27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30OCAK2000 PAZAR 10 PAZAR YAZELARI dishab@cumhuriyetcom.tr Abdülcanbaz Angulem'e!Sonbahann yıprannuş renklerini henüz üzerinden atamamış, ilkbahann da taze giysilerini henüz kuşanamanuş olmasına karşın, Charente bölgesinin her mevsim bahar, güzel küçük kenti Angouleme (Angulem okunur) ocak aylannın son haftasmda bir başka cümbüş yaşar. Angulem, - çoğumuzun çocukluk günlerini, bir kısmımızın da halen gûn ve geceleri ni şenlendiren "ÇizgK-Roman'' (Ç-R) ve her türlü "Çiznn"e (desen, karikatür vs. dahil manada kullanıyoruz) "cennet mekân" ev . sahipliği yapar. Bugün yaşı 30'un uzerinde olan kaç okur-yazanmız 6- 16 yaşlan arasında "Tom Miks, Teksas, Pekos BUL, Kinova, Tarzaa, Süperman, Gordon, Tenten, Spiru, Asteriks, Red Kit Karaoğlan, Malkoçoğlu, Tarkan, Abdükanbaz (biraz daha şansh olanlar için), daha sonralan yerli Tarzan, Avanak Avni, Çılgm Bediş, Muhtis Bey, Ademler Havvalar vbk" nin "sıyah-beyaz" veya "renldi resünB roman-dizi'" eğitiminden geçmemiştir bilemeyiz. Fakat evine gündelik gazete girenlerin uzun yıllar, yaşına göre "Mandrake, Hasbi Tembeler, Nflüfer, Fatoş, Memo, Basri, Garfieki, Snoopy" ve diğerlerini izlemiş olduğundan hemen hemen hiç kuşkumuz yoktur (Elbette ilk veya ara sayfalann karikatürlerini katmazsak). Yabancı dil ayncalığına sahip olanlar "Mad", "Hara-Kiri" gibi dergjlerden yararlanııken, sudan ucuz "Grgır'' ve tûrevleri "yerii ihtiyaçlan" büyük oranda gideriyordu. Bol bol "ithal" malı ÇİZgİ-roman ve Ifahramani "gûndeKk ve hayal dünyamızı" şenlendirip süslerken "Utanmaz Adam ve ÇocuklarT da ancak milli sınırlar içinde, aslında dûnya rekorlan ("örgır'' dergisi bir aralar sanınz, Sovyetler Birliği'nde yayımlanan u Krokodü"den sonıa dünyanın en çok satan "mizah defgisi'' olma özelliğini kazanmıştı. Sonra, -maşallah- tek hücreliler rrusali bölünüp çoğaldı ve ardından neredeyse şûrekasıyla kayboldu.) lardı. Ingiliz gravürcü ve ressam \Vffliain Hogârtn (1697-1764) yalnızca Ingiliz resminin "AJün Çağı"nı açmış bir sanatçı değil, aynı anda moralist bir stüle "karikatünze" ettiği "Victortuj" kişiüklerle yeni bir "ifede PARIS UĞUR HÜKÜM sanatmm" da öncülüğünü yapıyordu. Mizahi çizim. Her ne kadar görsel birtakım öğeleri sıralayarak masal veya "denüni anlatma" duvar (mağara) resimlerini çizen "ilkel atalanmız"dan beri varsa da gerçek ilk "Ç-R'cfler" 19. yûzyılda peydahlanıyor. lsviçreli Rudolph Töpflfer ve Fransız Gustave Dore (esasen oymabaskıcı) mızah dozu yüksek toplumsal içerikli karikatürleriyle bu 8. sanatın temellerini atıyorlar. Fakat Alman çizer VVflhehn Busch'un yaramaz çocuklan, "Max und Moritz" serisi, "Ç-R'çfflgn" muhtemelen ilk klasiği oluyor. Bizlerin resimdeki, daha da özel olarak "karikatür" alanındaki malum dinı M özrâmöz n den kurtulmamız Osmanlı'nın son 30 yılına denk gelir. (Daha fazlasını merak edenler Tbrgut Çeviker üstadın eserlerine başvurabilir.) Ç-R gerçek anlamda ancak Cumhuriyet'le yaygınlaşıyor, Cemal Nadir'ın **Amcabey"inden sonra, karikatûrü aşıp, yanı sıra çizgi romanda en büyük hamleyi yapansa, -hiç tereddütsüz- sosyal adalet âşığı, çağdaş uygarhk savaşçısı, "Abdülcanbaz" ve yaratıcısı Turhan SeJçuk'la şu anki zirvesine ulaşıyor. Elbette çok sayıda genç-yaşlı değerli çizer, "Avanak Avni, Ademler Havvalar, Utanmaz Adam" gibi karakterler Türk Ç-R damgalannı vurmuşlardır. Ama özgun çizgisi, tutarh kimliği, alçakgönüllü olgunluğu, zengin- kaliteli üretkenlıği ve düzenli dizileriyle "Turhan Selçuk ve Abdülcanbaz" ıkılısı (tüm, ünlü "Osmanh şaman" gibi çok yerel ve ulusal renklerine karşın) "evrenselliğe en layık Ç-R yaprt" gibi gözüküyor bize uzaktan. Asteriks, Japon mangalannın (özellikle de tarihsel Samuray hikâyelerinden esinlenenlerinin) veya Hugo Pratt'ın "Corto Maltese r 'ının başansı bizi "aa aa" düşündürüyor: "Abdüfcanbaz"ı bir biz bıliriz. Niçin? Angulem Festivali dünyanın en büyük "Ç-R ve Karikatür" sahnesi. Düzenli gelişen, hem de sürekli yeni "ürünler'' arayan bir pazar. Bizim bildığimiz kadanyla olağanüstü zengin, oldukça da köklü bir geleneğe sahip Türkiye "çiziın''inde hiç kimse 1998 (75. yıl), 1999 (700. yıl), 2000 (yeni milat!) yıllannda Angulem'de olamadı. Daha önce de zaten hiç olmamıştı! Bu yıl 26-30 Ocak tanhleri arasında 27.'si düzenlenen "Angutem''in 2000 yüı başkanlığını, Fransa'ya yerleşmiş "Frhz The Cafin kendısı gibi asi babası, Amerikalı çizer Robert Crumb yapıyor. 1999'da sadece Fransa'da 1055 yeni Ç-R basılırken, aynı yılda dünyada Fransızca satılan Ç-R sayısı 31 milyon, "Tembefler Şahı Gaston Lagaffe"ın çizeri Franquin üstadın ölümünden 3 yıl sonra yayunlanan 19. cildinin 11 ayda 600.000 satmış obnası (hayır veya sanatsevmelerinden vazgeçtik) "parasever yayımcılan'' azıcık düşündüriir mü acaba? "Abdükanbaz ilk hedefin Angufem'dir.tkri!'- Renate cadı ve bahçe çitiZamanın neredeyse hiç bitmeyecekmiş gibi yavaş aktığı, geri kalan dünyanın gürültüsü ve karmaşasından uzak, hatta uygarlığın pek ayak basmadığı denilebilir, kendi halinde, sessiz küçük bir kasabaydı, Auerbach. Doğu Almanya'daki bu kasabanın sakinleri birbirlerini tanuiar, pastral bir atmosfer ve banş içinde yaşarlardı. Sanki dünyanın tüm kötülükleri kışın bembeyaz karlarla kaplı bu kasabanın sınırlar ının içine giremez, çevresinden dolaşıp bilinmeyen başka yeriere doğru ılerlerdi. Fakat bir gün ne olduysa oldu, Auerbach'ta bir bahçede kendi hahnde büyüyen küçük bir çalılığın içine deyim yerindeyse şeytan girdi ve içi içine sığmaz oldu. Ben şu telden çitin arasından öbür bahçeye de uzansam hiç fena olmaz diye düşündü hınzır çalılık. Düşündüğünü yaptı da. Ancak yan bahçedeki evde şişman bir cadının yaşadığını bihniyordu. Bu bir dudağı'gökte, bir dudağı yerde, Renate adlı dev cadı, büyük zahmetlerle ördüğü tel çitin arasından çirkin küçük bir çalılığın kendi bahçesine tecavüz ettığını görünce küplere bindi ve soluğu yan bahçenin sahibinde aldı. Yandaki bahçenin sahibi, aslında kendi halinde genç bir adamdı, ama prensip sahibi bir kişi olarak öyle cadılara falan pabuç bırakmaya niyeti yoktu. Anlaşamadılar. Cadının tehdıtlenne kulak asmadı genç adam. Şu küçük çirkin çalılığın kıme zaran dokunurdu ki? O da biliyordu, çalısının biraz terbiyesiz çıktığını, ama budamaya kıyamadı onu. Cadı sinirden çıldınyor, dev gövdesiyle ikı bahçe arasında devınip duruyor, ne yapacağını bilemiyor, boş tehditler savuruyordu. Bu devirde arnk eski büyüler işlemediği için cadı hakkını mahkemede aramaya karar verdi. Ama işe yarayan bazı yeni büyüleri bizim cadımız bihniyordu. Nasıl bilsindi? Ancak hikâyelerde rastlanan, idil bir kasabanın içine ükılı kalmışn yıllarca. Işte büyüler cadıya yardmı etmek için kendiliklerinden harekete geçtiler. Cadı kendinı bir akşam televizyonda görüverdi. Büyük bir haksızlığa uğramış birinin tavn içinde o koca dudaklanyla mahkemede, melodik bir biçimde sevgüi çıtınin adını ağzına alırken, nasıl olduysa çekilivermiş görüntülerini şündi mılyonlarca AUERBACH SEDEF KORAY insan izhyordu. Bir de şu terbiyesiz çahlık kadar hmm, ünlü bir genç sunucu, bir şarkı uydurmuştu sevgüi masum çiti üzerine. Aman ne terbiyesiz şeyler söylüyordu bu çocuk? Yok efendim tel çitin altında bir sürü kızla sevişiyormuş falan fılan. Bir gecede hayau değişiverdi Renate'nin. Başına talih kuşu konmuştu. Arnk herkes tanıyordu onu. Bir değil, iki değil, her akşam televızyondaydı. Şarkı çok tutmuştu. Bir milyondan fazla satmışü. Şarkıda aralarda kendi orijinal sesi kullanıldığından teüf hakkı da alıyordu. O kadar Topluiğnelerin muzığı LIZBON ŞANŞEV TÜZÜN Arjantın'ın tangosu, zencılerin blues'u, Rumlann rembetıkosu yetmıyordu, bir de bu çıktnıştı başıma... Portekiz"in fadosu. Bunlar dev bir mıknatısın seline kapılan topluiğnelerin müziğıdir, içlerinde hem çaresizlik hem dikbaşhlık vardır, ama ille de kara gözlüdür. Bugünlerde tam bir Post-Portekız sendromu yaşıyorum. Fadoyla kalkıp fadoyla yatıyorum. Bu hüzün müzıkJen acayip tıryakilik yapar adamda... Âşık değilseniz âşık, âşıksanız kara sevdalı olup çıkarsınız. Hiçbirini yapamazsanız eski aşk yaralannı deşersiniz kanatırcasına... Bunlar benim denizaşın sevdalanmın müzigidir, beyaz köpüklerin arasından usulca kanat çırpışlannı duyannr "Şimdi bir sr, bir ardı o, karanhk sularda_" Ah bu denizin tuzuna bulanmış hüznün notalan, öyle bir gamdı ki bu: "Şimdi bir sır, bir sırdı o, karanhk sularda—" Seni sevıyorum Ametia Lizbon'un rengârenk çamaşır ipleri gerihniş, şen, lımansı sokaklan, gözlerini Atlantikın ufkuna dıkmiş KâşiflerAnıtibile susturamıyor hüznûnü. Bir şehrinraûziğıbelki de ilk kez gölgelıyor görûntusûnü. Ister öğle, ister akşam, deniz ürünlen ve beyaz şarapla başlayıp et ve kırmızı şarapla devam eden yemekleriyle bir şölendi Portekiz sofralan ve şarapSLZ bir lokma ekmek bıle geçmezdı boğazlardan. Nedense bızım topluiğnelerin henüz keşfedemedığı bir yerdi Portekiz. Avrupa'nın en az Türk banndıran ülkelerinden bir tanesiydi. Gerçi pek fazla yabancı da yoktu bu ülkede, Portekizlilerin biraz aynksı bir hüznü vardı. Bir Iskandinav ülkesinde ya da ne bileyim Iskoçya'da olsam belki umursamazdım. ama uzun meyhane muhabbetlennde, fadolarda, çamaşır iplı sokaİdannda kara kuru Portekızlilen gördükçe çok aradun bizim topluiğneleri... Onca şaraba rağmen onlarsız geçmedi boğazımdan Lisboa. Bu mületle hem bu kadar benzeşip hem de nasıl bu kadar ayn durduğumuzu da bir türlü anlayamadım. Dayanamadun, şehirdekı son gecemde yine fado dınledım. çok kazanmıştı ki birdenbire, son ay aldığı şu sefil işsizlık parasını bile geri ödemek zorundaydı. Ne gam! Bütün televizyon kanallan kapısındaydı, her adımını, her lafım izliyorlar, yayımhyorlardı. Renate neler olduğunu tam anlayamıyordu, ama şöhretin keyfini çıkarmaya karar verdi. Yahıızca o değil, bütün ülke şaşunuştı bu ışe. Kendi halinde, dünyadan habersiz, bahçesi ve çitiyle ilgıli bır ev kadmıykea, ülkenin en ünlü kadınlanndan biri ve tüm ulusun eğlencesi oluvennişti birdenbire. Gövdesini oynatmakta zorluk çeken bu şişman cadıyı herkes sempatik buluyor, televizyonda görmek istiyor, çitin ve çahnm akıbetini merak ediyordu. Auerbach birdenbire 24 saat canlı yayın yapılan bır kasabaya dönmüştü. Gerçi komşuyla bu durumda birkaç kez daha findıktan da olsa kameralar önünde tartışmalan gerekti ve bir gece terbiyesizm biri (tabii ki komşusundan şüpheleniyordu cadı) camm telden çitını kesip parçalamışn ama, daha da hınzınn biri (aslında Renate'nin taraftarlarından biri) şu çalıya da haddini bildirmiş, gece karanlığında (ama televizyon kameralanmn ışığı aJtında) dallannı kesivermişti. Oh olsun! Televizyon kanallarmdan biri cadıyı kaptığı gibi Paris'te ona ve eşine tatil yaptınrken, dığer televizyon kanallan geride kalan genç komşuyla yetinmek zorunda kalıyorlardı. Hikâyenin gerisüü hep birlikte televizyondan izleyip öğreneceğiz. Işte bu da bir 21. yüzyü Avrupa masalı. Hem de gerçek, npkı tüm masallar gibi! Kardan adam kutsal topraklarda Lübnan olmak üzere Ortadoğu'yu da etkisi altına aldı. Kndüs kenti metrekareye dû- sen 30 cm karla kendi çapmda rekor kmrken, snur kapuannda bekleyen tsrailü as- kerler, kardan adam yaparak eğlenmefirsatıbuldular. Bu arada, Ürdün'de yoğun kar yağışı ve zeminin kaygan oluşu nedeniyk 3 kişinin ökhlğû, en az 100 kişmin de yarabndığı bikbnliyor. (Fotoğraf: REUTERS) Avustralya Günü mü, işgal günü mü? 26 Ocak günü bütün dünya tarih kitaplannda Avustralya Günü olarak yer alır. Ne ohnuştu 26 Ocak günü? O güne değin bağımsız eyalet olarak var olan birçok eyalet, bir federasyon çatısı altında toplanır ve Avustralya Devleti böylece kurulmuş olur 26 Ocak 1901 yılmda... Ama ne pahasına?.. Avustralya ilk kez, Hollandalı gemici Van Riemaien tarafından keşfedılır ve Hollanda bu adayı, Ingilizlere satar. Çünkü o yıllarda tngilızler, dünyanın süper gücüdür ve dünyaya hâkimdir... Dünya sömürgeciliği esas olarak onlardan sorulur. tngiliz Kaptan Cook, 1788 yılmda ilk kez Sydney'e çıkar. O yıllarda Avustralya'da yerli halk, sıyah uictan Aborcinler'dir. Aborcin, yerli halk finlamına gelmektedir. Ingiliz sömürgeciliği o yıllarda bu adaya insan gönderme konusunda şöyle bir düşünce geliştirir Ingiltere'de mahkûmlar, (yani azılı katülere, hırsızlara, yankesicilere, dolandmcılara) cezalanm Avustralya'ya sürgüne gönderilmekle de çekebileceklerdir. Birçok mahkûm bu öneriyi sevinçle karşılar ve gemilere doldurularak Ingiltere'den yola çıkar mahkûm kafilelen. İlk kaiıle, Kaptan Artbur PhiDip'uı gemisiyle Avustralya'ya vanr. Avustralya'nm esas yerlileri Aborcinler, gelenleri çok iyi karşılar. Oysa ki gelen mahkûmlar arasında azılı suçlular da vardır. Mahkûmlar geldikleri gibi Aborcinler'i ürkütmeye başlarlar. tngiltere'den gelen mahkûmlar, işi o kadar ileri götürürler ki Aborcinler'i tek tek imha etmenin yamnda kitle halinde Aborcin katliamlan başlar. Sürgüne gelen mahkûmlar, Aborcin derilerinden cüzdan yaparlar. Aborcinler, başlanna kadar toprağa gömülerek başlan tekmelene tekmelene öldürülür. Hedef tahtası gibi kullamlarak atış talimi yaparlar onlann uzerinde... Daha sonra beyazlar, Aborcinler'in çocuklanm kendi ailelerinden zorla alarak sözüm ona eğitmek adına onlara uşaklık yaptırmaya başlarlar. Çocuklar, ölünceye kadar kendi ailelerinden habersiz yaşarlar. Böylece Aborcinler, aile yapısı uzerinde de köklü darbeler yemiştir beyazlardan... Bugün toplam 270 bin Aborcin yaşamaktadır Avustralya'da. Beyazlar kıtaya ilk ayak bastığında ise bu rakamın bir milyonun uzerinde olduğu biliniyordu. Bu durum Aborcinler'in nasıl bir jenosit politikasıyla SYONEY HÜSEYtN KTVANÇ yüz yüze kaldıklanmn göstergesidir. Aborcinler'in bugünkü lideri, Avustralya Günü ıle ilgili olarak şunlan söyledi: " Bugün, bizim için çok acılı bir gûndür, o yûzden bugün kutlamalan kakünlmahdır." Bu görüş Türkler de dahil bırçok çevrede ilgi gördü ve Avustralya Günü'nün kutlanıhnaması istendi. Parlamentodaki tek Aborcin senatör ise bugünün banş günü ' olması doğrultusunda görüş ileri sürdü. Aborcinler'e yapılanlar hâlâ unutulmamıştı ve bu insanlann trajik yapısı bugün Avustralya'nm her yamnda göriilmektedir. Avustralya, 7.6 milyon kilometrekarelik geniş alanı ve 18 milyonluk nüfusuyla, kilometrekareye düşen 2 insan sayısıyla varhğmı sürdürüyor. Ancak devletin nasıl kurulduğu göz önüne abndığmda gerçekten Avustralya Günü hakkında sarsılmamak olanaksız. DEĞERI EN ÇOK ARTri
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle