19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14OCAK2000CUMA 14 JvLJJ-iJ. U.K. [email protected] Arthur Miller, Türk çevirmenin oyununun metninde değişiklik yaptığmı belirtiyor 4 BedePin soııu değiştirildi ırıi?Kültfir Servisi - Tanınmış oyun yazan Arthur Miller ın 'Bedel' (The Price) adh oyunu, yeniden Broadway'de, Royale The- ater'da sahneleniyor. îlk olarak 1968'de Broadvvay'de sahnelenen oyun, bûyûk yan- kı uyandırmıştj. Miller, geçen günlerde The New York Tünes gazetesinde 'Geç- mişin Göcü: Bedel'i Niçin Yazdun' baslık- lı bır raakale yayımladı. 'Bedd'de, oyunun iskeleti, 1929'daki büyük ekonomik kriz sonucunda ıflas eden dul birbabanın oğullan, Vıctor ve Walter'ın bu çizgide yollannın aynlması ile oluştu- rulmuş. Babasına sadık oğul Victor, ko- leji bırakmış ve geçinmelerini sağlayıp para kazanmak için polis teşkilatına ka- tılmıştır. Walter ise varlıklı bir cerrah ol- ma yolunda ilerlemiştir. Oyun yıllar son- ra birzamanlar polis oğul ve babasının ya- şadığı köhnemiş ve eski eşyalarla dolu olan çatı katında başlar. Bına artık amca- lanna kalan kardeşler, eşyalann satışı için bir araya gelirler. Gelirin nasıl paylaşıla- cağı konusundaki anlaşmazlık iki karde- şin olduğu kadar Victor'un eşi Esther'in de yanmış hayatını kesip açar. Tartışma ile üçûnün de yaşamda yaptıklan seçimler gözler önüne serilir. Tüm bu olaylar ara- sında uçurumlarla aynldıklan noktalar- da, olaylarla ilgısi olmayan 90 yaşındaki antik mobilya satıcısı Gregory Solomon, onlara yol göstermeye çalışır. Miller'Bedel'i 1967'deyazdığını, oyu- nun o yıllarda diğerlerini gölgede bırakan iki olaya kısmen tepki içerdiğinin kabul edilmesiyle dikkatleri çeküğıru beUrtiyor: Bu olaylardan ilki süregelen ve manen acı veren Vietnam Savaşı. Diğeri absürd (saçma) tiyatroyu içeren avangar- toyunlar. Arthur Miller, makalenin son paragra- finda Türk bir çevirmenin mektubuna de- ğiniyor ve şunlan söylüyor: "Elimde bir de metinde sadece bir değişiklik yapoğına beni ikna eden bir Tfirk çevirmenin mek- M iller'ın 'Bedel' adh oyunu, Broadway'de yeniden sahneleniyor. Ünlü yazar bu oyunu neden yazdığına ihşkin The New York Times gazetesinde yazdığı yazıda, Türk çevirmenin metinde değişiklik yaptığına değiniyor. Oyunun çevirmeni Nüvit Özdoğru ise oyunun ilk versiyonunu yeğlediğini belirtiyor. Yazar ile mektuplaştığını, önerisini kabul ettirdiğini söyleyen Özdoğru, Miller'ı çiğneyerek hiçbir değişiklik yapmadığını vurguluyor. tnbtı var. Çevirmen mektubunun somın- da, oyundaki, biri polis ofaın iki kardeşm ıi7faynamtş yp nfkpü ntarak yıımnıktapn» ve bir daha birbuierinin yüzünü görme- me noktasuıa geldikleri ve bunu talrîbea eski eşya sancısı, pofis ve eşinin aa bir ses- siziiğe büründüğü son sahneye değmiyor. Karakterier sahneyi terk edecekfcri s n - da çevirmen, gözyaşbn içinde poBs kar- deşinin koDarmaantmasıiçin abi YVrtter'ı sahneyedöndünnesigerektiğmden söz edh yor. Gerekçesini de şöyle açıkhyor Metnin gerektinliği biçimde eğer kardeşler nziaş- madan ayntarbrsa durumnn sadeceötüm- le sonuçtanabilecek bir kan davasma dö- nüşeceğmi ve bununseyirayi korkutabite- ceğuıi söylüyor. Oyunun Türkçesi de de- rinliğini aşarak böyie bir sona erişrvor." 'Öneriyi MiBer'a kabul ettirdim' Makalede adı geçmeyen çevirmen Nü- vit Özdoğru, konu hakkında şunlan söy- lüyor: "1968'de New Yorkta sahnelenen ^ ııiMnnüıiMiı \t liııın ImlılııııiMiıhıııılı fcjıı ONK Copyright ajansma Daşvurdum. Kı- sabrsÛTtsonraroetinbanagöoderidLÇe- vfciyebasfaunak üzereyken ajans bana ftze- rhde 'yeniden gözden geçirilmiştir' yazan bir başka metin daha gönderdL MnVı; oyunn ikiverayon yazmştL tkia araaada- ki değişikhlderi behrkdim. İkmd wnl- yondaöyfcıbir noktavar ld,seyirdkardeş- lerden birini tntacaktL Bunu eagdkmtk, oyundaki dengeyi bozmamakiçnıyiBM», yazdığı Qk versiyonun s itaiğinibdrtnm.Oyuıd»ld<! Artbv MnVr'n yrahğı 'Bedel' adh oyunu Kenter Tiyatrosu oynamışü. gözönündebuhıııdarank tarafa kaymaması içaı yapnfpı ba mizde. Metin And 1970 Mart'mda Uhıs gazettriade yayuaianan yaasmda 'Be- ddfea şöyk söz ediyor: "Bedel'i en çok iki baknndan sevdım. Önce Miller'ın çiz- diği Yahudi eskicı rolü, bir de Nüvit Öz- dogru'nun tektek sözcüklere vanncaya dek tngüizce bir oyunu her şeyiyle dilimize ka- zandırdığııçmt 'ArtiHirMiBer'ınbana.ti- JBİHI—II IIBHIIIIIIIIII llll İflİI llj I IIİI.İII lll ı BMrak eüniyor değffim." nğnn mektuptaşmalanlan da DMB açk- ça görebihrsMK U ııj •mlı, yazan v ^ t yerek hiçbir degşldkya|»»dm 'Bedel'in çevirisini Miller'ın anlatbğı gibi bitirseydim çevirimi ne Devlet Tiyat- rosu, ne Kent Oyunculan ne TRT ne de seyircimiz kabul ederdı. Aydm Belediye Tiyatrosu da 'Bedel'i şu günlerde aynı çe- viriyle oynamakta. Otarihîerde çevirim üze- rine basınmuzda yazılanlar da bugün eli- Artfaur MiDer'ın mektupton Elimizde Özdoğru'nun Miller'a gönder- diği mektuplar buhmmadığı içm, Arthur Mil- fcr'in çevirmen Nüvit Özdoğru'ya gönder- diği mektuplardan ahnülar sunuyoruz: 27 Ekim 1968- " 'Bedel'in Türkiye'de ilgiyle karşılanmasından beni haberdar et- tiğiniz için teşekkür ederim. Tanıdığım yaşamla ılışiksız gözüken çok U2ak yer- lerde, yazdıklanmızın anlaşıhnası beni hep hayrete düşürmüştür. Bu aynı zaman- da keyif verici bir durum. Havalann so- ğumasıyla daha çok kışinın tıyatro salon- lannı doldurmasını umuyorum." 5Nisan 1%9-" 'Bedel'inTürkiye'deka- zandığı başan beni çok memnun ediyor. Sahnede iyi ile kötünün farkını çok iyi bi- len birinin varhğı ise beni daha da mutlu ediyor. Türkiye'ye gelip gelemeyeceğimi Tann bılir ama sizin tartışma konulannız günüme anlam kattı." 18 Ocak 1970- "Mektubunuz için teşek- kürederim. 'Bedel'in etki yarattığı bilmek çok hoş. Oyunum üzerinde çahştığınız için size tekrar teşekkür ederim. Türk telif haklan konusunda bana bir şey sormayın. Ülkelerhakkında tarüşarak zaman harcamayalım; küçük armağanla- nnız için Tann'ya şükrediyorum. Telifle- ri kullanarak Türkiye'yi ziyaret etme dü- şünceniz çok cazip fakat seyahat etmeye gerçekten vaktim yok... Umanm oyunun, Kenter Tiyatrosu yapımında her şey yo- lunda gıder. Lütfen beni gelışmelerden haberdar edin." 'Türk dostu' Pierre Loti'nin 150. doğum yıldönümü için çeşitli etkinlikler düzenleniyor 4 Türkiye onun için vatan demektir 9 Kültür Servisi - Abdülhak Şinasi Hisar'ın -Lo- ti'nin bürün kanaatiyie Turkkr lehinde dünya ça- pında yapoğı teshü propagandayi, effi senedir Tür- Idye'degehpgeçenhüknmetleriıı topu yapamann^- ' ar" dediği 'Türk dostn' Pierre Lotinın 150. do- ğum yıldönümü nedenıyle çeşitli etkinlikler dü- zenleniyor. "Toplumsal Tarih'' dergisi bu ayki sayısuıda Lo- ti için bır dosya hazırlamış. Dosyada yer alan Fa- ruk Ersöz'ün "Gâdümlü Bir Yazar Olarak Pierre Loti" başlıklı yazısı çok aynnüh biçimde Loti 'nin yaşamını aktanyor. Yazısına Claude Farrere'nin, "LotiiçinTürkhegençHkdemektir önce, sonra aşk demektirvevatan demektir sonunda" göriişüyle baş- layan Fanık Ersöz, bu kapsamlı yazısuıda yaşadı- ğı dönemde ünü dünyayı tutan Fransız deniz suba- yı Juhen Viaud, yazın dünyasındaki Pierre Loti'nin Türkiye'yi ikinci vatanı saydığını belirtiyor. Yazı- dan yazannTürkiye'ye gelişleri ve bunun roman- lanna etkisi üzerine olan bölümlerden auntı sunu- yoruz: 14 Ocak 1850 günü doğan Pierre Loti ardında kırk kadar yapıt bırakır. Resme ve piyanoya tutkun olan Julien Viaud'nun ismi, Thaiti'de Kraliçe Po- mere'nin nedimelerinin tropikal bir çiçeğin adını (Loti) takmasıyla Pierre Loti'ye dönüşür. La Couronne fırkateyniyle Selanik'e gönderilme- si, yaşanunda bir dönüm noktası oluştunır. Müslü- man mahallelennde dolaşırken 18 yaşlannda bir Çerkez kızına, Aziyade'ye âşık olur. Bu arada Istan- bul'daki Gladiateur gemisinde bir göreve atanır. Azi- yade de sonbaharda Istanbul'a gelecektir; çünkü ko- cası Abeddin evini başkente taşıyacaktu. tstanbul'da önce Beyoğlu'nda bir otelde kalan Lo- ti, daha sonra Beyoğlu'nun tenha bir köşesinde Ha- liç'e bakan bir ev tutar. tlk izlenimlerine bakılırsa bu kente hayran olduğu söylenemez. Her şeye yaban- cıdır; bir turist gibi dolaşmakta, "sık sık Azryade'yi düşünmekte ve onu, dûşüncelerinin derinKklerinde yer etmiş bulduğuna şaşmaktadır" Beyoğlu'ndaki evinde kâldığı ilk haftalarda tanıştığı bir Ermeni pa- pazdan ilk Türkçe derslerini ahr. Giderek Hnistiyan- lann yaşadığı Beyoğlu ona sıkıcı gelir. Çarşılan, kahveleri ve insanlanyla Türklere özgü bir semte yer- leşmeye karar verir; fes ve kaftan giymeye, "çocuk- lar nasıl askercflik oynuyorsa o da öyie bir 'efendi' gibi davranmaya" başlar. Eyüp'te bir ev tutar ve buraya taşınır. Aziyade ile bu evde buluşacaktır. Zamanla Eyüp halkından biri olur çıkar. "Dûnyanın en güzel ülkeİerinden birinde oturduguna" ınanmaktadır artık, üstelik iki ayn ki- şıligı birlıkte götürmektedir, "resmen her zaman ol- duğu gibi, ama olabikliğince nadir Mös>ö Loti" di- ğer zamanlarda ise Arif Efendi 'dir. Çünkü ona göre insan Istanbul'da keyfince ve denetimsiz yaşayabi- lirdi. Ama nasıl oluyordu da, Aziyade Julien Vi- Kültür Bakanlığı, mektuplarını satın aldı, kolokyum duzenliyor Ankara y da anma toplanüsı Kütür Servisi • T C. Kültür Bakanlığı, Türk dostu Fransız yazar Pierre Loti'nin yazdığı 525 mektuptan oluşan bir koteksiyomı satın aldı. Kültür Bakanı Iste- mihan Tabv'ın yaptığı açıklamaya göre, Paris Büyü- kelçiliğimız aracılığıyla satın alman koleksiyon, Pier- re Loti'nin 1910'lu yıllarda Fransız devlet adamı Lo- uk Barthou'ya ve diğer bazı yakmlanna yazdığı mek- tuplan ıçeriyor. Yazarın mektuplaruu kitap haüne ge- tirme çahşmalannı sürdüren Kültür Bakanlığı.bugün 150. doğum yıldönümü olan Pierre Loti için Ankara'da bir anma toplanüsı duzenliyor. Bugün saat 11.00'de Devlet Resim ve Heykel Müzesi Şark Salonu'nda ta- nıtma toplantısı, saat 15.30'da da Kültür Bakanlığı 75. Yıl Salonu'nda da anma toplantısı yapılacak. Aynca ül- kemızde 1920'li yıllarda kurulmuş, 1930'lardan sonra faaliyeti sona ermiş olan Pierre Loti Dostlan Derneği, Kültür Bakanlığı'nm girişimlerryle yeniden kurulma aşa- masında. Ötekı etkinlikler şöyk: 1) Fransa'dan davet edi- len Rocheford Müzesi Müdürü ve Pierre Loti Derne- ği Başkanı'nın katılımıyla bugün yapılacak toplanü 2) 4-5 Mayıs tarihlerinde Fransız ve Türk bilim ve edebi- yat adamlan ve kadınlannın katılımı ile tstanbul'da '21. Yözyıb Girerken Pierre Loti, Türkrve ve Avrupa: Pierre Loti'nin 150. Doğum Yddönâmânde Törloye ve Avnma'nm Siyasi ve Edebi tMşkfleri' konulu bir kolok- yum düzenlenmesi.3) 2000 sonbahannda kolokyumun devamnıın Rocheford'da yapüması. 4) Eyüp'te Pierre Loti Dokümantasyon ve Araştırma Merkezi olustunıl- ması.5) Pierre Loti üzerine yapılacak yaymlann, lisan- süstü ve doktora tezlerinin desteklenmesi. aud'nun evine rahatça gidip geliyordu. Loti'ye gö- re bu durum çevrede "üstü kapah biçimde kabul edümisti".. Kimileh Aziyade'nin hiçbir zaman var olmadığını. sanal bir sevgili olduğunu vurgularken Gide, Cocteau ve Goncourt kardeşler gibi kimileri de onun aslında bir erkek olduğunu ısrarla öne sür- müşlerdir. Julien 1876-1877 kışını Aziyade ile Eyüp'teki evinde geçirir... Aziyade ile_yaşadığı bu aşk ona Türk dünyasının kapısını açar. Öte yandan gelişen siya- sal olaylar karşısında "gönmnûn haritadan süinmek istenen bu ülkeden yana olduğunu htç farkına var- maksmn yavaştan Türkleştiğini'' itiraf etmiştir... Genç subay 17 Mart 1877'de, Osmanlı-Rus Savaşı'mn çıkmasından bir süre önce, sevgilisine döneceği sö- zünü vererek tstanbul'dan aynln-.Türkiye'den dönü- şünde sıkıntı ve özlem kaplamışür içini. "Aosmm tnrknsünü söytemek. içindeld acıyı önüne gelene hay- kn-mak" istiyordu. Nasılsa günlüğü elindeydi. Ufak tefek değişikliklerle tstanbul'da kaldığı süreyi çok öz- gür bir tarzda roman gibi yeniden yazmaya başladı. Yalnızca isimleri değiştirdı; Hatice'yi Aziyade, ken- disini Loti adında bir tngiliz subayı yaptı... Julien Viaud'nun ilk yapıtı 'Azryade' Ocak 1879'da satışa sunuldu. 1879 sonunda ikinci romanı 'Le ma- riage de Loti' dergıde tefrika edilince birdenbire üne kavuştu. Üçüncü romanı 'Le Roman d'un spahi'de Pierre Loti imzasını ilk kez kullandı. 'Ffcur de'en- nui' (1882), 'MonfrereYves' (1883), 'Pecheur d'Is- tande' (1886) art arda yayımlandı, son romanı ile Fran- sız Akademisi Vıtel ödülünü aldı. (...) 6-8 Ekim 1887 tarihleri arasında İstanbul'da kalan Pierre Loti, bu üç gün içinde eski günlenn izi- ni sürmeye çahşır... Çılgınca koşuşturma Topkapı 'da Aziyade'nin mezannda noktalanır. Bundan böyle tstanbul'a her gelişinde bu mezan ziyaret edecektir. Bu üç günlük ziyaretini 'Fantome d'Orient' adlı ki- tabında anlatmışbr. 12-15 Mayıs 1890 tarihleri arasında Osmanh baş- kentınde kalan Loti, Yıldız Sarayf nda Sultan Ab- dülhamid ile görüşür, Mecidiye nişanıyla taltif edi- lıı. Bu üçüncü tstanbul yolculuğundan 'Constanti- nople en 1890' çıkacaktır. Türklere duyduğu bağülık ve saygı Dördüncü gelişi 12-18 Mayıs 1894 tarihine rast- lar. Abdülhamid'in davetlisi olarak Cuma Selamlı- ğı'nı izler; Fransız sefıri Paul Cambon'un eşliğinde Bursa'ya gider. Bursa yolculuğu izlenimlerini 'La Mosauee Verte'de anlatmışür. 9 Eylül 1903 günü Julien Viaud beşinci kez tstan- bul'a geldiğinde 53 yaşında ünü dünyayı tutmuş bir yazardı. Günlerini, Fransız karakol gemisi komuta- nı sıfafl nedenıyle.resmıresepsiyonlara kaularak, Türk ve yabancı çevrelerden ileri gelenlerle görüşmeler yaparak geçiriyordu. (...) 'LesDesenchantees' adh ro- manı müthiş başan Ica7amr 1910 Ağustos'unda al- tıncı defatstanbul'agehrve 15 Ağustos-22 Ekmı 1910 tarihleri arasında dokuz hafta tstanbul'da kalır. tstan- bul'a romanında adını Cenan koyduğu Leyla, dola- yısıyla Marc Helys hakkında gerçeği öğrenmek üze- re gelmişti. (...) Loti ekim sonunda Rocheford'a dön- • ıvı yürekli, yiğit, dürüst bir ırk' • Ömürleri boyu Türkiye'ye hiç ayak basmamış Batıhların Türkleri bu kadar kötü tammalan, Türklerden bu kadar habersiz olmalan insam isyan ettiriyor. Amerika'dan yeni döndüm, orada da Türklerden sıklıkla "Asya aşiretieri, barbarlar" diye söz ediyorlar. Oysa ben yeryüzünde onlardan daha iyi yürekli, daha yiğit, daha dürüst ve uysal bir ırk bulunduğunu sanmıyorum. (...) Değersiz çağrıma kulak verileceğini biç ümit etmesem de Avrupa'nın yüzüne şunlan haylarmak gereğini duyuyorum: "Türkleri bağışbıvm, arda kalanlara kıymayın! Dürüstlük ve yiğhîik herkesten ç^fc nrjfarfia'iir O^liinn mcmlpkpri rtmgmliğtnI saygmın, yetingentiğin ve ibadetin son sığmağMÜr!" (Pierre Loti, "Les Turca massacrent", Türkçesi Faruk Ersöz) ' I v ı V i^Ü^^H 1» - •*••• 9 H dü. 60 yaşıru geçmış olmasına karşın giderek artan bir ateş ve coşkuyla Türkiye'yi savunmaya koyuldu. Önce Figaro'da sonra Gıl Blas'da sürdürdüğü yazı- larla Avrupa'yı küçük Balkan devletlerinin suç or- tağı ilan etti. Loti, Baü'nın Hnistiyanlık adına salduganlarla dayanışmasına karşı çıkıyor, Türklere yöneltilen suç- lamalann aslında bir iftira olduğunu belgelere daya- narak ortaya koyuyor, kamuoyunu uyarmak için bık- madan yılmadan didiniyordu. Avrupa'nın "ucuzHı- ristrvanhkanlavTşını'' ve Türkleri aşağılayan tutumu- nu eleştinyor, "Türkiye'ye hiçbir zaman ayak bas- madıklanhalde" Türklere kara çalmaya uğraşan "sa- uhnış yazar bozuntulanna" ateş püskürüyordu. Kar- şılığında ise eleştirilere ve acımasız alaylara konu olu- yor, kınanıyor ve küfürlere maruz kalıyor, bol bol düş- man kazamyordu. Fransız basmına göre Pierre Lo- ti kendisine roman konulan esinleyen Türklere şük- ran borcunu ödemekteydi. Ama Pierre Loti geri adun atmadı. Jean Jaures'nin ricası üzerine yazılanna L'Humanite'dedevam etti. 22 Ocak 1913'te'Turqu- ie agonisante' piyasaya çıkü. Bu kitap Loti'nin ma- ruz kaldığı olaylara tanıklık eden mektuplardan ve makalelerinden oluşan bir derlemedir ve Bulgar vah- şetini aynntılı biçimde sergilemektedir. Loti'nin Türklerden yana oluşu nasıl açıklanabi- hrdi? Bazı Fransız araştırmacılann öne sürdüğü gi- bi, 35 yıl önce yaşanmış bir aşkın anısı siyasal bir tavır almaya yetebilir miydi? Loti "Turklere duydu- ğu bağhhk ve saygnun çok daha az kişisel nedenlere bağh" olduğunun altını çizmektedir.(...) O, özellik- le "sadakat, dürüstlük, büyüidere saygı, konnkse- verlik. düşman olma>an herkese beslenen, hatta hay- vanlan da kapsayan sınırsız şefkat" gıbı artık Avru- pa'da sarsümış olan değerlerin hâlâ Türklerin yaşam biçemini belirlemesine hayranhk duymaktadır. Osmanh hükümeti şükran ifadesi olarak Loti'yi Istanbul'aresmen davet etti. 12 Ağustos-17Eylül 1913 tarihleri arasma rastlayan bu yolculuk onun Türki- ye'ye yedinci ve son gelişi olacaktı. (...) Birinci Dün- ya Savaşı'ndan sonra Türkleri savunan yazılar ya- zan Pierre Loti için 1920'de Piyer Loti Cemiyeti ku- rulur, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti tstanbul'un fahri hemşerisi unvanı verir.(...) Türkler lehine yürüttüğü bu kampanya giderek kendisinin Türklere yaklaşı- mında da değişikliğe yol açacak, Mustafa kemal'in çevresindekileri. vatanlarını savunan kahramanlar olarak selamlayacak ve kaderci bir bekleyiş içinde değil, haklan için savaşan Türk'e destek verecektir. Büyük Millet Meclisi hükümeti Loti'nin bu tutu- muna incelüdi bir yoldan karşılık verir. Fransa'daki temsilcimiz Ferit Bey'in eşi Müfide Hanım, Loti'ye Mustafa Kemal Paşa'mn bir mektubuyla Meclis'in hediyesi olarak bir halı vermekle görevlendirilir. Sağlık dunımu giderek ağu-laşan Loti, 10 Haziran 1923'te Hendaye'de ölür. YAZIODASI SELtM tLERİ İstanbul'u Yazmak Aynalı Pasaj'ı yazmıştım. Istanbul'un aziz yaza- n Çelik Gülersoy uyardı: Naum Tiyatrosu o yapıda değil, Çiçek Pasajı'nın bulunduğu yerdeymiş. Bu yüzden, yandaki soka- ğın adı da Sahne Sokağı'ymış. Sonra düşündüm, İstanbul'u yazmak günden gü- ne güçleşiyor. Eldeki kaynaklar birbiriyle çelişen bil- gilendinnelerie yüklü. Istanbul'u gerçekten yaşa- mış kişiler, yazık ki birer ikişer göçtüler dünyamız- dan; onlan özlemek kaldı. Hatıriadığım Istanbul'a gelince... ... Evet, elden geldiğince yazmaya çabalıyorum. Ama o kadar. Yazmak, her zaman "yaşatmak" ola- mıyor. Bir başka aziz dostumla, Halit Refiğ'le konuşu- yorduk. Konu, benim "Ge///7/*Kiz"hikâyemin geç- tiği mekânlar. Kadıköyü, Bahariye, arkasokaklar... Halit Bey, "Gelinlik K;z"dan yola çıkarak bir te- levizyon filmi gerçekleştirecek. Senaryoyu da ken- disi yazdı. Ben de coşkuyla okudum. Eski İstan- bul'da başlayıp günümüze kadar uzanıyor filmin öyküsü. "Eski" Istanbul dediğim, çocukluğumun kenti. Hepi topu kırk, hadi bilemediniz, kırk beş yıl ön- cesinin Istanbul'undan geriye ne kaldı? Betki de hiçbir şey. Işte Bahariye: Ahşap köşkleri, malta taşlı bahçe girişleri, kameriyeli bahçeleriyle o mi- mariden tek örnek kalmadı. Caddedeki kilise du- ruyor ama, öte köşedeki Asım Paşa köşkünün bü- yülü bahçesi de kendisi de yok oldu. Yıldızlar Altında Istanbul yayımlandığında eş dost telefon etti, geçmişteki gezintiden hoşnut kaldıklannı söyledi. Kim bu eş dost, hemen yanrt- layabilirim, yaşlan kırktan ille yukan olanlar. Yani yıldızlar altında bir İstanbul'u yaşamış olanlar. Dünkü İstanbul'u kime yazıyorum? Bilenlere, yaşamış olanlara mı? Yoksa genç kuşaklara mı? Her yazı önünde sonunda genç okuru gereksinir. Yazılann zamana direnme umudu başka ne olabi- lir ki?! Yıldızsız İstanbul'da yaşayanlara bu şehri kırk yıl önceki portresiyle duyumsatmak niye? Birkaç gündür sorup duruyorum: Yazmak iste- diğim İstanbul'u gençler niçin okusunlar? Yine Ziya Osman Saba'ya sığındım. Bu duy- gun şair, daha ellili yıllarda.. noktaladığımız yimnin- ci yüzyılın ellili yıllannda Değişen İstanbul'u yazı- yordu. Birtasansı varmış, ölüm yanm bıraktınyor Gündelik hayatıyla İstanbul'u, ama gözümüzün önünde her gün değişen şehri roman dokusunda kaleme getirmek. Değişen Istanbul'daki parçalar o tasannın çalışmalan. Olağanüstü güzellikteki parçalar, şehrin hayatındaki değişimleri saptar. Daha kaç yıl önce, Ziya Osman Saba Istanbul kül- türünün kararmakta olduğunu sezinler... Bazı yazar arkadaşlar, öyle diyen bir kitap oku- dum, elde kalanla yetinelim, elde kalanlann guzel- liklerini tadalım demeye getiriyoriar. Dünkü Tstan- bul'dan söz açmayı "nostalji modası'na veriyor- lar. Şu nostalji sözcüğünden iğreniyorum. Kosko- ca bir şehrin göçüp gittiğini görmek, nostaljinin dar ufkuyla ondurulamaz. Ama elde kalanla yetinmek için, elde kalanı korumak, bayındır kılmak gerekir. İstanbul'u koruduğumuz söylenebilir mi? "Gelinlik Kız"\ yaklaşık otuz yıl önce yazmıştım. Bir şeyler hâlâ yerii yerindeydi. Gerçi çocukluk yıl- lanmdan izdüşümlerie yazıyordum ama dile getir- meye çalıştığım mekânlan, Bahariye'de, Acıba- dem'de, hatta Suadiye'de bulmak mümkündü. Suadiye ve çevresi yeni yeni değişiyor; ama arka sokaklar, tıpkı Bahariye'deki gibi, henüz nefes alı- yordu, hâlâ özellikliydi oralan. Birden hepsi bitti. Şimdi kimeanlatacağım? AkJımatakılıp kaldı. "Ge- linlik Kız"\ yazarken hiç mi hiç böyle düşünmüyor- dum. ölüp gitmiş o insanlann hayat hikâyeterini ta- şımış mekânlar az buçuk ayaktaydı. Artık onlar da yok. Anlatmak istediğim Istanbul, bugünün genç in- sanlanna adeta bir hortlak hikâyesi. Nostalji filan değil. Doğrudan doğruya "korku ede- biyatı". Takvimde lz Bırakan: "ölülerl Hepimiz için yatvann Atlah'a..." Ziya Osman Saba. Kapj Brandstatter'in 'Seyahat Resimleri' • Kuhür Servisi- Karl Brandstatter'in New-York, Fas, Mısır, Hong-Kong, Amman ve Avnıpa'ya yaptığı yolculuklann etkilerini gravürler ve çini mürekkebiyle resmettiği 'Seyahat Resimleri' sergisi Avusturya Başkonsolosluğu Kültür Ofisi'nde bugün 19.00'da açılacak. Mimari, edebiyat, felsefe ve müzikten esinlenerek dinamik renk oyunlannı ve hareket süreçlerini kullanan sanatçmuı sergisinin ana temalannı çeşith kültürler, yerler ve zamanlar oluşturuyor. Hiçbir stil çerçevesinden etkilenmeyen Brandstatter işlerinde soyut ve şekilsel unsurlara yer veriyor. Bu gece aynca, sergı açılışmın ardından, 20.00'de Melin Molla'nın Bach, Beethoven ve Liszt'in yapıtlannı yorumlayacağı piyano resitali gerçekleşecek. BUGUN • BİLGİÜNİVERSİTESİ'nde saat 19.00'da, yönetmenh'ğini Jan TroeD'in yaptığı, başroUerinde Max Von Sydow ve Ghita Norby'nin oynadığı Hamsun adlı film gösteriliyor. (216 23 15) • BORUSAN'da saat 10.00'da 'Müziğin Rengi 3' adlı çocuk atölyesi yer ahyor. (292 06 55) • AVUSTURYA BAŞKONSOLOSLUĞU'nda saat 20.00'de piyanist Metin Moila'mn konseri izlenebUir. (292 39 70) • RUHİ SU KÜLTÜR VE SANAT VAKH'nda saat 19.00 'da Nihat Behram bir söyleşi yapıyor. (245 40 32) • CEMAL REŞtT REY KONSER SALONU'nda saat 20.00'de Rast Caz Tophüuğu'nun vereceği konser izlenebUir. (231 54 38) • AKSANAT'ta Aksanat Prodüksiyon Tiyatrosu tarafından sahnelenen ' Abelard ve Hektise' adlı tiyatro oyunu yer alıyor. (252 35 00) • ATATÜRKKtTAPUGI'nda saat 18.00'de Cahft Erdoğaa, 'Yahuz Hüznü Vanhr Kalbi Oianm: Hüzün MüzUderi II' konulu bir söyleşiye katılıyor. (227 33 90) • TARIKZAFERTUNAYA KÜLTÜR MERKEZİ nde saat 18.00'de 'Gençük Toplannlan' çerçevesinde Güven Erkin Erkal'm yapacağı söyleşiye Kurban grubu konuk olarak katılıyor. (227 33 90)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle