22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 EYLÜL1999S/ HABERLER Denktaş fafıri bflim doktoru • AVDEV (AA) - Adnan Menderes Üniversıtesi, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş/a "fahri bılim doktoru" unvanı verecek. Rektör Prof. Dr. Cezmi Öncüer. unvanın üniversite senatosu tarafindan alınan karar uyannca, 27 Eylûl'de düzenlenecek törenle Denktaş'a venleceğinı kaydetti. Adnan Mendenes Üniversitesi bu yıl 7. ögretim yılına, Spor ve Kültür Salonu'nda düzenlenecek törenle başlayacak. Mühendıslik sempozyumu' • İstanbui Haber Servisi - L'luslararası Mühendıslik Eğıtımi Kurumu (IGIP) tarafından düzenlenen "28. Mühendıslik Eğitımı Sempozyumu", dün Istanbul Tekuik Ünıversjtesi'nin Maçka kampusunda başlad/. Türkıye'nın yükseköğretimde genç nesiller ıçin yenı fırsatlar oluşturması gerektiğını kaydeden ITÜ Rektörü Prof. Dr. Giilsün Sağlamer, devlet veya vakıflar tarafindan yeni ünıversıteler kurulmasını, öncelıkle eğitım ve araştırmada kalıtenın arttınlmasını istedi. İTÜ'nün Gümüşsuyu, Taşkışla ve Maçka kampuslannda 24 EyiüTe kadar devam edecek olan toplantılara, 32 ölkeden yaklaşık 500 mühendıs ve bilım adamı katılacak Karadeniz Ortaklık-99 • İSTANBUL(AA)- Karadenız'e sahili olan ülkelerin katılacağı Karadeniz Ortaklık-99 Tatbıkatı(Blacksea Partnershıp-99), tatbikata katılacak gemilerin İstanbul Limanı'nda toplanmasıyla başladı. Batı Karadeniz'de 24 Eylül'e kadar ıcra edilecek tatbikata, Türkiye 2 fırkateyn, 1 denızaltı, 3 hücumbot ve 1 kurtarma gemisi ıle katılırken, Bulgaristan, Romanya, Ukrayna ve Gürcıstan 1 "er gemi ile ıştırak edecek. Harp Filosu Komutanı Tümamıral Metın Ataç'ın sevk veidareedeceği tatbikatın, Karadeniz'e sahili olan ülkeler arasında eğitım ve işbirliğinin geliştirilmesı ve banş için ortaklık faaliyetlennin desteklenmesini amaçladığı bıldinldi. JBDA/C üyesine dava • İstanbul Haber Servisi - İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı, yasadışı IBDA'C örgütü adma çeşitli bombalama eylemlen düzenledikleri gerekçesiyle 3 kişı hakkında. 22.5 yıla kadar ağır hapis cezası istemiyle dava açtı. 5 yıl önce de aynı suç kapsamında İstanbul DGM'de yargilanan ve daha sonra tahlıye edilen Hasan Kapar'ın. "yasadışı örgüte üye olmak" suçunu düzenleyen TCK'nin 168/2 ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası'nın 5. maddesi gereğınce 22.5 yıla kadar ağır hapıs cezasına çarptınlması ıstendi. tSDBI/lftrde kaza • İSKENDERUN(AA)- İskenderun Demir-Çelik Fabnkalan'nda (ÎSDEMİR), yük treninin altmda kalan başmühendıs öldü. ÎSDEMlR'de Makine Bakım Müdüriüğü Başmühendisı olarak görev yapan Yavuz Camızcıoğlu, nöbetçi amir olarak curuf sahasında çalışırken, yük taşıyan trenı fark edemedi ve altmda kalarak olay yerinde hayatını kaybetti. Deprem en ağır Kocaeli Üniversitesi'ni vurdu. Bütün bölümler kullanılamaz durumda Çadırüniversitesi kuruluyor• 20 bin öğrencinin açıkta kalmaması için Kocaeli Üniversitesi'nde, • Kocaeli'nin her yanına dağıhnış üniversitenin bütün bölümlerinde, ya Rektörlük çadırlara taşınmış. Gecikmeli başlayacak yeni ders yıiına tümü ile kullanılamayacak, yıkım, ağır hasarlar ya da uzun süre yetiştirilmek üzere kışa dayanıklı ve dershane olarak kullanılabilecek kullanılamayacak ciddi onanmı gerektiren tahribat var. Toplam deprem büyük çadır ihaleleri başlatıhyor. zaran 18 trilyon 457 milyar olarak hesaplanmış. ŞÜKRANSONER Deprem sonrası önünden kaç kez geçriğimi anımsamıyorum. Kocaeli Üniversitesi'nin rek- töriüğü de içine alan Merkez Kampusu bana çok saglam görünüyordu. Karadeniz Teknik Üniversitesi kökenlı arkadaş öğretim üyelen ve yardımcılan grubuna "geçmiş obun" ziya- retı ıçın, aynı kökenden arkadaşım Ülkü Ozen'e rehberlik yapacaktırn. Rektdr Yardımcısı Prof. Ozer Kenar'ın, üniversitenin ugradığı tahriba- ta ilişkin bilgilendirme önerismi bir ıncelik ola- rak yorumlamışnm. Olayın gerçek boyutlannı, çıkacak tabloyu düşünmek bile ıstemezdim. Bır sanayi kentinin gelişmesi ıle özdeşlesmek iste- yen. kente yayılmış 8 fakülte, 2 yüksekokul, 10 meslek yüksekokulu, 3 enstıtüJü, 20 bın ögren- ci kapasiteli, yıllann emeğı, ürünü bır üniver- sitenin bütün temel yapılanması ile göçtüğünü öğrenmek ınsanın ıçinı acıtıyor. Ankaralı, deprem bölgesini görmemış arka- daşıma, depremın boyutları hakkında bir fıkir verebilmek için. Kocaeli'ne ugramayı en sona bırakmıştım. Körfezi en azından bir otobüsle dolaşmak, Gölcük 'ün ıçtne girmek gerekiyor- du. Gölcük'te artçı sarsıntılarla yeniden su al- tma giren enkazlann başında toplanmış kala- balıklarda, yinebıldık cüppelı sakallı hplerpro- pagandalannı yapıyorlardı. JCumar ve ıçki âlemlerinin sonunda olanlann sürpriz olmadı- ğını kafalann içine yerleştırmeye bakıyorlardı. Yıne yenı ders yıllannda asla ögrencıîeri bağ- nna basamayacak ağırlıkta harap olmuş mes- lek okullannın bahçelennde gönüllü sivıl top- lum örgütlerinin çadırlarmda kendinden geç- mış olarak çalışan. deprem olayının boyutlan- nı düşündüğünüzde. bana göre bir avuç gönül- lü canmı dişine takmış çalışıyordu. Yeni gelmiş çadır, yatak. yastık. çocuk bezı, mama.. ne var- sa çadırkentlenn gereksınim listeleri, mahalle- ler dağılımını gösteren notlanna bakarak bölü- yorlardı. Artçı depremlerle hasarlı binalarda yaşanan yıkımiar. evlerden bır şeyler çıkarabilme caba- lanna sekte vurmamıştı Önünden geçılmesi bile risklı bınalann ıçınden eşya taşıma çaba- lannda bır yavaşlama göremedim. Enkaz kal- dırma çalışmalan da her tarafi toz duman için- de bırakacak tempoda, ama böyle giderse ay- lar yılfar alacak bır hızda yürûyordu. Toz ve maskeden yüzlen tanjnmayacak işçiler "Şûk- ran AMa sen misin?" diye seslenineetoırsokak arasında durduk. •çofc ?ev yaşadılc' Adanalı, Bayındırlık Bakanhğı'na baflı en- kaz kaldırma işlerinde aralıksız çalışan işçiler depremın ıkinci gönünden bu yana Gölcük'te ımışler. "Adana'dameâersebizbngördüğüınüz deprem sa\ılmazıruş. fîk günlerde enkaz alün- dan geien.caniı insanlann çtğhklannı unutamı- yoruz, Sonra sesleri kesiidi Onlan kurtarama- dık. Hâiâ da toprak aftuıda çok ceset van Btıra- da hiçbirşev düzenegirmivor. Herşe) dahada körtiJeşrvor. İnsanlann varaJan soğudukça da- ha da acrtnor. İnsanı utandıraa, onurtandıran o kadar çok $ey yaşadık ki~~ Soluksuz yaşadıkiannı anlatma gereksıni- mındeler. Bütün deprem bölgesi yaşayanJann- da bu gereksinım her geçen gün daha bir çar- pıcı hal alıyor. Ama sizin soru soracak halıniz olmuyor. Ortak bir suçluluğun, utancm baskı- sı soru sormayı engellıyor. Olağan çalışma, ya- şam koşullannın birkaç katı ağırlığında bir ay- dır çalışan işçilenn bundan bir yakınmalan ol- muyor. Ama bır başka deprem bölgesinde, Iz- mıt'te örneğın, özel şırketlerin hangı paralar karşılığı enkaz kaldırdıklannı bilen olarak bu çarpıklıktan ben utanıyorum. Tabii orada da enkaz kaldıran işçüun aynı ağır koşullan pay- laştığmı bılsem de, kamu, özel hizmet çelişki- sınden. çarpıcılığından, yükün ülke capında se- ferberiıkle paylaşılmamasından utanıyorum. Yürümekten, harabe, msan dramından kesit- ler görmekten yorulup ana>ola çıkmak üzere yıne toz duman arasında bir minibüs seçmeye ya da otostop yapmaya çabalarken, bizim gibi araç bekleyen birgençkız yanınuza sokuluyor. Gölcük Hastanesi'nde hemşire imiş. Yardrm götüren aracı kaçırmış. Kira ile oturduklan ev de yıkıldıfı için aılesi ıle Gölcük'ten taşınıyor- larmış. Ancak yerıne bin gelmeden işinı orta- da bırakmayacâkmış. O da ılk gecenm ayıbını, acısını unutamayanlardan. Nöbette imiş. Tek doktorun çaresızliğıni, yardım isteyen yaralı- lara yetışememeyi, çıflıklannı, birbirölmele- rini hiç unutamayacak. Ertesi günün ilerleyen saatlerine kadar ciddi bir destek gelmemiş. Kendisinin bile babası gelipsağ olduklannı bil- direne kadar, nerede ise bir saate yakın deprem şokunda pek bir işe yaramadığmı anlatıyor. Neyse ki, sonra bir cesaret gelmiş. Aralıksız, uykusuz kaç gün, gece çalışnğını anımsamıyor. Ama elinden geleni yaptığı için de çok huzur- lu. Yapması gerekenleri yapmamış o kadar suç- lunun, sorumlunun olduğunu düşünüyor ki... Ama biz ortak utanca bulaşmış olarak ona da soru soramıyomz. Anlattıklannı dinlemekle yetıniyoruz. Refctörlük çadırda Izmit'e gün karanrken ulaşabiliyoruz. Ül- kü'nün yanında gazetecı olduğunu duyan Rek- tör Prof. Baki Komsuoğiu, beklemiş beklernış, umudunu keserek girmış. Yardımcısı Prof. Öz- erKenarbizi eve götürmeden MerkezKampu- su gezdirmek ıstiyor. Meğerse benım kapınm önünden geçerken bile sapasağlam gördüğum merkez binalann çoğu kullanılmaz durumda; boşaltılmış. Önce ıdari binalan kullanıyorlar- mış. Ilk büyük artçı depremden sonra onlan da terk etmek zorunda kahnışlar. Şimdi binalar arasındaki avlunun ortasında Rektörlük olarak kullaruJan üç tane büyükçe çadır var. Rektör'ün kullandığı çadırda bugünlerde en önemli, en çok kullantlan araç, gelen konukla- ra deprem zararlannm slaytlarla gösterildiği te- pegöz galiba. Sabahtan beklendığimız için bu rşı Rektör'ün kendisi yapacakmış. Bır toplan- tıya gitmek zorundakaldığı içinözür notunubı- rakmış. RektörYardımcısı bugünlerde gelen yerli ya- bancı herkese başlanna gelenleri anlatabilme çabası içindeolduklanna işaretediyor. Üniver- site sıl baştan olacak. Bu işuı şaka götürür bır yanı yok. Gelin görün ki, şımdilik gelenler sa- dece bilgi alıyor. Çözüm üretecek, Türkçesi ça- re, yardım olacak bırproje henüz ufukta gözük- müyor. Sözü uzatmadan meraklılannın Intemet'ten www.kou.edu.tr dosyasından da alabileceklen bılgilerin bir özerini okurlara aktaralım... I- Aslanbay kampusu a) Hukuk, Ürtısadi ve Tican Bilimler Fakül- tesi, Sosyal Bilimler Enstıtüsübinalan tümden yılalıruş. Tahribat yüzde 100. Tahminı keşif 3 trilyon, donanım masrafi 800 milyar. b) Mediko-Sosyal (Fen-Edebiyat fakültele- ri olarak kullanılmak üzere 1 Eylûl'de bitiril- mesi programlanmış). Tahribat yüzde 40 (Ko- lonlarda, ayaklarda ve duvarlarda önemli hasar var. Yeryerçökmetespitedilmiş). Tahmini ke- şif, kulJanılabılırraporu alınırsa 3.5 trilyon. Do- nanım masrafi yok. c) Kapalı Spor Salonu. Bina kısmen hasarlı. Yüzde 30hasarsaptaması var. Kullarulabilir ra- poru alınırsa tahmini keşif 3.5 trilyon. Dona- nım masrafi 20 milyar. d) Öğrenci yurdu. Bina yüzde 60 oranında hasar görmüş. Kullanılamaz konumda. Onan- labilirse onanm masrafi 1.5 trilyon, donanım masrafi 2 milyar olabilir. e) Ek Hukukbinası inşaatındahasar gözlem- lenmedi. f) Ek Edebıyat binası inşaatındada hasar gö- rülmedi. 2- Merkez Kampusu Mühendıslik, Fen-Edebiyat, Teknik Eğitim Fakültesi ve Rektörlük bınalanrun bulunduğu 6 bmada kısmi hasarvar. Tahribat derecesi yüz- de 25. Tamirat masrafi 2 trilyon. donanım mas- rafi 750 milyar. (Bu saptamalar son artçı ek tahribat yapan depremler öncesüıe göreydi.) 3- Üniversite Hastanesi Ağır DHanço Hastane tamamen boşaltılnuştır. Iç kısımJar ve kolonlarda önemli hasarlar saptanmışftr. Prefabrike kulübelerde ve yemekhanede acil ameliyatlar ve ilk yardım müdahaleleri, sağlık hizmetleri gerçekleştinlmektedir. Deprem ya- ralılarının ilk tedavı hızmetlerinde, 550'hasta- ya müdahale için 400 milyarlık, ilaç, serum vs. niteliğinde malzeme kullanılmıştır. Tamirat masrafi 2 trifyon, donanım masrafi 1.5 trilyon olarak besaplanmıştır. 4- Hereke Kampusu Yüksekokul ve Güzel SanatlarFakültesi 'nde yüzde 10 hafifhasarsaptanmjştır. Tamiratmas- raflan 300 milyar, donanım masraflan 200 mil- yar olarak belirlenmiştir. 5- Okullar MYO'larda zarar yüzde 25, orta derece ola- rak belırlenmiş. Kullanılabilirhalegelmesi için 350 milyar tamirat masrafi, 250 milyar dona- nım masrafi öngörülmüştür. Üniversitenin toplam tamirat masraflan 14 trilyon 405 milyar, donanım masraflan 4 tril- yon 52 milyar olarak gözükmektedir. Zarar 18.5 trilyon Rektör Baki Komsuoğiu ile mühendislik ve ilgili sorumlu alanlardan oluşan bılırkişi heye- tinin imzalannı taşıyan depreme ilişkin ilk ha- sar belirleme raporuna görc, üniversitenin dep- rem zararlan malıyet olarak 18 trilyon457 mil- yara ulaşmaktadır. 1992 yılında 3837 sayılı özel yasa ile üniver- site olmuş bir kurumun yıllara dayalı birikimi yok olmuştur. Sil baştan yola çıkıîması gerek- mektedir. Depremın Türkiye ölçeğindeki yıkı- mı göz önüne ahndığındabelkı de sil baştan bir üniversite yaratılmasından vazgeçme bile gün- deme gelebılecektir. Ancak bu Kocaeli Üni- versitesi'nin yerle bir olmasma karşın söz ko- nusu bile edilmemesı gereken bir durumdur. Sadece çok önemlı bir sanayi merkezinde sa- nayinm gelışmesınde katkıda bulunma savı, yıllann ürünü bilimsel kadrolaşması, birikimi nedeni ıle de değil. 20 bin öğrenci kapasitesi söz konusudur. Bu kapasitenin başka üniversi- telere aktanlması düsünülemeyecek bir ger- çekliktir. Işte bu nedenle Kocaeli Üniversitesi yeni- den, sil baştan yapılanma, donanım için SOS veriyor. Ulusal ve uluslararası alanda, düşünü- lebilecek her kaynaktan yardım bekliyor. Ka- muoyunun ilgisinı çekmeye çabalıyor. Yakala- yabildikleri herkese, her örgütlenmeye buna yönelik brifingler verilıyor. Şimdiye kadar el- de edilen sonuç mu? Çok fazla dinleyen, hal- ferine acıyan, "vah vah" diyenler olmuş, Ama ksîiut, rşık olabıfecek bir gelışme henüz kay- dedilememiş. Ya da kayıplann kimı dilimleri için somut çözüm önerileri gelmemiş. Tabii zaman hızla geçiyor. Yeni ders yılı çö- züm ürerilemedıği ıçin birkâbus, karabasan gi- bi yaklaşıyor. Bugüne kadar devlet işbirliğin- de programlanabilea ders yıhnın ortalama bir ay gecikme ile çadırüniversitelerde başlatılabil- mesi. Evet bu ders yılı için, üniversitenin tümü için, dershaneler, laboratuvarlar, dahası yöne- tim merkezlen, öğrenci bannmaalanlan ile ko- caman bir çadır ünıversitesi programlanıyor. Bu nedenle şimdiden büyük boy, kışa dayanık- lı çadır ihalelen başlamış bile. Çadır rüzgâr geçlrfyor Deprem uzmanı, alım satımlarda sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Özer Kenar şu günler- de en önemli işinin çadır ihaleleri olduğunu söylüyor. Rektörlük merkezi olarak kullandık- lan çadınn bu mevsımde bile altından rüzgâr geçirdiğine işaret ettığimde, "Meraketmej'iıı, kışayöneiikatttandestekJcnecekter. İçferineso- baJar bile kurulabikcek" diyor. Bizi sabahtan beri bekleyenlere, eve yeme- ğe gıderken yolda Ülkü, arabasmın eskiliğine takılıvor. "Bövie külüsrür arabalı rektör yar- dunctSL çadır rektörlük makamı, bunlar nasıl iş?" dıye takılıvor. Prof. Özer Kenar, şakasın- dan bile ürkmüş olarak, u Deü misia her gfio mjlyarhk ihaleiereimzaanyorum.FAb'tsebileve- nflemekten korkanm" yanıtıru venyor. Kocaeli Üniversitesi bu ders yılı, belki de daha çok ders yılı ıçın 20 bin öğrencisı, çok sa- yıda fakülte. yüksekokulu, enstitüsü, meslek yüksekokulu ile çadırlardan üniversite olmaya hazırlanırken Izmıtlıler sağlam binalar önünde bile çadır yaşamıru sürdürüyor. Bizim şerefimize, kapılan açık tutulmak ko- şulu ile birincı katta yemek sofrası kurulmuş. Sapasağlam binalann uzmanı erkekler gecele- ri deevde kalmaktan yana; çoğunlukla öyle ya- pıyorlar. Ama üstkatlarsakınleri asla vede as- la binalarda yatmama, geceleri çadırlarda ya da arabalann içinde geçirmekte dıretiyorlar. NOKTASH ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net 'Son Türk devleti'ni korumak adına siyasete gi- renlerin iktidar ortağı olduğu bir dönemi yaş/yoruz. Aslında, yalnızca o partı değil, uzunca bir dönem- dir Türkiye, 'milliyetçi-mukaddesatçı' güçler tara- fından yönetiliyor. 'Vatan! Millet! Sakaryal'sözcük- leri en çok bu dönemde kullanılır hale geldi. Yani neresinden baksak, üzerine en kutsal anlamlaryük- lenen sözcüklerın sahipleri bugün tam anlamıyla ıktidardalar. öldürdüler vatan için. Hırsızlık yaptılar vatan için. Devlet/n en etkili yertennden destek buldular, ko- rundular. Cinayetleri meşru sayı/dı, yargılanmadılar. Yargılananlar aklandılar. Açıkçası, onlann güçlü ol- ması için bu ülkenin kaderine hükmedenler 'hiç bir fedakâriıktan kaçınmadılar.' Işin ilginç yanı, düne kadar onlan eleştiren veya onlardan korkanlar da, onlarda bilmediğimiz cev- herier keşfetmeye başladılar. En büyük gazetelerin 'en büyük' köşelerinde onlara övgüler düzüldü. Ki- mi solcu akımlar ve kişiler, onlarda 'yeni devrimci- likler' keşfettiler. Biz şaşkınlıkla olanlan izlerken, Türkiye sağıyla-soluyla bir mılliyetçılik paranoyaa- na kapıldı. 'Milliyetçilik'i Bir Sorgulasak 'Son Türk devleti'ritn milliyetçi tosuncuklan artık iktidar koltuklannda. Gerçek bütün çıplaklığıyla önümüze dikildi. Yüzünden sağ/ık fışkıran, sempa- tik mi sempatik birbakanımız 'mil/iyetçilikîn iktidar perdesini açarak, gelecek icraatların işaretini ver- di. Onu, Yalova'daki milliyetçi müteahhrtler izledi. Bizim için sürpriz degildi. Faşizm ve diktatörlük, en aşağılık yolsuzlukların yapıldığı, en büyük ahlak- sızlıklann kol gezdiği birsistem yaratırdı. Bunu, ya- şanmış önceki örneklerden biliyorduk. Baskının ol- duğu yerde toplumsal denetim olmazdı. Çürüme ve ispiyonculuk gelışirdi. Yolsuzluğun en babası yaşa- nırdı. En ahlaksızlar, en zayıf karakterliler öne çıkar- dı. Tanhin şaşmaz gerçeği Türkiye'de de aynı şe- kilde işledi. Türkiye, uzun zamandan beri katilden-hırsızdan hesap sorulamayan bir ülke görüntüsünde. 12 Ey- lül'le artan çürüme, baskı ve yolsuzluk günümüz- de devam ediyor. Böyle dönemlerde demokrasi is- temeye kalkmak tehlikelidir. Kuvvetliye, egemene, zorbaya sığınmak ıse garantili ve güvenli. ••• Milliyetçiliğin bu kadar kıymete bindiği bir dö- nemde, bu kadar karanlık bir tablonun ortaya çık- ması, en azından milliyetçiliğe prim veren sol açı- sından bir sorgulamayı gerektirmiyor mu? Düzen savunuculuğuyla devlet fetişizminin ve milliyetçili- ğin aynı kabın içinde olması, bu konuyu derinleme- sine düşünmeyi zorlamıyor mu? Ne kadar çok mil- liyetçilik yapıldıysa, o kadar çok hırsızlık gizlendi. Ne kadar çok milliyetçilik yapıldıysa, o kadar çok cina- yet ışlendi. Milliyetçi ideolojinin ulus- devletin yaratılması dö- nemınde, feodal sistemi yıkarken devrimci bir rol oynadığını biliyoruz. Ancak o dönem gende kaldı. Milliyetçilik, günümüzde egemenliği elinde tutan tutuculaşmış burjuvazinin toplumu peşinde koş- turmak ve statükoyu pekiştirmek amacıyla kullan- dığı bir demagojiye dönüştü. Bir de, bölgesel ça- tşmalarda, çevreye ve diğerine karşı kendini haklı çıkarmak için yaratılan havaya destek veren bircan- kurtaran simidi. Franko diktatörlüğüne bakın, Hrber Nazizmine ba- kın, Mussolini faşizmine bakın; hepsi, kendi miltet- lerinin milliyetçisidir. Kendi milletlerinde kerameti ken- dinden menkul özellikler keşfetmişlerdi, uluslannı da bu ilkel duygularia peşlerinden sürüklemişlerdi. ••• Milliyetçiliğe yatkın aydınlarımızın, yaşadığımız son iktidar deneyimini iyice bir gözden geçirmele- ri gerektiği inancındayım. Denebilir ki, 'bunlarkötü milliyetçi'. Bir ülkede ulus-devlet kurulduktan ve feodalizm tasfiye edildiktensonraki milliyetçilik, za- man zaman burjuvazinin mılliyetçiliği bile olmaktan çıkıp ilkel milliyetçiliğe dönöşüyor. Türkiye'de biz bu gerçekle çok yüzyüze ge/dik. Ancak şımdi yaşadık- lanmız, unutanlara ders verecek örneklerı gözümü- ze yeniden sokuyor. Milliyetçi partimizin iktidar ortaklığı en azından bu açıdan yararlı oldu. Tıpkı s/yasi Islamcı partimi- zin iktidar ortaklığının bir uyanışa yot açması gibi. Şu mılliyetçiliği en azından yeniden bir tartışsak diyorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle