23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet îmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmeni Orhan Erinç • Genel Yayın Koordinatörü. Hikmet Çetinkaj a 9 Yazıişleri Müdüni: Ibrahim Yıldız "• Sorumlu Müdür Fikret llkiz # Haber Merkezi Müdürü: Hakan K»r» • Göreel Yönetmen: Fikret Eser tstihbarat. Cengiz Yüdırım 0 Ekonomr. Özlem Yûzak • Kültûr: Handan Şenköken • Spor Abdnlkadir Yücelman • Makaleler: Sami Karaören • Düzelttne Abdullah Yaacı # Fotograf: Erdoğan Köseoğlu • Bılgi-Bdge: Edibe Buğra • Yurt Haberlen: Mehmet Faraç Yayın Kunılu l]h«n Selçuk (Baskan), Orhan Erinç, Okt»\ Knrtböke, Hikmet Çetinkaya, Şükru Soaer, tbrahim YıMa, Orhan Bonah, Mıutefiı Balbay. Hakan Kar». AnkaraTemsılcısiMustafaBalb»y Atatürk Bulvan No 125, Kat:4, Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 • lzmir Temsilcisı: Serdar Kızık, H.ZıyaBlv. 1352 S. 2/3Tel.4411220, Faks 4419117 • AdanaTemsilcisi: Çetin Yiğenoğtu, inonüCd 119 S.No:l Katl.Tel. 363 12 11, Faks-363 12 15 Müessese Müdürü- Üstün Akmen # Koordmatör AJuKtKorulsan # Muha- sebe Bûknt Yener • Idare Hûseyin G â r e r » Bılgı-Islon N>İJ lnal • Bılgı- sayarSısttm Mûrövet Çikr*SaOş FazletKua MEDYA C: • Yönetını Kunıhı Başkam - Oenel Müdür Gülbia Erduran # Koordınator Reha Işıtman 9 Genel MüdürYardımcıa SevdaÇobaa Tel 514 07 53 - 513 95 80-5138460*1,Faks-5138463 Yavıtnla>an *e Basan: Yenı Gun Haber Ajansı, Basm \e Yayıncıhk A Ş. Türkocagı Cad 39'41 Cağaloglu 34334 Istanbul. PK 246 - Sirkecı 34435 laanbul Tel (O'212)51205 05(20hat) Faks (0,212)513 85 95 www.cumhuriyet.com. tr 29 EYLÜL 1999 lmsak:5.24 Güneş:6.51 Öğle: 13.02 îkindi: 16.20 Akşam: 18.59 Yatsı: 20.20 Ertelenen sınavlar hatta sonunda • Haber Merkezi - Marmara depremi nedeniyle ertelenen Anadolu Üniversitesi Açıköğretim, lktisat ve Işletme Fakültesi öğrencilerinin bütûnleme sınavlan bu hafta sonunda yapıhyor. Deprem bölgesinde yaşayan öğrencilerin bir bölümünün sınava giriş binalannın yeniden düzenlendiğini bildiren AÖF Dekanı Prof. Dr. Ali Ekrern Özkul, başka illere giden ve başvuruda bulunan 430 öğrencinin de sınavlannın yeni merkezlere alındığını söyledi. Depremde kitaplannı yitiren öğrencilere yeni kitaplann ücretsiz olarak gönderildiğini ve öğrenci kimliklerinin yeniden çıkartıldığını belirten Özkul, depremzede öğrencilerin bütûnleme sınavlannı kaçırmamalan gerektiğini vurguladı. Bilkent de •* öğretmen yetiştirecek • ANKARA (ANKA) - Açığın kapatılamaması nedeniyle öğretmenlik en gözde mesleklerden biri olma konumunu konırken. özel üniversiteler de bu ilgiyi dikkate alarak öğretmen yetiştirme işine el atıyor. tlk özel eğitim fakültesini, Bilkent Oniversitesi kuracak. Bilkent Üniversitesi bünyesinde eğitim fakültesi kurulmasına ilişkin Bakanlar Kurulu karan, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. KaralOrlabirlikte, Türkiye'nin ilk özel üniversitesi konumundaki Bilkent Üniversitesi, 19 özel üniversite arasında, ilk eğitim fakültesi açan kurum olacak. Krediter arttıpıldı • ANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) - Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (YURT- KUR), yükseköğrenim kredilerini Ekim 1999 itibariyle yüzde 50 oranında arttırdı. YURT- KUR'dan yapılan açiklamaya göre, öğrenim kredileri, ön lisans ve lisans öğrencileri için 10 milyon liradan aylık 15 milyon liraya, master ögrencileri için 20 milyon liradan 30 milyon liraya, doktora öğrencilen için de 30 milyon liradan 45 milyon liraya yükseltildi. Öğrenciler, öğrenim kredilerini 7 Ekim 1999 tarihinden itıbaren Ziraat Bankası şubelerinden veya ATM makinelennden alabilecekler. YURT- KUR'a 1999-2000 öğretim yılında öğrenim ve katkı kredisi almak için başvuruda bulunan öğrencilerin tahsis işlemlerinin tamamlanmasının ardından kredi almaya hak kazanan öğrencilerin listeleri, 2000 yılı genel bütçe çalışmalannın sonuçlanmasını takiben, ilgili öğretim kuruluşlanna . ' gönderilecek. . ' Depremzedetep in kermes NEWYORK(AA)- Merkezi Nevv York'ta bulunan Türk-Amerikan Dernekleri Birliği (TADB), depremzedelere yardım amacıyla bir kermes düzenliyor. Türkevi'nde 6 Ekim'de yapılacak olan kermeste Türk yiyecekleri tanıtılacak. K.ermesten sağlanacak gelırin tamarru, Nevv York Başkonsolosluğu aracılığıyla Türkiye'deki deprem fonlanna aktanlacak. Kermese, Türkevi'nin karştsında bulunan BM Merkezi'nde çalışan personelin büyük ilgi göstermesi bekleniyor. Fransa'da doğan hareket kadmlann cinsiyetine laf söyleyen erkekleri basın yoluyla rezil ediyor şi Bekçi KöpelderT ısırabüirî•. Fransa'daki kadar radikal obnasa da Türki- ye de feminist eylemJeri oldukça sık yaşıyor. • Birtakım çevrelerce neo- feminizm veya radikal kadın haklan savunuculannın yeniden doğuşu olarak adlandınlan deraek mart ayında kuruldu. UĞURHÜKÜM PARtS-"Chiennes(fcGarde-DişiBekçi Kö- pekleri". Feminist hareketin gittıkçe büyüdü- ğü Fransa'da. kadının cinsiyetine yönelik ha- karet edenleri "medya öoündereziletmek, ge- rekirse sınnak" için kuruldu. "Kadının her şey- den önceinsanolarak. birkadınbkhaysiyeti var- dır" diyen hareket. kadınlara >önelik saldın- lara karşı dişlenni göstermeye devam ediyor. Son olarak Fransız radyolanndan "FVance Cıüture"un yeni müdürü Bayan Laure Ad- ler'e (aynı zamanda tanınmış bir TV anima- törü, programcısı ve yazar), yönelik eleştiri- ler karşısında ortaya çıktı "Diji Bekçi Köpek- leri''. Adler, 1999-2000 yayın dönetni vesile- siyle eylül ayı başında, oldukça klasik ve mu- hafazakâr bir yapıya sahip bu radyoda birta- kun köklü değişikliklere gidildiğini açıklıyor- du. Özellikle bazı programlann kaldınlması- nı protesto eden işyerinde örgütlü sendikalar- dan FO sendikası ise (Fransa'nın sayıca 3. bü- yük konfederasyonudur) en yaygın kullanılan yöntemle, bir bildiriyle yeni *patroniçe''yi ye- riyordu. Amaneyerme: "Madam,'Genel Ev- ler' üzerine bir kitap yızdınızdı. Gayet iyi işle- rüen bu evterden biraz ilham ahn barL. Ede- biyat programlannuzı daha ryi ezebümek için Imetda Marcos (lüks yaşamıyla tanınmış eski Füpiııkr diktatörünün eşi) gibi ayakkabı ko- leksiyonu mu yapıyorsunuz?. Dikkat edin, mü- direhanunsivritopuklannızprogranuannrnn arasınasıkışmasın- A\nı malikâııeden yarar- lanmtş bileokanız Madame Pompadour değil- siniz (Mme. Pompadour, Kral 15. Louis'nin (1710-74) en ünhi metresivedevtetişlerine mû- dahaielemle Unınmtşn. Sendikacılar Laure Adkr'in zamanmda devkt büyûkkri, örneğin François Mitterrand'layakmlığıdedikoduları- nı kasttdiyor.)" Olayı haber alan «Dişi Bekçi Köpekleri" ciddi bir eyleme girişiyorlardı. Hem de epey- ce patırti kopartacak bir eyleme. Laure Adler'le ilgili bildiriyi çıkartan FO Sendikası birkaç gün önce kamu önünde Bayan Adler'den özür dilemek zorunda kaldı. Hem de "maço"lu- ğuyla tanınrmş. konfederasyonun genel sek- reteri MarcBlondel'in bizzat kaleminden çık- mış bir açık mektupla. Yeşillerin sözcülerin- den öğretim üyesi, araştırmacı ve "Manifes- to"yu imzalayanlardan Alain Lipietz dıyor ki: "Böyksi değerli dişi çobanlann erkek bekçi köpeği oktuğum için iftihar edi>oruın_" PaulNizan'ın 1932'deyazdığıveadaletsiz- sınıflı kapitalisttoplumu eleştiren "Bekçi Kö- pekleri" ve 3 yıl önce yayımlanan Serge Ha- timi'nin, mevcut düzeni ve onun maşası olan basın-yayını eleştiren "Yeni Bekçi Köpekle- ri" başhklı eserierine atfen "DişiBekçi Köpek- leri" adını alan ve birtakım çevrelerce neo-fe- minizm veya radikal kadın haklan savuncula- nnın yeniden doğuşu olarak adlandınlan der- neğin kuruluşu bu yılın mart ayından daha ge- riye gitmiyor.Yıllarca "Afle Planlaması" mi- litanlığı da yapmış olan Florance ve arkadaş- lanna ilk dişlerini gösterme olanağını, ünlü "G«- leries Lafayette" mağazalan sağhyordu. Nisan ayında dış vitrinlerinde "iç çamaşuianyta ev işi vapan canh güzel mankenler"i sergileyen ma- ğaza yönetımi inanılması zor bir medyatik tep- kiyle karşılaşıyordu. Seferberliğin arkasında "Dişi Bekçi Köpekleri" vardı. "Galeries Lafe- yette" mankenli vitrini bir hafta içinde değiş- tirmek zorunda kahyordu. Derneği üye olmadan destekleyen ünlü dü- şünür, psikolog. yazar, kadın haklan savunu- cusu Elisabeth Badinter, bu kuruluşa ve üye- lerine olan güvenini yinelerken, isimden rahat- sız olduğunu ve böyle birhareketin (püritanizm) belirli bir ahlaki katılık tuzağına düşebilece- ği tehlikesine dikkatleri çekiyor. Felaket haberlerinin kamuoyundaki etkisi Umut Vakfıpanelinde tartışıldı 'Basın görevini tam yapamadı'tstanbul Haber Servisi - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nail GüreB, yönetim kadrosunca basının işlevinin kavranmadığını kaydederek u Depremde arkadaşlanmız habere ve doğruya ulaşmada sıkıntı çekti. Bu da yankş ve eksik haberlere neden oldu" dedi. Umut Vakfı tarafından düzenlenen "Toplumumuzda ŞhJdet ve Silah" konulu haber ve fotograf yanşmasında dereceye giren gazetemız muhabirlerinden Alper Turgut. ödülünü düzenlenen törenle aldı. Umut Vakfi'nca düzenlenen "Bireysel Süahsızlanma Günü" etkinliği çerçevesinde "Kide İletişün Araçlannm \e Felaket Haberierinin Kamuoyu Üzerindeki Eüda" konulu bir panel düzenlendi. Umut Vakfi • Umut Vakfi'nca düzenlenen 'Bireysel Süahsızlanma Günü' çerçevesinde düzenlenen panelde deprem felaketi konuşuldu. TGC Başkanı Güreli, "Depremde arkadaşlanmız doğruya ulaşmada sıkıntı çekti" dedi. Umut Vakfi'nm fotograf yanşmasında dereceye giren muhabirimiz Alper Turgut ödülünü psikolog Özcan KökneFden aldı. Başkanı Nazire Dedeman, günümüzde habercilikte geçerli olanın, olay yerine gitme, çabucak ve kısa görüşmeler yapma ve hemen olayın peşini bırakma yöntemi olduğunu söyledi. Dedeman, "Bu yöntem, haberierin çıkış nedeni belirsiz, konu hakkında bilgi sahibi olmadan sonucu belirsiz ve çözümsüz olarak sunubnasuıa yol açmaktadır' 1 dedi. 'Acıü anne' Nazire Dedeman, haberlen izlediğinde genelde, herhangi bir çatışmanın neden çıktığı hakkında bilgilendırilmedığini duşündüğünü söyleyerek "Bir örnek vereyim. 6 yıl önce bugün, oğlum Umut Önal öldüriiMü, bu olav medyada hemen manşet haber oldu. Neden, niçin öMürüldu, beffi değikU. Medya bunu araştınnadL Bunun yerine ben, kamuya "acılı anne' olarak sunuldum ve yıllar boyu haberin bu yönü ele almarak sunuunaya devam ettim. Ancak asıl haber bu değil. Haber, oğlumun niçin ve nasıl öldürüklüğü idi. Bu işlenmedi ve böylece haber, başı sonu olmadan orta yerde btrakıldı" diye konuştu. Paneli yöneten Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nail Güreli, deprem felaketi sonrasmda, gazetecilerin doğnıya ulaşması noktasında karşılannda pek çok engel olduğu için gerçekle ilgili olmayan söylentilerin yayıldığını belirtti. k Toplum hazırhksızdı' Güreli, özellikle yönetim kadrosunca, basının işlevinin kavranmadığını kaydetti. Tüm toplum gibi medyanm da depreme hazırlıksız yakalandığını belirten Güreli, *Basının görevini tam olarak yerine getirmediği konusunda bazı eteştiriler var. Medya da depreme hazırlıksız yakalanmasına rağmen, halkı bflgilendirme konusundaki görevini yerine getirdi" dedi. 'Depremi anlatamadılar' Depremi tzmit'te yaşayan Özgür ICocaeli gazetesi başyazan tsmet Çiğh de medyanın deprem bölgelerindeki ruh halini anlamaktan oldukça uzak olduğuna dikkat çekerek televizyonlarda çocuklara izletecek çizgi film, gençler için müzik programlan bulunamadığım anlattı. Konuşmalann ardından haber ve fotograf dalında düzenlenen yanşmada dereceye girenlere ödülleri verildi. Gazetemiz muhabiri Alper Turgut, ödülünü psikolog Özcan KökneTden aldı. e-posta: tan (a prizma. net. tr El işleri, spor ve eğitim spastikleri yaşama döndürüyor Ozrün erken fark edilmesi çok önemli. Bu nedenk aflelere büyük görev düşüyor (Fotograf: UĞUR GUNYUZ) 'Spastiğim aıııa ıııııtluyıuıı' FİGENATALAY Yüzünde kocaman bir gülümsemey- le, "özel yaşama girmek yok" diyerek oturdu karşımıza. 19 yaşındaydı. Si- yah dalgalı saçlarla çevrili yüzü pek güzeldi. Güçlükle konuşuyor, beyni kollanna ve bacaklanna hükmedemi- yordu. Ama çok mutluydu ve galiba da âşıktı. Adı Sermin'di. Konya'lıydı. tki yıl- dır SHÇEK Metin Sabancı Spastik Çocuklar ve Gençler Rehabilitasyon Eğitim ve Üretim Merkezi'nde kalı- yor, seramikte harikalar yaratıyor- du. Konya'da da çok spastik oldu- ğunu, bu tür merkezlerin orada da açılmasını istiyordu. Sekiz aylıktı. Hem spastik, hem zeka özürlüydü. 2.5 aylıkken Af- yon, Dinar'da bir tren istasyonun- da terk edilmiş olarak bulunmuş- tu. Birçok kurum dolaştıktan son- ra buraya getirilmiş, toplu ve mut- lu bir bebek olmuştu. Adı Meli- sa'ydı. Hakkında bildikleri yakuzca buydu. Çok seviliyor, iyi bakıhyordu. 33 yaşındaki Hatke, iyi bir atletti. Mutluluğu spordabulmuştu. llkoku- lu bitirdikten sonra epilepsi hastası ol- duğu için onunla alay eden çocukla- nn acunasızhğına dayanamamış, oku- mayı reddetmişti. 19 yıldır bu mer- kezde atletizm ve atölye çahşmalan yapıyor. kendinden kiiçüklere des- tek oluyordu. ABD'de yapılan Özel Olimpiyat- lar'dan bu yıl iki altın madalya ile dö- nen Ozkan, 1991 'de altın madalya ka- zanan Koray, yıllardır hem spor yapı- yor hem de atölye çahşmalanna katı- lıyorlardı. Nazmiye, "özürlüye kötü gftzk bak- masuılar, bizi hiçbîr şey yapanuz sa- nıyorlar''diyordu. Isteyen onlann ne çok şey yapabildiğini gelip görebilir- di. En çok istediği ise çalışmaktı. Spastik ve zeka özüriü Handan ve Okan'ın anneleri onlan terk etmişti. Ba- balannı da Kocaeli depreminde kay- bettiler. Onlann Merkez'e geldikleri ilk günü Metin Sabancı Spastik Çocuk- lar ve Gençler Rehabilitasyon Eğitim • Türkiye'de 3-16 yaş grubunda engellilerin sayısı 2.5 milyon. Toplam 307 özel eğitim okuluna gidebilen engelli sayısı ise 32 bin 542. Bakanhk, yüzde 3 olan okullaşma oranını yüzde 10'a çıkarmayı hedefliyor. ve Üretim Merkezi Müdürü TankBit- Bs'den dinleyelim: "tki kardeş de konuşamıyor. Gel- dikkrinde sekizyaşlanndald Handan bize bir şev ler anlarmaya çahşıyordu. Aç olduklannı düşünerek yiyecek ver- 65k Handan hâlâ bir şeyler söyleme- ye çabalıyordu. Anlavamadık. Sonra Handan bir bisküviyi ağzına aldı, ez- di ve çıkanp dört vaşlanndaki karde- şinin ağzma verdi. Kardeşi verken ona başıyla 'tanıam mı?' işareti yaptı. Bir bisküvi daha akh, vine ağzında çiğne- di veçıkanp kardeşine verdi Uzunyd- lardırbuçoculdarlabirlikteolunca in- san kolay kolay etkflenmiyor, ama bu sahne hepimizi çok etküedi. Handan, kardeşinin çigneyemediğini bize an- latmak istedi, başanunaymca da onu kendisi doyurdu." Spastik kime denir? Halk dilinde "spastik", tıp dilinde cerebral paby-beyin özürü" olarak ta- nımlanan olgu, hamilelik, doğum es- nası veya doğumdan sonraçocuk bey- ninde oluşabilecek bir zedelenme so- nunda ortaya çıkan, esas olarak sinir sisteminde ve buna bağh olarak kas sisteminde görülen bir bozuk- luk. Spastik çocuk ve gençlerin ço- ğunda zeka özrü bulunmuyor. Bu çocuklarda erken teşhis ve tedavi büyük önem taşıyor. Ancak, spas- tik çocuklann büyük bölümü, Me- tin Sabancı Spastik Çocuklar ve GençlerRehabilitasyon Eğitim ve Üretim Merkezi'ndekiler kadar şanslı değil. Çocuk gelişimveeğıûmi uzmanı De- met Bitiis, amaçlannın, spastik bir ço- cuğu performansının en üst düzeyine getirmek, toplurnauyum sağlamasmı, üretime katkıda bulunmasını sağla- mak olduğunu söyledi. Bitiis, Mer- kez'e devam eden çocuk ve gençler- deki farklılıgı şöyle anlattı: " Buçocuklar hepkonmmnş,destek- le büyümüş. Bu nedenledeözgüven ek- sikUğj ohıyor. Burada, afleden ayn ya- şamaya başlayuıca pek çok şevi kendi başlainna yapabfldiklerini keşifediyor- lar. Özgüvenleri getişiyor." SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN Devletin, 'Kuruluş Felsefesine' Aykırı Hani adam, listesi patlıcan türevi yemeklerle do- lu lokantada, garsondan su isteyecek olmuş da, bıyik attından gülerek, "-...bana liitfen bir bar- dak su..." demiş, "...patlıcansjz tarafından..."; bizimki de o hesap, media'mız öylesine 'özelleş- tirme' ve sorunlanyla yüklü ki, müvezzie pekâlâ: "-... bana birgazete, lütfen 'özelleştirme's/z tara- fından!..." diyebiliriz, tuhaf da düşmez. Türkiye, han- diyse yanm yüzyıldır, 'KlT'/erin fenalığını', 'özel- leştirme'n/n iyiliğini' konuşuyor bırakınız DYP'yi, ondan çok önce, Serbest Fırka da, Terakkiper- ver Cumhuriyet Fırkası da, 'Özel Sektör'den yana, 'KİT'lere karşıydılar; yâni cumhuriyet ekono- misinin temel yapısını oluşturan Kamu Iktisadi Teşekkülleri (KİT'ler) aleyhine, oldum olası, ter- sine akan bir yeraltı nehri mevcut! Buna şaşacak mıyız? Yan sömürge, adamakıllı 'küreselleştirilmiş', -yâni paylaşılmış- Osmanlı ekonomisini 'ulusallaştınyor', 'kamu'yadayananbir kalkınma modeliyle geliştiriyorsunuz: ulusallaştın- lan, ya da kamulaştınlan işletmelerle, kimlerin aya- ğına bastınız kimbilir? önce o yeraltı nehrini, şah- si çıkan 'ecneb/'ninçıkannabağlı, 'Komprador'bur- juvazisinin arta kalanı ve de 'mağluplan' besliyor- du. 'Devletçilik', inönü Cumhuriyeti'yle 'devtet kapitalizmi'ne dönüşünce, bürokrasinîn 'arpa- lığı' oimadı mı; bu defa açıkta kalanlar da 'ön- cekilere' katıldı: hassaten II. Dünya Savaşı 'ka- raborsası'nda iyice palazlanan tüccar ve sana- yici çevreler, KİT'lere iyice cephe aldılan yay- gın lâfı habrlayanlar çıkacaktır"-... devtet ko- lonya yapar mı canım?" Demokrat Parti Hareketi, sanılırdı ki, iktidar olursa o dakika bürokratik KlT'leri darmadağın eder; tam da o sıra ABD'Iİ uzmanların raporların- da tavsif ettikleri gibi, liberal mi liberal bir ekono- miyi, şıpın işi gerçekleştirir; DP iktidar oldu ama, yıllardır hayali kurulan 'öze/teşt/rme/er' gerçekleş- tirilemedi; sadece, KİTIerden CHP yerine AP yandaşlan yararianmaya başladılar. Bürokra- si, yetişijrmeye uğraştığı 'millT burjuvaziyi bes- leyebilmek için, KlT'leri tldelik' olarak kullan- mayı keşfetmişti. O gün bugün, aynı uygulama sürüyor; elli yıldır, herkesin ağzından 'özelleştirme' lâfı düşmese de, uygulamanın bu kadar ağır aksak gitmesi, bundan! Garip bir 'ortak yaşam'... Dinlediğimiz onca 'özelleştirme' mavalına rağ- men, meğerse hem etkileyici bir uygulama programı yürütülememiş, hem işin astan yüzünden pahalıya gelmiş, hem de umulan kazanç sağlana- mannş! Dahası, birsürü KİT ayakta duruyor, bir tür- lü uzaktan salyalannı akıtarak ellerini ovuşturan özel sektör ehline aktanlamıyor isim degişiklikle- ri dolayısıyla, çoğumuzun çoktan özelleştirildi san- dığı bazı KİT'lerin, Özelleştirme Idaresi'nce ye- ni 'satılmaprogramına alındığını' gazetenin birin- de görünce, şaşırdım kaldım: Türk Telekom, Ka- radeniz Bakır Işletmeleri, Turban, Isdemir, Pet- kim, Petrol Ofisi, Tüpraş, Türk Hava Yollan, Deniz Nakliyat vs.» Bırakın öncekileri, 12 Ey- lül'den sonra, önce Özal'ın, daha sonra ANAP'ın, DYP'nin ve Refah'ın 'devr-i saltanatında' nasıl ol- muş da, bu 'temel' KİT'ler, 'meraklısına' satılama- mış, doğrusu hayret! Doğu Bloku, komünist kamu kombinalannı, kaşla göz arasında özelleştirdi; sadece 'sosyal devtet' olmak iddiasındaki Türkiye Cumhuriyeti, elli yıl sonra, nasıl oluyor da, bu kadar KlT'ı bağ- nnda banndınyor? Cevap basit: kuvözde yetişti- rilen Mümpen' Türkiye burjuvazisi, gerçekte KİT'lerie garip bir ortakyasam (symbiosis) ha- lindedir, KİT'ler özelleştirilirse, siyasi partiler, 'arpalık olarak' dağıttıklan iktidar nimetlerin- den çoğunu yitireceklerdir; bunlara halktaki 'ulusal direnci', bürokrasideki 'kamu çtkarmı ko- ruma insiyakını' ilâve ettiniz mi.. IMF ve Dün- ya Bankası'nı çileden çıkaran gecikmenin ba- sit izahını belki bulmuş olursunuz. Halkın 'özelleştirme' ve 'küreselleşme' terâ- nesinden bıktığı; durumu yıllardır 'sistem'e iyi kö- tü baş eğip 'ıdare etmeye' çalışan partileri, paldır küldür iktidardan alaşağı etmesınden belli. Hem de tam, 'sistem'in işi tam güvence altına almak için, 'ulusal hukuku' devre dışı bırakıp, olayı bütünüy- le denetimine alabilmenin yollannı aradığı, o sebep- ten Tahkim'i devreye soktuğu sırada. Manası açık: Türk halkı, 'özelleştirme' ve 'küreselleşme' ta- kımını, iktidarda görmek istemiyordu; oyüzden, oytannı, daha önce buna karşı olduğunu açık- lamış olan iki başka partiye yığıyor. Gel gör ki ANAP'sız hükümet kuramıyorlar; kur- salar fark eder miydi, emin değilim, ama 'yeni' ik- tidann ilk icraatı, seçmenler neyi tasartadılarsa, onun tam karşıtıdır. 'Ekonomide tarihsel adımlar...' Marifeti, sadece Fikret Bilâ'nın 'Ekonomide Tarihsel Adımlar" başlığınt taşıyan o haberi- nin, girişini vererek size aktaracağım: "-...Başbakan Ecevit, Başbakan Yardımcısı Oevlet Bahçeli, ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın gerçekleştirdikleri zirve, ekonomi politikası açısından dönüm noktası sayılabilecek nrtelik- te. 1961 ve 1982 Anayasalan'nda rfadesini bu- lan 'devlet' ve 'devletJeştirme'ye dayalı eko- nomi politikası anlayışı bu zirveyle terk edili- yor ve yerine 'özelleştirme'ye dayalı anlayış getiriliyor." Bu 'işin' 'mahiyetini', anayasadaki üç değişikli- ğin neler olacağını görerek, çok daha güzel ve ay- nntılı anlayabiliyoruz: "-...1. yeni zihniyet: Anayasaya 'özelleştir- me' hükmü konuyor. 2. Danıştay'a sınırlama: İm- tiyaz'da Danıştay 'bağlayıcı' olmayacak. 3. Tah- kim'e evet: 'Uluslararası tahkim yolu açılıyor.' (Milliyet, 18Temmuz 1999) Uzun sözün kısası, 'Sistem'e direnecek diye ık- tidara getirilen DSP ve MHP, A^4AP'a uyarak, di- renişin hukuka dayanan imkânlarını ortadan kal- dmp, düpedüz tesiim oluyor1 : ekonomideki, bu 'fa- rihsel adımlar', yalnız Cumhuriyet'in anayasaan- layışına değil, devletin kuruluş felsefesine de ay- kın! O tabii, başka bir tartışma konusu. httpV/www.prizma.r»eLtr/AILHAN http-7/www.bilgiyayınevi.com.tr/ailhan Faks/0-212/26019 88
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle