatinin istekle-
rine çomak sokulmaktan vazgeçilmiş' dediler.
Laik bir devlette bir cemaatin kendi dini yöne-
ticisinin seçiminemüdahale, özellikte bu çağda el-
bette onayîanabilecek şey değil. Sanıyorum, Pat-
riklik makamınm boşalması halinde nelerin nasıl
yapılacağı, 1961 tarihli bir Bakanlar Kurulu kara-
nna dayandırılıyor. O kararnamede yazılanlann
kaynağı da, Osmanlının 1863 tarihli 'Nizamname-
1 Milleti Ermeniye' denilen bir düzenlemeye uza-
nıyor.
1961 yapılanmasının da, hele hele 1863'te ola-
ya bakış açısının da, bugünün gerçeklerine uydu-
ğunu söylemek olası olmamalıdır. Bu ulusun için-
de yüz yıllardır kaynaşmış olan topluluklan, geç-
miş yüzyılın 'azınlık' kavramı içinde görerek aynm-
cılık yapmayı ben hafsalama sığdıramıyorum ve
bu yüzden de, kendilerini benim gibi bu ülkenin
birer bireyi gibi gören herkesi 'çoğunluk' ya da 'aan-
lık' çizgilerinin içine hapsetme isteklerine karşı çı-
kıyorum.
Geçen hafta sonunda, bu düşüncemi pekleşti-
ren bir açık oturumu NTV nin 'Genç Türkiye' isim-
li bir programında zevkle izlerken, o oturuma ka-
tılan Ermeni kökenli genç yurttaşlanmızın, şu söz-
de soykınmı olayı karşısında benden farklı şeyler
düşünmediğini gördüm. Ama yine onlann söyle-
dikieri arasında, kendi anadillerini sokakta konuş-
maktan doğan çekingenliğe isyan ettim. Devlet me-
muru olma istekleri karşısında engellerin bulunu-
şu, aynı isyan duygulanmı kamçıladı. Kendi din
adamlannı yetiştirmek için resmi yöntemler yeri-
ne, kiliselerinde uygulamak zorunda kaldıklan me-
totlan, ülkem adına gülünç buldum.
Ve o gece kızlı erkekli bu genç yurttaşlanmızın
NTV ekranlanna taşıdıklan sorunlannın, bizim he-
pimizin sorunlan olduğunu düşündüm:
Onlar, ülkelerinin uluslararası kamuoyunda bun-
dan yüz yıla yakın bir dönemde geçirdiği olaya kar-
şı mademki benim gibi baktılar; ben niçin, yaşa-
dıklan sorunlar karşısında onlann sözcülüğüne
soyunmayayım?..
Ve bu gölgede kalmış kahramanlanmıza birer bi-
rer arka çıkmayayım?
Faks:0212-677 07 62
E-mail: obirgitle-kolay net - .r
FİNtKE İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN GAYRİMENKUL AÇIK ARTTIRMAİLANI
DosyaNo: 1999/612
Sablmasına karar verilen gayrimenkulün cinsi, laymeti, adedi, ev-safl: 1 - Antalya ili Finike ılçesi Hasköy Kolaklar mevkiınde kâin, ta-
punun 1050 parselinde kayıtlı 9300 m2'lik içerisinde 2 adet cam sera bulunan seralann miktan 2000 m2 olan, geri kalan kısmında 20"
yaşlannda narencıye ağacı bulunan, içerisinde 3X4 ebadında ekonomik değeri bulunmayan ahşaptan depo bulunan ve imar durumuna
göre tannı ve konut alanı ıçensınde kalan taşınmaz bir borçtan dolayı satümaktadır. Muhammen bedeli 55. 000.000.000 TUdir.
SatışFüuke Beledıyesi mezat salonunda yapılacakür. 1. ihale 15.01.2001 Pazartesı günü saat 15.00-15.10 arasında yapılacaktır. Alı-
cı çıkmaz ise 2 ihale 25.01.2001 Perşerabe günü aym yer ve aynı saatte satışa arz olunacaktır. 2- Antalya ılı, Finike ilçesi Hasköy Ko-
laklar mevkiinde kâin tapunun 1052 parselinde kayıtlı 12.433 m2'lik, içerisinde 20 yaşlannda 380 adet mahsule yatmış limon ve porta-
kal kanşımı narenciye bahçesi bulunan, toprak yapısı narenciye tanmına elverişli imar durumuna göre tanm alanı içerisinde kalan taşın-
maz bir borçtan dolayı satılmakta olup muhammen bedeli 56.000.000.000 Tlâir. Sauş Finike Belediyesi Mezat Salonu'nda yapılacak-
tır.
1. ihale 15.01.2001 Pazartesi günü saat 15.00 - 15.25 arasında yapılacaktır. Alıcı çıkmazsa 2. ihale 25.01.2001 Perşembe günü aynı
yer ve aynı saatte satışa arz olunacaktır.
Saöş şarüan: 1- Bu arttumada tahmin edılen kıymetın yüzde 75'ini rüçhanh alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraf-
lannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle ahcı çıkmazsa, en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şarayla ikinci arttırmaya çı-
kanlacaktiT. Bu arttırmada da bu miktar elde edilememişse gayrtmenkul en çok arttıranın taahhüdü sakh kalmak üzere artnrma ılanında
gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ihale edilecektir. Şu kadar ki arttırma bedelinin malın tahmin edılen kıymetinın yüzde 40'ını
bulması ve satış isteyenın alacağına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan ba$ka paraya çevirme ve paylaştınna
masraflannı geçmesı lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa sahş talebi düşecektir.
2- Arttırmaya ıştırak edeceklerin, tahmin edılen kıymetin yüzde 20'si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanuı
teminat mektubunu vermeleri lazımdır Satış, peşin para iledir, alıcı istedığınde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Teualiye res-
mi, ihale pulu, tapu harç ve masraflan, KDV alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir.
3- tpotek sahibi alacakhlarla diğer ılgılıJerin (*) bu gayrimenkul üzenndekı haklannı hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialannı
dayanağı belgeleri ile on beş gün içinde daıremıze bıldirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sıcılı ile sabit olmadıkça paylaşma-
dan hariç bu-akilacaklardrr.
4- thaleye kahlıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri be-
del ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve aynca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farta
ve temerrüt faizi aynca hükme hacet kahnaksızrn dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır.
5- Şartname, ilan tarihinden ıtıbaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı venldigi takdirde ısteyen alıcıya bir ömeğı
gönderilebilir.
6- Satışa ıştırak edenlenn şartnameyi gönnüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bilgi almak isteyenlerin 1999/612
sayıh dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvunnalan ilan olunur. 25.09.2000
(*) Ilgililertabirineırtıfak hakkı sahipleri de dahildir. , Basın: 59044
İLAN
TC
tZMİR4. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
DosyaNo: 1998/7538
Alacaklı: T. Emlak Bankası A.Ş. vekili Av. Gülsüm Efe
Borçlu: Ali Çankaya, Çaybaşı Mah. No: 78 Denizli
Borç: 287.756.610.-TL. ve ferileri.
Borcun sebebi: 20.01.1998 vade tarihli 63.000.000-TL'hk,
20.02.1998 vade tarihli 63.000.000.-TL'hlc 20.03.1998 vade tarihli
63.0OO.0OO.-TL'lık senet ve protesto evrakı.
Yukanda adı ve adresi yazılı borçlu hakkında yapılan icra takibinde;
Borçluya gönderilen ödeme emrinin bila tebliğ iade edilmesi, emni-
yet marifetiyle yapılan tahkıkatta yeni adresinin temin edıJememesi ne-
deniyle ödeme emrinin 7201 sayıh Tebligat Kanunu'nun 28. maddesı
gereğince ilanen tebliğine karar veribniştir.
Işbu ilanın gazetede yayrnı tarihine 10 gün ilavesiyle borcu ve takip
masraflannı 20 gün içinde ödemeniz, takibin dayanağı senet kambiyo
senedi niteüğini haiz değilse 15 gün içinde mercie şikâyet etmeniz, ta-
kip dayanağı senet altındaki ımza size ait değilse yine bu 15 gün içinde
aynca ve açıkça bir dılekçe ile Tetkik Merciine bildirmeniz, aksi takdir-
de icra takibindeki kambiyo senedi altındakı imzanın sizden sadır sayı-
lacağı. imzanızı haksız yere inkâr ederseniz, sözü edilen senede daya-
nan takip konusu alacağın yüzde 10'u oramnda para cezasrna mahkûm
edileceğıniz, borçlu olmadığınız veya borcun itfa veya ımhal edildiğini
veya alacağın zamanaşırmna uğradığı hakkında itırazınız varsa bunu se-
bepleri üe birhkte 15 gün içinde Tetkik Merciine bır dilekçe ile bildire-
rek Tetkik Mercünden ıtırazımzın kabulüne dair bır karar getirmediği-
nız takdirde cebri icraya devam olunacağı, Tetkik Merciınden ıtırazın
kabulüne dair bır karar getirilmediği veya borç ödenmediği takdirde 20
gün içinde ÜK'nun 74. madde gereğince mal beyanında bulunmazsanız
hapısle cezalandıracağımz, hıç mal beyanında bulunmaz veya hakıkate
aykın beyanda bulunursamz yine hapisle cezalandınlacağınız tebliğ ye-
rine kaim olmak üzere ilan ve ihtar olunur. Basın: 59845
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 1999/748
Davacılar Nazire Dağdemir ve arkadaşlan vekili H.
Gamze Sipahioglu tarafından dayalılar Cemal Kayhan,
Sestur Taşıma ve Tur. Tic. A.Ş. Üniversal Sigorîa A.Ş.,
Isviçre Sigorta A.Ş. ölü Yavuz Kayhan mirasçılan aley-
hine açılan tazminat davasında;
Davalılardan ölü Yavuz Kayhan mirasçılan; Yozgat
ili, Çayıralan ilçesi, Ishaklı mahallesınde oturan;
l-l5öndü Kayhan,
2-Çiğdem Kayhan (Tavaslı)
3-Çilem Kayhan (Elem)
4- Sohbet Kayhan ' '
5- Melmet Sonay Kayhan
6- Ayhan Kayhan ' ' ~\ ' *
7- Leyla Kayhan
8- Hüdaverdi Kayhan . • . . - -
9- Yasin Kayhan * •
10- Olfet Kayhan (Altındağ)
11-Oğuz Kayhan'a
Çıkanlan tebligatlann iade edıldiği ve yapılan Em-
niyet araştırmasında da tebligata yarar adreslerinin tes-
bit edilemediği anlaşıfdığından dava dilekçesi ve du-
ruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiştir.
Bu nedenle davalılann duruşmanın ertelendiği
30.11.2000 günü saat: 10.05'de duruşmaya gekneleri
veya kendilerini bir vekille temsil ettirmelen, duruşma-
ya gelmedıkleri veya kendilerini bir vekille temsil et-
tirmedikleri takdirde yargılamanın gıyaplannda devam
edıleceği dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ila-
nen tebliğ olunur. 18.10.2000 Basın: 60011