22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 EYLÜL 1999 CUMA HABERLER DÜNYU)A BUGUN ALt StRMEiV S.Selçuk'u İyi Anlamak Televizyon ekranında Yargıtay Başkanı, kal- kık yüksek yakalı, cafcafalı yaldızlı, afili cübbe- si, tok sesiyle veryansın ediyor, Anayasa'yı. devletin yapısını, yargının durumunu dile geti- riyor. Rical -i devlet, karşısında oturmuş dinliyor. Çoğunluk etkilenmişti. Çünkü biri bozuk dü- zenden yakınıyor, özgürlük, demokrasi diyordu. Ve protokol gereği, iktidan ve muhalefeti, tüm temsilcileriyle bozuk düzenin erkânı karşısında oturmuş dinliyordu. Çoğunluk öylesine özlemiş ki, bu temsilcile- rin fırçalanmasını... Ama ne diyordu acaba Sami Selçuk? Onu anlıyorfar mıydı, dinleyenler? Salondakilerden Bülent Bey, öyle görünüyor ki, iyi anfayamamıştı söylenenleri, ilk yaptığı açıklamalar, o doğrultudaydı, aradan 24 saat geçtikten sonra, ilk tepkilerinden döndü. Bülent Bey rahatsızdı, onu bu yanlış anlama konusunda mazur görmek mümkündü. • • • Bol dipnotlu, konuşma aslında eklektikti. Bel- ki de, eklektizm, Sayın Sami Selçuk'un degişi- minin çelişkilerini yansrtıyordu. Laiklik konusunda, numaracı cumhuriyetçiler ile Fethullahçılar'a yaklaşan, hatta onlarlatıpa- tıp uyum sağlayan görüşleri (Bakınız, "Selçuk ve Nurcular", Hikmet Çetinkaya Cumhuriyet Gazetesi 9.9.1999 sayfa 5) gerçeğe ne kadar uyuyordu ve verdiği örnekler, ne kadar isabet- le seçilmişti? Örneğin Belçika örneği talihsiz değil miydi? 1830-31 de Hollandalılar'a karşı bir halk ayaklanmasının üzerine Avrupa'nın da deste- ğiyle kurulan, şu anda da birligi can çekişmek- te olan Belçika'yı biraraya getiren etkendi te- melde Katoliklik. Protestan Hollanda yönetimi- ne karşı salt kendi Katolikliğini korumak için sa- vaşım veren Flamandlar bu uğurda dillerinden bile vazgeçerek, Fransızcayı resmi dil olarak kabule bile yanaşmışlardı. Bu, çok kendine özgü ve son irdelemede ba- şansız deneyden evrensel sonuçlar çıkarmak ne denli yerindeydi. ingiliz Kilisesi'ni, ruhani iktidara karşı başkal- dınnın sonucu olarak, Kral kuımamış mıydı? Laiklikiği yalnızca din ve devlet işlerinin, bir- birlerinden ayrılması, ikisinin birbirferi karşısın- daki bağımsızlıkları olarak tanımlamak, çağdaş bir demokrasinin temeli olan devletin inançla- nn birbirleri üzerinde baskı kurmalannı engel- lemek işlevini görmezden gelmek ne kadar.bi- limsel ve gerçekçi bir tavırdı? Türban konusunda, Avrupa Insan Haklan Ko- misyonu'nun bu doğrultudaki kararlan herhal- de Sayın Selçuk'un da eline ulaşmıştı. Türkiye'de laiklikten sözederken, Sairrt Bart- helemy'den bunca yüzyıl sonra meydana ge- len Sıvas Madımak Öteli olayını anımsamamak mümkün mü? Orada insanlan diri diri yakanlann, avukatla- rının Yargıtay Başkanı'na içten alkış tutmalan sizce sevinilecek bir şey mi? ••• Cumhuriyet Gazetesi'ningarip bir yazgısıvar. Eski yazarlan arasında, öyleleri var ki.... Eski bir Cumhuriyet yazarı olan Sami Sel- çuk'un konuşmasına, kimi başka eski Cumhu- riyet yazarlan, "Demokrasi için" diye, belki de içeriğini tam anlamadan, alkış tutuyorlar, kimi- leri ise Humeyni'den sonra Sami Selçuk'un ki- şiliğinde yeni kurtancılar buluyorlar. Aynı garip yazgı Türkiye Cumhuriyeti'nde de var. Açılan laik okullardan ve Teknik Üniversite gibi bilim yuvalarından, kimler kimler çıkmadı, Ozal mı, Erbakan mı istersiniz.... Ben asıl buradaki çelişkiyi merak ediyorum. Yoksa Sami Selçuk'un tahkime, mezarda emekliliğe. değinmemesine şaşırmıyorum. Çünkü Sami Selçuk ulusal devleti çoktan aş- mış, birgloballeşmedelikanlısı, onu görüyorve anlıyoruz. Seçim yenilgisi SPD'yi karıştırdı Almanya'da hesaplaşma OSMANÇUTSAY BONN / FRANK- FURT - Almanya'da hü- kümet ortaklan içindeki dalgalanma, giderek bir 'kanatlar sürtüşmesi'ne dönüşüyor. Sosyal De- mokrat Parti'nin (SPD). kalesi sayılan iki eyalette ağıryenilgileralması, Ye- şiller'in ise ancak yüzde 2-3 düzeyinde bir oya ula- şarak adeta silinmesi, iki partiyi de kanştırdı. Brandenburg'da SPD'- nın, Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) ile mi, yok- sa Demokratik Sosyalizm Partisi (PDS) ile mi ko- alisyon yapacağı konu- sunda çıkan 'rota' tartış- ması, kıncı üsluplarla sür- dürûlürken, Yeşiller'in Başbakan Schröder'in 'tasarruf paketine" vere- ceği behrtilen destegin herhangi bir garantisinin olmadığı da ortaya çıktı. Brandenburg Sağhk Bakanı Regina Hildeb- randt, SPD'nin ağır bir yenilgi aldığını kabul ede- rek, Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) ile bir 'bü- yük koalisyona' karşı uya- nda bulundu. Hildeb- landt, partisini böyle bir ortalığa karşı uyardı. CDU'nun Branden- burg Eyalet Başkanı ve emekli general Jörg Schönbohm ise iki parti arasındaki koalisyon pa- zarlıklannm oluinlu bir çizgide ilerlediğini, ken- disinin umutlu olduğunu söyledi. SPD'li Eyalet Başkanı Manfred Stolpede iki par- tinin aralannda temel noktalar açısından büyük bir fark olmadığının orta- ya çıktığını bildirdi. Bu arada. Stolpe'nin, PDS ile değil. CDU ile ortak hü- kümet kurmaktan yana olduğu iddia edildi. Başbakan Gerhard Schröder'in yeniden ya- pılanma atağı ile birlikte, sağ ve sol kanat arasında birortayol bulmaya çahş- ması da dikkat çekti. Ni- tekim Saarland'm, pazar günkü seçimden az fark- la da olsa yenilerek çıkan, eski Maliye Bakanı ve SPD Genel Başkanı Os- kar Lafontaine'e yakınlı- ğı ile bilinen 'eleştirel sos- yal demokrat' Reinhard Klimmt'ın ise Federal U- laştırma Bakanlığı göre- vinı devTalabileceği iddi- alan dile getirildi. Sendikacılar, Sosyal Güvenlik Yasası'nın, anayasanın eşitlik ilkesine ters düştüğünü söyledi: 'tşçiniıı lıakkı yok oflilcli*ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye Sağlık Jşçileri Sendikası (Sağhk-lş) Genel Başkanı Mustafa Başoğlu. "Sosyal Güvenlik Yasası ile memurun haklan korunurken işçinin haklan ortadan kaldınlmışar" dedi. Sağlık-Iş Sendikası Genel Merkezi'nde basın toplanüsı düzenleyen Başoğlu. Emek Platformu'nun ve muhalefet partilerinin itirazlanna rağmen yasalaşan ve çalışanlann sosyal güvenlik haklanna yeni düzenlemeler getiren Sosyal Güvenlik Yasası'nın, anayasanın eşitlik ilkesine ters hükümler taşıdığını söyledi. Sosyal Güvenlik Yasası'nda işçi ve Yeni yasama yılı memur arasında hak aynmı yapıldığını ve işçilerin 2. sınıf konumuna düşürüldüğünü savunan Başoğlu. "Yasayla memurun haklan korunurken işçinin haklan ortadan kaJdınlmıstir" diye konuşru. Başoğlu, yasanın, işçinin zorunlu tasarrufiınu ortadan kaldırdıgını ve ücretinin asgari düzeyde yüzde 3 oranında gelir kaybına uğradığmı belirtti. Yasanın, emekli aylıklannın hesaplanmasında da farklılık öngördüğünü bildiren Mustafa Başoğlu şunlan kaydetti: "ljçi emeklDerinin aytıklan ödenirken TUFE esas alınacak. Buna karşın Bağ- Kur emekli ayhklan, gelir tablosu üzerinden hesaplanacak. Emekli Sandığı'na tabi olanlarda mevcut uygulama devam edecek. TUFE'ye göre aylığı hesaplamak ayncauk getiriyorsa memurlara neden bu uygulama getirilmedi? Emekli ücreöerüıe yapılacak zam konusunda da işçiler için TÜFE, memurlar için mevcut uygulama konınmuştur. Aynen, TÛFE ayncalıksa memurlar neden mağdur edildi? Emekli ayhğmda da eşitsiziik vardır. Getirilen 60 >aş sının da ülkenin şartlanna uygun değüdir." Yeni işe girecek işçilerin ancak 4 ay prim ödemek ve yasada belirlenen diğer şartlan yerine getirmek şartıyla sağhk hizmetlerinden yararlanabileceğini belirten Başoğlu, "O şartiardan birisinin eksik ounası, işçinin sağlık hizmeti abnasma engel olacaktur" dedi. Uzun süre tartışılacak Başbakan Bülent Ecevit ve Çahşma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'a. "Acaba sizler, 18 yaşuu henüz tamamlamamış ve yeni işe girmiş olsaydınız, sizin için emekMliği hayal haüne getiren böyle bir kantıni düzenlemeye gönül nzası ile evet der miydiniz" diye soran Mustafa Başoğlu, "Yasayla ilgili bu ve benzeri "* sorulara Sayın Ecevit'in ve Okuyan'ın I vereceği cevaplar, bu yasanın ne kadar Z iyi olduğunu ortaya koyacakür" diye . konuştu. Cumhurbaşkanı Süleyman :> Demirerin Sosyal Güvenlik Yasa Tasansı'nı onaylamasını da eleştiren Başoğlu, basında yer alan haberlerde Cumhurbaşkanı Demirerin yasayla -. ilgili bazı iyileştirici istekleri - olduğunun anlaşıldığını ifade ederek, bu isteklerin, yasanın yeniden görüşülmesi için Meclis'e iadesini j ! haklı kıldığını söyledi. Mustafa ' . Başoğlu, Sosyal Güvenlik Yasası'nın yürürlükte kaldığı sürece tartışma konusu olacağını sözlerine ekledi. Giindemde anayasa tarbşmalan var ANKARA (Cumhuri\et Bürosu) - Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'un "1982 Anayasası gecersiz" açıkla- ması, "yeni bir anayasa" tartışmasını gündemin ilk sırasına taşırken. siyasal partiler anayasanın geçici 15. maddesinin kaldınlma- sı konusunda görüş biriiği ortaya koydu. TBMM Ana- yasa Komisyonu Başkanı Ertuğrul Yalçuıbayır. yeni yasama yılı başladıgında anayasa değişiklikleriyle il- gili olarak komisyonda bir genel görüşme açacaklannı bildirdi. Yalçmbayır, geçici 15. maddenin kaldınlması konusunda partiler arasın- da tam bir ittifak bulundu- ğunu da vurguladı. Yeni ya- sama yılında, Uyum Ko- misyonu" nun üzerinde uz- laşma sağlanacak anayasa değişikliği önerilerinin pa- ketler halinde gündeme ge- leceği bildirildi. DYP Ge- nel Başkan Yardımcısı Hayri Kozakçıoğlu ise Tür- kiye'nin şimdiye kadar, olağanüstü dönemler son- rasında, "tepki anayasala- n " yaptığını belirterek TB- MM Başkanı Yıkurun Ak- bulut'u, "veni-Mva anayasa yapılması" için çahşma başlatmaya çağırdı. TBMM, ekim ayında başlayacak yeni yasama yı- Ima yoğun bir gündemle gi- recek. Selçuk'un konuşma- sından sonra, af, yargı ve yerel yönetimler reformu paketlerinin yanı sıra ana- yasa değişikliği de TB- MM'nin öncelikli tartışa- cağı konulan arasına girdi. Partilerin anayasa değişik- liği önerileri üzerinde TB- MM Uyum Komisyo- nu'nda yürütülecek çalış- malarla uzlaşma aranacağı bildirildi. Palcetler haiinde anayasa değişikliği önerile- rinin gündeme gelebileceği belirtilirken, ilk aşamada üzerinde uzlaşma sağlanan maddelerin gündeme geti- rilebileceği bildirildi. Milli Güvenlik Konse- yi'nin, bu konseyin yöneti- mi döneminde kurulmuş hükümetlerin, Danışma Meclisi'nin her türlü karar ve tasarruflanndan dolayı hakJannda cezai, mali veya hukuki sorumluluk iddiası ileri sürülemeyecegini ve bu amaçla yargıya gidile- meyeceğini hükme bağla- yan anayasanın geçici 15. maddesinin kaldınlması konusunda partiler arasın- da görüş biriiği bulunuyor. Bütçe görüşmeieri sırasuı- da bu maddenin kaldınlma- sı gündeme gelmiş. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk de "bukonuda genel bir uz- laşma bulunduğunu" vur- gulamıştı. TBMM Anayasa Komis- yonu Başkanı Ertuğrul Yal- çınbayır, Selçuk'un konuş- masuıın önemine dikkat çe- kerken "Yüksek yargı or- ganlan başkanlan, anaya- sada değjşiklik zaruretini öteden beriortaya koymak- tadır. Anayusanın artık de- ğiştirilmesi gerekmektedir " dedi. Yalçınbayır. "düşün- ceyi ifade özgüriüğünün ve insan hakiannın anayasay- lada gü\ enccaJtına aluuna- sı" zorunluluğuna dikkat çekerek "Yasama, yürütme ve>argı arasındaki işbiriigi- nin medeni bir sekilde orta- ya konması bakımuıdan ay- nca değişikliklere ihriyaç \'ardır" değerlendirmesini yapü. DeğişHcHk zorunlu Yalçmba>ır, demokratik- leşme ve insan haklan stan- dartlannın yükseltilmesi için anayasada değişiklik yapılmasınm zorunlu oldu- ğunu vurguladı. Uzlaşma sağlanabileceğini kayde- den Yalçınbayu-, partiler arasında anayasanın geçici 15. maddesinin kaldınlma- sı konusunda ittifak bulun- duğunu bildirdi. Yalçınbayır. yıl sonuna dek anayasa değişiklikleri- nin tartışmaya açılması ve bunlann ışığında anayasa- nın tümden değiştirilmesi- nin sağlanabileceğini belir- terek "Bu,pratikgörünmu- yorsa, birbiriyle bagianülı konulann bütünselliği bo- zulmaksızm getirilmesi de sağlanabilir. Onıeğin mah- kemelerin bağımsızbğu hâ- kimlik teminatı ve yargı bir paket halinde getirilebilir. Temel hak ve özgürlükler bir paket olarak gelebilir. Parti liderlerinin bir araya gelmesinde de yarar olur. Anayasa değişiklikleri hü- kümet tasarrufiıyla, tasa- nyia olmaz. Bu, milletM'kit- lerinin \e partilerin işidir" dedi. Yalçınbayır, yeni yasama yılı başladıgında anayasa- nın tümü, temel hak ve öz- gürlükler, yargı, yürürme, ekonomik ve sosyal haklar- la ilgili olarak komisyonda genel görüşmeler açacakla- nnı sözlerine ekledi. 1ĞIVELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇlN 76. yıl îzmir'in kurtuluşu sade törenlerle kutlandı İZMIR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- Îzmir'in düşman işgalinden kurtuJuşunun 76. yılı deprem felaketi nedeniyle sade törenlerle kutlandı. Et- kinliklerin ikinci bölümünde Alsancak Gan'na gelen "Cumhuriyet TrenTde törenle karşılan- dı. Cumhunyet Alanı'ndaki törene Izmir Valisi• Kemal Nehrozoğlu, Büyükşehir Belediye Baş- kanı Ahmet Piriştûıa, Ege Ordu Komutanı Or- genaral Çetin Doğan'ın yanı sıra tzmir"deki ka- mu kurum ve kuruluşlan sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcileri, gaziler ve yüksek rüt- beli subaylar da katıldı. Tören, saygı duruşu ve Istiklal Marşı'nm okunmasıyla başladı. Ardm- dan törene katılan kurum ve kuruluşlann tem- silcileri Atatürk Anıtı'na çelenk bıraktılar. Cum- huriyet Alanı'ndaki etkinliğe, depremde büyük hasar gören ve tzmirlilerin yardırnlan için teşek- küre gelen Gölcük Belediye Başkanı Ismaü Ba- nş da katılarak Atatürk Anıtı'na çelenk koydu. Cumhuriyet Meydanf ndaki törenin ardından Konak Meydanı'ndaki hükümet binasma kurtu- luş gününü temsilen bayrak çekildi. Ardından, Alsancak Gan'na gelen "Cumhu- riyet Treni''ni karşılama töreni düzenlendi. Ata- türkçü Düşünce Demeği'nin (ADD) öncülügün- de gercekleştirilen törene Deviet Bakanı Yüli;-^ sel Yalova, Izmir Valisi Kemal Nehrozoğlu, \z- mir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriş-' tina, TRT Genel Müdürü Yücel Yener ve çok sa-' yıda yurttaş katıldı. Halkoyunlan eşliğinde kar- şılanan trenin gara girişinde yüzlerce kişi elle- rindeki Türk Bayraklan'nı salayarak, coşkuyla - alkışladılar. Koray Aydm iîe Sadi Somuncuoğlu prefabrike yapılar konusunda anlaşamadı Deprem konuthmndaresûeşmeANKARA (Cumhurijet Bürosu) - Bayındırlık ve Iskân Bakanı Koray Aydm ile Devlet Bakanı Sadi So- muncuoğlu arasındaki, deprem böl- gesinde yapılacak konutlara ilişkin anlaşmazlık restleşrne boyutuna gel- di. Aydm, prefabrike konutlardan geri adım atılmayacağını belirtirken prefabrike yerine kalıcı konut yapıl- masuıı, geçici olarak da bölgedeki 46 bin kooperatif evinin tamamlan- masmı öneren Somuncuoğlu, bugün Bakanlar Kurulu'na bir rapor suna- cak. Başbakanlık Kriz Yönerim Merkezı, inşası yüzde 90 oranında tamamlanan 6 bin konutun 2 ayda bitirilmesi için kooperatiflere 10 trilyon liralık kaynak aktanlmasını kararlaştırdı. TMMOB'nin eleştiri- lerine kızan Koray Aydın, "Onlan ciddiye almıyonım" dedi. Başbakan Bülent Ecevh, Cum- hurbaşkanı Süleyman Demirel ile görüşmesinin ardından yaptığı açık- lamada, iskân sorununun çözümüy- le ilgili bir yandan ivedi, bir yandân da kalıcı konutlann yapımı için ha- zırlıklann başladığını söyledi. Yer seçiminin büyük önem taşıdığını an- latan Ecevit, yurttaşlann bütün ge- reksinimlerini karşılayacak gelişmiş • Bayındırlık Bakanı Aydın ile Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu arasında yaşanan prefabrike yapılar konusundaki uzlaşmazlık büyüdü. Somuncuoğlu'nun bugün Bakanlar Kurulu'na deprem bölgelerine kalıcı konut yapılması için bir rapor sunacağı öğrenildi. çadırlar üzerindedurulduğunu açık- ladı. Ecevit, Kızılay'ın yeniden ya- pılandınlması yoluyla mı çadırlann sağlanacağının sorulması üzerine, "Kızılay "ın şu andaki teknotojisi ile çadır ûretiminin söz konusu olacağı- nısanmıyorum. Bu konuda TSK'nin daha geniş olanaklan var. Vatandaş- lann kış aylannı rahat geçirebilme- leri için hangi ülkeden ne kadar ça- dır alabileceği araşanbvvr" dedi. Depremzedeleriçin yapılacak ko- nutlarla ilgili olarak MHP'li iki ba- kan arasında tartışma sürüyor. Ay- dın, dün düzenlediği basın toplanü- sında, yaklaşan kış nedeniyle pre- fabrike konut yapımının bir zorun- luluk olduğunu savunurken "Bunun geriye, ileriye adımı yoktur. Bakan- lar Kurulu bunun karannı alıruşur, bu da şu anda kararlı bir şeküde uy- gulanmaktadır" dedi. Aydın, pre- fabrike konut finnalannın depremin hemen ardından zam yapmasıyla il- gili olarak yorum yapmadı. Aydın, TMMOB'nin prefabrike geçici ko- nutlann rant sağlamaya yönelik ol- duğu şeklindeki eleştirileri için "Onlan ciddiye aJmıyorum.Çok ge- ride kaumşlar. Hadiseleri iyi takip etsinfcr. Rant bunun neresinde. bu- nu anlatsınlar. Görüştuğüm tüm mühendisler. fîyjjaar düşuk diyor" diye konuştu. Prefabrike konutlann yaklaşık 50 trilyon liraya mal olacağını belirten Aydm, geçici prefabrike konutlara "paranın boşa gkfcceği" gerekçesiy- le karşı çıkan Somuncuoğlu'nu eleş- tirdi. Aydın, "Bazılan diyor ki bu beba olur, Niye heba olsun? Yani o insanlann bir kışı geçireceği rahat mekânlariçin sağlanan paraniye he- ba oiacak? Yerinde harcamadır. Devletin yoksuluna, ih tiyaç sanibine elini uzatması, onlann yarasını sar- masıdır bu. Asla boşa harcanan bir para değildir'" diye konuştu. Başbakanlık Kriz Yönetim Mer- kezi, depremden zarar görmeyen ve yapımının yüzde 90'ı tamamlanan 6 bin kooperatifin 2 ay içinde bitiril- mesi için kooperatif yönetimlerine" 10 trilyon liralık kaynak aktanlma- sını kararlaştırdı. Somuncuoghı'nun raporu Somuncuoğlu, bugünkü Bakan- lar Kurulu'na bölgedeki 46 binlik kooperatif konutlanyla ilgili bir ra- por sunacak. Raporunda, prefabrike konutlar yerine kalıcı konutlar ya- pılmasındaki ısrannı dile getirecek. Somuncuoğlu şu önerilerde de bu- lunacak: "MüteahhirJerin Rus- ya'dan rthalettiği hurdademir, çeşit- 11 iştemlerden geçirilerek inşaat de- miri olarak kullanılıyor. \fetaJ yor- gunu olarak nitelendirüen bu demi- rin inşaadarda kullanıbnası zararh ve denetim gerekiyor. Yine Rus-' ya'dan sıfir gümrükle hhal edilen ve hangi amaçla üretildiği bifinmeyen karbon oranı yüksek kütüklerin it- halaD da denerJenmeli." ^DÜNYADA DİNİ ÖZGÜRLÜKLER^ RAPORU AÇIKLANDI ABD: Türkîye'de türban sorunu var WASHEVGTON(AA)-ABD Dışişleri Bakan- lığı tarafından ilk defa yayımlanan "Dünyada Dini Ozgürlükler'' başlıklı raporda, Türkiye'de hiç kimsenin dini inançlanndan dolayı tutuklan- madıgi belirtildi ve türban sorunu olduğu bildi- rildi. Ocak 1998-Haziran 1999 dönemini kapsayan raporda, 194 ülkedeki dini özgürlükler konusu değerlendirildi. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın raporunda, Türkiye'de hiç kimsenin, dini inanç- lanndan dolayı tutuldan- madığı ve hapse atılma- dığı, Türkiye'deki Muse- vi ve Hıristiyan topluluklannm da dini vecibe- lerini serbestçe yerine getirebildikleri vurgulan- dı. Raporda, Türkiye'deki ABD diplomatik tem- silciliklerinin, dini azmlıklann kurumlanyla ra- hat ve yakın bir ilişki içinde oiduklan aniatıldı. Aynı raporda, Lozan Antlaşması'nda yer alan dini azınlıklardan söz edilirken Türk hükümeti- • 'Dünyada Dini Özgüriükler' raporunda Türkiye'de kimsenin dini inançlanndan dolayı tutukJanmadığı belirtildi. Raporda. Türkiye "deki azınJıklann dini vecibelerini rahatça yerine getirdiği vurgulaadı. nin, Fener'deki Rum Ortodoks Patrikhanesi'nin "ekûmeııik'' (evrensel) niteliğini kabul etmedi- ği, ancak patriğin faaliyetlerini de engellemedi- ği belirtildi. Patrikhanenin, Heybeliada'daki ruhban okulu- nu yeniden acma isteğinin kabul edilmemesin- den dolayı. yeni din adamı yetiştirilemediği kay- dedildi. Raporda, Türkiye'de- ki irticai faaliyetler ve bunlara karşı alınan ön- lemlere değinilirken 8 yıllık kesintisiz eğitim ve üniversiteler ile kamu kurumlanndaki türban yasağı dile getirildi. Raporda, Refah Partisi'nin kapatılması. Fazi- let Partisi'nden milletvekilliğine seçilen Merve Kavakçı'nın durumu. eski Istanbul Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 10 ay hapis cezasına mahkûm edilmesi. üniversite ve kamu kuruluşlanndaki türban tartışmalanndan söz edildi. CAPRIO, ASYA BUNALIMI HAKKINDA BİLGİ VERDI 6 Sorun gerçek sermaye obııaıııası' ANKARA (CumhuriyetBürosu)- Uluslarara- sı Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası'nın dere- gülasyon (düzensizleştirme), serbestleştirme po- fîtikalan Asya kriziyle tartışmaya başlamrken bu kurumlann yetkilileri sorumluluğu düzenlemele- rin yetersizliğine bağlıyorlar. Dünya Bankası Fi- nansal Araştırmalar Bölüm Başkam Gerard Cap- rio, "Birkaç yıl önce mali alanda serbestleştirme, ekonomik kalkınmanm önkoşulu olarak görülü- yordu. Burada yanlış olan şey; mali prvasâlaruı ser- bestleştirflmesinin yeterli hukuki düzenlemelerie desteklenmemesi. Bu po- litika bazı ideolojiler tarafından inkâr edilmişti" dedi. ODTÜ 3. Uluslararası Ekonomi Kongresi'nin dünkü oturumunda konuşan Gerard Caprio. As- ya bunalımı sırasında bölgedeki bankalann bü- yük riskler aldıklanna dikkat çekerek "Birkaçyıl süreyle gerçek sermaye ile çahşacak dununda de- • ODTÜ 3. Uluslararası Ekonomi Kongresi'nde konuşan Dünya Bankası Finansal Araştırmalar Bölûin Başkanı Caprio, mali piyasaJann serbesîleşmesinin hukuki düzenlemelerie beslenmediğüıi söyledi. ğıDerdi. Bu nedenledoğnıdan vedolaybolarak ya- bancı sermaye hareketine maruz kaktalar" dedi. Caprio. bankalann döviz kredileri verdiklerini, firmalann dolarla ödeme yapamamalannm bu- nalımın bir başka nedeni olduğunu belirtti. Ser- mayeyi ölçmenin çok zor olduğunu kaydeden Caprio. Asya bunalımının bir nedeninin de orta- da gerçek bir sermayenin olmamasmdan kaynak- landığmı söyledi. Latin Amerika'da da- ha fazla likit sermaye ve daha fazla hukuki dü- zenleme bulunması ne- deniyle Asya'ya göre bunalımın daha kolay at- latıldığını söyleyen Caprio, "Birçok ülkede siya- si liderlcrin kendilerine ve ailelerine kredi aktar- mak üzere yetldlerini suiistimal ettikkrini gör- dük" diye konuştu. Caprio. mali sistemde kural- lardan çok uygulamanm önemli olduğunu, bunun' için de daha güçlü siyasal iktidarlar gerektiğini ileri sürdü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle