Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 EYLÜL 1999 ÇARŞAMBA
HABERLER
Malatya E Tıpi
Cezaevi'nde
olay
• MALATYA (AA)-
Malatya E Tipı
Cezaevi'nde DHKPC ve
TlKKO örgütü üyesi
tutuklu 16 bayan. 4 bayan
: gardiyanı dün
koğuşlannda rehın aldı.
Cezaevi yönetirrunin
ısrarlanna rağmen
tutnklulann bayan
gardiyanlan serbest
bırakmamalan üzerine,
jandarma tarafından
operasyon
gerçekleştirildi.
Op>erasyonda. 4 bayan
gardiyan kurtanlırken
operasyon sırasında 2
gardiyanla, 2 tutuklu
hafıf şekilde yaralandı.
Tanürek'in
ölümü davası
• Istanbul Haber Servisi
- Eski Istanbul
Büyükşehir Belediyesi
Başkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın oğlu Ahmet
Burak Erdoğan'ın, trafik
kazası sonucu sanatçı
Ayşe Sevim Tanürek'in
ölümüne yol açtığı
iddiasıyla yargılanmasına
Şişli 7. Asliye Ceza
Mahkemesi'nde devam
edildi. Sanık avukatı
Kadir Kartal. bilirkişi
raporunda. Tanürek'in
8 de 8 oranında kusurlu
bulunduğunu, Erdoğan'ın
ise suçsuz oidugunu
belırtırken savcı, sanığın
kusur derecesinin
belırlenmesine yönelik
bilirkişi raporunun
dosyaya konulmasına
karşın Adli Tıp
' Kurumu'nca da inceleme
yapılmasını istedi.
Mahkeme heyeti, sanık
Erdoğan'ın gelecek
oturumda hazır
edilmesini ve dosyanın
Adli Tıp Kurumu'na
gönderilmesini
I kararlaştırarak duruşmayı
erteledi.
iTUS'a
erteleme talebi
• BURSA(AA)-Bursa
Tabip Odası. bu ay
yapılacak tıpta uzmanlık
sınavınm (TUS) iptal
edilmcsi ve sınavm aralık
ayına alınması için imza
kampanyası başlattı.
Tabip Odası'ndan yapılan
yazılı açıklamada, bazı
yayın organlannda.
ÖSYM Başkanhğı'nın
depremden zarar gören
1999 Eylül dönemi TUS
adaylan için "aralık
ayında ek sınav
yapacağına" ilışkin
ilanlann yer aldığı
anımsatıldı. Açıklamada.
ilanda yeni kadrolann
nasıl oluşacaği veya eylül
sınavında dolan
kadrolann oluşturacağı
eşitsizlik konusunda net
bir açıklama olmadıgına
işaret edildi.
BektrHc
kesintisi
• Istanbul Haber Servisi
- Yıllık bakım çalışmalan
nedeniyle Istanbul'un
Anadolu Yakasf ndaki
bazı semtlere 19 Eylül
Pazar günü 7 saat sûre ile
elektrik verilemeyecek.
Aktaş Elektrik'ten
yapılan açıklamada, pazar
günü. 09.00 ile 16.00
saatleri arasmda elektrik
kesintisi uygulanılacak
yerler şöyle: SSK
Kaynarca Dispanseri,
Ytong Fabrikası.
Havacılar Sitesı, Alt
Kaynarca ve civan,
Güzelyalı Mahallesi'nın
bir kısmı. Devlet
Tersanesi. özel tersaneler
ve Alt lçmeler.
Sınırda kaçak
operasyonu
• EDtRNE(AA)-
Edirne'de, yasadışı
yollardan sınırı geçerek
Yunanistan'a girmek
ısteyen 270 kişi ile bu
kişilere yardım eden bir
Türk yakalandı. Yabancı
uyruklular. jandarmadaki
ifadelerinde sının kaçak
olarak geçerek
Yunanistan'a gitmek
ıstediklerini söyledi
Topal'ın mirası
• Istanbul Haber Servisi
- Kumarhaneler kralı
Ömer'Lütrli Topal'ın dini
nikâhlı eşi Birsu Hilal
Altıntaş'm diğer
mirasçılarla imzaladığı
protokolün iptali için
açtığı davaya Istanbul 7.
Asliye Hukuk
Mahkemesi'nde devam
edildi. Mahkeme heyeti,
dosyanın incelenmesi ve
karann açıklanması
amacıyla duruşmayı
erteledi.
İki yıl önceki bir Başbakanlık genelgesinde 'Uzmanlar konuşmasm' uyansı var
Bilüııle barış zaıııaıuOKTAY EKİNCİ
"Tüm kamu görevleri,
kanun, kararname ve
özel kanunlarla vetkili
kılınmadıklan sürece,
hükümetin siyasi,
ekonomik ve sosyal
politikalanna v önelik
kararian hakkında
açıklama yapamazlar
ve basuı ve yayın
organlanna görüs
bildiremezler. (_.)
Bilgikrini ve gereğini
önemle rica ederim._"
25 Eylül 1997
tarihinde
Başbakanhk'tan
YOK'e. oradan da
"tüm üniversite ve
yüksekokullara"
göndenlen 1997'59
sayılı "genelge" işte
böyle noktalanıyor.
Altında dönemin
başbakanı Mesut
Ydmaz'ın imzası
bulunan ve bugüne
dek yeni bir
genelgeyle "iptal
edilmediği" için de
halen "yüriirlükte"
olan aynı genelgeye
göre. yukardaki
talimata uymayan
"üniversite
mensuptan" için de
657 sayılı kanuna göre
"yasal iştem"
yapılması istenıyor...
'Genel
poiitikanın'
belgesi
ANAP lideri Mesut
Yılmaz'ın iki yıl
önceki başbakanlığı
sırasında "önemle"
rica ederek imzaladığı
bu genelge. hiç
kuşkusuz sadece
herhangı bir
sıyasetçmin "bilim"
karşısmdaki
"korkusunu" dışa
siıadan bir belge değil
Çünkü genelge«eki
talimata "htıkskopl dayanaklar"
oluşturan yasalar gs-n,ekteh var ve bu
yasalar da asimda, y.nel olarak devletin
tavnru belirleyen "egeınen siyasetin",
yine bilimsel düşünceyı "etkisiz kılma"
yönünde ne denlı kararlı olduğunun
kanıtlan..
Böyle olunca da ızledıği siyasetle
"bilimin gösterdiği yol" arasında ciddi
çelişkilep olan kimı politikacılar,
Atatürk'ün "Hayatta en hakiki mürşit
(vol gösferici) ilimdir" sözünü
anımsamak yerine. "bu sözle de çelişen
yasalara" dört elle sanlmayı yeğliyorlar.
Yine benzer her durumda "efleri boş
kahnasın" dıye de aynı yasalan
Atatürk'ün sözüne uyarak "iptal"
etmeyi değil, üstelik bir de "genelgelerle
anımsatarak" sürekli yürürlükte
tutmayı benimsiyorlar...
Deprem, yasalan da sarsü...
Ne var ki "Körfez depremi" yıllardır
işte bu bilimden korkan siyasetin çıkarcı
imar politikalanyla yaratılan denetimsiz
rant yapılaşmasını yıkmakla yetmedi.
"Genelgelerle perçinlenmis," bile olsa.
bilim ve uzmanlık alanında hizmet
veren kadrolan "susmaya" zorlayan
"yasalan" da derinden sarstı...
Çünkü eğer YÖK ya da savcılar, bugün
de yürürlükte olan yukardaki genelgeye
bakarak "depremin neden felakete
dönüştüğünü" açıklayan kamu görevlisi
niteliğindeki akademisyenler hakkında
yasal işlem yapmaya kalkışsalardı,
çöken binalann sonımlulan olarak
tutuklanmaya başlanan müteahhıt ve
teknik yükümlülerin sayısının belki de
Politikacılar. her depremden sonra afet bölgesini yerinde inceiediler. Ne var ki aynı depremi "afete" dönüştüren politi-
kalannı konımak için de "bilimin müdahalesine" asla i/in vermediler.
r*OAIfafcfa*fmnoMİ «fada n<btf Bmm m t o
Depremden bu yana herkes şunu soruyor: "UzmanJar ne-
den şimdi ortaya çıkıyor?.." Yanıtlan arasında yukanda-
ki "genelge" de var. Daha doğmsu, bu genelgeye neden
olan siyasi anlayış...
15-20 katı kadar bilim insanı da "çökme
oedenlerini açıkladıklan için"
yargılanmak durumunda kalacaklardı.
Böylesine büyük bir "ünar
çöküntüsünfin" temelinde. yine aynı
genelgedekı ıfadeyle; "hükümetlerin
bugüne dek izlediği sivasi, ekonomik ve
sosyal politikalanna yönelik kararian
bulundugunu" hemen tüm yönleriyle
ortaya seren açıklamalarda bulunduklan
için de 657 sayılı yasanın 15. maddesıne
göre aynı uzmanlann derhal
"cezalandınlmalan" istenecektı...
Siyaseti yönlendirenler...
Depremin 4. haftasına gırerken,
"felaketin ardmdaki gerçekleri"
sergileyen uzmanlar hakkında henüz
"yasal işlemler" başlamadığına göre, şu
sorunun da bir an önce tart^ılıp
kamuoyu bilincine taşınması gerekiyor:
"Acaba Türldye'de siyaset neden
bilimden korkuyor ve bilimsel kuraliar
politikavla neden bütünleşenıiyor?*'
Sorunun yanıtı, hiç kuşkusuz aynı
zamanda depremle gelen büyük yıkımın
temel nedenlerini de su jüzüne
çıkartıyor. Çünkü Türkiye'de siyaset,
bilimin evrensel hedefi olan "insana ve
topluma daha uygarca bir yaşamı"
kazandırmaya değil. "siyaseteegemen
olan çevrelere daha bol kazançlı ve daha
fazia rant sağlayicı" bir düzeni sürekli
belirleyici kılmaya hizmet ediyor.
Özelliİde 1950'lerden sonraki imar
politikalanna hemen her dönemde yön
veren bu siyasal ta\nn sonucu olarak da
örneğin "Patates taıiasma otomobil
fabrikası kuruhnaz" diyenlenn sözü
görevlisi uzmanlann
ve üniversite
mensuplannın "hükümet
politikalannı
eleştiremeyecekleri "
yönündeki bir Başbakanlık
genelgesi hâlâ yürürlükte.
Hükümetin "bilimle
banşarak" deprem sorunlannı
çözebilmesi için, öncelikle bu
genelgeyi iptal ettiğini
açıklaması gerekiyor...
dinlenmiyor. Dahası, aynı sözü ( t
dinlenmeyenler depremden önce
"kalkmma düşmanı, dinozor, geri kafah
enteL." vb. söylemlerle de
aşağilanırken, şimdi "depremden
sonra" bile yine benzer bir refleks
ıçinde, "Hep eleştirdiler, alternatif
söylemediler" denerek hâlâ etkisiz
kıhnmak isteniyorlar.Böylece. benzer
yatınmlann "yer seçimleri" konusunda
sadece ranta değil. "bUime ve toplum
yararianna saygılı bir kazaoca" dayalı,
*ülke>i tahrip etmeyeeek
r
bir karar
venlebılmesi için "önce böige
planlaması" gerektiğini söylemenin de
gerçek bir "afternatif politika"
oldugunu göremeyen kimi sözde okur-
yazar çevreler de bilımi susturmak
ısteyen yağmacı siyasetle ayın çizgide
birleşiyorlar. Bu çizginin sergilendiği
bazı köşe yazılannda da bilim çevreleri
\e meslek odalannın "genelgeli
yasaklara" da aldırmadan yıllardır dile
getirdikleri haklı uyanlar, "Bugüne dek
neredeydiler?" denerek ve "Ne işe
yararlar" dıye sorularak ısrarla göz ardı
ediliyor...Bövlesi bir "vefasız söylem"
ise elbetteki sorunlann çözümüne değil,
olsa olsa bu söylemi benimseyenlerin
yine yıllardır sürdürdükleri "kendi
suskunluklannın" depremi yıkıma
dönüştüren imar politikalanndaki
"payını" gözlerden kaçırmaya yanyor...
Rant ekonomisindeki 'ortakhk'
1950 sonrası egemen tüketim
siyasetinin bilim ve toplum yaran
yerine kişi çıkan ve haksız ranta öncelik
vermesinin belirleyici nedeni ise
elbetteki sadece
siyasetçilerin
kişiliklerinde
aranamaz...
Toprak yağmasına
dayalı ekonomik
ilişkiler ve bu ilişkileri
giderek yasalarda da
güvenceye bağlanmış
bir "imar düzeni"
haline getiren
"yatınm ve finans
kaynağı" tercihleri,
siyasi partileri
oluşturan kadrolann
önemli bir kesimirun
de "avnı düzenle
uyumlu ortak bir
davTanışta"
buluşmalanna neden
oluyor...
Bugün artık ister
solda, ister sağda
siyaset yapsınlar,
-farkb felsefeleri
okluğu" ızlenıminı
veren partilere aıt
"üyevedelege
tabanlan" ıçinde
ekonomik konumlan
"imar ve inşaat
sürecine bagımlı
olanlar" en büyük
dilimı meydana
getiriyorlar.
Böyle olunca da
örneğin çoğu belediye
meclisinde siyasi
kimliği değişik olan,
farklı dünya
görüşlerine bağlı ve
örneğin cadde-sokak
isimlerinde de farklı
ideolojileri simgeleyen
kişilere oy veren
değişik partilerden
meclis üyeleri.
gündemdeki konu
"arsa ranrlannı
arttıncı imar pianı
değişikliği" olunca,
tümbu"derin"(!)
aynlıklan unurup
"htifakla" karar
verebiliyorlar.
Benzer şekilde yine
1950'lerden bu yana
••-•• • TBMM'de onay«dnâri'
ve özellikle imara dönük spekülatif
beklentilere hizmet eden yasa ve yasa
değişikliklerinin büyük çoğunluğu da
"faıidı partilerin ortak kararlanyla"
verilen oylarla yürürlüğe girmiş
durumda... Çünku aynı partilerin
"tabanlan" da imar rantını çoğaltacak
yasadan yararlanmayı bekhyor ve
böylece "ülke yağmasıyla" elde edilen
ortak kazançlann yarattığı ekonomik
olanaklarla "farkh çizgflerde"(!) politıka
yapılmaya devam ediliyor...
Nasıl başlanmah?
Pekı, siyasi alandaki böylesi bir
ekonomik ortaklık örgütlenmesi içinde,
rantı değil bilimi temel alan bir imar
politikasını Türkıye'ye nasıl
kazandıracağız? Iktidarlann "Bilim
adamlan konuşmasm" şeklinde değil:
"Daha çok konuşsunlar ve bize yön
versinler" biçiminde genelgeler
yayımladıklan bir ülke olma onunına ne
zaman kavuşacağız?.. Körfez depremi,
işte bu sorunun yanıtını da bulmamız
konusunda öncelikle "siyasi
yapılanmamızdaki yağma bağlanOlannı
sarsacak bir deprem" yaratabilirse.
tarihe sadece "felaket" olarak değil,
"ders verici bir uyan" olarak da
geçebilir.Ne var ki bu uyannın da bir an
önce artık siyasetçileri "silkelemesi" ve
örneğin Başbakan Bülent Ecevit'in. af
kanunu taslağındaki hoşgörüsünü
bilime karşı da gösterip öncelikle şu 25
Eylül 1997 tarihli Başbakanlık
genelgesinin "iptal edildiğini" ilan
ederek. ders alma sürecıni de başlatması
gerekmiyor mu?
I ın
SIFIRNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net
Dün bir okur aradı. Yargıtay Başka-
nı Sami Selçuk konusunda yazdığım
iki yazıya katılmadığını söyledi. "Siz
Marksistsıniz, nasıl böyle bir fikri savu-
nabilirsiniz?" dedi. Sami Selçuk'un ko-
nuşmasından yola çıkarak gelişen tar-
tışmanın esası: Türkiye'deki laikliğin
nası^savunulacağı? Türkiye'de bir "şe-
riat devleti" tehlikesine karşı doğru tu-
tumun hangisi olduğu?
Tartışma tarzına baktığımızda. sol
içinde -biraz daha geniş bakarsak la-
ikliği savunanlar arasında- bir tartışma
yönünün öne çıktığını söyleyebiliriz.
Çünkü, sonuçta beni arayan okur da
laikligi savunuyor, ben de savunuyorum,
Sami Selçuk da savunuyor. Ama bu-
nun nasıl savunulacağı konusunda bir
fıkir ayrılığı da var. Bu aynlık, Sami Sel-
çuk konuştuğu için olmadı. Böyle bir
aynlık sol içinde uzun zamandır varlı-
ğını sürdürüyor. Eğer biz bu tartışma-
yı, tozu dumana katmadan, birbirimizı
yok etmeye çalışmadan sakin bir şe-
kilde yapabilsek, çok yararlı sonuçlar
ortaya çıkabilir. Özellikle de yafta as-
madan yapabilsek, hem ülkede gere-
ğini duyduğumuz demokrasi ve özgür-
lükler yaranna, hem de sol içi tartışma
gelenegine katkı açısından önemli adım-
lar atabiliriz.
Çünkü artık tartışma, Sami Selçuk'un
Sol İçi Tartışma
ne dediğini tartışmaktan çıktı ve bir
kamplaşma eğilimine dönüştü. Bu ne-
denle de sağlıklı sonuçlar elde etmek
olanağı zaafa uğradı. Aslmda bu tar-
tışmayı artık Sami Selçuk'un konuş-
ması üzerinden yürütmektense din-
devlet ilişkisinin nasıl ele alınması üze-
rinden yürütmek daha doğru olacak.
Aldığım yazı ve mektuplar içinden, tar-
tışmalara katkısı olacağını düşündü-
ğüm Türkıye Bilimler Akademisi üye-
lerinden Profesör Dr. Hasan Yazıcı'nın
mektubunun bir bölümünü sizJerle pay-
laşmak istiyorum:
"Sayın Çalışlar,
... Yargıtay Başkanı 'nın adli yargı yı-
lının açılışı nedeniyle söyledikleri, hem
güzethem de kuşkusuz çok önemli. Al-
dığı tepki ise dediklerinden belki de
daha çarpıcı. Sayın Sami Selçuk her-
hangi, kendi deyişiyle çağcıl (modern)
bir ülkede rahatça dile getirilebilecek
düşünceleri nedeniyle birgrup çağdaş
(aynı çağı paylaşan) aydınımız tarafın-
dan kötü kişi ilan edildi. Düşünceleri-
niemekliliğe satdaması, istifa etmesi ve
hatta yargılanması istendi...
"Olkemiz için irtica gerçek bir tehli-
kedir. Ancak irticayla mücadele yolun-
da birey özgüriüğünü baskı altına al-
maya yeltenmek tarihi bir yanılgıdır,
Çünkü irtica neden değil sonuçtur. Ir-
ticanın kökeninde seküler (laik) ahlak
ve seküler hukuk boşluğu yatar. Bu
dünya adaletinden umudunu kesen
kitleler, tüm dinlerin ortakpaydası, öbür
dünya adaletine yöneliher.
"Baskı rejimleri ise tarihte hemen
herörnekte ahlak ve adaleti toplumda
egemen kılmak, topluma huzur ve dü-
zen getirmek için oluşunar. Ancak meş-
ruluklannın çıkış noktası olan mutlak
kuvvet, toplumdakıahlaksızlıkları orta-
dan kaldırmaz. Tersine, çok kısa bir
zamanda ahlaksızlığı ve hukuksuzlu-
ğu katlar ve perçinler. Güncel ve ne-
redeyse meşrulaşmış ahlak ve hukuk
boşluğumuzun kanımca en büyük ne-
deni 12 Eylül baskı rejimiyle başlayıp,
onun himayesinde palazlanan, sözde
bireyci, sözde demokrat, sözde //5e-
ral politikalardır. İşte bu politikaların
kaçınılmaz sonucu olarak irtica bugün-
kü düzeyine ehşmiştir.
"Yargıtay Başkanı 'nın konuşmasının
belki de en özgün yanı laiklikle ilgili
söyledikleri... Yargıtay Başkanımız...ni-
ye laik değil de birçok ömekte laikçi di-
yor. Birinsan Tann'ya ve onun dinleri-
ne inanmayabilir (ateist), onlan sorgu-
layabilir (agnostik) veya Islam dinin-
den başka dinlere bağlı olabilir. Ama
aynı kişi, Tann'dan ve dinlerden tama-
men bağımsız olarak, vatanını da çok
sevebilir. Vatanı uğruna canını seve
seveverebilir. Şimdi banasöyleyin: Bu
ateisti, agnostiği veya gayrimüsiimi şe-
hit ilan eden devlet nasıl laik olur? Şe-
hitlik tümüyle dinsel bir kavramdır. Şe-
hit olanlar ölümleriyle Yaradan'ın var-
lığına ve onun dinine tanıklık (şahitlik)
etmişlerdir.
"Bu ülkede, Sayın Diyanet Işleri Baş-
kanı istediği kadar fetva versin, herke-
sin devletle özdeşleşmiş bir dini veya
hemangi bir dini olmasına gerek yok.
Devleti kuvvetli kılmak yolunda dini
kullanmak en başta dine ve inananla-
ra saygısızlıktır. Âynca antilaikliğin en
çarpıcı örneğini oluşturur.
'Yargıtay Başkanı'nın dedikleri uygar
ülkelerde 200 yıldır söyleniyor. Sakın
'Ama oralan uygar ülkeler' demeyin. O
ülkelerin uygar olmalannm temelinde
Sayın Başkan 'ın dediklerinin 200yıldır
söylenebilir olması acaba aklınıza gel-
miyormu?"
Prof. Dr. Hasan Yazıcı
Istanbul Üniversitesi ve Türkiye
Bilimler Akademisi
BIZBÎZE
ERDAL ATABEK
Deprem Dersleri...
Deprem olayı sudaki halkalar gibi genişleyerek
sürüyor. Depremi yaşayanlann önemli bölümünde
korkular, yatak odalannda yatamamalar, uyku bo-
zukluklan, tedirginlik ve kaygı sürüyor. Deprem yı-
kımını yasayan bölgeler çadırkentlerde yaşamaya
alışma çabası veriyor. Sağlık ve eğitim sorunlan
panik sonrası toparlanma içinde çözülmeye çalı-
şılıyor. Şimdi bütün bunlardan dersler alma zama-
nıdır. Yaşananlar gösterdi ki depreme karşı hiçbir
alanda hazırlığımız yokmuş, yasanan acılann önem-
li bölümünün kaynağı da bu. Şimdi ne yapmamız
gerekiyor:
1. Bilişsel hazırlık yaşamsaf önemdedir
Artık bilmeliyiz ki üzerinde yaşadığımız doğal ya-
pı depreme açılmıştır, deprem kuşağında yasıyo-
ruz, depremlerin olması kaçınılmazdır. Bu neden-
le de yerieşme sorunlannın çözümünde, konırt ya-
pımında, yer seçiminden zemin etüdüne, kat sayı-
sından kullanılacak malzeme ve yapım teknikleri-
ne kadar "depreme karşı alınması gereken herön-
lem" ölmek ve yaşamak arasındaki ilişkiyi belirte-
yecektir.
Deprem eğitimi, deprem uygulamalan ana okul-
lanndan başlayarak dereceli eğitim kurumlannda
programlanmalıdır. Işyerierinde, apartman ve site-
lerde sivil savunma kapsamı içinde eğitim ve uy-
gulamalar yapılmalıdır.
Bunlan savsaklamak, önemsememek, aldırma-
mak çok büyük sorumsuzluk sayılmalıdır
2. Psikolojik hazırlık çok önemlidir
Böyle birolayın "olabilir"liğinı bılmek, ruhsal ha-
zırlığın ilkadımıdır. Önlem alındığı zaman depremin
olabileceğı, ancak can kaybının olmayacağı düşü-
nülmelidir. "önlem almak", "yapılabilecek olan her
şeyi yapmak" çok önemli bir ikincı adımdır. "Hazır
olmak" ile "her an onun korkusuylayaşamak" bir-
birinden çok ayn durumlardır. "Haziriıklı olunduğu
olgusu" önemli bir ruhsal hazırlıktır. Toplumun böy-
le bir olayda haziriıklı olduğunun bilinmesi de çok
önemlidir. Insanlar "unutulmayacaklannı bildikleri
zaman" daha rahat oluriar. Burada en önemli des-
tek, "insan dayanışması desteği"d\r. Yapılacak her
şey yapıldığı zaman artık kişinin sorumluluğu yeri-
ne getırilmiştir. Bundan sonrası kişilerin elinde de-
ğildir. Savaş bombardımanlan, büyük depremler,
tayfun ve hortum gibi felaketlerde en büyük yatış-
tıncı "kişinin eHnden geleniyaptığı duygusu" ile "top-
lumun birbirini bu durumlarda koşulsuz destekle-
diği" inancıdır. Psikolojik hazırlık özellikJe eğitim ve
deprem uygulamalan ile güçlendirilir.
Ev içinde hazırlık büyük önem taşır
Evde bulunanlar için bir ya da birkaç çanta ha-
zırlanmalıdır. Bu çanta içinde kapalı su, krakertipi
yiyecek, el feneri, fener ve radyo için piller, pilli rad-
yo, düdük, çok amaçlı çakı ya da kuvvetli bir bı-
çak, kazak, çorap, bir miktar para bulunmalıdır.
Çantada tentürdiyot, pamuk, gazlı bez, sargı bezi
de bulunmalıdır. Tam bir ilk yardım çantasında da-
ha fazla donanım bulunmaktadır, ama ilk planda ge-
rekenler bunlardır. Hazır bir çanta hemen dışan çı-
kışlarda ne olacağını bilememeye karşı iyi bir ön-
lerndir. Telefon önemlidir.
'••\ Evde sagiam bir masântn aftr, sağlam bir doia-
bın içi, başın korunması için doğru biröntemdirön-
ceden böyleyeriersaptanmalıdır. Evin kolonlan, sağ-
lam yerleri bilinmelidir. Devrilebilecek, insan üzeri-
ne düşecek dolap gibi, raflar gibi eşyalann bulun-
duğu yerlerden uzak yerierde durulması doğrudur.
Birkaç kez böyle yerierde durma çalışması ya-
pılmalıdır. Bu hazırlık çalışmalanndan korkulma-
malıdır, bunlann korku yaratacağı kaygısıyla çe-
kinmemek gerekir.
Ev dışında hazırlık da çok önemlidir
Dışarıyaçıkıldığı zaman gıdılecek yerler önceden
saptanmaJıdır. Ötekı aile bireyferinin ve dostlann ara-
nacağı bir telefon defteri çantada olmalıdır. Araba-
ya da ev çantasının bir benzeri hazırlanmalı, ek gi-
yecekler konmalıdır. Gece dışanda kalınması ola-
sıhğına karşı battaniye, uyku tulumları arabada bu-
lunmalıdır.
Aileler için kriz yönetimi:
Aileler için bir kriz yönetim modeli belirienmeli-
dir. Her aÛe bireyine sorumluluk verilmeli, bu so-
rumluluklar uygulamalaria denenmelidir. Küçük ço-
cuklann korunması önceden programlanmalıdır.
En önemli önlem, paniğin önlenmesidir. Bilinme-
lidir ki bütün çarelerin işlemesi, paniğin önlenme-
sine bağlıdır. Evde bir kişi (baba ya da anne) sakin,
ama kesin olarak ne yapılması gerektiğini söyleme-
li, öteki aile bireyleri denilenleri yapmalıdır. Bütün
.bunlar birkaç kez yinelenecek alıştırmalarta "reffeks
hızında kazanılmış davranışlar" biçimıne gelmeli-
dir.
Hiç unutulmamalıdır ki: -• , ••=••"•:•'•;'
Her durumda yapılacak bir şey vardır.
Her durumda elden gelen her şey yapılmalıdır.
Korkunun ecele faydası yoktur.
Not: Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'un konuş-
ması depreme benzetildi. Ama bu konuşma öncü
deprem değil. artçı depremdir, ikinci dereceden bir
artçı.
e-mail: erdalatao cumhuriyet.com.tr.
Faks:0 212 513 90 98
Cizre Belediyesi
Atağ^ın başkanhğı
iptal edildi
MntHabeıterServisi-18
Nisan seçımlennden sonra
göreve gelen Şımak'ın Ciz-
re ilçesi Belediye Başkanı
ANAP'h KamU Atağ ile
Mardin'in Ömerli ilçesi Be-
kdiyeBaşkanı DSP'li Meb-
met Alündağ'ın baskanlık-
lan YSK tarafından iptal
edildi. YSK. yaptığı ince-
leme sonrasında Atağ'ın
seçim başvurusundaki il-
kokul diplomasının sahte
olduğuna kararverdi. Altın-
dağ'ın ise sabıkası bulun-
duğu belirlendi.
18 Nisan seçimlerinin
ardından, adam öldürdüğü
iddiasıyla gündeme gelen
ve günlerce ortadan kay-
bolduktan sonra hakkında-
ki cinayet davası yüzünden
teslim olan ancak tutuklan-
masına gerek görülmeyeıek
serbest bırakılan Şırnak'ın
Cizre ilçesinin ANAP'lı
Belediye Başkanı Kamil
Atağ'ın başkanhğı iptal
edildi. FP'detı belediye baş-
kan adayı olan ancak se-
çimleri kazanamayan Emin
Dindar bir süre önce
Atağ'ın başkanhğının ip-
tal edilmesi için YSK'ye
başvurdu. YSK'nin yaptı-
ğı inceleme sonucunda.
Atağ'ın ilkokul mezunu ol-
duğuna ilişkin Silopi ilçe-
sinin bir köyünden alınan
diplomanın sahte olduğu
saptandı.
YSK; Cizre ilçe seçim
laırulu aracılığıyla Atağ'ın
belediye başkanlığının ip-
tal edildiğini önceki gün
tebliğetti. Seçim Yasası'ran
93'üncü maddesı uyannca
Cizre'de belediye başkan-
hğı seçimleri Türkiye'de
gerçekleştirilecek ilk ara
seçımleTİe birlikte yapıla-
cak. Bu süre içinde ise ge-
çici belediye başkanını se-
çilecek.