Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 OCAK 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
JvLJJ-iJ. LJK. kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Inci Asena'nın 'Amsterdam'dan' ve 'Üç Gün Paris'ten sonra 'Tutamadığım Sözler'i yayımlandı
'Şiirdeki çizghn, sol bemoPRAYANYtRMtBEŞ
2000 yıltnın ilk günunde, Inci Ase-
na'nın, Tutamadığım Sözier' adlı üçûn-
cü şiir kitabı Adam YayınJan 'ndan çık-
ü. 'Iramvay Döşeriz, Ay Döşeriz', 'Çıp-
bkBakanuyorum' adlı şiir kitaplarının
ardından, Asena, 'Üç Gfln Parîs' ve
'Amsterdam'dan' adlı, (bu kentlerde
çektiğı fotoğraflan, 'Fotoğraf Arkası
Notlan' başlığı altında topladığı) ıki
farklı 'gezi' kitabı yayımlamıştı. 'tşe
Giderken' şiirindeki gibi 'Bir geün-
dk/Tek bir gelincik/Sabah sabah' dize-
leriyle umuda çağnyı, yaşama tutun-
mayı savunan Asena, şiir serüveninde
bulunduğu yeri; 'sol bemol' (ortalarda
bir yerlerdeyim) diye tanımlıyor.
-'Tutamadığım Sözler'dedüşünceden
çok duygu yönü ağır basan, kadın ba-
kışını >ansıtan, geçmişe özlemin sezfldi-
ği, öyküsel anJatıma kayan, Garip akı-
mmm etkilerini detaşıyan şiirier yer ab-
yor diyebilir miyiz?
ASENA -'Tutamadığun Sözler'de, şi-
irde benım belirledığim önceliklerden
çok içimden yansıyanlan aktardım; şi-
irlerimin duygu yönü ağırsa da desteği
düşünceden alıyorlar. Duygu, belki dü-
şüncenin şiiri -bunu kendi adıma söy-
lüyorum. Kadın bakışım insan bakışı-
mın yanında yansıyor. Şiirlerimde geç-
mışe özlem olduğunu düşünmüyorum,
ama bu, geçmişimi sevmediğım anla-
mına gelmiyor. Geieceği özlüyorum,
ölüm cüşında. Yalnızlık eşittir insan gı-
bi geliyor bana, paylaşmalar tesellisi. Ar-
kadaşlığı, aşla, cinselliği önemsiyonım.
Tüm bunlar kitaba yansıdı tabii. Garip
akımını çağnştıracak bırkaç şiir var,
ama sadece bırkaç...
-Cmseffikteması, 'Tutamadığım Söz-
ler'deki şürlerinizde azımsanmayacak de-
recede yer ruruyor. Çoğuniukia doğa
çağnşımlannı şürinizde kullamyorsu-
ASENA - Son yülarda cinselliği dü-
şünce gündemime getirdim ve yüzyıl-
lann, geleneklerin, dinlerin, kurallann,
tûketimin cinselliğe yaptığı şeyin adı-
nı kendimce koydum: Cinselliğın Kir-
letilmesi. Bu, canımı sıkıyor. Insanı ya-
şamın öbür yanlanyla boğuşurken diri
tutabilecek, sevindirebüecek bu eylemin,
aşk ve sevgı ertelenmeden, güzel ve
sağlıklı biçimde yaşanması gerektiğini
savunmak isriyonım; bu doğrultuda ko-
• înci Asena'nın
'Tutamadığım Sözler'deki
şiirlerinde 'tutku, aşk,
çapkınlık' yer ediyor.
'Üç Gün Paris' ve
'Amsterdam'dan' başlıklı
'Fotoğraf Arkası Notlan'
kitaplan da coşkunluk,
uçanlık, cinsellik ve
yalnızlık içeriyor.
nuya şiirlerimde yer veri>onım. Genel-
likle doğadan esinlenerek kullandığım
sözcük çağnşımlan, şiirlerimde yoğun
biçimde yer alıyor.
- 'Arada Çıksuı Dıye'de bir ev hanı-
mının, 'Üç Aşağı Beş Yukan ya da
Komşu Adam'da ise kentü bir erkeğin
yaşamlannı yermişsiniz; rahatsız oldu-
ğunuz noktalan biraz açar rmsınız?
ASENA - Yaşamlar ve yaşam biçim-
leri, maskeler ve maskelerin alundaki-
ler, kendini kandırmalar ve gerçek du-
rumlar, kabullenmeler ve beklentiler
beni ilgilendiriyor. Bulmaya, anlamaya
ve anlatmaya çalışıyorum. Koşullann ge-
tirdiği zorunluluklan bildığımden, bun-
lan azaltacak bu şeyleri yakalamak ve
yakalatmak istiyorum. Bir başkaldın
da öneTebilirim gûnün birinde... Bun-
lan kadınca duyarlıüklar olarak değer-
lendirmek mümkün. Erkeklerin duy-
gulu olduğunu, ama duyarlılıktan pek
pay almamış olduldannı düşünüyorum.
tstanbul her şcyin simgesi gibi
-Kitapta Lokum'şiiri hemlngilizce
bemTûrkçe; Delilık Gibi
1
iseUddilin
kanşımı. Bu biçimde yazmanızııı ne-
denlerini söyleyebilir misiniz?
ASENA-Anadihm gibi ingıJizce bil-
miyorum, uzun zamanlı bir Ingilizce
kullanımım da olmadı. Ama her neden-
se o şiir aklıma ilk düştüğünde tngiliz-
ceydi. Tûrkçesini sonra yazdım. Türk-
çesindeki anlatım sanınm daha iyi, ama
içimden bir şey Ingilizce sözcûklerin se-
sini seçmiş olmalı. Hiç bilmediğim hal-
de, bu Fransızcada da başıma geldi.
Kendimi, kafamdaki şiiri anlamsız Fran-
sızca seslerle vurgularla biçimlendir-
meye çalışırken yakaladım. 'DeBbk Gi-
bi' de, adı gibi ortaya çıkan bir şiir.
- Kftabm ikinci bolümü 'Akdeniz'de
başta Boğaz olmak üzere tstanbul'dan
pek çok renk yer alıyor. Niçin?
ASENA - Istanbul'da doğup büyü-
düm, kentle değişimlerimizi birlikte ya-
şadık. Bu kent benim için, her şeyin
simgesi gibi. Sanki yazdığım her şeyi
Istanbul'la bütünleştirebilirim.
- Bir şiirinizde de, Cevat Çapan'b et-
tiğmiz sohbetten esinlenmişsiniz_.
ASENA - 'Bayramın Üçüncü Günü'
şiiri, Cevat Bey için ama içerdiği anlam
şudizelerde gizli: "Bazengençbirömûr-
den bile çıkar bir toprağuVtarihi arsiv-
lerden sihnen."
- Coşkunluk, uçanhk, aşk ve tutku
temalannı şörlerinizde yansıürkeu er-
keklere meydan okurcasına cesur bir
dfimiz olduğu görülüyor-
ASENA - Gızlenmek ya da gizlenme-
mek gibi bır kaygı taşımıyorum. Şürde
sırası geldığınde söyleyeceğimi söylü-
yorum. 'Süleyman Gibi', Kanuni Sui-
tan SüJevman'ın L François'ya yazdı-
ğı bir mektuptan esinlenerek yazılrmş
bir aşk şiiri. 'Aynı Kentin Sevdahsı', Is-
tanbullu biri için yazılrmş bir, ne diye-
yim, dostluk şiiri. Tutku, aşk, çapkın-
bk yer ediyor şiirlerimde. 'Yaklaşım'
da, 'Latinlere Şiirier' de yaşadıklannu
değil, benım bakışımı yansıüyor. Hiç-
bir şey erkeklerin tekelinde değil; ne
coşkunluk, ne uçanlık ne de cinsellik...
- 'Dönüş', 'Tutamadığım Sözler',
'Nergis'in Ölûmü', 'Lokum' ve 'Nin-
ni' şürieri diğer şiûierden aynlan bir
tavır içeriyor. Niçin?
ASENA - Bu şiirlerde biraz acı, alay,
sitem, öfke, alay etme, umutsuzluk ve
kırgınlık var. Omeğin 'Dönüş' şiirirn, bu-
gün farklı bir tavır içine giren o döne-
min sosyalist, devrimci, Marksist kişi-
lerinin o gûnlerdeki tavırlanna özlemi
içeriyor. Diğerlerine oranla daha ka-
ranhklar; depresyon şiirleri, ama gene
de yaşama tutunuyoriar, umuda çağn bi-
le görülebilir. - 'Üç Gün Paris' ve 'Ams-
terdam'dan' gibi 'Fotoğraf Arkası Not-
lan' kitaplan daha önce denennüş bir
tarzmı?
ASENA - Doğrusunu söylememi is-
terseniz ben böyle bir şey ne gördüm ne
de işittim. Bilen varsa bana söylesin. Tü-
rüne debir adveremiyorum, 'KnçükKa-
ra Kitap' diyorum bu yapıtlara.
- 'Amsterdam'dan' kitabı 'Üç Gün
Pans'e kryasla daha baskın bir şürsel-
filde voğrulmuş; cinsellik, tutku anlaü-
mı daha yoğun sankL.
ASENA - Evet, bu kitapta yoğun bir
cinsellik, tutku kokusu var; demek fo-
toğraflara baktığım an öyle bir anmış
da fotoğraflan çekerken bu durum bi-
lincimde gizliymiş. 'Üç Gün Paris' ise
insanın yalnızüğının vurgulandığı bir ki-
tap.
- 'Fotoğraf Arkası Notlan' kitaplann-
daki yazüarm, fotoğraflaria inntisi genel-
Hkk öyküsel ya da sürsel bir bağlamda
kuruhıyor diyebilir miyiz?
ASENA - Evet... Düsünüyorum da
başka bir ben, başka bir zaman dilimin-
de, başka şeyler yazabilırdı o fotoğraf-
lara bakarken.
- 'Fotoğraf Arkası Notlan' ldtaplan-
nın arkası gelecek mi? Yeni kenti nasıl
betiriejeceksiniz?
ASENA - Bir kente gittiğimde, o kent
bende fotoğraf çekme isteği uyandınr-
sa, o fotoğraflar içimdekileri dışan çı-
kanrsa elbette. Üstelik bunu öyle çok
isterim ki. O kitaplan çok sevdim. Yal-
nız iki kitapta da ele alınan kentler ön-
ceden belirlenmiş değildi, kendiliğin-
den oluştu.
-Şifa-serâveninbdekendmizihangiçiz-
gkle görüyorsunuz?
ASENA-Sol bemol...
Borusan Sanat Galerisi'nde çeşitli sanatçılann takı tasarımlan sergileniyor
Rıılı ve beden için çoğaltmalar
AYŞEGÜLGÜÇHAN
Borusan Sanat Galerisi yeni binyıh, son sergisın-
de kendı alanlannda söz sahibi sanatçı, mimar ve ta-
sanmcının takı tasanmlannı sergileyerek karşılıyor.
'Ruh ve Beden İçin Çoğaltmalar' olarak adlandınlan
bu çoğaltmalar dızısının takı çoğaltmalan oluşu çe-
şitli açılardan ilgınç olabilir. Takının ışlevı açısın-
dan, özgün yapıtın çoğaltılması açısından, kalıplan
yok edilmiş olan çalışmalarda özgünlük açısından...
Takının, işlev açısından bakıldığında tanhsel an-
lamından çok fazla sıynlmış olduğu söylenemez gi-
bi görûnüyor. Önce büyüsel, sonra dinsel bir nesne
konumundaki takı, taşıdığı simgesel değernedeniy-
le iktıdara iüşkin bır statü nesnesi olagelmiş. lcenği
ne olursa olsun, her dönemde birmcil ışlevı, BeralMad-
ra'nın sergi kataloğunda vurguladığı gibi "öteki''ni
etkilemek olmuş. (1)
Malzemesi ve formu günümüze değin çok genış
bir skalaya yayılan takının, etkileme işlevi dışında,
ekonomik yönü de görmezlıkten gehnemeyecek bo-
yutlara ulaşmış. Rönesans'ta büyük ustalann tasanm-
lanyla birlikte yüksek sanatla ilişkiye geçen takı ta-
sanmının pahalı ucunda. yine sergi kataloğunda be-
lırüldıği gibi. BuJgari Cartier, Boucberon, TıfTaır., De
Beers gibi uluslararası şırketler yer alıyor (2). Iskan-
dınav ülkelerinın 1950'lerde başlattığı çağdaş tasa-
nm sürecinde modern ve postmodera eğilimlere gön-
derme yapan, deneysel gelişmelere açık tasanmın
hem pahalı hem de ucuz uçta önem kazandığını yi-
ne sergi kataloğundan öğrenıyoruz (3).
Birbirinden çok farkh tavırlaria ûretim
Bu noktada ABAkay'ın bır saptamasını anımsama-
dan gecmemek gerekıyor: Çoğaltım teknıkleriyle ye-
niden üretımın, kültür üretimınden moda-mücevher
üretimıne doğru kaymaya başlaması olgusu (4). Ben-
jamin'i anımsayarak aurasını yıtıren yapıt olgusuna
değinen Akay, söz konusu yazıda yiten aura yerine
bır başka atmosferin geçtiğinden söz ederek el sanat-
lannı ilgüendiren bir konu olan takının yeniden ya-
raümının, teknik olanaklarla yeniden üretilen bir sa-
nat yapıündan ne gibi bir aynmı olacağı sorusunu or-
taya atarak tarüşma ortamına zemin hazırlıyor. Onar
adet çoğaltılan ve özgün kalıplan noter huzurunda yok
edılen takılann bir de bu açıdan yeni bir tartışmaya
zemin hazırlamasını umuyoruz.
Sergide çalışmalan yer alan tasanmcılann birbi-
rinden çok farklı tavırlarla üretimde bulunduklan
gözlemleniyor: Asıl mesleklennin gerek ve gereçle-
nni göz önünde bulundurarak tasanm yapanlar; takı
tasanmlan sanatsal üretımlerinin bır uzantısı konu-
munda olan tasanmcılar; cinsel kimlik ve tavır üze-
rine düşünce üreten tasanm ve tasanmcılar, gerçek
anlamdakullanılmak üzere tasaıianmış takı üreten ta-
sanmcılar.
Cumhuriyet gazetesinde 'Kim Kime Dum Duma'
adh günlük çizgi bandı ıle tanınan Behiç Ak, bandın
aynlmaz figürü bılge kediyi bir broş olarak tasarla-
mış ve sözü edilen kedi fıgürünün kürkünübüyük bir
özenle bezeyerek bir yandan konuşmayan, fakat her
şeyi bilen kahramanını yüceltirken, diğer yandan ta-
kınm "öteki''niB dikkatini çekme ışlevinı vurgulamış.
Mobilya tasanmcısı Aziz Sanyer, mesleki formasyo-
nunun kazandırdığı yöntemı uygulamasıyla yahn ve
ilginç bir bilezik formu oluşturmuş. Sanyer, son de-
rece pratik bir çözümle modüler sistemden yola çı-
karak modüler bır bılezık tasarlamış. Mimar Nevzat
Sajin' ın 'Metrik Büezik'ı de tasanmcının meslek ya-
şamında olmazsa olmaz bir gereçten, cetvelden yola
çıkılarak hazırlanmış yalın ve esprilı bir tasanm. En-
düstri ürunleri tasanmcısı Defne Koz, ergonomiyi
4
Iroııik sanat9
ın gizli rolü
KültürSerrisi-Yapı KrediYaymcılıktararındanüç ay-
dabiryayımlanan Sanat Dürry-amızdergisının 74. Kışsa-
yısının dosya konusunu 'Sanatra 'GambazTan Palyaço,
Hokkabaz, Soytan' oluşturuyor. Metin And. Enis Bator,
Mehraet Ergü\«n, Orhan Duru, Ka\a Özsezgin, Yalçm
lura, Georges Rouauft, Andre Strauss. Leonard H. Frey,
Jeao-Pkn«Berthoıne,Jean-rierreSimartBernarddeFal-
lois, CatherineStrasser'm dosyanın çatısını oluşturan ya-
zılan, rengârenk giysilen, özel makyajlan, ardına sığm-
(hklan maskelerle 'ironikbirsanat' sergıleyen soytannın,
pah/açonun, hokkabazm rarkh kültürlerve sanat daüann-
da üstlendiği 'gbdi' rolü inceliyor. Münir Gök'nin cam-
baz ti>'atrosundaki soytan fıgürlerinden kılık değiştiren
paryaçolara, kadın cambazlardan masklara kadar uzanan
bir düzlemde Jean Starobinskiyle yaptığı doğaçlama bır
söyleşi yer alıyor.
'VVbrk in Progress' bölümünde, tarihin bilinen en es-
ki heykeltıraşı Hititli Piha'yı dünya sanatçılan ve büim
adamlanyla buluşturmayı hedefleyen Handan Börüteçe-
ne, 'Piha BizGekiik' adlı projesi tanıtılıyor. Sanat-Mekân
bötümü, 17 Ağustos depreminin ardından Değirmende-
re'de Marmara'nın sulanna gömülen Değirmendere hey-
kellerine aynlnuş. Deprem sonrası Değirmendere'yi TC
burada yürütülen heykel atöh/elerinin geçmişini ve gele-
ceğedönük umurlan Ai TeomanGermanerele alıyor. Söy-
leşi bölümünde ise Assos kazı başkanı Prof. Dr Unit Ser-
daroğlu'nun, hocası Ord. Prof. Dr. Ekrem Aknrgal'la
yaptığı 'Zaman Törpülüyor Insanı' başlıklı konuşma
var.Atörye bölümünde ise Cem Akaş'ın, Mehmet Gâkr-
yüz'ü bütün gün bir tabloyu yaparken ızleyerek, sanatçı-
nm yaran yeteneği ûzennc kaleme aldığı bir deneme yer
ahyor. DergideayncaYvesBonnefcj'un'HeBTİCartİM--
Bresson'un Dünyası'. tlhan Mimaroğhı'nun 'Whtaey
Müzea'nde Amerikan tsi YüzyA'. Nedim Gürsel'in 'Fa-
ta'inPortresi', SamihRnat ın%
Arks99'dan AtaGün Al-
u FbtoğraT. Orhan Duru'nun 'lstanbul'un Yenritm Ka-
nşnrmak', DianenGürön'ün 'Tiyatroda 'Uzam-Zarnan'
Kavramı', Ervrin Panofeky nın ' F ü ^ Kuienin Savnoo-
su', ManHSapdl'nin 'EskiRoma YenideflKeşfedfliyor',
HKOdoreSuiâKsbi'nm 'KuledenGörunüm', NecmiSön-
mez'in 'Kavramsal Çerçevenin Yoksuniuğu', Carherine
Frandblrain 'SanatBieııalerİBmVarhkNedeniÜzerme',
Okmn £nwezor-Markııs MüBer'in Küratör, Neyin Ne-
sâdn-?' başlıklı yazılan okuyucuya sunuluyor. Pablo Pkasso 'Aıiecchino', 1918
öne çıkaran tasanmıyla mesleki formasyonuna uy-
gun tasanmı yeğleyen bir tasanmcı.
Murat Morwa, deri bır pazuband üzerinde yer alan
kadın ve erkeğin evrensel süngesını birlikte kullan-
dığı ve gümüş malzemeyle oluşturduğu çalışmasıy-
la kuşku çağında cinsel kimliklerin sınırlanru sorgu-
larken Murathan Mungan'ın çağın yazannın andro-
jen olması gerektığı tezine bir göndermede buhınu-
yor gibi görûnüyor. 'Maço' adh tasanmıyla kaba gü-
cü inceukle yeren Hakan Ezer'in çalışması da dık-
kat çeken "kimlik üzerine tasanm" kategorisine gi-
rebilecek bir çalışma.
Farkh tarhşma zemmleri yaratabflir
YdmazAysan kesmeşeker formunda küpeleri, kla-
sik çay bardağı ve içinden ok geçen yürek motifinin
işlendiği çay kaşığıyla takı ve günlük kullanım nes-
nesini bırleştirirken çağdaş sanann sanat-yaşam ara-
sındaki ilişkiyi sorunsallaştıran tavnnı örnekliyor.
Sdçuk Demirel'in bir evlüik yüzüğünün birleşurdi-
ği ıkı kelepçeden oluşan işi, sanatçının sorgulayıcı ve
ironik tavnnın bır uzantısı olarak değerlendırilebilir.
'Somebody b WatchingMe' adh çahşmasıyla "bato-
hn" öznenin, asli işlevi "bakürmak" olan nesne-ta-
kı taranndan kuşanhşına dikkat çeken Selda Asal
ve tsa'nın dikenli tacı eğretilemesiyle Genco Gö-
lan. ^takumayan takrfar" tasanmıyla bir başka sor-
gulama gerçekleştınyor.
Gübün Karamustafa, halk arasmda yaygın mıt-
lerle bezedığı ve en ınsancıl, en ince kuHanımıyla
kitsch'i sorunsallaştırdığı çalışmalannın uzantısı
olarak değerlendınlebilecek olan yapıtında bu kez
yine yaygın bır inançtan hareketle bir büyü nesne-
si- broş oluşturmuş: 'Yüana Karşı'.
OsmanDinç,Ale\Ebüzzrv-a, IsmetDoğan ve Ser-
hat Kiraz'ın çalışmalan da adı geçen sanatçılann
yapıtlanyla biçimsel benzerliklerin rahatça kurula-
bileceği örnekler olarak görülüyor.
Çalışmalan ve çalışma alanlan birbirinden çok
farklı sanatçı, mimarve tasanmcıyı buluşturan ser-
gi, başlangıcta da vurgulandığı gıbı. çok farkh açı-
lardan değerlendirilebilir ve farkh tartışma zemin-
leri yaratabilir. Yapıtlann, hiçbir katılımcıya ayn-
calık sağlamayan demokratik sunumunun da ser-
ginin bir başka olumlu yönü olduğunun vurgulan-
ması gerekir; ancak, Borusan Sanat Galensi'nin
pür mekânında sergi strüktürünün çok uyumlu bir
görünüm sergilemediği de vurgulanması gereken bir
başka yön gibi duruyor.
(1) Beral Madra, Ruh ve Beden İçin Çoğaltma-
lar. tstanbul: Borusan Kültür ve Sanat Merkezi Y.,
1999, s.4. (2)BMadra, s.4. (3) Madra, s.4. (4)AH
Akay, Kıvnmlar. Istanbul: Bcğlcm Y., 1996, s.76.
ODAK NOKTASI
AHMETCEMAL
Sanat Eğitiminde 'Sanat
Üzerine Düşünme'nin
Yeri (I)
Soru şu: Türkiye'de uygulanmakta olan sanat
eğitiminin genelinde "sanat üzerine düşünme",
başka deyişle "öğrencileri sanat üzerine
düşündürtme hedefi" ne ölçüde ağırlık taşıyor?
Soru, ilk bakıştatuhaf ve çelişkili gelebilir konusu
sanat olan bir eğitimde sanat üzerine düşünmenin
ve düşündürtmenin "elbette" önemli yerinin olacağı
söylenebilir. Bu nedenle, yukarıdaki soruyu birkaç
ömek- soru ile açikJıga kavuştufmak yarariı olacakbr.
Bir resim böiümü öğrencisi yaptığı bir resmi
eğitmenine gösterdiğinde ve ondan ömeğin, "Arka
fon rengini biraz daha koyulaştırmalısın" tarzında
bir uyan aldığında şöyle bir soru sorabilir: "Peki
hocam, bu dediğinizıyaparsam, resmimde resim
sanatı açısından ne değişecek?"
öğrenci, bu sorusunasatt teknik içerikli biryanıt
aldığında, bunu doyurucu bulacak mıdır? Ya da
böyle bir yanıtla, resim sanat bağlamında doğru
yönlendirilmiş olacak mıdır?
İkinci örneği tiyatrodan seçelim. Hamlet rolüne
hazırlanmakta olan bir oyunculuk böiümü öğrencisi,
bir sahnede eğıtmeninden "daha donuk" oynaması
yolunda bir uyan aldığında ve bunun nedenini
sorduğunda, eğitmenin yalntzca Shakespeare'in
metni içersinde kalarakyapacağı biryorumu, tiyatro
estetiği bağlamında doyurucu bulacak mıdır?
Burada, sanat eğitiminden beklentilerle ilgili bir
konuyu hemen açığa kavuşturmamız gerekiyor.
Sanat eğitimi veren kurumlara (güzel sanatlar
fakültelerine, konservatuvarlara vb.) her yıl özel
bir seçme sınavıyla öğrenci alınması, kesinlikle
adaytar arasından sınavlan kazananlann hepsinin
sanatçı olacaklan, sınavları kazanamayanlann ise
asla sanatçı olamayacaklan anlamına gelmez.
Bu sınavlann tek amacı, başvuranlar arasından
sanatsal yetenekleri/ yaratıcılıklan ötekilere
oranla daha olası görülenlerin seçilebilmesidir.
Ancak, örneğin herhangi bir bölüme alınan on beş
kişinin, eğitimin bitiminde on beş sanatçı olarak
çıkacaklanna ilişkin herhangi bir kesinliğin varlığı
hiçbir zaman söz konusu değildir. Her yıl, Anadolu
Üniversitesi Devtet Konservatuvan Sahne Sanatlan
Bölümü'ne yeni alınan öğrencilerie ilk derse
başlarken söylediklerim, hep şu olur "Şu anda
içinizde sanatçı olabileceklervarmı, bilmiyorum.
Bu eğitimi başanyla tamamlarsanız, dört yılın
sonunda buradan birer oyuncu olarak diploma
alırsınız. Buna karşılık içinizden sanatçı-oyuncu
çıkar mı, bu şimdiden bilinemez." Oğrenciler
aradaki farkın ne olduğunu sorduklarında ise,
yanıtım yine hep aynıdır "Sadece oyuncu olanlar,
örneğin kendilehne verilen Hamlet rolünü iyi
oynayacaklar, buna karşılık -eğer aranızda varsa-
sanatçı olanlar, rollehnde kendi Hamlet'lerini
yaratacaklar..."
Her gerçek sanatçının, aynı zamanda alanının
zanaatmı en yetkin düzeyde bilen/bilmesi gereken
kişi olduğu tartışılamaz. Dolayısıyla sanat eğitimi
veren kurumların ders programlarında "atölye
dersleri" diye anılan uygulama çalışmalan elbette
ağıriıklı olarak yer alacaktır. Ancak bu bağlamda
sorulması gereken soru, şudur: Belli bir
yeteneği/yaratıcılığı taşıdığı varsayılarak alınan
öğrencıtenn bu yanlannı geliştirme açtsından zanaatı'
odak noktası kılan bir eğitim, yeterli midir? Bugün
sanat eğitimi veren kurumların programlarında
"kuramsal dersler" başlığı altında toplanan derslerin
yeteneğin/yaratıcılığın geliştirilmesi açısından ne
gibi işlevleri bulunmaktadır?
Ve yine çok önemli iki soru: Sanat eğitimi veren
kurumlarda kuramsal dersler ile uygulama dersleri
arasmda belli bireşgüdüme gidilememesi, eğitimi
ciddi ölçüde sakatlayabilir mi? Bu eşgüdümün
sağlanamaması durumunda, sanatçı adaylannın
sanat üzerine düşünmeleri için yeterince zemin
hazırlandığından söz edilebilir mi?
Konuyu sürdüreceğiz.
e-posta: ahmetcemal@superonline.com
acem20 (ahotmail. com
Jodte Forten yerine Cate Blanchet
• WASHINGTON (AA) - ABD'de 'Kuzulann
Sessizliği' fihninin devamını çekmeye karar veren
üniversal fitaı yapuncılan, ikinci bölümde rol ahnayı
kabul etmeyen oyuncu Jodie Foster'nı yerine geçen yıl
'Elizabeth' fıhnıyle büyük başan kazanan Cate
Blanchet ile anlaşmayı planlıyorlar. Amenkan Variery
dergısinın habenne göre, 'Hannibal'in çekimlenne
nisanda başlanacak ve Avustralyalı oyuncu Blanchet,
Anthony Hopkıns'nı karşısrnda rol alacak. Blanchet'in
şu s^alarda, Ingiliz fantezı romanlan yazan J. R.
Tolkien'in büyük ilgi gören'Yüzüklerin Efendisi' adlı
romanından uyarlanan fıhnin çahşmalanna katıldığı.
aynca Keanu Reeves ile şubatta 'Armağan' (The Gift)
fihninin çekimlerine başlayacağı kaydediliyor. .
Oscar için 244 fDm yanşıyor
• BEVERLY HILLS (AFP) -1999'un En İyi Fıhn
Oscan için Sinema ve Bilim Akademisi 244 fihn
arasından seçım yapacak. Adaylar 15 Şubat'ta, ödüller
ise 26 Mart'ta Los Angeles'taki Shrine
Oditoryumu'nda açıklanacak. Fihnlerin listesi oy
pusulasıyla beraber Akademi üyelerine postalanacak.
Geçen yıl 281 film arasından elemeye gidihnişti.
Akademi'de, elemeler için 1 Ocak-31 Aralık 1999
tarihlen arasmda Los Angeles'taki ticari sinemalarda
en az bir hafta göstenmde kahmş olan 35 ya da 70
mm'lik konulu fihnler seçmelere tabi tutuluyor. Bu
kriterler, ayn kurallara tabı tutulan yabancı dildekı
filmler için geçerh değil.
Ferzanfizpetekyeni füminin
senapyosunu tamamladı
• ROMA (AA) - 'Hamam' ve 'Harem Suare' adlı
fümlerin yönetmeni Ferzan Özpetek, üçüncü fihninin
senaryosunu tamamladı 'Cahil Periler' admdaki film,
ölüm sonrası yaşanan bır yas ve aşk hikâyesini konu
ediyor. Özpetek, iki fılminden farklı olarak yeni
fihnde sadece birkaç oyuncunun Türk olacağuıı
belntti. Bir Italyan-Fransız-Belçika ortak yapımı olan
fihnde Stefano Accorsı ve Margherita Bui'nin yanı
sıra Türk oyunculardan Serra Yılmaz yer ahyor. Mayıs
aymda çekimlenne başlanması planlanan fihn içuı
Antonıo Banderas'uı gençliğini andıran yeni bir yüz
aranıyor. Özpetek, Harem Suare'nin Los Angeles'ta
'Pahn Springs' Festivalı kapanışında gösterilecek
olması nedeniyle Amenka'da bulunuyor.