22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
^r-SAYFA CUMHURtYET 5 EYLUL1999 PAZAR HABERLEMN DEVAMI GUNCELcÜNEYT AKCAYÜREK H Baştarafı 1. Sayfada Bierce'in öykülerinde ülkemizi çağnştıran öylele- ri var ki.. Üzerinde düşünmeye değer. ışte, o öykü- lerden birkaçı... Bir Çiftçi, bir Zanaatçı ve bir Işçi, ülkelerinin kra- lına gidip sürekli büyük bir ordu beslemekten bık- tıklannı söylediler. Askerierin sırf tüketici olduklann- dan, kendileri ve başkaları içın bir iş yapmadıklann- dan yakındılar. "Pekâlâ" dedi Kral. "Tebamın dileği, benim için en geçerli yasadır." Ordu dağıtıldı. Böylecetüketicilerde üretici oldu- lar. Onlann ürünleri satışa sunuluncafiyatlardüştü, çiftçilıkparagetirmezoldu. Onlann ucuzemegi, es- ki zanaatçılarla işçileri dilenmek ya da yoksullare- vine sığınmak zorunda bıraktı. Birkaç yıl geçmeden, ülkedeki bunalım dayanılmaz boyutlara ulaştı. Çift- çi, Zanaatçı ve Işçi, yine Kral'ın huzuruna çıkarak, yeniden sürekli bir ordu kurulmasını istediler. "Ate yanı?"dedi, Kral. "Şimdı de o tembeltüketicilerimi destekliyorsunuz?" "HayırMajesteleri" diye yanıt gel- di. "Biz kendimiz askere alınmak istiyonız." • • • Mecüs'in tatile girdiği haberi seçim çevresine ula- şınca seçmenler aralannda bir toplantı düzenledi- ler. Amaçlan, görevini ihmal eden ve adı yolsuzluk- lara kanşan milletvekili için uygun bir ceza sapta- maktı. Zekâsı ve gömleğine akan salyalanyla ünlü bir ih- tiyar önce avı yakalamaları gerektiğini anımsattı. Toplantı başkanı, geceleyin nöbet tutacak bir ko- mite görevlendirdi. Böylece kurban kasabaya giz- lice girmeye kalkarsa hemen yakalanacaktı. Ko- nuşmalarsürerken, birbandonunçaldtgı marşlardu- yuldu. Lekeli milletvekili az önce trenden inmiş ve dört atlı bir tören arabasıyla istasyondan hareket et- mişti. Birkaç dakıka geçmeden adam salona girdi. Kürsüye çıkıp hayatının en onurlu anını yaşadıgını söyledi. Salon alkışa boguldu. • • • Ticaret Odası'nın bir toplantısına katılan bir Dev- tet Adamı kürsüye çıktı. Ne var ki, kendisinın tica- retle bir ilgisi bulunmadığı gerekçesiyle, konuşma yapmasına itiraz edenler oldu. "Sayın Başkan"dedi bir Yaşlı Üye, ayağa kalka- rak, "Kanımca öne sürülen gerekçe geçersizdir. Beyefendi'nin ticaretle çok yakın bir bağı vardır. Kendisi bir ticari metadır." • • • Yıllarca kötü politikacılar tarafından yönetilip bü- yük bir yoksulluğa düşen Halk yılmış, hüngür hün- gürağlıyordu. "Niye ağlıyorsun?" diye sordu yakın- daki bir çite tünemiş olan bir Melek. "Herşey/m/z/a/cWar"diyeyanıtladıHalk. "Bizebir tek Cennet umudu kaldı, Tann 'ya şükürter olsun ki, hiç değilse bunu alamazlar bizden." "Durhele" dedi Melek, "yeni hükümetinyapacak- lannı bekle." Açıklama: Cumartesi günü yayımlanan "Hem Kel Hem Fo- dul" başlıklı Güncel'de; Köşk'ün Başbakanlık Kriz Merkezi'nde inceleme yaptırdıktan sonra hüküme- te eleştirisel bir mektup yazdığına deginildi. Güncel, o bilgıleri Radikal yazan Ismet Berkan'ın yazısından alıntı yaparak yayımladı. Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan, bu bil- gilerin Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Necdet Seçkinöz tarafından Radikal'egönderilen biryalan- lamada "hayal mahsulü" olarak nitelendiğini bildir- di. Bu açıklamayla hem bilginin gerçek kaynağı hem de yazılanlann asılsızlığı duyurulur. Türk ekonomisi M Baştarafı 1. Sayfada Ancak hemen önümüzdeld yıl ekonomide bir yükseliş gündeme gelecektir. Yüzde 5'lik bir büyüme hızma ula- şılabiiir jjbi görünüyor. Dep- rem öncesinde biiyiime hı- zı tahminleri yüzde 4 civa- nndaydr dedi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'na göre deprem nedeniyle yapıla- cak harcamalann 5 - 7 mil- yar dolarlık bir hacmi bu- lunduğuna dikkat çeken OECD uzmanı, şu görüşle- ri dile getirdi: "Ancak özel maliyetkrin düze>ini bikmiyoruz. Tür- kiye dışandan sermaye akı- mına bağımhlığını sürdii- riiyor. O nedenle hükümet mevcut politikada kalma- üdır. Dışandan yardım pa- rası almak kolaylaşacaktır. Sigorta paralan ülkeye aka- cakür. Ayrıca yurtdışında yaşayan Türkter demernle- ketierine daha çokpara ha- vale edecektir. Ancak geçi- ci bir etki olarak ticaretin, yükselen ithalat ve düşen ihracat nedeniyle daha az döviz getirmesi mümkün- dür." OECD'nin Türkiye uz- manı Alessandro Goglio, Türkiye'deki bütçe açığı- nın beklenenin yüzde 2 ve- y a yüzde 3 orarunda daha yüksek çıkabileceğini belir- tirken de "Ancak bu açığın teknedeni deprcmdir. Türk hiikiimeti reformlar konu- sunda hıztnı korumaya ka- rarudır" diye konuştu. Dinci gazeteler depremi firsat bfldi AYŞEYILDIREM Depremden sonra doğal afeti firsat bilen ve ir- tica ile mücadelesi nedeniyle Türk Silahlı Kuvvet- len'ne saldıran aşın dinci gazeteler, depremin 11a- hi bir uyan ve ceza" olduğunu savundular. Yaptık- lan yayınlarda Atatûrkçü kişi ve kurumlan hedef gösteren dinci gazeteler, Gölcük Donanma Ko- mutanlığı'nın depremden zarar görmesini de "28 Şubat kararlanna" bağladı. 8 yıllık eğitim uygulamasma geçildiği, Kuran kurslanna sınırlama getirildiği ve başörtüsü yasak- landığı için "deprem felaketinin yaşandığuu" ile- ri süren gazeteler, dini kullanarak halkı kışkırtma- ya çalıştılar. Önceki gün yaptığı açıklamalarla gündemi de- ğiştiren Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüse- yin Krvmkoğlu, deprem sonrasındaki yayınlan ne- deniyle irticai basmı "zfl taktp oynamakla" suçla- dı. Kıvnkoğlu, irticayla mücadeledeki kararlıhk- lannı "28 Şubat bir süreçtir. 1923'tebaşlamıştırve bu tarihten bu yanairticaya endeksüolarak sürmek- tedir. Bunu müdafaa olarak kabul ediyoruz. 28 Şu- bat gerektrse 1000 sene sürecekur" sözleriyle ifa- deetti. Işte Genelkurmay Başkanı Kıvnkoğlu'nun sö- zünü ettiği bazı gazetelerde yer alan bazı yazarla- nn deprem ve irticayla mücadele konusundaki il- ginç tespitleri! Ajctt gazetesl Yaşar Kaplan (21 Ağustos): Depremin merkez üssünün. bir zamanlar 28 Şubat sûrecinin başlaül- dığı ve gizli belgelerin saklandığı yer, bir başka ifa- deyle BÇG merkezi olarak bilinen noktaya hemen hemen çakışacak kadar yakın olması, bizi bu iki olay arasında bazı paralellikler kunnaya zorluyor. Afi Erkan Kavakb (22 Ağustos): Deprem, şüp- hesiz ki ilahi bir ikaz. Allah. emirlerine itaat etme- ycn, isyan eden ve gönderdiği dinin emirleri ile sa- vaşanlan, sadece ahiret günü cezalandırmaz. Dün- yada da haddini aşarak, Allah'ın emirlerine savaş açanlan musibetler vererek uyanr, uyanmayanla- n felaketler vererek cezalandınr. Ülkemizde ne yazık kı 28 Şubat sürecinden bu yana dozu artan birtempoyladinin emirlerine karşı gelindi, dindar- lar ezildı. horlandı. cezalandınldı, sürgün edildi ve edilmeye devam ediyor. Ordudan dindar subayla- n atmak adi vaka oldu. Kimsenin gıkı çıkmıyor. tnsan haklan ihlalleri almış başını gidıyor. Mec- lis'ten Kuran okumayı öğrenme yaşını sınırlandı- ran ve 12 yaşından küçüklere Kuran öğrenmeyi ya- saklayan kanun çıkanldı. Elbette bu faaliyetler Gayretüllaha dokundu. Ahmet Kekeç(22 Ağustos): Atatürkçülerin dep- remzedelere tek katkısı, inanmayacaksınız ama, '28 Şubatcuntası'nm sivil (!) ayağını oluşturan emek- li Orgeneral Kemal Yavuz'un bir açıklamasından ibaret kaldı. Kemal Yavuz, 'derhal sıkıyönetim' ılan edılme- sini istiyor... Neden? Enkaz altında kalan 45 bin vatandaşımızı kur- tarmak için mi? Elbette hayır... Askeri seferber etmek için 'sdayönetim'in şart olmadığmı Kemal Yavuz bilmez mi? Onun derdi, nasıl yapar da deprem karambolün- den 28 Şubat'ın 'eylem planı'nı yeniden yürürlü- ğe koyanz... AMEren (23 Ağustos): Bir memlekette. Allah'ın ,'başınıa örtün' emrine karşı mücadele ilan edilir ve Allah'ın emrini yerine getiren biri hedef göste- rilerek 'Buna haddini biklirin' denilirse, ola ki bu söz Allah'ın gazabını çeker ve Allah. 'Haddinibfl- dirmek işte böyk olur' diye bir yerlerin altını üs- tünegetirivenr... Mustafa Kapian (23 Ağustos): Rivayete göre, 28 Şubat kararlannın programı Gölcük'teki tesisler- de yapılmıştı. Cenab-ı Hakk'ın 17 Ağustos karar- lannda gördük ki beşerin karargâhı çok çürük ka- lıyor. însanımızın inancına uygun kabul ettiği iş- lere metazori karşı çıkmak ve set olmak, en hafif tabiriyle daha dünyada iken karşıhğını görüyor... MHH Cazete Sadık Albayrak (20 Ağustos): Utanın beyler. utanın... tşte eseriniz, işte ortaya koyduğunuz işler... Otu- rup kara kara düşününüz şimdi. Nutuk devri ka- pansın artık. İş yapın ve kendinizi halkla bütün- İeştiriniz. 'Yardımsever ve hamiyeüi insanlar'a teslim edi- niz bu ülkeyi... Maddeci ve çıkarcılann neler yap- tığını ve onlann sayesinde memleketin başına ge- len felaketi gördünüz. Artık, susun ve bir daha 'irticai tehfike' diye bir şeyi ağzmıza almayınız. Askerler kararh Resul Tosun (20 Ağustos): trtıca bahanesiyle milletin manevi değerleriyle savaşan ve öncelikü tehdit ilan eden yönetım anlayışı, öncelikle tehdit- lerin neler oldugunu görme basiretine kavuşur mu acaba? Sadık Albayrak (23 Ağustos): Fakir ve dar ge- lirliler, evinde, mutfağında ne varsa, hepsıni alıp yollara düşenler. aç ve susuz, insanımızın kurtu- luşu için seferber oluyor da irticaya karşı kriz ma- salan' kuranlar, hâlâ kendilerinde değil! Mılli Gazete 23 Ağustos'ta birinci sayfasında ya- yımladığı "Ders Almauyız" başlıklı yazıda da ir- ticayla mücadele yasalannı bahane etti. Deprem- lemücadelede "başörtüsü yasağuu. imam hatipokul- lannı" kıyaslayan yazıda şövle denildi: "Türtdye'nin ihtiyaa imam hatip okulu, Kuran Kursu kapatmakdeğfl. İnançb insanlarta mücade- le etmek hiç değil. Bir >il. hiç değilse sadece bir yıL başörtülü kızla- nmızla mücadeleye aynlan kaynak Rasathane'ye aynlsa. Hiç değilse sadece bir kez, Kuran kursu ka- patmak için gösterilen azim.si\ il savunma için gos- terilse_r Yenl şafak Fehmi Koru (20 Ağustos): Dindarlara 'kuşku- cu' gözle bakılan, yaptıklan 'tehdit' olarak görül- düğü için dindarlann hareket alanlan kısıtlanmak istenen bir ülkeye norma]' demek mümkün değil- dir. Türkiye epeydir bu anormalliği yaşıyor. Bu du- rumun gözle görülür etkisi sivil girişimlere vuru- lan darbedehissediliyor. Gönüllüçalışmalaryapan dernekler ve vakıflar sürekli denetim altında: 'ir- tfca üe mücadele' bahanesiyle yasalara onlann fa- aliyetlerini daha da kısıtlayacak maddeler konul- mak isteniyor. Lafi ağzımda gevelemeye hiç gerek yok: Yaşa- nan deprem felaketi. Allah'ın sevgilisı bir mille- te, suçsuz insanlann sırtından verilen bir ilahi ih- tardır. Mustafa lslamoglu (20 Ağustos): 28 Şubat'ın ürü- nü olan 'Başbakanlık krö takipyönetmefiğinin' knz- le falan hiç ilgisi ohnadığını, salt milletin diniyle imanıyla uğraşmak için çıkanldığını görüyor ve bir- kez daha iç geçiriyorum. Deprem bölgelerinde 'irtica' yaftasıyla Allah'a savaş açıp Müslümanlan birinci tehdit ilan eden- leri göremiyorum. Bu afet de tüm diğer musibet- ler gibı AHah'ın insanlaramesajıdır. Allah'ın kav- li gazap ayetleri olduğu gibi fıili ga- zap ayatleri de vardır. İşte bu deprem de Allah'm fiili ayetlerinden biridir. Dücane Cündioğlu (20 Ağustos): Bir düşünelım bakalım -eğer düşün- meye mecalimiz kalmışsa- şimdi mil- • Baştarafı 1. Sayfada leri veya yasadışı örgütierle irtibatlan nedeniyîe TSK'den ilişikleri kesılen personelin diğeT kamu kurum ve kuruluşlannda istihdamının teşvik edil- memesi. • Yabancı üikelçre devlet tarafından öğrenim için gönderilen öğrenciler hakkında yasa. • TSK'ye aşın dinci kesimden sızmalan önlemek için alınan önleauerin benzerlerinin diğer kamu ku- rum ve kuruluşlan, özellikle üniversite ve eğitim kurumlan üe bürokrasinin her kademesinde ve yar- gı kuruluşlannda da uygulanmasını içeren yasal dü- zenleme. • Laikligin yasalarla uygulama alanma sokulma- sını saglamak için, TCK'nin 312. maddesinde bu yön- ? de eylemsel nitelfldi suçlann ve Terörie Mücadele Kanunu'nun 8. maddesinde de propaganda nitelik- li suçlann yeniden düzenlenmesi. • lınam-hatipokullannıncıımhuriyetrejirnineve Atatürk ılke ve devrimlerine sadık aydm din adam- lan yetistırmekle yükümlü eğitim kuruluşlannın Öğ- retim Birliği Yasası'nın özüneuygun gereksınım dü- zeyinde tutulması. • Diyanet tşleri Başkanlığj'nın Teşkilat Yasası 'nın büyük bir kısmırun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle, yasanın yeni şekliyle TBMM'den geçirüerek işleıîik kazandınlması. • TSK'den irticai faaliyetleri nedeniyle ilişikJen kesılen personel nedeniyle medya mensuplannın TSK ve mensuplan aleyhindeki yayınlannın kont- rol altına alınması amacıyla Basm Yasası'nda yapı- lacak düzenleme. • Üniformalı korumalar ve buna neden olan so- 'rumlular hakkında yasal işlemler yapılması, yasa ile öngörülmemiş bütün ezel korumalannkaldınlraa- sı. •Atatürk'e karşı yapılansaygısızlıklarve Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkındalci 5816 sayılı ka- nunun istismar edilmesine firsat verilmemesi. • Kurban derilerinden mali kaynak sağlayan irti- ca için önlem alınması. Kurban derilerinin toplan- ma görevi Türk Hava Kurumu'ndan ahnarak Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu'na veril- di. Bu önlemle de şeriatçı vakıflann deri toplaması önlenemezken bu alandaki karmaşa sürüyor. • Yurdun çeşitli yçrlerinde yapılan ve belli çev- relere mesaj vermek amacıyla gündemde tutularak siyasi istismar konusu yapılan dini tesislerin Diya- neL mahalli yönetimler ve ilgili makamlarca koor- dine edilmesi. • Çeşitli nedenlerle verilen kısa ve uzun namlu- lu silahlann, özellikle pompalı tüfeklere olan talep de göz önüne ahnarak, polis ve jandarma bölgeleri dikkate ahnarak yeniden düzenlenmesi. Pompalı tüfeklerle ilgili yapılan düzenleme komisyonlarda kadük oldu. letın önünde boynunu bükenler, ko- nuşacak söz bulamayanlar kimler? Elbette, öğrencileri. başlannı bir da- ha kapatmamak şartıyla afFedecek- lerini söyleyenler.. Kuran kurslanru kapatıp bu milletin evlatlannın Ku- ran öğrenmesini hazmedemeyenler... Milletin dini hassasiyetlerine karşt 'irticayla mücadele' adı altında savaş açanlar... 17 Ağustos musibeti, hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki ımani bir ikazdır! tİahi bir uyandır! Gazap kamçısını kuşanmış ilahi öfkenin kü- çücük bir işaretidir! Fehmi Koru (22 Ağustos): Gölcük depremininacziyetini sergilediği, dö- küldüğünü ilan ettiği devlet 28 Şu- batçı reflekslere ayarlı devlettir. Ya- salarda var olan yetkilerini kullana- mayan ve icraatlanyla devletin dö- küldügü kanaatini uyandıran kayma- kamiar ve valiler, tasfıyeci devletin 'gihıendiği' memurlandır. Afet durumunda devTeye girmesi beklenen uzmanlar. devletintercihle- ri istikametinde 'irtica' takip etmek- te ustalaşmış, onun dışındaki bütün becerilerden yoksun kişilerdir; vak- tiyle uçabilirken zaman içerisinde bu yeteneğini yitiren 'mutasyona uğ- ramış' kuş türleri gibidir bunlar. 9 W G U N D E M MUSTAFA BALBAY I Baştarafı 1. Sayfada şer onar adımlamak ister ya, işte o hızda yoğun- laştı arkadaşlığımız. Bana önce, bakmakla görmek arasındaki farkı bir kez daha öğretti. Aynntıda sadece şeytan de- ğil, güzellik de gizli. Önceleri de yanından çok ge- çerdim, ama bu güzelliklerin hiç ayırdında değil- dim. Insan çok yakındayken de uzakta kalabiliyor- muş. Gİövdesinde, dallannda hiç düzyeri yok. Ama krv- nmlar o kadar düzgün ki; uca doğru inceleşen dal- lar sanki havada benim görmediğim, özente korun- ması gereken yerler varmış da onlara dokunma- dan teğet geçmek gerekirmiş gibi, kıvnla kıvrtla yapraklara ulaşıyor. Bir sabah, güneşin gece soğukluğunu henüz yolcu etmediği saatte buluştuk. Yapraklar nasıl tat- lı tatlı sallanryor. Biri ötekine değiyor, alttaki başını kaldırryor, yeni filizlenen artçı yapraklar dala tutun- muş etrafa bakıyor. Tümü bana el sallıyormuş gi- bi geldi. Hoşuma gitti. Rüzgâr azalınca durdular, ama ben yine de bana el salladıklannı düşündüm. Bir de bütün yapraklann yönü benim bulunduğum tarafadönükmüş gibi geldi. "Hımm "dedim, "ağa- cın ön yüzü bu taraf." Sonra öbür tarafa geçtim. Yine rüzgârla birlikte tatlı sallantılar ve bana dönük yaprak yüzleri. Ha- ni bir insanda bütün beden yüz olur gülümser, öy- le bir şey. Elimde olmadan ağacın altına doğru yü- rüyüp yüzüstü uzandım. Aaaa, bu ağacın bütün yü- zü toprağa dönük! Sonraki görüşmeye giderken ayıp olmasın diye, hakkında biraz bilgi edineyim tstedim. Kitaba gö- re bizim ayvanın anayurdu olarak kabul edilen bir- kaç ülkeden biri Anadolu. "Gülgillerdendir"deyin- ce şaşırdım. Meğer, dalların o çok karmaşık hali- nin kökünde bu yatarmış. Yapraklan yünlü kumas- lann boyanmasında kullanılırmış. Bir de meyvesi- nin suda kaynatıldıkça pembeleşmesine takıldım. Sen soğuk iklimin meyvesi ol, kaynadıkça pembe- leş! Nasıl olsa ayvayı yedik diye mi düşünüyor ne... UFO serçeleri Eyiülün ilk günleri meyveteri arbk ağaan biraz önü- ne geçti. Hemen her meyve ağacı gibi, artık dal- lar, yapraklar yok, onlar var. Zaten, küçük dallan onlar yarattı, gövdeye de katkıda bulundular. öy- le bir duruşlan var. Meyveler büyüdükçe eğildiler. Başlangıçta yere paralet duruşlan vardı. Şimdi tam dik, ampul gibi asılı duruyorlar. Her meyvenin çevresinde 5-10 yaprak var. Sanki güneş ışınlannı dengeliyorlar. Kim bilir belki de böyle bir düzenleme var aralann- da. Güneş ışınlan meyveye dogrudan gelmeyecek, yapraklar ışık süresini düzenleyecek! Her meyvenin etrafındaki yapraklar ve dallarta bir- likte öyle bir grupsal görünüm var ki... Belki de her grup ayn bir galaksi gibi görüyor kendini. Karşı meyveleri de uzay boşluğundaki öteki komşular... Ben bu duygulann uzay gemisinde ışık htzından hal- lice yol alırken, meyveden sorumlu yapraklann he- men dibine minik bir serçe kondu. Serçenin çıtkı- nldım bacaklan bütün dal ucunu hafif şiddette sal- ladı. Telaşla etrafına bakınıp pırr diye uçtu. Dilleri- ni çözmem zor, ama serçeyi "uzaydan gslen UFO'tar"diyetanımladılât^ahki: ^Z : \, -2Ğ "Zaman zaman görünen UFO 'laryine bizim ge- zegeneuğrayıp geçti. Yapraklann kalındamardip- lerindeki bölgelerine hafifçe dokundular. Belki de buradan kendi araştırmalan için ömek aldılar..." Başka bir dizi değertendirmeleri oldu, ama uzat- mayayım... Bu tür ağaçlann en güzel görünümünün alttan oldugunu biliyordum. Hele hava açıksa... Dallar seyrek, yapraklar sıksa... Hertürlü hayale açık ışık oyunlan altında "uzanıp koşant" bekliyor! Yapraklann onca güzelliği arasında bir şey ürpert- ti içimi. Buyükçe yapraklar dalgalanırken hafifçe krv- nlıyorlar ve o kıvrımlanyla kendilerini gölgeliyorlar. "Vayy canına" dedim, "demek ki kişiye en büyük gölge yine kendisinden!" Geçen gün baktım, meyveler giderek yeşilden sanya dönüyor. Yapraklar da öyle... Meyvenin sararması yaşam sevincinden başla- yıp onlarca olumluluğu, yaprağın sararması dü- şüşten başlayıp onlarca ölümlülüğü çağnştınyor. Duygular kanşık, renk aynı sarı... İlahi doğa, bu nasıl tasan! Ece\it'ten KıvnkoğLu'na destek Bedeiüden 200 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Genelkurmay Baş- kanı Orgeneral Hüseyin Kıv- nkoğlu'nun açıklamalan An- kara'nın gündemini değiştir- di. İrticayla mücadele yasa- lannı çıkarmadığı için eleş- tirilen hükümetin başkanı Bü- lentEcevit Genelkurmay Baş- kanı Kıvnkoğlu"nun açıkla- Yeni dünyaları onlar kuracak. Yeni binamızda başlayacak • 1999/2000 ders yılında; ANA OKULU, İLKÖĞRETİM OKULU ve İngilizce öğretim yapılan ANADOLU LİSEMİZE kayıtlarımız devam etmektedir. 1968'den beri, Anadolu Liseleri seviyesinde eğitim yapan; ı Klasik Lisemizin 1. smıfına ilköğretim okulu mezunu, ; ..: 2., 3. sınıflarına devlet okullarından mülâkatla ve nakil, ÖĞRENCİLER ALINACAKTIR. • Ders saatleri dışında 15 saat İngilizce, • ' * ; ' • 2. yabancı dil Almanca, • Dershane tekniği ile Lise Vden itibaren üniversite hazırlık. tC IS1MULİ4HÖ 1 1 l «• â^YENI DUNYA İNdRÜ CADDESİ, NO: 11, BAKIRKÖY-İSTANBUL TEL (0212) 570 79 90 (6 HAT) (0212) 570 83 14 (3 HAT) FAX: (0212) 570 79 97 malanm yerinde bulurken. muhalefet ihtiyatlı karşıladı. Ecevit, irticayla mücadele ya- salannı çıkaracaklannı belir- tirken, Radyo Tejevızyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) yapısın- dan kendisininderahatsız ol- dugunu söyledi. DYP'li Ah- met Iyimaya açıklamalan do- ğal bır refleks olarak niteler- ken, FP'li Cemil Çiçek. açık- lamalarda hükümete yönelik imalarbulunduğunu söyledi. DTP Genel Başkanı eski Mil- li SavunmaBakanı tsmetSez- gin açıklamalan "şaşuiıcı" bulmadı. Ecevit, Başbakanlık'tan ay- nlırken Genelkurmay Baş- kanı Orgeneral Kıvnkoğ- lu'nun açıklamalanna ilişkin sorulan yanıtladı. Ecevit, bir gazetecinin ir- ticayla mücadele yasalannı anımsatarak "Medis açıldı- ğuıda hükümet irtica yasala- n konusunda nasıl bir yol iz- leyecek" sorusu üzerine, 55. ve 56. hükümetler dönemin- de Meclis'ten yasa çıkarma- nın güç olduğuna işaret etti. DSP'nin kurduğu azınlık hü- kümeti döneminde böyle bir olanağı hiç bulamadıginı be- lirten Ecevit, şunlan söyle- di: "Ama bugünkü hüküme- tin MechYte büyük çoğunlu- ğuvar. Kendiiçindede büyük ölçüde uyum var. Onun icin şniıdiyekadarçıkanlamamış. ama çıkarüması gereken ya- salar. çok daha kolayhkla ya- pıhyor. Buntann hanrlığı da yapıiıyor. Yalnız Saym Genel- kurmay Başkanı'nın degin- diği konuda değil, yerleşim birimkıibinalanndenetimi, ihalder w betediyçterle ilgin yasalann da muüakagözden geçirümesi gerekiyor. Bu ko- nuda bir çakşma başlatmı; durumdayTZ." Depremle karşılaşümasın- dan bu yana din istisman ya- pan bazı çevTelerin TSK'ye yönelik çok haksız ithamlar- da bulunduklannı kaydeden Ecevit. "Bu. vatandaşlann çok önem verdiği bir kuru- mu zedelemeamacı güdüyor. Saym Genelkurmay Başka- nı'nın ona tepki göstermesi çok yermde" dedi. Ecevit, depremin hemen ardından TSK'nin çok büyük bir güçle kurtarma ve enkaz kaldırma çahşmalanna katkı- da bulunduğunu söyledi. TSK'nin bunun yanı sıra dep- rem bölgesinde güvenliğin sağlanması. çadır kentlerin kurulması gibi konularda da büyük katkısı oldugunu an- latan Ece\it "Bandin sömü- rücüsüçevrelerin yapoğı hak- sız kküalar, tabi o çahşmala- ra kanlanaskerlerimizi, subay- lanmızı da çok tedirgin edi- yor. Sayın Gendkurmay Baş- kanı'nın sözleriniona bir tep- ki şekUnde değerkndirdim'' diye konuştu. Ecevit Kıvrıkoglu'nun dik- kat cektiği konular arasında RTUK'ün de bulunduğunun anımsatılması üzerine. DSP'nin baştan beri bukonu- daki kaygılannı kamuoyuna açıkladığını belirtti. Bu açıklamalannda, RTÜK'ün siyasal ağırhkh ol- masının neden olacağı sakın- calan \iırguladıklannı kay- deden Ecevit, "O sırada mu- halefetteydik ve etküi olama- nuşük. RTUK Yasası'nıa da değişmesi gerekiyor" dedi. Ecevit, Kıvnkoğlu'nun açıklamalannda sözünü etti- ği ve TSK hakkında çeşitli iddialarda bulunan milletve- kilinin kim olduğuna ilişkin kendisine bir bilgi gelmedı- ğini bildirdi. Muhalefet ihtiyatfa DYP .\masya Milletveki- li Ahmet lyimaya, Tüık ordu- sunun cumhuriyeti ve rejimi kuran ordu oldugunu belir- terek şunlan söyledi: U 1946'dan bu yana cum- huriyetin demokratikleşme sürecini yaşıyoruz. Bu süreç- te herkesin düşünce beyanıu- da bulunması doğakür. Ge- nelkurmay Başkanı'nın ref- leksinicumhuriyet>«demok- rasiye sahip doğal bir refleks olarak kabulediyomm. Fakat hiç kimse ne tenkitetmek, ne tenkit edilmekten ari değil- dir. Genelkurmay Başkanı- mızın görüşlerine kaüldığı- mız yanlar. kaülmadığımız yanlar vardır. Demokratik kurumlann kendi alanlan dı- şında beyanda bulunmalan doğaldır ama düzenleyici fonksiyonlan yoktur.Demok- rasilerde çareyi parlamento üretmetidir." TBMM'nin 28 Şubat ka- rarlannı değerlendirerek "ka- bul edeceğini kabul etmesu reddedeceğini reddetmesi r gerektiğini kaydeden lyima- ya, "Ancak parlamentoyatek- Bfleri Genelkurmay değil mfl- letv<ekiueri yada hükümetve- riyor. Parlamentonun dayat- ma gibi gördüğü önerileri red- detmeyetkisi vannr" diye ko- nuştu. FP Ankara Milletvekili Ce- mil Çiçek ıse Genelkurmay Başkam'nın bir siyasetçinin açıklamalanndan söz ettiği- ni anımsatarak. "Bu tür açık- lamalann siy asetçflerin yapa- bikceği açıklamalar olacâğı- nısanmıyorum.Siyasetin böy- le bir termiDolojisi oldugunu sanmıyorum.Aynca sözü edi- len miilenvkilinin kim oldu- ğu belli olsa da daha net ko- nuşabüsek" dedi. Kıvnkoğ- lu'nun açıklamalannın bütü- nünü önemli bulduğunu vur- gulayan Çiçek, "Herkesin oturupbuacddajnalarüzerin- deciddi düşünmesi lazun.En baştada bunu hükümetinyap- masılazun.Çünkü. krraya yö- nelik imalar >ar. Beklenbler var. Her yönüyle değertendi- rilmesi lazım. Herkes dep- remle meşgulken bir başka isokamettegündem doğmuş- tur. Bu açıklamalan zaman- lama, muhteva \e diğer yön- leriyle değerlendirmeye tabi tutulmair diye konuştu. DTP Genel Başkanvekili Ismet Sezgin de, Kıvnkoğ- lu'nun görüş ve düşünceleri- ni çok iyi bildiği için normal karşıladığını belirterek şun- lan söyledi: "Keşkededim,si- yasi parti Bderteri Sayın Ge- netkurmay Başkanınnzm söy- lemlerindeki acıklıkla. o an- lamda böylesine kısa. özlü, yararlı beyanlarda buluna- bUsekrdL Kıvnkoğlu'nun de- mokratikdüzene. devletinye- rineveönemine, düzenvebir- liğiııe ait Fıkirterini \v. tutar- hhğını gayet iyi bikiiğun için normal karşıİadım." Sezgin. bedelli askerlık uy- gulamasma karşı olduklannı vurgulayarak. bunun anayasa, hak ve adalet duygusuna uy- gun olmadığını söyledi. I Baştarafı 1. Sayfada rak Askerlik Yasası'na ge- çici bir madde ekleyerek uy- gulamaya konulacağını, ya- rarianmak isteyenlerin yasa- nın yürürlüğe girmesinden sonra 6 ay içinde başvur- malan gerektiğini kaydetti. Çakmakoğlu, Genelkur- may'ın depremin yaralannın sanlmasına katkıda bulun- mak amacıyla TSK'nin ola- naklannı araştırarak yaptı- ğı önerinin yasa tasansı ola- rak Başbakanhğa önerildi- ğini belirtti. Uygulamanın 1 Ocak 1973 tarihinden önce doğup herhangi bir nedenle asker- liğini yapmamış olanları kapsadığmı dile getiren Çak- makoğlu, 40 yaşın altında- kilerin 15 bin mark karşılı- ğı ödeme yaparak ve temel eğitim alarak askerliklerini yapmış sayılacaklannı bil- dirdi. Çakmakoğlu, "Temd eğitim için şimdi düşünülen iki ayı geçmeyen bir süredir. Kırk yaşın aibndakfler 150 bin kişi civanndadır" dedi. Çakmakoğlu, 40 yaşını geç- mesine karşın askerliğini yapmayan 45 bin kişinin 20 bin mark karşılığı ödeme yaparak ve temel eğitim al- madan askerliklerini yap- mış sayılacaklannı kaydet- ti. Çakmakoğlu şunlan söy- ledi: "BubedeDerin ödeme şeküveusuneritemeleğrti- min nerelerde nasıl yapua- cağu buradan hasıl olacak paranın sarf esas ve usulie- ri gibi daha teknik çaltşma- tor, Genelkurmay Başkanh- ğı 8e bakannğınuz arasında başlamıştır. Bunlar Bakan- lar Kuruhı'nda aynca esas veusuöeri tespitşekMndeka- rara bağjanacakor. Topla- nan paralann tamamı dep- rem böigesindeid yaralarm sanlması ve oradaki harca- mabra tahsisedflmiş otocak- nr." Çakmakogla askerlik için kasım ayına ve daha sonra- sı için karar aldıranlann ya- rarlanıp yararlanmayacağı- nın sorulması üzerine, "Ta- rihlere giriyorsa yarartena- caktır.Cetp tarihinden evvd debu kanun yasalaşnuş ohır- sa elbette yanuianacaktır. Sakb, bakâya, yoklanuı ka- çağı dediklerimiz dahüdir bunlara" diye konuştu. Tutuklu ve hükûmlüJerin uygulamadan yararlanıp ya- rarlanrnayacağının sorulma- sı üzerine Çakmakoğlu, "Vfe- ter ki başvursun, parasal mükellefîyetieriııi yerine ge- rirsin ve kendisi çağnldığı zaman da haar oJsun" de- di. Uygulamadan yararlana- caklar konusundaGenelkur- may Başkanı Orgeneral Hû- seyin Kıvnkoğhı'nun 1975 doğumlulan da kapsadığı yönündeki açıklamasmın annnsatılması üzerine Çak- makoğlu şöyle konuştu: "Hayır. Sanıyonım Ge- nelkurmay Başkanımızın o andaki ifadesi öyle olabüir, ama bizdeki metinler, dedi- ğim gibidir. Bu konuda şöy- le düşünmenizi tavsiye ede- rim. TSK'nin dahagenc yas- ta ve kendi gficünü eksilt- meyecekv% kaynağmıazatt- mayacak bir kaynak bulun- muştur."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle