22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 EYLUL 1999 SALJ 14 JvLJJ-i± LJit. kultur@cumhuriyet.com.tr SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL Atnatör tiyatrocıduğa çağrı P<jZar çocok "Amatör" sözcügünün karşılığı "özengen" sıfa- tıyla veriliyor Türkçede. tsim olarak kullanıldı- ğında ıse, "amatör", sevdiği. heves duyduğu bir alanda hiçbir maddi karşıhk beklemeksizin, yal- nızca zevk aldığı için üretrneye gönül vermiş kişi anlamına geliyor. Amatörce girilen bir iş zamanla örgütlü. toplu- ma hizmet verecek bır konuma da ulaşabiliyor. O işe sanlanlann zekâsına. istemliliğine, çahşkanh- ğma, becerilerini geliştirme yeteneklerine ve sağ- lam biçimde örgûtlenmelerine bağlı bir başan. Son günlerde ulusal onur kaynağımız olan AKUT işte böyle nitelikli bir birlikteliğin ürünü. Onlar *biz" demeyi öğrenmiş bir ekip. Türkiye. son yirmi yil içinde, takım ve parti tut- ma dışında, çoğunluğun "ben" demeyi "biz" de- meye yeğlediği bir topluma dönüştü. Yoksa. aya- ğa düşmüş söyleyiş biçimiyle, "birey" olmayı mı öğreniyoruz? Ne gezer.. "Başan"ya "ben" sahip çıkıyor. Başansızlığın sorumlusu ise ya devlet ya toplum ya da başkalan. Fre- ud'un belirlediği "savunma mekanizmalan" arasında dolaşıp duruyoruz. Ya ken- dimizi yerli yersiz yücelt- meye çalışıyoruz ya da so- runu başkalanna yansıta- rak kendimizden uzaklaştır- maya kalkıyoruz. Ote yandan, "amatör'* sözcüğü, ranta endekslen- miş yaşam anlayışı içinde "enayi" sıfatıyla buluşmuş görünüyor. (Holdingsahip- lerinin stres atmak için uğ- raştıklan spor, sanat kolek- siyonculuğu, hayırseverlik gibi eylemlerden söz etmi- yorum. Bu tip eylemler "oyunu kuralınca oyna- ma"nın gerekleri. "işada- mı"nın sağlıklı ve başanlı olmayı sürdürmesi yolunda "altın kurallar"ı beiirleyen tngilizce kitaplar boş yere yazılmamış.) Amatör tiyatroculuk ise hem tiyatrosu gelişmekte olan toplumlarda önemli bir kültür ve sanat hizmeti sunan, hem de çeşitli alan- larda çahşan ya da okuyan insanlan. ortak bir sanatsal paydada buluşturarak on- lan birbirlerine ve toplumsal çevreye katkıda bu- lunmaya yönelten bir uğraş. (Boğaziçi Ünıversı- tesi yayını olan tiyatro çeviri - araştırma dergisi *Mi- mesis*'in Nisan 1966'da çıkan 7. sayısında. Hakan Türel ''amatör rryatroculuk" olgusunu enine bo- yuna tartışıyor.) Amatör tiyatroculuk. tıpkı AKUT örneğinde gö- rûldüğû gibi, "biz" diyebilenlerin uğraşı... 1932'de kurulan Halkevleri, çeşitli kültür ve sa- nat alanlan gibi tiyatronun da halka mal edilmesi- ni amaçlıyordu. Bu nedenle, Halkevleri'nin. De- mokrat Parti döneminde (1951) kapatılıncaya dek kotardıği tiyatro eylemi. genç Türkiye Cumhuri- yeti'nin amatör tiyatroculuğun oluşması adına or- taya koyduğu ilk örgütlü çabanın sonucu olarak de- ğerlendirilebilir. (Halke\leri'nin tiyatro kollann- da yapılan çalışmalann incelemesi Prof. Dr. Nur- hanKaradağ'ın 1998'de Kültür Bakanlığı'nın "bi- limsel içerikli eser" dalında "büyük ödül" alan ve yine aynı bakanhk tarafından yayırnlanan "Halkev- leri Tiyatro Çahşmalan (1932-1951)" başhkh ya- pıtında>er alıyor.) Birdamar kesilmiştir. Devlet Tiyatrosu'nunoluş- ma ve gelişme dönemi sayılan 50'li yıllarda, okul- lu sanatçılann yer aldığı profesyonel tiyatroculu- ğun "nitelikçe genşmesi* ve kentsoylu seyirciye hizmet vermesı ön düzeye alınır. Amatör tiyatro ör- gütsüz ve sahipsizdir. Ama yine de sürer. ("Mime- ss"te 50'li ve 60'h yıllarda amatörtiyatroculuk yap- mış beş sanatçınin deneyimlerini anlattığı, son de- rece aydınlatıcı söyleşiler yer alıyor.) 196O'lı yıllarda, tiyatronun yurt duzeyinde yay- gınlaşması adına Bölge Tiyatrosu olgusu yasal gündeme getirilirken. Muhsin Ertuğrul'un gönlü yine de "halkıntiyatrosuT 'ndaydı. Ertuğrul, Cum- huriyet'te yayımlanan bir yazısında şöyle diyordu: "Bötge tiyatrolanıun amacı. tiyatro sanatmı en ol- gun,en ucuzolarakhaflan ayagma götürmektir. Hal- kın tiyatrosu ise halkın içinden çıkmış kişilerle halk konusunu, halk gözüne serebilecek toplulukrur. 196O'lı yıllar amatör tiyatroculuğa üniversite- lerce sahip çıkıldığı dönemdir. Ne mutlu ki yük- sek öğretim kurumlanmızda var olan amatör ti- yatroculuk potansiyeli bugün de -zor koşullarda olsa bile- değerlendirilmekte. Yine de öğrenim süreci içinde yapılan amatör tiyatroculuk. üniver- site eğitiminin noktalanmasıyla bitiyor. Mezun ol- duktan sonra bile ODTÜ Tiyatro Şenliği'ne yıl- larca omuz vermiş olan bir dolu amatör tiyatro- cunun, etkinliklerini çalışma dünyasına girdikle- ri zaman sürdürme olanağından yoksun oldukla- nna tanığım. Bu alanda büyük başan Tiyatro Bo- ğaziçi'nin. Robert Kolej etkinlikleriyle başlayan amatör tiyatroculuk geleneği ODTÜ'den de eski olan Boğaziçi Üniversitesi Oyunculan (BÜO), 90'h yıllarda kurduldan Tiyatro Boğaziçi adlı top- lulukla. amatör tiyatroculuk çabalannı mezun ol- duktan sonra da sürdürüyorlar. (Bu çabanın ne denli yoğun bir düşünsel uğraş sonucunda biçim- lendiği, "Mimesis''te 100 sayfa boyunca yer alan KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak(a turk.net hır öankaıvn Ç f zamanlanndcK s Başka memlekederde („) a>dınlann öna\ r ak okluk- lan tiyatro topluluklan vardır. Bizim istediğimiz ve bizim toplu kalkınmanuzda geniş etkisi olacakolan bu tiyatrodur. (...) Bu dünyada her şe\ para degil, her şey menfaat dcğiL (...) Her kö\ün seçkin genci ayda bir piyes okusa ve dinletse bu az mı hizmettir. O zaman (~) halk halkla beslenecek ve tiyatronun en güçlu eğitim aracı olduğu ortaya çıkacak." Çok iyi bildiğimiz gibi Ertuğrurun düşü gerçek- leşmedi. Ama düşü sürdürenler de eksik olmadı. 1950"li yıllardan bugüne ulaşan tek amatör tiyat- ro topluluğu Ankara Deneme Sahnesi'dir. Bu top- luluğun onurlu serüveni SıÖaTekmen'in. geçen yıl ADS Yayınlan'ndan çıkan "\nkara Deneme Sah- nesi 1956-1997: 41 Yıün Tarihi" başhkh yapıtında dile getirildi. Öteki amatör topluluklar ise çok ya- şamadı. Yine de 1959'da Erdek Şenliği'nde filiz- lenen Dost Oyuncular Topluluğu ve 1960Mı yıllar- da SermetÇağan'ın kurduğu Tiyatro TÖS, amatör tiyatro tarihimiz içinde onurlu bır yer edindiler. ve topluluğun 1996"daki yapımı "Fu-tına" üstüne yaptığı çahşmanm düşünsel temelini yansıtan "Shakespeare ve Fırtuıa 1 " başhklı dosyada görü- lüyor.) 1970'ler amatör tiyatroculuğun kavramsal ve eylemsel boyutlannın tartışma gündemine getiril- diği dönem. Şenlikler, açıkoturumlar, paneller, ör- gütlenme, dayanışma çağnlan. Amatör tiyatrocu- luğun ideolojik boyutlan üstünde yoğunlaşma... Sonra 12 Eylül. Amatör tiyarrolann sindirilme- si. Geçici olsa da etkinliklerde kesinti... Sanyer Halk Eğitim Merkezi'nin düzenlediği Boğaziçi Ama- tör Tiyarrolar Şenliği ile başlayan ve Amatör Ti- yatro Çevresi 'nin (ATÇ) oluşumunu sağlayarak bu- güne ulaşan süreç. ("lVIiınesis''te MehmetEsatog- lu'nun uzun bir "hesaplaşma'* yazısı var 1980 son- rası amatör tiyatro etkinlıkleri ve ATÇ üstüne.) 1990"lı yıllarda Kültür Bakanlığı dar bütçesin- den, proje sunan amatör topluluklara sınırh da ol- sa destek sağlamakta... Ancak destek verilecek toplulukların seçimi her yıl eleştiriliyor. 1997 Mayısı'nda Denizli Belediyesi ve TO- BAV'm işbirliğiyle "Amatör Tiyatro Kurultayr yapıhyor. Sonuç Bildirgesi'nde bir Amatör Tiyat- rolar Birliği'nin kurulması için çağn ve ön düzen- leme yer alıyor. 2. Kurultay 1998 Mayısı'nda An- kara'da yapıhyor. Birkaç ay sonra, 1998 Kası- mı 'nda yine Ankara'da düzenlenen 3. Kurultay'da ise adı ATÜK (Amatör Tiyatrolar Oretim Koope- ratifı) olarak anılacak olan Türkiye Amatör Tiyat- rolar Birliği kuruluyor. Kooperatifçatısı ahında üre- tim temelinde örgütlenmeyi öngören, Kurultay'a katılan 45 topluluğun temsilci üyeleri tarafından genellikle kabul görmüş bir kuruluş. ATÜK geçen temmuz aymda yaptığı olağanüs- tü genel kurul ile yönetim kadrosunu seçerek, Amatör Tiyatrolar Birliği'ni yaşama geçirme yo- lunda adım attı. Şu andaki yönetim kurulu başka- nı, Ankara Deneme Sahnesi'ne uzun yıllar emek — — ^ — vermiş, deneyimli amatör tiyatrocu ŞenolTirjaki. Ku- ruluş. başkanhğm, her dö- nem sonunda 2. başkana ge- çirilmesi, böylece dondu- rulmuş bir yöneticilik anla- yışından uzak durulması dü- şüncesini taşıyor. Son ge- nel kurul kararlan ile 2000 yılına ilişkin etkinlikler de belirlenmiş. ATÜK bahar aylannda bir L'lusal Amatör Tiyatro Festivali düzenlemeyi ön- görüyor. Aynca Ankara, ls- tanbul, Izmir, Adana. Sam- sun, Antalya ve Muğla'da her ay panel. söyleşi, oyun, atölye çahşması gibi bir et- kinlik oluşturmayı amaçlı- yor. Böylece ATÜK kamu- oyuna açılmış olacak. Uzun dönemdeki çabalan ise ama- tör tiyatro şenliklerini ulu- sal düzeyde kurumlaştırma yanında, bir dokümantas- yon merkezi kurma, seyir- ci araştırması yapma, öz- gün/yaratıcı deneme lere destek ohna yönünde ola- cak. ATÜK, topluluklararası ve bölgelerarası bir uyumlu- luk içinde kurumlaşmayı ba- şarabilirse, tiyatro yaşamımıza iki ayn yönden kat- kıda bulunabilir. Oncelikle, yasallaşmış profesyo- nel tiyatrolann sınırh sayıdaki kentsoylu seyircisi- nin ötesindeki seyirciye ulaşarak, tiyatro eylemine katılımın yaygınlaşmasını sağlayabilir. Daha da önemlisi, amatörtiyatroculuğun, profesyonel tiyat- roculann gişe kaygısı ya da sistem içinde erimiş- likleri nedeniyle yapmadığını ya da yapamadığını gerçekleştirme anlamına geldiğini. ortaya koyduğu ürünlerle tartışabilir ve kanıtlayabilİT. Uzun dönemde belirlemesi gereken ise amatör tiyatroculuğun. yalnız "özenme". yalnız "heves", yalnız "doğal yeteneğin sergjknmesi" işi olmayıp, zekâyla bilenmiş bir yaratıcıhk, tutarh bir dünya görüşü, yasallaşmış sanatsal yapılanmalara -güç- lü seçenekler sunarak- karşı çıkma bilgisi ve be- cerisi ile geliştirilebileceği gerçeğidir. Amatör tiyatromuzun tarihi, "olmaz" diye dü- şünülenin yapılabildiğini gösteren örneklerle be- zelidir. Düşler gerçeğe dönüşebilir... Dulcinea'daçağdaş sanatın oluşumu ve gelişimine katkıda bulunan 10 Türksanatçısı bir araya geliyor Vahit Tuna'nın 'Art Today' başhklı işi. gününıüz sanatına 'eleştireP bir gözle \aklaşıyor. 'Tepeler arasında tabJo' Türk yaratimırun çeşHtiliğine yöneük bir forum yaratmak amacını taşıyor. 'TepelerarasındaJ çağdaş Türk sanatçüan ESRA ALİÇAVUŞOĞLU Çağdaş sanatlar için özgür mekân Dul- cinea. 6. l luslararası Istanbul Bienali'nin açılışıyla hareketlenen plastik sanatlar ortamma 'Tepeler arasında tabkt' başhk- lı karma sergi ile destek veriyor. 16 Ey- Ifll'de açılan sergi 21 Ekim'de sona ere- cek. Küratörlüğünü Oaire-Ly-seBucd'nin yaptığı s>ergiye, çağdaş sanatın oluşumu ve gelişimine katkıda bulunan 10 Türk sa- natçı. Hüseyin Alptekin. Elif Ara. Biiknt Şangar. Halil .\lündere. Selim BirseL \ a- hit Tuna. Canan Şenol. Gulsün Kara- mustafa. Ajtekin Olgunsoy v e Hale Ten- gerkatılıyor. Çlaire-Lyse Bucci. bazen genel. bazen de odaklanmış bir sorunsahn ya da tanım- lanması zor ve hareket halindeki konu- lann çerçevesindeki farklı bakış açılan- nı içeren bu serginin. çağdaş sanata ya da daha çok günümüz sanatçılanna karşıhk geldiğini söylüyor. Sergi. yeni açıhmlar arayan son yıllann genç Türk yaratımı- na, özellikle de bu yaratımın çeşitliliği- ne yönelik bir forum yaratmak. çok ses- li ve çok yönelimli bir program oluştur- mak amacını taşıyor. Çınlı filozof Li-Li\eng'in "Öncetab- lodaki tepelere bakın. Sonra tepelerin oluşturduğu tabtoyabakın'" sözünden y o- la çıkılarak oluşturulan sergi, birbakıma yedı tepeli İstanbul'a da gönderme de bulunuyor. Li-Liveng'in bu sözü aynca özellikle Türkiye'de alıcı bulan kitch ve romantik manzara resimlerine de eleşti- rel bir gözle bakmasına neden oluyor ser- ginin. Özgül çtkış noktalan Sergi Bucci'ye göre sanatçılann özgül çıkış noktalanndan güç alan Batı karşı- sında özgürlük arayışının ve ona hayran- lık duyarken yükselen direniş isteğinin bir- çok yolunu sunuyor. Bu yaratımlar, erkek- kadın, erkek ile kadın. aile olarak ya da 'sınırlan' taşıyan nitelikleri ile sosyal ve siyasal konumlandırmanm, içkin, dışank- lı ya da kapsamacı-evrensel ama birçok zaman kültüre özgü özellikleriyle ilinti- li sonuçlar. Tepeler arasında tabk)' başlıklı sergi- nin ilgi çekici işlennden biri Hafil Amn- dere'nin 'SertveHafiT başhklı videoça- lışması. Romantik müzik eşliğinde, ma- sada karşı karşıya oturmuş yüzleri gönîl- meyen bir kadın ve erkeğin duygusal an- lamdaki temaslan'nı Altındere, sigara paketleriyle sembolize ediyor ve cinsel bir- leşmeyle somutlaştınyor. Kadırun içtiği hafif Marlboro ile erkeğin sert Marlbo- ro'su iki figürün duygusal birliktelikle- rinin tam tersine; cinselbirleşmeye dö- nüşüyor Altındere bir anlamda, kadm ve erkeğin romantik akşam yemeği sırasın- da bile kafalanndan geçen 'gercek' dü- şünceleri dile getiriyor. Canan Şenoî" un Kuran'da kadın ve er- kek ilişkilerini anlatan bölümlerin bazı- lannı ele alarak resimlediği 'Nisai' baş- hklı 'yazma-minyatür'kanşımı çahşma- sı görülmeye değer... Işlerinde çoğunluk- la kadın kimliğini öne çıkartan ve kendi bedenini de kullanan sanatçı, 'Nisai'de ge- leneklerin kadına yüklediği rolleri birkez daha hatırlatıyor izleyiciye. Selim BirseTin mekân zeminine geli- şigüzel yerleştirdiği patlak toplar, Elif Ara'nın 'Giydir Beni' adını verdiği fotoğ- raf çahşması sergıde yer alan diğer ya- pıtlardan. Çocuk dûnyasının suurlan Hale Tenger'in üst üste yerleştirilmiş iki monitörle oluşturduğu 'Sınuiar' adlı çalışmasmda çocuk dûnyasının 'snnria- n' iple oynanan oyunla betimlenirken, diğer görüntüde sahile çizilen çizginin dalgalar tarafından yok edilişi bir anlam- da doğanm suurlan kabul etmedıgini gös- teriyor. BfilentŞangar'm 'lamsiz' çahşmasın- da sıradan bir sabah kahvaltısma izleyı- ci çaydanhk kapağına yansıyan görüntüy- le eşlik ediyor. 'OÜünç Anriar(2)' adlı ya- pıtıyla Gübün Karamustafa ise dijıtal baskılara müdahale ederek baba'anne, anne/kız, kız/damat ilişkilerine dikkat çe- kiyor. Vahit Ttoa'mn üç fotoğrafi yan yana yerleştirerek oluşturduğu 'ArtTod^' adlı işi, günümüz sanatının tıpkı 'bir vw- mış, biryokmuş' diye başlayan masal gi- rişi gibi bir an varken, bir anda yok ola- bileceğini vurguluyor. Vahit Tuna'nın bir diğerçalışması ise 'Armut'. Armut fotoğ- rafinın yer aldığı kartpostal, Marcel Duc- hamp'ın 1917'de R. Mutt imzasıyla ger- çekleştirdiği 'Pisuar'a göndermede bulunuyor. Tuna, Duchamp'ın pisuannı armut formuna dönüştürerek sergiliyor. Aytekin Olgunsoy'un 'tsimsiz' çahşma- sındakı "Bir kadına hak etriği kadar iyi davranmak isterscn, kunırulmuş bir ba- hğazevk ahnca>a kadar bakmam gerek" yazısı ise kadın izleyiciyi kızdırmayaye- tiyor. Hüseyin Alptekin ise sergiye vinıl üzerine dijital baskı çalışması 'AhOdes- sa' ile katıhyor. Dulcinea: Meşelik Sokak 20 Beyoğlu. Tel: 245 10 71. YAZIODASI SELİM tLERİ Yeni Bir Gençlik Değerii arkadaşım Ahmet Cemal geçen hafta- ki yazısında yazryordu: Günün moda adlarından ötesini okumayan, gü- nün moda ve 'yükselen' değerlerine, tırnak içi de- ğerterine tutkun, sevaiği sanat alanında bile ufuk- suz ya da ufku daraltılmış, gelgeçle, sınırlı bir 'genç- lik'!.. Acı örnekler veriyordu Ahmet Cemal. Günümü- zün genç insanı, romansız yaşadığından olacak, romancı dendi mi, Ayşe Kulin'den söz açıyor- muş. Şair dendi mi, Yılmaz Erdoğan. Inanılır gi- bi değil. Daha doğrusu, ben bu kadannı bilmiyor- dum. Gençlik, sözcüğün ilk çağnşımı, ileriye, gelece- ğe dönüklük. Geleceğe dönüklük ama, bir yandan da, geçmişi özümseyerek ileriye atılmak. Bugünse tam tersi. Varsa yoksa 'gelgeç' adlar çevresinde buluşma, odaklaşma. Yalnız edebiyat için değil, bütün bir kültür hayatı, dolayısıyia yiyip içmeden, giytnmeye kuşanmaya kadar savrulmuş bir yıkıntı ve o yıkıntının 'değerler toplamı' sanılı- Ş". Edebiyatı çok geniş yelpazesiyle düşünürsek, el- bette Ayşe Kulin'ler, şair Yılmaz Erdoğan'larolma- lıdır. Okumaya giden yolda bu soy yazariara, şa- irlere niçin gönül borcu duymayalım?! Her okuma başlangıcı birtakım popüleriiklerden geçer. Sonra ulaşacaktır asıl yoluna. Türkçe'nin büyük ustası olmasına karşın, Refik Halid Karay'ın alçakgönüllü sözlerine kulak vere- lim: "Zaten hiçbir zaman büyük edebiyat yapmak, dünya çapında bir eser yazmak, Nobel rnükâfatı almak, küçük birzümrenin takdiri ile yetinmek is- temedim." "Daima para kazanmak için yazdım. Edebiyat be- nim için yalnız bir vasıta olmuştur." İlk alıntıdaki istihza payını görmezden gelsek bi- le, ikincisindekine gözlerimizi kapamamıza olanak yok. Yazısıyla, daha açık konuşmak gerekirse, 'asıl' yazmak istediği yazılanyla geçinemeyen her ya- zann çilesinden söz açıyor Refik Halid. Ne var ki, 'eser'i, hiç olmazsa Türkçe'nin güzel- liği açısından bir düzeyi korumuş, hem de bir ya- zarlık yaşamı boyunca! Refik Halid'ın Nilgün, Bugünün Saraylısı, Dişi örümcek ve benzeri popüler romanlanna ne ka- dar çok borcum olduğunu düşünürüm. Sevilerek okunmuş bu romanlar, hiç sezdirmeden, yazı yaz- mayı, yazma sanatını 'öğretirler.' O günden bugüne 'çok okunurtuk' da anlam değiştirdi. Dünün çok okunan yazarlan, özellikle romancılar, Türkçe'ye ve 'anlatma sanatı'na ger- çekten bağlıydılar, gönül vermişlerdi. Günümüzde çalakalem yol al git... Fakat buraya nasıl gelindi? Ahmet Cemal, yazısının sonunda birdenbire açı değiştiriyor, günümüzün siyasal-kültürel tartışma- lanndan birine değiniyor: Bugünkü anayasamızın gerisindeki macera. O maceraya dönüp bakmakta yarar var. Hatta çok daha geride kalmış bir geçmişe de. Imparatorluğun son nesli cumhuriyeti kurdu. Cum- huriyeti kuranlar değerii kitaplar okuyan kişilerdi. Aralarında çok değerii yazariar vardı. Cumhuriye- timiz baştatiyatro olmak üzere bütün sanatlara say- gı duyuyordu. Sanatlar da yurda saygı duyuyor- du. örnekse resim sanatı. Yurdun peyzajlarına açılmış ressamlanmızın eserleri beni hep ürpertir... Sonra bunlar siliniyor. Siyasal baskılar rol oynu- yor. Gençliği zarariı, evet 'zarariı' kitaplardan ko- ruma kampanyaları başlıyor. Soldu sağdı derken, şimdinın marka-cep telefonu-köseyi dön! toplum- sal ortamına paldır küldür geliniyor. Genç insanı belirteyen toplumsal ortam, ona ar- tık hiçbir şey katamıyor. Fuad Köprülü'nün 1926'da kaleme getirdiği bir saptayımı: "Meş 'um Mütareke devresinde, memleket, müs- tevlilerin (ıstilâcılann) korkunç ve zalim esareti al- tmda inlerken, edebi mecmualarda sütun sütun 'Sâdâbâd' şarkıları neşrolunurdu." Göndermem şüphesiz edebiyat dergilerine de- ğil. Takvimde tz Bırakan: "Roman, bizim için, hayatlı birmüzedir. Orada, orijinal şahsiyetlerin canlı heykellerini görürüz. Ro- man, bizim için, asıhık vakalan birsaatlik temaşa- ya sığdırabilen bir sinemadır. Hülasa roman bizim için her şeydir. Onun çoğalmasını isteriz." Ziya Gö- kalp, "Roman", Cumhuriyet gazetesi, 28 Eylül 1924. Beattes'm video filmi 31 yıl sonra gösterilfyor • Kültür Servisi-Beatles'm 1%8'de Londra'da çekilmiş ancak bugüne kadar hiçbir yerde gösterilmemiş bir video fılmi, topluluğun yapımcı fırması Apple Corps. tarafından gösterime sokuluyor. Efsanevi topluluğun 'Hey Buldog' adlı şarkısi için Abbey Road Stüdyolan'nda çekilen fîhni çok kısa süre içerisinde televizyonlanmızda izleme olanağı bulacağız. Beatles'uı hayattaki üyelerinden Paul McCartney film üzerine yaptığı açıklamada "Böyle bir filmin varhğını bile tamamen unutmuştuk. Ancak o dönemi bütünüyle yansıtan bu filmin bugün gösteribnesi çok hoş olabilir" dedi. Tanju Okan'ın bestof abümü • Kültür Senisi - Türk müziğinin önemli sanatçılan arasında yer alan Tanju Okan'ın best of albümü piyasaya çıktı. Henüz genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan aynlan sanatçının eserlerini yeni kuşaklara tanıtmak amacıyla hazırlanan albüm aynı zamanda Çenajans Grey'in 30. kuruluş yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde üstlendiği sponsorlukla çıkanldı. Albümden elde edilecek gelirlerin tümü Türk medyasmın depremzedelere yardun için başlattığı 'Bir Tuğla da Siz Koyun' kampanyasına aktanlacak. BUGÜN • BORUSAıN KÜLTÜR VE SANAT MERKEZİ'nde saat 19.00'da Elvan Aracı (piyano, trombon), Volkan Hürsever (bas) ve Emir Özoğlu'ndan (bateri) oluşan Elvan AraaTrio'nun vereceği konser izlenebilir/292 06 55) • AKSANAT'ta 12.30 ve 18.30 saatlerinde Alfiwl Hitchcock'un yönettiği 'The Birds' adlı fılm videodan Ingilizce orijinaliyle izlenebilir. (252 35 00)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle