Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURfYET 14 OCAK 2000 CUMA
DIZIY4ZI
23 lisan şenüği
taşmyor
• ANKARA (AA)-
TRT'nin 22'nci Uluslararası
23 Nisan Çocuk Şenliği, bu
yü Kuşadası'nda yapüacak.
60 ûlkeden yaklaşık 1500
çocuğun katılacağı şenliğin
galası, 23 Nisan'da Efes
Antik Tiyatro'da
gerçekleştirilecek.
Uluslararası 23 Nisan
Çc~uk Şenliği'nin
-jgramı, buyılda
Anıtkabir ziyaretiyle
başlayacak. Konuk
çocuklann temsılcilerinden
oluşan yaklaşık 300 kişilik
grup, 17 Nisan'da Izmır'den
Ankara'ya gelerek
Anıtkabir'ı zıyaret edecek.
Türk/ye'deki
dernekter
• ANKARA (AA) - Içişleri
Bakanlığı kayıtlanna göre,
Türkiye genelinde 72 bin
387 dernek faaliyet
gösteriyor. Jçişleri Bakanı
Sadettin Tantan'ın, ANAP
Bursa MilJetvekili Ertuğrul
Yalçınbayır'ın sorulanna
verdiğı yazılı cevaplara
göre, Türkiye genelinde 72
buı387'siaktif,49bin418'i
feshi olmak ûzere toplam
121 bin 805 dernek
bulunuyor. Bunlann
dışında, bazı derneklerin ûst
örgütü durumundaki 89
federasyon ve 2
konfederasyon da faaliyetini
sürdürüyor.
Tdvpıkoğlu'nun
sağbğıiyr
• ANKARA (Cıunhuriyet
Bürosu) - Resmı bir zıyaret
için Fransa'ya gıden
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Hüseyın
Kjvnkoğlu'nun sağlık
durumunun "gayet ıyı"
olduğu bıldınldj.
Genelkurmay Başkanlıgı
üenei Sekreterliği'nden
yapılan yazılı açıklamada,
Fransa Genelkurmay
Başkanı 'nın davethsı olarak
Paris'te bulunan Orgeneral
Kjvnkoğlu'nun ateşinin
yükselmesi üzerine sağlık
kontrolünden geçtığı
kaydedildi.
Kortanaz'ıı
sorgusu sürüyor
• Istanbui Haber Servisi -
Ukrayna'dan Türkiye'ye
getinlen organize suç
örgütünün başı Ay vaz
Korkmaz'ın polısteki
sorgusu sûrüyor. Istanbul
DGM Cumhuriyet
Başsavcılığı, Korkmaz'ın
sorgusunun tamamlanması
için polise 4 gûn gözaltı
süresı verdı. Ayvaz
Korkmaz'ın avukatı Ekrem
Marakoğlu da,
müvekkilinin can
güvenliğinin sağlanması ve
gözetim izninin kaidınlması
amacıyla Istanbul DGM
Cumhuriyet Başsavcılığı'na
başvurdu.
MÜSburdan suç
duyımsu
• İstanbul Haber Servisi -
Müstakil Sanayici ve
Işadamlan Derneği
(MÜSİAD) Genel Başkanı
Ali Bayramoğlu, Bankalar
Kanunu amaç ve kapsamı
dışında faaliyetleri olduğu
gerekçesiyle Tasarruf
Mevduatı Sıgorta Fonu'na
devredilen 5 bankamn
yöneticileri ile gerekli
denetimleri uygulamadığı
öne süriilen Başbakanlık
Hazine Müsteşarhğı
görevlıleri hakkında
savcılığa suç duyurusunda
bulundu.
Bektrik kesintisi
• İstanbul Haber Servisi -
Avcılar'dakı trafo
merkezınde yapılacak
yenileme çalışmalan
nedeniyle yann ve pazar
günü bazı semtlere 9 saat
süreyle elektnk
verilemeyecek. Boğaziçi
Elektrik Dağıtım AŞ'den
yapılan açıklamaya göre,
08.00-17.00 saatleri
arasında elektrik
verilmeyecek yerier şöyle:
Esenyurt Merİcez Mahallesi
(Dikilitaş Mevkii), Örnek
Mahallesi, Hisar Fabrikası,
Tut Yapıştıncı, PCK Raf,
Yeni llaç, Birollar Otomonv
Fabrikalan, Milangaz
tesisleri ve Karayollan
Avcılar gişeleri.
Ulaşnn sonmu
• İstanbul Haber Servisi -
istanbul Otomobılcıler
Esnaf Odası Başkanı Semih
Kaçanoğlu, yaptığı
açıklamada, yaşanan ulaşım
ve trafık sıkışıklığı
sorununun, denizyolu ve
demiryoluna ağırlık
verilmesiyle
çözûlebileceğini belütti.
Insan hakkı ihlali olarak kabul edilen olumsuz uygulamalar engellenmeli
Açbkgrevlerinin
çözümü çare olamaz
G
revlerin yaşamsal tehlike
oluşturduğu dönemJerde
sivil kunıluşlardan yar-
dım alınmaktadır. 1992 yılında
Eskişehır Cezaevi sorunlannın
çözümü için dönemın Adalet Ba-
kam Sayın Seyfi Oktay dönemin-
de başlayan bu uygulama, Agar
dönemi dışında sürdürülmüştür.
Insan Haklan Derneği, ÇHD, Ba-
ro ve Ceza ve Tevkifevleri Genel
Müdürlüğü temsilcilerinden olu-
şan bu heyetlerin müdahalesi ile
sorunlara geçici çözümler geti-
rilmiştir. Bu çözümlerin kâğıt üs-
tünde kalışı, uyulması etik ola-
rak zorunlu bır deklarasyona da-
hi dönüşmemış oluşu sorunlann
ağırlaşmasuıa neden olmuştur.
Aynca yinelenen olumsuzluk-
lar, bu gruplann müdahalesini de
etkısız hale getirmıştır.
Oysa, ınsan hakkı ıhlalı olarak
kabul edilen olumsuz uygulama-
lann engellenmesi için bu çö-
zümlerde anlaşma sağlanan ko-
nulann, kural haline dönüştürü-
lerek bu konuda genelgelenn dü-
zenlenmesi son derece olumlu
olacaktır.
Hukuksal yollara
başvurulnnıyor
T
ürkiye pratiğınde, açlık
grevlerinin çok denilebi-
lecek sıkhkla yinelendiği-
ni görüyoruz. Bu durum, Türki-
ye'de cezaevlenndeki hak gasp-
lannın yoğunluğunu göstermesi
yönünden ilginçtır. Ancak bu du-
rum, Türkiye'de infaz hukukuna
ilişkin sorunlann çözümünde hu-
kuksal yollann denenmediğini,
böyle bir geleneğin ohnadığuu
da göstermektedir.
Dünyada infaz hukukunun ge-
lişimi, tutuklu ve hükümlülerin
açtığı davalarla olmuştur. Bizde
ise 1 Ağustos Genelgesi'nin ip-
tah de içinde olmak üzere, birkaç
genelge iptali davası ile sınırlı
pratik mevcuttur. Ne yazıkki Da-
mştay, bu davalardaki aciliyeti ve
yaratacağı tnağduriyetı dikkate
almamakta, davalara, sıradan iş-
ler gibi yaklaşmaktadır. Ağar ve
Kazan genelgelerinin iptaJi için
açüğımız davalardaki tutum, tu-
tuklu ve hükümlüleri, hukuk yol-
lanna başvurmaya özendinne-
mektedır. Bir atama işlemini üç
günde yürütmeyi durdurma ka-
ranna bağlayan Danıştay'ın,
açıkça hukuka aykın olan 9-10
Mayıs Genelgeleri'nin iptali
amacıyla acılan davada hareket-
siz kalması, yaratılan sonuç yö-
nünden tüyler ürperticidir. İstan-
bul'da yargüanan tutuklulann Es-
kişehir'e getirilmeleri, açıkça
mevcut yasalara aykındır. Aynca
bugün geri alınmış oluşlan da bu
gerçeğın bır ifadesidir. Böylesi
bir yargılama süreci karşısında,
tutuklu ve hükümlülere "Yargı
yohınun sonunu bekleyiniz" de-
mek, ne denli yararlı olabilir?
647 Sayılı Yasa
yeterslz
B
ugün 647 Sayılı Yasa, esas
olarak uygulanmamakta-
dır. Aynca da 1965 yılın-
dan bu yana infaz hukukunda ye-
nihkler ohnuştur. Bu yeniliklerin
en önemlisi, "infaz"ın ıslah ola-
rak tammlanmasından vazgeçil-
meye başlanmış oluşudur. Bugün
ABD'de dahi, "Btah" ınsani bir
bakış açısı olmaktan çıkmıştır.
"Yeni jenerasyon" adıyla anılan
cezaevlerinde, bireyin kimliği ve
kişiliğinin silinemezliği gerçek-
liğinden yola çıkıhnakta, ınsan
onuruna saygılı ve insanın bede-
nen ve ruhen gelişimini özgür kı-
lan, hatta özel hayatlannın doku-
nulmazhğı hakkını tanıyan bir in-
faz anlayışı egemen olmaktadır.
Adil bir infaz rejimı uygulanma-
ya çalışdmaktadır Şurası muhak-
kaktır kı cezaevlerindeki "adil-
Hk" .dışandaki adaletle doğru
oranühdır. Ülkemizde de durum
budur. Sistem, cezaevleri olma-
yan bir toplumu yaratabilecek
koşullardan uzaktır. Özlemimiz
cezaevleri olmayan bir toplum-
dur. Ancak bugün, var olan yapı-
nın iyileştirilmesi ıçın mücadele
etmek zonındayız tnsanhaklan-
na dayalı hukuk için mücadele,
cezaevlerinde uygulanan huku-
kun ınsanıleştinlmesi için yoğun
mücadeleyı emrediyor.
Türkiye'de infaz sısteminin if-
las halinde olduğu saJt bızim sa-
vımız değildir. Bizzat Bakanhk
görevlileri, sisteme toplumsal
güvenin kalmadığını, Avrupa ve
BM Cezaevi Standart Kuralla-
n'nm hayata geçirilmediğini,
idari ve hukuki altyapının iflas
halinde olduğunu, fızıki koşulla-
nn, teknik konumlanmanın çağ-
dışı kaldığmı, personelin eğitim-
siz olduğunu behrtmektedirler.
Bu saptamalara karşın idare,
bugüne dek sorunu çözücü adım-
lar atmayı başaramamıştır. Za-
man zaman fiilen gerçekleşen
olumluluklar, mevzuata yansıü-
lamamıştır. Cezaevi gerçeğine
duyarh olmayan parlamento, so-
runu çözmek bir yana, daha da
kanştıran ve içinden çıkıhnaz ye-
ni düzenlemelere yönelmıştir. T-
MY'nin aşagıda irdeleyeceğimiz
maddeleriyle 647 Sayılı Yasa da
çignenmiştir.
TMY, 647 Sayılı Yasa'yı
yok sayıyor
T
erörle Mücadele Yasası,
diğer hükümlerinde oldu-
ğu gibi, infazla ilgili hü-
kümlerde de kazanıhnış tüm hak-
lan ortadan kaldıran, hatta mev-
cut 647 Sayılı Cezalann Infaznıa
İlişkin Yasa'yı da geride bırakan
bir uygulamaya temel ohnuştur.
Yasanın 16 ve 17 maddelerin-
de bu yasa kapsamına alınmış
olan hükümlülenn ve tutuklula-
nn tek ya da üç kişüik oda siste-
mindeki cezaevlerinde banndın-
lacağı, bu kişilerin birbirleriyle
irtibat ve haberleşmelerinin en-
gelleneceğı, cezalannın en az üç-
te birini iyi halle geçirmek koşu-
luyla şartla salınmalanna 3 yıl
kalanlann başka cezaevlerine
nakledılebıleceklen, şartla salın-
mak hakkmın, ölüm cezalannın
yerine getirilmemesine karar ve-
rilenlerde 36, müebbet hapis ce-
zası hükümlerinde 30, diğer hür-
nyeti bağlayıcı cezalara mahkûm
olanlarda, hükümlülük süresınin
3/4'ünü çekmeleri halinde ger-
çekleştinleceğı hükümlerini ge-
tirmiştır. Aynca şartla sahverüme
hakkı, özel ağırlaştıncı yaptınm-
larla kısıtlanmıştır.
Görüldüğü gibi 16. madde,
yargı karan ile mahkûm olan ki-
şilerin cezalannın infazında çok
açık bir biçimde iküi bir ölçüt ge-
tirmekte ve terör suçlanndan
mahkûm olan kişilerin hücrelere
kapatılmasım öngörmektedir.
Nasıl bir suç işlendiği zaman
suçun türüne ve işleyenine bakıl-
maksızın yargılama süreçleri tüm
kışiler için aynı ise benzer şekil-
de yargılama bitip yargı hükmü
kesinleştikten sonraki süreçte de
aynılık, eşitiik gereklidir.
Klasik ceza infaz hukuku an-
layışına göre hüküm kesinleştik-
ten sonra dönüp geriye bakarak
infaz uygulamasına gidilmesi
olanaklı değildir. İnfaz anınHa
mahkûmun hangi suçtan hüküm
giydiğıne bakılmaz. tnfaz, bütün
kişiler için bir örnek uygulanır.
Bu durum "infazda eşiüik" ola-
rak adlandınlır.
Işlenen suçun türüne göre özel
bir infaz uygulamasına gidilme-
si açık bir siyasal tercihrir. Dev-
let, hukukun genel ilkelerine rağ-
men, anayasasına rağmen eşitiik
ilkesini bir kenara atabılıyorsa ve
özel bir davranışa yöneliyorsa bu
suçlardan mahkûm olanlara kar-
şı siyasi bir şekilde hareket ettı-
ğini ve bu kışilerin siyasal suçlu-
lar olduğunu da kabul etmek zo-
rundadır.
Terör suçlannın cezalannın
hücrelerde çekileceği hükmü
Amerikan modelınden ithaldir.
Mahkûmlan demir kafeslere ka-
patan, onlan insanlıktan çıkar-
mayı hedefleyen, ebJileştirilecek
varhklar olarak gören ve bu ha-
üyle bir melodram olarak filmle-
re de yansıyan tamdık bir manza-
radır. Fakat bütünüyle de bize ya-
bancı bir sistemdir. "Tecrit" yo-
luyla ıslahın var olan infaz huku-
ku anlayışıyla, toplumsal gele-
nekle ihşkisini kurmak mümkün
değildir.
Klasik cezahukukunda cezala-
nn ınfazıuzun bır zaman sürecın-
de, uygulana uygulana birtakım
ilke ve ölçütlere ulaşmıştu. Ceza-
lann infazının insancıllaşmasın-
da gerek tutuklu ve hükümlülenn
cezaevlerindeki mücadelelerinın,
gerekse demokrası mücadelesi-
nin önemli bir payı ohnuştur. Şu-
rası açıktır ki cezalann infazına
ilişkin düzenlemelerle, ülkenin
demokrasi düzeyi arasmda doğ-
rudan bir ilışki vardır.
Klasik infaz hukuku neyi
amaçlar? Hükümlülerin özgürlü-
ğünü kısıtlamanm sının nasıl çi-
zilecektır? Terörle Mücadele Ya-
sası'nın cezalann infazına ilişkin
hükümleri bu sorulan anlamsız
bulup yok sayıyor. Çunkü infaz-
daki amacuu, "hükümlûJerin ki-
şiliğinin yok edilmesi" olarak
özethyor.
Dönemin Adalet Bakanı Sayın
Sungurlu, Terörle Mücadele Ya-
sası'na yerleştırdiği "yeni infaz
anlaytşını" Avrupa ve Ameri-
ka'da uygulanan, aynca Birleş-
miş Milletler standartlanna da
hâkım olan görüşle düzenledikle-
rini ifade etmiştir. Oysa bugün
bütün ülkelerdekı infaz siyaseti-
nin asgan kurallannı beUrleyen
"Birkşıniş Mületkr Tutuklu ve
Hükûmlûlere Karşı Uyulması
Gerekli Asgari Standart Kunü-
hr" incelendığinde, bu savın ke-
sinlikle gerçeği yansıtmadığı gö-
rülecekrir.
Birleşmiş Milletler Standart
Kurallan'nın ana ilkesınde bu
kurallann tarafsız olarak uygula-
nacağı beürtilerek; tutuklu ve hü-
kümlüler arasmda;
"Irk, renk, cinsiyet,dfl, din, po-
Ktikyada di§Ergörûşjer, uhısalya
da toplumsal köken, mülkiyet,
doğum yada diğer sosyal statûfer
baknnmdan hernangi bir ayınm
gözetinneyecektir'' denilmekte-
dir. Terörle Mücadele Yasa-
sı'ndaki düzenleme, tutuklu ve
hükümlülerin politik görüşlerine
göre ayınma tâbi tutulduklannın
açık kanıOdrr. Bir yanda adli tu-
tuklulara ve siyasi tutuklulann
bir bölümüne uygulanacak 647
Sayılı Yasa durmaktadır. Diğer
yanda 3713 Sayılı Yasa ile yeni
düzenlemelere gidilmektedir.
SÜRECEK
Diğer infaz kurumlanna nakil
Y
asa diğer infaz kurumlanna nakılde de
farkhhklar ve eşitsizlikler yaratmakta-
dır. 647 Sayıh Yasa'da nakille ilgili
özel bir hüküm yoktur. Tüzükte ise 238-244.
maddeler arasında bu konuya ilişkin düzenleme-
ler yer almaktadır. Ancak nakil istegmnı gerçek-
leşmesine Uişkm bir süre şartı yoktur. Yasanın 16.
maddesi bu yasa kapsamındaki tutuklular için,
kapalı cezaevine nakillerinde dahi süre koşulu
getirmektedir. Bu süre, tüzüğün 116. maddesi
koşullannca yararlarulan yan açık ve açık ceza-
evlerine nakil olanağını da ortadan kaldırmakta-
dır.
Şarttı salıvermede doğan
huioıfcsuzluk
C
eza türü ve süresi bakımından aynı du-
rumda bulunan hükümlülerin eşit ko-
şullarda salıverümesı, şartlı sahverme-
nin temel kurahdır. Yasanın 17. maddesi;
"Bu kanuB kapsamma giren suçlardan mah-
kûm ofaudardan TBMM taranndan ölüm cezala-
nnın yerine getirilmemesine karar verüenler 36
yıflannz, müebbet ağır hapis ce/asına hükumlû-
kr 30 yıDanıu, diğer şansi hflrriyeti bağlayıa ce-
zalara mahkiim edihniş oianlar hükümhihık sü-
resinin 3/4'ünü çekmiş olup da iyi haii hükümlü
niteliğiiKkbuhuıdaklantakdBtletalepferiobnak-
sjzın şartia saflverffirier.
Buniardan, tutuklu veya hfikûmlfi iken firar
edenkr veya firara tesebbüs suçundan veya ceza-
eviidaresine karşı ayaldanmasuçundan mahknm
edilmiş bulunanlariledisçıfin cezasıolaraküç de-
fa höcre oapsi afam; oianlar, bu disipfin cezaian
kakhrünuş oba bfle şartb sabverimeden yarar-
lanamazbr"
hükmü getırerek, şartlı salıverme kurumu ile
tamamen çehşen bir uygulama yaratmaktady.
Hükümlülerde "yasakairşısmdaeşitrir"ler Fakat
bu madde, diğer maddelerde de sıkça yinelediği
"eşitsiz'' durumu sürdürmekte ve anayasaya ay-
kın bir düzeıüemeyi yasaya yerleştirmektedir.
Aynca 3. fıkrada bu hükümlüler hakkında 647
Saydı Yasa'nın 19. maddesinin 1 ve 2. fikralan-
nın uygulanmayacağı belirtihnektedir.
Uygulanmayacak olan 1. maddede:
4 kez hücre cezası alanlar, şartlı salıverme hak-
kındanyararianmaktadır. 3713 Sayılı Yasa ise üç
kez hücre cezası ahnayı (bu disiplin cezası kal-
dmhnış olsa dahi) şartlı saliverüme hakkmı ya-
kan bir durum olarak görmektedır. Şartü sahver-
meden yararlanma süresi, 19. maddede 30,20 ve
1/2 oranlanndadır. Yasa, ölüm cezalannın yeri-
ne geürilmemesine karar verilenlere 6, müebbet
ağır hapis cezası hükümlülerine 10, diğer şahsi
hürnyeü bağlayıcı cezalara mahkûm edilmiş
olanlara ise 1/2 oranında "zam" getirmektedir.
Bu durum şarth sahvermenin, cezanm "törü"
ve süresi yönünden eşit durumda olanlara eşit bir
biçimde uygulanmasını zorunlu kılan, genel ku-
rak da aykındır. Kaldı ki yasanm 19. maddesin-
deki son düzenleme, 6.6.1990 tarihlidir. Bu dü-
zenleme, uygulamalann çıkardığı sonınlarve in-
fazdaki yumuşama siyaseunin bir devamı olarak
gündeme gehniştir. Bir yü sonra Terörle Müca-
dele Yasası kapsamına alınanlar yönünden yara-
tılan bu eşitsizlik, anayasaya aykmdır.
BİRBAK1MA
SERVER TANİLLİ
Kadınların Mücadelesi
Sünecek...
Bu yazj, her zaman yaptığım gibi, çarşamba gü-
nü noktalanmıştır. Böylece, Apo ile ilgili toplantının
sonucu hakkında bir bilgim yoktu. Asıl açıklayama-
dığım ise şu oldu: Niçin Avrupa Insan Haklan Mah-
kemesi'nin vereceği karar beklenmez de, hemen
birşeyler yapmak istenir. Içimizdeki acılar, tamam;
ama onun yanı sıra yurdumuz ve insanlanmız için
acısız bir gelecek kaygısı hiç mi çekilmez? Üstelik,
ucuna "aday" olarak iliştiğimiz bir dünyanın değer-
leri ve gerekleri.
Bunlan düşünürken daha da irkiltici olan, 12 O-
cak günlü Hürriyet'in "Fazilet Çomaüı" başlığı ile
verdiği şu haber oldu: Fazilet Partisi, Öcalan'ın ida-
mından yana olan MHP'ye, "öcalan la ilgiliyasalsû-
recin tamamlanması için her türiü desteğı sağlanz.
Gerekirse hükümeti de boz. DYP'yle bîhikte arkan-
dayız" diye mesaj göndermiş.
Nelerin çiğnendiğinin farkındasınız değil mi?
Yeni bir yüzyılın ta başında elimizdeki siyaset mal-
zemesinde bunlar da var.
Kokan ve çürütücü bir ortam...
Bu haftaki yazımın konusuna geleyim.
Masamda bır dergi ve bir de kitap.
Dergi, Fransız Komünıst Partisi'nin Bakış adlı ay-
lık dergisi: Son derece ağırbaşlı ve fikir ağııiıklı bir
yayın organı. "Kadınlann haber verdiği dûnya " baş-
lığıyfa, kadın sorunlanna aynlmış. "2000 yılının şa-
fağında, toplumda, herkes için özgürlüğûn ve uy-
gahıkta ilerlemenin taşıyıcısını araştırdığtmızda, bir
kez daha kadınlann kurtuluşlan için verdikleh mü-
cadeleyı buluyoruz" diyor ve sorunlan sergiliyor.
Önde gelen bir Avrupa ülkesi de olsa, Fransa'da ka-
dınlann sıkıntılan var. 80'li yıllann sosyalist yöneti-
minin kazandırdıklannı, sonra gelen sağcı yönetim-
ler kırkıp geri almışlar. Çeşitli konularda aynmcılık
ve eşrtsizlikle karşı karşıya Fransız kadını. Onlan gi-
dermenin yanı sıra, siyasal temsilde eşitiik gibi ye-
ni fetihlerin arkasında. Kimle başaracak bunlan?
Kadın-erkek beraber! öyle olduğu için de, dergi,
kadınlarta erkeklen beraberce 15 Ocak'ta Paris'te
Bastılle'deki göstenye çağınyor.
Kavganın yüreği bu pazar Bastille'de atacak...
Kitap da, Arslan Kaynardağ'ın en son yayımla-
dığı bir inceleme ve antoloji: Adı da, Kadın Felsefe-
cilerimiz.
Türkiye Feteefe Kurumu'nun yayını eser.
Arslan Kaynardağ'ı okuriara uzun uzadıya tanıt-
manın anlamı yok. Araştırmalannı daha çok Türk dü-
şünce tarihi ile Türkiye'de felsefe ve Türk felsefeci-
leri üzerinde yoğunlaştıran bu değerii kalemin, bu
konulara getirdiği aydınlık ve katkı tartışma dışı. Zik-
rettiğimız son çalışma ise, çağdaş tarihimizde ge-
cikmeli de ortaya çıkmış olsa, "aydın kadın'm bir
öyküsü.
O öykünün felsefeci olarak ilk temsilcisi de Fat-
ma Âliye. Ünlü Cevdet Paşa'nın kızını, romanla-
rmdan, bu arada Muhadarat'uvian tanıyorduk. Ya-
zanmızın bir de felsefeci yant var ki, Kaynardağ'dan
öğrenıyoruz. Kavgasının başına kadınla erkeğin eşit-
liğini ve bu yokJa mücadeteyi koyan Fatma Âliye Ha-
nım'ın anısı önünde nasıl eğilmez oluruz?
Ne var ki, Cumhuriyet öncesinde kadın yazaria-
nmız varlıklannı ispatlasalar da, kadın felsefecileri-
mizin asıl ortaya çıkmalan Cumhuriyet'le gerçekle-
şiyor. Sayın Kaynardağ, onlar arasında liselerde ilk
kadın felsefe öğretmenlennin bir listesinı veriyor
Semiha Cemal, Şaziye Berin Kurt, Tezer Ağaoğ-
lu (Taşkıran), Keyise Idalı, Faika Isameddin, Ney-
yire Baysal.
Onlan, üniversitede felsefe bölümünde ööretim
üyesi olarak görev alan kadınlanmız izliyor: İlk ka-
dın felsefe profesörümüz Kâmuran Birand'dan
başlayan daha da uzun bir liste...
Kitabın sonunda, bütün bu kadın felsefecilerimiz-
den titizlikle seçilmış usta işi yazılar.
Eser, Necla Arat'ın, 1998'de Cumhuriyet Yayın-
lan'nda çıkan Aydınlanmanın Kadınlan'ndan son-
ra, alanında yazılmış daha da özgün ve topartayıcı
bir çalışmadır. Cumhuriyet kültürümüzün pek göz
doldurucu biryanını önümüze sergilemiş bulunuyor
ki.eliöpülesi biriştiryaptığı Kaynardağ'ın...
Yazar, kitabının bir yennde haklı olarak şunlan
söyiüyor: "özgür düşünce ve laiklik ortamı bûtûn
insanlar için gereklidir; feisefecileriçin, özellikle ka-
dın felsefeciler için daha çok gereklidir. Felsefeci-
lerimiz böyle bir ortamda seslehni daha çok duyu-
racaklar, aydınlanmaya, düşünce ve eğitim alanına
daha çok katkıda bulunacaklardır" (s. 52).
Söz konusu laik örtamın karşısına ne türiü düş-
manlann dıkildiğini hatıriatmaya gerek var mı? Bu
saldınnın önüne dikilecek en sağlam kale de, hiç
kuşkusuzfelsefenin kalesi olacaktır. Onun muhafız-
lan arasında kadınlara daha çok ış düşüyon çünkü
saldınnın en başta gelen hedefı, kadınlardır.
Kadınlann amansız mücadelesi ise sürecek...
OzdenrirYararvefatetti
• İstanbul Haber Servisi - Ankara Sanayı Odası
kuruculanndan, uzun süre TÜSİAD Yüksek Istişare
Konseyi üyelıği yapan Özdemir Yarar, kronik astım
nedeniyle, bır süredır tedavı gördüğü Amenkan
Hastanesi'nde vefat etti. Yarar'ın cenazesi, bugün
Süleymaniye Camısi'nde kıhnacak cenaze namazmdan
sonra Zeytinburnu Kozlu Mezarhğı'nda toprağa
verilecek.
Tarihi eser operasyonu
• İstanbul Haber Servisi - Kadıköy'de İstanbul Mali
Şube ekiplerince gerçekleştırilen operasyonda, piyasa
değeri yaklaşık 200 milyar hra olan Urartu ve Roma
dönemine aıt 60 parça eser ele geçirildi. Olayla ilgili
Ahmet Kunt gözaltına alındı.
EğmiîhBip-Sen'den açHdama
• İstanbul Haber Servisi - Eğitim Bırlığı Sendikası
İstanbul 1 No'lu Şubesi'nden yapılan yazılı
açıklamada, çalışanlann vergi iadesi oranlarmm
1998'de 8.4 iken 1999 için yüzde 4'e indirihnesi
kınandı.
Düzeltme
• Haber Merkezi - Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni
Mustafa Çelık taranndan yapılan yazılı açıklamada,
11 Ocak 2000 tanhınde gazetemızde yayımlanan
Kanal 7 ile ılgilı habenn yanlış bılgiye dayandığı öne
sürüldü. Açıklamada, "Gazetede ıddıa edıldıği gibi
habere konu olan Jet-Pa ile ilgili Kanal 7, hiçbir
program yapmamıştır. Söz konusu yayınlar ATV'nin
Avrupa yayuıı olan ATV-ÎNT'te her gün prime-time'da
sürekli olarak yayınlanmıştır. Kanal 7, Jet-Pa ile ilgili
sadece diğer televizyon kanallan gibi ücretli reklam
yayınlamıştır" denildi.