Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 OCAK 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Söğüt gölgesine
park
Atatürk ün Ankara'ya gelişinin
kutlandığı 27 Aralık günü
köşemizde, Mustafa Kemal'in
seğmenlerce karşılandığı Keklik
Pınarı'nın içler acısı halini
Muzaffer llhan Erdost'un
gözlemleriyle aktarmıştık.
Çankaya Belediye Başkanı
Haydar Yılmaz'dan konuya
ilişkin küçük bir açıklama aldık.
Haydar Yılmaz, o bölgenin yakın
zamana kadar gecekondu
bötgesi olduğunu, artık
gecekondulann yıkılarak
yerlerine çok katlı apartmanlar
yapıldığını belirterek şöyle diyor:
"Bu yıkım ve inşaat
yoğunluğu içerisinde bölgede
zaman zaman temizlik
açısından hiç de hoş olmayan
tablolar oluşabilmektedir.
Bölge bu açıdan yeniden
kontrol edilecektir.
Bölge bir park alanıdır ve
orada yemyeşil bir park inşa
edilecektir.''
Bu habere en çok Keklik
Pınan'nı serin gölgesine alan
söğüt ağacı sevinecek...
t
uıısı [email protected].
Kılavuzu iyi seçmekCHP'nin seçim sonuçlannı
değerlendiren raporu eleştirilere
konu oldu.Raporun en çok tepki
toplayan yanı, Erdal Inönü'den
Murat Karayalçın'a, Hikmet
Çetin'den Deniz Baykal'a değin
SHP ve CHP'nin yakın geçmişteki
liderierinin suçlanmış olmasıydı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş
sürecine öncülük etmiş bir siyasi
hareket, yaklaşık 10 yıl içinde adım
adım eritilmiş ve TBMM dışına
itilmiş ise eğer, elbette eski
liderlerin ve yönetim kadrolannın
sorumluluklan büyüktür. Bu gerçek
yadsınamaz.
DYP-SHP, DYP-CHP iktidar
ortaklıklarını bir anımsayınız. O
yıllarda, emeğe ve geniş halk
kitlelerine dönük vaatlerin yerine
getirilememesi karşısında biz
gazetecilere SHP ve CHP'li
yöneticilerin, bakanların verdikleri
yanıt aşağı yukarı aynıydı:
"Halkın bize verdiği destek
ancak küçük ortaklığa yetti. Ne
yapalım birader, tek başına
iktidar değiliz ki. Elimizden bu
kadarı geliyor."
CHP'nin son raporunda, geçmiş
kadroların DYP'nin uygulamalanna
teslim oldukları dile getiriliyor.
Doğru, ama eksik.
Eski SHP ve CHP yönetimleri,
aslında DYP'ye istemeye istemeye
teslim olmadılar, DYP'nin liberal
çizgisine tam uyum gösterdiler,
daha doğrusu kendi parti
politikalannı bile bile, biiinçle sağa
kaydırdılar. Sonuçta da, SHP ve
CHP eridi.
Rapor, bu gerçeğe pek vurgu
yapamamış açıkçası.
Yapamamasının nedeni de, raporu
hazırlayanlann düşünce yapısının
geçmiş SHP ve CHP kadrolarından
pek farklı olmaması galiba.
Bu savımızı bir kanıtla
güçlendirelim:
Raporu hazırlayanlar, bir ön hazırlık
için bazı yazar ve araştırmacılardan
görüş istemişler. CHP'ye makale
göndermesi istenenler arasında
çok saygın, CHP'nin sol çizgisini
çok iyi algılayan kişiler yok değil
. elbette. Ama, onlann dışında kimi
portreler var ki, yıllardır CHP'yi
ısrarla "liberal politikalar"ın
kucağına itmeye çalışan, "altı
ok"tan bazılannın tümüyle
işlevsizleştirilmesini, kaldırılmasını
öneren takımın başında geliyor
bunlar. Hatta, bu isimlerin arasında
raporun yerden yere vurduğu
„ geçmiş lider kadroların
danışmanlığını üstlenmişler bile var.
Raporu hazırlayanlar, yol ve
yöntem konusunda yanlış
kılavuzlar seçmiş olmasın...
Günaydın,
Günaydın!
Sevginin çalar
saati çın çın
etsin... Günaydın,
günaydın;
gözleri bir içim
su çocuklar...
Kardeşliğin
takvim yaprağı
açılsın...
Tanyeriniz ışık,
saçları sabah yeli
gençler...
Yaşamın çıkrığı
dönsün...
Güneş sırtınızda;
dirimin taç
yaprağı anneler,
işçi an babalar...
Can evinin
dumanı tütsün...
Ağarsın
gününüz; kırk
ambar dedeler,
köşe yastığı
nineler...
Yeni yılınız
kutlu olsun,
sevgili
insancıklar...
ODTÜ'lü bir grup öğretim üyesi ve
görevlisi, bir bildiri kaleme alarak neden
nükleer enerji santralı kurulmasına karşı
olduklannı açıkladılar. Gerekçelerini şöyle
sıralıyorlar:
"- Teknolojisi 1950'li yıllarda
geliştirilmiş olan nükleer santrallaria
ilgili olarak günümüzde ABD, Kanada,
isveç ve Almanya gibi öncü
kullamcıları ve sahipleri tarafından
yeni yatınm yapılmaması resmen
karara bağlanmış, pianlanan yatınmlar
durdurulmuştur.
- Oluşan kazalar sonrasında zorunlu
görülen güvenlik önlemlerinin kuruluş
Niikleer santrala siyaset karıştımaliyetlerini fazlasryla arttırmış
olması, alınan bütün önlemlerin kaza
olasılığını yok etmediği, olası bir
kazanın ekonomik sonuçlannın
ötesinde, ülkemiz ve bölge ülkeleri
için çok büyük bir tehdrt oluşturacağı
ömeklerie görülmüştür.
- Ülkemizde deprem riskinin
büyüklüğü ortadayken, yirmi beş yıl
öncesinin incelemelerine dayanarak
'Akkuyu'da deprem olmaz' denilmesi
ciddiye alınamaz.
- Enerji iletiminde dünya ortalamasının
çok üzerindeki yüzde 20'yi aşan
kayıp ve kaçak oranlarını azaltacak,
aynca bugün yalnızca yüzde 30
düzeyinde değerlendirilen kendi
hidroelektrik ve termik enerji üretim
olanaklanmızı daha etkin biçimde
değerlendireçek önlemlerin alınması
yerine bütünüyle dışa bağımlı
yatınmlara gidilmesi hiçbir gerekçeyle
haklı gösterilemez."
Bilim insanları, iyi niyetle kamuoyunu
uyarmaya çalışıyorlar. Ama, işin bir
başka boyutunu, daha doğrusu esas
boyutunu geçenlerde ANAP lideri Mesut
Yılmaz, Milliyet'ten Fikret Bila'ya
açıkladı:
"Ihaleyi TEAŞ sonuçlandıracak. Bu
konuda iki komisyon çalışıyor. Sonuç
lideıiere sunulacak. İşin siyasi yönleri
var. Bu bakımdan liderler arasında işin
siyasi boyutu ele alınır."
Enerji açığıymış, ucuz enerjiymiş filan,
bunlar boş sözler... Türkiye, nükleer
enerjiyi kimi ülkelere şirin gözükme
uğruna "siyasi" açıdan kabul ediyormuş
gibi geliyor bize...
ISSIZ ODA YAZILARI
VEDAT ÖZDEMİROĞLU ~
Deliye Hep Gün Milenyum!
Miladi takvime göre 2000'li
yıllar başlamış bulunuyor, kâ-
inatımıza hayııiı uğurlu olsun!
"2000'e 10 kala", "2000'e5
kala", "2000'e 1 kala" dedik
dedik durduk ve işte 2000
geldi. Artık ne diyeceğiz? Şu
$Wfitfnda 3000'e bin var.
2000'li yılların son dönemle-
rinde yaşayacak olanlar, ha-
yatları bizim gibi "binyıl dö-
nümüne" denk gelecek in-
sanlar da acaba aynı coşku-
yu gösterecek mi? Gösteri-
lecek herhangi bir coşku ka-
lacak mı? Dünya, bugünden
daha mı iyi, yoksa daha mı
kötü olacak.. hatta dünya
olacakmı? "3000'e bir kala"
Ismail Türüt dinleyen her-
hangi bir insan bulunacak
mı?
Dikkat ederseniz, coşan
sadece bizleriz. Parçası oldu-
ğumuz doğa aynı doğa. Dün
akşam yine hava yavaş ya-
vaş karardı, gece oldu, sabah
da güneş açtı. Takvimde 2000
yazıyor diye güneşte bir ola-
ğanüstülük olmadı. Sanki 9
Eylül 1372'den 10 Eylül
1372'ye geçilmiş gibi, sıradan
bir tavır sergiledi doğa. Öy-
le yapmayıp da ne yapsın?
Coşan bizleriz. Zaman de-
ğiştiğinde hayat da değişe-
cek zannederiz. Sen birta-
kım rakamlar bulup gün, ay,
yıl sayıları ile damgalamak
istersin zamanı ama.. o hiç
umursamaz. Sen ona hangi
ismi takarsan tak, o geçer.
Sen yokken de vardı o, yine
geçerdi. Geçti, geçti, geçti
ve sen oldun, şimdi "birsü-
re" berabersiniz. Yani onun
varlığı sana bağlı değil. Sen-
den sonra da olacak o. Za-
mana sahip olamazsın. Onu
değiştiremezsin. Sen rakam-
lannla isimler koyarsın, tak-
vimler yazarsın. Senin de-
ğiştirebileceğin zaman de-
ğil, hayattır. Ismail Türüt be-
nimle aynı fikirde midir, onu
bilemem.
Çocukken çok kafamata-
k»hrdt2000.2000'den bukın-
duğumuz yılı çıkanr, kaç yıl
kaldığını düşünürdüm. "2000
yılında 32 yaşında olacağı-
mı" hesaplardım. Ama ben
bunları yaparken haberim
yoktu söz konusu 2000'in
aslında İS 2000 olduğundan!
Ben birfutbol maçı gibi sıfır-
dan kronometretutulduğunu,
hayatın sadece o kadar oldu-
ğunu, örneğin 1973'teysek,
1973 yılla sınırlı bir "mevzu-
nun" var olduğunu sanırdım.
Oysa olay bambaşkaymış.
İS olduğu gibi l û de vardı.
Hatta asıl şaşırma noktam
lÖ'lü yıllar oldu. Yine örneğin
IÖ270yılınınlö 280yılından
bize daha yakın olmasını ön-
ce anlayamadım, sonra an-
ladım. Söz konusu 280 bir
nevi (-)280! elbette (-)270, (-
)280'den daha yakın ve de bu
durumdan daha önemlisi hep
beraber Hz. Isa'nın yaş gün-
lerini kutluyoroluşumuz. Ni-
ce 2000'ler Hz. Isa!
Bu arada, Ana Britannica
ansiklopedisinde "Hz. Isa"
maddesi aynen şöyle: "Isa,
Hz., MESlHya da İSA MESİH
olarak dabilinir(d.y. IÖ6, Ya-
huda - ÖYlS 30, Kudüs), Hı-
ristiyanlığın kurucusu." (11.
cilt, sf. 628) Yani, okudum
ama Hz. Isa'nın, nasıl olup da
IÖ 6'da doğmuş olduğunu
çözemedim. Yoksa biz mi-
lenyuma 6 yıl önce girdik mi?
Ismail Türüt bu konulan hiç
kafaya takmıyor gibi gö-
rünüyor.
BAKIRKÖY 9. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1999/60
Davacı Ahmet Zeylan vekili tarafindan davalı Kaya Zeylan aleyhi-
ne mahkememize açılan boşanma davasının yapüan açık yargılama-
sı sonunda verilen ara karan gereğince; Davalı Kaya Zeylan'ın Şahtn
Cad. Üveyik Sk. N: 9 Kanarya/lstanbul olarak gösterilen adresinde
dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilemediği, zabıtaca yaptın-
lan tahkikatta adresi meçhul olduğu anlaşılmakla adı geçen davalıya
dava dılekçesinin ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar veril-
truş ve duruşma 22.12.1999 günü, saat: 11.25'e bırakılmıştır. "Be-
lirrilen gün ve saatte bizzat mahkememizde hazır bulunmanız veya
kendinizi bir vekil ile temsil etirmeniz, aksi takdirde hakkınızda,
HUMK'nin 398 ve müteakip maddeleri hükümleri gereğince duruş-
maya yokluğunuzda devam olunarak karar verileceği" hususu ilanen
tebliğ olunur. Basın: 65796
HAYVANLAR İSMAÎL GÜLGEÇ
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak(Q turk.net
HARBt SEMtH POROY
MIRMIRLAR UĞUR DURAK
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 1 Ocak
İLAN
T.C.
İSTANBUL 1. SULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1999/567 VasiT.
Hastalığı sebebiyle mahkememizce vesayet altına alınan Ahmet
Cıpan'ın, Beşiktaş, Bestekâr Şevki Bey Sokak No: 10 Balmumcu-
lanbul adresinde ikamet eden Hasan Çapan'ın vesayeti altına alın-
EBSina karar verildi.
İlan olunur. 26.11.1999 Basın: 65788
M£TR/KS(STEM..
184O'TX BUGÜN, FGAHSA'DA,METRE,>ASAYLA T&(
ÖLÇJJ BlKİMl OLA<C KABUL EPİLOİ, F&\HSlZ
PEVKİMİ(i?89) SIKAStNM, SAS/r Sf* ÖLÇÛ Sf-
RİMİ GeUŞTÎ/SMEK /ÇİH SA$LAT7tAM ÇAU$MA-
LAJZ YILIARCA SÛBMÜŞ,SONUNDA, tHİNYA M£-
RİOYSNINİN ON MİLTOMPA BİKİ, *M£r&E*ADIY-
IA ONAYLANMlŞrt. AĞIRLIK tÇİN rSE, BİK SANTİ
MSTKEJCÛP SUYUN KOTLESİ GRAM SAYtUWÇn7
ANCAK BU ÖLÇÜLeR GÜNLÜK
>»MStMAM/Ç77- 184O'TA
UEPENİ BurDU.PtATİMPEMBİK MeTKE
TİPİ laPfLAeAK OLÇÛIER ONA GÖREAYARLAUI-
QQ
görü/uyor).
TDU IŞfNININ
u y ) f 6 V , m £ f i f i .
U IŞfNININ DAİSA SOYUİLE AYARLANAûUCrtR..
GÖRÜŞ
Dr. EMİN GÜRSES
20. Yiizyıl, Barbarlık
ve Uygarlık
Birinci Dünya Savaşı'nın yarattığı yıkım üzeri-
ne, Çekoslovakya'nın 1918'deki kuruluşuna ön-
cülük eden Thomas Masaryk, "Avnıpa'nın tari-
hi imparatorluklannın Avrupa 'yı büyük bir mezar-
lık üzerindeki laboratuvara" çevirdiğini söylemiş-
tir. Bu yıkımı gören Rus sanatçı Lissistsky ise
Avrupa'da bütün değerlerin yeniden gözden ge-
çirilmesinin kaçınılmazlığını ifade etmiştir.
Batı liberalizminin vaaz ettiği ile uygulaması
farklılık göstermiştir. 1919'da Japonya, Milletler
Cemiyeti Sözleşmesi'ne ırksal eşitlik maddesinin
konulmasını önerdiğinde bu reddedilmişti. Ame-
rikan liberalizmi uzun yıllar ırksal aynm politika-
sıyla beraberyaşamış, IngilizveFransız yönetim-
leri beyaz olmayan sömürge ülke insanlan için va-
tandaşlığın kazanılmasını cehennem azabına çe-
virmişlerdir.
1919'da Fransa on binlerce Cezayirli işçiyi asi-
mile olması imkânsız diye Fransa dışına atmıştır.
Hröer'den ders almış görünen Fransızlar Mayıs
1945'te ayaklanma sonrası 40 bin Cezayirtiyi öl-
dürmüştür.
Lenin, Aralık 1917'de, "Halka, kendi çıkarian-
nın demokratik kurumların çıkarlarından daha
önemli olduğunu söyleyeceğiz" diyordu. "Uy-
garlığın Beşiği"nöen cevap geldi: "Bolşeviklikbe-
şiğinde boğulmalıdır."
1937'de yazar J. Roth, Avrupa devletlerinin
kendi uygarlıklannı diğer bolgelere yayma hakla-
nnı kendilerinde görmelerinden, fakat nedense bu-
nu kendi coğrafyalanna uygulamaya yanaşmadık-
larından şikâyet ederken bu uygarlığın ne oldu-
ğuna tanık olan Fransız akademisyen R. Aron,
1954'te, "Avrupa'nın 20. yüzyılı, onlann anlaş-
mazlıklannın hikâyesidir" diyordu.
ABD, Birinci Dünya Savaşı sonrası içine ka-
panmayı seçerken Ingiltere ve Fransa, sosyaliz-
min Avrupa'ya yayılması endişesi içerisindeydi-
ler. Ispanya iç savaşından dönen Orvvell Lond-
ra'nın diktatörlüklerin değil, sosyalizmin yayılma-
sı endişesi içerisinde olduğunu belirterek "Ingil-
tere derin uykudadır" demekteydi.
Almanya'da 1937'de saf Alman ırkının gelece-
ğini tehdit ettiği düşünülen 200 binin üzerinde in-
san, sterilize edilmiş ve 1939'da sterilizasyon-
dan toplu imha dönemine geçilmişti. Ingiltere,
Fransa ve ABD derin uykudaydı. Bana dokunma-
yan yılan bin yaşasın politikası egemendi "uy-
gahığın merkezi"nde.
Avrupa, kendi içindeki Yahudilerden kurtulma-
nın yolunu, Avrupa'daki Yahudilere Filistin'de
1948'de Arap - Israil savaşıyla bir vatan yarata-
rak bulmuş ve faturasını da yanm milyon Arap mül-
teciye çıkarmıştır.
Ikinci Dünya Savaşı sonlanna doğru fırsattan is-
tifade eden Yunanistan'ın Müslüman Arnavutla-
n, Stalin'in Kafkas Müslümanlannı ve Çeklerin de
Sudeten Almanlannı yaşadıklan bölgelerden kov-
malarında bir engel görülmemiştir.
Ikinci Dünya Savaşı sonrası Balkanlar'ın ko-
münistleştirilmesi değil, komünizmin Balkanlaş-
tınlması gerçekleşmiş, antikomünizmin yüksel-
mesi Batı'da önemli bir istihbarat pazan yaratmış-
tır. 1980'ler ve 1990'larda birçok "uygar" Avrupa
ülkesindeki istihbarat biriminin, terör örgütleriyle
işbiriiği yaptığı görülmüştür.
1982 yılında Batı Almanya'da 16 üniversite pro-
fesörü Avrupa'nın Hıristiyan değerlerinin korun-
ması amacıyla bütün göçmen işçilerin yurtdışına
aölması için bir bildiri imzalamışlardır. Gelişmiş zen-
gin Avrupa ülkelerinde yabancı düşmanlığı artar-
ken gerçek sorunun uluslararası kapitalist siste-
min iç rekabetinden doğduğu göz ardı edilmeye
çalışılmıştır.
Brzezinski demokrasinin kazandığını söylü-
yordu 1990'da. Fukuyama komünizmin Sovyet-
ler'de çözülüşünü tarihin sonu ve liberal kapita-
lizmin zaferi olarak yorumladı. Etnik ve dinsel ça-
tışmalann yoğunlaşması, yoksullar için yoksulluk-
tan kurtuluşun ışığının ufukta görünmemesi "ta-
rih"\n halen Avrupa üzerinde dolaştığını göster-
mektedir. Bosna'da ölümler ve ırza geçmelerin gün-
deme geldiği dönemde bazı "uygar" ülkelerin ka-
rar vericilerinin gelişmelerden kârlı çıkma hesap-
larıyla uğraştıklan unutulmamıştır.
Kendi ulaştığı uygariık düzeyini herkesten ta-
lep eden Avrupa, gittikçe karmaşıklaşan ulusla-
rarası sistemde yükselmekte olan yeni merkez-
lere karşı rekabet hazıriığı yapıyor. Kan bankasın-
da herkes için yeterince kan var; fakat herkes ih-
tiyacı olduğu kadar kullanırsa. Asıl sorun kapita-
lizm - emperyalizmin açgözlülüğünün nasıl engel-
lenebileceğidir. Uluslararası sistemde güç yanşı
sürdükçe, bir barbarlık gösterisinden diğerine
geçmek riski her zaman var olacaktır.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ 1954'ten bu
yana yaklaşık
yirmi filme ko-
nu olmuş, be-
yazperdenin en 3
ünlü canavarla-
rından biri. 2/
Bering Denızi
ile Büyük Okya- „
nus arasmdaki "
adalar zinciri... 7
Bir sayı. 3/ I.
Dünya Savaşı °
sonrasında Itilaf n
1 2 3 4 5 6 7 8
devletleriileOs-
manlı devletı arasında
imzalanan antlaşmamn
adı... "Tank—": Sine-
ma oyuncumuz. 4/ Ben-
zeşim. 5/ Bir nota... 3
Utanç duyma... Doğu 4
Slav halkı. 6/ Bir pey-
gamber... Kars'ın doğu-
sundakiünlüantikkent.
7/ Bitkisel tellerden ya-
pılmış, kaba örgülü bü- g
yükçuvaL.Üflemelibir
çalgı. 8/Ticaret eşyası...
Geminin riizgâr almayan yanı. 9/ 1954'te Istanbul'da ya-
yunlanmış haflalık mızah dergisi... Sonbaharda kuruyup
dökülen ağaç yaprağı.
YUKARIDAN AŞAĞrVA:
1/ Mide mukozası yangısı. 2/ Ispanyollann sevinç ünle-
mi... Mantık. 3/ "Herkes yarasına derman anyor/ — bel-
li değil dert belli değil" (Ruhsati)... Hayvanlann kışlık
yemi. 4/Nefeslibirçalgı... Vüayet. 5/Köpek... Doğu Ana-
dolu'da bir ırmak. 6/ "— Pacino": ABD'li sinema oyun-
cusu... Baryum elementinin simgesi. 7/ Kimi balıklann
iste kurutularak yapılan pastırması. 87 Maun da denilen
büyük bir orman ağacı... Güzel kadın. 9/ Bir adın ya da
sözcüğün baş harfi.