Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 OCAK 2000 PERŞEMBE
DEIYAZI
Taner'e
tazminat
kararına bozma
• ANKARA
(Ctımhııriyet Bürosu) -
Yargıtay, Türkbank ihalesi
nedenıyle düşürülen
Mesut Yılmaz
başkanlığındakı
hükümetıi) Hazıne'den
sorumlu Devlet
Bakanı Güneş Taner'in,
Korkmaz Yiğit'in
hükümetı düşüren
açıklamalannı
yaj unJayan Kanal E'den
2 5 milyar lıra almasına
ilışkın Ankara 18. Asliye
Hukuk Mahkemesi
karannı bozdu.
Yrırgıtay, karannda
Taner hakkında Meclis
soruşturması açıldığını
anımsattı.
Bakanlık
ünivensîte
kuracak
• ANKARA (AA)-
Sağlık Bakanlığı, kuracağı
• Türkiye Sağlık ve Eğitim
Vakfi bünyesınde
üniversite açacak. Sağlık
Bakanlığı Müsteşan
Haluk Tokuçoğlu,
bakanlığın bugüne kadar
doktorlara eğitim
hastanelennde yüksek
lısans eğitimi verdiğini
belirterek "Yüksek lisans
eğitimi veriyoruz, ancak
lisans eğitimi yapılmıyor.
Bu kadar imkân varken
nıye üniversite
açmayalım" dıye konuştu.
lokuçoğlu, kurulacak
üniversitenin özel
unıv ersıte statüsünde
olacağmı ve öğrencilerin
yarısının ücretlı, yansının
ise burslu okuyacağını
ifade etti.
FMTnin
fotoğraf
yarışması
• ANKARA (AA)-
Görsel habercüiğin
'Oscarlan' önümüzdeki
günlerde sahiplerinı
bulacak. Foto Muhabirleri
Demeği'nin (FMD)
düzenlediği geleneksel
yanşma bu yıl 4 dalda
yapılacak. Tüm
gazetecilere açık olan
yarışma 'haber /otoğrafi',
'serbest', 'spor fotoğrafi'
ve "televizyon-görüntü'
dallarında
gerçekleştirilecek. Seçici
kurulunda sıyaset ve basın
dünyasının ünlü isimlerine
yer verilecek yanşmaya
başvurular 1 Şubat'a
kadar 'Foto Muhabirleri
Demeği- Feza Gürsey
Bilim Vakfı yanı
Altınpark/Ankara'
adresine yapılabilecek.
Doktorlara
eğitim izni
• ANKARA (AA)-
Doktorlar, Türk
Tabipleri Birliğı (TTB)
tarafmdan kredılendinlen
bilimsel toplantılara
katılmalan halinde
5 gün ıdari izinli
sayılacaklar. TTB,
eski Sağlık Bakanı
Gü\ en Karahan
tarafından çıkanlan ve
'bilimsel toplantılara
katılan hekiinlenn idari
izinli sayılması
uygulamasuıın
kaldınldığına ilişkin'
genelgenin ıptali ve
yürütmenin durdurulması
ıstemiyle Danıştay'a
başvurdu.
toprağa verüdi
• IUNCELİ
(CUMHURİYET)-
Ovacık'ta teröristlerin
kurduğu pusu sonucu
şehit olan Jandarma
Kıırmay
Binbaşı Ufuk Bülent
Yavuz Ankara'da toprağa
verildi. Kocatepe
Camisi'nde kılınan cenaze
naraazına katılan
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel ve diğer devlet
görevlileri, şehit yakınlan
tarafından yuhalandı.
Her ekonomik sistem,kendine özgü cezaevi ve infaz sistemi yaratır
İNFAZ SİSTEMİNİN SORUNLARI
ıçlulann çoğunlukla eğitimsiz kesimden gelişi, hak arama bilincindeki
, eksiklik, cezaevlerinde "zorun" egemen olmasına neden oldu. Koğuş-
ta ağa, kapı altında gardiyan, makamında müdûr-savcı, tutuklu ve hü-
kümlü için "egemen güce" dönüştü.
'tnsan onurunu hukukun amacı yapan
devlet, hukuk devletidir!
Kant
»•^^«ürkiye'de cezaevi gerçeğine
M bakmadan önce, "cezaevi"nin
m tarihsel süreç içındekı yapısını
m ve rolünü incelemek gerekir.
* Bilindıği gibi, her ekonomik
sistem, kendine özgü cezaevi sistemi oluş-
turmuştur.
Köleci dönemde, üretim faktörü, köle gü-
cü idi. Özgür insan, suç işlerse köleleştirüi-
yordu. Köle suç işlerse, cezasını sahibi ve-
riyordu. "Ölüm" bir cezalandırma aracı de-
ğüdi. Çünkü, üretim faktörü insandı.
Ortaçağda, cezalandırma rejimi bedeni
hedef aldı. Feodalıtenin üretim aracı toprak-
tı. tnsan bedeni değenni yitirdi. Eza sistemi,
infazm temelini oluşturdu. Yaygın ceza,
ölüm cezası oldu. Suçlu, ağır ağır ve parça
parça ölüme gönderiliyordu. Hapis cezası
henüz keşfedümemişti. Ölüm cezasunn uy-
gulanması süreç içinde "genşme" göstererek
"bir defoda öldürmeye" dönüştü. Giyotın,
bu anlayışm aracıdır. Suçlunun ağu" ağn" ve
uzun birzamanda öldürülmesi, yerini bir de-
fada ve "aasız" ölüme bıraktı.
Kapitalizmin gelişimı üe toprak, kâr etme
aracı haline geldi. Toprağı ışlemek isteyen-
lere ağu" kiralar ve vergüer getirildi. Tanm-
da kapitalistleşme, tekstüde kapıtalisüeşme-
yi getirdi. Giderek tıcaret kapitalizmı de ge-
İişti. Tekstüde pamuk yanında, yün de gün-
deme geldi. Hayvancüık, meralan geliştir-
di. Böylece toprağı işleyenler, topraktan sö-
küldüler. Bir bölümü, fabrikalara girmeyi
başardıysa da büyük bir kısmı işsiz kaldı. tş-
sizler, serseri diye amldüar ve "serserflik''
suç sayıldı. tşsizlik toplu ayaklanmalara ne-
den oldu, "topm suç" ortaya çıku.
1500'lüyıllarda, "özgürtüktenyoksunb*-
rakma" bir "ceza" uygulaması olarak kul-
lanılmaya başlanmıştı. 16. yüzyılda gelişen
köylü isyanlan üe yasalhğın ihlali kitlesel-
leşti. Ceza da kitleselleşerek cezaevlerinm
yaygınlaşmasına neden oldu. Hapishaneler-
de "zorunlu çahsma", infazm merkezine
oturruldu. En asi olanın, en ağu- işte çalış-
ması ile sürdürülen bu uygulama ile "çahş-
urma", "rehabflite" olarak tarumlandı. "Re-
habUhe"ye, bedensel ceza da eklenerek "ıs-
lah" aracı olarak göstenlmeye çalışüdı.
Bılındiği gibi, Kalvin Teorisi'nde, serse-
rilik suç, çalışma, yani "kir", sevap olarak
tanımlanır. Kapitalizmin ruhu olan bu teori,
sadakayı günah, çalışmayı "sevap" ve "iyi-
leştirid bir araç" olarak tanımlıyordu.
Cezaevi, "tnnarevi" olarak adîandırüıyor-
du. llk cezaevlerinden olan Amsterdam Ce-
zaevi'nin kapısındakı amblemde, bir araba,
önünde bir çift kaplan ve arslan bulunmak-
taydı. Bu amblem, "suçlunun ümaragerek-
sinimi olan bir hayvan" olarak kabul edü-
dığinin kanındır.
Bu anlayış, üç asra damgasını vurdu.
1800'lü yıllann Uk yansında, cezaevleri yay-
gmlaştı. 1800'lü yülann sonunda 1789 ve
1848 burjuva devnmleri, esas ateşini ceza-
evlerinden aldı. Bastü'i basanlar, "Donsuz-
lar" denüen serserüerdı. Bu eylemler, bur-
juvaziyi üctidara getirdi.
Burjuva devrimleri, cezaevlerine ve infaz
anlayışına üç alanda yenilik getirdi.
1- Laikleşme: Tann, cezaevinden atüdı.
2- însanüeştinne: Bedensel ceza yasağı
getirildi.
3- Rasyonalleştirme: Akla uygun olarak
insani, yeniden sosyalleştırme, onun top-
lumsal yaşama dönmesine olanak sağlama
anlayısını yarattı.
Aydınlanma felsefesi, cezaevlerinde de
"insan onurunu" temel aldı.
Serbest girişim, sözleşme özgürlüğü, hu-
kuksal güvence, hukuksal eşıtlik ve kanuni-
lik ükelerinin yaratıcısı olan Fransız Devri-
mi, infaz sistemmi, intikam sistemi olmak-
tan çıkaran anlayışa temel oluşturdu.
JJ.Rousseau ve Bacaria gibi düşünürler,
cezaevlerinde, hükümlüler lehine düzenle-
meler yapmaya çalıştüar.
1847'de Brüksel'de Uk Cezaevleri Ulusla-
rarası Kongresi toplandı.
1955'te BM Minimum Kurallan belirlen-
di. Avrupa Parlamentosu Parlamenter Gru-
bu, 12.02.1987'deBM Standart Cezaevi Ku-
rallanru, "Avrupa Cezae>i Kurallan'' adı al-
tında yeniden toparladı. KuraUara tüm üye
devleüerin uyması zorunlu küındı. Ancak,
bu kurallann yaşama geçirilmesi, hâlâ tam
anlamıyla sağlanamamıştır.
1955'te yürürlüğe giren BM Standard Ku-
rallan, Türkiye'ye ancak 1965'te kabul edi-
len 647 sayıh yasa üe yansıyabüdi. Bu ya-
sayı irdelemeden önce infaz sistemleri ve
Türkiye'deki infaz hukukundaki geüşmele-
ri gözden geçirmek gerekir.
infaz slstemleri
ugün infaz hukukunda dört sis-
tem yer almaktadır.
1. Topluluk Sistemi (Amster-
dam Sistemi): Hükümlülenn bir
arada olduğu sistemdir. Etküe-
şim ve toplu davranışa neden olmakla eleş-
tirümektedir.
2. Hûcre Sistemi:
Bu sistemde tutuklu ve hükümlü ayn hüc-
relerde banndmur. Tecrit ve üetişimsizlik
esasör. Anüan sistem;
a) FUedelfiya-Pensüvanya Sistemi.
b) Auburn (Obörn) sistemi olarak, üciye
aynhnışnr.
Füedelfiya Sistemi'nde sanık, hücrede
yamızdu-. Auburn Sistemi'nde hücreye üci
nyasi suçlarda, mağdur, doğrudan doğruya devlettir. Bu tür suçlarda
hem devletçe konulan kural ihlal edilmiştir hem de mağduru devlet
olan bir suçla karşı karşıya kalınmıştır. Bu durum, devletin, siyasi
suçlular üzerindeki baskısının katmerlenmesine neden olmaktadır.
Açtak grevleri, cezaevi gerçeğinin yjdm fotoğraflandır. Bireyin, özgûr ya da tutuklu oisun, en değerti hakkı, yaşamaktır.
kişi konulur. Bu sistemde tutuklu ya da hü-
kümlüler gündüz çalışmak zorundadu-lar.
Ancak, tutuklu ve hükümlüler arasında ko-
nuşma yasaktır.
3. Tedrid Serbesti Sistemi (trlanda Siste-
mi):
Katı bir hücre hapsi ile başlar. Giderek
sistem yumuşatıur. Sonra, şartla salınma sü-
resi başlar.
4. Sosyalkştirme:
Bilimsel yöntemle "uslandırma" olarak
da ifade edilen bu sistemde, suçluda kendi-
şdıyordu. 4. evre ise, bu sürelerden arta ka-
lan süreydi ve bu sürede geçen her gün, 2
günlük mahkûmiyet süresini karşılıyordu.
Ancak, Türkiye'de ılk iki devreye uygun
cezaevi ınşaan yapılmamış olduğundan bu
değiştinldi. Bu yıllarda Batı'da hücre siste-
mi tamamen kallaruştı. 1950'U yıllar, Baö 'da
infaz iyileşürmelerinin hızlandığı yıllar ol-
du.
uygulama, 3112 Sayıh Yasa ile ertelenmiş-
ti. 1950'li yıllarda suçlarda artma olduğu
gerekçesi ile cezalann ve infaz uygulama-
sının arttmlmasına gidildi. Ağır hapıs ceza-
sı üç devrede çektirilmeye başlandı.
1. Devre; cezannı 10/1 'ne eşit bir süreyle
hücrede cektirilecekti.
Buflûn durum nedlr?
B
öylece, yasalaştığı dönem iti-
banyla infaz sorunlanna kısmi
bir iyileştirme getireceği umu-
lan 647 Sayıli Yasa'nın olumlu
yönleri, uygulama içinde eriyip
647 sayıli yasa ne getirdi?Türkiye, bu kurallan ancak 1965 tarihli
647 Sayıli infaz Yasası ile yakalamaya ça-
baladı. 647 sayıh Yasa insan gücünü üret-
ken hale getırmeyi amaçhyordu. Bu yasa
üe;
* Hücre cezası kalktı.
* Cezalann şahsileştiriknesi prensibine
bağh olarak, cezalann infazı da şahsüeştı-
rildi.
* Izin hakkı verildi
* Kısa süreli hapis yerine para cezası.
* Tedbir uygulamalan getirildi.
* Erteleme sınırlan genişletildi.
* Açık ve yanaçık cezaevlerinın antınl-
ması hükme bağlandı.
* Cezaevleri personelınin eğitihnesi e-
sasabndı.
* özsl servislerin kurulması hükmebağ-
lasdi.
* Sürgün cezası kalktı.
* Ölüm cezalannıngizli olarakinfazeâi-
leceği hükme bağlandı. Bu yasa, ölüm ce-
zalannı yürürlûkten kaldunuyordu. Fakat
o güne dek topluluk önünde, teshirle ger-
çekleşen infazdan vazgeçiliyordu.
* Yukanda değindiğimiz "sosyafleştir-
me" anlayışına bağh olarak "mâşafaede-
göztem" esası getirildi.
* 60 günü geçmeyen kısasüreb hürriye-
ti bağlayıeı cezalann, yaşh ve hasta hü-
kümlüler için evde geçırilmesıne olanak
sağlandı.
* Hükümlülük süresinin bitiminden 15
gün önce izin alabilme uygulaması başla-
dı.
* Cezası 4 ayı geçmeyenlerin, ailesini
geçindirnıe zorunluluğuna bağlanarak
gündüz dışarda kalmasıaa olanak sağlan-
dı.
* Şartlı saluıma sistemi getirildi.
Anılan yasada önemli eksik olan, tutuk-
lu ve hükümlü haklannın sayılmamış olu-
ni kontrol duygusunun geliştirildiği ve suç-
lunun "insani yöntemle'' pişmanlığa ulaştı-
nldığı iddia olunur.
Türldye'de İnfaz Uygntamatannm Ge&şnni
Türkiye'de 647 sayıli yasanın yürürlüğe
girişinden önce "Tedrici infaz Sistemi" uy-
gulanıyordu. TCY'nin 3038 sayıh yasa ile
değişik 13. maddesi ve izleyen maddelerde
infaz, ağır hapis cezalannda 4 evreye aynl-
mıştı. Cezanın 20/1 'i gece gündüz yahıız
başına bir hücrede infaz ediliyordu. 2. dev-
rede hükümlü, yalnız geceleri hücrede kalı-
yor, sabahlan diğer hükümlülerle birlikte
çahşıyordu. 3. devrede hükümlü, iş esasına
göre kurulu cezaevlerine alınıyordu. Bura-
da geçen 1 gün, 4 günlük mahkûmiyeti kar-
Ancak, hem cezaevlerinin yapısı hem de
o dönemde oluşan muhalefet nedeni ile
7.6.1957 tarihli bir genelge ile bukurahn 15
yıldan az olan hapis cezalanna uygulanaca-
ğı bildirildi.
2. Devre ise birinci devrede geçen sürenin
düşühnesi ile kalan sürenin, yansı olarakka-
bul edildi.
3. Devre, kalan süreyi oluşturuyordu.
Bu uygulama, doğal olarak olumsuz so-
nuçlar yarattı. Cezaevlerinde firar, yarala-
ma, öldürme ve ayaklanma gibi olaylan art-
ürdı. Bunun üzerine infaz sisteminde yeni-
den düzenlemelere gidildi. 1957 yıünda yü-
rüriüğe giren 6988 Sayıh Yasa ile TCY'nin
13,16,17. geçici 1 ve 2. maddeleri yeniden
şuydu.
Bu yasanın yayımlanmasrndan sonra Uk
kez, tüzük yapıldı. Yasadan daha aynntılı
olan bu tüzükle de, günün koşullanna ve
sahip olunan infaz anlayışına göre, U
3eri"
sayılabilecek düzenlemeler getiriliyordu.
Ancak, infaz yasası, uygulayıcılar tarafın-
dan özümsenmedi. Yasayı hazırlayanlar,
uygulayıcıları hazuiamak için çaba gös-
tennediler. Meslek içi eğitimle infaz huku-
ku ve ilkeleri, cezaevi savcüan, müdürie-
ri ve infaz koruma memurlanna aktanl-
madı. Yeni bir yasa, eski kafalann ehnde
işlevsiz hale geldi.
Idarennı en üst infaz kurumu olan Ada-
let Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel
Müdürlüğü personeü dahi 19901ı yüiara
dek uygulamanın çağdaşlaşürüması için
yeterli çabayı göstennedi.
1990'h yıllardaki reform çabalan ise si-
yasi rûzgârlara kurban edildi.
gitti. Ceza infaz hukuku, ülkemizde bir bi-
lim dah olarak ele alınmamışü. Hukuk fa-
kültelerinde dahi ders olarak yer almıyordu.
Hukukçulardan başlayarak infaz koruma
memuruna kadar, bu alanda çalışacak per-
sonelin hiçbiri, yeterli infaz eğitimıyle do-
natUmamıştı.
Cezaevindeki tüm personel, uygulama
içinde kendi pratiği ile "bilgi'' kazanıyordu.
Suçlulann çoğunlukla eğitimsiz kesim-
den gelişi, hak arama bilincindeki eksiklik,
cezaevlerinde "zorun" egemen olmasına ne-
den oldu.
Suçlu, devletin, kendisini "kapatma"
hakkı olduğunu büiyor, kapatıldığı yerde,
devletin her türlü zor kullanabüme yetkısi
olduğunu düşünüyordu.
Idareye göre de, "kapaülan" zorla ıslah
edilmeye müstahaktı. Böylece 647 Sayıli
Yasa, yazUı bir metın olarak rafJarda bekle-
di. Yasa yabuzca disiplin cezalannın işleyi-
şi ve şartlı salınmada sürenin hesabı için
arumsandı.
Koğuşta ağa, kapı altmda gardiyan, ma-
kamında müdür-savcı, tutuklu ve hükümlü
için "egemen güce" dönüştü. Tutuklu ve hü-
kümlü, yalnızca itaat eden durumunda kal-
dı.
'Suçlu Içerlde. suç dı$arıda
kalır' ilkesl İhlal edildi
ö
zellikle olağanüstü dönemler-
de devlet aleyhine faaliyet
gösterdıkleri savı üe gözaltına
alınan, tutuklanan ve hüküm
giyen bireylere yöneük olarak
infaz hukukunda sının asan ve açıkça insan
haklan üüab olarak nitelendirüecek uygu-
lamalar başladı. Bu uygulamalan, yasal bir
biçime kavuşturmak amacıyla hem pratüc-
te hem de yasal düzlemde adh'-sıyasi suçlu
ayınmı gündeme geldi. Bu açık bir çifte
standarttı.
Büındiğı gibi adli suçlarda, suçtan zarar
gören bıreydir. Devlet, koyduğu kurahn
(yasamn) ihlali nedeni ile suçun dolaylı
mağduru durumundadır.
Siyasi suçlarda mağdur, doğrudan doğ-
ruya devlettir. Bu tür suçlarda hem devlet-
çe konulan kural ihlal edilmiştir hem de
mağduru devlet olan bir suçla karşı karşı-
ya kalınmıştır.
Bu durum, devletın, siyasi suçlular üze-
rindeki baskısının katmerlenmesine neden
olmaktadır.
TMY'nin infazla ilgili hükümleri (örne-
ğin cezalann artönmı, hücre tipi cezaevle-
rinde infaz, şartlı salınmada ayncalık vb.)
bu kavrayışm Uginç bir örneğıdir.
"Hapishane" kavrammdan "cezaevi"
kavramına dönüşte dahi bu" gerçeğin yan-
sıması vardır "Hapishane", hapis tutulan,
kapatüan yerdir. Cezaevi ise yasanın ceza-
yadönüşnirüldüğü bir süreci iiade eder. 647
Sayıh Yasa'daki esasler böylece hayata geç-
medi.
özellüde, olağanüstü dönemlerde, ceza-
evleri, gerçek bir işkencehaneye dönüştü.
Siyasi iktidarlar, ıslahı, kendi ıdeolojisinin
şmnga edümesi olarak kavradı. 1971 ve
1980'li yülar, sivil kişilerin, "eridji" sayıl-
dığı, askeri talime tabı tutulduğu, "çök-
kaDc"lann "Domal" emirleriyle dayağın ve
ışkencenin hâkim olduğu "cezaevleri" uy-
gulamasını başlattı. Savunma hakkı da da-
hil olmak üzere, bu süreçlerde "insani" hiç-
bir hak tanınmadı.
Var olan tnfaz Yasası dahi askıya alındı.
Cezaevlerinde bulunanlar, adeta gözaltı sü-
resini arar hale geldüer. Orada, gözaltı sü-
resi bitince, işkence de bitiyordu. Fakat ola-
ğanüstü dönem cezaevleri, tam bir ışkence-
haneydi.
ölümler ve açlık grevleri
Y
•ayıncı thanErdost, cezaevi da-
yaklannuı ilk kurbanlan ara-
smdadn-. TÖB-DER Saymanı
Abduüah Gülbudak (1983),
Fatsa Beledıye Başkam Fîkri
Sönmez (1986), cezaevi koşuUannın ölü-
me gönderdiği isimler arasmdadu".
12 Eylül'de Diyarbakn- Askeri Ceza-
evi'nde 40 ölüm olayı olmuştur.
02.03.1989'da Eskişehir'den Aydm'a sürü-
len tutuklulardan Mehmet Yalçınkav'a, Hü-
seyinHüsnüEroğlu, 1994'teDıyarbakırjda
bu cezaevi operasyonunda Ramazan Öz-
tûrk, 1995te Süleyman Ongun, 21 Eylül
1995'te tzmir-Buca'da yine bir operasyon-
da Uğur Sanaslan, Yusuf Sağ, Turan Kıhç,
04.01.1996'da İstanbu) Ümranıye Ceza-
evi'nde, yıne operasyonda AbdühnedtSeç-
kin, Orhan Özen, Rıza Boybaş, Gültekm
Bejhan, son olarak 26 Eylül 1999 tarüun-
de Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde Ön-
der Gençarslan, lsmet Kavakho^u, Nevzat
Çiftçi, Zafer Kırbı\Tk,AzizDönmez,Mabir
Emsabiz, Ahmet Savran, Abuzer Çat, Ümit
Altmtaş, HaKl Türker yaşamlannı yitırdi-
ler. Çok sayıda yaralanan oldu.
Açlık grevleri ölümleri ise 1985 yılında
8'i Diyarbakn-, 4'ü İstanbul olmak üzere
12,1993'teMuş Cezaevi'nde 1,1995'te 2,
1996'da da 12 tutuklunun ölümüyle sürdü.
Cezaevlerinde süren insan haklan ihlal-
leri, doğal olarak direnişlere neden oldu.
Direnişlerin, özellüde "siyasi suçlu" ola-
rak nitelenen kişilerle başlaması da doğal-
dı. Hak arama pratiği olan bu kesim, döne-
min özellüderi nedeni ile hak arama için
son çare olan açlık grevlerine yöneldüer.
Açlık grevleri, cezaevi gerçeğinin yalın
fotoğraflandn-. Bireyin, özgür ya da tutuk-
lu olsun, en değerli hakkı, yaşamaktrr. Ya-
şam yoksa, diğer haklann savunulması da
olanaksızdır. AJışılmış deyimle, en temel
haktır yaşamak.
Açlık grevi, her zaman ölümle bitebilir
ya da ölüm orucuna dönüşebüir.
Bu risk, greve neden olan hak gasbının
bo)aıtunun ve talep edilen haklan değerinin
de ifadesidir. Adh ya da siyasi olsun, tu-
tuklu ve hükümlülerin, bu nedenle sücça
kullanmayacaklan, yıpratmayacaklan bir
hak arama yoludur.
SORECEK