23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 EYLÖL 1999 CUMA v' İ OLAYLAR VE GORUŞLER 9 Eylül 1922: Metropolit Ağlıyordu-3 HüsnüGÖKSEL G eneral Fahri Belen yollar- da halktan öldürülenler, binalara doldurulup top- luca yakılanlar, kuyulara doldurulan cesetler görül- düğünü yazıyor. Haüde Edip Adı\ar da "\laşehir*i daima yan- mışinsan kokusu gelen bir finn gjbi anım- sanm" dıvor anılannda. . "BizeÖxforddaöğretiknYunanh,be- nim burada taıudığun Vunanlı değDdi" diyor Grace Ellison 1922 yılında. Bugûn Batı hâlâ Yunanh'yı Oxford"da. Sorbon- ne'da öğretilen gibi tanımıyor mu? Üçüncüsü, bu yanm saürdaki "ilk he- defıniz" deyimıdir. Kjmi kaynaklarda bu sadece "Hedefiniz'' olarak veriliyor. ED- ver BehnanŞapoKo'nun lutabına fotoko- pisini aldığı, Atatürk'ün el yazısı ile ya- almış ve ımzalanmış olan metinde "He- defımz" değil. "ÜkHedefimz" deniyor. Bu- nun anlamı arkadan başka hedeflerin ge- leceği degil mi? lzmir'e gırdikten beş al- tı gün sonra, Karşıyaka'daki evde arkadaş- lanna verdigi çay davetine Atatürk'ün. ünifonnalannı çıkanp beyaz kazak görh- leği ile sivil olarak katılması da ilerdeki hedeflerden birini göstermiyor mu? Kaçan düşman ordusunu durmamaca- sına kovalıyor Türk bırliklen. Direnenle- ri tepeliyor, silahlannı atıp teslim olanla- n tutsak alıyor. Binlerce er. subay, elleri başlannın üstünde içerlere doğru götürü- lüyor. Düzenli bir ordu kalmamıştır artık. Birincı Kolordu Komutanı Trikopis ile 2. Kolordu Komutanı GeneraJ Digenis, kur- may başkanlan, tümen komutanlan, çe- şitli rütbelerde 300 subay ile Murat Da- ğı'nın Curcurov bölgesinde teslim ola- cak birini anyorlar. 2 Eylül günü o böl- gede bulunan bir istihkâm teğmenıne ha- fcerjjönderiyor Trikopis. Tegmen yanına birlcaç er alıp gidiyor, hepsini savaş tut- sağı olarak peşine takıp götürüyor. O ak- şam Atatürk Uşak'ta Trikopis ile birkaç generali, daha önce Kral Konstantin'e de karargâhlık etmiş olan binada kabul edi- yor. Tutsak generaller, Lehar'ın operet subaylan gibi, sırmalı üniformalan ile girdiklen zaman odada er elbisesi ile üç kişi görüyorlar: Atatürk, Fevzi ve tsmet Paşa'lar. Atatürk elini sıkıyorTrikopis'in, "YonılmuşsunuzdurGeneraLoturun" di- yor. Kahve, sigara ikram ediyor. Ailele- rine sağ olduklan haberini iletmelerini sağlıyor. "Savaş böyle kazanıhr" diyor Trikopis. O zaman Atatürk soruyor: "Si- zin Başkomutanınız nerde idi?*\ •'Kral Atina'da saraında,General Hacancstisise, Izmir'deki yaünda, harita üzerinde eiin- deki pergefle, savaşı idare ediyordu." O zaman Atatürk Trikopis'e, Hacanestis'in başkomutanlıktan azledildiğini, yerine kendisinin yani Trikopis'in Başkomutan atanmış olduğunu söylüyor. Trikopis o zaman öğreniyor kendisinin Başkomu- tan olduğunu. Yunan ordusunun Başko- mutanlık Karargâhı idi demek tutsak edi- len. Başsız, komutansız, umarsız. bozgu- na uğramış bir istila ordusunun kılıç ar- tıklanru yok etme kovalamacasıdır bun- dan sonrası. 9 Eylül günü saat 10.00'daYüzbaşıŞe- rafettin Efendikomutasındaki Süvari Bö- lüğü lzmir'e giriyor. Önlerinde güvenHk için yürüyen sekız piyade eri vardır. Hal- kapınarköprüsünü geçip Tuzakçıoghı fab- rikasına yaklaşınca fabrika pencerelerin- den ani bir ateş başlıyor. Öndeki piyade- lerden dördü vurulup düşüyor. tlerliyorbir- lik. Pasaportu geçince bir sivil birel bom- bası atıyor. Birkaç kişi hafîf yaralaruyor, aldınş eden yok. Soluğu Hükümet Kona- ğı'nda alıyorlar. Yüzbaşı Şerafettin atın- dan atlıyor, koşarak birkaç adımda geçi- yor merdivenJeri, balkona çıkıp Yunan bayrağını indiriyor direkten. Sanhp öpü- yor getirdiği Türk bayrağını ve direğe çe- kiyor. Bayrakyükselirken beyaz ay yıldız üzerindeki kanı görünce anhyor, biraz ön- ce atılan bomba ile kendisinin de yaralan- mış olduğunu. Buhara Müslümanlannın lzmir'e ilk girecek Türk subayına veril- meküzeregönderdüderi kılıç, Yüzbaşı Şe- rafettin'in oluyor. O saatlerde Atatürk, Fevzi Paşa. tsmet Paşa, Belkahve'de otomobillerinden ini- yorlar. Bir incir ağacuıın gölgesinde kah- ve içiyorlar. Izmir Körfezi ayaklannın al- hnda. Körfez yabancı harp gemileri ile do- lu. Izmir'den hiçbiryangın belirtisi görül- müyor. "Bu şehre bir şey obaydı çok üzû- lürdünT diyor Başkomutan. Dürbünleri iletanyorlardı Izmir'i. Kadifekale'yeTürk bayrağı çekiliyordu. 30 Ağustos"ta Dum- lupınar'da başlayan koşu sona ermişti. Yunan ordusunun kaybı, ölü, yaralı, tut- sak olarak 100.000 kişi... Anadolu bozgunu, Yunan ulusunun ku- şaklar boyu, içinde yaşatıp büyüttüğü "Megaü Idea" adı verilen Bizans Impa- ratorluğu'nu yeniden kurma rüyasına ke- sinlikle son vermiştir. Ege adalan ve Trakya'ya kaçabilen Yunan ordu seli, Batı Anadolu'daki Hıris- tiyan halkın tamamını da yanı sıra sürük- leyip ötürdü. Bu milyonlarca meteliksız, umutsuz, aç insanla gelen moral ve ma- terial çöküntü ülkenin dengesini yok et- miş, insanlan yeni bir kişilik arayışına yöneltmişti. Yunanistan'ın Türkiye'ye karşı bugün hâlâ süregelen dengesiz hır- çınlığmda o çöküntünün yarattığı kimlik kaybı aranmahdır. 13 Eylül 1922 günü ulusa bir bildiri ile müjdeyi verir Atatürk: "Asîl Türk Müle- ti,ordumuz9 Eyiül 1922sabahı İzmirimi- a ve yine 9 Eylül 1922 akşamı Bursamızı zaferie boşaltü. Akdeniz, ordulanmızın zafer şarkilan fle dalgalamyor_ Anado- hı'ntın kurtuhışzaferini kuttarken sana fo- mir'den. Bursa'dan,Akdeniz ufiıklanndan ordulannın selamını da sunuyorum.'" Uzaktan sakin görünenbu şehir bir ana baba günüydü oysa. Rum, Ermeni, ka- dın, erkek, çoluk çocuk, tanınmamak için ceketlerini atmış kaçak Yunan askerleri nh- tımda kayıklara binmeye çalışıyorlardı. Kayıklarda biryer bulabilmek için servet öneriliyordu, kimi kez körfezdeki yaban- cı gemiler ise hiç kimseyi kabul etmiyor- du. Merdivenlerden sınldarîa, sopalarla de- nize itiliyordu insanlar. Denizın üstü insan kafası doluydu. Faz- la yükten devrilen sandallar bunlann sa- yısını arttınyor, her taraftan çığlıklar ge- liyordu. Şaşkınlık ve korkudan çıldıran- lar, üstünü başını parçalayanlar, saçını ba- şını yolanlar, bir adım öne geçebilmek için önündekinin böğrüne bıçak sokanlar vardı. Bu mahşer kalabalığının içinde, elleri arkasında bağlı, siyah cübbeli biri sarsak adımlarla sürüklenir gibi yürüyordu. Hri- sostomos idi bu. Metropolit ağlıyordu. Ertesi günü, 10 Eylül'de Lzmir'e girer Atatürk. Kramer Palas'a uğrar önce. Otel yerli yabancı Hıristiyanlarla doludur. Ne sırmalı üniforması vardır, ne de önünde arkasında koşuşan subai'lar. Bir garson ön- ler bu tanımadığı asken, yer olmadığını söyler. Onu tanıyanlardan biri yarundakine fi- sıldar "Mustafa KemaL" Bu fisıltı, uğul- tuya dönüşür, bir telaş kaplar ortalığı, yer yerinden oynar sanki. Başkumandanın, oradakilerin rahatsız obnamalannı rica ettiğini duyururbirgörevli. Camkenann- da bir masaya oturur. Bir süre sonra yan- gın başlar. Hızla yayılır. Ertesi gün Kra- mer Palas kül olmuştur. Alevler kordon boyundaki karargâh binasını da yalama- ya başlayınca Karşıyaka'ya Uşşaki Zade- lerin köşküne taşınırlar. lzmir'e geleli bir hafta olmuştur. Hol- deki konuklan ile otururken körfezdeki ya- bancı devletlerin gemilerine takılır gözü Atatürk'ün. 64 parça harp gemisi ve ay- nca askeri nakliye gemileri vardır. "Ne işi var budonaıunanm tzmirümanmda?'' di- ye sorar çe\Tesindekilere. Bir yanıt gel- mez elbet. Evin kızı Latife Hanım'a so- rar "Siz Fransızca yazar rmsuuz?" Evet yanıtını alınca "24 saat içinde Izmir lima- nından çıkıp grtmeleri içinfik»komutanı- na bir ultiınatom yazuuz" der. Göktaşı düşmüş gibidir. Herkesi birkorku, biren- dişe alır. Bu donanma istese 15 dakikada Izmir'i yok edecek güçtedir. "Eyvah" derler içlerinden, "tngDblerieharfoebıtuş- turacak bizi, her şeyin sonu geML EMe yorgun birordudan başka hiçbirşey yokJ" Nota yazılır göndenlır. Sıkıntılı bekle- yiş başlar. Ertesi günü Atatürk odasında masa ba- şında çalışırken bir subay telaşla girer odaya. "Donanma gidiyor Paşam" der. Hiç ilgılenmez Atatürk, ne pencereden bakar, ne de hatta başını çevirir. Duyma- mış gibi çalışmasını sürdürür. O sırada, gemiler teker teker limanda bir kavis çi- zip, zincir gibi birbirlerinin arkasında kör- fezden çıkmaktadırlar. Bilmiyorum, savaş tarihinde, koskoca bir dünya armadasını iki saür nota ile böy- le yüzgeri ettiren başka bir komutan var mıdır? "Eşsiz kahraman Atatürk «tan sana minnettardir_'' ARADABİR Av. TURGUT İNAL Balıkesir İrt an Özaydınlı Polis Okulu İki ay önce Içişleri Bakanı Sayın Tantan a yazmış olduğumuz mektupta: Balıkesir Polis Okulu'nda ya- pılan törenlere, bu okulun Balıkesir'de yapılmastnı sağ- layan eski Içişleri Bakanı Emekli Orgeneral Irfan Özaydınlı'yı davet etmesini rica etmiştik. RahmetJi Özaydınlı'nın ölümü, kendisinin Balıkesir Polis Oku- lu törenlerinde bulunması isteğimizi bir daha hiçbir şekilde gerçekleştiremeyecektir. Dileriz okul ve ba- kanlık yetkilileri hiç olmazsa Özaydınlı'nın ailesini tö- renlere davet ederler. Emekli Hava Orgenerali Irfan Özaydınlı, kontenjan- dan 1977 yılında Balıkesir Milletvekili olmuştu. Balı- kesir'e siyasetçi olarak geldiği günden itibaren baş- layan disiplinlı, planlı sü'Bn siyasal çahşmalan takdir duygulanmızıdoruğaçıkarmıştı. Balıkesir'e geldiği ilk günde gazetecılere ve siyaset kamuoyuna Özaydın- lı'nın özgeçmişini kaleme almak bana düşmüştü. O zaman da CHP'nin hemen hemen her seçiminde ol- duğu gibi, Balıkesir ll Seçim Komıtesi Başkanlığı ba- na verilmişti. Komitedeki arkadaşlanmızla yaptığt- mız seçim ve propaganda gezilerine en saygılı ola- rak 2 kişi uyardı. özaydınlı ve Nejat Sarlıcalı. Özaydınlı gezilersırasında gtttiği ılçenin kaymaka- mını ve belediye başkanını ziyaret etmeden siyasal çalışmalanna başlamazdı. Öbür partilere, basına, halka, kuruluşlara ve tüm insanımıza karşı çok say- gılıydı. Ozaydınlı'da kem söz, şer söz yoktu. Türk siyaset yaşamı, askerden gelen, halka yönelik bir büyükel- çi kazanmıştı. Kendisini bakan olarak karşılayan Altınovalılardan bir yurttaşımızın armağan olarak vermek istediği kar- puzu arabasına koydurmamıştı. Kahramanmaraş'taki katliamda hiçbir kusuru, ih- mali söz konusu değildi. Ama Batılı bir politikacının aldığı terbiyede olduğu gibi, Içişleri Bakanlığrndan istifa etmek soyluluğunu sergilemişti. Özaydınlı, Balıkesir Polis Okulu'nun Balıkesir'e ku- rulmasını sağlayan ve bu karan veren tek insandır. Bu şehre polis okulunu okazandırmıştır. Balyalılar ve Kepsutlular istemıştir, ama o bizim de önerimiz üze- rine Balıkesir'i seçmiştir. Oysa kendi doğduğu ile Ay- dın'a ve Bçesi Nazilli'ye daha sonraki yıllarda polis okul- lan açılmıştı. Özaydınlı'nın siyasi yaşamı 1980 Kenan Evren darbesiyle sona ermiştir. Kendisi profesyonel politi- kacılar gibi Halkçı Parti'nin, SHP, CHP'nin kapısını do- laşacak insan olmamıştır. Ama yakınen tanığızdır ki her an göreve hazır, çağn emri beklemiştir. Yıllarca süren yazışmalanmızda bize Balıkesir Ba- rosu'na mektup gönderirken mektuplan ve içlerinde- ki mesajları ayn ayn yazmış, onlan dahi birbirine ka- nştımnamıştır. Yüreğimizi asıl yakan olay Özaydınlı'nın cenazesinde ve ondar sonra yayımlanan başsağlı- ğı mesajlannda Cumhurbaşkanı, Başbakan, hükümet, Meclis ve CHPTılerin hiçbirini göremedik. Nekabine arkadaşlan, ne milletvekili arkadaşlan ve ne de Ba- lıkesir siyasilerinden ses seda duyamadık. Cenaze- sinde sadece emekli general arkadaşlan yer almış, yayınlanan mesajlar da Özaydınlı aile çevresi ile sı- nıriı kalmıştı. Balıkesirliler, polis okulu gibi büyük eğitim kurumu- nu kendilerıne sunan Irfan Özaydınh'ya küçük bir jestte bulunmalıdır. Bu jest Balıkesir Polis Okulu'nun adını "BalıkesirIrfan Özaydınlı Polis Okulu"yapmak olmalıdır. îzmir'in Kurtuluşu ve Yüzbaşı Şerafettin Aydın AYBAY U lusal Kurtuluş Savaşımızın simgesel an- lam taşıyan önemli olaylanndan biri de tzmir'in, üç yılı geçen bir işgal sürcsin- den sonra, 1922 yılının Eylül ayında Türk ordusunca geri alınmasıdır. Bu olaya böyle bir an- lam yükleyen neden şudur: Birinci Dünya Savaşı so- nunda yenik düşen Osmanlı Devleti'nin Ege'deki en önemli kıyı kentlerinden biri olan Izmir, 1919 yı- lında -savasa muharip olarak bile katılmamış olan- bir devletce işgal edılmışti. Bu işgale karşı Türk halkı büyük bir tepki göstermiş ve bunu çeşitli şe- killerde dile getirmişti. Bu tepkilere paralel olarak bütûn yurtta, yine bu işgal olayının ateşlemesiyle ulusal kurtuluşu sağlayacakbir savaş ve savaşım dü- şüncesi de pekişmiş; "kurtuluş'' için, bundan baş- ka bir yol ya da çare olmadığı inancı kamuoyunda kökleşmişti. Işte bunun içindırki, tzmir'in geri alın- ması, Kurtuluş Sav3şı tarihimiz içinde çok önemli ve simgesel anlam taşıyan bir olaydır. 1922 yılının 9 Eylül günü savaş henüz bitmiş de değildir. Ama, Başkomutan'ın, ordulanna hedef olarak'Belirledi- ği "Akdeniz'e ulaşma* 7 buyrugu, ilk olarak güzel tz- mir'in nhtımında at koşturan Türk ordusunun sü- varileri tarafindan gerçekleşmişti. Yardımcılan ve iki bölük askeri ile lzmir nhtım- lannda Ege/Akdeniz'e ulaşarak hükümet binasın- daki işgal bayrağını indirip Türkbayrağını çeken Yüz- başı Şerafettin B«>, bakın bu simgesel olayın olu- şumunu kademe kademe nasıl anlatıyor: "Süvari Kotordusu'nun ikinci nrkasının 4. atayv- nuı ala>' kumanda muavini idim. 8/9 gecesini Mani- sa ve Bornova arasındaki Sabuncu Bogazı'nda ge- çirdik.9'uncu günü ak'lsabah hareketegeçük_ Bor- nova'nın şimaline \aklaştığıırıız zaman üzerimize hafif bir pi>adc ateşi açıkü.. mukabele>e lüzum gör- meyerek Boroova'>a dahfl oklum_ İki bölüğümle tz- mir'e doğru süraüe \ürüyüşe geçtim_ Mersinli'yi geçtikten sonra Tuzakçıoğlu fabrikasının önüne gri- diğimizde fabrika dahilinden üzerimize ateş edildL Dört askerim burada şehit oldu- daha sonra kıhç- ian çektirdim \v Punta'ya (Alsancak) doğru vürü- düm_ Puntaistas>ımu köşesinden harekrtie Kordon- boy-u'na çıkük._ Pasaport dairesinin önüne gektiği- mkde,befinde kayışı ve kasaturasu elindesilahıolan birsrviksilahınıbırakmasırasoyledim. 'Bırakmam' diyerek efindeki bombayı üzerune attu atımın kar- m parçabuıdı veöidü; ben de iki yerimden >aralan- dım. Süratk yürüyüşe devam ettik. Hükümet kona- ğma geldik. Kapılar kapalıydL Yan kaptdan girerek ccph«deki kapıyı açtık; bailûnaşanhbayrağnnızı çek- tim." Bu yalın anlaöm içinde, aslında o günlerin tari- hini yazan cesaret ve kahraman]ık öyküsü yatıyor. Yüzbaşı Şerafettin, bomba parçalanndan aldığı ya- ralara aldırmayarak hükümetkonağınm önünde top- lanan halk arasuîdan bir gencin kendısine uzattığı ay-yıldızlı bayrağı alıyor; koynuna sokuyor ve bir elinde silahı, ötekinde kıhcı ile üst kata yönelip, balkona çıkıp bayrağı direğe çekiyor. Bu sırada ya- nında yardımcılan Mülaam Afi Rıza ile Mülazun Hamdi Efendiler vardır. Aşağıda hükümet konağı önünde biriken halk, sevinç içinde sevgi ve takdir tezahüratı yapıyor. Şeref yüzbaşının bu manzara karşısında gözlerinden yaşlar geliyor; ama biraz sonra kendini topluyor. Yanındakilere "Arkadaşlar, vazifemiz birmemiştir'' diyerek yeniden harekete geçiyor ve iki bölük askeriyle derhal, kentteki asa- yişi sağlamak üzere, tertibat almaya başlıyor. Bu ara- da kentteki yabancı konsoloslar kendisine gelerek Hıristiyan ahalinin hayatlannın emniyette olup ol- madığını soruyorlar Yzb. Şeref onlara "sflahh di- reniş obnadıkça,aynmgözetümeksizin herkesin gü- vencedeoiduğıuıu''bildınyor. Ertesi gün Başkomu- tan lzmir'e gelerek yerleşiyor. tki gün sonra da, Şe- rafettin Yüzbaşı'nın adına "İzmir" sözcüğünü ek- liyor (Bu sözcük sonradan Şerafettin Bey'in soya- dı olmuştur). Aradan birkaç gün daha geçtikten son- ra, 15 Eylül'de lzmir'de Başkomutanın katılmasiy- la bir tören yapılıyor: Başkomutan Mnstafa Kental Paşa, Buhara Halk Sovyetler Cumhuriyeti temsil- cilerinin kendisine verdikleri üç kılıçtan, tzmir'e ilk girecek Türk subayına verilecek olanbir tanesi- ni, törenle Yzb. Şerafettin'e "taükedçor" (kuşatı- yor).Güzel tzmir'in kurtuluşunu sağlayan ulusal or- dunun birmensubuolarak, savaştan sonra daasker- lik hizmetini sürdüren Şerafettin tzmir, 1944 >nlın- da albay rütbesi ile emekhye aynlmışhr. 1909 yılında Harbiye'den subay olarak mezun olduktan sonraki yaşamında. 1922 yılma kadar ara- lıksız olarak bütün cephelerdeki savaşlara katılmış olan bu kahraman asker, 1951 yılında Beşiktaş'ta- ki evinde vefat etmiştir. Başucunda kimliğini gös- teren bir taşı bile olmayan mezan, Beşiktaş ile Or- taköy arasındaki Yahya Efendi Dergâhı mezarhğın- dadır. KULTUR • SANAT 293 89 78 (3 HAT) FİLMLER Yüzlerce DVD film arasından hemen seçin. Binlerce DVD film arasından sipariş verin. 8 MM, Central Statıon, A Civil Action, Casablanca, Cruel Intentıons, The Deer Hunter, Elizabeth, Enemy Of The State, Taxı Drıver, Pratıcal Magic. Velvet Goldmıne, What Dreams May Come, Trtanic, Wing Commander....- isterseniz arşivinize katın. Istediğiniz zaman değiştirin, veya iade edin. Satış : 13 500 OOOTL Değiştirme : 2 700 000 TL İade : "O 800 Q00 TL Filmlennız öcretsiz olarak adresinıze ulaştınlr. Tel & Fax: 0.212 286 69 OO e-mail: babdvd@hotmail.com Yaşadığımız deprem felaketinin ardından büyük bir özveri ve çabuklukla kurtarma çalışmalanna katılan ve pek çok yurttaşımızın hayatını kurtaran Arama Kurtarma Derneği AKUT'a teşekkür ediyoruz. Dünya Gençlik Merkezi olarak 10 Eylül - 10 Ekim tarihleri arasında tüm mağazalarımızda elde edeceğimiz 1 aylık net hasılatın %6'sını AKUT'a bağışlıyoruz. DÜNYA PENCERE Uyan KÖP Hata!.. Avrupa uygarlığı bir bütündür. 'Avrupa Birtiği' bu gerçeğin göstergesi. Demokrasi, bütünlüğün temel ideotojtsi, yaşam biçimi. Demokrasi Avrupa'da kilise şeriatına karşı savaşımla kuruldu. Laikliğin tarihsel içeriği budur. Ancak Avrupa mozaiğinin hertoplumunda dinciliğe karşı savaşımın özel koşullara göre renklenmesi de birgerçek!.. Demokrasi savaşımının, kımınde 'laisizm' kiminde 'sekülarizm'adını taşıması, temekjeki olguyu değiştirmiyor. Kilise -ya da cami- şeriatını devlet düzenine dönüştürrnek isteyen siyasal iradenin ağır bastığı yerde, demokrasi yaşayamaz. Dinci demokrasi geçmişte yok. Gelecekte olamaz, Türkiye'de demokrasi isteyen kişi, laik cxımhuriyete sıkı sıkıya sarılmalı; lafı döndürüp dolaştırmadan, eğip bükmeden, cumhuriyetçi laikliğe sahip çıkmalı!.. Anadolu'da demokrasinin başka yolu yok!.. • Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'un 'dinci-ikinci cumhuriyetçi-bölücü' işbirliği kesiminde baştacı edilmesi, bir rastlantı değil... AçtkseçikbirolguL Peki, bu ittifak, Yargrtay'da önemli bir mevzi mi kazandı?.. Sorunun yanrtı, Sami Selçuk'un bundan sonraki tutum ve davranışlanyla verilecek... Atatürk 20'nci yüzyılın islam dünyasında en büyük demokratik devrimi gerçekleştiren kişidir. Yalnız 'Yurttaşlar Vasas/'nı (Medeni Kanun) benimseyip kadını erkekle eşit yurttaşa dönüştüren hukuk devrimi bile 1923 Cumhuriyeti'nin ne büyük demokratik atılım olduğunu kanıtlamaya yeter. Peki Anadolu'da demokrasiyi kim engeHiyor?.. Kemalistler mi?.. • 20'nci yüzyıl Türkiye tarihine sınıfsal açıdan yaklaşmadan bu soruya yanıt verilemez. Avrupa'da demokrasi, aristokrat-papaz ittifakının egemenliğine karşı burjuvanın başını çektiği taban hareketiyle kuruldu. Sanayileşmeden yoksun kalan Türkiye'de burjuva sınıfı yoktu. Çok partili rejime açılışta 'dinci-toprak ağası- aşiretreisi-komprador' ittifakının ağırlığını koyduğu seçim sandığından demokrasi çıkar mıydı?.. Çıkamadı. Yanm yüzyıldan bu yana yaşadığımız çok partili rejimin sürekli genei seçimlere karşın demokrasiye geçemeyişinden kim sorumlu?.. Sandıktan çıkan siyasal irade değil mi?.. 12 Eylül'den bu yana (1983-1987-1991-1995- 1998'de) beş kez genel seçim yapıldı. 1982 Anayasası 'gayri meşnı' mu? 1982 Anayasası'nı değiştirip 'meşnı' bir anayasayı yürüriüğe koymayanlar kimler?.. Kemalistler mi?.. • 27 Mayts devrimryte düzenlenen 1961 Anayasası, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa demokra- sisinin uiaştığı en yüksek düzeyde demokratik içenk taşıyordu. Hangi sınıfsal güç şöyle konuştu: "- Bu anayasayla devlet yönetilemez!.." Toplumsal sınrfİan görmezlikten gelerekdemokrasi edeoiyatı yapmak, kör haftzın eli kulağında gazel atmasına benziyor. • Ülkemiz bir hesaplaşmaya doğru gidiyor. Toplumdakj güçler dengesi son sözü söyteyecek!.. Laik cumhuriyeti yıkmak isteyenlerağııiık kazanırlarsa, ortada ne laik cumhuriyet kalacak, ne de demokrasi otacak... OzarnangelsinlranörnegiyadaCezayirkargaşası, buyursun Anadolu'ya... .ML Kabilemizi Assos'ta kurduk. Deniıden mangala, her öğûn balık! Ûzel teknemizle çapari turlan, dilerseniz trekking. Günes, deniz, siz ve biz... -2000 1 kişi T.P. 8.000.00Ö..TL. MOTEL BAUK LOKANTASI AJSOS. Batabartı Ktyj, SCdûcs Kofu Tal. 0286 723 <« 02 GSM: 0532 663 34 X Yazım kılavuzunuz Günel Altıntaş'ın \iLMİ Yazılır \iisil Yazılmaz'ı değilse bazı sözcüklerin doğru yazımını hiçbir zaman bulamayabilirsiniz. NASIL YAZILIR NİSIL YAZILMAZ yanlışları gösteren ve Türkçe öğretmeni gibi düzelten bir kılavuzdur. Paranızı sokağa atmayın! ksıl Yazılır \a.Mİ Yazılmaz'ı görmeden kılavuz almayın. İki renkli, karşılaştırmalı, 1. hamur, 544 sayfa ve 4.000.000 lira. Cumhuriyet Kitap Kulübû'nden edinilebilir. Fazla bilgi İçin: '' Günel Altıntaş 0532 . 482 27 34 GEMGLIK MEBKEZİ | NİSANTASI • AKMERKEZ • CARREFOUR • CAPITOL • CAROUSEL • GALLERIA • ANTALYA 2000 • MIGROS BEYLİKDÜZÜ • MİGROS ANKARA • ZAFER PLAZA BURSA ŞİŞLİ2.SULHHUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1999/970 Sıvas, Hafık, Adamlı köyû, 0005 cilt, sayfa bila, kü- tûk sıra no: 0018'de nüfusa kayıtlı bulunan Bekir ve Ye- ter'den olma, 03/04/1964 dogumlu Alı Erdem hastalığa sebebiyle hacir altına alınarak, kendisine aynı yerde nü- fusa kayıtlı bulunan kardeşı 06/09/1973 doğumlu Mu- harrem Erdem vasi tavin edilmiştir. llanolunur. 6/9/1909 Basın: 42441
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle