27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2-4 OCAK 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Başkanlık Divanı, Cumhurbaşkanı'nın görev süresinin uzatılmasını tartışacak MHP'de 'DemireP çıkmazıAINKARA (Cumhuriyet Bürosa) - Cumhurbaşkanı Sûkyman Demirelin görev süresinin uzatılması konusunda kılit partı konumuna gelen MHP, bugün yapılacak Başkanlık Divanı toplantisında karar vermeye çalışacak. MHP'de bir gnıp, "gönülsüz de oba" Demirel dışında bir seçenek olmadığını düşünürken, bir başka grup ise TBMM içinden bir başka isim üzerinde uzlaşılmasını istiyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçdi'nin, Başbakan Bülent Ecevit'in Cumhurbaşkanı Demirel'in görev süresinin uzatılmasına ilişkin önerisini, bugün toplayacağı Başkanlık Divanı'nda gündeme getirmesi bekleniyor. Cumhurbaşkanlığı seçimini a bunahm"a dönüştürmek istemeyen Bahçeli, divan üyelerinin tek tek görüşünü alarak partısınin eğilimini belirlemeye çalışacak. Bahçeli, konuyu ay sonunda • Cumhurbaşkanlığı seçimini 'bunalım'a dönüştürmek istemeyen Bahçeli, divan üyelerinin tek tek göriişünü alarak partisinin eğilimini belirlemeye çalışacak. Bahçeli, konuyu ay sonunda yapılacak merkez karar kurulu (MKK) toplantısına da götürecek. yapılacak merkez karar kurulu (MKK) toplantısına da götürecek. Cumhurbaşkanlığı seçiminde "5+5" formülüne soğuk bakmayan MHP'de, sorun Demirel'in bu formül içinde değerlendirilmek istenmesinde düğümJeıuyor. AbduDah Öcalan'ın ıdamı konusundaki çıkışlan ve Prof. Dr. Kemal Görüz'ün YÖK Başkanlıgı'na yeniden atanması nedeniyle Demirere tepkili olan MHP'de bir gnıp, başka bir seçenek olmadığı için "gönülsüz de olsa" Demirerin desteklenebileceği görüşünü dile getinyor. Parti içinde bir başka grup ise bir kişi için anayasa değişikliğine gidiknesine karşı çıkarken TBMM'nin kendi içinden bir cumhurbaşkanı çıkarması gerektiğini savunuyor. Bu gruptakiler, "Cumhurbaşkanının 5'er yüügma 2 dönem seçüebilmesine olanak tanmabilir. Ancak, bunun Demirel için gündeme getirümesi son derece yanlışnr. Eğer bu formül, Demirere uygulanmak istenirse o zaman Demirel, S yıl için bir dönem daha seçüebihr ama 12 >ıi cumhurbaşkanlığı yapmış olur. Bu da bir talom hukuksal pûrüzler ortaya çıkanr. Niye sürekli Demirel üzerinde duruhıyor? MecÜs, pekâlâ kendi içinden cumhurbaşkanun çıkarabinr" görüşünü dile getinyor. Parti içinde farklı görüşler olması nedeniyle MHP Başkanlık Divanı'nda ortaya çıkacak tablonun önemine dikkat çekıldı MHP'nin, diğer partilerin bu konudaki polıtıkası kesinleşinceye dek renk vermemeye devam edebileceği, tüm partilerin Demirel üzerinde uzlaşması ve son noktada Demirerin *tek seçenek" olarak görülmesi durumunda genel uzlaşmaya uyma eğiliminde olduğu kaydedüdi. Ancak, böyle bir karar alınsa bile, milletvekillerinin anayasa değişikliğine olumlu oy kullanabilecekleri, Demirel'in ıkmci kez seçimine ilişkin oylamada ise MHP'nin büyük oranda ftre verebileceğine işaret edildi. Demirel 'Devlet cinayeti teşvik etmez' ANKARA (AA) - Cum- hurbaşkanı SuleymanDemi- rel, devleun, hangi sebeple olursa olsun, kanunsuz ha- reketleri himaye ve teşvik etmediğıni belirterek "Dev- let, cinayct işiemez ve işlet- mez. Devletin gûcü veya adamlan kuflanılarak bu çe- şit işler yapıbyorsa, hiç kim- se yakasını kurtaramaz. Kira yapûysa, yakasma ya- ptşmak lazun" dedi. Yalova ve Kocaeli'de çe- şitli etkinliklere katılan De- mirel, uçakta gazetecilerin sorulannı yanıtladı. Cum- hurbaşkanı Demirel, terör örgütü Hizbullah ile ilgili bir soruyu yanıtlarken dev- letin, hangi sebeple olursa olsun, kanunsuz hareketleri himaye ve teşvik etmediği- ni söyledi. Demirel şöyle konuştu: "Devlet cinayet işiemez ve işletmez.Susurluk dolayısry- lâ bunu çoksöyledim; devle- tin gücfl kullanıbtrak veya devletin adamlan kuttanıla- rak bu çeşit işler yapıhyorsa bu suçrur. Kim yapüysa ya- kasuıa yapışmak lazun. Hiç kimseyakasını kurtaramaz. Devletin her şeyi meşruiyet içinde ohır. Devlet güç kulla- nırken dahi; devlet güç kul- lanır ama meşnı şekUde kul- lanır, meşru gûcünü kufla- nır, meşnı şekilde kuliann*. Meşru ohnayan güçkri,dev- let kuDanmaz, kullanamaz. O zaman devlet dağınr. Dev- let bir otoritedir. Eğer devfc- tin yetişemediği bir olay var da başka birtakun güçler- den yardım almaya kalkı- yorsa, devlet tükenmiştir. w Demirel, bir gazetecinin, "Bazı insanlar kendilerine böyle şeyler yalaşnnyorlar" şeklındeki sözleri üzerine de şunlan söyledi: " Yakışurabilirler, suç işti- yorsa yaioştırabilir. Devleti meşruiyetin dışında gör- mek, göstermek yannştır. Meşruiyetin dışmda olan devlete ait güçler olabihr. A- ma varsa, suç iştiyorlardır. Devletin her şeyinden evvel, onlan tasfîye etmesi lazun. Meşru güçİeriyk kanun ve nrratn hâkimiyptini «aglay»- mayan devlet, devlet değfl- düf Demirel, Hizbullah'uı, PKK'nin bir türevi ol- duğunu da kaydetti. ÎĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇÎN Fazilet'ten Başbakanlık'taki Hizbullahçı savunması 'RefahyoPda pasîf görevdeydF ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hizbullah operasyonu çerçevesinde Başbakanlık'ta gözaltına alman Abdûkamet Yıkfaz'la ilgili soruşturma sürüyor. REFAHYOL iktidan dönemınde geçici görevlendirme üe Başbakanlık'ta çalışmaya başlayan Yıldız'uı atamasıyla Erbakan, başbakan olunca Gül- le'yitstanbul Betediy esi'nden Baş- bakanhk Personel Genel Müdür Yarduncıhğı görevine getirdi. ilgili olarak Recep Tayyip Erdoğan döneminde Istanbul Büyükşehir Belediyesi Personel Daire Başkanlığı, Necmettin Erbakan' ın başbakan olmasıyla da Başbakanlık Personel Genel Müdür Yardımcıhğı görevini yapan, son seçimlerde de FP'den Amasya milletvekili seçilen Aktf Gûfle'nin isminin gündeme gelmesi soruşturmaya yeni bir boyut kazandu"dı. FP'li Gülle, Yıİdız'ı tanrmadığmı savunarak "O dönemde görev lendirihniş, ancak REFAHYOL hükümetinin bozulmasuıdan sonra Tarun BakanhğTna dönmüş. Daha sonra ANASOL-D hûkûmeti döneminde yeniden Başbakanhk'ta, ancak daha etkin bir görevde çahşmaya başlamış" dedi. 'tstenmiş olabflir' Akif Gülle, Yıldız'm talep üzerine Başbakanlık'ta görevlendinhniş olabileceğini belirterek "O dönemde gekn mektuplann tasnifî ve cevaplanmasryla flgfli olarak ohışturulan Beyaz Masa'da çahşmış. Kendisini tanımıyorum. Görevlendirme yaasının aranda benim imzanun ohnası mümkön değü. Çünkü böyle bir görevlendirme yazısmda 7 ayn paraf buİunur. Olsa olsa 7 paraftan birisi de benimdir" diye konuştu. Abdülsamet Yıldız'uı "REFAHYOL iktidan döneminde pasif bir görev olan Beyaz Masa'da çahştığını, koansy onun bozulmasmdan sonra da esld görevine geri döndüğünü" ileri süren Gülle sözlerini şöyle sürdürdü: "Buldşi REFAHYOL hûkûmeti gkünce yeniden Tanm Bakanhğı'na dönmüş. Ancak ANASOL-D döneminde bu kez İdari ve Mali tşler Daire Başkanhğı'nda görev yapmaya başlamış. Esld görevine göre daha etkin bir konumda çahşmaya başianuş. Bu görevlendirmenm nasd yapıkfağmı araşürsmlar." HADEP 'Hizbullah'ın vahşiyüzü ortaya çıktı' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Halkın Demok- rasi Partisi (HADEP) Ge- nel Başkan Yardımcısı Ey- yüp Karageçi, Hizbullah operasyonu ile örgütün "vahşi yûzünûn" açığa çı- kanldığını belirterek ko- nuyla ilgili en kısa zaman- da Meciis araştırma komis- yonu kurulmasmı istedi. Karageçi, dün yaptığı açıklamada, örgütün Doğu ve Güneydogu'da 1990- 1995 yıllan kurbanlannı Kürt aydın ve din adamlan arasmdan seçmesi nede- niyle halk arasında "Hizbi- Kontra" olarak adlandınl- dığuıa işaret etti. Karageçi, "Halk arasında hiçbir krae desteği bulunmayan örgü- tün OHAL gibi bir bölgede ve özeDikle kent merkezle- rinde apaçıkdna>«tişleme- sindeki raharhğı, kimi dev- let birimlerinin koruması aranda bulunduklan şek- lindeld göruşlerin ortaya çıkmasına neden oünuş- tur" dedi. TBMM Faili Meçhul Ci- nayetleri Araşnrma Komis- yonu raporunda, Hizbul- lah'ın bazı güvenlik güçle- ri tarafından lojistik destek ve askeri eğitim gördükle- rinin belirtildiğini anlatan Karageçi, aynı iddialann bazı milletvekilleri tarafın- dan da dile getinldığine işaret etti. HEP-DEP ve HADEP sürecinde 168 üyelerinin faili meçhul ci- nayetlerde yaşamlannı yi- tirdiklerini anımsatan Ka- rageçi şu görüşleri dile ge- tirdi: "Aynca bu cinayetlerin hiçbiri aydıniaalmadj. Böl- gede büyük bir kısmı parti- miztaraftan binlerce kişi fa- ili meçhul bir şekilde katle- dildi ve kaybedildL Türio- ye'de demokratikleşmenin önünûn açıkhgı bu sürecte devlete dûşen görev, faili meçhul cinayetleri aydınlat- mak, bu dnayederleHizbul- lah ilişkisive Hizbullah geri- sindeki güçleri ortaya çıkar- makbr. 21. yûzyılda, anbn- da hiçbir karanhk nokta bı- rakmayan bir Türkiye dün- ya devletleri arasmdasaygm bir hale gelecektir.' Jfc aengin« doruk.nettr BERÜN - Ben bu ülkede on iki yıl ya- şadım. On iki yıl boyunca her sabah yü- zümü yıkarken musluğun bir vanasını çe- virince sıcak, ötekJni çevirince soğuk su akmasını, suyun gürül gürül akmasını, suyun hiç kesilmeden akmasını hep ke- yifie ve hep şaşarak gözledim. Köylü babamdan miras, suyu musluk- tan içmeye bayılınm. "lyi aile çocuklan suyu bardakla içer" uyanlannı göz ardı edip, çevremde kimse yokken ağzımı musluğa dayayıp kana kana içmekten oldum bittim vazgeçmedim ve bu ülke- de geçirdiğim on iki uzun yıl boyunca musluktan "içilebilir" bir su akması beni hep sevindirdi. Sokaktaki kablo onanmı yüzünden iki saat süreyle elektrik kesilecekti. On gün önceden yazılı olarak sokak sakinlerine dağıtılan yazılı uyarıyı görmediği için, elektriğin kesildiği gün, gözleri korkuyla büyümüş üst kattaki doktor komşumun kapımı çâlıp "HerrEngin, Polonya ile sa- vaş mı başladı" sorusunu hiç unutma- dım. Polonya'daGeneralJaruzeteky'nin darbe ile iktidan ele geçirdiği günlerdi. Doğu Avrupa kanşıktı ve benim komşu doktor hanım, elektriğin ancak bir savaş durumunda kesileceğini düşünmüştü. Onu yatıştırdım, sonra da kendi kendime katıla katıla güldüm. On iki yıl boyunca cebimdeki kuruşla- Refahın İki Yüzü, Ikiyüzlülüğü... nn bile hesabını yapacak kadar yoksul kaldığım oldu. Ama ıslanmadım, üşüme- dim, ayakkaplanm çamurianmadı. Kitle ulaşım araçlan hemen hiç gecikmedi. Birkaç dakika geciktiğinde de, durakta bekleyen Almanlar -haklı olduklanna emin- homurdandılar. Bir refah toplumunun yurttaşlanna sunduğu zengin olanaklan, istatistikle- rin, kişi başına düşen ulusal geliri, sana- yi üretiminde yıllık büyüme oranlannı, ih- racat ürünlerinde sanayiin payını sergi- leyen soğuk rakamlannda değil, sokak- taki adamın, sıradan yurttaşın günlük ya- şamında gözledim ve on iki yıl boyunca hem bu refahtan pay alıp rahat ettim hem de şaştım. Siyasal göçmenliğimin 12 yılının he- men hemen 10 yılı "merkez sağ" parti Hı- ristiyan Demokratlar'ın (CDU) iktidannda geçti. Sosyal demokratlardan devraldık- lan sendeteyen ekonomiyi ayaklan üstü- ne diktiler, ardından tarihsel bir döneme- ci siyasal bir ranta dönüştürüp iki Alman- ya'nın birleşmesinin mimaıian olarak iyi- den iyiye itibar kazandılar. Artan refah, yükselen yaşam standartlan, sanayi top- lumundan sanayi ötesi topluma sıçrama eşiğindeki bu ülkenin yurttaşlannı mutlu etmeye yetti. Bu "mutluluk", seçim san- dığında uzayan CDU iktidan anlamına geldi. Refahı, üstelik durmadan yükselen re- fahı sorgulamaya kimse yanaşmadı. Bu- na kalkışanlan "marjinal, çizgi dışı" par- tiler, kişiler, kurumlar olarak niteleyip söy- lenenleri kulak ardı etmeyi yeğlediler. "Refah evet. Ama ne pahasına ve kim- lerin sırtından" sorusu, refahın nimetle- rini açgözlülükfetüketmekte olan kftleter- ce "en sevilmeyen" sorular listesinin en tepesine oturtuldu. Bugün, Alman gericiliğinin siyasi ör- gütü CDU'nun 16 yıllık iktidan boyunca parti kasasına, parti kodamanlannın ce- bine akrtılan kara parafann kökeni, kay- nağı sorgulanmaya başladı. Tartışma "Kim, nereden, ne kadar para aldı" so- rusunundarlığındanhızlaçıkıyor, "Bupa- ralar neyin karşılığı olarak veriidi" soru- suna dönüşüyor. Kendi partisi safiann- dan da yükselmeye başlayan "Kimler- den ve ne karşılığı para alındı" sorusu- nu, "şerefsözü" verdim diye, kendisi dı- şında kimsenin inanmadığı mazeretlerte yanıtlamayan, utanç verici bir "susma hakkı" kullanan eski başbakan Helmırt Kohl, iyiden iyiye köşeye sıkıştı. Refahın, demokrasinin gelişmesi, in- celiklerle bezenmesi için elverişli bir ze- min yarattığı kuşkusuz. Ama bu, refahın bir yüzü. Alman toplumunun sevdiği yü- zü. Dahası, bızcıleyın ülkelerde "Gelişmiş Batı Avrupa demokrasileri..." diye baş- layan cümlelere ebelik eden yüzü. Ama bu refahın bir de "ötekiyüzü" var. Alman toplumunun yüzleşmeye pek ya- naşmadıgı, bugün olduğu gibi ister iste- mez yüzleşince de şaşırdığı yüzü. Kopenhag kriterlerini yazan ellerle, Or- tadoğu, Asya ve Güney Amerika'daki devletlere gizli silah satışı anlaşmalannı imzalayan eller aynı. Uluslararası ihale- lerde yerel politikacı ve bürokratlan pa- rayla, baskıyla baştan çıkanp "ihaleye fesat kanştıranlarla, bu satışlardan par- tilerinin ve kendilennin kasalanna rüşvet- ler indirenler de aynı eller. Refahın öteki yüzü böylesine kanlı ve iğrenç. Batı Avrupa tutuculuğunun, ge- riciliğinin, topfuma da aşıladığı ikiyüzlü- lük bu kadar utanç verici... 'ÖzMHP'liler'vediğerleri... Abduilah Öcalan'ın idam dosyasının Başbakanlık'ta bekJetilmesi karan, dosyanın TBMM'ye gönderilmesini isteyen MHP'lileri çok rahatsız etti. MHP lideri Devlet Bahçeli, partilileri karar konusunda ikna etmeye çalışırken milletvekilleri arasında kulislerde ilginç diyaloglar yaşandı. Bir grup milletvekili, Bahçeli'nin kendilerini nasıl ikna ettiğini tartışırken, parti grubunu 3 sınıfa ayırdılar 1 - Bahçeli'nin grubun basına açık bölümündeki konuşmasıyla ikna olanlar. 2- Grubun basına kapalı olan bölümünde ikna olanlar. 3- İkna olmayanlar. İkna olmayanlar, kendi durumlanyla dalga geçmeyi de ihmal etmediler: "Biz de öz MHP'yi kuranz..." Öyle anlaşılıyor ki Öcalan'la ilgili karar sadece MHP'yi bölmedi, seçmeni de ikiye ayırdı. Bazı seçmenler, milletvekillerinin cep telefonlannı mesaj yağmuruna tuttu: "Ülkûcüyüm, ama MHP'lideğilim..." Tahkim 'kapıdan kovuldu, bacadan girdi' Iktidar gruplannın milletvekillerine talimat veriidi, TBMM'nin tahkime "direnişi" kınidı. TBMM'de geçen hafta boyunca tahkim konuşuldu. DSP ve MHP milletvekilleri, içlerine stndiremedikleri bu tasanya "kerhen" destek vermek zorunda kaldı. DYP'li Kamer Genç de görüşmeler sırasında, özellikJe bu milletvekillenni hedef aldı: - Bu yasayı kapıdan kovuyoruz, bacadan giriyor. ANAP'iılan anlıyorum. Ama MHP'li ve DSP'li arkadaşlar, vallahi billahi sizi perişan edecekter... Genç, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer'in "hiçbir şeyine güvenmediğini" de kürsüde ilan etti. Genç, kürsüye çıkıp tasanyı savunan ANAP'lı Emre Kocaoğlu'na da "Dört senedir pariamentodayım, kendimi hiçbir sermaye grubuna satmadım. Bu arkadaşımız bir de sendikacı. Şimdi çokuluslu sermayenin cansiperane savunuculuğunu yaptyor" diye sataştı. Türk-lş'te, ILO yönetiminde görev yapmış Kocaoğlu ise tahkimi savunma gerekçesini şöyle anlattı: - Sendikacılık işçi haklannı korumaktır. İşçi haklannı korumak için işçi olması lazımdır. İşçi olması için işyeri olması gerekir. Işyeri olması için deyatınm!... ANAP'lıların lakapları Renkli kişiliğiyle tanınan ANAP'ın duayenlerinden TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Kamran Inan'ın ilginç özelliklerinden biri de gruptaki arkadaşlanna "lakap" takmak. Inan üstelik bu lakaplan, konjonktüre uygun olarak da "güncelleştiriyor". Kulislerde, Inan'ın ANAP içindeki bazı "parti büyüklerine" taktığı lakaplar şöyle aktanldı: Mustafa Taşar: (Mesut Yılmaz'ın vekili sıfatıyla): Başpapaz. Agah Oktay Güner (Yılmaz'ın eski vekili sıfatıyla): Yaşlı papaz. Turizm Bakanı Erkan Mumcu: (ANAP'ın vitrin yıldızı sıfatıyla) Milenyumun altın çocuğu. MehmetAlilrtemçelik (YorumsuzO: Tayvan büyükelçisi. ^Kurdun gözü'nün öğrettiği... Başbakan Bülerrt Ecevit'in, Cumhurbaşkanı Suleyman Demirel'in görev süresinin uzatılmasına ilişkin liderler turu, TBMM kulislerine de yansıdı. FP Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan, konu gündeme geJince, MHP'li milletvekilterine şu fıkrayı anlatb: Aslan, kurt ve tilki ava çıkıyortar. Aslan bir inek yakalıyor. Kurt kuzu, tilki de tavuk yakalıyor. Hepsini orta yere topluyorlar. Aslan, kurda dönüyor ve "Bunlan eşit paylaştır" diyor. Kurt da şöyle bir formü! buluyor: "Ineği sen yakaladın sen ye, kuzuyu ben yakaladım ben yiyeyim, tilki de yakatadığı tavuğu yesin." Bu formülü adaletli bulmayan aslan, bir pençe darbesiyle kurdun gözünü çıkanyor ve kurdun gözü yere düşüyor... Istifini bozmayan aslan, tilkiye dönüyor ve "sen paylaştır bakalım" diyor. Tilki, başka bir formül öneriyor "Sen ineği yakaladın, doğal olarak onu sen ye, kurdun yiyecek hali kalmadı, o yüzden kuzuyu da sen ye. Eeee bu kadar yemeğin üzerine bir de tatlı lazım. Tavuğu da tatlı niyetine yersin." Bu formülü çok beğenen aslan, "Sen bu eşit paylaşımı nereden öğrendin" diye soruyor. Tîlkinin yanrtı hazır: "Kurdun gözünden..." DSP'liler, MHP'li tetikçi' arıyor MHP Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt'un Devlet Bakanı Tunca Toskay'ın makamını "dolu" olarak bastığı haberieri, DSP'lilere ilham verdi. Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancioğlu'na tayin ve terfi Düşmez kalkmaz Akbulut TBMM Başkanı Yıldınm Akbulut, "ağır-oturaklı" tutumunu hangi ortamda olursa olsun bozmayan bir kişiliğe sahip, hatta en "kaygan" zeminlerde bile. Akbulut, bunun en somut ömeğini de başkentin "yoğun karyağışh" günlerinde verdi. Habercilerin isteğini kıramayan Akbulut, Meciis bahçesine "kartopu" oynamaya çıktı. Ama haberciler, bir süre sonra gördüler ki Akbulut kartopu oynamryor, kartopunu sadece "tutuyor". Akbulut'u kartopu oynarken görüntülemek isteyen kameramanlar da tabii ki hayal kınklığına uğradılar. Kameramanlaria Akbulut arasında şöyle bir diyalog geçti: - Efendim kartopunu atar mısınız? - Atmam. - Sayın başkan şu tarafa döner misiniz? (Akbulut hafîfce gülümseyerek döner.) - Tabii. - Küçükken kartopu oynar mıydınız? - Evet. - Karda kayıp düşer miydiniz? (Akbulut soruda "siyasi" bir koku almış olmalı ki müstehzi bir ifadeyle gülümser.) - Düşmem! Akbulut, "fıkralara inat" siyasette hiç düşmediği gibi, Çankaya tepelerine çıkma hayalleri bile kuruyor... işlerini yaptıramamaktan yakınan DSP'li bir milletvekiline arkadaşı, kuliste oturan Enginyurt'u göstererek şu öneride bulundu: - Abi, Cemal Enginyurt'u alıp bakanlığa onunla beraber git... ANAP'ta 'Ayvahk' hattı, 'fay' hattı AMAP'lılar, TBMM Genel Kurulu'nda oturduklan yere göre tanımlanıyor. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın oturduğu ilk sıra ve arkası "Ayvalık grubu" diye adlandınlıyor. Malum, Ayvalık'ın yağı meşhur. Arka sıralar ise "fay hattı"... Yılmaz'a yakın olmak isteyenter salona girer girmez ön sıralarda yerierini alırken "fay hattında" oturanlar Ayvalık grubuna laf atıyorian - Ceketin yağ olmuş haberin olsun... Tfirey Köse, Ayşe Sajm, Sebahat Karakoyun, Emine Kaplan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle