Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 OCAK 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA
Ji<JVVr 11 f_/lfj_l. / ekonomKacumhuriyetcom.tr 13
Maliyeti ortalama 7 milyar dolar olarak saptanan depremin faturası ağırdı; on binlerce ölü ve yaralı
Uıımtlar enkaza gömifldü• 17Ağustos 1999'daki
Gölcük ve ardından 12
Kasım'da yaşanan Düzce
depremleri, dolgu alanlannı,
tarım arazilerini ve dere
yataklannı yapılaşmaya açan
rant kararlannın ve siyasi
tercihlerin faturasını ağır bir
şekilde halka ödetti.
FATMAKOŞAR
"tnsan, biyoJojik anayasası geregL bir-
birini yokeüneye ya da kendi yaratnğı in-
saisız bir yazguıın kurbanı olmaya mah-
kûm edilmiş değiidir. Bireylerde tophım-
sal bilinç tahribine neden olan sınırsız re-
kabeti, kapitanzmin en korkunç kötülü-
ğü oiarak göriiyonım" dıyen "yüzyıhn
adamT fızıkçı Albert Emstea bıreysel çı-
karlann kamu yarannın önüne geçme-
siyle yaşanabılecek felaketlere dikkat çe-
kiyordu. Türkıye'nın 17 Ağustos sabahı
gözlerinı açtığında gördüğü büyük fela-
ket de bu sözü doğrular njtelıkteydı. 17
Ağustos 1999 Gölcük ve ardından 12 Ka-
sım Dûzce depremlen, Türkiye'ye, dol-
gu alanlannı, tanm arazilerini, dere ya-
taklannı yapılaşmaya açan rant kararla-
nnın, bılime uzaklığının, açgözlülüğü-
nün, siyasal kararlar doğrultusunda yap-
tıgı yerleşim tercihlerinin faturasını ödet-
tirmışti.
Fatura ağırdı; on bınlerce ölü, yaralı, yı-
kım, gözyaşı ve yazılanlann, söylenen-
lerin ifade edemeyeceği kadarbüyük acı-
lar. Açhk ve soğuk getırmişti deprem.
Haber bültenlerinde 9 günlük bebeğiyle
depremin 10. gününde, hâlâ aç ve açık-
ta, en temel ihtiyaçlannı bile karşılaya-
madan yaşamını sürdürmeye çalışan an-
neyi anlatıyordu. Enkaz çevresinde göz-
yaşı dökmekten yorgun düşenlerinse her
birinin farklı birer acı hikâyesi vardı.
17 Ağustos gecesı, doğal bır olay, üs-
telik bilinen ve beklenen, hatta kimi çev-
relerce dile getirılen bir doğa olayı fela-
ketle buluştu. Felaketin boyutlannın an-
Depremin yıkbğı kentlerde yaşam savaşı ve ekonomik mücadele birfikte yüriJtüJüyor. (Fotoğraf: HATİCE TUNCER)
laşılmaya başlandığı ilk günlerden itiba-
ren "sonımlutararanmaya" başlandı. Ki-
milerine göre suç, yetersiz malzeme kul-
lanan birkaç müteahhitteydi, kimilerine
göreyse suçlular eğitımsiz ustalar ve ın-
şaat işçileriydi. Türkiye konuştukça suç-
lular listesi uzuyordu; binanın zemin etü-
düne bakmadan aian tüketıcı, mühendis-
ler, mimarlar ve imar aflannı çıkaranlar,
bina kalitesıni denetlemeyen belediyeler
de suçluydu. Ancak Türkiye'nin imar sis-
teminde imzası bulunan, planlama kav-
ramını yok eden siyasiler, kat karşılığı
ınşaat sektörünü yaratanlar, ıslah planla-
nyla yağmayı ödüllendirenler, yasadışı
inşaatlara törenle temel atanlar, SİT alan-
lannı, tanm ve orman arazilerini yağma-
layanlar, bu yağmacılan ödüllendirenler
liste dışındaydı. Kamuoyu, müteahhit \e-
h Göçer gibi "günah keçikrinm" peşine
takıldıkça "karafisteye"alınmayan, baş-
ta siyasiler olmak üzere söz konusu so-
rumlular rahatlıyordu. Depremden son-
ra, güçlü bır kamu iradesı sergılemeyen
ve özellıkle ilk günlerde depremzedele-
rin sorunlanna çözüm bulmaktan aciz
kalan siyasi ırade öyle rahatladı ki; dep-
rem acılannın henüz taze olduğu günler-
de rant oyunlanna dayalı sıstemin sür-
mesinden yana tasanlan yasalaştırdı. Yıl-
lardır imar sürecinde "mesleki ve bflön-
seldenetun" talebinde bulunan mimar ve
mühendis odalannı dışlayan, yapı dene-
timini büyük inşaat şirketlerine terk eden
yasalar çıkaran siyasi yönetım, bütün bu
düzenlemeleri "denetim eksiktiğüü" gi-
dermek bahanesıyle yaparken "depre-
min yaratbğı rant firsatmı" da kaçırma-
mış oldu.
Uretim de yara aldı
Türkiye taribinin en büyük felaketi di-
ye anılan ve büyük can kaybına yol açan
17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinin
ekonomiye de olumsuz etkileri oldu. Et-
kiledıği bölgelerde, onanlması güç ya-
ralar açan ve günlük yaşamı felç eden dep-
remler, üretim faaliyetlerini de önenili
oranda aksattı. Bölgedeki fabnkalann
hasar görmesi, üretim kayıplanna yol aç-
tı. Öte yandan deprem, halkı yoksullaş-
nnrken inşaat başta olmaküzere diğer sek-
törlere de "zorunhı bir canlanma" getır-
di.
Kocaeli Sanayi Odası'nın verilerine
göre yöredeki tesıslerin hasar ve üretim
kaybı 5 milyar dolan geçti. 17 Ağustos
depremi öncesinde Bolu, Kocaeli, Sakar-
ya ve Yalova'da yüzde 87 olan kapasite
kullanım oranı, deprem sonrasında 36
puan azalarak yüzde 51 'e düştü. Bölge-
deki ihracatı da önemli ölçüde etkileyen
deprem, aynca toplam 103 milyon dolar-
lık ihracat, 77 milyon dolarlık da ıthalat
kaybına neden oldu. Türkiye'ye ortalama
6-7 milyar dolara mal olan depremin so-
nucunda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı'nın verilerine göre 18 bin iş-
yeri çahşamayacak dunıma geldi, 140
bin işçi işsiz kaldı.
Bu arada hükümet, depremin faturası-
nı ardı arkası kesılmeyen zamlar ve yük-
sek vergilerle halka çıkardı. Piyasada iğ-
neden ipliğe her şeyin fıyatını etkileyen
KİT ürünlerine yaptığı zamlan ikiyekat-
layarak sürdüren hükümet, bu ağır yükü,
alt ve orta gelir grubunun sırtma yıkarak
bir anlamda IMF'nin de "onaybdığı" po-
lıtikalan yürüttü.
VERGÎYÎTABANA YAYMA ÎLKESÎYLE YOLA ÇIKILARAKHAZIRLANAN 'TEMÎZEL YASASI' ÖDÜNLERLEAMACINDANSAPTI
1999 vergideyap-boz yılı oldu-•i.
• Ekonomik durgunluğu
aşmak için kayıt dışının
vergisinden vazgeçen hükümet,
deprem için gelen yardım ve
kredileri bir kenara bırakarak
iletişimden konuta, taşıtlardan
ulaşıma geniş bir alanda ek
vergiler getirdi.
HAZAL ATEŞ ÇAKDt
Ücretlilerden finansal piyasalara, çiftçilerden es-
naf ve serbest meslek sahiplerine kadar toplumun
bütün kesimlerini ilgilendiren vergı oranlan, ceza-
lar, kayıt sıstemine ılişkın Vergı Yasası 1 Ocak
1999'da yaşama geçti. Vergi kaçakçılanna artık ce-
zaevi yohı açdırken, vatandaşa da "Neredenbukhın"
sorusu dönemı başlıyordu. Ancak dönemin Maliye
Bakanı Zekeriya Temizel tarafından hazırlanan ve
"Temizel Yasası" olarak da adlandınlan reform pa-
keti, rantıye kesunınin baskılan doğrultusunda de-
ğiştirilirken, vergınin yükü yine çalışana kaldı.
Hükümet, deprem bahanesiyle ortaya attığı an-
cak tepkıler yüzünden rafa kaldırdığı, 600 trilyon
liralık ek vergi paketiyle iletişimden konuta, taşıt-
tan ulaşıma, akaryakıttan bütün gelirlere kadar bir-
çok alanda vergileri arttırdı.
Gelir vergisinin yansım çahşanlann ödediği Tür-
kıye'de, adaleti sağlama ve vergiyi tabana yayma il-
kesıyle yola çıkılarak hazırlanan Vergı Yasası, ser-
maye yanlısı ödünlerle amacından uzaklaştı.
Banka, borsacı ve sermaye kesımine yönelik yü-
kümlülükleri ekonomik bunalım gerekçesiyle kısıt-
layan hükümet, 1999 bütçesini çıkarmama gerek-
1999un vergi rekortmenleri
Türk Telekom şampiyon
Hükümetin özelleştirme kapsamına aldığı Türk
Telekom, 111.5 triJyonla Ankara'nuı kurumlar
vergisi rekortmeni oldu.
Rahmi Koç, 1 trilyon 428 milyar lira gelir vergisi ile
Ankara'da iîk sırada yer aldı. Gaziantep'te
Konukoğlu aılesi gelir vergisi rekortmeni oldu.
İbrahim Tatüses, 414 milyarla en çok vergi veren
sanatçılar arasında yer aldı.
Aydın Dogan, 4.5 triryonla tstanbul vergi
rekortmeni olurken, İnterbank davasında sorgulanan
Cavit Çağbu* da Bursa vergi rekortmeni oldu.
Çağlar, 1998 yılında elde ettiği gelirler uzerinden
toplam 293 milyar lira vergi ödeyecek.
çesi olan "şarttasamır' ilkesıni, geçici bütçede bu
kesıme yönelik vergi ödünleriyledeldi. Devletborç-
lanma kâğıtlanndan hisse senetlenne uzanan bu dü-
zenlemelerle anayasa da çığnendı. Hükümet piya-
salan canlandırmak için 23 Temmuz'da vergide ye-
ni kararlar alırken Başbakan Bûient Ecevit'in açık-
ladığı paketle faizde beyan kalktı ve mali milat 3
yıl ertelendi.
Verginin tanımının genişletiknesiyle kaynağı ne
olursa olsun diğer kazânç ve iratlann yaru sıra riiş-
vet, kumar gibi gelirler de vergi kapsamına alındı.
Ancak bu gelirlerin, 1999 yılında gelir vergisi tari-
fesindeki 1. ve 2. dilimin toplamı olan 7 milyar li-
rayı aşması durumunda vergilendirilmesine karar ve-
rildi. Yasa tasan halindeyken bu düzeyin brüt asga-
ri ücretin 3 katı olarak, yani 234 milyon lirayı aş-
ması durumunda veTgilendirilmesi öngörülüyordu.
Ek vergi tasansı da 27 Kasım'da Resmi Gazete'de
yayımlandı. Hükümetin, deprem felaketınin ekono-
mik zarannı giderebilmek için çıkardığı ek vergi,
işadamındanmemura, pasaport alrnak isteyenden cep
telefonuyla konuşana kadar herkesi mükellef hah-
ne getirdi.
Maliye Bakanlığı, depremden zarar gören 6 ilde-
kı vergi mükelleflennın beyanname verme ve bu be-
yanlanna ılişkin ödeme yükümlülüklerini erteledı.
Maliye, bölgedeki veraset ve intikal vergilerinin
kaldınlması yönûnde bir çalışma başlattı.
Özelleştirmeye destek vergia
Enerjı sektöründekı özelleştırme uygulamalan-
na vergisel destek sağlandı. Yine aynı desteğin yap-
işlet-devret modeli çerçevesindeki yatınmlara giri-
şecek şirketler için de geçerli olmasına karar veril-
di. Buna göre firmalann sermaye olarak koydukla-
n, yabancı paralann harcandıklan ya da TL'ye çev-
rildikJeri tarihe kadar geçen süredeki kur artışlan
kazanç sayılmayacak. Bu artışlann sermayeye ek-
lenmeîeri teşvik edilirken aleyhlerine oluşacak kur
farkJan zarar kabul edildi.
Sahte belgeler arta
9 Ağustos'ta ihracatçılann KDV iadesi için Ma-
liye Bakanlığı'na yaptığı başvurularda geçen yıl
sadece yüzde 10 olan sahte belgeli suiıstimal ora-
nı, bu yıl tam üç kat artarak 31,7'ye çıkü. Yeni ya-
sada kaçakçılık suçlan yeniden tammlanarak vergi
kaçırma eylemınin bu suçlardan aynlması amaçlan-
dı.
Özellikle sahte belge düzenleyenlerile ızınsiz fa-
tura, irsaliye belgelen basanlar, bu belgeleri kulla-
nanlar için verilecek hapis cezalannın 18 aydan 3
yıla kadar para cezasına çevrilme olanağı bulunu-
yor.
Vergi muafîyeti
Maliye Bakanlığı, evlerinde dikiş, nakış, örgü ve
benzeri faaliyetlerde bulunarak kazanç elde eden-
lerin, esnaf muaflığı belgesi almaksızın vergi mu-
afiyetinden yararlanacağını açıkladı.
Yazar, şair, televizyon yapımcısı ve sanatçılann
7 milyar liraya kadar olan telif gelirlerini defter tut-
ma kapsamına alan Maliye Bakanlığı, 5 Mart'ta bu
uygulamayı kaldrrdı.
Bu arada 28 Şubat'ta Mah'ye Bakanlığı Gelirler
Genel Müdürlüğü görevine Mehmet Akif Hamza-
çebi getirilirken, boşalan Istanbul Defterdarhğı
görevine vekâleten Kadir Boy atandı.
9 katrilyon açık var
Hazine geçen yıl
20 katrilyonu
aşkın borçlandı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Hazine, 17 katnlyon 622 tn]yon lira-
lık geUre karşılık, 15 katrilyon 939 tril-
yon lira faizdışı harcama, 10 katrilyon
814 trilyonlira da faiz aktanmı yapa-
rak, 1999 yılını 9 katrilyon 132 tril-
yon lira açıkla kapattı. Türkiye, faizi
de içinde olmak üzere toplam 27 kat-
rilyon 89 trilyon liralık iç ve dış borç
geri ödemesi gerçekleştirdiği 1999
yılında ortalamadan satışlar dışından
piyasadan 20 katrilyon 259 trilyon li-
rayla anapara ödemesinden fazla ya-
ni faız ödeyebilmek ıçın borçlandı.
Getinlen vergilerin ardından faiz-
lerdeki yükselme riskine karşı piya-
sadan ihale yoluyla borçlanmanın ya-
pılmadığı aralık ayının sonuçlan bil-
dinldı. Hazine, 1 katrilyon 812 trilyon
lira gelıre karşılık 1 katrilyon 935 tril-
yon lira faizdışı harcamanın yapıldı-
ğı ve 266 trilyon lira faiz ödemesi so-
nucunda nakit dengesinın 389 trilyon
lira açık verdığı kaydedildi. Hazine,
faiziyle birlikte toplam 635 trilyon li-
ralık iç ve dış borç geri ödemesiyle,
yükünün az olduğu bu- ay geçirdi.
Yurtbank'tan sonra EverestBankası 'nınfaaliyetlerinin durdurulması, bankalaragüvenisarstı
KKTC'de bankalara hücnm
REŞATAKAR
LOFKOŞA - Kuzey Kıbns Türk Cum-
huriyeti'nde, Yurtbank'ın faaliyetlerinin
12 Ocak2000'e kadardurdurulmasının ar-
dından, dün de Everest Bank isimli yerel
ba bankanuı faaliyetleri 19 Ocak gününe
kadar durduruldu.Bakanlar Kurulu, Eve-
rest Bank'ın bozulan mali durumunu dü-
zeltebümesi için 19 Ocak'a kadar süre ta-
nırken bu süre zarfında gerekli düzelme-
ningörülmemesi halmde, tasfiye işlemibaş-
latılacağuıı açıkladı.
KKTC Ekonomi ve Mali>« Bakanı Meb-
met BayTam. dünkü bakanlar kurulu top-
lantısunn devam ettiği sırada basın men-
suplanna açıklama yaparakEverest Bank'ın
dıştndaki bankaların durumunun da göz-
den geçirildiğıni anJatD.
Bakanlar Kurulu görüştü
Bakanlar kurulu devam ettiği stralarda
Merkez Bankası Müdürii Demirhan Sa-
yıner ile Kooperatif Merkez Bankası Ge-
nel Müdürii Tuncer Arifoğlu, kurul oda-
sına davet edılerek görüşleri alındı.
KKTC Bakanlar Kurulu. bankalann
durumunu dün öğleden sonra da görüşme-
ye devam etti. Toplantı sonrasmda gaze-
tecilerin ısrarh sonilan üzenne lasa biraçık-
lama yapan Başbakan Dervış Eroğlu, Eve-
rest Bank dışındaki bankalarla ılgüı ka-
rar alınmadığını açıkladı.
Eroğlu, Yurtbank krizinin ortadan kal-
kabihnesi için de Türkiye'den 200 mil-
yon dolarlık bırkredi talep edildiğini söy-
ledi. "Yurtbank'ın KKTC'den toptadığı
mevduaUann bir kısmuun Türkiye'deki
verBdiğmisaptadık''
diyen Eroğlu. Başbakan Bülent Ecevit ve
Kıbns işlerinden sorumlu Devlet Bakanı
Şfikrü Sina Gürel'le telefon görüşmesi
yaparak destek sözü aldıklannı iddia etn.
İŞÇİNİN EVRENINDEN
ŞÜKRAN SONER
Özal Kafası
12 Eylül öncesi ücret tartışması, iyileşme olup
olmadığı üzerinden yapılırdı. "Ücretlerin en son
belirlenmesi sonrası enflasyon karşısında aşınma-
sı ile ileriye yönelik enflasyon hesabına yaşam dü-
zeyinin iyileştirilmesi için de bir şeyler katıldı mı?"
araştınlırdı.
Özalizm, emeğin papucunu dama atarken, "he-
deflenen enflasyon artışı oranında ücret artışı" di-
ye bir kavram getirdi. Her şeyden önce hedefle-
nen enflasyon gerçekleşse bile, enflasyon artışı ka-
dar ücret artışı, gerçek ücretlerde kaybı, emeğin
satın alma gücünün düşmesini getiriyor. Zamanı-
nızı ve sayfa yerini almamak için bilimsel kanıtla-
ması olan bu tartışmayı buraya taşımıyorum.
Sadece Türkiye'de enflasyon hedefinı bütçede
düşük tutup, toplusözleşmelere, kamu çalışanla-
nnın ücretlerine, taban fiyatlanna ona göre yansı-
tarak, ücretlileri yoksullaştırmanın, özellikle 1980'li
yıllarda geliştirilip genelleştirilmiş bir uygulama ol-
duğunu anımsatmakla yetiniyorum.
Yapılan bütün araştırmalar, ücretlilerden serma-
yeye, özellikle de rantiyeye kaynak aktanmında
en geçerli, yaygın, etkin uygulamanın bu olduğu-
nu gösteriyor. Enflasyon hedefi kadar ücret artışı,
yıllardır IMF, Dünya Bankası reçeteleri, dayatma-
lan ile Türkiye'de hep yapılıyor.
En etkin, uzun süreli uygulama, sırtını 12 Eylül'e
dayamış Özal iktidariannda yaşanmıştı. Çok bü-
yük bir gelir dağılımı çarpıklığı yoksullaşmayı ge-
tirince patlamalar yaşandı. işçilerin bahar eylem-
leri, yaz direnisleri, büyük ZongukJak direnışi ile Öza-
lizm'in bu katı uygulaması kınldı. Hatta söz konu-
su yıllann ücret kayıplannın önemli bir kısmı, bü-
yük direnişler sayesinde imzalanan sözleşmeler-
le giderilip kamu çalışanlanna, üreticinin taban fi-
yatlanna da yansıdı. Yetmedi.. özal'ın seçim ye-
nilgisi ile iktidardan gidişini getirdi.
Gelin görün ki ne IMF, Dünya Bankası reçetele-
ri degişti. Ne de siyasi iktidariarın, "enflasyon ar-
tşı kadar ücret arbşı" sloganı ile ücretlerı gen çe-
kerek, sıkışıklıktan kurtulma, sermayeye, ranta
kaynak aktanmı eğilimi değişti. Koalisyonlar, mer-
kez sağa kaçmış soldan başlayan, milliyetçisi, mu-
kaddesatçısı ile bütün siyasi partiler, iktidar uygu-
lamalannda hep aynı reçeteyi uygulamaya çalış-
tılar. Dönemin koşullanna, hükümetlerin baskı gü-
cüne bağlı olarak dozu belirlenmek üzere, ücret-
liyi yoksullaşttrma politikalannda değişen hiçbir
şey olmadı.
1980'li yıllann ikinci yansı ile 199O'lı yıllann ilk ya-
nsında iktidan zorlayan Türk-lş, zaman içinde cay-
dıncı olma, eylemle karşı durma ışfevini yitirdi.
Türk-lş yönetimleri özellikle Çiller hükümetleri dö-
neminde gözlenen teslimiyetçi politikalannı son-
raki yıllarda da değiştiremedıler. Türk-lş'in yarat-
öğı büyük boşluğu, kamu çalışanlan özellikle KESK'e
bağlı sendikalar etkin eylemlerie doldurmaya ça-
lıştılar. Kamu çalışanlannın nerede ise ücret belir-
leme takvimlerine bağlanmış, etkili eylemleri, di-
renişleri, kamuoyunun üzerinde iz bıraksa da, işçi
ayağt eksik kakjfğında, hükümet politikalannın üze-
rinde olsa olsa ancak birkaç puanlık düzetmelere
yol açabiliyordu.
Sözün özü 12 Eylül sonrası süreçte, işçılenn cid-
di birkaç patlaması ile yaşanan bir-iki toparlanma,
önemli kayıplann da gidenlmesi dışında, sadece
işçilerdegil, kamu çalışanlan, bütün ücretli, darge-
lirlilerin yoksullaşması, kan kaybetmesi süreci hep
devam ediyor.
Şimdi Ecevrt hükümeti, üçlü koalisyon iktidann-
da, bu bildik reçete, bildik anlaşmanın yinelenme-
si ile bu kez çok daha katı oranlarla, tüm çalışan-
lan, emeği ile geçinenleri bir kez daha soymak
üzere gündemde. Başbakan, sorumlu bakanlar
ağzından, medyamız tarafından ortak bir koro ha-
linde yeniden allanıp pullanıp, "ekonomiyi kurta-
racak bûyük mucize" olarak sunuluyor.
Yeni yılın ilk destek konuşmalannda, yıldız ga-
zeteciler, ekonomi yorumculan, "Acıtacak.. çare-
si yok, önemli olanı bu kez hükümetin hedefledi-
ği enflasyon artışını tuturmadaki karariılığı" diye fet-
va veriyoriardı. Ancak galiba kendi ücretlerinin de
belirlenmesi tarihine rastlamış olmasının sıkışıklı-
ğında, "Tabii gelecek yılın enflasyon artışı kadar
ücret artışı hesabı pek doğru olmaz. ömeğin be-
nim ücretim yeniden belihenirken, geçen yılın ka-
yıplannın da gidenlmesi lazım" türünden gevele-
meler de yapıyoriardı.
Doğrusu kemerinde delik kalmamış emekçinin,
bir yıl sonrasını, hükümetin enflasyon hedefinin
tutup tutmayacağını düşünecek hali yok. Emekçi
sadece en taze zamlarla kaybettiklerine, yanında
gülünç kalan, ücret artışı diye sunulmaya çalışılan
rakamlara bakmaya çalışıyor. Onu bile yapamıyor.
Bir aylık gelirine, bir yaşamak için zorunlu giderle-
re bakıp, kara kara düşünüyor. Öfkesini boşalta-
cak yer anyor.
Türk-lş yönetimi hepten şaşkın, yılbaşı tatili ile
bayram tatili arasında kalmış olmanın mahmurlu-
ğunda işçiden, emekten kopmuş kimi liderler, "laf
olsun, beri gelsin" türünden demeçler veriyorlar.
Bayram Meral, bayram sonrası toplanacak Baş-
kanlar Kurulu'nda, hükümet programına, IMF an-
laşmasına, asgari ücrete karşı alınacak kararlardan
söz ediyor.
IMF anlaşması imzalanmış, hükümet programı-
nı uygulamaya koyrmuş, asgari ücret yürürlüğe bi-
le girmiş.. özalizm, en iyi Ecevit hükümeti iktida-
nnda, karşısında teslim olmuş bir Türk-lş yöneti-
mi ile uygulanıyor.
sukransoner@yahoo.coni
Paranınyönü değişti, sürprizlereyer yokEkonomi Servisi - Para ve sermaye piya-
salan,2000 yılının ilk gününde ÎMF tarafin-
dan biçimlenen bir programa adım attı. Uz-
manlarpiyasa için mılat olarak kabul edilen
2000*de döviz ve faizin iplerinin Merkez
Bankası ve Hazine'nin eline geçtiğini ifade
ederken, riskli olmakla birlikte borsanın ön
plana çıktığına işaret edıyorlar. Devlet Ba-
kanı Recep Onal tarafmdan "yan gettpyata-
rak parakazanmak" olaraknitelendirüen yük-
sek faizli kamu borçlanmalannın 2000 yı-
lında devam etmeyeceğinin açıklanması,pa-
ranın kendine yeni altematifler aramasınayol
açtı. Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz
borsacılar, eline 1-2 milyar lira alanın bor-
saya geldiğini ifade ederken, küçük yatınm-
• Uzmanlar, piyasa için milat oiarak
kabul edilen 2000 yılında döviz ve faizin
iplerinin devletin eline geçtiğini ifade ediyorlar.
cüan dikkatli olmalan ve borsaya uzun va-
deli bakmalan konusunda uyanyorlar.
ilk günde moral
tlk güne değişik bir atmosferle giren pi-
yasalarda dün 158 trilyon liralık açık, Mer-
kez Bankası tarafindan açılan 8 günlük re-
po ihalesı ile karşılandı. Piyasayı 450 trilyon
lira fonlayacağını açıklayan Merkez Ban-
kası'nın açüğı repo ihalesine enyüksek yüz-
de 185.06, en düşük ise yüzde 31 'den teklif
geldi. Ortalama yüzde61.81'den 401 trilyon
liralık saüş yapan Merkez Bankası, böyle-
ce piyasaya moral getirerek "Iildt piyasa-
dan korkmoyonan'' mesajuu da verdi. Bu
arada Hazine Müsteşarlığı, 2000 yıluun ilk
ihalesini bugün düzenliyor.
Dövlzln rotası belll
Birçok kişi yatmmcıya adres olarak bor-
sayı gösterirken geçen yıllarda faiz ve bor-
sanın alternatifı olarakgöstenlen dövizde diz-
ginlerin tamamen Merkez Bankası'mn eîi-
negeçtiğigözleniyor. 1 dolar, 0.77 Euro'dan
oluşan döviz sepeti için 20<>n
vıünda yüzde
20 artış öngören Merkez BauKası. gün gün
döviz fiyatlanoı belirledi. Piyasa uzmanla-
n, dövizin arhJc bir yatınm aracı olarak gö-
rülmediğmi ifade ediyorlar.
Cayrlmenkule yöneliş
Borsanın yanı sıra bir diğer yatınm alter-
natifi olarak görülen gayrimenkulün önün-
deki tek engel ise 1999 yılında yaşanan iki
büyük depremgösteriliyor. Gayrimenkulün
yeniden yanrun aracı olarak ön plana çıktı-
ğnubelirten uzmanlar, birbaşkaalternatif ola-
rak ise yatınm fonlan da gösteriyorlar. Re-
po piyasasuıın ise önümüzdeki dönemde ol-
dukça genış birbantta se>Termesı bekleniyor.