Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
^r-SAYFA CUMHURtYET 5 EYLUL1999 PAZAR
HABERLEMN DEVAMI
GUNCELcÜNEYT AKCAYÜREK
H Baştarafı 1. Sayfada
Bierce'in öykülerinde ülkemizi çağnştıran öylele-
ri var ki.. Üzerinde düşünmeye değer. ışte, o öykü-
lerden birkaçı...
Bir Çiftçi, bir Zanaatçı ve bir Işçi, ülkelerinin kra-
lına gidip sürekli büyük bir ordu beslemekten bık-
tıklannı söylediler. Askerierin sırf tüketici olduklann-
dan, kendileri ve başkaları içın bir iş yapmadıklann-
dan yakındılar.
"Pekâlâ" dedi Kral. "Tebamın dileği, benim için
en geçerli yasadır."
Ordu dağıtıldı. Böylecetüketicilerde üretici oldu-
lar. Onlann ürünleri satışa sunuluncafiyatlardüştü,
çiftçilıkparagetirmezoldu. Onlann ucuzemegi, es-
ki zanaatçılarla işçileri dilenmek ya da yoksullare-
vine sığınmak zorunda bıraktı. Birkaç yıl geçmeden,
ülkedeki bunalım dayanılmaz boyutlara ulaştı. Çift-
çi, Zanaatçı ve Işçi, yine Kral'ın huzuruna çıkarak,
yeniden sürekli bir ordu kurulmasını istediler. "Ate
yanı?"dedi, Kral. "Şimdı de o tembeltüketicilerimi
destekliyorsunuz?" "HayırMajesteleri" diye yanıt gel-
di. "Biz kendimiz askere alınmak istiyonız."
• • •
Mecüs'in tatile girdiği haberi seçim çevresine ula-
şınca seçmenler aralannda bir toplantı düzenledi-
ler. Amaçlan, görevini ihmal eden ve adı yolsuzluk-
lara kanşan milletvekili için uygun bir ceza sapta-
maktı.
Zekâsı ve gömleğine akan salyalanyla ünlü bir ih-
tiyar önce avı yakalamaları gerektiğini anımsattı.
Toplantı başkanı, geceleyin nöbet tutacak bir ko-
mite görevlendirdi. Böylece kurban kasabaya giz-
lice girmeye kalkarsa hemen yakalanacaktı. Ko-
nuşmalarsürerken, birbandonunçaldtgı marşlardu-
yuldu. Lekeli milletvekili az önce trenden inmiş ve
dört atlı bir tören arabasıyla istasyondan hareket et-
mişti. Birkaç dakıka geçmeden adam salona girdi.
Kürsüye çıkıp hayatının en onurlu anını yaşadıgını
söyledi.
Salon alkışa boguldu.
• • •
Ticaret Odası'nın bir toplantısına katılan bir Dev-
tet Adamı kürsüye çıktı. Ne var ki, kendisinın tica-
retle bir ilgisi bulunmadığı gerekçesiyle, konuşma
yapmasına itiraz edenler oldu.
"Sayın Başkan"dedi bir Yaşlı Üye, ayağa kalka-
rak, "Kanımca öne sürülen gerekçe geçersizdir.
Beyefendi'nin ticaretle çok yakın bir bağı vardır.
Kendisi bir ticari metadır."
• • •
Yıllarca kötü politikacılar tarafından yönetilip bü-
yük bir yoksulluğa düşen Halk yılmış, hüngür hün-
gürağlıyordu. "Niye ağlıyorsun?" diye sordu yakın-
daki bir çite tünemiş olan bir Melek.
"Herşey/m/z/a/cWar"diyeyanıtladıHalk. "Bizebir
tek Cennet umudu kaldı, Tann 'ya şükürter olsun ki,
hiç değilse bunu alamazlar bizden."
"Durhele" dedi Melek, "yeni hükümetinyapacak-
lannı bekle."
Açıklama:
Cumartesi günü yayımlanan "Hem Kel Hem Fo-
dul" başlıklı Güncel'de; Köşk'ün Başbakanlık Kriz
Merkezi'nde inceleme yaptırdıktan sonra hüküme-
te eleştirisel bir mektup yazdığına deginildi.
Güncel, o bilgıleri Radikal yazan Ismet Berkan'ın
yazısından alıntı yaparak yayımladı.
Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan, bu bil-
gilerin Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Necdet
Seçkinöz tarafından Radikal'egönderilen biryalan-
lamada "hayal mahsulü" olarak nitelendiğini bildir-
di.
Bu açıklamayla hem bilginin gerçek kaynağı hem
de yazılanlann asılsızlığı duyurulur.
Türk ekonomisi
M Baştarafı 1. Sayfada
Ancak hemen önümüzdeld
yıl ekonomide bir yükseliş
gündeme gelecektir. Yüzde
5'lik bir büyüme hızma ula-
şılabiiir jjbi görünüyor. Dep-
rem öncesinde biiyiime hı-
zı tahminleri yüzde 4 civa-
nndaydr dedi.
Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası'na göre
deprem nedeniyle yapıla-
cak harcamalann 5 - 7 mil-
yar dolarlık bir hacmi bu-
lunduğuna dikkat çeken
OECD uzmanı, şu görüşle-
ri dile getirdi:
"Ancak özel maliyetkrin
düze>ini bikmiyoruz. Tür-
kiye dışandan sermaye akı-
mına bağımhlığını sürdii-
riiyor. O nedenle hükümet
mevcut politikada kalma-
üdır. Dışandan yardım pa-
rası almak kolaylaşacaktır.
Sigorta paralan ülkeye aka-
cakür. Ayrıca yurtdışında
yaşayan Türkter demernle-
ketierine daha çokpara ha-
vale edecektir. Ancak geçi-
ci bir etki olarak ticaretin,
yükselen ithalat ve düşen
ihracat nedeniyle daha az
döviz getirmesi mümkün-
dür."
OECD'nin Türkiye uz-
manı Alessandro Goglio,
Türkiye'deki bütçe açığı-
nın beklenenin yüzde 2 ve-
y a yüzde 3 orarunda daha
yüksek çıkabileceğini belir-
tirken de "Ancak bu açığın
teknedeni deprcmdir. Türk
hiikiimeti reformlar konu-
sunda hıztnı korumaya ka-
rarudır" diye konuştu.
Dinci gazeteler depremi firsat bfldi
AYŞEYILDIREM
Depremden sonra doğal afeti firsat bilen ve ir-
tica ile mücadelesi nedeniyle Türk Silahlı Kuvvet-
len'ne saldıran aşın dinci gazeteler, depremin 11a-
hi bir uyan ve ceza" olduğunu savundular. Yaptık-
lan yayınlarda Atatûrkçü kişi ve kurumlan hedef
gösteren dinci gazeteler, Gölcük Donanma Ko-
mutanlığı'nın depremden zarar görmesini de "28
Şubat kararlanna" bağladı.
8 yıllık eğitim uygulamasma geçildiği, Kuran
kurslanna sınırlama getirildiği ve başörtüsü yasak-
landığı için "deprem felaketinin yaşandığuu" ile-
ri süren gazeteler, dini kullanarak halkı kışkırtma-
ya çalıştılar.
Önceki gün yaptığı açıklamalarla gündemi de-
ğiştiren Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüse-
yin Krvmkoğlu, deprem sonrasındaki yayınlan ne-
deniyle irticai basmı "zfl taktp oynamakla" suçla-
dı. Kıvnkoğlu, irticayla mücadeledeki kararlıhk-
lannı "28 Şubat bir süreçtir. 1923'tebaşlamıştırve
bu tarihten bu yanairticaya endeksüolarak sürmek-
tedir. Bunu müdafaa olarak kabul ediyoruz. 28 Şu-
bat gerektrse 1000 sene sürecekur" sözleriyle ifa-
deetti.
Işte Genelkurmay Başkanı Kıvnkoğlu'nun sö-
zünü ettiği bazı gazetelerde yer alan bazı yazarla-
nn deprem ve irticayla mücadele konusundaki il-
ginç tespitleri!
Ajctt gazetesl
Yaşar Kaplan (21 Ağustos): Depremin merkez
üssünün. bir zamanlar 28 Şubat sûrecinin başlaül-
dığı ve gizli belgelerin saklandığı yer, bir başka ifa-
deyle BÇG merkezi olarak bilinen noktaya hemen
hemen çakışacak kadar yakın olması, bizi bu iki
olay arasında bazı paralellikler kunnaya zorluyor.
Afi Erkan Kavakb (22 Ağustos): Deprem, şüp-
hesiz ki ilahi bir ikaz. Allah. emirlerine itaat etme-
ycn, isyan eden ve gönderdiği dinin emirleri ile sa-
vaşanlan, sadece ahiret günü cezalandırmaz. Dün-
yada da haddini aşarak, Allah'ın emirlerine savaş
açanlan musibetler vererek uyanr, uyanmayanla-
n felaketler vererek cezalandınr. Ülkemizde ne
yazık kı 28 Şubat sürecinden bu yana dozu artan
birtempoyladinin emirlerine karşı gelindi, dindar-
lar ezildı. horlandı. cezalandınldı, sürgün edildi ve
edilmeye devam ediyor. Ordudan dindar subayla-
n atmak adi vaka oldu. Kimsenin gıkı çıkmıyor.
tnsan haklan ihlalleri almış başını gidıyor. Mec-
lis'ten Kuran okumayı öğrenme yaşını sınırlandı-
ran ve 12 yaşından küçüklere Kuran öğrenmeyi ya-
saklayan kanun çıkanldı. Elbette bu faaliyetler
Gayretüllaha dokundu.
Ahmet Kekeç(22 Ağustos): Atatürkçülerin dep-
remzedelere tek katkısı, inanmayacaksınız ama, '28
Şubatcuntası'nm sivil (!) ayağını oluşturan emek-
li Orgeneral Kemal Yavuz'un bir açıklamasından
ibaret kaldı.
Kemal Yavuz, 'derhal sıkıyönetim' ılan edılme-
sini istiyor...
Neden?
Enkaz altında kalan 45 bin vatandaşımızı kur-
tarmak için mi?
Elbette hayır...
Askeri seferber etmek için 'sdayönetim'in şart
olmadığmı Kemal Yavuz bilmez mi?
Onun derdi, nasıl yapar da deprem karambolün-
den 28 Şubat'ın 'eylem planı'nı yeniden yürürlü-
ğe koyanz...
AMEren (23 Ağustos): Bir memlekette. Allah'ın
,'başınıa örtün' emrine karşı mücadele ilan edilir
ve Allah'ın emrini yerine getiren biri hedef göste-
rilerek 'Buna haddini biklirin' denilirse, ola ki bu
söz Allah'ın gazabını çeker ve Allah. 'Haddinibfl-
dirmek işte böyk olur' diye bir yerlerin altını üs-
tünegetirivenr...
Mustafa Kapian (23 Ağustos): Rivayete göre, 28
Şubat kararlannın programı Gölcük'teki tesisler-
de yapılmıştı. Cenab-ı Hakk'ın 17 Ağustos karar-
lannda gördük ki beşerin karargâhı çok çürük ka-
lıyor. însanımızın inancına uygun kabul ettiği iş-
lere metazori karşı çıkmak ve set olmak, en hafif
tabiriyle daha dünyada iken karşıhğını görüyor...
MHH Cazete
Sadık Albayrak (20 Ağustos): Utanın beyler.
utanın...
tşte eseriniz, işte ortaya koyduğunuz işler... Otu-
rup kara kara düşününüz şimdi. Nutuk devri ka-
pansın artık. İş yapın ve kendinizi halkla bütün-
İeştiriniz.
'Yardımsever ve hamiyeüi insanlar'a teslim edi-
niz bu ülkeyi... Maddeci ve çıkarcılann neler yap-
tığını ve onlann sayesinde memleketin başına ge-
len felaketi gördünüz.
Artık, susun ve bir daha 'irticai tehfike' diye bir
şeyi ağzmıza almayınız.
Askerler kararh
Resul Tosun (20 Ağustos): trtıca bahanesiyle
milletin manevi değerleriyle savaşan ve öncelikü
tehdit ilan eden yönetım anlayışı, öncelikle tehdit-
lerin neler oldugunu görme basiretine kavuşur mu
acaba?
Sadık Albayrak (23 Ağustos): Fakir ve dar ge-
lirliler, evinde, mutfağında ne varsa, hepsıni alıp
yollara düşenler. aç ve susuz, insanımızın kurtu-
luşu için seferber oluyor da irticaya karşı kriz ma-
salan' kuranlar, hâlâ kendilerinde değil!
Mılli Gazete 23 Ağustos'ta birinci sayfasında ya-
yımladığı "Ders Almauyız" başlıklı yazıda da ir-
ticayla mücadele yasalannı bahane etti. Deprem-
lemücadelede "başörtüsü yasağuu. imam hatipokul-
lannı" kıyaslayan yazıda şövle denildi:
"Türtdye'nin ihtiyaa imam hatip okulu, Kuran
Kursu kapatmakdeğfl. İnançb insanlarta mücade-
le etmek hiç değil.
Bir >il. hiç değilse sadece bir yıL başörtülü kızla-
nmızla mücadeleye aynlan kaynak Rasathane'ye
aynlsa. Hiç değilse sadece bir kez, Kuran kursu ka-
patmak için gösterilen azim.si\ il savunma için gos-
terilse_r
Yenl şafak
Fehmi Koru (20 Ağustos): Dindarlara 'kuşku-
cu' gözle bakılan, yaptıklan 'tehdit' olarak görül-
düğü için dindarlann hareket alanlan kısıtlanmak
istenen bir ülkeye norma]' demek mümkün değil-
dir. Türkiye epeydir bu anormalliği yaşıyor. Bu du-
rumun gözle görülür etkisi sivil girişimlere vuru-
lan darbedehissediliyor. Gönüllüçalışmalaryapan
dernekler ve vakıflar sürekli denetim altında: 'ir-
tfca üe mücadele' bahanesiyle yasalara onlann fa-
aliyetlerini daha da kısıtlayacak maddeler konul-
mak isteniyor.
Lafi ağzımda gevelemeye hiç gerek yok: Yaşa-
nan deprem felaketi. Allah'ın sevgilisı bir mille-
te, suçsuz insanlann sırtından verilen bir ilahi ih-
tardır.
Mustafa lslamoglu (20 Ağustos): 28 Şubat'ın ürü-
nü olan 'Başbakanlık krö takipyönetmefiğinin' knz-
le falan hiç ilgisi ohnadığını, salt milletin diniyle
imanıyla uğraşmak için çıkanldığını görüyor ve bir-
kez daha iç geçiriyorum.
Deprem bölgelerinde 'irtica' yaftasıyla Allah'a
savaş açıp Müslümanlan birinci tehdit ilan eden-
leri göremiyorum. Bu afet de tüm diğer musibet-
ler gibı AHah'ın insanlaramesajıdır. Allah'ın kav-
li gazap ayetleri olduğu gibi fıili ga-
zap ayatleri de vardır. İşte bu deprem
de Allah'm fiili ayetlerinden biridir.
Dücane Cündioğlu (20 Ağustos):
Bir düşünelım bakalım -eğer düşün-
meye mecalimiz kalmışsa- şimdi mil-
• Baştarafı 1. Sayfada
leri veya yasadışı örgütierle irtibatlan nedeniyîe
TSK'den ilişikleri kesılen personelin diğeT kamu
kurum ve kuruluşlannda istihdamının teşvik edil-
memesi.
• Yabancı üikelçre devlet tarafından öğrenim için
gönderilen öğrenciler hakkında yasa.
• TSK'ye aşın dinci kesimden sızmalan önlemek
için alınan önleauerin benzerlerinin diğer kamu ku-
rum ve kuruluşlan, özellikle üniversite ve eğitim
kurumlan üe bürokrasinin her kademesinde ve yar-
gı kuruluşlannda da uygulanmasını içeren yasal dü-
zenleme.
• Laikligin yasalarla uygulama alanma sokulma-
sını saglamak için, TCK'nin 312. maddesinde bu yön-
? de eylemsel nitelfldi suçlann ve Terörie Mücadele
Kanunu'nun 8. maddesinde de propaganda nitelik-
li suçlann yeniden düzenlenmesi.
• lınam-hatipokullannıncıımhuriyetrejirnineve
Atatürk ılke ve devrimlerine sadık aydm din adam-
lan yetistırmekle yükümlü eğitim kuruluşlannın Öğ-
retim Birliği Yasası'nın özüneuygun gereksınım dü-
zeyinde tutulması.
• Diyanet tşleri Başkanlığj'nın Teşkilat Yasası 'nın
büyük bir kısmırun Anayasa Mahkemesi tarafından
iptal edilmesi nedeniyle, yasanın yeni şekliyle
TBMM'den geçirüerek işleıîik kazandınlması.
• TSK'den irticai faaliyetleri nedeniyle ilişikJen
kesılen personel nedeniyle medya mensuplannın
TSK ve mensuplan aleyhindeki yayınlannın kont-
rol altına alınması amacıyla Basm Yasası'nda yapı-
lacak düzenleme.
• Üniformalı korumalar ve buna neden olan so-
'rumlular hakkında yasal işlemler yapılması, yasa ile
öngörülmemiş bütün ezel korumalannkaldınlraa-
sı.
•Atatürk'e karşı yapılansaygısızlıklarve Atatürk
aleyhine işlenen suçlar hakkındalci 5816 sayılı ka-
nunun istismar edilmesine firsat verilmemesi.
• Kurban derilerinden mali kaynak sağlayan irti-
ca için önlem alınması. Kurban derilerinin toplan-
ma görevi Türk Hava Kurumu'ndan ahnarak Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu'na veril-
di. Bu önlemle de şeriatçı vakıflann deri toplaması
önlenemezken bu alandaki karmaşa sürüyor.
• Yurdun çeşitli yçrlerinde yapılan ve belli çev-
relere mesaj vermek amacıyla gündemde tutularak
siyasi istismar konusu yapılan dini tesislerin Diya-
neL mahalli yönetimler ve ilgili makamlarca koor-
dine edilmesi.
• Çeşitli nedenlerle verilen kısa ve uzun namlu-
lu silahlann, özellikle pompalı tüfeklere olan talep
de göz önüne ahnarak, polis ve jandarma bölgeleri
dikkate ahnarak yeniden düzenlenmesi. Pompalı
tüfeklerle ilgili yapılan düzenleme komisyonlarda
kadük oldu.
letın önünde boynunu bükenler, ko-
nuşacak söz bulamayanlar kimler?
Elbette, öğrencileri. başlannı bir da-
ha kapatmamak şartıyla afFedecek-
lerini söyleyenler.. Kuran kurslanru
kapatıp bu milletin evlatlannın Ku-
ran öğrenmesini hazmedemeyenler...
Milletin dini hassasiyetlerine karşt
'irticayla mücadele' adı altında savaş
açanlar... 17 Ağustos musibeti, hiç
kimsenin kuşkusu olmasın ki ımani
bir ikazdır! tİahi bir uyandır! Gazap
kamçısını kuşanmış ilahi öfkenin kü-
çücük bir işaretidir!
Fehmi Koru (22 Ağustos): Gölcük
depremininacziyetini sergilediği, dö-
küldüğünü ilan ettiği devlet 28 Şu-
batçı reflekslere ayarlı devlettir. Ya-
salarda var olan yetkilerini kullana-
mayan ve icraatlanyla devletin dö-
küldügü kanaatini uyandıran kayma-
kamiar ve valiler, tasfıyeci devletin
'gihıendiği' memurlandır.
Afet durumunda devTeye girmesi
beklenen uzmanlar. devletintercihle-
ri istikametinde 'irtica' takip etmek-
te ustalaşmış, onun dışındaki bütün
becerilerden yoksun kişilerdir; vak-
tiyle uçabilirken zaman içerisinde bu
yeteneğini yitiren 'mutasyona uğ-
ramış' kuş türleri gibidir bunlar.
9 W
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
I Baştarafı 1. Sayfada
şer onar adımlamak ister ya, işte o hızda yoğun-
laştı arkadaşlığımız.
Bana önce, bakmakla görmek arasındaki farkı
bir kez daha öğretti. Aynntıda sadece şeytan de-
ğil, güzellik de gizli. Önceleri de yanından çok ge-
çerdim, ama bu güzelliklerin hiç ayırdında değil-
dim. Insan çok yakındayken de uzakta kalabiliyor-
muş.
Gİövdesinde, dallannda hiç düzyeri yok. Ama krv-
nmlar o kadar düzgün ki; uca doğru inceleşen dal-
lar sanki havada benim görmediğim, özente korun-
ması gereken yerler varmış da onlara dokunma-
dan teğet geçmek gerekirmiş gibi, kıvnla kıvrtla
yapraklara ulaşıyor.
Bir sabah, güneşin gece soğukluğunu henüz
yolcu etmediği saatte buluştuk. Yapraklar nasıl tat-
lı tatlı sallanryor. Biri ötekine değiyor, alttaki başını
kaldırryor, yeni filizlenen artçı yapraklar dala tutun-
muş etrafa bakıyor. Tümü bana el sallıyormuş gi-
bi geldi. Hoşuma gitti. Rüzgâr azalınca durdular,
ama ben yine de bana el salladıklannı düşündüm.
Bir de bütün yapraklann yönü benim bulunduğum
tarafadönükmüş gibi geldi. "Hımm "dedim, "ağa-
cın ön yüzü bu taraf."
Sonra öbür tarafa geçtim. Yine rüzgârla birlikte
tatlı sallantılar ve bana dönük yaprak yüzleri. Ha-
ni bir insanda bütün beden yüz olur gülümser, öy-
le bir şey. Elimde olmadan ağacın altına doğru yü-
rüyüp yüzüstü uzandım. Aaaa, bu ağacın bütün yü-
zü toprağa dönük!
Sonraki görüşmeye giderken ayıp olmasın diye,
hakkında biraz bilgi edineyim tstedim. Kitaba gö-
re bizim ayvanın anayurdu olarak kabul edilen bir-
kaç ülkeden biri Anadolu. "Gülgillerdendir"deyin-
ce şaşırdım. Meğer, dalların o çok karmaşık hali-
nin kökünde bu yatarmış. Yapraklan yünlü kumas-
lann boyanmasında kullanılırmış. Bir de meyvesi-
nin suda kaynatıldıkça pembeleşmesine takıldım.
Sen soğuk iklimin meyvesi ol, kaynadıkça pembe-
leş! Nasıl olsa ayvayı yedik diye mi düşünüyor ne...
UFO serçeleri
Eyiülün ilk günleri meyveteri arbk ağaan biraz önü-
ne geçti. Hemen her meyve ağacı gibi, artık dal-
lar, yapraklar yok, onlar var. Zaten, küçük dallan
onlar yarattı, gövdeye de katkıda bulundular. öy-
le bir duruşlan var.
Meyveler büyüdükçe eğildiler. Başlangıçta yere
paralet duruşlan vardı. Şimdi tam dik, ampul gibi
asılı duruyorlar. Her meyvenin çevresinde 5-10
yaprak var. Sanki güneş ışınlannı dengeliyorlar.
Kim bilir belki de böyle bir düzenleme var aralann-
da. Güneş ışınlan meyveye dogrudan gelmeyecek,
yapraklar ışık süresini düzenleyecek!
Her meyvenin etrafındaki yapraklar ve dallarta bir-
likte öyle bir grupsal görünüm var ki... Belki de her
grup ayn bir galaksi gibi görüyor kendini. Karşı
meyveleri de uzay boşluğundaki öteki komşular...
Ben bu duygulann uzay gemisinde ışık htzından hal-
lice yol alırken, meyveden sorumlu yapraklann he-
men dibine minik bir serçe kondu. Serçenin çıtkı-
nldım bacaklan bütün dal ucunu hafif şiddette sal-
ladı. Telaşla etrafına bakınıp pırr diye uçtu. Dilleri-
ni çözmem zor, ama serçeyi "uzaydan gslen
UFO'tar"diyetanımladılât^ahki: ^Z : \, -2Ğ
"Zaman zaman görünen UFO 'laryine bizim ge-
zegeneuğrayıp geçti. Yapraklann kalındamardip-
lerindeki bölgelerine hafifçe dokundular. Belki de
buradan kendi araştırmalan için ömek aldılar..."
Başka bir dizi değertendirmeleri oldu, ama uzat-
mayayım...
Bu tür ağaçlann en güzel görünümünün alttan
oldugunu biliyordum. Hele hava açıksa... Dallar
seyrek, yapraklar sıksa... Hertürlü hayale açık ışık
oyunlan altında "uzanıp koşant" bekliyor!
Yapraklann onca güzelliği arasında bir şey ürpert-
ti içimi. Buyükçe yapraklar dalgalanırken hafifçe krv-
nlıyorlar ve o kıvrımlanyla kendilerini gölgeliyorlar.
"Vayy canına" dedim, "demek ki kişiye en büyük
gölge yine kendisinden!"
Geçen gün baktım, meyveler giderek yeşilden
sanya dönüyor.
Yapraklar da öyle...
Meyvenin sararması yaşam sevincinden başla-
yıp onlarca olumluluğu, yaprağın sararması dü-
şüşten başlayıp onlarca ölümlülüğü çağnştınyor.
Duygular kanşık, renk aynı sarı...
İlahi doğa, bu nasıl tasan!
Ece\it'ten KıvnkoğLu'na destek Bedeiüden 200
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Genelkurmay Baş-
kanı Orgeneral Hüseyin Kıv-
nkoğlu'nun açıklamalan An-
kara'nın gündemini değiştir-
di. İrticayla mücadele yasa-
lannı çıkarmadığı için eleş-
tirilen hükümetin başkanı Bü-
lentEcevit Genelkurmay Baş-
kanı Kıvnkoğlu"nun açıkla-
Yeni dünyaları onlar kuracak.
Yeni binamızda
başlayacak •
1999/2000 ders yılında;
ANA OKULU, İLKÖĞRETİM OKULU
ve İngilizce öğretim yapılan
ANADOLU LİSEMİZE
kayıtlarımız devam etmektedir.
1968'den beri, Anadolu Liseleri seviyesinde
eğitim yapan; ı
Klasik Lisemizin
1. smıfına ilköğretim okulu mezunu, ; ..:
2., 3. sınıflarına devlet okullarından mülâkatla ve nakil,
ÖĞRENCİLER ALINACAKTIR.
• Ders saatleri dışında 15 saat İngilizce, • ' *
;
'
• 2. yabancı dil Almanca,
• Dershane tekniği ile Lise Vden itibaren üniversite hazırlık.
tC IS1MULİ4HÖ 1 1 l «•
â^YENI DUNYA İNdRÜ CADDESİ, NO: 11,
BAKIRKÖY-İSTANBUL
TEL (0212) 570 79 90 (6 HAT)
(0212) 570 83 14 (3 HAT)
FAX: (0212) 570 79 97
malanm yerinde bulurken.
muhalefet ihtiyatlı karşıladı.
Ecevit, irticayla mücadele ya-
salannı çıkaracaklannı belir-
tirken, Radyo Tejevızyon Üst
Kurulu'nun (RTÜK) yapısın-
dan kendisininderahatsız ol-
dugunu söyledi. DYP'li Ah-
met Iyimaya açıklamalan do-
ğal bır refleks olarak niteler-
ken, FP'li Cemil Çiçek. açık-
lamalarda hükümete yönelik
imalarbulunduğunu söyledi.
DTP Genel Başkanı eski Mil-
li SavunmaBakanı tsmetSez-
gin açıklamalan "şaşuiıcı"
bulmadı.
Ecevit, Başbakanlık'tan ay-
nlırken Genelkurmay Baş-
kanı Orgeneral Kıvnkoğ-
lu'nun açıklamalanna ilişkin
sorulan yanıtladı.
Ecevit, bir gazetecinin ir-
ticayla mücadele yasalannı
anımsatarak "Medis açıldı-
ğuıda hükümet irtica yasala-
n konusunda nasıl bir yol iz-
leyecek" sorusu üzerine, 55.
ve 56. hükümetler dönemin-
de Meclis'ten yasa çıkarma-
nın güç olduğuna işaret etti.
DSP'nin kurduğu azınlık hü-
kümeti döneminde böyle bir
olanağı hiç bulamadıginı be-
lirten Ecevit, şunlan söyle-
di:
"Ama bugünkü hüküme-
tin MechYte büyük çoğunlu-
ğuvar. Kendiiçindede büyük
ölçüde uyum var. Onun icin
şniıdiyekadarçıkanlamamış.
ama çıkarüması gereken ya-
salar. çok daha kolayhkla ya-
pıhyor. Buntann hanrlığı da
yapıiıyor. Yalnız Saym Genel-
kurmay Başkanı'nın degin-
diği konuda değil, yerleşim
birimkıibinalanndenetimi,
ihalder w betediyçterle ilgin
yasalann da muüakagözden
geçirümesi gerekiyor. Bu ko-
nuda bir çakşma başlatmı;
durumdayTZ."
Depremle karşılaşümasın-
dan bu yana din istisman ya-
pan bazı çevTelerin TSK'ye
yönelik çok haksız ithamlar-
da bulunduklannı kaydeden
Ecevit. "Bu. vatandaşlann
çok önem verdiği bir kuru-
mu zedelemeamacı güdüyor.
Saym Genelkurmay Başka-
nı'nın ona tepki göstermesi
çok yermde" dedi.
Ecevit, depremin hemen
ardından TSK'nin çok büyük
bir güçle kurtarma ve enkaz
kaldırma çahşmalanna katkı-
da bulunduğunu söyledi.
TSK'nin bunun yanı sıra dep-
rem bölgesinde güvenliğin
sağlanması. çadır kentlerin
kurulması gibi konularda da
büyük katkısı oldugunu an-
latan Ece\it "Bandin sömü-
rücüsüçevrelerin yapoğı hak-
sız kküalar, tabi o çahşmala-
ra kanlanaskerlerimizi, subay-
lanmızı da çok tedirgin edi-
yor. Sayın Gendkurmay Baş-
kanı'nın sözleriniona bir tep-
ki şekUnde değerkndirdim''
diye konuştu.
Ecevit Kıvrıkoglu'nun dik-
kat cektiği konular arasında
RTUK'ün de bulunduğunun
anımsatılması üzerine.
DSP'nin baştan beri bukonu-
daki kaygılannı kamuoyuna
açıkladığını belirtti.
Bu açıklamalannda,
RTÜK'ün siyasal ağırhkh ol-
masının neden olacağı sakın-
calan \iırguladıklannı kay-
deden Ecevit, "O sırada mu-
halefetteydik ve etküi olama-
nuşük. RTUK Yasası'nıa da
değişmesi gerekiyor" dedi.
Ecevit, Kıvnkoğlu'nun
açıklamalannda sözünü etti-
ği ve TSK hakkında çeşitli
iddialarda bulunan milletve-
kilinin kim olduğuna ilişkin
kendisine bir bilgi gelmedı-
ğini bildirdi.
Muhalefet ihtiyatfa
DYP .\masya Milletveki-
li Ahmet lyimaya, Tüık ordu-
sunun cumhuriyeti ve rejimi
kuran ordu oldugunu belir-
terek şunlan söyledi:
U
1946'dan bu yana cum-
huriyetin demokratikleşme
sürecini yaşıyoruz. Bu süreç-
te herkesin düşünce beyanıu-
da bulunması doğakür. Ge-
nelkurmay Başkanı'nın ref-
leksinicumhuriyet>«demok-
rasiye sahip doğal bir refleks
olarak kabulediyomm. Fakat
hiç kimse ne tenkitetmek, ne
tenkit edilmekten ari değil-
dir. Genelkurmay Başkanı-
mızın görüşlerine kaüldığı-
mız yanlar. kaülmadığımız
yanlar vardır. Demokratik
kurumlann kendi alanlan dı-
şında beyanda bulunmalan
doğaldır ama düzenleyici
fonksiyonlan yoktur.Demok-
rasilerde çareyi parlamento
üretmetidir."
TBMM'nin 28 Şubat ka-
rarlannı değerlendirerek "ka-
bul edeceğini kabul etmesu
reddedeceğini reddetmesi
r
gerektiğini kaydeden lyima-
ya, "Ancak parlamentoyatek-
Bfleri Genelkurmay değil mfl-
letv<ekiueri yada hükümetve-
riyor. Parlamentonun dayat-
ma gibi gördüğü önerileri red-
detmeyetkisi vannr" diye ko-
nuştu.
FP Ankara Milletvekili Ce-
mil Çiçek ıse Genelkurmay
Başkam'nın bir siyasetçinin
açıklamalanndan söz ettiği-
ni anımsatarak. "Bu tür açık-
lamalann siy asetçflerin yapa-
bikceği açıklamalar olacâğı-
nısanmıyorum.Siyasetin böy-
le bir termiDolojisi oldugunu
sanmıyorum.Aynca sözü edi-
len miilenvkilinin kim oldu-
ğu belli olsa da daha net ko-
nuşabüsek" dedi. Kıvnkoğ-
lu'nun açıklamalannın bütü-
nünü önemli bulduğunu vur-
gulayan Çiçek, "Herkesin
oturupbuacddajnalarüzerin-
deciddi düşünmesi lazun.En
baştada bunu hükümetinyap-
masılazun.Çünkü. krraya yö-
nelik imalar >ar. Beklenbler
var. Her yönüyle değertendi-
rilmesi lazım. Herkes dep-
remle meşgulken bir başka
isokamettegündem doğmuş-
tur. Bu açıklamalan zaman-
lama, muhteva \e diğer yön-
leriyle değerlendirmeye tabi
tutulmair diye konuştu.
DTP Genel Başkanvekili
Ismet Sezgin de, Kıvnkoğ-
lu'nun görüş ve düşünceleri-
ni çok iyi bildiği için normal
karşıladığını belirterek şun-
lan söyledi: "Keşkededim,si-
yasi parti Bderteri Sayın Ge-
netkurmay Başkanınnzm söy-
lemlerindeki acıklıkla. o an-
lamda böylesine kısa. özlü,
yararlı beyanlarda buluna-
bUsekrdL Kıvnkoğlu'nun de-
mokratikdüzene. devletinye-
rineveönemine, düzenvebir-
liğiııe ait Fıkirterini \v. tutar-
hhğını gayet iyi bikiiğun için
normal karşıİadım."
Sezgin. bedelli askerlık uy-
gulamasma karşı olduklannı
vurgulayarak. bunun anayasa,
hak ve adalet duygusuna uy-
gun olmadığını söyledi.
I Baştarafı 1. Sayfada
rak Askerlik Yasası'na ge-
çici bir madde ekleyerek uy-
gulamaya konulacağını, ya-
rarianmak isteyenlerin yasa-
nın yürürlüğe girmesinden
sonra 6 ay içinde başvur-
malan gerektiğini kaydetti.
Çakmakoğlu, Genelkur-
may'ın depremin yaralannın
sanlmasına katkıda bulun-
mak amacıyla TSK'nin ola-
naklannı araştırarak yaptı-
ğı önerinin yasa tasansı ola-
rak Başbakanhğa önerildi-
ğini belirtti.
Uygulamanın 1 Ocak
1973 tarihinden önce doğup
herhangi bir nedenle asker-
liğini yapmamış olanları
kapsadığmı dile getiren Çak-
makoğlu, 40 yaşın altında-
kilerin 15 bin mark karşılı-
ğı ödeme yaparak ve temel
eğitim alarak askerliklerini
yapmış sayılacaklannı bil-
dirdi. Çakmakoğlu, "Temd
eğitim için şimdi düşünülen
iki ayı geçmeyen bir süredir.
Kırk yaşın aibndakfler 150
bin kişi civanndadır" dedi.
Çakmakoğlu, 40 yaşını geç-
mesine karşın askerliğini
yapmayan 45 bin kişinin 20
bin mark karşılığı ödeme
yaparak ve temel eğitim al-
madan askerliklerini yap-
mış sayılacaklannı kaydet-
ti. Çakmakoğlu şunlan söy-
ledi: "BubedeDerin ödeme
şeküveusuneritemeleğrti-
min nerelerde nasıl yapua-
cağu buradan hasıl olacak
paranın sarf esas ve usulie-
ri gibi daha teknik çaltşma-
tor, Genelkurmay Başkanh-
ğı 8e bakannğınuz arasında
başlamıştır. Bunlar Bakan-
lar Kuruhı'nda aynca esas
veusuöeri tespitşekMndeka-
rara bağjanacakor. Topla-
nan paralann tamamı dep-
rem böigesindeid yaralarm
sanlması ve oradaki harca-
mabra tahsisedflmiş otocak-
nr."
Çakmakogla askerlik için
kasım ayına ve daha sonra-
sı için karar aldıranlann ya-
rarlanıp yararlanmayacağı-
nın sorulması üzerine, "Ta-
rihlere giriyorsa yarartena-
caktır.Cetp tarihinden evvd
debu kanun yasalaşnuş ohır-
sa elbette yanuianacaktır.
Sakb, bakâya, yoklanuı ka-
çağı dediklerimiz dahüdir
bunlara" diye konuştu.
Tutuklu ve hükûmlüJerin
uygulamadan yararlanıp ya-
rarlanrnayacağının sorulma-
sı üzerine Çakmakoğlu, "Vfe-
ter ki başvursun, parasal
mükellefîyetieriııi yerine ge-
rirsin ve kendisi çağnldığı
zaman da haar oJsun" de-
di.
Uygulamadan yararlana-
caklar konusundaGenelkur-
may Başkanı Orgeneral Hû-
seyin Kıvnkoğhı'nun 1975
doğumlulan da kapsadığı
yönündeki açıklamasmın
annnsatılması üzerine Çak-
makoğlu şöyle konuştu:
"Hayır. Sanıyonım Ge-
nelkurmay Başkanımızın o
andaki ifadesi öyle olabüir,
ama bizdeki metinler, dedi-
ğim gibidir. Bu konuda şöy-
le düşünmenizi tavsiye ede-
rim. TSK'nin dahagenc yas-
ta ve kendi gficünü eksilt-
meyecekv% kaynağmıazatt-
mayacak bir kaynak bulun-
muştur."