Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2-4 OCAK 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Başkanlık Divanı, Cumhurbaşkanı'nın görev süresinin uzatılmasını tartışacak
MHP'de 'DemireP çıkmazıAINKARA (Cumhuriyet Bürosa) -
Cumhurbaşkanı Sûkyman Demirelin
görev süresinin uzatılması konusunda
kılit partı konumuna gelen MHP, bugün
yapılacak Başkanlık Divanı toplantisında
karar vermeye çalışacak. MHP'de bir
gnıp, "gönülsüz de oba" Demirel dışında
bir seçenek olmadığını düşünürken, bir
başka grup ise TBMM içinden bir başka
isim üzerinde uzlaşılmasını istiyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçdi'nin,
Başbakan Bülent Ecevit'in
Cumhurbaşkanı Demirel'in görev
süresinin uzatılmasına ilişkin önerisini,
bugün toplayacağı Başkanlık Divanı'nda
gündeme getirmesi bekleniyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimini a
bunahm"a
dönüştürmek istemeyen Bahçeli, divan
üyelerinin tek tek görüşünü alarak
partısınin eğilimini belirlemeye
çalışacak. Bahçeli, konuyu ay sonunda
• Cumhurbaşkanlığı seçimini 'bunalım'a dönüştürmek
istemeyen Bahçeli, divan üyelerinin tek tek göriişünü alarak
partisinin eğilimini belirlemeye çalışacak. Bahçeli, konuyu ay
sonunda yapılacak merkez karar kurulu (MKK)
toplantısına da götürecek.
yapılacak merkez karar kurulu (MKK)
toplantısına da götürecek.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde "5+5"
formülüne soğuk bakmayan MHP'de,
sorun Demirel'in bu formül içinde
değerlendirilmek istenmesinde
düğümJeıuyor. AbduDah Öcalan'ın ıdamı
konusundaki çıkışlan ve Prof. Dr. Kemal
Görüz'ün YÖK Başkanlıgı'na yeniden
atanması nedeniyle Demirere tepkili
olan MHP'de bir gnıp, başka bir seçenek
olmadığı için "gönülsüz de olsa"
Demirerin desteklenebileceği görüşünü
dile getinyor.
Parti içinde bir başka grup ise bir kişi
için anayasa değişikliğine gidiknesine
karşı çıkarken TBMM'nin kendi içinden
bir cumhurbaşkanı çıkarması gerektiğini
savunuyor. Bu gruptakiler,
"Cumhurbaşkanının 5'er yüügma 2
dönem seçüebilmesine olanak tanmabilir.
Ancak, bunun Demirel için gündeme
getirümesi son derece yanlışnr. Eğer bu
formül, Demirere uygulanmak istenirse o
zaman Demirel, S yıl için bir dönem daha
seçüebihr ama 12 >ıi cumhurbaşkanlığı
yapmış olur. Bu da bir talom hukuksal
pûrüzler ortaya çıkanr. Niye sürekli
Demirel üzerinde duruhıyor? MecÜs,
pekâlâ kendi içinden cumhurbaşkanun
çıkarabinr" görüşünü dile getinyor.
Parti içinde farklı görüşler olması
nedeniyle MHP Başkanlık Divanı'nda
ortaya çıkacak tablonun önemine dikkat
çekıldı MHP'nin, diğer partilerin bu
konudaki polıtıkası kesinleşinceye dek
renk vermemeye devam edebileceği,
tüm partilerin Demirel üzerinde
uzlaşması ve son noktada
Demirerin *tek seçenek" olarak
görülmesi durumunda genel
uzlaşmaya uyma eğiliminde olduğu
kaydedüdi. Ancak, böyle bir karar
alınsa bile, milletvekillerinin anayasa
değişikliğine olumlu oy
kullanabilecekleri, Demirel'in
ıkmci kez seçimine ilişkin oylamada ise
MHP'nin büyük oranda ftre
verebileceğine işaret edildi.
Demirel
'Devlet
cinayeti
teşvik etmez'
ANKARA (AA) - Cum-
hurbaşkanı SuleymanDemi-
rel, devleun, hangi sebeple
olursa olsun, kanunsuz ha-
reketleri himaye ve teşvik
etmediğıni belirterek "Dev-
let, cinayct işiemez ve işlet-
mez. Devletin gûcü veya
adamlan kuflanılarak bu çe-
şit işler yapıbyorsa, hiç kim-
se yakasını kurtaramaz.
Kira yapûysa, yakasma ya-
ptşmak lazun" dedi.
Yalova ve Kocaeli'de çe-
şitli etkinliklere katılan De-
mirel, uçakta gazetecilerin
sorulannı yanıtladı. Cum-
hurbaşkanı Demirel, terör
örgütü Hizbullah ile ilgili
bir soruyu yanıtlarken dev-
letin, hangi sebeple olursa
olsun, kanunsuz hareketleri
himaye ve teşvik etmediği-
ni söyledi. Demirel şöyle
konuştu:
"Devlet cinayet işiemez ve
işletmez.Susurluk dolayısry-
lâ bunu çoksöyledim; devle-
tin gücfl kullanıbtrak veya
devletin adamlan kuttanıla-
rak bu çeşit işler yapıhyorsa
bu suçrur. Kim yapüysa ya-
kasuıa yapışmak lazun. Hiç
kimseyakasını kurtaramaz.
Devletin her şeyi meşruiyet
içinde ohır. Devlet güç kulla-
nırken dahi; devlet güç kul-
lanır ama meşnı şekUde kul-
lanır, meşru gûcünü kufla-
nır, meşnı şekilde kuliann*.
Meşru ohnayan güçkri,dev-
let kuDanmaz, kullanamaz.
O zaman devlet dağınr. Dev-
let bir otoritedir. Eğer devfc-
tin yetişemediği bir olay var
da başka birtakun güçler-
den yardım almaya kalkı-
yorsa, devlet tükenmiştir.
w
Demirel, bir gazetecinin,
"Bazı insanlar kendilerine
böyle şeyler yalaşnnyorlar"
şeklındeki sözleri üzerine de
şunlan söyledi:
" Yakışurabilirler, suç işti-
yorsa yaioştırabilir. Devleti
meşruiyetin dışında gör-
mek, göstermek yannştır.
Meşruiyetin dışmda olan
devlete ait güçler olabihr. A-
ma varsa, suç iştiyorlardır.
Devletin her şeyinden evvel,
onlan tasfîye etmesi lazun.
Meşru güçİeriyk kanun ve
nrratn hâkimiyptini «aglay»-
mayan devlet, devlet değfl-
düf Demirel, Hizbullah'uı,
PKK'nin bir türevi ol-
duğunu da kaydetti.
ÎĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇÎN
Fazilet'ten Başbakanlık'taki Hizbullahçı savunması
'RefahyoPda pasîf görevdeydF
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Hizbullah operasyonu
çerçevesinde Başbakanlık'ta
gözaltına alman Abdûkamet
Yıkfaz'la ilgili soruşturma
sürüyor. REFAHYOL iktidan
dönemınde geçici görevlendirme
üe Başbakanlık'ta çalışmaya
başlayan Yıldız'uı atamasıyla
Erbakan, başbakan olunca Gül-
le'yitstanbul Betediy esi'nden Baş-
bakanhk Personel Genel Müdür
Yarduncıhğı görevine getirdi.
ilgili olarak Recep Tayyip
Erdoğan döneminde Istanbul
Büyükşehir Belediyesi Personel
Daire Başkanlığı, Necmettin
Erbakan' ın başbakan olmasıyla
da Başbakanlık Personel Genel
Müdür Yardımcıhğı görevini
yapan, son seçimlerde de FP'den
Amasya milletvekili seçilen Aktf
Gûfle'nin isminin gündeme
gelmesi soruşturmaya yeni bir
boyut kazandu"dı. FP'li Gülle,
Yıİdız'ı tanrmadığmı savunarak
"O dönemde görev lendirihniş,
ancak REFAHYOL hükümetinin
bozulmasuıdan sonra Tarun
BakanhğTna dönmüş. Daha
sonra ANASOL-D hûkûmeti
döneminde yeniden
Başbakanhk'ta, ancak daha etkin
bir görevde çahşmaya başlamış"
dedi.
'tstenmiş olabflir'
Akif Gülle, Yıldız'm talep
üzerine Başbakanlık'ta
görevlendinhniş olabileceğini
belirterek "O dönemde gekn
mektuplann tasnifî ve
cevaplanmasryla flgfli olarak
ohışturulan Beyaz Masa'da
çahşmış. Kendisini tanımıyorum.
Görevlendirme yaasının aranda
benim imzanun ohnası mümkön
değü. Çünkü böyle bir
görevlendirme yazısmda
7 ayn paraf buİunur.
Olsa olsa 7 paraftan birisi de
benimdir" diye konuştu.
Abdülsamet Yıldız'uı
"REFAHYOL iktidan
döneminde pasif bir
görev olan Beyaz Masa'da
çahştığını, koansy onun
bozulmasmdan sonra da esld
görevine geri döndüğünü" ileri
süren Gülle sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Buldşi REFAHYOL
hûkûmeti gkünce yeniden
Tanm Bakanhğı'na dönmüş.
Ancak ANASOL-D
döneminde bu kez İdari
ve Mali tşler
Daire Başkanhğı'nda görev
yapmaya başlamış. Esld
görevine göre daha etkin bir
konumda çahşmaya
başianuş. Bu görevlendirmenm
nasd yapıkfağmı araşürsmlar."
HADEP
'Hizbullah'ın
vahşiyüzü
ortaya çıktı'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Halkın Demok-
rasi Partisi (HADEP) Ge-
nel Başkan Yardımcısı Ey-
yüp Karageçi, Hizbullah
operasyonu ile örgütün
"vahşi yûzünûn" açığa çı-
kanldığını belirterek ko-
nuyla ilgili en kısa zaman-
da Meciis araştırma komis-
yonu kurulmasmı istedi.
Karageçi, dün yaptığı
açıklamada, örgütün Doğu
ve Güneydogu'da 1990-
1995 yıllan kurbanlannı
Kürt aydın ve din adamlan
arasmdan seçmesi nede-
niyle halk arasında "Hizbi-
Kontra" olarak adlandınl-
dığuıa işaret etti. Karageçi,
"Halk arasında hiçbir krae
desteği bulunmayan örgü-
tün OHAL gibi bir bölgede
ve özeDikle kent merkezle-
rinde apaçıkdna>«tişleme-
sindeki raharhğı, kimi dev-
let birimlerinin koruması
aranda bulunduklan şek-
lindeld göruşlerin ortaya
çıkmasına neden oünuş-
tur" dedi.
TBMM Faili Meçhul Ci-
nayetleri Araşnrma Komis-
yonu raporunda, Hizbul-
lah'ın bazı güvenlik güçle-
ri tarafından lojistik destek
ve askeri eğitim gördükle-
rinin belirtildiğini anlatan
Karageçi, aynı iddialann
bazı milletvekilleri tarafın-
dan da dile getinldığine
işaret etti. HEP-DEP ve
HADEP sürecinde 168
üyelerinin faili meçhul ci-
nayetlerde yaşamlannı yi-
tirdiklerini anımsatan Ka-
rageçi şu görüşleri dile ge-
tirdi:
"Aynca bu cinayetlerin
hiçbiri aydıniaalmadj. Böl-
gede büyük bir kısmı parti-
miztaraftan binlerce kişi fa-
ili meçhul bir şekilde katle-
dildi ve kaybedildL Türio-
ye'de demokratikleşmenin
önünûn açıkhgı bu sürecte
devlete dûşen görev, faili
meçhul cinayetleri aydınlat-
mak, bu dnayederleHizbul-
lah ilişkisive Hizbullah geri-
sindeki güçleri ortaya çıkar-
makbr. 21. yûzyılda, anbn-
da hiçbir karanhk nokta bı-
rakmayan bir Türkiye dün-
ya devletleri arasmdasaygm
bir hale gelecektir.'
Jfc aengin« doruk.nettr
BERÜN - Ben bu ülkede on iki yıl ya-
şadım. On iki yıl boyunca her sabah yü-
zümü yıkarken musluğun bir vanasını çe-
virince sıcak, ötekJni çevirince soğuk su
akmasını, suyun gürül gürül akmasını,
suyun hiç kesilmeden akmasını hep ke-
yifie ve hep şaşarak gözledim.
Köylü babamdan miras, suyu musluk-
tan içmeye bayılınm. "lyi aile çocuklan
suyu bardakla içer" uyanlannı göz ardı
edip, çevremde kimse yokken ağzımı
musluğa dayayıp kana kana içmekten
oldum bittim vazgeçmedim ve bu ülke-
de geçirdiğim on iki uzun yıl boyunca
musluktan "içilebilir" bir su akması beni
hep sevindirdi.
Sokaktaki kablo onanmı yüzünden iki
saat süreyle elektrik kesilecekti. On gün
önceden yazılı olarak sokak sakinlerine
dağıtılan yazılı uyarıyı görmediği için,
elektriğin kesildiği gün, gözleri korkuyla
büyümüş üst kattaki doktor komşumun
kapımı çâlıp "HerrEngin, Polonya ile sa-
vaş mı başladı" sorusunu hiç unutma-
dım. Polonya'daGeneralJaruzeteky'nin
darbe ile iktidan ele geçirdiği günlerdi.
Doğu Avrupa kanşıktı ve benim komşu
doktor hanım, elektriğin ancak bir savaş
durumunda kesileceğini düşünmüştü.
Onu yatıştırdım, sonra da kendi kendime
katıla katıla güldüm.
On iki yıl boyunca cebimdeki kuruşla-
Refahın İki Yüzü,
Ikiyüzlülüğü...
nn bile hesabını yapacak kadar yoksul
kaldığım oldu. Ama ıslanmadım, üşüme-
dim, ayakkaplanm çamurianmadı. Kitle
ulaşım araçlan hemen hiç gecikmedi.
Birkaç dakika geciktiğinde de, durakta
bekleyen Almanlar -haklı olduklanna
emin- homurdandılar.
Bir refah toplumunun yurttaşlanna
sunduğu zengin olanaklan, istatistikle-
rin, kişi başına düşen ulusal geliri, sana-
yi üretiminde yıllık büyüme oranlannı, ih-
racat ürünlerinde sanayiin payını sergi-
leyen soğuk rakamlannda değil, sokak-
taki adamın, sıradan yurttaşın günlük ya-
şamında gözledim ve on iki yıl boyunca
hem bu refahtan pay alıp rahat ettim hem
de şaştım.
Siyasal göçmenliğimin 12 yılının he-
men hemen 10 yılı "merkez sağ" parti Hı-
ristiyan Demokratlar'ın (CDU) iktidannda
geçti. Sosyal demokratlardan devraldık-
lan sendeteyen ekonomiyi ayaklan üstü-
ne diktiler, ardından tarihsel bir döneme-
ci siyasal bir ranta dönüştürüp iki Alman-
ya'nın birleşmesinin mimaıian olarak iyi-
den iyiye itibar kazandılar. Artan refah,
yükselen yaşam standartlan, sanayi top-
lumundan sanayi ötesi topluma sıçrama
eşiğindeki bu ülkenin yurttaşlannı mutlu
etmeye yetti. Bu "mutluluk", seçim san-
dığında uzayan CDU iktidan anlamına
geldi.
Refahı, üstelik durmadan yükselen re-
fahı sorgulamaya kimse yanaşmadı. Bu-
na kalkışanlan "marjinal, çizgi dışı" par-
tiler, kişiler, kurumlar olarak niteleyip söy-
lenenleri kulak ardı etmeyi yeğlediler.
"Refah evet. Ama ne pahasına ve kim-
lerin sırtından" sorusu, refahın nimetle-
rini açgözlülükfetüketmekte olan kftleter-
ce "en sevilmeyen" sorular listesinin en
tepesine oturtuldu.
Bugün, Alman gericiliğinin siyasi ör-
gütü CDU'nun 16 yıllık iktidan boyunca
parti kasasına, parti kodamanlannın ce-
bine akrtılan kara parafann kökeni, kay-
nağı sorgulanmaya başladı. Tartışma
"Kim, nereden, ne kadar para aldı" so-
rusunundarlığındanhızlaçıkıyor, "Bupa-
ralar neyin karşılığı olarak veriidi" soru-
suna dönüşüyor. Kendi partisi safiann-
dan da yükselmeye başlayan "Kimler-
den ve ne karşılığı para alındı" sorusu-
nu, "şerefsözü" verdim diye, kendisi dı-
şında kimsenin inanmadığı mazeretlerte
yanıtlamayan, utanç verici bir "susma
hakkı" kullanan eski başbakan Helmırt
Kohl, iyiden iyiye köşeye sıkıştı.
Refahın, demokrasinin gelişmesi, in-
celiklerle bezenmesi için elverişli bir ze-
min yarattığı kuşkusuz. Ama bu, refahın
bir yüzü. Alman toplumunun sevdiği yü-
zü. Dahası, bızcıleyın ülkelerde "Gelişmiş
Batı Avrupa demokrasileri..." diye baş-
layan cümlelere ebelik eden yüzü.
Ama bu refahın bir de "ötekiyüzü" var.
Alman toplumunun yüzleşmeye pek ya-
naşmadıgı, bugün olduğu gibi ister iste-
mez yüzleşince de şaşırdığı yüzü.
Kopenhag kriterlerini yazan ellerle, Or-
tadoğu, Asya ve Güney Amerika'daki
devletlere gizli silah satışı anlaşmalannı
imzalayan eller aynı. Uluslararası ihale-
lerde yerel politikacı ve bürokratlan pa-
rayla, baskıyla baştan çıkanp "ihaleye
fesat kanştıranlarla, bu satışlardan par-
tilerinin ve kendilennin kasalanna rüşvet-
ler indirenler de aynı eller.
Refahın öteki yüzü böylesine kanlı ve
iğrenç. Batı Avrupa tutuculuğunun, ge-
riciliğinin, topfuma da aşıladığı ikiyüzlü-
lük bu kadar utanç verici...
'ÖzMHP'liler'vediğerleri...
Abduilah Öcalan'ın idam
dosyasının Başbakanlık'ta
bekJetilmesi karan, dosyanın
TBMM'ye gönderilmesini isteyen
MHP'lileri çok rahatsız etti. MHP
lideri Devlet Bahçeli, partilileri karar
konusunda ikna etmeye çalışırken
milletvekilleri arasında kulislerde
ilginç diyaloglar yaşandı.
Bir grup milletvekili, Bahçeli'nin
kendilerini nasıl ikna ettiğini
tartışırken, parti grubunu 3 sınıfa
ayırdılar
1 - Bahçeli'nin grubun basına açık
bölümündeki konuşmasıyla ikna
olanlar.
2- Grubun basına kapalı olan
bölümünde ikna olanlar.
3- İkna olmayanlar.
İkna olmayanlar, kendi durumlanyla
dalga geçmeyi de ihmal etmediler:
"Biz de öz MHP'yi kuranz..."
Öyle anlaşılıyor ki Öcalan'la ilgili
karar sadece MHP'yi bölmedi,
seçmeni de ikiye ayırdı. Bazı
seçmenler, milletvekillerinin cep
telefonlannı mesaj yağmuruna tuttu:
"Ülkûcüyüm, ama MHP'lideğilim..."
Tahkim 'kapıdan kovuldu,
bacadan girdi'
Iktidar gruplannın milletvekillerine
talimat veriidi, TBMM'nin tahkime
"direnişi" kınidı. TBMM'de geçen
hafta boyunca
tahkim konuşuldu. DSP ve MHP
milletvekilleri, içlerine
stndiremedikleri bu tasanya
"kerhen" destek vermek zorunda
kaldı. DYP'li Kamer Genç de
görüşmeler sırasında,
özellikJe bu milletvekillenni hedef
aldı:
- Bu yasayı kapıdan kovuyoruz,
bacadan giriyor. ANAP'iılan
anlıyorum. Ama MHP'li ve DSP'li
arkadaşlar, vallahi billahi sizi
perişan edecekter...
Genç, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Cumhur Ersümer'in
"hiçbir şeyine güvenmediğini" de
kürsüde ilan etti. Genç, kürsüye
çıkıp tasanyı savunan ANAP'lı
Emre Kocaoğlu'na da "Dört
senedir pariamentodayım,
kendimi hiçbir sermaye grubuna
satmadım. Bu arkadaşımız bir de
sendikacı. Şimdi çokuluslu
sermayenin cansiperane
savunuculuğunu yaptyor" diye
sataştı. Türk-lş'te, ILO
yönetiminde görev yapmış
Kocaoğlu ise tahkimi savunma
gerekçesini şöyle anlattı:
- Sendikacılık işçi haklannı
korumaktır. İşçi haklannı korumak
için işçi olması lazımdır. İşçi
olması için işyeri olması gerekir.
Işyeri olması için deyatınm!...
ANAP'lıların lakapları
Renkli kişiliğiyle tanınan ANAP'ın
duayenlerinden TBMM Dışişleri
Komisyonu Başkanı
Kamran Inan'ın ilginç
özelliklerinden biri de
gruptaki arkadaşlanna "lakap"
takmak. Inan üstelik bu lakaplan,
konjonktüre uygun olarak da
"güncelleştiriyor".
Kulislerde, Inan'ın ANAP içindeki
bazı "parti büyüklerine" taktığı
lakaplar şöyle aktanldı:
Mustafa Taşar:
(Mesut Yılmaz'ın vekili sıfatıyla):
Başpapaz.
Agah Oktay Güner (Yılmaz'ın
eski vekili sıfatıyla): Yaşlı papaz.
Turizm Bakanı Erkan Mumcu:
(ANAP'ın vitrin yıldızı sıfatıyla)
Milenyumun altın çocuğu.
MehmetAlilrtemçelik
(YorumsuzO: Tayvan büyükelçisi.
^Kurdun gözü'nün öğrettiği...
Başbakan Bülerrt Ecevit'in,
Cumhurbaşkanı Suleyman
Demirel'in görev süresinin
uzatılmasına ilişkin liderler turu,
TBMM kulislerine de yansıdı. FP
Kahramanmaraş Milletvekili Avni
Doğan, konu gündeme geJince,
MHP'li milletvekilterine şu fıkrayı
anlatb:
Aslan, kurt ve tilki ava çıkıyortar.
Aslan bir inek yakalıyor. Kurt
kuzu, tilki de tavuk yakalıyor.
Hepsini orta yere topluyorlar.
Aslan, kurda dönüyor ve "Bunlan
eşit paylaştır" diyor. Kurt da şöyle
bir formü! buluyor:
"Ineği sen yakaladın sen ye,
kuzuyu ben yakaladım ben
yiyeyim, tilki de yakatadığı tavuğu
yesin."
Bu formülü adaletli bulmayan
aslan, bir pençe darbesiyle
kurdun gözünü çıkanyor ve
kurdun gözü yere düşüyor...
Istifini bozmayan aslan, tilkiye
dönüyor ve "sen paylaştır
bakalım" diyor.
Tilki, başka bir
formül öneriyor
"Sen ineği yakaladın, doğal
olarak onu sen ye, kurdun
yiyecek hali kalmadı, o yüzden
kuzuyu da sen ye. Eeee bu kadar
yemeğin üzerine bir de tatlı lazım.
Tavuğu da tatlı niyetine yersin."
Bu formülü çok beğenen aslan,
"Sen bu eşit paylaşımı nereden
öğrendin" diye soruyor. Tîlkinin
yanrtı hazır:
"Kurdun gözünden..."
DSP'liler, MHP'li tetikçi' arıyor
MHP Ordu Milletvekili Cemal
Enginyurt'un Devlet Bakanı Tunca
Toskay'ın makamını "dolu" olarak
bastığı haberieri, DSP'lilere ilham
verdi. Milli Eğitim Bakanı Metin
Bostancioğlu'na tayin ve terfi
Düşmez
kalkmaz Akbulut
TBMM Başkanı Yıldınm Akbulut,
"ağır-oturaklı" tutumunu hangi
ortamda olursa olsun bozmayan bir
kişiliğe sahip, hatta en "kaygan"
zeminlerde bile. Akbulut, bunun en
somut ömeğini de başkentin
"yoğun karyağışh" günlerinde verdi.
Habercilerin isteğini kıramayan
Akbulut, Meciis bahçesine
"kartopu" oynamaya çıktı. Ama
haberciler, bir süre sonra gördüler ki
Akbulut kartopu oynamryor,
kartopunu sadece "tutuyor".
Akbulut'u kartopu oynarken
görüntülemek isteyen
kameramanlar da tabii ki hayal
kınklığına uğradılar. Kameramanlaria
Akbulut arasında şöyle bir diyalog
geçti:
- Efendim kartopunu atar mısınız?
- Atmam.
- Sayın başkan şu tarafa döner
misiniz?
(Akbulut hafîfce gülümseyerek
döner.)
- Tabii.
- Küçükken kartopu oynar mıydınız?
- Evet.
- Karda kayıp düşer miydiniz?
(Akbulut soruda "siyasi" bir koku
almış olmalı ki müstehzi bir ifadeyle
gülümser.)
- Düşmem!
Akbulut, "fıkralara inat" siyasette
hiç düşmediği gibi, Çankaya
tepelerine çıkma hayalleri bile
kuruyor...
işlerini yaptıramamaktan yakınan
DSP'li bir milletvekiline arkadaşı,
kuliste oturan Enginyurt'u
göstererek şu öneride bulundu:
- Abi, Cemal Enginyurt'u alıp
bakanlığa onunla beraber git...
ANAP'ta 'Ayvahk'
hattı, 'fay' hattı
AMAP'lılar, TBMM Genel
Kurulu'nda oturduklan yere göre
tanımlanıyor. ANAP Genel Başkanı
Mesut Yılmaz'ın oturduğu ilk sıra
ve arkası "Ayvalık grubu" diye
adlandınlıyor. Malum, Ayvalık'ın
yağı meşhur. Arka sıralar ise "fay
hattı"...
Yılmaz'a yakın olmak isteyenter
salona girer girmez ön sıralarda
yerierini alırken "fay hattında"
oturanlar Ayvalık grubuna laf
atıyorian
- Ceketin yağ olmuş haberin
olsun...
Tfirey Köse, Ayşe Sajm, Sebahat Karakoyun, Emine Kaplan