18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 EKİM 2000 PERŞEMBE O L A Y L A R V E G O R L JŞ L E R [email protected] ABD TemsilcildrTVIeclisi Uluslararası Yargı Organı mı? TevfıkUNAYDIN S özde Ermeni soykınmı savının Amerika tarafin- dan benimsenmesi için Ermeni lobisinin yıllar- dır kinci bir inatla sürdür- düğü, ancak şimdiye ka- dar sonuç alamadığı çabalan, Temsil- ciler Meclısi Uluslararası Ilişkiler Ko- mıtesi'nden geçen kararla bu defa amacına ulaşacakmış gibi görûnüyor. Ulusumuzun haklı düş kınkiığına ne- den olan, öfkesini çeken bu gelişme- ye devlet olarak gerekli ön tepkiyi göste.rdik. Tasannın Meclis'te kabul edilmesi durumunda da başkaca ön- lemlenn alırunası kuşkusuz kaçınılmaz olacaktır. Sorun basınımızda da enine boyu- na işlendi. Temsilciler Meclisi Ulus- lararası tlişkiler Komitesi'nde alınan karann yanlışlığı, saçmahğı, aklın ve lyi nıyetin egemen olduğu çevrelerin rahatça benimseyebileceği gerekçe- iîne kınandı. Basındaki dikkat çeki- ı, düşündürücü yazılardan biri de * luı kish Daily News" gazetesinin 20 Eylül sayısında çıkan Yasemin Dob- raManco'nunyazısıydı Yasemin Dob- ra bu yazısında, Arthur Schlesinger'e gönderme yaparak. Amerika'nın ar- tık çeşitli uluslar bireylerinı kaynaş- tıran bir "Pbta(mdMffct)" değil, et- nik ve dinsel gruplann egemen oldu- ğu bir "gruplartophımu" haline gel- diğini söylüyor. Oylann ve paranın geçerli olduğu Amerikan siyasa paza- nnda bu gruplar, tek süper güç konu- muna gelmiş bulunan ve dünyamıza düzen getirme, yön verme savında ve konumunda olan bu ülkeyi çoğu za- man kendi öç alma güdûlerinin doyu- mu uğruna yanlış yönlendiriyor ve ABD'ye duyulabilecek güveni de (eğer kaldıysa) giderek yok ediyor. Söz konusu tasanyı benirnseyen ko- mitenin seçkin (!) üyelerine Türkiye ve Ermenistan'ın sadece coğrafyada- ki yerlerini soralım, acaba bunlardan kaçı böyle bir soruya doğru cevap ve- rebilir. Bunlardan hangisi sözde soykınm hakkında kendilerinden oya karşılık destek isteyen lobi temsilcilerinin soy- kınm savlan dışında hangi belgeyi okumuş, konuyu biraz olsun incelemis- tir? Bu kimseler ne yazık ki kendileri- ni dünyaya dûzen vermeye yetkili gö- rebiliyor ve bir uluslararası yargı ve yasama organı gibi davranıp, Türki- ye'yi yargılayabüiyor, hakkında hüküm verebiliyor, her nasılsa insafa gelip tazminat istememe koşulunu getiri- yor, sözûm ona böylece bizim de gön- lümüzü almış oluyor. Ancak sormak gerekir: Bu temsilciler böyle bir yet- kiyi nereden, nasü, kimden ve ne hak- la aüyorlar? Bunlara yüzeysel bir aklın ve man- tığın kolayca algılayabileceği her şey anlaüldı; soykınm yok, o zamanki ko- şullar gereği göç var dendi, göçün de sadece bir bölgeyi kapsadığı belirtil- di; konu tarihçileri ilgilendirir, Os- manlı arşivleri incelensin dendi; bu konuda karar almaya yetkileri bulun- madığı, tarihsel bir olayın incelenme- sinin ve hükme bağlanmasının yerinin orası olmadığı söylendi. Ama bu hak- lı ve akılcı gerekçelerin oy ve paray- la koşullanmış kafalara sokulması mümkün olmadı. Usta yazar Metin Toker son günler- deki biryazısında şunu aktanyor: "Es- ki bir Temsüdler Meclisi DıştüşkOer Komitesi Başkanı kendisine, eğer bir Kongre üyesi kryünk Ermeni ve Rum oylanna mutataçsa, kendisine ne anla- nlırsa anlanlsm, Amerikan çıkarian ne ohırsaotsun,onuntutumunu Hz. Isa bile değiştiremez," Bu düşündürücü gerçek kârşısında ne söylenebilir. Yetkilerini aşmanın, başka uluslann kaderiyle, onunryla oynamanın saygı- sızlığı ve kaygısı bir yana, bu insan- lann biraz olsun dürüst davranabilme niyet ve yeteneği olsaydı, Ermeni sa- vını ve ileri sürdükleri sözde kanıtla- n şöyle üstünkörü olsun inceleyebil- selerdi, bunlann ne kadar temelsiz, gerçekdışı olduğunu, geçmiş olayla- nn kin uğruna saptınldığını kolayca anlayabilirlerdi. Anımsanacağı gibi, soykrnm savında başlangıçta 3 milyon- dan fazla Ermeninin öldürüldüğün- den söz edilirken, sonralan bu sayı 2.5 milyona, daha sonra 2'ye indiril- di, şimdilerde ise 1.5 milyonda karar kılındı. Halbuki bırakın Osmanlı tmpara- torluğu'nun doğusunu, başta Ameri- ka kaynaklan olmak üzere, o zaman- ki Batılı kaynaklann çok büyük bir böhîmü, 1. Dünya Savaşı sonunda Tür- kiye sınırlan dısında kalan tüm Osman- lı topraklanndaki Ermeni nüfusunun 1.5 milyonun altında olduğunu göste- riyor. Ermeni iddialan doğru olsaydı, acaba bugün 1 milyonun üzerinde ol- duğu sanılan Amerika'daki Ermeni lobisi var olabilir miydi? Hele komite üyelerinin konuyu in- sancıl nedenlerle ele aldığını düşün- mek ve söylemek de hiç olası değil. Bir an boş bulunup böyle düşünsek bi- le aklımıza hemen şu soru gelir: Bu çok insancıl (!) ve bilgili (!) temsilci- ler, acaba neden pek de uzun geçmi- şi bulunmayan kendi tarihlerini ince- leyip Amerikan yerlilerıne uyguladık- lan kınmı, yerlerinden koparüıp ge- tirilen Afnkalılara yapmış oîduklan in- sanlık dışı davranışlan düşünmezler, neden bakışlannı ülke dışına çevirip engizisyon kıyımlannı, Haçlı Seferle- ri'ni anımsamazlar? Ne yazık ki ABD'nin siyasal yaşa- mında etkın olan bu asalak lobiler, düşündürücü, kaygı verici gelişmele- rin yaraücısı, hatta dünyanın gelece- ği hakkında söz sahibi olabiliyorlar. Sa- dece biz değil, tüm dünya bu gerçeği görüp, ona göre önlem alıp yaşamak zorunda. Devletçe, ulusça seferber olup bu yanlış, haksız, onur kıncı gelişmeyi, Türkiye'ye yakışır olgun ve ölçülü bir tutum içerisinde karşılayacağız. De- ğerli Büyükelçi Nüznet Kandemir'ın bir TV programmda söylediği gibi, karann Temsilciler Meclisi Genel Ku- rulu'ndan geçmesi halınde alınabile- cek önlemleri şimdiden ve tüm aynn- tılanyla saptayıp kararlüığunızın kar- şı tarafa iletilmesı gerekmektedır. Şunu da unutmayalım; Türk siyasa- sında uzun ydlar boy gösteren siyaset- çüerimizin yarattığı bugünkü Türki- ye'nin yerinde hep özlemini çektiği- miz Türkiye olsaydı, acaba bu duru- ma düşürülebilır mıydik? ARADA BİR NEVZAT ERDEMtR Izmir Barosu Avukatlarından Cuıriuiyetçi AyMaraıGörevi Laık cumhu- rıyet var olu- şundan ben iç ve dış güçlenn saidınsına he- def olmuştur. Ne var ki hiçbir saldırı, son günlerde orta- ya çıkan ve geniş bir yelpazeyi içine alan 'ikincı cumhuriyetçilertn saldınsı kadar sistemli olmamıştır. 'Ikinci cumhuriyetçi- terin "resmi ideoloji" diye hedef aldıkla- n değerlerin başında hiç kuşkusuz laik cumhuriyet, bağımsız Türkiye ve ulusal devlet gelmektedir. Ortaya attıklan 'Yeni Dunya Düzeni' de, emperyalızmın sömür- geteştırme süreane soktuğu ülkeler içın ön- görduğü cilalı ve aldatıcı bir kavramdır. Bu düşünce sahipleri bir yandan sınırsız de- mokrasi çtğırtkanlığı yaparken, öte yandan tarikatlan sıvil toplum örgütü gibi göster- meye çalışmakta, "Islamla ya da Osman- lı 'yla banşma " sloganları atarak, laik dev- letı yok etmek için kendilerine işbirlikçiler aramaktadırlar. Büyük devrimci M. Kemal Atatürk ön- derliğinde elde edilen Cumhuriyet Devri- mi kazanımlan, ortaçağın karanhk güçleri ye uluslararası sermayenin saldınsı ile bir bir yok edrlmek istenmektedir. Eğitim sis- temi Atatürkçü çizgiden uzaklaştınlmıştır. Öğretim Birliği Yasası'na işlertik kazandır- mak, sıstemdeki ikili ve çağdışı yapıyason vermek yaşammsal bir sorun durumuna gelmiştir. 28 Şubat süreci ile başlayan ye- ni dönemde, sekiz yıllık kesintisiz eğitime geçişle birlikte önemli bir adım atılmışsa da, öğretim birliği henüz sağlanamadığı gibi, teokratik devlet özlemcisi tarikatiara bağlı gerici eğitim yuvala- n sinsi etkin- Bklerinisürdür- mektedirler. Daha acısı Türkiye'yi içte vedıştakuşat- ma altına alan gerici eğitim yuvalanna kimi siyaset adam- lan övgüler düzmekte, cumhuriyet ve dev- rim düşmanı bir tarikat lideri hakkında açı- lan adli kovuşturmalardayargıyı etkileme- ye çalışmaktadıriar. Türk aydınlan, bugün her şeyden çok tam bağımsızlığı savunmak zorundadır. Yurtse- ver olmanın başka bir koşulu yoktur. O halde konuyu şöyle noktalayabiliriz: Şeriat özlemcilerine karşı laik ve cum- huriyetçiyiz. Ortaçağ gericiliğine ve ırkçdığına karşı de- mokratız. Emperyalizmin "böl, parçala, yönet" politikalanna karşı ulusal birlik ve eşitlik- ten yanayız. Cumhuriyetçi aydınlar olarak cumhuri- yet devrimi kazanımlanndan yana tarafız ve cumhuriyetin değerlerini savunan ku- rum ve kişilere destek olmakyız. Laiklik ve demokrasiden yana tarafız. Ulusal birlik ve eşitlikten yana tarafız. Emeğin en yüce değer sayıldığı, sömü- rünün ortadan kalktığı, enflasyonun sıfır- landığı; herkese insan onuruna uygun bir yaşam düzeyi sağlayan, ulusal geliri hak- ça paylaşan, ekonomik ve siyasal yönten tam bağımsızlık, laik, demokratik, insan hakJanna ve hukukun üstünlüğüne bağlı bir Türkiye'de yaşamak içinyorulmak nedtr bil- meden savaşım vermek zorundayız. Sıra Karadeniz'de mi? Abdllllah T E K I N Akdeniz Üniversitesi öğretim Görevlisi K uşadası, Bodnım, Marmaris, Alanya gıbitunstikaçıdan önem taşıyan yer- ler yağma kültürü- nüntalanınauğra- yıp özgünlüklerini yitirdiklerinde, Karadeniz'in kentleri, yaylalan, kı- yüan adeta büyülü özellikleriyle öz- günlüğünü koruyabiliyordu. Şimdi Karadeniz kıyılannın ziyaretçileri artukça bu güzelliklerin özgün bo- yutlannı koruyup koruyamayacak- lan tartışıhnaya başladı. Güney ve Ege sahıllennı görüp, duyup, izle- yıp bundan ders alacak olanlann, bu kötü örneğe benzer bir yaklaşım içinde olmamalan umuluyor, bekle- niyordu. Ama umulan, beklenen ol- madı. Karadeniz'in o güzelım sula- n, kıyılan, yaylalan ve kentleri yağ- ma kültürünün talanına yenik düş- meye başladı. Çıkarcı insanoğlu, yanbşhklann en bûyüğû hangisi ise onu secip bulmada ve yansıtmada alabüdiğine usta. Bu ustahğı, Kara- deniz sahfl yolunun doldurduğu gü- zelim koyiarda, Fırtına Deresi örne- ğinde ve yayialan kaplayan «tahahk restoranlan ile pansiyon çılgınhgın- da görroek olasL Herhangi bir altya- pı, polıtıka, plan ve strateji gözlen- mediği için çalan ve oynayanın bel- li olmadığı bir karmasa her yana egemen olmaya başlamış. Örneğın bunca restoran bolluğunda bırçok ziyaretçinin beklediği, umdugu ve ar- zuladığı yerel yemeklere rastlamak mümkün değil. Tıpkı yerel -özgün- yapılann giderek yok olmaya yüz tutması gibi... Acaba bu gelişimin, bu değişimin olumlu olduğunu söy- lemek mümkün müdür? Trabzon'un Akçaabat ilçesinden, Hadırnebi diye adlandınlan yöreye çılaldjğında görülecek tablo dünya- nm en görkemli güzelliğidir: Ağaç- lar, sular, şelaleler, yeşillik, vahşi ve görkemli doğa... Insanı sevgiyle, iç- tenlikle karşılayan ve sarmalayan bu doğa zengınhğı kârşısında bü- yülenmemek mümkün değil. Ama tepeye çıkıldığında sanki başka bir dünyaya ulaşılmış gibi, testere ile kesilmiş bir çirkinliğe tanık oluyor insan. Yok eidilen doğa ve sudan, ağaçtan, yeşilden yoksun bir sevim- sızlık!.. Gözlenenolumsuzluklarsalt buraya özgü değil. Karadeniz'in yay- laknnda gözlenen bozulmamış do- ğa özelliği; plansız ve düzensiz ola- rak yapılan pansiyon ve restoranlar- la adeta dinamitlenmiş. Düzensiz yapılaşma, doğa, yaşam, yapı ve kül- tür boyutundaki özgünlükleri yok etmiş; gürültüyü, çirkinliği, çevre- sel oİumsuzlukJan geürmışar. Oysa gerek konaklama gerek se- yahat işletmeleri temelinde turizm sektörünün gerçek sermayesi doğa ve kültürdür. Turizm sektörünün -art- tıramasa bile- bu sermayeyi titızlik- le koruması gerekir. Endişe veren, üzen tablo bu sermayenin giderek aşınması, bozulması ve azalıp yok olması tehlikesidir. Çünkü doğaya uyumlu tesis sayısının az olduğu bir yana, doğanın bozulmadan korun- duğu bir tabloya da rastlanmamak- tadır. Oysa Akdeniz ve özellikle Kara- deniz'e yönelik kıyılanmız çok seç- kin doğal peyzaj yanı sıra eşi az bu- lunur ekolojik zenginliklere sahip- tir. Böyle bakıldığında Eko turiz- min ülkemiz açısından büyük önem taşıdığı geıçeğine "layln" Ekoturizm, doğa ve kültürle bağıntüı bir kavram- dır. Insanlann yöresel ve ülkesel kül- türieriyle doğal yaşam ortamlannın birlikte sımulup sergilenmesi yak- laşınııdır. Geleceğin turistleri bu yaklaşmu görmek bir yana yaşamak isteyecek- lerdir. Böyle bir eğilim, böyle bir istem ve özlem "boznhnamıs doğa- zengin tarihsel bir mirasve temiz bir çevre" sloganının giderek yaygın- laşmasına neden olmaktadır. Eko turizm bünyesinde değer bulan bozul- mamış doğa kavramını özgün kül- tür ve özgün yapüarla birlikte düşün- mek gerekir. Yıllardan beri yazdıp çizildiği halde bu kavrama burun kıvırdığmuz için özgünlüğü birçok şeye feda ettik. Yurtseverlik bu mu?.. İLAN T.C. İSTANBUL7.İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN DosyaNo: 999/17649 Kambiyo Senetleri, Çek, Poliçe ve Emre Muharrer Senet Üzerinde Haciz Yolu ile Yapüacak Takiplerde Ödeme Emri 1- AlacakJı, V'ekilı, Adı ve Soyadı. adresi: MuzaflFer Kayıkçı, Av. Mahmut Tanal 2- Borçlu, Adı ve Soyadı, Adresi: 1- Alaattin Kaba- ho, Cumhuriyet Cad. Pasinler Giyim, Pasinler Erzu- rum 2- Ibrahim Gül, Hariç yolu Hastane diyan No: 48 Kahta, Adıyatnan 3- Alacağın Türk Parası ile tutan, faiz mıktan ve iş- lemeye başladığı gün: 137.000.000. TL 4- Senet ve tanhı: 30.10.1999 tarih, 125.000.000 Yukanda yazılı bulunan borç için adınıza gönderi- len ödeme emri bila tebliğ iade edilmiş, zabıtaca yîçı- lan tahkikat da semeresız kalmış olduğundan ışbu öde- me emrinin ilanen tebüğine karar verilmiştir. Yukanda yazıh borç ve masraflan iş bu ödeme em- rinin tebliği tarihinden ıtibaren 25 gün içinde ödeme- niz. takip dayanağı senet kambiyo senedi niteliginı ha- ız değilse. keza. takip dayanağı senet altındaki imza- nın size ait olmadığı iddiasında iseniz 20 gün içinde açıkça bir dilekçe ile lcra Tetkik Mercii Hâkımlıği'ne bildirmeniz, aksi takdirde kambiyo senedindeki ünza- nın sızden sadır olmuş sayılacağı, im7ani7i haksız ye- re inkar ederseniz senede dayanan takip konusu alaca- ğın % 4O'ı oranında para cezasına mahkum edileceği- niz, borçlu olmadığtnız veya borcun itfa veya unhal edildiği veya zaman aşımına uğradığı hakkında veya yetkili itirazuıız varsa bunu sebepleri ile birükte 20 gün içinde lcra Tetkik Mercii Hakinliği'ne bir dilekçe ile bildirerek Tetkik Mercii'nden itirazınızın kabul edildiğine dair bir belge gehrmediğiniz takdirde 25 gün içinde IİK.'nun 74. maddesi gereğince mal beya- nında bulunmanız, bulunmazsanız hapis cezası ile taz- yik olunacağınız, hiç mal beyanında bulunmaz veya gerçeğe aykın beyanda bulunursanız hapis cezası ile cezalandınlacağııuz ilanen tebliğ olunur. 22.09.2000 Basın: 56418 KADKÖY 7. tCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN DosyaNo: 1999/6256 Alacakh: Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. VekiB: Av. Gökhan Baykut. Borçlu: Murat Yagan. Adresi: Atatürk Cad. Güneş Sok. No: 8/5 Maltepe/ ktanbul Borç miktan: 2.097.002.277.-TL. Dosyamıza olan borcunuzdan dolayı yukanda yazılı adresinize örnek 49 nolu ödeme emri tebliğe gönderilmis olup, bu adresinizı terkettiğınızden ödeme emri bila tebliğ ia- de edilmiştir. Zabıtaya yazılan araşnrma sonucunda adresiniz bulunamadığından işbu ödeme emrinin normal sürelere 15 gün ilavesi ile ilanen tebliğine karar verilmiştir. Yukanda yazılı borcu ve takip masraflanm işbu ilanın gazetede neşri tarihinden iti- baren 22 gün içinde ödemeniz, borcun tamamına veya bir kısmına veya alacaklının ta- kibat icrası hakkına dair bir itırazınız varsa, senet altındaki ımza size ait değilse yine bu 22 gün içinde aynca ve açıkça bildirmeniz, aksi halde bu senedin sizden sadır olmuş sa- yılacağı, imzayı reddetu'ğiniz takdirde merci önünde yapüacak duruşmada hazır bulun- manız. buna uymazsanız vaki itirazınızın muvakkaten kaldınlacağı. senet veya borca itirazınızı yazıh veya sözlü olarak lcra Müdürlüğü'ne 22 gün içinde bildınneniz, büdir- mediğiniz takdirde borcun kesinleşmiş sayılacağı, yine aynı müddet içinde mal beyanın- da bulunmanız, şayet bulunmazsanız veya hakikate aykın beyanda bulunursanız hapis- le cezalandınlacağııuz, borç ödenmez veya itiraz edilmezse cebri icraya devam edilece- ği, işbu ödeme emrini yukanda yazıh borçluya tebliği yerine kaim ohnak üzere ilan olu- nur. 29 Eyhll 2000 Basın: 56204 . ."•-* Dolırabodre Kuliur Merkezı, Kergün Saot 1000 20 00 Stand No 42 4 BAKIRKOY 5. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2000/450 Karar No: 2000/1096 Küçük Aysun Gönenç'e vasi tayin edihnesi için açı- lan davanın yapılan yargılaması sonunda verilen karar gereğince, Izmir ili, Konak ilçesi, Atatürk Mahallesi, cilt 0172, kütük su^ 1988"de kayıtlı Ali ve Nuriye 28.7.1987 do- ğumlu küçük Aysun Gönenç'e, Osmaniye, Bahçe ilçe- si, Kaman Mahallesi. cilt 011/02, aile sıra 12 ve sıra 230'da nüfiısa kayıtlı Abdurrahman ve Elif oğlu 20. 8.1975 doğumlu eniştesi Mahmut Mengilli'nin vasi olarak tayinine, 14.9.2000 tarihinde karar verilmiştir. İlan olunur. 6.10.2000 Basın: 56617 TC BAKIRKOY 8. ASLİYE HUKUK HÂKtMLİĞl'NDEN DosyaNo: 1999/537 Davacı Kadriye Kala vekili Av. Cumhur Kaynak ta- rafından davalılar Turgut Serter ve Veysi Adıgûzel aleyhlerine açılan Güngören H. Çiftliği mevkiinde kâ- in tapunun 18 pafta, 6563 parsel sayılı taşınmazla ilgi- li meni müdahale davasının yapılan yargılaması sıra- sında, Güven Mahallesi, Karaman Sokak No:40 Adıgûzel Apt. Bahçelievler ve Mesken Siteleri Mah. Anayapı Sitesi 8 Blok D:2 Bursa adreslerinden davalı Veysi Adıgûzel'in bu adreslerine tebligat yapılamadığından, yaptınlan tahkikata rağmen tebligata yarar adresleri belirlenemediğinden, ilanen tebligat yaptınlmasına ka- rar verildiğinden adı geçen davahnın duruşma günü olan 21.11. 2000 günü saat 10.20'de mahkememizde hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettir- mesi, aksi takdirde yokluğunda yargılama yapılarak karar verileceği dava dilekçesi ve duruşma günü tebli- ği yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 56772 T.C ANKARA GAYRİMENKUL SATIŞ İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN KIYMET TAKDİR RAPORUNUN İLANEN TEBLİĞİ 2000/85 l.Ş. Ankara 15. Sulh Hukuk Mahkemesinin 28.12.1999 gün ve 1999/397 esas 1372 ka- rar sayılı ilamı ile satılmak suretiyle hissedarlar arasındaki ortaklığın giderilmesine ka- rar verüen Ankara, Çankaya îlçesi, Çukurca mahallesinde kâin 26197 ada 5. parseli teş- kil eden 1524 m2 miktanndaki arsa vasıflı taşinma7in sanşına ilışkın olarak yapılan iş- bu takipte taşınmazın satışa esas kıymet takdiri yapılmış olup, bUiridşilerce tanzim olu- nan 19.6.2000 tarihli raporla taşınmaza 152.400.000.000 TL. kıymet takdir edilmiş ve hıssedarlardan Sabit kızı Seyide Cemde Zeynep Yeğin'in adresi tesbit edilemediğinden adına ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir. Karar gereğince işbu ilanın yayımı tarihinden in'baren adresi tesbit edilemeyen his- sedann varsa itirazını 7 gûnlük yasal süreye ilaveten 15 gün içinde ilgili merciye yap- ması, bu süre içerisinde itirazda bulunuhnadığı takdirde raponm kesinleşmiş sayılaca- ğı kıymet takdir raporunun Seyide Cemde Zeynep Yegin'e tebliği yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 14.9.2000 Basın: 55351 KARTAL 4. ASIİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1997/84 Davacılar Nebahat Altun ve diğerleri taraftndan, davalılar Nihat Salcıoğlu ve diğer- leri aleyhine açılan tapu iptali ve tescıl davasının sonunda, 12.6.1996 günü inbanyla 4.000.000.000.-TL değerindeki taşınmaz murisin mal var- lığından davah Nihat Salcıoğlu'nun vekalet görevini kötüye kullanması sebebiyle çıka- nhnış ve böylece muris kendisine 300.000.000.-TL satış bedeli vekil tarafından veril- mek suretiyle 3.7OO.OO0.0O0.-TL zarara uğratılmış bulunduğundan ölümü ile bu zara- n istemek mirasçılanna ıntıkal edeceğinden davalı Nihat Salcıoğlu aleyhine açılan taz- minat davasının kısmen kabul kısmen reddine, her bir davacı için 925.0O0.0O0.-TL ol- mak üzere toplam 2.775.000.000.-TL zarann dava gününden ıtibaren yasal faizi ile bir- likte anılan davalıdan alınıp davacılara verilmesıne. fazlaya ilişkin isteğın reddine ve- rilmiş olup bu ilanın gazetede ilam ile tebliğ edilmesine karar verilmiş olup, bu ilanın gazetede 15 gün içinde temyız edilmediği takdirde kesinleşeceği hususu tebliğ olunur. 3.10.2000 Basın: 56740 PENCERE Barışın Dini Var mı?.. Ortadoğu'da, kutsal Kudüs üzerinde odakla- nan savaş rüzgârlan esiyor. Kudüs Osmanlı'nın elindeydi.. Ne zaman elden çıktı?.. 11 AraJık 1917'de GeneraJ Allenby Kudüs'ü iş- gal etti; Ingilizin yönetimindeki Filistin'de "Kut- sal Kent" geçici bir dönem yaşadı; 1947'de Bir- leşmiş Milletler kararıyla uluslararası statüye ka- vuştu; Araplar şehri ellerinde tutamadılar; Isra- il'e kaptırdılar. Üç büyük dinin ortaklaşa kutsal uzamında dü- ğümlenen çatışmanın altında, kuşkusuz yalnız inanç savaşımı bulunmuyor. • 16 Mart 1920'de Istanbul emperyalist ordula- nnca işgal edildi. 29 Mayıs 1453'te fethedilen Istanbul, 467 yıl sonra Hıristiyanlann eline geçmişti. 11 Nisan1920.. Istanbul işgal attındadır.. Padişah Vahdettin, Istanbul'da Meclis-i Me- busan'ı fesheder. Sultanın şeyhülislamı birfetva çıkararak Kemalistlerin padişaha karşı durduk- larını, bu nedenle katledilmelerinin caiz olduğu- nu bildirir. Kurtuluş Savaşı zaferinden sonra da son Os- manlı Padisahı Vahdettin, işgalci düşmanın harp gemisine binerek Istanbul'dan aynlacaktır. Vatan ihaneti başka nasıl olabilir?.. 6 Ekim 1923'te Türk ordusu Istanbul'a girecek- tir. • Istanbul da, Kudüs gibi, bir kutsal kenttir. Mustafa Kemal olmasaydı, Hıristiyan Istan- bul'un kiliselerle nasıl donatılacağını yaşayanlar göreceklerdi; Bizans'ın istavrozunda çarmıha gerilecekti Osmanlı'nın kenti... Atatürk Ayasofya'yı müze yaparak uygarlığa ya- kışır banşın bu güzelim kentte mayalanmasını is- temişti. Bugün Kudüs'te çeşitli dinlerin tapınak- lan üzerine süren kavgalar, Mustafa Kemal'in ya- nm yüzyılı aşkın bir zamandan önceki insanlığı- nın pariak aynasına bugünün rezaletini yansrtı- yor. Sınır tanımayan küreselleşme sürecinde, Ku- düs'teki dinsel mekânlann payiaşım kavgalannı yaşayanlann geriliği ve gericiliği parmak ısırtıyor. Havra, cami, kilise... Banşın dini var mı?.. Banş perisinin dini imanı yok!.. Ne Müslümandır.. Ne Hıristiyandır. Ne de Musevi.. Banş perisi kadındır.. Her yerde ayaklar altında ezilir, sesini soluğu- nu duyuramaz. Ya savaş tannsı?.. Sapına kadar erkek!.. Savaş tannsının dini de var.. İmanı da.. Ya Musevidir ya Hıristiyandır.. .*••-«*- -•<-, Ya da Müslüman.. ,!>..-- Kudüsten esen savaş rüzgârlan, görünüşe gö- re dinden imandan kaynaklanıyor. Atatürk'ün Ayasofya'yı müzeleştirdiği gibi, Kudüs'teki ta- rihsel tapınaklar müzeleştirilip tüm insanlığın uy- gariığına adansa ne güzel olur. Daha çok uzun zaman var; ama, uygariık o aşamaya gekjiği gün, Kudüs kanlı çatışma odağı olmaktan kurtulup dünyadaki inançlar müzesinin başkentine dönüşecek... TÜSES TÜRKİYE SOSYAL EKONOMİK SİYASAL ARAŞTIRMALAR VAKFI Sosyal Demokrat Partilerde Program, Uygulama Politikalan ve örgütlenme llişkileri KONUŞMACILAR: Prof.Dr. Thomas MEYER Dr. Klaus Jürgen SCHERER Prof.Dr. AyşeAYATA Doç.Dr. Seyfettin GÜRSEL (Dortmund Üniversitesi ûğretim Üyesi, Friedrich EbertVakfıPolitikEğrtim Bölümü Direktörü) (Sosyal Demokrat Parti Kültürel Forum Direktörü) (Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğretim Üyesi) (Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi) Yer : Istanbul Dedeman Oteli Tarih : 14 Ekim 2000 Saat : 10.00-12.45 14.00-17.30 ADANA 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1997/596 Davacı Simko AŞ ve Yusuf Dede vekili Av. Ziya Ya- laz tarafından Cezmi Güven ve Yapı Kredi Bankası AŞ aleyhine açılan ısürdat davasının yapılan yargılaması sırasında verilen yenileme karan gereğince, Davah Cezmi Güven'in adresi meçhul olduğundan davetıye tebliğ edilememiş olduğundan ilanen davetiye çıkanlmasına karar verihniş olmakla, adı geçen davalı Cezmi Güven'in dunışmanın atılı bulunduğu 2.11. 2000 günü saat 9.30'da duruşmada hazır bulunması ve- ya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, aksi halde du- ruşmanın gıyabmda yapılarak karar verileceği hususu HUMK 509 ve 510'uncu maddeleri gereğince davetiye yerine kâin ohnak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 56820
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle