18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
•82 EKİM 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Maden-Sen'in raporunda kurumun 7.5 milyon dolar gereksiz yatırım yaptığı belirtildi 'İSDEMİR haraç ödedi'AKEVBODUR İSKENDERUN-Maden-Sen tsken- derun Şubesi'nce hazırlanan tSDE- MİR raporunda, kurumun 1997-99 yıl- lan arasında 7.5 milyon dolar gereksiz yatınm yaptığı ve 1999 yılında da 3.8 milyon dolar "haraç" ödediği öne sü- riildü. Raporda, 8 yılda 9 genel müdü- rün değiştiği ISDEMlR'de, yöneticile- nn "gjdici otmamak için kurumun ÇH karian yerine 'efendilerinin çıkarlan' doğrultusunda" davrandığına yer ve- rildi. Sendikanın araştırma grubu tarafın- dan hazırlanan ve özel sayı olarak ya- yımlanan haber bülteninde yer alan İS- DEMlR raporunda, Cumhuriyet döne- minin en önemli yatınmlanndan bin olan işletmenin, siyasilerin ve yandaş lobilerin "arpahğT olarak kullanıldı- ğına yer verildi. Ulkenin en temel eko- nomik ve sosyal kazanımlanndan biri olan ISDEMlR'ın özelleştirme adı al- • Maden-Sen Araştırma Grubu tarafından hazırlanan ve özel sayı olarak yayımlanan haber bülteninde yer alan ÎSDEMİR raporunda, Cumhuriyet döneminin en önemli yatınmlanndan biri olan işletmenin, siyasilerin ve yandaş lobilerin 'arpalığı' olarak kullanıldığına yer verildi. Raporda, ulkenin en temel ekonomik ve sosyal kazanımlanndan biri olan İSDEMlR'in özelleştirme adı altında talan edilmesine göz yumulmayacağı vurgulandı. tında talan edilmesine göz yumulma- yacağının vurgulandığı raporda, "İS- DEMİR özeüeştirilme kapsamından çı- kanlmaiıdır. Çünkü, şartnameyi ahcı fîrmanın istekkri doğrultusunda yeni- den düzenlemek önce ahlaki bakım- dan, sonra da hukuki bakımdan müm- kfln değfldir" görüşüne yer verildi. Atü bırakılan yaünmlar ISDEMtR'de, 1997 yılında hafif profil haddehanesinde ürün kalitesini yükseltmek ve rekabet gücünü arttır- mak amacı ile 3 milyon dolarlık, 1999'da ise 4.5 milyon dolarlık kütük haddehânesinin yakıt optimizasyonu yatınm harcaması yapıldığı, ancak bu- gün her ikisinin de atıl bırakıldığının savunulduğu raporda şöyle denildi: "Bu iki vaürandan önce, maliyetiönem- li ölçüde düşürecek çakşma kapsamın- da kok finn arabalan. kapı kasa temiz- leme mekanizması. \ üksekfinnlarçan- sız tepe teçhizan \e çelikhane kütük dö- küm makiııesine 35 milyon dolarlık ya- ünm yapmak gerekirdi. Bu yannmlar yılda 37.5 milyon dolar maliyet düşüşü, 58 bin ton fueloil ve 36 milyon kwh. elektrik eoerjisi tasarrufu sağUyacaku." İSDEMlR'in yurtiçinden yılda 3 milyon ton cevher kullandığı ve bunun ithale oranla yüzde 12 maliyet arttınmı ile 8.5 milyon dolar ek maliyet yarattı- ğının da öne sürüldüğü raporda, Türk bayraklı gemileri korumak adına her yıl 1.8 milyon dolarlık fazla navlun be- deli ödendiğine de dikkat çekildi. ISDEMlR'in kullandığı yerli cevhe- rin yüzde 40'ının Türkiye Demir Çe- lik îşletmeleri'ne (TDÇİ) bağlt ocak- lardan alındığının belırtıldiği Maden- Sen'in ÎSDEMlR raporunda şu görüş- lere yer verildi: "Bir kamu kuruluşu olan TDÇt İS- DEMİR'den sürekli haraç alnuş ve al- nıaya da de\ am ctmektedir. TDÇİ,ken- disine bağh ocaklan müteahhit aracıb- ğı ile işletmekte, cevher üretimine hiç- bir katkısı ve cevher kalitesini hileştir- me doğrultusunda bir çabası olmadan yüzde 19 konüsvon almaktadır. 1999yı- fanda İSDEMİR, TDÇİ'ye 3.8 milyon dolar haraç ödemiştir." Atamalarda siyasi düşünce ve yan- daşüğın ön plana çıktığı ISDEMtR'de çalışma şevk ve heyecanının da yok edildiğüün vurgulandığı raporda şöy- le denildi: "Sektörle hiçbir ilgisi ohnayan yağa- larve yandaşlar birinci dereceimza yet- kisrvleen sorumlu mevküere getirümiş; yıllannıvegençükkrini bu tesislerde bı- rakan, dürüst onuriu ve liyakath in- sanlann ya İSDEMİR'İ terk ederek ya da kabuklanna çekilerek bu kuruma katküan engeOemniştir. 1992 yıundan bu yana 8 genel müdür atanmışnr. Ge- len yönetkiler gidici olmamak için ku- rumunçıkarlan yerineefendilerinin çı- karlan doğrultusunda bir tutum için- de olmuşlar ve yanlı davranmıslardır. Bu durum iş banşını bozmuş. çalışma şevk ve heyecanını yok etmiş, zaten var olan sonınlan daha da biiyük boyutia- ra getirmiştir. n Diyarbakır Cezaevi olayları Davaya hiçbir sanık katılmadı DtVARBAKIR (Cum- huriyet Bürosu) -10 tutuk- lunun ölümü ile sonuçlanan Diyarbakır Cezaevi olayla- n davasının dünkü dumş- masına aradan 4 yıl geçme- sine karşın hiçbir sanık ka- tılmadı. Oturumda söz alan müdahil avukatlar, sanıkla- nn tutuklanmarnası halın- de cezaevi katliamı dava- sında ilerleme sağlanama- yacağını söylediler. Avu- katlar, yargıçlardan da du- ruşmaya duyarlı olmalannı istediler. Diyarbakır E Tipi Ceza- evi'nde 1996 Eylül ayında ı çıkan olaylar sırasında 10 tutuldunun ölümö ile 23 tu- tuklunun yaralanmasından sorumlu tutulan 26'sı asker, 39'u polis toplam 65 gü- venlik görevlisi ile 7 ceza- evi görevlisinin yargılan- masına 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. 4 yıla yakın bir süre- dir devam eden davaıun dün görülen oturumuna da TCY'nin 450'nci maddesi uyannca ıdam ıstemiyle tu- tuksuz olarak yargılanan 65 güvenlik görevlisi ile göre- vi kötüye kullanmak iddi- asıyla 2 yıldan az olmamak üzere hapis ıstemiyle tutuk- suz yargılanan 7 cezaevi görevlisinden hiçbiri kaül- madı. Duyartılık isteği Oturumda müdahil avu- katlanndan Sezgin Tann- kulu, davanın açılmasından bu yana geçen sürenin uzunluğuna dikkat çekti. Tannkulu "Sanıklann ru- ruklanması gerekir. Başka türtü bu davada bir geüşme gerçekleşmeyecektir. Eğer davaıun açdma aşamasmda sanıklar rutuklansaydı, da- va dosyası büyük bir ilerie- me kaydedebüinlL Mahke- me diğer davalarda göster- diğj hassasiyeti bu davada da göstermetidir" dedi. Avukat Mustafa Özer de daha önceki duruşmalarda olduğu gıbi dün de sanıkla- nn tutuklanması gerektiği- ni belirtti. Mahkeme heye- tı müdahil avukatlarının ta- leplerini reddederek yargı- lamayı erteledı. T\İMTf*d> \Jd9WtirldfWt AirMniIfWW1fir>rilr Depremin ardından yeniden yapüanan Düzce'de, kamu binalanmn şebir *S**<,*~*Z y*ZrilWMZU ^ M / / I I M « M L M I l ^ m A yapdmasıplanıileilgiliolarak Vali Fikret Güven, sNil toplum örgüt- leri, esnaf odalan st sanayi kuruluşlan ile bir araya gelerek toplantı \apO. Toplantıda srvil toplum örgütlerinin temsilcileri Düzce \alisi Gü- ven'den, kamu binalanmn son durumu ve >erleştirilnıelerinin nereve \apılacağu hak sahibi esnann yerleşmelerinin nasıl olacağı ve otobandan Düzce'ye çıkış veriMp verilmeyeceği konulannda bilgi aklılar. Vali Güven, Düzce'de, şehir merkezinde kamu binası yapacak ve veni valiüği ku- racak bir kanş toprağın bile ounadığuu \urgulavarak "Veniden yapılanma. plan ve projenin dışında olmayacaktır. Valilik binasının nereye v^- pdacağmı anket sonuçlanna göre btlirleyip karar vereceğiz. Düzce'nin geleceği 250 bin nüfusa göre hazuianacakbr" diye konuştu. Baykurt ve Kıvılcımlı anıldı• Ölümünün 1. yılında Fakir Baykurt için mezan başında düzenlenen törene ÖDP lideri Ufuk Uras, partililer ve dostlan katıldı. Hayatının 22.5 yılını hapishanelerde geçiren Dr. Hikmet Kıvılcımlı da ölümünün 29. yılında mezan başında anıldı. tstanbul HaberServisi- Türk edebiyatının önde gelen isimle- rinden şair, öykücü, romancı ve eğitimci, sendikacı Fakir Bay- kurt ölümünün 1. yıldonümün- de Zincirlikuyu'daki, Türkiye sosyalist tarihinin önderlerinden Dr. HikmetKiMfcımh da ölümü- nün 29. yılında Topkapı'daki mezanlan başında anıldılar. Fakir Baykurt'un Zincirliku- yu'daki anma töreninde konu- şan Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaardn Dinçer, Baykurt'un emperyalizme, bağımlılığa, fa- şizme ve eğitimdeki yozlaşma- ya karşı mücadele ettiğini be- lirtti. Dinçer. "Onun mücadeJe- ci ve kararh kişiliğini yaşam fel- sefemiz için rehber edineeeğiz" dedi. Türkiye Yazarlar Sendika- sı Genel Sekreter Yardımcısı Gencay Güngör de Baykurt'un romanlan ve öyküleriyle toplu- ma yol gösterdiğini vurguladı. Tören, Fakir Baykurt'un kızı Sönmez Dede ve eğitimcilerin, Baykurt'un mezanna kırmrzı karanfiller bırakjnasının ardın- dan sona erdi. Burdur'un Akça- köy'ünde 1929 yılında dünyaya gelen Baykurt, ortaöğrenimini Gönen Köy Ensitüsü'nde ta- mamlayarak çeşitli köy okulla- nnda öğretmenlik yaptı. Anka- ra Gazi Eğitim Ensitüsü'nü ba- şanyla bitiren Baykurt, daha sonra ortaokul ögretmeni olarak görevine başladı. Şavşat Orta- okulu'nda öğretmenken bakan- lık emriyle ders verme yetkisi elınden alınan Baykurt, 27 Ma- yıs 1960'tan sonra ise ilköğre- tim müfettişliğine atandı, 1965 yılında kuruculan arasında bu- lunduğu Türkiye Öğretmenler Sendikası'nm (TÖS) Genel Başkanlığı'nı yaptı. Baykurt. daha sonra Milli Folklor Ensitü- sü uzmanhğı, ODTÜ Halkla tlişkiler ve Yayın Müdürlüğü, Kültür Bakanlığı danışmanlığı gibi çeşitli görevlerde bulundu. Kendi isteğiyle emekliye ayn- lan ve Almanya'ya yerleşen Baykurt, 12 Mart döneminde TOS davasmdan yargılanıp tu- tuklandı, ancak daha sonra be- raat etti. Baykurt, ilk romanı 14 Yılanlann Ocü" ile Yunus Na- di Roman Ödülü'nü (1958). "Tırpan" ile 1970 TRT ve 1971 Türk Dil Kurumu Roman ödül- lerini ve 1980 Avni Dilligil Ti- yatro Ödülü'nü, "Can Parası" ile 1974 Sait Faik Hikâye Ar- Y a n l ı ş a l g ı l a m a s o r u n y a r a t t ı Memur alımımla form sıkmtısıANKARA (AA) - Devlet Personel Başkanı Nedim Kurdoğiu, memur alım sınavına hiç girmeyen ya da sınavda başansız olan adaylar ile yeni memur smavı yapıldığını zanneden çok sayıda vatandasm, ikinci yerieştirme kılavuz ve formlarmı alarak sıkınûya neden olduklannı bildirdi. Kurdoğiu, ÖSYM'nin geçen yıl yaptığı memur alım sınavmda 70 ve üzerinde puan alan adaylann başvurabileceği ikinci merkezi yerieştirme işleminde, yanlış algılamalar yüzünden çeşitli sorunlar ortaya çıktığını söyledi. Valiliklerle kaymakamlıklarda oluşturulan özel başvuru bürolanna, memur alım sınavını kazanan adaylann yanı sıra müracaat hakkı bulunmayan vatandaşlann da geldiğinin tespit edildiğini anlatan Kurdoğlu şöyle konuştu: "Bac geteo bügüere göre, hiç smava girmemiş ya da smava girnuş ama kazanamanuş vatandaşiar da özel bürolara getip kılavuz kitapçık ve baş\Tiru formu ahyormuş. Bazdan da bunun yeni memur afam anavı okluğunu sanarak ikind yerieştirme kitapçık ve formlanndan dörder beşer ahp gidiyormuş. Biz, en fazla 350 bin Idşmin başvurabiieceği bu yerieştirme için 400 bin kılavuz kkapçığı ve başvuru formu basok. Buıüann bize maliyeti IS milyon Braykea vatandaşa 1 milyon tiradan veretbn dedik. Ama hesapta oimayao bir durumia karşılaşOk." Babası, hasta hükümlü için başvurdu 'Füiz Gülkokuer serbestbıraküsın'tstanbul Haber Servisi - Akdenizanemisi olan ve 1997'degirdiğı cezaevinde tedavi edilemeyen Fffiz Gülkokuer, ölüm sınırma geldı. Dokuz yaşından ben hasta olan Gülkokuer'in babası Selahartin Gülkokuer. kızı Füiz için cezaevi doktorlannm "Cezaevmde kalamaz" raporu verdiğini vurgulayarak kızının cezasının ertelenmesini istiyor. Aluıteri gazetesinin Mersin muhabiri Filiz Gülkokuer, 3 yıl önce tedavi için gittıği hastanede gözaltına alınarak tutuklanmış, TTKB üyesi olduğu Fihz Gülkokuer savıyla 18 yıl 9 ay ceza almıştı. Mersin Cezaevi'nde başlayan mahkûmiyeti, sağlık nedeniyle Adana-Kürkçüler Cezaevi ve Ulucanlar Cezaevi'nde devam etmişti. GebzeCezaevi 'nde fenalaşınca Bayrampaşa Cezaevi'ne gönderilen Gülkokuer hakkında doktorlar cezaevinde tedavi edilemeyeceğine ilişkin rapor verdiler. Baba Gülkokuer, kızuıın fazla bir ömrü kalmadığını anımsatarak tahliyesi durumunda dışanda göreceği tedavi ile kızının yaşamının birkaç ay uzatılabileceğini söyledi. mağanı'nı,"Kara AhmetDesta- m" ile de 1978 Orhan Kemal Roman Armağam'nı kazandı. Tiyatroya uyarlanan "Sakarca" adlı çocuk romanı ise Tiyatro 79 dergisince yılın oyunu seçildi. Sanatçı aynca "Banş Çöreği'' ile Berlin Senatosu Ödülü'nü (1984), «Gece yardryası" ile de Almanya BDI Ödülü'nü (1985) kazandı. 1999 seçimlerinde ÖDP'den tzmir ikinci bölge mil- letvekili adayı oldu. Yazın yaşa- mma şiirle başlayan sanatçuun ilk ürünlen TahirBaykurt imza- sıyla Köy Enstitüleri dergisinde yayımlandı. Daha sonrapek çok dergide şiirleri yayımlanan sa- natçı, 1948'den sonra öyküye yöneldi. Yaşamboyu öğretmen- likle yazarhğı yan yana yürüten Baykurt, Türkiye'nin köy yaşa- mı üstüne romanlar, öyküler yazdı. 70 ydlık yaşamında, ya- rım yüzyılı aşan yazın emekçi- liğinde 4O'ı aşan yapıt veren ve "parmaklanm durana kadar yazmaya devam edeceğun" dı- yen Baykurt için "engeDeri aş- makve hayan değiştirmek sana- nn görevi" idi. Fakir Baykurt, pankreas kanseri tedavisini gör- düğü Almanya'nın Essen ken- tindeki üniversite kliniğinde ya- şamını yitirdi. Baykurt'un naaşı 12 Ekim 1999 yılında Türki- ye'yegetirildi, 14Ekim 1999'da Türkiye Yazarlar Sendikası önünde düzenlenen törenden sonra Zincirlikıryu Mezarh- ğı'nda toprağa verildi. Türkiye sosyalisttarihinin ön- derlerinden Dr. Hikmet Kıvü- cunh da ölümünün 29. yılında Topkapı'daki mezan başında anıldı. Törene, özgürlük ve Da- yanışma Partisi Istanbul ll Örgü- tü, Sosyalist tktidar Partisi yöne- ticileri ve Devrimci Mücadele dergisi çalışanlan katıldı. PERŞEMBE ORHAN BURSALI Nobel ve Bilim Bu yıl Nobel ödülleri, sokaktaki insanın da so- nuçlannı doğrudan kavrayabileceği ve hayatın- da izleyebileceği konulara verildi. Nobeller, bili- mirı sadece insan hayatında değil, toplumsal ve ekonomik hayatta yaptığı büyük değişiklikleri ve bazen de açtığı devrimci evreleri bize anımsat- ması bakımından önem taşıyor. Bugün Nobel ödülleri alan çalışmalar üzerine kısa bilgiler vereceğim: NOBEL T1P ÖDÜLÜ Bu ödül, yaşlılıkta ortaya çıkan Parkinson has- talığına beyindeki dopamin maddesinin azalma- sının yol açtığını ortaya çıkaran Isveçli Arvid Carlsson (Farmakolog - Göteburg Üni.) ile Amerikalı bilimciler Paul Greengard (Moleküler ve hücresel biyoloji- Rockefeller Üniversitesi, New York) ve Eric Kandell'e (Nörobiyolog- Co- lumbia Üni. New York) verildi. L-Dopa maddesi- nin hastalara verilmesiyle en azından Parkinso- nun bazı belirtileri ortadan kaldınlıyor. Beynimizde 100 milyardan fazla sinir hücresi var. Bu hücreler, çok karmaşık sinir iplikçileri ağıyla birbiriyle ilişki içinde buîunur. Sinir hücre- leri arasında bilgi alış-verişi birbirinden farklı kimyasal iletici maddelerle yapılır. Bilgi / sinyal iletimleri sinaps denen temas noktalannda ger- çekleşir. Bir sinir hücresi, ağ içindeki binlerce si- naps aracılığıyla diğer sinir hücreleri ile ilişki için- dedir. Peki hangi keşfe Nobel verildi? Bu bilimciler, çeşitli sinir hücreleri arasında çok özel bir haberteşme türünü buldular. Bu bil- giyle, insan beyninin normal çalışma biçimi bir açıdan iyice anlaşıldı ve aynı zamanda bu ha- berleşmeyi sağlayan dopamin maddesinin azlığı veya yokluğunun ise sinirsel ve fiziksel hastalık- lara yol açtığı bulundu. Buradan yola çıkılarak ilaç tedavisi geliştirildi. Bu dopamin maddesi, bizim hareketlerimizi denetlememizi sağlıyor. Parkinsonlu hastalarda, dopamin eksikliği nedeniyle el trtremeleri olur ve hareket kontrolü azalır. Arvid Cartsson bu maddenin dopamin oldu- ğunu ve bunun beyindeki etki mekanizmalannı buldu. Paul Greengard, dopaminin beyindeki etkilerini keşfetti ve aynca beyindeki birçok ha- berleşme maddesini buldu. Eric Kandell ise si- napslann etkililiğinin nasıl değiştirileceğini orta- ya çıkardı. Gördüğünüz gibi üç bilim adamı belki de on- yıllarca göznuru dökerek beyinde bir mekaniz- mayı açıklığa kavuşturdular. Bu temel bilimsel çalışmalar olmazsa, neyin nasıl çalıştığı anlaşıl- maz ve... çareler bulunamaz. FİZİK ÖDÜLÜ Bugün kullandığımız enformasyon teknolojile- rinin geliştirilmesinin temellerini atan bilim insan- lan arasında fizik ödülü paylaştınldı. Daha özet- le; hızlı transistörlerin, lazer diyodlann ve enteg- re çiplerin geliştirilmesinde, Nobel kazanan bu bilim insanlan başrol oynadılar. Nobel'in ilk yansı Rusya'dan Zhores Arferof (Duma'da komünist milletvekili!) ile ABD'den Herbert Krömer'e verildi. Ne buldular? Yüksek hızlar ve optoelektronik için yan ilet- ken hetero yapılan geliştirdiler. Bugünkü dünyayı saran internet ağı (ve giderek cep telefonu vb. gibi haberieşme araçlan ve cihazlan), variıklannı bu bilim insanlann hızlı bir iletişim ortamını, mik- roelektronik parçalan geliştirmelerine borçludur. Lazer diyotlar sayesinde de fiber optik kablolar- dan binlerce bilgiyi internet üzerinden gönder- memiz mümkün oldu. Nobel ödülünün diğer yarısı ise ABD'den Jack Kilby'ye verildi. Kilby entegre çipleri bulan adam. Bu buluş sayesinde mikro elektronik aldı başını yürüdü ve bugününün bütün modern teknolojisine babalık yaptı. örneğin bilgisayariardaki hızlı işlemcileri buna borçluyuz. Tıpta teşhis koyan elektronik araçlanndan tutun, uzaydaki araçlann topladık- ları yüzbinlerce bilginin işlenmesi bu sayede gerçekleşiyor. Bugün saatlerimizden tutun, oto- lann kumandasına kadar hemen her şeyde mik- roçipler kullanılıyor. KİMYA NOBEÜ Kimya Nobeli de üç bilimci arasında paylaştı- nldı. Alan Heeger (Amerika), Alan MacDiarmid (Amerika) ve Hideki Shirakavva (Japonya). Bu bilim insanlan da plastiklerin elektrik geçirgenliği üzerine başanlı çalışmalar yaptılar. Yakın zama- na kadar plastiklerin, metaller gibi elektrik geçir- medikleri / iletmedikleri biliniyordu. Bu bilim insanlan plastiklerin yapısında deği- şiklikler gerçekleştirdiler ve onları iletken hale getirdiler. ••• Nobel ödülleri konusunda çok daha ayrıntılı bilgiyi öbür cumartesi günü Cumhuriyet Bilim Teknik'te okuyacaksınız. Burada, bilsek bile yine de birkaç nokta üze- rinde durmak gerek: • Nobel ödüllerini bilimde, teknolojide ileri ül- keler ve bu ülkelerde çalısan bilim insanlan ka- zanıyor. • Nobel ödülü kazanmak için bilim ve tekno- lojiye önem vermek, araştrma-geliştirmeye para ayırmak gerekir. • Nobel sadece bir ttibar demek değildir. No- bel getiren çalışma, yukanda gördüğünüz gibi sanayide, teknolojide, elektronikte, haberleşme- de vb. sayısız alanda büyük dönüşümleri de be- raberinde getinmektedir. • Büyük dönüşümler demek, ekonomik güç- lülük demek. Refah ve yaşam standartlarının hızla yükselmesi demek. Bugün refah ülkelerinin ekonomilerinin teme- linde de bu büyük buluşlar, yani bilim ve tekno- toji yatıyor. Bunu anlamayan ülke, piramidin attlannda sü- rünmeye mahkûm. [email protected] Zerafet ve sağlık negüzel Fazla kilolanaız için KİLO KONTROL MERKEZİ 19 Mayıs Cd. No: 8 Şişli/İSTANBUL Tel:(0212)212 0707(pbx) Faks:(0212)2126835
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle