Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 OCAK 2000 PAZARTESİ
8
Istanbul
HABERLERIN DEVAMI
TURKİ
Edirne
_Y 7 Sinop 5 Adana
7 Samsun 9 Mersin
Kocaeli _Y 6 Trabzon ÇB 11 Diyarbakır ÇB
Çanakkale Y 8 Giresun ÇB 11 Şanlıurfa
Izmir Y 10 Ankara K 2 Mardin
Manisa
Aydın
Y 7 Eskişehir K 2 Siirt
ÇB
Denizli
_ Y 1 0 Konya
ÇB
4 Hakkâri
6 Sıvas K 2 Van
ÇB -2
Zonguldak K 3 Antalya Y 13 Kars
ÇB -3
ÇB -6
Parçalı bulutlu
Maımara, Ege, Akde-
nız, Iç Anadolu, Batı
KaradenızıleOrtaKa-
radeniz'ın ıç kesımleri,
Doğu ve Guneydoğu
Anadolu'nun batısı ya-
ğışlı geçecek. Yağışlar
genellıkle yağmur,
Trakya ile yurdun ıç
kestrrterinde karta ka-
nşık yağmur ve kar
şeklınde olacak. Hava
sıcakiığı artacak.
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsinki
Stockholm
Londra
Amstefdam
Brüksel
Paris
Bonn
PB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
-5
-8
-8
8
6
6
5
5
Berlin PB 3 Moskova PB-14
Budapeşte K -1 Aşkabat PB 6
Madrid PB 9 Astana PB -2
Vıyana
Belgrad
PB -1 Taşkent Y 10
K 1 Bakû PB -2
Sofya
Roma
_K -3 Bişkek K
PB 11 Tiflis PB -3
Atina Y 11 Kahire PB 17
Münih PB 4 Zürih PB 2 Şam PB 10
k Çok bulutlu Yağmuriu Kariı > Gök gürülttfü
GOZLEM
UĞUR MUMCU
• Baştarafi 1. Sayfatda
örgütün bu amaçla kullanıldığını da ileri sürüp, bu
örgüte "Hizbulkontra" adını takıyoriar.
"Hizbullah" Şii kökenli bir terör örgütüdür. Söz-
cükanlamıyla "Allah'ın Partisi" demektir.
"Hizbullah", 1973 yılında Iran'ın Kum kentinde
Muhatnmed Gaffari tarafından kuruldu. Gaffari,
Şah rejimi tarafından tutuklandı ve cezaevinde öi-
dürüldü. örgüt, Humeyni'nin iktidara gelmesin-
den sonra Muhammed Gaffari'nin oğlu Hadi Gaf-
fari tarafından yaşatıldı.
"Hizbullah", Iran'da Islam Cumhuriyeti kurulduk-
tan sonra kısa sürede 75 silahlı militana sahip bir
örgüt haline geldi.
Aynı amaçlı bir başka örgüt "Amal" örgütüdür. Şii
liderlerinden Imam Musa Sadr'ın 1975 yılında Gü-
ney Lübnan'da kurduğu "Amal" örgütü, 1978 yı-
lında Musa Sadr'ın Libya'da öldürülmesinden son-
ra ikiye aynlmış, "Amal" örgütü Nebih Beni tara-
fından temsil edilirken, Hüseyin Musavi liderliğin-
deki "IslamiAmal" Bekaa Vadisi'nde örgütlenme-
ye başlamıştı.
İktidara geldikten sonra komşu Islam ülkeJerine
"devrim ihraç" etmek isteyen Tahran rejimi, biryan-
dan büyük çaplı bir propaganda çaiışmasına giri-
şirken bir yandan da Iran Islam Cumhuriyeti'nin
emrindeki "Hizbullah" eliyle Ortadoğu ülkeleri ile
Avrupa ve Türkiye'de Şah yanlılanna karşı eylem-
ler düzenlemeye başlamıştı.
Iran rejimi, ilk aşamada Irak'a ve daha sonraTür-
kiye'ye de devrim ihraç etmek istiyordu. Asıl ama-
cı da Irak ve Iran'daki Kürtleri denetimi altında tut-
maktı.
Hizbullah, Türkiye'deki Kürtleri etkilemeye çalı-
şıyordu.
Tahran'da "Vezaret-i Irşadi Islami" tarafından ha-
zırlanan "Kürdistan, Emperyalizm ve Bağımlı Grup-
lar" başlıklı kitap Türkçe olarak yayımlandı.
Hizbullah ve öteki Şii örgütleri, Türkiye'de de ör-
gütlendiler.
Guneydoğu'daki "Hizbullah" adlı örgüt, bu Şii
örgütlerinin Türkiye'deki uzantısıdır.
Guneydoğu'daki Hizbullah, Islamcı Kürtlerden
oluşur. "Hizbullah" ve "Amal" örgütleri ile aynı yo-
lu izter, aynı yöntemleri kullanır.
PKK ise Marksist-Leninist ideolojiye dayandığı-
nı ileri sürer.
Islamcılıkla Marksist-Leninistlik nasıl bagdaşır?
Tabii ki bağdaşmaz.
-.,_ PKK 15-26 Temmuz 1981 tarihleri arasında top-
ladtğı 1. Kongre'ye sunduğu raporda Marksist-Le-
ninist ideolojiyi benimsediğini ve bu bağlamda şu
stratejiyi uyguladığını açıklamıştı:
- Orta-Kuzey-Batı Kürdistan Devrimi proletarya
önderiiğindeki bir Milli Demokratik Devrim 'dir. (Po-
Htik Rapor VVeşanen Serxwebun, 1982, Köln, s: 92
ve147)
1988 yılından sonra Tahran rejiminin PKK'ya Ku-
zey Iran'da kamp yerieri vermesi üzerine PKK lide-
ri AbduHah Öcalan, Iran Islam Devrimi'ni öven de-
meçler vermeye başladı:
- Çünkü Iran devrimi Islami ilerici temelde kul-
tonmış veya değeriendinmiş, devrimci ve antiem-
peryalist özünü ortaya çıkarabilmiş ve büyük etkin-
lik sağlamıştır. (Serxwebun, Kasım 1990, s: 19)
öcalan, Almanya'da yayımlanan "Din Sorununa
Devrimci Yaklaşım" adlı kitapta da şu görüşleri sa-
vundu:
- Bir Iran deneyiminde olduğu gibi anti-emper-
yalist, radikal çıkış örneklerinden yarahanarak,
bunlann olumlu yönlerini kendi koşullanmıza göre
değeriendirerek ve daha olumlu bir karşılık vere-
rek sonuç alabiliriz. {Din Sorununa Devrimci Yak-
laştm, VVeşanen Serxwebun, 1991, Köln, 11.9)
Marksist-Leninist olduğunu ileri süren PKK'nın
din silahına el atması ters tepki yaratmış ve PKK'nın
bu yeni stratejisi herhalde "Hizbullah " örgütünü vd
Jslamcı Kürtleri harekete geçirmiştir.
"Kürt Hizbullahı" özellikle son bir yıldır PKK'ya
karşı saldtnlar düzenliyor.
Bu saldırılar, devlet içindeki örgütler, örneğin
'Kontrgerilla" olarak bilinen eskr adı "özel Harp
Dairesi" tarafından destekleniyor mu?
Bunu, bugün için bilmeye ve yazılı belgeye da-
yanarak kanrtlamaya olanak yoktur.
Bazı devlet görevlileri ile bu tür örgütler arasın-
da hiyerarşik düzen içinde ve eriıir- komuta ile de-
ğil, 12 Eylül öncesinde kanıtlandığı gibi bireysel
itişkiler de kurulabilir.
12 Eylül öncesinde kurulan bu ilişkilerin bir kıs-
mı yazıfı belgelere dayanılarak kanıtlanmış ve iliş-
kiler bu köşede yayımlanmıştı. Ancak bu ilişkilerin
devtetin hangi tepe noktasına kadar ulaştığı ise bir
türlü anlaşılamamıştı.
Bugün, hükümetin başta Musa Anter cinayeti
olmak üzere bölgede işlenen bütün cinayetleri tek
tek aydınlatması gerekir.
Bu cinayetler aydınlanmaz ve bu saldınlar da
böyie sürüp giderse devlet, haklı ya da haksız, yan-
hş ya da doğru bu tür suçlamalardan kurtulamaz.
CHP karanffl
• Baştarafi 1. Sayfada
Oc*k_"dedi.
Katillerin bulunacağı-
na ilişkin hep bir umutla-
n olduğunu, ancak
Mumcu'nun da "Bahri-
ye Üçok'lar, Muammer
AksoyTar gibi faili meç-
haBcr arşrvine kakfankb-
ğmı"aıılatan Yalçınkaya,
şunlan söyledi: "Doku-
nuhnazhk zırfaının arka-
nna ağınanlar vatanse-
verük nutukları attüar.
Eğer onlar vatanseverse
evctbiz dcvatan hainiyiz.
Kimfcr khnleri konı-
mairtartır** Bu durumda,
bucfaaçetier faili meçhul
değiL faili meşhur dna-
yetkrdir fikri ağırfak ka-
zanmaktadır. Dün Uğur
Mumcu, bugün Ahmet
Taner Kışlah, yann biz-
lerden birL. Bu cinayet-
ler durmabdır."
Daha sonra caddeden
geçenlere karanfüler ve
Mumcu'nun fotoğrafı
dağıtıldı. CHP MYK
üyesi, Eğit-Der Genel
Başkanı Mustafa Gazal-
cı da yaptığı açıklamada,
Mumcu'nun ısrarla ileri
sürdüğü savlann, yaşa-
nan son olaylarla gerçek-
leştiğini, ne kadar haklı
olduğunun ortaya çıktı-
ğnıı kaydetti.
Sözler tutulmadı• Baştarafi 1. Sayfada
madığının belirlenmesı amarçıyla
adli npla mahkeme arasında yoğun
bir yazışma trafiği yaşandı. Adli
Tıp Kurumu BaşkanlığVnın mah-
kemeye geçen hafta gönderdiği ra-
porda, "sanığınsuçsırasındaveha-
len ceza ehtiyetini etküeyecek her-
hangi bir alalhastahğı veya akılza-
yrflığı balunmadiğı, ceza ehliyeti-
nin tam oMnğa" belirtüdi.
Çetin, ilk duruşmasında Pişman-
bk Yasası'nın yürûrlüğe girmesi du-
rumunda önemli açıklamalarda bu-
lunacağını söyledi. Ancak geçen
hafta yapılan oturumda Çetin, yasa-
dan yararlanmak istemedığinı belir-
terek ifadesını değiştirdi.
DGM Savcısı HamzaKtkş, sanı-
ğın bomba eğitimi alıp almadjğı ko-
nusunda üri ayn raporhazırlayan bi-
lirkişinin dışında, Jandarma Genel
Komutanlığı ve Emniyet Genel Mü-
dürlüğü'nde bomba uzmanı iki ki-
şiden oluşan bilirkişilere, "crvah
fûnyenin oiayda kullanılıp kuDaml-
mayacağı, böyfcbir olaydabtı fiiııye-
lerin ateşleyici ohıp olmadjgı'' konu-
sunda rapor hazırlatılmasını istedi.
Mahkeme başkanı da biürkisi sayı-
sının en az 3 kışı olmasına karar ve-
rerek duruşmayı erteledi.
FaiDer 84 aydır meçhul
Mumcu'nun katledihnesinin ar-
dından geçen 7 yılda 8 hükümet, 5
başbakan, 10 içişleri, 9 adalet baka-
nı, 5 savcı değişti. TBMM'de 3 ko-
misyon suikast üzerinde çahşü, an-
cak komisyon raporlanndaki öneri-
ler göz ardı edildı. Mumcu'nun kat-
ledilmesinin ardından hükûmet yet-
kilileri, "faiüerin bulunmasının
onur sorunu, cinayeti aydndatmanm
namus borcu" olduğunu söyledıler,
ancak suikastm 7. yıluıda da devlet
"namus borcunu" ödemedi.
Dönemin Içişlen Bakanı Ismet
Sezgjn, suikasttan 2 ay sonra yapü-
ğı açıklamada, Irfan Çağma, Şefik
Polat, Ekrem Baytap, Zfibeyir Gü-
müş, AbdaDah Yiğit ve AbduOah
Çiftçj'ıun yakalanması durumunda
cinayetin aydınlaülabileceğini açık-
ladı. Ekrem Baytap cinayetten 10 ay
sonra gözaltına alınmasına karşın
ifade vermedi. Baytap ile aynı ope-
rasyonda yakalanan şeriatçı terör ör-
gütü tHÖ elemanlan Ayhan Usta ile
Mehmet Zeki Yddınmın suikast-
tan 6 gün önce Istanbul'dan Anka-
ra'ya getirildikleri otomobiü tesüm
alan Zdd Deniz'e emniyet tarafin-
dan otomobillerle ilgili soru sorul-
madığı saptandı.
İHO militanlanndan Kudbettin
Gök, Istanbul Emniyet Müdürlüğü
tarafından "tahrif edikn tutanaldar
esas alınarak" hazırlanan fezlekeye
göre cinayetten bir gün önce 23 O-
cak 1993'te gözalüna ahndı. Tanık
anlannılan ise emniyet fezlekesinin
tersine Gök'ün 23 Ocak'ta Anka-
ra'da olduğu yönünde gelişti.
Emniyet fezlekesine göre, İHÖ
elemanlan Mehmet Ali Şeker, Ab-
dülaziz Ocakhanoglu. Mehmet Şah
Çınar,MehmetCandirek, Yusuf Al-
tun, aynı gün 23 Ocak 1993'te öğle
saatlerinde Ayhan Usta, Serdar Al-
tun, Fahrettin Baytapve Adnan Gü-
naydın akşam saatlerinde gözaltına
ahndı.
19. yasama döneminde kurulan
TBMM Faüi Meçhul Siyasi Cina-
yetler Araştırma Komisyonu'nca
hazırlanan raporda, ÎHÖ militanla-
nnuı emniyette yapılan tutanak tah-
rifatı nedeniyle Mumcu suıkastı ile
ilgili olarak sorgulanınaktan kurta-
nldıklan kaydedildi.
Raporda, 23 Ocak 1993'te yapı-
lan bir operasyon sırasında tutulan
tutanakta «23 Ocak 1993" olarak
kaydedilen tarihin asunda cinayet-
ten 3 gün sonraya rastlayan "27 O-
cak 1993" olduğu saptamasına y-
er verildi.
Suıkasün diğer bir kilit ismi ola-
rak açıklanan İHÖ'nün "geoel emi-
ri" Mustafa Kayacan takma adlı Ir-
fan Çağıncı'nın yakalanması da so-
ruşturmadaki kilitlenmeyi çözme-
di. Çağıncı, hakkmdaki iddialan
reddetti.
Sorusturmayı ilk aşamada savcı
olarak yürüten Ülkû Coşkun, "Bu
oiayı devlet yapmıştır, siyasi iktidar
isterse iş çözülâr" yolundaki sözle-
ri üzerine uğradığı sonıştunna sonu-
cunda Adalet Bakanlığı'nın istemı-
ne karşın cezalandınlmadı.
Ankara 4. Idare Mahkemesi,
Mumcu ailesinin, İçişleri Bakanlı-
ğı'na suikastta "ağır hizmet kusu-
ra" bulunduğu gerekçesiyle açüğı
maddi ve manevi tazminat davasın-
da bakanlığı 5 milyar 55 milyon li-
ra manevi tazminat ödemeye mah-
kûmettı.
TBMM'de kurulan Uğur Mumcu
Cinayetüıi Araştuma Komisyonu,
suikastuı soruşturuhnası konusun-
da önemh bulgulara ulaşu. Sorus-
turmayı savsaklayanlar hakkında
komisyonun yapOğı suç duyurusu
sonuçsuz bırakıldı. Komisyon üye-
lerinden, eski CHP Ankara Millet-
vekili EşrefErdem, suikastuı aydın-
laülmasıru devlet içindeki kimi güç-
lerin engellediğını, bu engellerin or-
tadan kaldınlması durumunda ka-
tillerin yakalanabileceğini ve su-
ikastın aydınlaulabileceğini söyledi.
Cinayetin işlendiğı tarihin öncesi
ve sonrasmda birçok ihmal ve sav-
saklamaya dikkat çeken Erdem şun-
lan söyledi:
"Yazdığı yaalar nedeniyle hedef-
te ounasına ve tehdit almasına kar-
şm korunmadL Soruşturmaya ışık
tutabilecek bulgulara ulaşılmasuu
sağtayabilecekçahşmaodası,bantve
bilgisavar disketleri inceJenmedi E-
vi ve gazetedeki telefonlannın ölû-
mûnden 2-3 ay önceki söreyi kapsa-
yacak şekilde künler tarafından
arandığıbelhieniDedL Suikastönce-
si ve sonrasmda istihbanıt zafiyeti
yaşandL"
Erdem, komisyon üyesi olduğu
dönemde, dönemin Başbakanı Me-
sut Yıhnaz'ın yanıtlaması istemiyle
verdiği soru önergesinde, Mum-
cu'yu koruma konusunda gerekli
Mumcu: Demiralkonuştımılmalı
Atatürkçfi Düşünce Derneği (ADD) Bayrampaşa Şubesi, döa
"Uğor Mmncu'yTi Aoma ToptanOs!
T<
dözeniedi Topiaatıda ko-
naşanUğnrMumcu'nun ağabejiavTikatCeyhan Mumcu, "tpek-
çi'nlıı, Momcu'nun fafflerini bulaMlmek için eski DGM Başsav-
ası Nosret Demiral konustunıhnah; DGM savoa Ülkü Coşkun,
dönemin Ankara VaKsi Erdoğan Şahinoğlu ve Emniyet Müdürö
MeametCansever sorguya çekümeh" dedL Anma toplantısında
tiyatro gösterisivemüzikdmktisi dcyapddL CHPAnkaraîl Geoç-
EkKoĞn'nca dûn akşam düzenknen etkinnkte Mumcu anıkh.
Törende bir konuşma yapan gazetenuz yazan Prof. Dr. Yakup
Kepenek, Uğur Mumcu'nun dnşöncesmin Atarürkçühlğün ve
sosyal demokrasinin Wr birleşimi olduğunu söyledi
önlemleri ahnayan Ankara Valisi
Erdoğan Şahinoğlu, sorusturmayı
savsaklayan ve görev kusuru olan
Ankara DGM Başsavcısı NusretDe-
miral, savcı Ulkü Coşkun ile Edir-
ne Valisi MehmetCansevenhakkın-
da soruşturma yürütülüp yürütül-
mediğini sorduğunu, ancak yahuz-
ca "yûrütûlüyor" diye geçiştinne
yanıt aldığını anunsatu.
'KatiDeri komyanlar
deviette'
Erdem, cinayetin üzerinden 7 yıl
gecmesıne karşın faillerin buluna-
mamasının tek nedenini "devlet
kJndeçörekknmişkimigörevtaere''
bağladı. Devlet içindeki bu güç
odaklannca katillerin korunup kol-
lanmaması durumunda yakalanabi-
leceğini ve suikastm aydınlaülabile-
ceğini beürten Erdem, sorunun dev-
let içindeki güçlerden kaynaklandı-
ğmı vurguladı. Uzun yıllar yok de-
nihnesine karşın Batman'daki Hiz-
bullah kampının ortaya çıkanldığı-
nı anımsatan Erdem, Mumcu su-
ikastında da aynı şeyin söz konusu
olabileceğini, himaye ediknemiş ol-
salar yakalanabileceklerini kaydet-
ti.
8 hükûmet çözemedi
Süleyman Demirel'in başbakan-
lığı döneminde 24 Ocak 1993'te
meydana gelen suikastm ardından
kurulan hükümetlerde Başbakan ve
içişleri ve Adalet Bakanı olarak gö-
rev yapan siyasetçiler şöyle:
49. hükümet: Başbakan Sûley-
man Demirel. (30 Kasım 1991-5
Temmuz 1993)
İçişleri Bakanı ismetSezgin. Ada-
let Bakanı Seyfı Oktay
50. hükümet: Başbakan Tansu
Çfller. (5 Temmuz 1993-2 Ekim
1995)
İçişleri Bakanı Mehmet Gaziog-
m, Nahit Menteşe. Adalet Bakanı
Seyfi OkMö*. Meamet Moğultay.
51. Hükümet: Başbakan Tansu
Çüler. (2 Ekun 1995-30 Ekım 1995)
içişleri Bakam Nahit Menteşe.
Adalet Bakanı Bekir Sami Daçe.
52. hükümet: Başbakan Tansu
Çüler. (30 Ekim 1995-6 Mart 1996)
İçişleri Bakanı Teoman Ünüsan.
Adalet Bakanı Firuz Çüingiroglu
53. hükümet: Başbakan Mesut
Ydmaz. (6 Mart 1996-28 Haziran
1996)
İçişleri Bakanı ÜlküGüney Ada-
let Bakanı Mehmet Agar.
54. hükümet. Başbakan Necmet-
tin Erbakan. (28 Haziran 1996-30
Haziran 1997). İçişleri Bakam Me-
ral Akşener. Adalet Bakanı Şevket
Kazan.
55. hükümet: Başbakan Mesut
Ydmaz. (30 Haziran 1997-11 Ocak
1999)
İçişleri Bakanı Murat Başesgioğ-
lu, Kutiu Aktaş. Adalet Bakam Ol-
tan Sungurhı, Hasan Denizkurdu.
56. hükümet: Başbakan Bülent
Ecevtt. (11 Ocak 1999-28 Mayıs
1999)
İçişleri Bakanı Kutlu Aktaş. Ada-
let Bakan Bakanı Hasan Denizkur-
du.
57. hükümet: Başbakan Bülent
Ecevit. (28 Mayıs 1999-). İçişleri
Bakam Sadettin Tantan. Adalet Ba-
kanı ffikmet Sami Tûrk.
Mumcu'nıın yazdarmda ^Hizbullah
9
ve tslamcı terör
(21 Şubat 1992 tarihli yazıdan)
"Diyarbaku-'da 2000'e Doğru
dergjsinin temsildsi Halit Gün-
gen'in dergi bürosunda kimltği bi-
Knmeyen ktşikrce öldürülmesi, ar-
dmdan da khapçı M. Sabri Kızıl-
kan'm Tatvan'da kurşunlanmış ce-
sedinin bulunması, Cizre'de Sait
Türk ve Mesut Doruk adh yurttas-
laruı öklüriumeleri, Güneydoğu'da
terörün daha da artacağmı gösteri-
yor.
2000'e Doğru'nun son sayısmda
Hizbullah örgütünün Diyarba-
lar'daki çevik kuvvet merkezinde
eğjtikngıni ilerisüren bir yazıyavın-
lannuşn.
Cizre'deki cinayeüerin PKK-
Hizbuuah çausması okluğu ileri sü-
rülüyor.
Hizbullah büindiği gibi 1982 yı-
hnda Bekaa Vadisi'nde kurulan
'Şii' kökenli ve Iran yanhsı bir te-
rör örgütüdür. PKK de yine biKn-
digi gibi 'Marksist-Leninist' ide-
olojik görüşleri benimsediğini ileri
süren ve aynı 'Bekaa Vadisi'nde
karargâh kuran aynma bir Kürt
terör örgütüdür.
Bu iki örgütün birbirieriyle bağ-
daşması olanaksız gibi görûlnyor-
sa da 1990 yıhnın başmda PKK ile
Hizbullah arasında yakınlaşmalar
da olduğu büiniyor."
(10 Haziran 1992 tarihli yazıdan)
"Bu ay vayma başlayan 'Özgür
Gündem' gazetesinin Diyarbalar
mnhabiri Hafız Akdemir, önceki
sabah Diyarbakır'da evinin önün-
deuğradığı sflahh saldın sonucu öl-
dü. Hafiz Akdemir"in cesedide dün
pohs tarafindan giziice gömüldü.
Hafiz Akdemir, dört ay içinde
bölgedekimliği büînmey en katflkr-
ceöldürülen dördûncü gazeted olu-
yor.
Güpegündüz sokak ortasında
bir katil geüp bir gazeteciyi öldürü-
yor ve eüni kohmu saHayarak olay
yerinden uzaklaşıyor.
Bu konuda iki kuşku söz konusu
olabüir. Ozgür Gündem gazetesi
dünkü yaymmda dört olasıhktan
söz ediyor: Kontrgerilla. Hizbullah
Hizbi-Kontra ve Islami Cihad...
'Kontrgerilla' devlet görevlileri
demek- 'Hizbi-Kontra'Iran yan-
hsı 'Hizbullah' örgütü ile işbiıüği
yapbklan ileri sürülen güvenhkgö-
revlileri anlanunda kullanıhyor...
'Hizbullah' bilindiği gibi tran yan-
hsı tslama terör örgütiL. İsİamı
Cihad' da bir başka İslamcı terör
örgütü."
(6 Eylül 1990 tarihli yazıdan)
"tslamcı terör bir can daha aldı.
Önce Prof. Muammer Aksoy, son-
ra gazeted Çetin Emeç ve sürücü-
sü Sinan Ercan ve şimdi de eski
müftfi ve yazar Turan Dursun. Bu
üç dnayette de katiDer susturucu
kullandılar. Namlulanna susturu-
cu takıtamş silahlarla adam öldür-
me yöntemine son zamanlarda
Türkiye'de sık sık rastianıyor. 14
Mart 1990 günü istanbuTda Ata-
türk Havaalanı \akınlannda tran-
högretim üyesi M. Rıza Akhvanjan
da namlu ucuna susturucu talal-
mış bir silahla yaralanmışü.
Iran gizü haberalma örgütü'Sa-
vamak' ve 'Hizbullah', 1990 yıhn-
dan bu yana bütün dünyada terör
estiriyor.
_furan Dursun'u künler öldür-
dü? Kimlerin öldürdüğü ad ad bi-
Knmiyor. Belki katillerin kimnkle-
ri hiç bihnmeyecek de. Ama İslam
dinini eleştiren bir eski din adamı-
nı kimlerin, niçin öldürebilecekleri
herhalde biliniyor. Katiller. büyük
olasıhkla tslamcı terör örgütlerinin
mintanlandjr. Bu örgüt Hizbullah'
örgütü müdür, 'İslami Cihad' mı;
'Türkiye Islam Kurtuluş Cephesi'
mi, voksa adı du\ uknamış bir baş-
ka örgüt mü?.. De\letin duyarh ke-
simlerinde mttitanlan olan, sırunı
güçlü yeriere dayadığuu sanan bir
yerli örgüt mü? Yoksa, son zaman-
larda eylemlerini artüran Kürtçfi
tslamcdar nu~ Hangisi?"
(12 Ekim 1990 tarihli yazıdan)
"~ tslamcı kesimlerin, bu cina-
yederi açıkça kınamalan gerekir.
Katile, sahip olduğu dinsel görüşe
ve ideolojiye göre riitbe verilmez.
Cinayet, cinayettir; katil katildir.
Kan dökücülüğün özrü olmaz!
Kürtkökenli miUetvekiheğerPKK
terörünü kınamaz; İslamcı siyaset-
çi dnayetiere karşı çıkmaz, Mark-
sistaydın, sol terörü açık veseçik bi-
dmdesuçlamazsaa>nı kısır döngü-
lere yine gjreriz."
(13 Ekim 1990 tarihli "Başhyor"
başlıklı yazıdan)
"_. Mösmman Kardeşler, bütün
İslam ülkelerinde adamlan buhı-
nan bir güçlü örgüttür. Bu örgütün
Türkiye'de ve Birieşik Ahnanya'da-
ki tslamcı Türkler arasmda da
adamlan var.
Belki duyarn devlet dairelerinde
de! Bu örgüt, tran tslam devrimmi
savunan Hizbullah örgütünü des-
tekhyor. Örgütün, 1986 yıh mayıs
aymda Cenevre'de ölen son liderle-
rinden Şeyh Ömer'in kendisini
'Mısu-lı Humeynici' olarak tanun-
laması da örgütün kimlerie bhük-
te eylem yapacağuu ortaya koyu-
yor."
(23 Ekim 1990 tarihli yazıdan)
"Müslüman kesimin büyük bir
çoğnnhığu teröre karşıdn-. Bu ger-
çekçi bir gözlem ve doğru bir yar-
gnür.Ancak bu gerçek,'Müslüman
Kardeşler' ve 'Hizbullah' gibiterör
örgütfcrinin görmeznkten gelinme-
sine yol açmaz. Terör örgütleri çe-
şitçeşittir. Kendisini 'Marksist-Le-
ninist' ilan eden terör örgütleri de
vardır; tslama ideolojiyi bayTak
yapanlar da."
G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
Bu haber alanlan için çok önemli olan konulan
işleyiş biçimi de klasiktir. Hükümetin kurulduğu
gün, Bakanlar Kurulu tam liste yayımlanır, bakan-
lann özgeçmişi verilir, ana hedeflersıralanır... Şam-
piyon belli olduğu gün, o takımın posteri verilir, yı-
lın özeti sunulur...
Ahmet Taner Kışlalı'nın öldürüldüğü gündü...
Olayın sıcaklığıyla biriikte yapmamız gerekeni, ya-
ni gazeteciliği ihmal edemezdik...
Kısa bir değertendirmeden sonra, donakaldım!
Yapılacak her şey belliydi. özel bir hazırlığa ge-
rek yoktu... Böyle durumlan biliyorduk. Manşete
kararlılığı en ryi anlatan sözcük konacak. "Sustu-
ramazlar" olabilir, "Yaşatacağız" da uygun... Ya da
"Hedefdemokrasi" başlığı seçilebilir...
Olayın aynntılanyla anlatıldığı haberin altına, yö-
neticilerin değeriendirmeleri:
"Karanlıkta kalmayacak."
"Katilleri bulacağız."
"Türkiye büyük bir devlettir." •.
"Kimse devletle baş edemez."
Bu haberin yanına, toplumun, aydın önderlerin,
kitle örgütlerinin tepkileri:
"Busonolsun." •-.»•• •< •
"Katiller mutlaka bulunmalı."
"Kanı yerde kalmayacak."
Hemen atta İçişleri Bakanı'ndan cumhuriyet baş-
savcısına, olayı aydınlatmakla sorumlu birimlerin
demeçlerini içeren haber
"Çok yönlü soruşturma." . •
"Dış bağlantı şüphesi."
"Poliste alarm!"
Bu haberierin yanına, daha önce işlenen cina-
yetlerin anımsatılması. Hiçbirinin failinin bulunma-
dığının vurgulanması...
Evet, belliydi yapılacak her şey...
Kışlalı cinayetinin üzerinden üç ay geçti. Bugün
de Uğur Mumcu'nun öldürülüşünün yedinci yılı...
Tam yedi yıl önce de sıraladığım gazeteciliği yap-
mıştık!
Haklı olmanın karşılığı
Yukandaki bilinenlere yıldönümleri de eklenebi-
lir. 1970'li yıllardan bugüne öldürülen onlarca ay-
dınımızı anma günlerinin de "bilinen" programı var.
Böylesi günlerin çok olması, bir ülkenin dünü, bu-
günü, geleceği için ne büyük acı.
Yazının başlığı ne büyük acı:
Katledilen, aydın gazeteciliği...
Katliamlann arttığı ya da soru işaretlerinin büyü-
düğü dönemlerdeki saptamalar da birbirine ben-
2 B T . .. ._.• . .,
"Türkiye uçurumun eşiğinde... Darboğazdan
geçiyoruz..."
Ne bitip tükenmez eşikmiş... Ne sonu gelmez
boğazmış!
Bugün Uğur Mumcu'yu bir kez daha anacağız.
Cenazelerde, ölüm yıldönümlerinde buluşmak acı.
Ama daha acı olanı, bu yıldönümlerinde kendimi-
zi yalnız hissetmek. Yalnızlık hissini azattan da bu-
luşmalar...
Mumcu'nun son iki ölüm yıldönümü Susuriuk
tartışmalannın yoğunlaştığı döneme rastladı. Bu
konudaki yorumlar ortaktı:
"Mumcu haklı çıktı."
7. yıldönümü de Hizbullah'ın, dinin siyasete alet
edilme sürecinin geldiği noktanın tartışıldığı bir dö-
neme rastladı. Yorum yine ortak:
"Mumcu haklı çıktı."
Mumcu'nun "Tarikat-Siyaset-TıcarBt'üçiemesh
ne kanlı bir son halka eklendi:
Cinayet...
Tarikat-siyaset-ticaret-cinayet...
Artık yeter. Haklı çıkmanın bedelinin ölüm olma-
dığı bir Türkiye'de yaşamak istiyoruz.
Mumcu cinayetinin aydınlatılması, böyle bir Tür-
kiye yolunda atılabilecek en büyük adım olacak...
İlk mini uydu hazırlığı
TÜBlTAK
uzaya açdıyorANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Türkiye Bi-
ümsel ve Teknik Araşur-
ma Kurumu (TÜBlTAK),
Türkiye'nin ilk mini uy-
dusunu uzaya göndermek
üzere çalışmalara başladı.
14 milyon dolara mal ola-
cak uydunun, 2001 'de
uzaya fırlatılması planla-
myor. 600-800 kilometre
irtifadaki bir yörüngeye
yerleştirilecek uydu; kısa
süreli haberleşmeyi sağla-
yacak, tanm-kentleşme
alanlannda araştirma ya-
pacak.
TÜBlTAK Başkanı
Prof. Dr. Namık Kemal
Pak, Cumhuriyet 'e yaptı-
ğı açıklamada, "Proje
kapsamında TÜBÎTAK
Bttgi Teknolojileri ve
Elektronik Araşarma
Enstitüsü (BtLTEN) OD-
TÜ kampusundaki bina-
smm yanında uydu üreti-
mi ve testleri için gerekli
laboratuvan kuracak" de-
di. Birinci uydunun başa-
n ile tasaıianıp firlatılma-
sından sonra yeni nesil uy-
dulann üretileceğini vur-
gulayan Pak, "Böylece
Türk mühendisler tara-
fından tasarianacak uydu-
larla projenin devamhhğı
sağtanacak" dedi.
TÜBlTAK BlLTEN ta-
rafindan yürütülen çalış-
ma, Türkiye'nintasarlama
ve yapım sürecini gerçek-
leştirdiği uydulan uzaya
gönderme amacına daya-
nıyor. Oretilecek "600-
800 kilometre arasmdaki
alçak irtifa uydusu", 100
kg olacak.
Uydu, 2001 'de belirle-
nen bir Avrupa ülkesinden
uzayafiriaülacak.Türkiye
ve Orta Asya cumhuriyet-
leri algüama bölgesi ola-
rak seçilen uydu; çok
amaçlı bilgi toplayacak ve
veri iletişimini sağlaya-
cak. UydUj topladığı veri-
leri ODTU'de kurulacak
düşük maliyetli bir yer is-
tasyonuna iletecek. Dev-
let Planlama Teşkilatı'nın
proje desteğini alan uydu,
Türiciye'nin uzaktan algı-
lama amaçlı mikro uydu
yapım ve işletmeasaması-
na geçilmesini sağlaya-
cak. ülkedeki çeşith bilim
dallannda teknolojik dü-
zeyin yükseltihnesine
kaynakhk yapacak.
TÜBLTAKBihmKuru-
lu, 25 Mart 1999'da ulus-
lararası kredili ihalesi ya-
pılan "alçak irtifa müat>-
nuni uydu yapım projesi-
nin" Ingiltere'deki Surrey
Üniversitesi'nin ticari ku-
ruluşu olan Surrey Satel-
lite Technology Ltd.'ye
(SSTL) verihnesîne karar
verdi. Uydu, iki ydda ta-
mamlanacak.