Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURlYET 11 EYLÜL 1999 CUMARTESİ
HABERLER
Tekstil
Sendikasrndan
kınama
• İstanbul Haber Servisi -
Tekstil Işçıleri
Sendikası'ndan yapılan
yazıli açıklamada. Sosyal
Güvenlik Yasası"nın
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel tarafından
onaylanması kınandı. ••
Açıklamada, "'Tüm
uyanlara. tüm haklı
tepkilere ve karşı
duruşlara rağmen
depremin yol açtığı
onulmaz acılar henüz
dinmemişken. TBMM'nin
bu değişiklikleri büyûk bir
hızla apar topar kabul
etmiş olması, kamu
vicdaninı zedelemiştir.
Tüm demokratik yollar
ısrarla\e tambir
kararlılıkla hayata
geçirilecek, bu haksızlığa
karşı. emekçiler ve emekçi
örgütleri, kitlesel bir
bütiinliik ıçinde gereken
cevabı elberte
vereceklerdir" denildi.
Sanayi-i Nefîse
Vakfı kuruldu
• İstanbul Habcr Scrvisi -
Eskı Güzel Sanatlar
Akademısi ve bugünkü
Mımar Sinan Üniversitesi
Rektörlüğü'nce işlemleri
taınamlanan Sanayi-i
Nefise Vakfı kuruldu.
Yetkiiiler. vakfın
amacıntn, sosyal ve
kültürel açılardan
toplumun kalkınmasına
katkıda bulunmak
amacıyla, kültür ve bilim
alanlannda çalışmalar ve
araştirmalar yapmak,
yaptırmak ve bu
çaîışmalan destekleyip
sonuçlannı yaymak
olduğunu bildirdiler.
Rehabilitasyon
merkezi
• İstanbul Haber Servisi -
Metro AG ve bağh
şirketler. deprem şokuyla
sarsılan, ruh sağlığı
bozulan çocuklar için
tzmit'te bir Rehabilitasyon
Merkezi kuruyor. Metro
AG'den yapılan yazılı
açıklamada, Türkiye'deki
resmi makamlarla
anlaşmaya vanlarak
toplam 500 bin marklık
yatınmla kurulacak olan
Rehabilitas>on
Merkezı'nin ruhsal travma
terapileriyle deprem
yaralarının sarsılmasının
ardından da hizmetlerini
sürdüreceği belirtildi.
Tank projesinde
büyük adım
• VYASHINGTON (AA)-
Türkiye'nin tarihindeki en
kapsamlı savunma projesi
olarak nitelendirilen 1000
ana muharebe tankının
ortak üretim programı
ihalesinde, 10'uaşkın
yabancı şirketten 5'inin
finale kaldığı belirtildi.
Amerikan savunma
kaynaklanndan yapılan
açıklamada. finale kalan
ülke ve şirketler şöyle:
ABD, General Dynamics
şirketi, Fransa, G1AT
şirketi, Almanya, Krauss-
MafTei şirketi, Ukrayna,
Ukrspetseksport şirketi,
ttalya. hecoandOto
Breda şirketi, finale kalan
5 yabancı şirketten ihaleyi
kazanacak olanla tankı
Türkiye'de ortak üretmek
için de. ana yüklenici
(pnme contractor) adayı 5
Türk firrnasının, FNSS,
Otokar. ASMAŞ, BMC ve
Roketsan olarak
beürlendiği öğrenildi.
Rusheyeti >•
Gaziantep'te
• GAZİAMEP(AA)-
Rusya Federasyonu'nun
Ankara Büyükelçisı
Alexander Lebedev
Gaziantep Ticaret Odası
(GTO) ve Dış Ekonomik
îlişkiler Kurulu'nun
(DElK)işbirliğiilegeldiği
Gaziantep'te, vali vekili
Hasan Şenses'i ziyaret
etti. Ziyarette konuşan
Lebedev. Rusya'nın
Türkive ileticari
ilişkilerini geliştirmek
amacıyla bu geziyi
düzenledıklenni belirtti.
öss
sahtekârlapı
• MERSİN(AA)-1
Mersın Emniyet
Müdürlüğü'nden yapılan
açıklamada, başkalannın
yerine smava girecek kişi
temin ederek sınav
kazandırmayı vaat eden
Faruk Yazar ve Engin
Avukaslan'ın gözaltma
alındığı belirtildi.
Açıklamada, bu kişilerin
sınav kazandırmak için
anlaştıklan 5 kişinin de
tespit edilmesine
çahşüdığı bildirildi.
Körfezde 'köprü' riske girdi, Ford-Otosan'ın temeli çöktü, 'serbest şehir' gerilimde
6
Dev projeler' de sarsddıOKTAYEKtNCt
Körfez depremi Türkiye'nin en
'gelişıniş' bölgesini yerle bir eder-
ken, Kuzey Anadolu FayTnın
(KAF) varlığını ve riskini dikkate
almayan böylesi bir 'plansız' ve
'denetimsiz' büyümenin de 'geüş-
me' olup olmadığının yeniden
'sorgulanmasuıa' yol açtı.
Büyük sarsmtının 200 km'lik
bir kuşakta enkaz yığınlan yarat-
tığı 17 Ağustos 1999'danbuyana
süren değerlendirmelerde. tartış-
malara katılan hemen herkes, bu
riskli bölgeyi ülkenin en yoğun
'yerleşme ve sanayi havzasT hali-
ne getiren dev yatınmlardaki yer
seçimlerinin 'febkete de davetiye
çıkardığı' konusunda fikir birliği
içinde.
O kadar ki bugüne dek 'bürok-
rasi gtziiligi' içinde açığa pek çık-
mayan ve aynı yatınmlarla ilgıli
'olumsuz gprüşleri' içeren birçok
bılımsel rapor da yine deprem son-
rası medyadaki açık programlarda
'topiumunbilgisine' sunuluyor. Bu
raporlar artık tarihe geçmiş olsa
bile, bundan böyle benzer görüş-
lerin hıç değilse 'yeni yaünm pro-
jeterinde' dikkate alınması gerek-
tiğı yönünde yine de tarihsel
önemde bir işlev yüklenıyorlar...
'YenT projelerin durumu
Peki, depremle birlikte sadece
mevcut yatınmlann değil, henüz
proje halinde olan 'yeni* yatınm-
lann da yeniden tartışılmasını zo-
runlu kılan bu 'değeriendirme dö-
neminde' acaba öncelıkle ırdelen-
mesi gereken 'girisimler' hangile-
ridır?
Gerekbölgeye getırecekleri ila-
ve yerleşme ve sanayi yoğunluk-
lan açısından, gerekse yine KAF
ile olan jeolojik ilişkileri ve buna
bağh 'yeniyapüaşmapotansiyeüe-
ri* bakımmdan bu sorunun yanıt
listesi arasında öne çıkan en
önemli proje, hiç kuşkusuz 'İpek-
yohı VadisiSerbest Şehir Projesi'-
Yine hem yer seçimı. hem de
çevresel etkileri ve KAF üzerinde
taşıyacağı riskler bakımından ay-
nı Hstenin diğer bir büyük yatın-
mı ise 'İzmitJCörfezi karayolu ge-
çjşi',projeşi. , .
Bu listeye, 'inşaaüna başlan-
mış' olan, ancak kurulduğu arazi
aynı 'depremkuşağı' içinde kaldı-
ğı için doğru bir yer seçiminin ya-
pılıp yapılmadığı konusunda kay-
gıların bulunduğu Gölcük'teki
'Ford-Otosan
1
fabrikası ıle 'Pen-
dik-Kurtköy Havaalanı' da eklen-
diğınde. yaşanan felaketten alın-
ması gereken 'dersin' ekonomik
açıdan da ne denli büyük olduğu
ortaya çıkıyor...
Şimdı bu yeni projelerin 'konu-
muna' ve KAF'la belırlenen dep-
rem havzasıyla olan ilişkilerine kı-
saca bir göz atalım:
'Serbest şehir' projesi
Yer seçimi. (belli bir bölge plan-
lamasına bağh olmadan) yatınm-
cı grup 'EGS Hokling' tarafından
belirlenerek hükümete teklif edi-
len 'İpekyoiu Vadisi Serbest Şehir
Projesi', 55. hükümet döneminde
Bakanlar Kurulu'nun 9 Aralık
1998 tarih ve 98/12125 sayılı ka-
ranyla da uygun görüldü.
Dönemin Başbakam Mesut Yıl-
maz tarafından "Türkiye'nin
GAP'tan sonra ikinci bü\ük kal-
kınma projesi" şeklinde tanıtıla-
rak hükümet desteğine kavuşan
proje, 'Kocaelive Sakarya' il sınrr-
lan içinde ve Karadeniz'le kıyı
ilişkisi kurulacak biçimde yakla-
şık '100 km2'lik' alanda ticaret ve
sanayi ağırlıklı büyük bir 'serbest
bölge' kurulmasını hedefliyor.
Kuzey Anadolu Fay'ına "komşu" yeni dev projelerT^Veprem
I Inedeniyle
J - - / sadece mevcut
tesisleri ve hasarlı
binalan değil, henüz
proje halindeki ve
inşaaüna yeni
başlanan dev
yatınmlan da yeniden
irdelemek gerekiyor.
Örneğin Sakarya-
serbest şehir, Gölcük-Ford/ Otosan, Karaburun-lnceburun Körfez
Köprüsü, Kurtköy Havaalanı... Yer seçimleri Kuzey Anadolu Fay'ı
gözetümeden belirlenen projeler arasında yer alıyor...
• Fay hatlan
J^lpekyolu vadısi-Serbest ş«hır (2) Marmara-karadefnz "Sapanca Kanalı" projesi
3 ) Göteük-Ford/Otosan fabnkası ( 4 ) Korfez-karayolu köpnjsû ^5y Kurtköy Havaalanı
YaUnmcı firmanın 'şehir' ola-
rak tanımlamasına gerekçe oluştu-
ran 'yapdaşma kararian' ıse yine
aynı firmanın hazırladığı proje ra-
poru ve tanıtım broşürlennde:
"BötgedeHong-KongyadaDubai
gibi uluslararası finans ve ticaret
merkezi yaraülacak" şeklinde
özetleniyor...
Resmi Gazete'de Bakanlar Ku-
rulukaran ekindeki 'haritaya' gö-
re Sakarya Nehri ile Kefken ara-
smda 30 km. lik bir kıyı şeridini
bir tür 'kotoni kenti' şeklinde kul-
lanmayı planlayan proje alanı için-
de geniş 'orman ve tanm arazüe-
riyle' birlikte çok sayıda 'köy' ve
'mahaUe' ölçeğinde yerleşmeler
sılan yatınm dosyalan arasında
yer alıyor. Aslında. Osmanhdöne-
minde de birkaç kez tasarlandığı
bilinen, ancak hep bir ütopya ola-
rak kalan bu projeye göre de "!z-
mit Körferinin bir kanaüa Sapan-
caGölü'ne bağlanmasu oradan da
Sakarya Nehri kuUanılarak Kara-
deniz'e ulaşılmasT tasarlanıyor.
Sakarya Valiliği'nin 1998 yılı
sonlannda basına da açıklayarak
"Tarihsel düşü gerçekteştireceğiz''
şeklinde savunduğu bu 'su yolu
ulaşım projesi' de neredeyse tü-
müyle 'KAF üzerinde' ve jeolojik
etki alanmda kalıyor. Bölgedeki
yogun sanayi ve yerleşme yükünü
daha da arttırması bakımından.
geçen yıl temeli atılmayan proje-
nin, 17 Agustos 1999 depremin-
den sonra yeniden gözden geçiri-
lerek köprü ya da tüpgeçit seçe-
neklerinin bir kez daha ırdelenme-
si kaçınılmaz görünüyor.
Çünkü, asma köprüyü öngören
projedeki hem karaya, hem de de-
nız dibıne oturması tasarlanan ta-
şıyıcı ayaklann KAF üzerinde ol-
dugu kesin ve son deprem bu ke-
simde de ciddi zemin deformas-
yonlan yaratmış durumda..
Depremden en çok zarar gören
ve özellikle 'kıyı kuşağırjda' bü-
>ük tahribatın olduğu Gölcük'te-
ki SEKAya ait fidanlık alanda'
geçen yıl yapımına başlanan Ford-
alanma dönüşmesine 'devlet ve
hükümetdesteğiııi' sımgelemış ol-
dular...
Şimdı. 17 Ağustos 1999'daki
sarsıntıyla. yaklaşık 8 aydır süren
temel ınşaatı büyük hasar gören
ve kıyı arazısinde meydana gelen
'çökme' nedeniyle inşaatm deva-
mına 'mevcutprojeyie' olanakkal-
mayan yatırunın imar planında,
denize doğru uzanan büyük bir 'şi-
lep iskelesi' de bulunuyor. Fabrika
inşaatı nedeniyle kesilen kavakla-
nn yerindeki dev 'temel enkazı'
ise artık bu kıyıda aynı projenin
kolay yapılamayacağı izlenimini
veriyor...
Kurtköy Havaalanı
Istanbul'un Anadolu Yaka-
sı'nda hizmet verecek ikinci bü-
yük havaalanı gereksinmesinı kar-
şılamak üzere Kurtköy'de önceki
yıl yapımına başlanan uluslarara-
sı havaalanı inşaatı da KAF güzer-
gâhmdakı 'depremle sarsılan ku-
şakta' kalan bir büyük yatınm ola-
rak 'projesi incelemeye alınması
gereken' tesisler arasında...
Yer seçimi'tstanbul NânmPla-
m'na da aykın olarak' belirlenen
ve ihale sürecindeki 'şaibeter' ne-
deniyle ANAP liden Mesut Yıl-
maz hakkında spekülasyonlara
konu olan proje, sadece kendi var-
hğıyla değil, 'bölgeye çekeceği ye-
ni yoğunluklar' nedeniyle de eleş-
tirilere uğramıştı. lnşaat alanının
'deprem risld' pek gündeme gel-
meden, daha çok kuzey komşusu
Göfcök merkezfi 7,4 şiddetindekı
deprem Körfez'deki Tüpraş
rafinerisinde yangtna neden
olmuş ve bölge büyük
bir faciadan ucuz
kurtulmuştu
de var. EGS Holding'ın bu bölge-
de yaratmak istediği 'yatınm ara-
zikrinde
1
ise yine aynı tanıtım bro-
şürlerine göre: 'otomobil fabrika-
lanndan yüksek teknoloji (high-
tech)jaünmlanna. beyaz es>n üre-
timinden mobiha ve büro malze-
meleri sanayüne kadar' her türlü
tesise olanak sağlanacak...
Böylece. depremle birlikte sor-
gulanan 'yoğunlukyükknroesine'
yeni ve çok daha yüksek düzeyde
'katlada' bulunulacak...
'Sakarya Kanab' projesi
Serbest şehir gırişimıne koşut
olarak. yine aynı dönemde bu kez
Sakarya Valüigitarafından günde-
me getirilen ve 'İpekyoiu Vadisi ile
tzmit Körfezi'ni tek bir ticaret ve
ekonomi havzasT haline dönüştür-
meyi hedefleyen 'Sakarya Kana-
lıProjesi' de depremle birlikte sar-
şimdi depremle ortaya çıkan 'yan-
hş imar politikalanna" da en son
örnek proje olarak Valiliğin arşi-
vinde bekliyor...
Ihalesi büyük tartışmalara yol
açan ve yapımcı adaylanndan AM
HaydarVeziroğluile55 hüküme-
tin Bayındırlık Bakanı Yasar Top-
çu arastndaki karşılıkh suçlamalar
nedeniyle uzun süre gündemden
düşmeyen IzmitKörfez Geçişi pro-
jesi. KAF'm en çok etkilediği böl-
gelerden Karabunın-Düburnu
arasında planlandı.
ihaleyi kazanan ENKA- ASTC
grubunun 3 km. uzunluğunda 'as-
ma karayolu köprüsü' şeklinde
önerdiği, Veziroğlu grubunun ise
'tüpgeçit' seçeneğini de teklif et-
tiği dev proje, TEM ile Orhanga-
n arasuıdaki oto- yol bağlanhlan-
nı da içeriyordu.
Dava konusu olması nedeniyle
Otosan fabrikası, özellikle 'yerse-
çimindeki duyarsıziık' nedeniyle
duyarlı çevTelerde geniş tepkilere
neden olmuştu. TMMOB'nin dü-
zenlediği protesto eylemlennde de
'Körfez kryısındaki tek betonlaş-
mamış yeşil alan' olan SEKA fi-
danhğınmhükümetçe bu yatınma
verilmesıne karşı çıkılmıştı.
Cumhurbaşkanı Demirel'in de
kamuoyundaki tartışmalara katı-
larak; "Böylesi büyük yaünmlara
gerekirse Çankava'nın bahçesini
de veririm" sözüyle destek oldu-
ğu, Koç-Ford ortaklığına ait dev
otomotıv fabrikası projesi, 'yöre
bekdiyesince onaylanan imar pla-
nıyla' ruhsat alarâk, 'jeolojik etüt
yapılmadao' inşa edilmcye baş-
landı. Temel atma törenine de De-
mirel ve dönemin Başbakam Me-
sut Yılmaz birlikte katılarak, 1600
dönümlük kıyı arazisinin fabrika
konumundaki 'içmesuyu havTala-
ruıı olumsuz etkikyeceği' gerek-
çesiyle eleştiri konusu yapılan
proje, şimdi de KAF'la olanjeolo-
jik ilişkisiyle yeniden tartışma ya-
ratacağa benziyor... Son deprem-
le birlikte 'projeleride sarsılan' iş-
te bu yeni dev yatınmlann diğer
bir ortaközellikleri ise tümünün y-
er seçim kararlan ahnırken bir
'bölge plaruna' bağh olarak hare-
ket edılmemiş olması...
Eğer, bilim ve uzmanhk çevTe-
lerinın yıllardır ısrarla dile getir-
dikleri ve bu tür yatınmlar için 'ol-
mazsa ohnaz koşul' olarak savun-
duklan Marmara Bölge Planı hü-
kümetler ve DPT tarafından ya-
pılsaydı, aynı plan KAF'ı da içe-
receğinden, söz konusu yatınmlar
böylesi bir 'deprem darbesini" de
yemeyecekleri yerlerde gerçekle-
şebilecekti...
SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net
Yargıtay Başkanı Sami
Selçuk'un konuşmasıyla,
devlet-din arasındaki ilişki
yeniden gündemimize otur-
du. Açıkçası, bu konu, ülke-
mizin geleceğine ilişkin tar-
tışmanin ana eksenlerinden
birisini oluşturuyor. Siyasi Is-
lamcılann, temel hedefi, dev-
leti din esaslanna göre yönet-
mek.
Laikliği savunanlar da işte
bundan büyük bir endişe du-
yuyorlar. Din esaslanna göre
yapılacak yönetimin, insan-
lann yaşamını zindana çevi-
receğini saptıyorlar.
Laikliği savunanlar, bu en-
dişeyi duymakta sonuna ka-
dar haklılar. Çünkü yaşanmış
deneyler, din esasına göre bir
ülkenin yönetilmesinin, ağtr
bir baskı anlamına geldiğini
kanıtlıyor. Suudi Arabis-
tan'dan Iran'a, Libya'dan Ku-
veyt'e kadar bazı Islam ülke-
lerindeki uygulamalar, en ağır
diktatörlüklere rahmet oku-
tacak düzeyde.
Türkiye'deki siyasi Islam-
cılar da, din esasına göre yö-
Devletin Dinle îlişkisi
netildiğini söyleyen bu ülke-
lere sempati duyduklarını
saklamadılar. Yaşanmış RE-
FAHYOL hükümeti dönemin-
de de, laik çoğunluğu korku-
tacak, öfkelendirecek uygu-
lamalarla bu endişeyi tırman-
dıncı bir rol oynadılar. Refah
Partisi'nin bir önceki seçim-
lerde birinci parti olacak ka-
dar güçlenmesi, laiklik yanlı-
sı büyük çoğunluk açısından
haklı kaygılar yarattı.
İşte bu kaygılar, din-devlet
ilişkisini yeniden tartışma
gündeminin ön sıralanna yer-
leştirdi. 1950'lerden bu yana
dine yatkın sağcı iktidartar ta-
rafından yönetilen Türkiye'de
her zaman belli çevrelerde bir
"şeriat" endişesi vardı. An-
cak Refah Partisi'nin yüzde
20'lere ulaşan oy potansiye-
li, kaygıları daha da arttırdı.
• • •
Siyasi Islamcı akımın güç-
lenmesi, yalnızca siyasi bir
sonuç doğurmadı. Islamcılar,
önemli bir ekonomik güce de
ulaştılar. özellikle Anado-
lu'da, belli merkezlerde geli-
şen sanayi ve ticaret burjuva-
zisi, Islamcı siyasi akımın
ekonomik alandaki yaygınlı-
ğını da arttırdı.
Siyasi Islamcılık, geçmişte
içine kapalı toplumlarda yay-
gınken, ticaret ve sanayinin
gelişmesiyle küçük esnafa
dayalı bir akım olmaktan çık-
tı ve yeni bir ekonomik taba-
nayayıldı.
Bu gelişme, önemli kent-
lerin yerel yönetimlerinin ka-
zanılmasıyla daha da yaygın-
lık kazandı. Siyasi ve ekono-
mik alanda büyüyen her akım
gibi Islamcılık da, kendi dı-
şındaki güçlerin tepkisine ne-
den oldu. Artık her alanda, la-
ikliğin savunuculanyla Islam-
cılar bir iktidar kavgasının içi-
ne girdiler.
• • •
28 Şubat; laiklik yanlısı
güçlerin, siyasi Islamın büyü-
mesine karşı yürüttükleri bir
iktidar kavgasını kendi lehle-
rine çevirdikleri bir sürecin
başlangıcıydı. Laiklik yanlıla-
n, 28 Şubat'ta inisiyatifi ele
geçirdiler, Islamcılann yükse-
lişini durdurdular. Devlet, la-
iklik yanlılannın istediği doğ-
rultuda çalışmaya başladı.
Ancak her iktidar kavga-
sında olduğu gibi, üstünlüğü
ele geçirenler, bu kez sonu-
na kadar gitmeye ve Islamcı-
lan tamamen susturmaya yö-
neldiler.
Böyle bir şeyi yapabilmek
için "otoriter" yöntemler ge-
rekiyordu. Çünkü sonuçta
karşılarında yüzde 15 civa-
rında oy alan ve önemli yerel
yönetimleri elinde bulundu-
ran meşru bir siyasi güç var-
dı.
Laiklik yanlısı güçler ara-
sında askerlerin de butunma-
sı sürecin otoriter yönde zor-
lanmasını beraberinde getiri-
yor. İşte bu zorlama, laikliği
savunan güçler içinde görüş
aynlıklanna neden oldu; laik-
liği savunan güçlerin bir ke-
simi, demokrasiyi tamamen
askıya alan bir tavnn laikliği
de başarısızlığa uğratacağı
inancını belirtince tartışma
büyüdü.
• • •
Laikliği, demokrasiyle bir-
leştirerek yürütmek gereği,
geleneksel devletçi kesimler-
detepki gördü. Böyle birzor-
lamanın şeriatçıların işineya-
rayacağı söylendi. Demokra-
siye fazla vurgu yapmanın
Türkiye'yi din devleti haline
getirmek isteyenlerin değir-
menine su taşıdığı inancı
yaygınlaştı.
Gerçekten, devlet-din ara-
sındaki ilişki nasıl yürütüle-
cek? Cumhuriyetin kuruluş
yıllarında zorunlu olan radi-
kalizmi bugün sürdürmek
mümkün mü?
Otoriter yöntemier, iç de-
mokratik gelişmemizi olum-
suz yönde etkilemiyor mu?
Bu ise, gericiliği kışkırtmıyor
mu?
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Can Yücel'e Gecikmiş
BipAğıt
Ölümünün ertesi günü "Hürriyet" kültür sayfa-
sının soruşturmasına verdiğim yanıt yayımlanma-
dı ya da ben göremedim. Sonra araya deprem gir-
di, "gündem" değişti... Böylece, neredeyse bir ay
geçiverdi... Sözünü ettiğim yanıt şöyleydi: "Can
abi ölmüş... Ne söylenebilir? Şimdi böyle düşün-
celere daldığımı görse eliyle omuzuma vurarak o
davudi sesiyle 'Boşverölümü mölümü' derdi; 'ha-
di, bi tek daha atalım...' Can abi benim için (6O'lı
yıllann başında onu ilk kez gördüğüm) Marma-
ris'tir, Datça'dır, Akdeniz için yazılmış en güzel şi-
iıierdir, Kuzguncuk'taki sahil kahvesidir, Gülerab-
ladır,Türkçe konuşan Shakespeare'dir... Onu hep
özleyeceğiz..."
• • • -:
- •-•'' '-
Herkesin kendince bir Can Yücel'i olması do-
ğal. Çünkü bir başkasında ya da bir başka şeyde
gördüğümüz, kendimtzden başkası değildir. Ken-
dimiz neysek, ne kadarsak, karşımızdakinde gö-
rebildiğimiz de odur. Benim de kendimce bir Can
Yücel'im var. Bu önce, yine o unutulmaz altmışlı
yıllann Ankarası'nda, "Dost" dergisinin sayfala-
nnda, en çok yirmi yaşında bir delikanlı olarak
okuduğum küçük bir şiirdir: "Uzun sulardan tiren-
ler kalkıyor I Islak bir istasyona iniyorum akşam-
lan I Adım başında bir gaz'te ölüsü I Bozuk bir
şemsiye gibi kapanıyor gün I Ve bir kapı açtlıyor
I Senin iki kanatlı kapın I Ne benim yalanlanm ne
debu haftalarca yağmur I Kimseteryıkayamaz el-
lerinin beyazJığını." İçinde haftalarca yağan bir
yağmur ve ellerinin beyazlığını o yağmurun bile yı-
kayamayacağı bir sevgilinin bulunduğu bu kısa-
cık şiir, Can Yücel şiiri için ne kadar "tıpıfctir bil-
miyorum; ama benim duygularımla örtüştüğü,
önümde dünyaaçmış şiirierden biri olduğu kesin...
• • •
Bu kez tam yirmi yaşında, sırtımda bir çanta,
Ege yollarını otostopla teperek Marmaris'e indi-
ğimde, Sabahattin Eyüboğlu'nun Marmaris'te
olduğunu, kimden öğrendim, evini nasıl bulup
kendimi kim olarak tanıttım, anımsamryorum... Fa-
kat çok iyi anımsadığım, Eyüboğlu'nun beni, ge-
niş, üstü açık bir terasta karşıladığı, yanında da, o
sırada demek ki otuz altı yaşındaki Can Yücei'in
bulunduğuydu... Ikisini de ilk kez görüyordum...
Beni gösterişsiz, fakat sıcak bir ilgiyle karşıladık-;
lannı, bir deniz manzarasına ya da bir koruluğa açı-i
lan o terasta, o ışıklı Ege ikındisinde, sohbetleri-'
nin konusunun Shakespeare olduğunu da çok iyi
anımsıyorum... Yıllar sonra Can Yücel, inantlmaz
partaklıktaki belleğinden o buluşmamızı bulup çı-
karmış, gözlerindeki çocuksu pınltının eşliğinde,
tadına doyulmaz Türkçesiyle şöyle demişti: "O.
gün gelip Marmaris'te bizi bulduğunda sana bir
kötülüğümüz oldu mu?" * %
Duygululuk (buna sevecenlik de diyebiliriz) ve
mizah (buna yergi de diyebiliriz), bir arada bulun-
malanna pek alışık olunmayan bu iki özellik, Can
Yücel'in şiirinde (ve sanıyorum ki kişiliğinde de) bir
aradadır... Bu iki özelliğin birlikteliğini, denebilir ki
tüm şiirlerinde görebiliriz... Bu ender mizaç, dile
dönüşürken, sözcükler ve tonlamalar, Can Yü-
cel'ce diye adlandırabileceğimiz benzersiz, kişisel
bir dil oluşturur... Can YücePi sadece yergi şiirle-
riyletanıyıpsevmek, Nâzım Hikmet'i "Makinalaş-
mak istiyorum "a indirgemek kadar daraltıcı ve sığ
biryaklaşım olur... Onun en keskin bildirili, en yer-
gici şiirlerinde bile (gizlenilmek istenen bir gözya-
şı gibi, mizahla, yergiyle örtülmüş de olsa), duy-
gululuk, lirizm, alttan alta akmaktadır... Türkü ya-
pıldığı için çok bilinen "Sardunyaya Ağıt" böyle bir
şiirdir. Daha az bilinen "Andersen'in Masallan" da:
"Masal dediğin böyle havada olur I Kış kıyamet
dizboyu kar I Üstelik yılbaşı /.../Bir taksi çekmiş-
• ler kenara I Işık mışık hak getire I Işin iş dedim ma-
salcı başı I... I Ossaat çaktım ilk kibriti I Elimde
tannsal bir ışık belirdi I Uzatmayalım tıraşı I... I
Ne Nuryüzlü ana ne Noel ağacı I Suratından dü-
şen bin parça I Içerde bir Amerikan onbaşı I... I
Andersen'in Kibritçi Kızı kucağında I Belli derdi
yok soğuktan yana I Açılmış kıçı başı I... I İkinci
kibrit mi allah etmesin I Çocuk muyum Andersen
miyim ben I Acele kırdım ordan kirişi I... I Yeni
yılın kutlu olsun ibrikçi başı..."
• • •
Can Yücel'le son kez, sanıyorum ki en çok iki
yıl önce, sabahın erken bir saatinde Kuzgun-
cuk'taki kahvede buluştuk. Tek başına oturduğu
masada, okumakta olduğu gazetelerden bir ma-
ket bıçağıyla bir şeyler kesiyor, biryandan da (suy-
la epeyce yumuşatılmış) viskisinden yudumlar alı-
yordu... Kafası her zamanki gibi siyasetin, edebi-
yatın sorunlanyla, her iki alanın en güncel konula-
nyla tıkabasaydı... Sözleri her zamanki gibi alabil-
diğine keskin, bakışları ise yine her zamanki gibi
(bu keskinlikle tam bir karşrtlık içinde) sevecenlik
ve sevgi doluydu... Ağzının içinde dilinin hareket-
leri epeyce güçleşmiş, ses telierindeki yorgunluk
iyice belirginleşmiş ve bazı sözcüklerini anlamak
büsbütün olanaksız olmuşsa da, onun her zaman-
ki gibi zekâ ve duygu yüklü şeyler düşünüp söy-
lediğini biliyordunuz... Can Yücel büyük şiirin esi-
nini duymuş ve anadilimizin ölümsüz şiirlerine ye-
ni şiirier katabilmiş bir şair olarak bu dünyadan
göçtü... Benzersiz, seçkin kişiliği ve birçok şiiri, her
türlü yüzeysel değerlendirmenin; derinliksiz, dar
çerçeveli, güncelliğin gündemleriyle sınırlı yakış-
tımna ve övgülerin üstünde kalacak... (Okurlanm-
dan, yazımın başlığındaki "ağıt" sözcüğünü, °se-
lam" olarak da okumalannı diliyorum.)
Düzeltme ve özür Geçen haftaki yazımda, ga-
zetemizin taşra baskısında bazı satıriar eksik di-
zildi. Doğrusu şöyledir: "Beyinleri kireç, yürekleri
nasır bağlamış bu tutucu kişiler (ve çevreler), ya-
şadığımız büyük yıkımdan ders çıkanp değişmek
şöyle dursun, aralarında binlerce bebeğin, ço-
cuğun bulunduğu yıkım kurbanlanna acımasızca
dil uzatmak alçaklığından da geri kalmadılar."
TÜRK SÎLAHLI KUVVETLERİNt
GÜÇLENDİRME VAKFI
MADDİ \ l MANEVİKATK1LAR1TSDAN DOLAY1 YtfCE TİRK
MtLLETtNE ŞÜKRAN W SAYGILARINI SUÎSAR
VAKFTS BANKA BAĞIŞ HESAP NUMARALAR1
HOLLA.NDA FLORL\t
T. C. Zıraat Bankası Yenişehır/Ankara Şubesı 471W no'lu hesap
AMERİKAN DOLAR1
T. C. Ziraat Bankası Yenişeta Ankara Şubesı MSH no'lu hesap