Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 EKİM 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
Tüpban ve
ftezzap m
Erzurum'daki
Atatürk
Üniversitesi'nin yeni
rektörü Prof. Dr. Yaşar
Sütbeyaz,
üniversitedeki kız
öğrencilerin türban
eylemiyle ilgili çarpıcı
acıklamalar yapıyor.
Eylemdeki türbanlı
öğrencilerin ailelerinin
kendisine gelip "Kızım
başını açıp derslere
girmek istiyor, ama
eylemin arkasındaki
kişiler tarafından
tehdrt ediliyor.
Türbanını açanın
yüzüne kezzap
atılacağı söyteniyor"
dediklerini anlatryor...
Türban eylemlerinin
belli odakfardan
yönlendirildiği
biliniyordu, şimdi bu
eyiemlerin tehdrtfe,
zorbalıkla
düzenlendiği de ortaya
çıktı. Ortaya çıkmakla
kalmadı, "inanç
özgürlüğü" diye nara
atan, "özgüriük"
denince mangalda kül
bırakmayan
şeriatçılann faşizan
yûzleri de açığa çıkt.
Şeriatçılar tarafından
ağızlarına birer
parmak bal sürülen
sözüm ona solcular,
liberal demokratlar,
numaracı
cumhuriyetçiler
kendilerini yann
kezzabın beklediğini
anlamakta umanz geç
kalmazlart
T«fe 0.212J12 05 05 F*fcs: &212.512 44 »7
- Ekonomlk istikrar halkın
desteğine bağlıymış..."
"Kemeri ivice sıkı bağlanmış
halkınr
olay, basına ve televizyon ekranlanna yansı-
dı... Istanbul'un göbeği Beyoğlu'nda; Be-
yoğlu'nun dünya turizminde yeri olan Nevi-
zade Sokağı'nda; Nevizade'deki 20 içkili lo-
kanta (meyhane) sahibi kepenk kapattı... Esnaf, altı-
na imzasını atıp bir de yazılı açıklama yaptı...
Esnaf, Beyoğlu Belediye Başkanlığı'ndan şikâyet-
çi... Beyoğlu'ndaki meyhanelere karşı Faziletli bele-
diyenin tavn biliniyor ama bu kez durum farklı... Şi-
kâyetin nedeni, esnafın iddiasına göre belediyenin
"avanta" istemesi, alamayınca da anlamsız gerekçe-
lerie meyhanelere kapama cezası verilmesi...
Beyoğlu Belediyesi'nde başkan yardımcılanndan
biri, Nevizade Sokağı'ndaki esnafı çağırmış, belediye
olarak her gün 1250 kişiye yemek verdiklerini ve bu
yemeğin parasını da kendilerinden alacaklannı söyle-
miş. Once, ayda 10 milyar lira istemiş. Sonra 6 milyar
liraya inmiş... Yerel seçimlere kadar, 40 ay boyunca,
her ay bu paranın ödenmesi gerektiğini bildirmiş. öde-
Nevizademe, belediyeye "bağış" olarak yapılacakmış.
Esnaf, dışanya çıkanian masalann işgaliyesi olarak
yılda 25 milyar lira ve sair vergilerı ödediklerini belir-
terek, bu paranın "çok fazla olduğunu", her ay dük-
kân başına 300 milyon lira ödeyemeyeceklerini söy-
lemiş... Başkan yardımcısı, durumu arkadaşlanyla de-
gerlendireceğini vetekrar görüşeceklerini bildirmiş. Es-
naf da kendi arasında toplanmış ve böylesi bir ilişki-
nin çirkin bir ilişki olmasına rağmen Türkiye'deki be-
lediyelerin kaynak güçlüğü çektiği dikkate alınarak
belediyeye bir miktar bağışta bulunma karan alınmış.
Bir miktar bağış karan belediyeye iletilmiş, ancak
yeni bir görüşme söz konusu olmadan Beyoğlu Be-
lediyesi, verdiği üç günlük, dört günlük kapatma ce-
zaiannı uygulamaya başlamış.
Bunun üzerine Beyoğlu Belediye Başkanı ile görüş-
me olanağı da bulamayan esnaf, sokağa çıkarak ke-
penk kapatma eylemine geçmiş... Beyoğlu Belediye
Başkanı ve yardımcısı, esnafın iddialarını reddedi-
yor... Sonu kapama cezasıyla biten belediye denetim-
lerinde haksız bir uygulama olmadığı söyleniyor...
Peki durup dururken esnaf kendini niye sokağa at-
tı? Politik bir bağlantısı olmayan esnaf, neden bele-
diye ile çatışma noktasına geldi? Bir miktar bağış
yapmaya da razı olan esnaf böyle bir "senaryo"yu ne-
den yazdı? Denetimler bir sokakta mı yapıldı? Kasım-
paşa'nın arka sokaklanndaki lokantalar çok mu düz-
gün? Birkaç meyhaneye ceza verildi diye aynı sokak-
taki herkes neden isyan etti? Esnaf, "avanta" iddiala-
nnın altına imzasını attığına göre bıçak kemiğe mi da-
yandı?
Bu ve benzeri sorulann yanıtlannı verebilecek bir ki-
şi var Görevlendireceği müfettişlerle iddialan araştı-
racak olan Içişleri Bakanı Sadettin Tantan...
SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE
Yüksek Yerillm Hatt
anfincutku@yahoo.com
üTOPya yuvarlaktır; kimin kazanacağı belli olmaz!
EcevitJep uçakta bulmaca çözerken!
Gazete haberterine bakılırsa Başba-
kan BOIent Ecevit ve eşi Rahşan
Ecevtt, uçakta giderken vakit geçir-
mek için Türk Hava Yollan'nın dergi-
sindeki bulmacayı çözmüşler...
Yazar GüneJ Arbntaş, "öyle bul-
macayı babam da çözer. Ben onlara
bir bilmece sorayim, bakalım bilebi-
lecekler mi" diyor
"Ecevitler uçakta giderken altlann-
daki otobanda bir gözü görmeyen
toplam sekiz sürücü otomobil kulla-
nıyordu. Kendi ülkesinde bir gözü gör-
meyenlere sürücü belgesi verilmedi-
ği için bu sekiz sürücüden hangisinin
sürücü belgesi yoktu?
a) Alman b) Ingiliz c) Isveçli d) Da-
nimarkalı e) Hollandalı f) Avustratyaiı
g) Kıbnslı h) Türk."
Günel AJtıntaş'ın bilmecesine bir/
katkı da bizden:
"Bir gözü görmeyenlere Alman-
ya, Ingiltere, Isveç, Danimarka, Hol-
landa, Avustralya, Kıbrıs'ta sürücü
belgesi verilmekte, Türkiye'de ise'
verilmemektedir. Bu durumda en çok
trafik kazasının olduğu ülke hangisi-
dir?
a) Almanya b) Ingiltere c) Isveç d)
Danimarka e) Hollanda f) Avustralya
g) Kıbns h) Türkiye."
Her iki sorunun doğru yanıtı tabii ki
h şıklannda...
Günel Altıntaş, çocukluğunda bir
kaza sonucu sağ gözünü yitirmiş; yıl-
lardır, bir gözü görmeyenlere sürücü
belgesi verilmesi için çabalıyor ve oto-
mobil kullanıyor!
Işçi Örgütleri Nereye?
Dr. Sabiha ÇAYCI Hukukçu
Ülkemizde siyasal iktidar-
lann son yıllarda enflasyonla
mücadele kapsamında aldık-
ları ekonomik, sosyaJ ve ma-
li konulardaki tasarruf tedbir-
lerinin ve çalışma yaşamında-
ki uygulamaların, enflasyon
karşısında ezilen çalışan kit-
lenin çıkarları aleyhine oldu-
ğu gerçeği bilinmektedir. 12
Eylül sonrasının getirdiği ya-
sal düzenlemelere koşut ola-
rak siyasal iktidarların izle-
dikleri politikaların doğal so-
nucu alınmış ve çalışan ke-
simlerin ekonomik durumla-
n hızla kötüye gitmiştir.
Tüm dünyada küreselleşme
sürecinde işçi sınıfının örgüt-
lü gücünü zayrflatabilmek için
kapitalist ülkeler tarafından
onaylanan küresel politikalar
oluşturulmaya başlanmıştır.
Küreselleşmenin sendika-
lara getirdiği en büyük so-
runlardan birisi fabrikaJarda
topluca çalışan işçiler yerine
dağınık ve ortaya çıkan yeni
tür işlerde çalışanlara ulaşa-
bilmek ve örgütlenebilmek
sorunudur. Sendikalann di-
ğer bir sorunu ise aynı işye-
rinde çalışanların birbirinden
çok farklı statülerde çalışır ol-
malarıdır.
Küreselleşme ile daha çok
gelişen ileri teknolojinin yer-
leşmesi ve bilişim çağına gi-
rilmesi ile birbirinden farkjı ol-
mayan kol işçilerinin, ekono-
mik olarak artık "katma değe-
ri" olmadığı kabul edilmekte-
dir. Işverenlerfabrikakapıla-
nndaki işçiler ile içerde çalı-
şan işçiler arasında bir fark
görmediğinden, tüm ülkeler-
de çok büyük boyutlara va-
ran işsizliğin, çalışan işçinin
hak talebinde bulunmasını,
dolaylı olarak sendikal hare-
keti olumsuz yönde etkile-
mektedir.
Hergün gelişen hizmet sek-
törü ise tamamen insana da-
yandığından kaliteyi insan un-
suru yaratmakta ve bu sek-
törde "katma değer" taşı-
yanlar iş bulma şansına sa-
hip olabilmektedirler.
Sendikal hareketin belki de
en büyük eksikliği, işçinin be-
densel faaliyeti ile üretime
ilişkin zihinsel faaliyet süreci-
ni sorgulamamış olmasıdır ki,
bu eksiklik bugün çok hisse-
dilmektedir ve evrensel bir
sorundur.
Sendikalar ülkemizde de
uygulanan yeni yönetim tek-
nikleri ve yeni iş organizas-
yonlan nedeni ile bir yandan
üye sayılannı, diğer yandan
da etkinlik dereceterini önem-
li ölçüde yitirmeye başlamış-
lardır.
Ülkemizde işsizlik çok bü-
yük boyutlardadır. Dünya
Bankası'nın 1997 verilerine
göre ülkemizde imalat sana-
yi yüzde 4.5 artarken istih-
dam yüzde 1.5 artmıştır. Di-
ğer etmenlerin de varlığı ne-
deni ile istihdam aynı oranda
artmayabilir.
Genel olarak nüfus yüzde
2 oranında artarken isgücü
nüfusunun yüzde 3 arttığı gö-
rüldüğünde, bugün ekono-
mimize katkıda bulunmayan
işgücünün süratle artması-
nın nedeni kolayca anlaşıl-
maktadır.
Türkiye'nin sanayi politika-
sı ihracata dönük oluşturul-
duğundan, tekstil sektörünü
de öne çıkarmıştır. Tekstil ile
hizmetler sektörü özellikle
teşvik edildi. Bu iki sektörde
oluşan binlerce küçük işlet-
mede on binlerce sigortasız,
sendikasız ve hiçbir güven-
cesi bulunmayan kayıt dışı
istihdamın ortaya çıkmasına
neden oldu.
20 yılda kayrt dışı ekonomi-
nin yüzde 45'e ulaşması uy-
gulanan bu politikanın sonu-
cudur. Kayrt dışı istihdamın en
az 5 milyon olduğu tahmin
edilmektedir.
Bugün taşeronlaşmanın
ana üretim birimlerine kadar
girdiği görülmektedir.
Teknolojik gelişmelerin ve
yeni yönetim tekniklerinin en
belirgin etkileh finans ve ban-
kacılık sektöründe görülmek-
tedir. 24 saat bankacılık slo-
ganı ile binlerce emekçi es-
nek çalışmanın en acımasız
koşullarında çalıştırılmakta-
dır.
Evde çalışma ve tele-ça-
lışma (bilgisayar, faks ve in-
ternet teknolojisi ile çaJışmak)
gibi a-tipik çalışma tarzlann-
da bir yükselme görülmek-
tedir.
Çoğunlukla kayıt dışı istih-
damın egemen olduğu a-ti-
pik çalışma koşullarında bu-
İunan emekçilerin örgütlen-
mesinin hukuksal açıdan da
mümkün olmadığı açıktr. Ço-
cuklar ve göçmen işçiler de
giderek artan oranlarda kayıt
dışı sektörde istihdam edil-
mektedir.
Yabancı sermaye ülkemiz-
deki fabrikalarını kapatarak
üretimini emeğin daha ucuz
olduğu Doğu Avrupa'daki es-
ki sosyalist ülkelere kaydır-
maktadır.
Bu süreçte işçileri büyük
işletmelerde toplayan ve sa-
nayi ağırlıklı bir kapitalist sı-
nıf oluşturan sanayi deyri-
minden çok farklı, emekçiler
adına endişe verici bir siste-
min oluşmakta olduğuna ta-
nık oluyoruz.
Avrupa Sosyal Demokrat
Partisi (PES) de bu gidişe bir
çözüm aramak amacıyla 1999
Avrupa Seçim Bildirgesi'nde
amaçlarının başında "Emeği
odak noktasıyapacağız" he-
defıne yer vererek AB toplu-
luğunun, sosyal açıdan zayıf
durumda ofanlannı, küresel-
leşmenin çaresiz-korumasız
durumda bıraktığı ekonomi-
yi reddetme karan almıştır.
Dünyadaki ve ülkemizdeki
çalışma yaşamında büyük
olumsuz gelişmeler karşısın-
da, ülkemizin emekçi örgüt-
lerinin dünya emekçi örgüt-
leri ile sorunlanna ortak çö-
zümler bulmasının kaçınıl-
maz olduğu görülmektedir.
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net
l
ÇtZGÎLİK KÂMtL MASARACI
• . . • i
:
ı \ • •-•
7 <WV-
HARBİ SEMİH POROY 9emlhporoy@yahoo.com
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 12Ekim
İLKADIM..
, {
FBrrİ.tÛIUtCU8ATTV*OİOk£g£XAtVfm UtAÇL
& Ü YU.-
Ş g
LJyeN CCMEVİZU'ÛBNİzd KDLOA48, SOHUHbi
içrmSitiE Kmsu$iL4a$nj
UÇESİ om üç SEMİ
PBNİ2Cİ
c
SO MM0M GÖeOÜ. O SABAH, KOLÛMB, HİNDİS-
TAN SANbtgl 70P&&A AMK gASTT. 8AHM44
ADMAt/N&AN 'SAAISAWADOZ*PU BUflASJ-.
Yoşam, kalbin iki vuruşu arasındaki zamandır.
Kalbinizi koruyun.
TÜRKKALPVAKFI
19 Mayıs Cd. No: 8 Şışü/İSTANBUL
Tel: (0212) 212 07 07
(pbx)10Hat
Faks:(0212)2126835
Türkiye Gazeteciler Omiyeti'nin yayınladığı günlük
Bizim Gazete
Ülke sorunlanna ilişkin raporianyla, araştırmalanyla, köşe yazılanyla,
tarafstz haberleriyte sivil toplumlann gazetesı.
Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212. 511 08 75
DÜZ ÇİZGİ
UMlT ZlLELİ
Ultımatomun süresi pazartesı gecesi saat21 .OO'de
doldu...
Israil Başbakanı Ehud Barak ne demışti:
- 48 saatte ya çatışmalar biter, ya barış süreci!..
Barış sürecinin en azından bir başka bahara kal-
dığı doğru... Sağcı Likud Partisi lideri Şaron'un Müs-
lümanlann kutsal mekânı Haremüşşerıf'i gayet bilınç-
li bir şekilde "kirtetmesi"', buna karşılık Filıstinli gös-
tencılerin Hz. Yusuf'un mezarını tahrip ettiklerı id-
diası ve çoğu çocuk yüzü aşkın ınsanın kanı, Orta-
doğu'da zaten hiçbirzaman tam anlamıyla "gerçek-
leşmemiş" barışı olanaksız kılıyor!..
Israil'de Şaron ve yandaşları, diğer tarafta Hizbul-
lah ve destekçileri, daha geri planda da savaşlaria
beslenen karanlığın temsilcileri ellerıni ovuşturuyor!..
- Toprak uğruna, vatan uğruna, petrol uğruna bu-
güne dek dökülen kanlara daha çok kan eklenece-
ği degörülüyor...
- Ne yazık ki gerçek bu!..
•••
Peki ya savaş?..
Bu satırların yazıldığı önceki gün tüm dünyada
medyanın bırinci haberi Ortadoğu'dakı korkulu bek-
leyiş üzerıneydi. Gazete manşetlerı de sankı sözleş-
mişçesine aynı doğrultuda atılmıştı:
- Savaş rüzgârlan!..
Dünyanın önemli başkentlerinden yığınla özel tem-
silci, diğer bir anlatımla "arabulucu" Ortadoğu'ya
akın ediyor, ABD Başkanı Clinton vakit geçırmeksi-
zin Mısır'ın Şarm-el Şeyh kentinde kendısinın de ka-
tılacağı bir zirve istiyor. Kısacası, tüm bölgeyi içine
alacak bir kanlı savaşın korkulu bekleyişi sürüyor...
Ama ben böyle bir savaşın çıkacağına ınanmıyo-
rum!..
Dünyanın gözleri önünde devam eden sokak ça-
tışmalan ve karşılıklı savrulan tehditferin arka planı-
na bakıldığında, Ortadoğu'yu 30 yıl önce kan gölü-
ne çeviren Arap-lsrail savaşmın bir benzennın yaşan-
ması hiç olası görünmüyor!.. Bu defa yaşananlar; sır-
tını ABD'ye yaslamış küçücük bir ülkenin gözü ka-
ra güç gösterisine karşı Arap dünyasının uzun yıllar-
dır biriktirdığı öfkeyi kusması ve olaylann kontrolden
çıkmasından ibaret!..
öncelikle, Başbakan Barak'ın Suriye, Lübnan ve
özellikle Filistin Yönetimi'ni hedef alarak verdiği 48
saatlik ultımatomun hiçbir işe yaramayacağı başın-
dan belliydi!.. Barak, gösterilerin ve çatışmaların de-
netimden çıktığını, Arafat'ın bile bu yeni "intıfada"yı
önlemeye gücünün yetmeyeceğını bal gıbı bılıyor-
du. Iktidara "banşı gerçekleştırme" sözüyle gelen ay-
nı Barak, isteseydi çatışmaların ilk kıvılcımını çakan
Şaron'un gösterismi de engelleyebılırdi. Ama yapa-
madı!.. Çünkü Israil'deki siyasi çalkantılar Barak'ı
sağcı Şaron'la koalisyon arayışına dek sürükledi...
Böyle olunca da başbakanlığı kaybetmek istemeyen
Ehud Barak, şahinleşmeyi tercıh etti!..
Arafat'a gelince; kontrolü dışında gelişen kanlı
olaylann vardığı bu noktada en zor pozisyondaki li-
der o.. Israil'in istediği önlemleri almaya gücü yet-
mediği gibi, bu yönde bir adım atmaya kalksa baş-
ta kendi haikı olmak üzere tüm Arap dünyasının şim-
şekleriniüstüneçekeceğinibiliyor!.. Diğeryandan Is-
rail'in kendi yönetimindeki topraklara yapacağı bir
saldınnın felakete yol açacağını da görüyor..
- Bir başka deyışle; ıkı lıder bir ipte oynuyor!..
•••
Düğümü yine başta ABD olmak ûzere Batı çöze-
cek!..
Çünkü tüm Ortadoğu'yu içine alacak bir savaş
hiç işlerine gelmez!.. Tam tersine Irak müdahalesin-
den sonra Arap yarımadasını tam anlamıyla kontro-
lü altına alan ABD'nin çıkarlarına zarar venr!.. Batılı
ağabeylerin Arap dostlarıyla olan "heranlamda" ikı-
li ilişkilerini de bozar!.. Bu "çok yaşamsal" neden-
lerden ötürü öyle büyük bir savaş beklemeyin!..
- Peki ne olur?..
En kötü şartlarda bölgedeki lokal çatışmalar bir sü-
re daha devam eder. Sonra dıplomatık gırışımler çer-
çevesınde olaylar durulur. Durum her zamankı gibi
"normale" döner!.. Barış görüşmeleri rafa kaldınla-
bilır. Karşılıklı kin ve nefretin bilenmesi dönemi ise
sürer. ölenlerde öldüğüyle kalır!..
Bana sorarsanız; bir süre sonra Filistin devleti de
kurulur, üç dinin kutsal kenti, Yeruşalayim ve Kudüs
adlarıyla, iki devletin başkentlerı olarak ıkıye de bö-
lünür!.. Adına banş denilen bir antlaşma bile imza-
lanır...
- Huzur ve güven anlaşması ise asla!..
E-posta: uzileli(S ixir.com
Faks:(0212)287 4241
BULMACA SEDÂT YAŞAYAN
SOL&LVSAĞA:
1/ Cemal Sü-
reya'nınbirşi-
ır kitabı. 2/
Kutsal olduğu 3
için dokunul-
maması gere-
ken şey... Ha- 5
vadan elde edı-
lerekışıkaraç-
lannda kulla-
rulan asal gaz- 8
lar smıfından g
element. 3/ ts-
panyollann sevinç ün-
lemi...Birhaberaıan- 1
sının simgesi... Ital-
ya'dabirova. 4/Uçan 3
avlan çekmek ama- 4
cıyla bir ağaç dahna 5
bağlanan içi doldurul-
muş kuş. 5/ Sanayi. 6/
Iskambildebirkâğıt...
"Kazma ile döğme-
yince — verdi / Be-
1 2 3 4 5 6 7 8
nimsadıkyârimkaratopraktır" (Âşık Veysel)... Bir
nota. II Hazır, mevcut... Romatizma ağnsı_. 8/ Er-
zincan'ın Kemaliye ilçesinin eski adı... "Ölûr ise
— ölûr, canlar ölesi değil" (Yunus Emre). 9/ Ke-
restelik bir ağaç cinsi... Amerika zencilerinin kul-
landığı, gitara benzer müzik aracı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Thomas More'un, ideal toplura örgütlenmesini
konu alan ünlü yapıh... Yan memnunluk belirten bir
ûnlem. II Başörtüsü olarak kullanılan bir tür ipek-
li dokuma... Eski Türklerde ölülerin ardından dü-
zenlenen yuğ törenlerinde söylenen ağıt. 3/ Sonsuz,
ölûmsüz... Duvar içinde bırakılan oyuk bölüm. 4/
Eski dilde yüz, çehre... Benzerlerinden üstün. 5/ Süs
için yanağa sürûlen kırmızı boya. 6/ lyılik, yar-
dım... Uzaklıkişareti. 7/Birsorusözü... "—Ayak-
ta Değildi": Arif Damar'ın şiir kitabı... Giysi ko-
lu. 8/ Doğu Anadolu'da bir dağ ve geçit... Beddua.
9/ AJışılmışa aykın olan.