23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 9 OCAK 2000 CUMARTESİ CUMHURtYET SAYFA 17 Demîrelce Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in kendine özgü bir biçemi vardır. "Demirelce" de diyebiliriz buna. Örnek mi istersiniz? Hizbullah'ın Demirelce anlatımına buyurun öyleyse: "Bu enteresan bir olaydır. Bilinmeyen bir olay değil derken, bu kadar cinayet işlenmiş, böylesi bilinmiyordu. Cinayetter fevkalede gizlilik içinde işlenmiştir. Hizbullah aslında PKK'ninbirtürevidir. Başlangıçta PKK'ye karşı çıkrnış bir harekettir. PKK, Marksist, dinsiz ve terörist bir harekettir. Güneydoğu Anadolu'da halkı rahatsız etmiş bir harekettir. Buna karşı halkın kendisini korumaya kalkması gibi bir olaydır. Yani evvela halkı korumaya yönelmiş gibi bir hareket. Halkın kendisinden çıkarttağı gibi bir hareket Ama daha sonra terörist, aynlıkçı ve dinci bir hareket" Nasıl? Başınız döndü mü? t t IŞIK KANSl Emeklilik yaşını yükselten yasanın ardından beklenen gelişme oldu, özel sigorta şirketleri fırsattan istifade reklamlara başladılar: "Gel vatandaş gel, 60 yaşına kadar SSK'den emekli olmayı bekleme, özel sigorta şirketlerine gel!" Kamuoyuna sızan bilgilere bakılırsa, Çalışma Bakanlığı ile Hazine, "bireysel emeklilik yasası"nı özel sigorta şirketleri ile ai gülüm, ver gülüm birlikte hazırlıyorlar. Ne varmış bireysel emeklilik taslağında biliyor musunuz? özel emeklilikten yarartanmak isteyenlere "deviet teşviki verilmesi" varmış. Devletin SSK'ye katkı sağlamasına "Bütçeye yûk oluyor" diye karşı çıkanlar, iş özel sektöre kaynak emeklilik teşvikisağlamaya gelince "devlet teşvikP'ne onay verivermişler... Türk-lş Genel Sekreteri Hüseyin Karakoç, "Işçiler, bundan altı ay kadar önce çıkan ve sosyal güvenlik haklannı büyük ölçüde kısıtlayan yasayı içlerine hiç sindiremediler" dedikten sonra ekliyor: "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Yaşar Okuyan'ın medyayı yanına alarak sigorta hastanelerini dolaşmasının ardından, özel sigortacılık taslağının gündeme gelmesi dikkat çekici. Birkaç özel sigorta şirketinin menfaatine yönelik girişimlerin karşısındayız ve bunun için de tedbirferimizi alacağız." Bir minik aynntıya daha değinelim: Sigorta şirketlerinin, özel emeklilik yasa taslağından satır satır haberdar oldukları anlaşılıyor. Sorduk, soruşturduk; öğrendik ki, işçi sendikalarına taslak ile ilgili bilgi bile verilmemiş. Bu konularda duyarlı olduğunu bildiğimiz eski DISK Başkanı, DSP Milletvekili Rıdvan Budak'a küçük bir önerimiz var: Sayın Budak, Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Recep Önal'ı ziyaret edebilir, kendisiyle tavşan kanı çay içerken bu taslağın bir örneğini alıp naçizane görüşlerinin öğrenilebilmesi için sendikacı arkadaşlarına iletebilir. Recep Onal taslağı venmemezlik ederse, Sayın Budak, Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'den rica edebilir... Türk Telekom'un satışına ilişkin yasa, TBMM'den geçti. Yasayı TBMM'ye sunan, başta Başbakan Bülent Ecevit ve kabine arkadaşları Ismail Cem, Mustafa Yılmaz, Yüksel Yalova, Nami Çağan gibi isimler, yakın geçmişte PTT'nin T'sinin satışına karşı çıkmışlar ve Anayasa Mahkemesi'nde iptal davası açılmasına ilişkin dilekçeye imza atmışlardı. Olsun! Dün dündür, bugün bugün... Zaten "özelJeştirme" filan dendi mi, TBMM'deki partiler Bilen varsa beri gelsinyekvücut oluveriyor. Sanki ayrı ayn partiler yok da, tek parti dönemi yaşanıyor. Iktidar - muhalefet ayrımı gözetmeden tüm gruplar, milli biıiik ve beraberiik içinde "Fazla uzatmayalım, aradan çıkarıverelim" dediler ya, Türk Telekom'un satışı da meclisten yıldırım hızıyla geçti. Meclisteki görüşmeleri Haber- Sen Ankara Şube Başkanı Abdullah Kahraman da izledi. Işte izlenimleri: "Telekomünikasyon sözcüğünü doğru söyleyen bir milletvekiline rastlayamadım. Kâtip üyeler tasannın maddelerini okuyamadılar. Sanki partiler anlaşmıştı, her parti sadece nöbetçi bıraktı. Tasan, topu topu 150 milletvekilinin katılımıyta görüşülüp yasalaştı. Değişiklik önergeleri göstermelikti. Kürsüye gelenlerin hemen hemen tümü Telekom'un fiyatının düştüğünü ileri sürerek, Telekom'un ucuza kapatılmasının altyapısmı hazıriadılar. Mevcut Telekom yetkilileri, GSM'nin ne anlama geidiğini bile yanlış aktardılar. GSM'nin 'Global System Mobil' olan açılımı Telekom bürokratiannca 'General System Mobil' olarak tanımlandı." Kısacası, bilmeyen milletvekilleri, bilmeyen bürokratlarla birlikte, Telekom'u bilinir de bilinmez bir ufuğa doğru sürüklediler. Felsefe grubu Öğretmen Necati Yankın, Kemal Coşkun, Tüiin ll ve Gü- ler Erkök, geçen yıl "Ankara Felsefe Öğretmenleri lleti- şim Grubu"nu oluşturdular. Amaçları belliydi: "Felsefe grubu derslerinin programlarmı, işleniş yön- tem ve tekniklerini gözden geçirmek, geliştirmek. Bu derslerin OSS sistemindeki yerini, soru sayısı ve yapısı- nı değerlendirmek, ağırlığını arttırmak için girişimlerde bulunmak. Fetfese grubu öğ- retmenlerinin bilgi ve birikim alışverişi, deneyim aktanmı, sosyal ve mesteki dayanışma ve örgûtlenmelerini sağla- mak." Bu amaçlannı gerçekleştir- mek için epey de yol aldılar. ODTÜ Felsefe Bölümü Başka- nı Prof. Dr. Ahmet Inam ve An- kara Eğitim Bilımleri Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Kemal Inal ile söyleşiler düzenlediler. Talim ve Terbiye Kurulu ile gö- rüşerek, felsefe derslerinin ya- nı sıra sosyoloji ve psikoloji derslerinin de zorunlu dersler kapsamma alınmasını istedi- ler. Sosyoloji Derneği ile ortak- laşa seminerier düzenlemesi- ni kararlaştırdılar. Felsefe gru- bu öğretmenlennın derslennde yararianabilecekleri ve öğren- cilerine önerebilecekleri kay- nak kitap, roman, öykü ve de- nemeleri tarayarak bir dosya haline getirdiler. "Ankara Felsefe Öğret- menleri lletişim Grubu" ile bağ kurmak isteyenler, "abe- ce dergisi - Emek Işhanı No: 408 Kızılay/ANKARA" adre- sine başvurabilirler. ISSIZ ODA YAZILARI VEDAT ÖZDEMİROĞLU Yüksel Endeğer Anılanı-2 Geçen hafta, Yüksel Ende- ğer"ı yazdığım dönemlerde ba- şıma gelen ilginç olaylan anlat- maya başlamış ve "Böyle bir adamtn gazetemizde ne işi var?" cümlesıyle özetlenebilecek "okuyucu tepkilerini" aktarmış- Olumlu ve olumsuz tepkiler, okuyucuyfa sınıriı kalmadı. ör- neğin, "ünlü birsima" bakan ol- duğunda, Yüksel Endeğer, "Her tûriü aracılık ve iş takibiiçin gö- reve hazır bulunduğunu" be- lirtti! Bunun üzerine bakanın avukatı, gazeteyi aramış ve bu yazann sanal olduğuna inanma- sı epey zor olmuş. Davadan kurtulmak için "Aslında böyle b/riyofr" dendiğine bile inanmtş. Sonuçta Yüksel Endeğer"e da- va açılmadı. Yıne geçen hafta, bir cümley- le bahsettiğim, televizyon dün- yasından mühim bir kişinin "Yüksel Bey'le" yaptığı birte- lefon görüşmesi var. Bu eğlen- celi anıyı, söz konusu kişinin kimliğini açıklamadan anlat- mak istiyorum. Bu sebeple adı- nı "te/evizyoncu" olarak kodla- yacağım. Bu televizyoncu hakkında, haftalık bir haber dergisınde "olumsuz" sayılabilecek bir ya- zı çıkmıştı. Yüksel Endeğer de, git sen, bu yazıdan alıntılar ya- pıp, altına da "Yapmayalım böy- le arkadaşlar, bu memleketin - Eee, meyve veren ağaç taş- lanır derier. - öyle öyle. Ama sizin yazı- nızda gereken cevap verilmiş. - Ne demek efendim? Yok öyle oturduğun yerden insan- lara bulaşmak! . Zaian.±ux.adarnlar o yazıyt ^ Yüksel Endeğer yazıyor önde gelen adamlannare- va mıdır bu, kendisini tenı- mam ama.. icra- atını beğenerek izliyorum" tü- ründen bir şeyler yaz! Yazıdan sonra bu şahsın, gazeteyi arattığı ve Yüksel En- değer'le görüşmek istediği söylendi bana. llk aklıma ge- len, görüşme isteminin kız- gınlık ya da en azından sitem- den kaynaklandığı oldu. "Kim yazıyor kardeşim bu tipi, ayıp- tıri" şeklinde bir cümleyle kar- şılaşacaktım galiba, eğer "arandığımda" gazetede ol- saydım. "Pekigerçeği söylediniz mi" diye sordum gazeteden haber veren arkadaşa, "Hayır" dedi. Bunun üzerine meraktan, ben aradım televizyoncuyu. Sekre- teri çıktı, "Ben Yüksel Ende- ğer" ûeû\m. "Aaa, YükselBey, biz sizi çok aradık, hemen bağ- lıyorum" dedi sekreter hanım ve bağladı! Sonraki diyalog, aşa- ğıdaki gibidir: -Alo, Yüksel Bey, nasılsınız? - Çok sağolun. Siz nasılsı- nız? - Teşekkür ederim. Elinize saölık Yüksel Bey, yazınız be- ni çok sevındirdi. -Sağolun, çok naziksiniz. -Işte bu kadar iş-güç arasın- da, bir de böyle adamlarla uğ- raşyoruz. korsan olarak yayınlamışlar, patronlan bayram tatiline gftti- ğinde koymuşler dergiye. - öyle mi? - Evet. Ve size asıl ilgincini söyleyeyim mi Yüksel Bey? - Buyrun. - Kendi isimlerini de kullan- mamışlar, takma isimlerie yaz- mışlar! - Vay vay vay! - Yaa! - Peki gerçek isimlerini bili- yor muydunuz? - Boşverin. Tekrar teşekkür- ler Yüksel Bey. Sizinle tanış- mak isterim. - Ben de çok memnun olu- rum. Bir gün kahvenizi içmeye gelirim. - Beklerim efendim. lyi gün- - lyigünler! ^-•••r,^- Televizyoncu ile Yüksel En- değer hiç tanışmadılar! Aslın- da Yüksel Bey'in tekrar arayıp "Beyefendi, size Vedat adın- da bir arkadaşımızı yolluyorum, ilgilenirseniz sevınirim" deme- si aklımdan geçmedi değil, ama tabü bu işin esprisi sadece. Özündeyaptı- ğım yanlış bir davranıştı. Daha çok merak, biraz da eğlenmek dürtüleriyle ara- mıştım. Konuşurken, gerçeği açıklamayı ve "Durum bu. Buy- run söz konusu iddialara ce- vapyazın" demeyi düşündüm, ama vazgeçtim. Sonuçta ben bir mizahçıydım ve gazetede- ki köşem "gerçeklerin ermey- danı" değildi. Gündemdeki olaylar hakkında "mizah este- tiğine ve buluşlara dayalı" yo- aımlar yapmak gibi bir niyetim vardı ve hâlâ da var. Yüksel Endeğer anılanna son noktayı haftaya koyacağım. Şu kadannı söyleyebilirim ki, Yük- sel Endeğer'i gerçek sanantar, "sivillerle" sınıriı değil! Recai Kutan'ın "bazıyazar- lara" dayanarak yaptığı konuş- mayı görünce, Yüksel Ende- ğer'i bitirdiğime bir kez daha pişman oldum. Yoksa, Sayın Kutan, Endeğer'den de besle- nirdi! Solculuğunu "kısa dönem" yapıp, yılgınlıkları ve hırslan ile baş başa kalan tüm gecikmiş sağcılar gibi, Yüksel Endeğer de "Hizbullah operasyonu niye geçyapıldı?" diye coşup, şirin- lik yapacak odaklar arardı. Aynı zihniyet, daha önce de "Suriye'yisıkıştınp Öcalan'ı ele geçirmekte niye geç kalındı" sorusunu yöneltmişti. Yanıt: Hersosyopolitik olgu, kendin- den öncekileri bekler, her şe- yin zamanı vardır! Ve karşı soru: Siz niye sağcı olmak için bu kadar beklediniz? KtM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakOı turk.net vo- .• o.- > ..V.JL. •-<•. ."İ- h x: ÇİZGtLÎK KÂMİL MASARACI HARBt SEMtH POROY semihporoy@yahoo.com Çizerimiz Semih Poroy yıllık izninin bir bölümünü kullandığından çizgilerine bir süre ara vermiştir. TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 29 Ocak MUSTAFAKEMAL EVLEMİ. 19Z5TS8U*UN,SA*r f?SUIMIIHO\ 6A2İ MUSTAFA ASEM4L P*$A BVLBH. Dİ. SfLİN, İZMİR'İN 7ANINMIŞ AİLE- UERİNOeN UŞAKİZAOE'LE&H K/21 lATİPB HANIMPI. İYİ &İR Ö6BEHIM GÖRMÜŞTÜ VE HSMÜZ2.4- YAŞIN- OAYDI- HUSTAFA KEMAL'LE İ2A4IR1 İN KUBTUİMÇUHMH HEJMEN SDN- I» TANlÇtolŞLARPI. ÖHCELERİ PEK UYGUNBİRÇİFrGİgİÖÛ M£iS£/M£ KASÇIN, KABA UYUŞMA2UĞI KISA SÜeSDEOe. 1A>n ÇlKACAtC, İKİ 8UÇUK YIL SONRA BU EVÜLİK SONA £g£ OEKTİK. QS2S SDMLAKt) PÇTK0LL9CALIŞANILK 0T0M0B1L <886 'DA 8UUJN.ALMAN KAJtL 8&U, MOTOftU PÇmOL- LE ÇAU&Vt 3 TBCEKiBKU 8İ8 lâşirİÇİN f*mNT ALDISü TAŞIT, ÇA&MÇOTOttOSİLİNATHSfYDI. Z k/fÜ.kTİ VE SAA77E t2 MİLOA4£T7!£MZ KV*B/tJ njüDU. tBS&C* &TTŞA SUULUAN A2 SAYIMtCİ BU TİP OTOLAJVN AF*ALiaSl ÛA YOKTU.ANCAK, SEN2,f63J'r£,4 « p ^ p a a a c v ^ TEKERUEKU MO- ' ^ U K ™ ® ^ \ PEÜNİ PİmSAYA SÜRÜNCE PÜOJM YtUN 6OZOE1A$m OTOMOBİL DOĞMAK- TAOIR ARTtK.. KÜÇÜKÇEKMECE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN EsasNo: 1998/91 Davacı Nusret Şahin tarafindan davalı Sadegül Şahin aleyhine açılan boşanma da- vası sebebiyle: Verilen ara karar geregince, Saadetdere Mah. Mimazo Sok. No.3 Esenyurt-Istanbul adresinde ikamet ettiğı bildinlen davalı Sa- degül Şahin'in bu adresıne tebligat çıkanl- mış, tebligatlann bila ikmal iade edilmesin- den, zabıta marifetiyle adresi araştınlmış, ancak bulunamadığından bu davalıya du- ruşma gününün ilanen tebliğine karar venl- rruş olduğundan, davalının dunışma günü olan 7.3.2000 günü saat 9. 30'da mahkeme- mizde hazır bulunnıası veya kendisini bir vekille temsil ettırmesi, davalının hazır bu- lunmadığı veya kendisini bir vekille temsil ettumedıği takdirde duruşmaya gıyabında devam edıleceği hususu ve dava dilekçesi- nin kendisine tebliğ edilemeyeceği hususu ilan olunur. Basın: 3514 ZEYTtNBURNU 2. ASLÎYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1999/184 Karar No: 1999/913 Davacı Osman Sözel vekili tarafindan, dava- lı Gülay Sözel aleyhine açılan boşanma dava- sının yapılan yargılaması sonunda: Mahkememizce verilen 29.11.1999 gün, 1999/184 Esas, 1999/913 Karar sayıh kararla Kırklareli - Babaeskı, DügüncüJü köyü, cüt 0011, kütük 0337'de nüfusa kayıtlı, Nuri ye Şafıye'den 1959 doğumlu Osman Sözel ile Ahmet ve Meral'den 1964 doğumlu Gülay Sö- zel'ın boşanmalanna, 4.900.000 TL. masraf, 20.250.000 TL. vekâlet ücretimn davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş- tir. Karann adresi meçhul olan davalı Gülay Sö- zel'e tebliğ tarihinden itibaren yasal süresi içinde temyiz yoluna başvurmadığı takdirde hükmün kesinleşeceği, karar tebliğini ihtiva eden tebligat yenne geçerb olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 3542 EYÜP 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ EsasNo: 1998/362 Karar No: 1999/892 Karar tarihi: 22.12.1999. Davacı Gökser Derici ta- rafindan mahkememize ve- rilen dilekçesinde ağabeyı Yüksel Derici'nin gaip oldu- gunu bildinniş ve yapılan açık yargılaması sonunda, Eskişehir Alpuğ ilçesı Çardakbası köyü nüfusuna kayıtlı Tahsin ve Mürvet'ten olma 1961 doğumlu Yüksel Derici'nın gaıplığıne karar verilmıştır. Temyizi kabil olmak üze- re verilen karar ilan olunur. Basın: 3313 GÖRÜŞ Dr. EMİN GÜRSES Rus Dış Politikası Sovyetler Birtiği'nin dağılmasıyla bir süre belir- sizlik yaşanmasına rağmen, Aralık 1991 sonrası Rus dış politikasındaki tartışmalarda Batıcı, serbest pa- zarcı görüşler etkinlik kazanmıştı. Buna Sovyetler Birliği'nin ve merkezileşmiş bir ekonomik yapının yeniden güçlendirilmesini isteyenler karşı çıkmak- taydı. Tartışmalar 1992 yılının ilk aylannda Rus- ya'nın menfaatlannın nasıl tanımlanacağı ve bun- lann nasıl gerçekleştirileceği konusu üzerinde yo- ğunlaştı. Batıcılar ile Batı'ya karşı daha bağımsız birtutum takınılmasını isteyenler arasında süren bu tartışmalar 1993'ün ilkbahanyla birlikte açıklık ka- zanmaya başladı. Detaylar üzerindeki farklılıklara rağmen Rus- ya'nın dış politika öncelikleri ve hayati çıkarian ko- , nusunda ortak bir anlayış oluştu. Pragmatik milli- ' yetçi görüş galip çıktı bu mücadeleden. Fakat bu grup, radikal unsuriann genış toplumsal destekle- rini dikkate alarak zaman zaman radikal söylem- ler kullanmıştır. iç politik mücadeleler ve dış fak- törler Moskova'nın liberal Batıcı politikalarta prag- • matik milliyetçi politikalar arasında gidip gelmesi- ne neden olmuştur. Moskova'nın "yakın çewe"stratejisi eski Sovyet cumhuriyetleriyle ekonomik, siyasal, askeri alan- larda mümkün olan en üst düzey entegrasyonu ger- çekleştirmeyi ve eski Sovyetler coğrafyasında gü- venlik ve istıkran sağlamayı içermektedir. Mosko- va, Bağımsız Devletler Topluluğu'nu bir arada tut- mak, ABD ile iyi ilişkiler içinde olmak ve uluslara- ' rası sistemde Sovyetler Biriiği dönemindeki konu- munu sürdürmek çabası içerisindedir. Gelişmeler, Moskova'ya yakın çevrenin kontrolünün uzak çev- renin, yani Batılı gelişmiş merkezi ülkelerin, özel- likle ABD'nin, işbiıiiğinden geçtığinı göstermiştir. VVashington'ın dış politıkadakı asıl amacının böl- gesel ya da uluslararası alanda potansiyel alterna- tif güç merkezlennın gelişmesıni engellemek oldu- ğu açıkça ifade edilmektedir. Her ne kadar Was- . hington'da dış politikada karar vericiler arasında stratejik önemi olan "yakın çewB"den Rusya'nın dış- lanıp dışfanmaması konusunda bir anlaşmazlık sürse de dışlanması yönündeki görüşler ağır bas- maktadır. Clinton yönetimı, özellikle Brzezinski ve Kissin- < ger tarafindan savunulan "Rusya'nın etrafında tam- pon devletleryaratarak etkinliğini sınıriamak" yak- «' laşımını gözden geçirerek uygulamaya koymuştur. ." ABD'de bu çevrelerde yaygın olan bir kanı vardır; • "A/e zaman ki Rusya önemli bir yenilgiyle karşıla- şır, liberal gelişmeler takıp eder. Ayaklan üzerinde durmaya başlayınca da baskıcı ve emperyalist bir yola girer". Rusya'ya karşı politika belirienirken bu anlayış etkin olmaktadır. Dışlandığını ve dış politika hedeflerinin önüne engeller konulduğunu gören Moskova, "yakın çev- re"siyie, Beyaz Rusya ile olduğu gibi bir ilişki kur- maya çalışmaktadır. Kafkasya'da var olduğunu göstermek için ise bölge ülkelerinde iç istikran bo- zarak etkinlik sürdürmeye çalışmak da dahil heryo-, lu denemektedır. Aliyev, Şevardnadze ve Koçar- yan'ı Moskova'da bir araya getirmesi ile de Was- hington'a bölgede halen etkin olduğu ve bölgesel hesaplarda kendisinin de göz önünde bulundurul- ması gerektiği mesajını vermeye çalışmaktadır. Rusya'yı kontrol edilebilir bir ülke haline getirme çabası VVashington-Moskova arasında birgergin- lik yaratsa da bütün operasyonlannı aracı ülkeler ya da kurumlar aracılığıyla yapan ABD'yi nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlann kontrol dışına çık- ması olasılığı rahatsız etmektedir. Bunu bertaraf et- mek için taviz verebilir. Aksi takdirde hayati çıkar- lanndan (Hazar havzası petrolü, NATO genişleme- si gibi) taviz vermeyecektir. Rusya ile işbiriiğinde zoriuklar vardır, fakat Mos- kova'yı "yakın çevre"der\ dışlama çabalarının ma- liyeti daha yüksektir. Kasım 1993'te Yertsin tara- findan onanan "yeni askeri doktrin", eski Sovyet- ler Biriiği topraklarındaki iç anlaşmazlıklara aske- ri müdahaleyi öngörüyordu. Mayıs 1994teki "Sa- vunma ve Dış Politika Konsey/'nin "Rusya için Stra- tej't" raporunda doğrudan müdahalenin en az dü- zeyde tutulması, Rusya için en uygun yol olarak gös- teriliyordu. Moskova kendi raporunu unutmuş ola- cak ki Çeçenısten batağına saplandı. Moskova'nın yakın çevresındeTürkiye'yi ilgilen- diren, Kafkasya'da istikrann korunmasıdır. ABD, dış politika çıkariarını bir hiyerarşi içerisinde ele alır. Çı- kariannın bir hiyerarşisi olduğu gibi, her ülkenin bu çıkar hiyerarşisinde de bir yeri vardır. Diplomaside küçük çıkarların büyük çıkarlar adına feda edilebileceği unutulmamalıdır. E-mail: emingurses@yahoo.com BULMACA SEDAT YAŞAYÂN SOLD.4.N SAĞA: 1/Çölbölgelen- nin yani başında yer alan, çah ve kurakçıJ agaççık- lann oluşturdu- ğu bitkı toplulu- 4 ğu. II Akdeniz j- çevresınde yeri- şen ve mavı, be- 6 yazyadamenek- -, şe renginde çi- çekler açan bir 8 ağaççık... Ilkda- g mıtılan ve için- de anason bulunmayan rakı. 3/ Letonya'nın pa- rabirimi...Odenti.4/Ser- gen. 5/ Cinsel güçsüz- luk...llgiekı.6/EskiMı- 3 > su*'ın üç büyük pırami- 4 dindenbın(DığerleriKe- 5 ops ve Kefren). 7/Ender, 5 seyrek... Bir soru eki... -, "kimine bir — vermez giyesi/Kiminin atına at- ° las çul eyler" (Yunus Em- 9 re). 8/ Süzgeç, kevgır. 9/ Konya ilinde bir baraj... Islam di- ninde evliliğin sona ennesi. YUKARTOAN AŞAĞrVA: 1/ Ayran. II Yapraklann düz ve parlak bölümü... Gazian- tep'ın bir ilçesi. 3/ Hayvanlann kıllanna ve insanlann giy- silerine takılan birbitia tohumu.... Bir nota. 4/ Ali Özgen- tfirk'ün bir filmi... Kansızlık. 5/ Vurguncu, dalaverecı. 6/ "Maviye çalar gözlerin/ Yangın mavisine/ Rüzgârda — " (Ahmed Arif)... Borusesı... Tantal elementimn sımgesi. II Üzen toprak ya da otla örfülmüş saman yığını... Ele geçir- mış, ulaşmış. 8/ Eski dilde su... Çok zehirli biryılan. 9/Yel- kenli gemilerde ana direkler üzerine sürülmüş çubuklan tutan halatlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle