Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 EYLÜL 1999CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur(a cumhuriyet.com.tr 15
Klaus Boltze, yönetmenlerin iç dünyalannı sahneye taşımamalan gerektiğini düşünüyor
AHSEN ERDOĞAN
"Oyuncunun enstrümanı bedenidir.
Bu bedenie rofününfigürferiniyararma-
lıdır. Oyuncu konuşma oyuncusu değil-
dir! Bu da demektir ki, oyuncu bedeni-
ni buna haarlamalıdır. (_) Sahnede mü-
kemmellik beni ügüendirmiyor! Ben,
oyuncunun izleyiciye dokunmasını isti-
yorum.'"
Ünlü Alman tiyatro egıtimcisı Prof.
Klaus Boltze, genç tiyatroculara oyun-
culuğu otuz yıldır bu sözlerle anlatma-
ya başhyor. Boltze'nin 1946'da Berlin
Alman Tıyatrosu Oyunculuk Okulu'nda
başlayan tıyatro serüvenı tiyatro eğitmen-
lif iyle devam ediyor. Geçmişte oyun-
culuktan yönetmenliğe. koreograflık-
tan ekip antrenörlüğüne kadar tıyatro-
nun pek çok dalında çalışan Bolt-
ze.''Dünyada herkesin bir görevi vardır.
Ben de, 70 yaşıma yaklaşırken, asd gö-
revimin eğftmenlik olduğunu anladım"
diyor. Bu görevini kısa bir süredir Ham-
burg Alman Tiyatro Okulu'nda sürdü-
rüyor.
Bochum Tiyatro Enstıtûsü'ndeki ça-
lışmalannı ızleyen ve çok beğenen Muh-
sin Ertuğrul'un aracıliğıyla ilk kez
1968'de Türkiye'ye gelerek seminerler
veren Boltze, geçen günlerde lstanbul'a
altıncı zıyaretinı gerçekleştırdi. Istanbul
ŞehirTiyatrolan Tıyatro Araştırma La-
boratuvan'nın düzenledığı bir seminer-
le dört hafta süreyle 28 oyuncu ve 22
araştırmacıyla bir arada olan Boltze,
enerjiyi kullanma, gevşeme, bedeni 'ev'
olarak algılayabilme, doğaçlama, koro
çahşmalan konulanndaki bilgilerini ak-
tardı genç tiyatroculara.
'Gerilim oyuncunun düşmanT
Oyuncuyu 'insanı canlandıran insan'
olarak tanımlıyor Boltze Bunutaman-
lamıyla başarmak ısteyen bir oyuncunun
ıse, hertürlü algılamaya açık olması ge-
rektiğini belirtiyor. Oyuncu, çevresınde
gördüğü, kokladığı. dokunduğu, duy-
duğu her şeyı bır sünger gıbi içine çek-
meli ona göre; oyuncunun, algıladıkla-
nnı sahnede yansıtabilmesi için de her
şeyden önce çok rahat olması şart "An-
cak her şeye açık okluğunuzzaman sah-
iü bir törendir'
± 01
(Fotograflar: KAAN SAĞA.NAK)
ören, oyunun kendisidir. Tören demek,
yönetmen demek değildir. Bugün oyunlann
afişlerine yönetmenlerin adlan büyük
puntolarla yazılırken, yazann adı
bir köşeye iliştiriliyor. Oysa yönetmen,
yazann temsilcisidir."
nede yüzde yüz var olabifirsiniz. Oyun-
culuk, açık ounakla var olmanın bileşi-
mkUr." Ancak bu 'sahnede varoluş' ça-
basının oyuncu üzerinde inanılmaz bir
gerilim yarattığını, her temsilin oyun-
cu içın bir sınav olduğunu, her sınavın
da beraberinde korkuyu v e endişeyı ge-
tirdiğinı söylüyor: "Oysahertürdenge-
rilim oyuncunun düşmamdır. Hayaa bo-
yunca da bu gerilimlere karşı savaşır
oyuncu. Bedenini ve du\ gularını rahat-
latması için de teknik alışormalara ge-
reksinim duyar. Ben, onlara raharJama-
nın yoUannıöğretiyorum. Oyuncu, sah-
neye çıktıgı zaman avucunda kiiçük bir
polisin olduğunu varsaymah. O polis sü-
rekli olarak sinyal vermeli, 'gerginlik bu-
rada, onu yok et' diye."
Oyuncunun baş düşmanının ise, ken-
dinı beğenmışlik olduğunu düşünüyor
Kendini beğenmişliğm. korkunun bir
başka biçımi okiuğu görüşünde: "Bir
oyuncu eğer kibirli olursa tembeUeşme-
ye başlar ve kendi geh'şünini engeller.
kendini beğenmişlikdemek,durakiamak
demektir." Dığer buyük düşmanın da
eleştınden korkmak olduğunu söylü-
yor. Deneyımlı oyunculann eleştiriye
açık olmayışlannın kibirli olmalann-
dan kaynaklandığı; genç oyunculann da
eleştirildiklennde suçlujuk duygusuna
kapıldıklan kanısında:'Oğrencilerimin,
benim eieştirilerimin nedenini anlama-
lan için çok uzun bir sürenin geçmesi ge-
rekiyor. Oysa amacım.onlan iyiye > önelt-
mek. Deney imli u> uncuların kendini be-
ğenmişlikleri de eleştiriyi kabullenmete-
rini engelliyor. Ve eleştirildikleri anda
yüzlerine bir duvar örüyorlar. Bir süre
sonra o duvan delmeyi benim de canım
istemiyor. Ama genç öğrenrilerin duvar-
laruu kırmak zonındayım.*1
'Metnin özüne sadık kalınmalı'
Bu noktada, tiyatro eleştırmenlerine
de değınmeden edemıyor Boltze. 'Bir ti-
yatro eteştirmeni nasıl olmah?' sorusu-
na verebileceği net bır yanıtı yok: "Ama
şunuçokiyibiliyorunTdiyor "Bireleş-
tirmen, ne olursa olsun, bir zamanlar
oyuncu olmakisteyip de bunu başarama-
mış birisi olmamalı. En önemli koşul da
tiyatroyu sevmesi. Koltuğuna oturup,
kollannı kavuşturarak daha oyun baş-
lar başlamaz o> un hakkında ne söyleye-
ceğini formüle etmemeli. "Bakalım ne-
leri yanlış yapacaklar' diye değil. 'güzel
olan ne, göreceğiz' diye gelmeliler o sa-
lona."
Son birkaç yıldır hiçbır tiyatro oyu-
nunu yönetmemiş Boltze. Bunun ne-
denlennden biri. zamansızlık. Diğerne-
den de Almanya'nın tiyatro ortamında
yaşandığını düşündüğü kaos. Artık Al-
man tiyatro topluluklannın boş sandal-
yelere oyun sahneledığini, bu durumun,
yönetmenlerden kaynaklandığını düşü-
nüyor.
Yönetmenlenn. sahnelenen oyunun
ızleyici tarafindan anlaşılıp anlaşılma-
masını hiç önemsemedıklerini, sahne-
ye metnin özünü değil. kendi iç dünya-
lannı taşıdıklannı, izleyicinin de artık
böyle narsist yönetmenlere sabredeme-
diğinı dıle getiriyor: "Yaprtın özüne sa-
dık kalma düşüncesi gittikçe yandaş \\-
tiriyor. Bir yönetmen Goethe'yi nasıl
görmek istediğine kendisi karar ve-
riyor, ama Goethe'nin neyi anlatmak
istediğini hiç mi hiç önemsemiyor. Oy-
sa izleyici Goethe'yi izlemek istiyor;
falanca yönetmenin onu nasıl gördü-
ğünü değil!"
Metne sadık kalmakla dekora. kosrü-
me, olayın geçtiği çağın söylemine bi-
re bir bağlı kalmayı kastetmıyor Bolt-
ze.
Onun anlatmaya çalıştığı, metnin çö-
zümlemesinin iyi yapılması. satır ara-
lannın iyi okunması "Oysa artık hiçbir
yönetmen bunlann üzerinde durmak is-
temiyor. Sanata. yazara ve izleyiciye kar-
şı saygı kalmadı. Yönetmenler komp-
lekslerini, iç dünyalannı sahneyetaşıya-
rak O'Neıli a, Schiller'e, Shakespe-
are'e, Goethe'ye tecavûz ediyorlar.Es-
ki bir metni. bugüne göndermeler ya-
pan bölümlerini vurgulayarak güncel-
leştirmek yerine yaşamdan soyutluyor-
lar. Sahneye yaşamı değil, kendi teori-
lerini aktarıyorlar."
'Yönetmen yazann temsikisidir'
Tiyatroyu büyülü bir tören' olarak
nitelendiriyor Boltze. Yönetmeni de, bu
törenin düzenleyicisi olarak tanımlıyor.
"Tören, oyunun kendisidir. Tören de-
mek. yönetmen demek değildir. Bugün
oyunların afişlerine yönetmenlerin ad-
lan büyük puntolarla yazılırken. yaza-
nn adı bir köşeye iliştiriliyor. Oysa yö-
netmen, vazann temsikisidir."
Munch 'ın 1895 'teyaptığı 'Madonna sı açık arttırmaya çıkıyor
'Nefes kesicitablo9
satışta
'Madonna'nın 7 milyon pounda saülacağı tahmin edüiyor.
Kühür Servisi - Modern sanatın
öncülennden Edvard Munch'ın Madonna
tablolanndan biri 1895 yılında çizilmesmın
ardından ilk kez Christies Müzayede
Salonu'nda açık arttırmayla satılacak.
Yetkilıler tablonun 7 milyon pounda
satılacağını tahmin ederken
koleksiyonerlerin bu fiyatı yükseltebileceği
düşünülüyor.
Modern sanatın en önemli isimleri arasında
sayılan Munch (1863-1944) avand-garde
hareketin öncüleri arasında görülüyor. En
ünlü tablolanndan Scream (Çığlık), 1994
yılında Oslo Müzesi'nden çalındığında
tablonun fiyatı 30 milyon pound olarak
açıklanmıştı.
Sanatçı beş ayn versiyonunu çizdıği
Madonna tablolannın taşbaskılannı da
yapmıştı. Madonna tablolanndan üçü şu
anda Hamburg ve Oslo'dakı müzelerde
sergileniyor. Tablolar 'Doğanm
fotoğrafinı çizmek ve insanhğa bir şey veren
bir sanat yaratmak isterdim" dıyen
Munch'ın aşk, ölüm ve cinsellık
Beş ayn versiyonu
bulunun tablolar,
'Doğanın fotoğrafinı
çizmek ve insanhğa
bir şey veren bir
sanat yaratmak
isterdim' diyen
Munch'ın aşk, ölüm
ve cinsellik
konulanndaki
takıntılannı
\ansıtı\or.
konulanndaki takıntılannı yansıtıyor.
Christies Müzayede Salonu'nun 20. Yüzyıl
ve lzlenimcilık Bölümü Başkanı Jussi
Pylkkannen satışa sunulacak Madonna'yı
değerlendirirken şu sözlere yer \eriyor:
"IN'e tablo._ Modernitenin ikonu. Van
Gogh'un Ayçiçekleri gibi herkesin bildiği
bir görüntü. Daha önce pa/ara çıkmamış,
güzel bir ikonik görünrüy le karşılaştığınız
zaman koleksiyonerler bu parçaya büyük
ilgi gösteririer. Ona adeta ihtiyaç duyarlar.
Bütün mallanmı bu tabtoya sahip
olabilmek için satabiiirdim. Bugüne kadar
gördüğüm en nefes kesici tabto_."
Resım üzerine yapılan yonımlar,
resmedilen kadının cinsel ılişkinin
doruklannda olduğundan kollan arkasında
bağlı, savunmasız bir canlıyı temsil ettiğine
dek uzanıyor. Munch'ın Madonna'yı
çizerken model olarak kimi kullandığı da
bir başka tartışma konusu.
Pylkkannen. tablodaki kadının ressamın
Norveçli doktor arkadaşmın kızı Dagny
Juell olabileceğini söylüyor. Bağımsız
modern bır kadın olan Dagny, ılham
perisiydi Munch'ın. Ünlü ressam takıntılı
bır tutkuyla bağlıydı Dagny'e.
Daha o zamanlarda özgür seksi savunan
genç kadm, hiç sarhoş olmadan litrelerce
alkol içmesiyle de kendinden söz
ettıriyordu.
Şu anda Oslo'da bulunan Madonna
tablolanndan biri 1906 yılında satıldığında
aynı müzayedede satışa sunulan Scream'in
iki katı fiyata gitmiştı. . »
3. Uluslararası İzmir Seramik Sempozyumu
15 sanatçıyla
20 günlük workshop
İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu)- Dokuz Ey-
lül Üniversitesi Güzel Sa-
natlar Fakültesi Seramik
Bölümü'nün düzenlediği
"3. Uluslararası tzmir Se-
ramikSempozyumu" dün
başladı.
29 Eylül'e dek sürecek
olan sempozyum bu yıl
Kültür Bakanlığı'nın kat-
kılarıyla düzenleniyor.
Workshop ve sergi olmak
üzere iki ayn etkinlikten
oluşan sempozyuma Al-
manya, Avustralya, ABD,
Belçika, Çek Cumhuriye-
ti, tspanya, Makedonya
Cumhuriyeti, Norveç, Slo-
vakya, Türkiye ve Yuna-
nistan'dan toplam 15 sera-
mik sanatçısı katılacak.
3. Uluslararası İzmir Se-
ramik Sempozyumu kap-
samındaki workshop- atöl-
ye çalışmalan 10-29 Ey-
lül tanhleri arasında Do-
kuz Eylül Üniversitesi Se-
ferihisar Dinlenme Tesis-
len'nde gerçekleştirilecek.
Sanatçılann 20 gün sü-
re içinde yarattıklan ya-
pıtlanndan oluşan sergi ise
29Eylül-21Ekimtarihle-
ri arasında daha önceki
yıllarda olduğu gıbi tzmir
Resim ve Heykel Müze-
si'ndeyeralacak.
Seramik Bölüm Başka-
nı Sevim Çizer önderliğin-
de düzenlenen sempozyu-
ma Franz Stahler (Alman-
ya), Phyllis Kudder Sulli-
van (ABD), Mitsuo Shoji
(Avustralya), Joe-Anne
Caron (Belçika). Jindra
Vlkova (Çek Cumhuriye-
ti), Enrique Mestre (ts-
panya). Lazarov Miho
(Makedonya Cumhuriye-
ti), TullaElieson (Norveç),
Lucia Huckova (Slovak-
ya), Kostas Karakitsos
Yordanides'in (Yunanıs-
tan) yanı sıra, Türkiye'den
Mustafa Tunçalp, Semih
Özkan. HamiyeÇolakoğ-
lu ve GürdaJ Ozçalık ka-
tılacak.
Sempozyuma katkıda
bulunan kuruluşlar arasın-
da, Çanakkale Seramik,
Eczacıbaşı Seramik, Öz-
mak Makine, Adnan Fran-
ko Sanat Galensi. Lıons
Kulüplen, Konak Beledi-
yesi, Resım Heykel Müze-
si Koruma Demeği, Sevi-
len Şaraplan, Piyale Dr.
Oetkeryer alıyor.
İngiliz Kültür Bakanı Chris Smith,. eleştirmenlerin 'beğeni' testinden geçti
Lüks, zevldi ve cesıır seçim
KöltiirServisi-tngiliz Kültür Ba-
kanı Chris Smith'in daha önce kül-
tür bakanlığı yapmış isımlerden
en önemli farkı modern sanata da-
ha çok ügi duyması... Oldukça yo-
ğun geçen haftanın ardından Smith.
ulusal ve özel galerileri gezip, sa-
natçılarla tanışıyor. Damien
Hirst'ten Turner Odülü adaylan-
na kadar pek çok sanatçı ile ileti-
şim halinde olan Smith'in, bu dav-
ranışı pek çok kişi tarafindan olum-
lu eleştinler alıyor.
Geçen aylarda Venedik Bıena-
li'nin açılışı sırasında tngiliz Pa\ -
yonu'nun gözde isimlerinden Gary
Hume ile yemek yemesi bakanın
görsel sanatlara ve sanatçılara il-
gisini bir kez daha gözler önüne ser-
di. Eleştirmenler, çağdaş sanatın
'öncü' etkinliklerinden biri olan
Venedik Bienali 'nde boy gösteren
Smith'in kişisel tercihlerinde gö-
ründüğü kadar da 'ilerici' oimadı-
ğını düşünüyor.
Ünlü tngiliz gazetesi Indepen-
dent On Sunday Chris Smith'in
ofisi için seçtıği yeni koleksiyonu
geçen günlerde haber yaptı. Bu
haberin yayımlanmasından sonra
sanat ortamı ikiye bölündü Kimi-
leri Smith'in seçimlerinin 'profes-
yonel' olduğunu iddia ederken, ki-
mileri ise bakanın seçimlerinin or-
talama bir beğeniden öteye gitme-
diğini öne sürüyor.
Chris Smith'in modern sanata
olanügLsi otumlueleştirilerafaynr.
Peki Chris Smith'in bakanlık
makamında kimlerin yapıtlan var?
Bakanlık masasuıın üzerinde İskoç
sanatçı Craigie Aitchison'un yap-
rruş olduğu bir büst yer alıyor Aitc-
hison. yapmış olduğu bir portre-
nin Kültür Bakanı'nın odasında
yer aldığını duyduğunda çok şaşır-
dığını dile getiriyor.
Smith'ın oldukça kalabalık olan
masasının yakınında ise ünlü res-
sam SirHowardHodgkin'in 1977
tarihli 'A Storm' başlıklı litografı
çahşması bulunuyor Bakanın Art-
deco üslubundaki kütüphanesinin;
Leger, Sisley \ e Odılon Redon'un
monografilennin hemen üstünde
ise soyut, belli belirsiz fallik bırım-
genın seçildiği heykeltraş Nigel
Hall'ın 'Small Steel Passage' adlı
çahşması yer alıyor.
Chns Smith'in müziğe olan tut-
kusu JacopEpstein'in Nazi'ler ta-
rafindan sınır dışı edilen ünlü şef
Dr. Orto Klemperer'ın büstüyle
desteklenıyor. Kültür bakanının
konferans masasının hemen üze-
rinde tngiliz sanat ortamının mo-
daıkılısı Langlandsve Bell'inhe-
nüz bu yıl tamamlanan dört renk-
lı serigrafısi asılı. Ben Langlands
ve Nikki Bell 1997'de Royal Aka-
demi'de Genç İngiliz Sanatçılann
katılımıyla açılan ve büyük sansas-
yon yaratan 'Sensation' sergisin-
de büyük ilgi görmüşlerdi. Bu yı-
lın başında Langlands ve Bell'in
baskılan Londralı galerici Alan
Cristea tarafindan 3 bin pounda
alıcı bulmuştu. Cristea, Chris
Smith'in bu yapıtlan duvanna as-
masma inanamadığını belirtiyor.
"Bu ikili uluslararası sanat piy asa-
sında yakından tanınan sıradışı
isimler. Her Ud sanatçının yapıtla-
n da çağdaş sanat koleksiyonerle-
ri tarafindan alıcı buluyor. Chris
Smith'in bu isimlerin yapıtlannı
duvanna asmasına dogrusu şaşu*-
dım."
Norman Ackroyd'un Winder-
mere Gölü'nün baskısının yer al-
dığı bir başka yapıt ise Chris
Smith'in odasmı süsleyen çalış-
malardan. Kültür Bakanının ofî-
sinin biraz dışmda 18. yüzyılın az
bilınen sanatçılanndan biri olan
Paul Sandby'ın karakalem çahşma-
sı yer alıyor.
Bazı sanat eleştirmenleri Chris
Smith'in ofisınde yer alan resım-
leri her şeye karşın 'lüks ve zevk-
H' olarak nitelendiriyor. Bazılan ise
Kültür Bakanı *nın ofisi için seç-
tıği yapıtlarda son derece cesur
davrandığını dile getiriyor.
Deprem öncesi konser vermişti
Ertuğrul Çayıroğlu
55 yaşında öldü
Kültür Servisi - Sanat-
çı Ertuğrul Çayıroğlu,
Gölcük'te Deniz Kuvvet-
leri devır teslim törenin-
de bir konser verdikten
sonra meydana gelen dep-
remde yaşamını yitirdi.
Ankara Devlet Konser-
vatuan eski müdürlerin-
den Şeref Çayıroğhı'nun
oğlu olan Ertuğrul Çayı-
roğlu, 1955'te Ankara
Devlet Konservatuan Vi-
yolonsel bölümüne girdi.
14 yaşında konservatuar-
dan gece kaçışlan ile pro-
fesyonelliğe ilk adımını
attı.
1979 yılında lstanbul
Radyosu Eğlence Prog-
ramı Orkestrası Şefliği'ne
atandı, 1986-87 arasında
lstanbul Üniversitesi Dev-
let Konservatuan'nda pop
orkestrası şefliğini yürüt-
tü.
Son üç yıldır Deniz
Kuvvetleri donanma. ban-
do ve pop orkestrası mü-
zik öğretmenliğı yapan
sanatçı, Gölcük Donan-
ma Üssü'ndeki bandoyu
uluslararası yanşmalara
hazırlaması ve aldığı ödül-
lerle tanınıyordu.
Bestecılik, aranjörlük,
sahne çalışma repertuar-
lan ve sahnede eşlik alan-
lannda çalışan Çayıroğlu,
1984-96 yıllan arasında
19 Mayıs Atatürk'ü An-
ma ve Gençlik ve Spor
Bayramı töreninin müzik-
lerinı düzenledi, şiirleri-
ni seslendirdi.
Çahştığı orkestra ve sa-
natçılar arasında Üstün
Poyrazoğlu Orkestrası,
Yurdaer Doğulu, Berkant,
Selçuk Ural, Atilla Öz-
demiroğlu, tlhan Feyman
Orkestrası, Kanat Gür Or-
kestrası, Doruk Onatkut
Orkestrası, Topkapı Or-
kestrası ve kuruculuğunu
yaptığı Fiesta Orkestrası
yer alıyordu.
2 LP sahibi olan sanat-
çı, eşi Meral Çayırog-
hı'ndan ilhamalarak 'Kö-
çüğüm' adlı besteyi yap-
mıştı. Ertuğrul Çayıroğ-
lu, 1997'de 35. sanat yı-
lını kutlamıştı.
Harem Suare 24 EylüTde
gösterime girecek
• Kültür Servisi - Ferzan Özpetek'in son filmi
Harem Suare 24 Eylül'de Türkıye'de gösterime
girecek. Özpetek'in ilk filmi Hamam37 ödül
kazanmış, Harem Suare de 1340 film arasından
seçilerek 52. Cannes Film Festivali'nin Belli Bir
Bakış bölümünde kapanış filmi olarak gösterilerek
sinema çevrelerinden büyük ilgi görmüştü. ttalya'da
geçen Mayıs ayında gösterime giren Harem Suare,
Türk- ttahyan-Fransız ortak yapunı bir film.
Başrollerini Marie Gillain ve Alex Descas'ın
paylaştığı, Serre Yılmaz, Haluk Bilginer, Ayla Algan,
Nilüfer Açıkalm ve Selda Özer'in de rol aldığı filmde
Osmanu Hareminde Sultan II. Abdülhamit'in bir
gözdesiyle, haremağası arasında yaşanan aşk ve bu
aşkın çevresinde gelişen olaylar anlatılıyor.
Depremde yaşamını yrtiren
sanatçılar anılacak .
• Kültür Servisi - Beyoğlu Belediye Başkanhğı
bugün Marmara Depremi'nde yaşamını yitıren Ziya
Taşkent, depremin yaşandığı üzüntülü dönemde
ölen Münevver Ayaşlı ve Mehmet Çınarlı'yı anacak.
Tank Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde
düzenlenecek tören saat 14.00'te gerçekleşecek.
Ayasofya Müzesi'nde Yas ve
Sükran konseri
• Kültür Servisi - Chamelon halkla ilişkiler şirketi
ülkemızde meydana gelen deprem felaketi nedeniyle
Ayasofya Müzesi'nde iki konser düzenlenecek. Yas ve
Şükran konserleri başlığı altında gerçekleşecek
konserlerin amacı bütün dünyaya deprem felaketi ;
sırasında insanlık adına sergiledıkleri seferberlikten
dolayı şükran mesajı duyurmak ve uluslararası
kamuoyunda yankı uyandırmak. Bütün dünyaya
duyunılacak olan Yas Konseri'nin bilet geliri
bağışlanmak üzere satışa sunulacak. Konser progranu
Mozart'ın Requem'i ya da Mahler'in
Kindertotenlieder'i gibi yas ile ilgili eserlerden
oluşacak. Şükran Konseri'ne ıse Türkiye'deki dış ülke
temsilcileri ve yardım kuruluşlannın temsilcileri davet
edilecek. Programda şükran teması ile ilgili eserler
seslendinlecek
B Be depremzedelen için
vakıf olııyor
• Kültür Servisi - Deprem felaketinin yaralannı
sarmak için bir araya gelen ve El Ele oluşumunu
başlatan Türk Müzik Endüstrisi'nin bu konuya
yönelik çalışmalan hızlandınldı. Depremle ve bundan
yola çıkarak ülkemizde meydana gelebilecek tüm
doğal afetlerle iç içe yaşama, korunma bilincini
kamuoyuna vermeyi ve bu konuda uzun vadede fayda
getirmeyi amaçlayan El Ele, çalışmalannı vakıf
kimliği altında sürdürecek. Oluşumun planladığı
uygulamalar arasında önemli bir yer tutan uluslararası
organizasyonlar için Almanya, Ingiltere ve
Yunanistan'daki organizatörlerle görüşmeler
yapılıyor. Organizasyonun Amerika ayağında ise
Warner Music Başkanı Ahmet Ertegün'ün girişimiyle
ekimde New York'taki Madison Square Garden
salonlarında dünyaca ünlü sanatçılann katılımıyla
gerçekleştirilecek bir konser de yer alıyor. '
TYS'nin kampanyası sürüyop
• Kühür Servisi - Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS),
deprem bölgesinde kurulacak kitaplıkJarla ilgili
olarak başlatılan çocuk kitaplan ve okul gereçleri
toplama kampanyasmı 17 Eylül'e dek sürdürecek.
tlköğretim düzeyinde eski ders kitaplan, kültür
kitaplan, ansiklopedi, sözlük vb. ile çanta, defter,
kalem, suluboya gibi okul gereçleri bağışlamak
isteyen kişiler, TYS'nin Yıldız Sarayı Dış Karakol
binasındaki merkeziyle ya da 259 74 74 nolu telefonla
iletişim kurabilirler.