Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
D AĞUSTOS 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
ekonomi@cumhuriyetcom.tr
13
^ek ve senet ödemelerinin ertelenebilmesi için dilekçe ile başvuru yapılması gerekiyor
Depremzede esnafa yeni sorunEkonomi Servisi - Marmara
iölgesi'nde binlerce konutun yanı
ıra bir o kadar da işyennın yerle bir
ılduğu depremın ardından, hayatta
;alan küçük esnafı da yeni sorunlar
>ekliyor.
Esnafin malı zarar gördü
îvler, dükkânlar yıkıldı. Deprem
jölgesinde tüccann esnafin elindeki
Tiallar büyük hasar gördü. Bunlann
jir kısmı çek, senet karşılığında
ılınmış ürünler. Uzmanlar,
mağdurlan, çek ve senetlerin ödeme
• Evler, dükkânlar yıkıldı. Deprem bölgesinde tüccann, esnafin elindeki mallar büyük hasar
gördü. Bunlann bir kısmı çek, senet karşılığında alınmış ürünler. Uzmanlar, mağdurlan, çek ve
senetlerin ödeme tarihi gelmeden, bağlı bulunduklan ilin adliyesinde derhal hasar tespiti
yaptırmalan, ardından bir avukat aracılığıyla borçlannı ödeyemeyeceklerini bildirmeleri gerektiği
konusunda uyanyorlar.
tarihi gelmeden, bağlı bulunduklan
ilin adliyesinde derhal hasar tespiti
yaptırmalan, ardından bir avukat
aracılığıyla borçlannı
ödeyemeyeceklenni bildirmeleri
gerektiği konusunda uyanyorlar.
Sokakta kalan binlerce yurttaş
deprem şokunu atmaya çalışırken,
depremden büyük zarar gören esnaf,
serbest meslek mensuplan, çek ve
senet ödemelerinin telaşına düştü.
Satılan ve alınan mallarda zaran
olan borçlu yurttaslann, adliyeye
dilekçe vererek hasar tespitlerini bir
an önce yaptırmalannı anımsatan
uzmanlar, çek ve senetlere ilişkin
tebligatlann ellerine ulaşmadığını
göz önünde bulundurarak bir avukat
aracılığıyla işlemlere başlamalan
gerektiğini söylediler.
Bu arada depremden önce borçla
Yetkilileryalnızca kurulacak çadırkentler ve kredi borçlannın ertelenmesiyle ügili açıklama yaptı
Yardım yağıyor, hükümet seyrediyor
• Bugüne kadar
depremden zarar
görenler için yapılan iç
ve dış yardımlar yaklaşık
50 trilyon liraya
ulaşırken, hükümet
Türkiye'yi yasa boğan
depremin üzerinden 13
gün geçmesine karşın
yaralann nasıl
sanlacağma, geride
kalanlann yaşamlanm
nerede ve nasıl
sürdüreceğine ilişkin
kapsamlı bir proje
geliştirmedi.
Ekonomi Servisi - Depremin
ardından, bölgeye, dünyadan ve
Türkiye'den yardımlar akmaya
devam ederken depremzedelerin
can ve mal güvenliğıni sağla-
makta geciken hükümet, bun-
dan sonrası için de çözümler
üretmekten aciz kalıyor. Bugü-
ne kadardepremden zarargören-
ler için yapılan iç ve dış yardım-
lar yaklaşık 50 trilyon liraya ula-
şırken, hükümet Türkiye'yi ya-
sa boğan depremin üzerinden 13
gün geçmesine karşın yaralann
nasıl sanlacağına, gende kalan-
lann yaşamlanm nerede ve na-
sıl sürdüreceğine ilişkin kapsam-
h bir proje geliştirmedi.
Hükümetin en yetkili ağızla-
n bugüne kadar sadece kurula-
cak çadırkentle ve kredi borçla-
nnın ertelenmesiyle ilgili açık-
lamalar yapmakla yetindi. Böl-
ge için akan parasal yardımlar-
dan ise yalnızca. verdığı hizmet-
lenn yetersizliğı nedeniyle eleş-
tirilen ve üst yöneticileri hak-
kında soruşturma başlatılan Kı-
zılay'a 1 trilyon lıra aktanlması
dikkat çekti.
Organizasyon bozuk
Depremin gerçekleştiği 17
Agustos sabahının üzerinden an-
cak günler geçtikten sonra böl-
geye ulaşan hükümet, bu geliş-
meleri takıp eden günlerde de
aynı tutumunu sürdürdü. Orga-
nizasyonsuzluk nedeniyle, ha-
sar tespıt çahşmalan yapılma-
dan uzmanlann uyanlanna kar-
şın enkazın kaldınlması, üstelik
denize boşaltılması, Afet Işleri
Genel Müdürlüğü'nün mensup-
lannın bölgeye gitmekte çok geç
kalması, çeşitlı hizmetler karşı-
lığında kimi zaman depremzede-
lerden para istenmesi gibi çeliş-
50 trilyona
yakın para
toplandı
Deprem bölgesine yardımlar
artarak sürüyor. Türkiye'nin
diğer bölgelerinden
Marmara'ya yapılan yardım
devam ederken, uluslararası
kuruluşlar ve çok sayıda
ülkenin desteği de artıyor.
Ayrupa Birhğj (AB) 375
milyon Euro (400 milyon
dolar) mali yardım
yapılacağmı açıkladı. Avrupa
Yatınm Bankası'ndan 750
milyon Euro (800 milyon
dolar) sağlanacak. AB
Komisyonu, daha önce 4
milyon Euro (4.2 milyon
dolar) vermişti, 25-30 milyon
Euro (26-31 milyon dolar)
daha gönderecek.
Amerika da Türkiye'ye
yardım eden ülkeler arasında
öne çıkanlardan. Destek
amacıyla tekstıl ihracatında
kotalan bir süre için
kaldırmaya hazırlanan
Amerika, Bakû-Ceyhan boru
hattının yapımma katkıda
bulunacak, Türkiye'nin
borçlannın bir kısmını
silecek. Aynca, Amerika'nın
çeşitli eyaletlerinde yardım
karnpanyalan başlatıldı.
Dûnya Bankası toplam 220
milyon dolar tutannda kredi
aço. IMF, 325 milyon dolarlık
yardımı 2 katma çıkarmayı
planlıyor.
Türkiye'de de kurumsal ve
bireysel yardımlar sürüyor.
Şirketler hem parasal hem de
malzeme yardımı için
yanşırken 25 Agustos
itibanyla depremzedeler için
toplanan yardım miktan 24
trilyon liraya ulaştı. Bu rakam
taahhüt edilen ve gelmeye
başlayanlarla birlikte 42
trilyon lira tutannda.
aldıklan evleri veya işyerleri yıkılan
ya da zarar gören yurttaslann da
bonolannı ödemek zorunda
kalmamalan için hasar tespitinin
ardından müteahhitler, belediyeler
ve diğer sorumlular hakkında suç
duyunısunda bulunmalan gerekiyor.
Dükkânlar yeriebiroldu
Tabii afet nedeniyle zarar gören
çiftçi, esnaf ve sanatkâr, serbest
meslek mensubu, sanayi ve ticaret
erbabı ile menkul ve gayrimenkul
mallan zarar görenlerin kredi
borçlan ertelenirken
önümüzdeki aylarda
ödemesi yapılacak çek
ve senetler küçük esnafı
telaşa düşürdü. lstanbul,
Kocaeli, Sakarya, Bursa,
Bolu, Yalova ve
Eskişehir'de meydana
gelen depremde
konutlanmn yanı sıra
işyerlerini de kaybeden
esnaf, "Birçok dükkân
yerie bir oldu.
Yıkümayanlar da kapah.
Çek ve senede akbğunız
mallan da
ödeyemeyeceğiz. Baa
yerÜerde, muhtarhk
binalan da >ikıtdığı için
tebügatiareümize
ulaşmıyor. Siyasilerin
çek ve senet
ödemekrinde de bir
ertetemeye gftmderi
gereldyor" diyorlar.
İç ve dış yardımlar çığ gibi birUdrken hükümet yetküüeri, toplanan paralan nasıl bölgeye aktaracaklanru henüz acıklaj amıyorlan.
ki dolu uygulamalara sahne olan
deprem bölgesinde. zarar gören
insanlar için ne gibi önlemler
alınacagı hâlânetleşmedı. Kamu-
oyu, kış aylannda çadırda kalı-
namayacağı gerçeğjnden hareket-
le, depremzedelerin kamu kamp-
lanna yerleştınlmesi, kira yar-
dımlannın yapılması gibi çeşit-
lı çözüm önerileri üzerinde tar-
tışırken, hükümet, ne devletin
konutlanmn devreye sokulması
ne de sürekli konut yapılması
yönünde harekete geçti.
Meclis afla uğraştı
Hükümet, binlerce insanın ya-
şamını yitirdiği. sokakta kaldı-
ğı deprem felaketmde acılar he-
nüz çok tazeyken bile, bütün
ekıpmanıyla bölgede hazırbulun-
madı. Bölge insanı tarafından
'yokluğuyla' eleştınlen hükü-
met, bu süreçte emekçi kesimın
pek çok yönüyle tepkisine yol
açan sosyal güvenlik yasa tasa-
nsmı yasalaştırdı. Bununla da
yetinmeyen hükümetin Meclis
tatile girmeden önce çıkardığı
afla birlikte, yıkımda küçüm-
senmeyecek oranda suçu olan
müteahhitlere gün doğdu. Hak-
lannda suç duyunısunda bulun-
mak için gerekli delillerin, zaten
enkazla birlikte denize dökül-
düğü müteahhitler, böylelikle
hem organizasyonsuzluktan hem
de 'tedbirsizlikle ölüme sebebi-
yetmaddesinegelenaftan" yarar-
lanacaklar.
iktidar ortağı ANAP'ın ekonomi kurmaylarının 1999 sonuna Illşkln değerlendirmeleri karamsar
Bütçe gediğî daha da büyüyecekANKARA(CumhuriyetBüro-
su) - Hükümet ortağı ANAP'ın
Manisa mıllervekili. eski Mah-
ye Bakanı Ekrem Pakdemirli,
yıl sonuna ilişkin karamsar ön-
görülerle dolu bir tablo çızdi.
Pakdemirli, yıl sonunda iç borç
stokunun 22 katrilyon liraya ula-
şacağmı, bütçede 10.3 katrilyon
lira olarak öngörülen faiz öde-
melennın 14 katrilyon lirayı ge-
çeceğını, vergı gelırlerinin faiz
giderlerini bile karşılayamayaca-
ğını bıldirdi. Pakdemirli, eko-
nomideki durgunluk gerekçe-
siyle mali miladın ertelenmesin-
den geçici verginin 6 ayda bir
alınmasına kadar uzanan vergi
düzenlemelennin. bu yıl ekono-
miyi "antamlıölçüdecanlandır-
masının" söz konusu olamaya-
cağını savundu.
ANAP'lı eski bakanlann Ye-
ni Türkiye'nin Türk ekonomısi
üzerine çıkardığı özel sayıda yer
alan makaleleri, DSP'yı de he-
def aldı. ANAP îzmir milletve-
kili ve eski ekonomiden sorum-
lu Devlet Bakanı Işm Çetebi, enf-
lasyonla mücadelede önemli bir
araç olan maliye politıkalannın,
Ecevıt azınlık hükümetinin işba-
şına geldiğı 1998 yıhndan baş-
layarak gevşetıldiğıni, bunun so-
nucunda bütçe açığmın hızla art-
tığını ileri sürdü.
"1998ydında gavri safı mffli ha-
sılanın (GSMH)\ilzde 7J'si ola-
rak gerçekleşen bütçe açığmın,
1999 yüı sonunda GSMH'nin
yüzde ll'ine ulaşması beklen-
mektedir" diyen Çelebı, 1994
bunalım yılında yüzde 12'ler-
den yüzde 38'lere ulaşan reel fa-
izlerin aradan 5 yıl geçmesine
karşın yüzde 30 düzeyinde direnç
gösterdığıne dikkat çektı. Yük-
sek reel faızlerin, yatınmlann
azalması, issizlik ve ekonomik
durgunluk sonuçlannın yanın-
da reel kur politikasını da olum-
suz etkilediğini kaydeden Çele-
bı, üretimdekı gerilemenin esas
nedeninın özel tüketim ile özel
sabit sermaye yatınmlanndaki
düşüşten kaynaklandığını belirt-
ti.
ANAP Manisa Milletvekıh
• 1999 yılı sonuna
ilişkin ekonomik
tablo karamsar:
# Faiz ödemeleri 14
katrilyonu geçecek
# Vergi faize
yetmeyecek
• Iç borç stoku 22
katrilyona ulaşacak.
Pakdemirli de bütçeye ilişkin
karamsar bir tablo ortaya koydu.
Pakdemirli, 1998 yılında kamu-
nun sabit sermaye yatınmı yüz-
de 15.1 vken özel sektörün yatı-
nmlannın yüzde 6.7'de kaldığı-
na dikkat çekti.
İç borçlann ortalama yılhk
birleşik faizinin yüzde 110 ve
vade yapısuım yaklaşık 7 ay ol-
duğunu, 1999 yılı içinde anapa-
ra ve faiz ödemesi yapılmasa bu
yıl sonunda iç borçlann 25 kat-
rilyon liraya dayanacağı hesabı-
nı yapan Pakdemirli, "Yönetün,
IMF ile bir stand-by anlaşması
yaparak IMF'den 10 miryar do-
lar, onun yakacağı yeşil ışık ile de
30-40 milyar dolar piyasalardan
borçlanarak, içborçyükünü ha-
fifletmek, dış borç servisini yeri-
ne getirmek istemektedir" dedi.
Pakdemirli'nin, yıl sonunda
ortalama döviz kurunun 420 bın
lira civannda olacağı tahminine
göre, hükümetin ortaya koydu-
ğu 374 bin liralık kur hedefı ger-
çekleşmeyecek.
Ekrem Pakdemirli, büyümenin
de öngörülen yüzde 3 'lük hede-
fın gerisinde kalacağını belirti-
yor.
Yıl sonunda iç borç stokunun
22 katrilyon lira olacağı beklen-
tisine yer veren Pakdemirli'nin
özel sektör borçlanmasına iliş-
kin şu değerlendirmesi dikkat
çekti:
"Özel sektörün yapbğı borç-
lanmalarda LtBORüzerine >iiz-
de 15-20'ye gelen çeşitli adlar al-
tında komisyon/faiz alınmakta-
dır. Bu durum. içeride döviz he-
saplanna yüzde 21'e varan faiz
verme yolunu açmıştır. Bu yük-
sek orainlar biraz da Türk Lira-
sı borçlanmafaizlerinin reelola-
rak yüzde 30-35'evaran oranlar-
da olmasından kaynaklanmak-
tadın"
Pakdemirli, Türkiye IMF'yle
anlaşırsa makul faizlerle dış borç
bulabileceğini, yoksa ülke eko-
nomisını daraltmak zorunda ka-
lacağını ileri sürerken, bütçeyle
ilgili şu saptamalan yaptı:
" 103 katrilyon aynknış olan iç
borç faiz kaleminin 1999 yılında
yeterü olması mümkün değüdir.
1998 VTI sonunda 11^ katrilyon
lira olan iç borca ortalama yüz-
de 110 faizle zaten 13 katrilyon
faiz tahakkuk edecektir. Kaldı
ki bütçenin diğer açık kakmle-
rinin yine borçla kapatılacağın-
dan bu rakamın 14 katrilyonu
geçmesi beklenmelidir. 145 kat-
rilyon olan \ ergi gelirleri faiz gi-
derlerini karşüa>ama>acaktır. lt-
haklealınanKDN ııin yüzde 61.4
aröş göstermesi bir hayli zorgö-
rülmektedir. Bütçe geiirierinde
özelgelirve fonlardan 1.9 katrU-
yon beklentisi büyük çapta özet-
leştirmeve bağlıdır. Tanm sek-
törünün bü>ümcsinin olmaya-
cağı düşünülürse, hizmetler sek-
törünün de bundan pa> alarak
büyümeyi durdurması belden-
mektedir."
Çek senet
ödemeleri
Çek ve senet
ödemelerinde alınan ve
satılan üründe zarar
varsa müdahale
edilebileceğini anlatan
yetkililer, "Çekve
senetler ödemeleri
durmuş durumdaki
kambiyo araa olduğu
için müdahalesi zor.
Zarar gören yurttaşlar
ödeme imkânlannm
bulunmadığını
bildirsinler. Bu arada
alacakhlann gönderdiği
tebügaüar ellerine
ulaşanıa^'abilir. Bunu
dikkate alarak hemen
harekete geçmeleri
gereldyor"
değerlendirmesini
yapıyorlar.
Müteahhide borçlu
olanlar
Türkıye'yi sarsan
depremden önce konut
alıp da borcunu henüz
tamamlamamış zarar
gören yurttaslann da
hasar tespitlerini
yaptınp savcılığa suç
duyurusunda
bulunmalan gerekiyor.
Yurttaslann, önlem
almayan kamu kurum
yöneticileri, belediyeler,
müteahhıt hakkında suç
duyurusunda
bulunduktan sonra, Tapu
Kadastro Genel
Müdürlüğü'nden tapu
fotokopilerini alarak
kalan borçlannı
ödemeyeceklerini
bildirmeleri gerektiğini
belirten uzmanlar,
"Borçlannın
indirilmesini talep
edebilirler. Bonolarına
hâkim ihtiyati tedbir
uygulayabilir" dediler.
ATO'dan
hükümete
öneriler
Ekonomi Servisi - Ankara
Ticaret Odası (ATO)
Başkanı Sinan Aygün,
ekonomiye ağır maliyetli
ek vergilerin
getirilmesinin tüccan ve
sanayiciyi olumsuz
etkileyeceğini belirterek
zarann fınansmanı için
dağıtılmış fınansman
modelinin uygulanmasını
istedi.
Aygün, depremin
finansmanı için
önerilerini şöyle sıraladı:
- Bankalann komisyon
ücrerleri >1izde 10
artbnlabilir.
- Televizyon reklam
gelirlerinin bir bölümü ile
talih oyunlanndan bilet ve
kolon başına sabit ücret
ahnabilir.
- Borsadaki alun satun
işlemlerinden binde 1
seviyesinde komisyon
abnabinr.
- Maç biletlen yüzde 10
arttınlabilir.
-Bedeüiaskerlik
getirikrek altematif
finansman modeö
uygulanabihr.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Bilimden Uzaklaştıkça
Son büyük yer sarsıntısı birçok eksiği ortaya çı-
kardı. Kaçak yapılaşmadan kurtarma çalışmaları-
nın düzensizlığine, ırkçı ve kinci bir tutumla hükü-
metin, kimi yabancı yardım önerilerini geri çevir-
mesi ilkelliğine uzanan büyük eksiklikler yaşandı.
Hemen her alanda çağdaş, örgütlü toplum oîama-
yışın acı ve yıkıcı sonuçları su yüzüne çıktı. Eksik-
lik ve yetersizlikler, gerçektir. Ancak tüm bu ger-
çeklerin temelinde yatan bir ana neden var bilim-
selliğe önem verilmemesi. Cumhuriyet'in simge-
si olan gerçek yol göstericinin bilim olduğunun
1950'lerden sonra adım adım unutulması; unuttu-
rulması.
• • •
Bilimden uzaklık, bu olayda, kendini üç biçim-
de gösterdi. önce, deprem öncesine bakalım. Tür-
kiye'yi önceden yöneten siyasetçiler, bölgesel ge-
lişme ve kentleşme konusundaki bilımsel çalış-
malan tümüyle göz ardı ederek, önceden bilinen
fay hattı üzennde kıtlesel yerleşım birimleri kurul-
masına, onyıllardır olanak verdiler. Oysa bilımsel
verilerte çalışan bir hükümetin yapması gereken bu-
nun tam tersiydi; fay hattı ve yakın çevresini boş
bırakmak ve ağaçlandırarak bir yeşil kuşak oluş-
turmaktı.
Daha da kötüsü yapıldı. Siyasal yöneticiler ve on-
lara bağlı kamu görevlileri, bütün ülke üzerinde
yaptıklan gibi burada da kaçak yapılaşmaya göz
yumarak çok daha büyük bir suç işlediler. Kaçak
yapılaşma, inşaat toprağının yapısının uygunsuz-
luğu; kullanılan yapı malzemesinin yetersizliğı; mi-
marlık ve mühendisliktasarımları ve yapım sırasjn-
da denetimin yokluğu demektir.
Ek olarak, böyte bir olay karşısında yapılacak kur-
tarma işlemleri konusunda insan gücü eğitimi,
araç- gereç sağlanması ve örgütlenmenin etkinli-
ği alanlannda hiçbir hazırlık yapılmadığı görülüyor.
Doğal olaylar karşısında toplum olarak alınacak ön-
lemler konusunda, yerleşik ve kurumlaşmış bir uy-
gulamayagidilememesi de, ülkeyönetiminin bilim-
den uzaklığının somut bir yansımasıdır.
Bu arada, Kandilli gözlemevince yapılan açıkla-
malann bilim çevrelerinde tartışrna konusu oldu-
ğu görülüyor. Teknik ölçümlerin doğruluğu ya da
gerçeği yansıtma derecesi, nitelikli işgücü kadar
kullanılan araç-gerecın nıteliğine ve araştırma mer-
ke»zinin kurumlaşma düzeyine de bağlıdır. Açıkla-
nanlar doğruysa, çok küçük paralarla bu kurulu-
şun araç-gereç gereksinimleri giderilir, az bir mas-
raf yapılarak deprem sonrasının büyük zararlan
önlenebilirdi; bu da yapılmamıştır. Bu noktada, bi-
lirnsellikten uzaklığın ekonomik boyutu açıkça gö-
rülüyor.
•••
Bütün bu bilimden uzak oluşumlann özeti, dev-
letin en tepesinden dökülen şu sözlerde özetleni-
yor. Allahtan gelene karşı çıkılmaz.
Bu düşüncenin büyük sakatlığı doğa ile Tann'yı
birbirine kanştırmasıdır. Ne demek Allah'tan gele-
ne karşı çıkılmaz? Bu anlayışa göre örneğin yağ-
murda şemsiye açmak Allah'ın işine kanşmak sa-
yılabilir. Böyle bir anlayış bilimle bağdaşır mı; çağ-
daş olabilır mi?
Bılimsel gelişme, insanın doğaya egemen olma
özteminin sonucudur. İnsanı hayvandan ayıran ana
özeliik, yiyecek, giyecek, konut vb. gereksinme-
leriniüretmek; bununla dayetinmeyip, bunlan üre-
tecek araç ve gereçleri yapmak ve bu araç ve ge-
reçleri geliştirmektir. İnsan olma bilinci budur. Oy-
sa, yukandaki düşünce yapısı geçerli olsaydı, in-
sanlık ilerlemezdi; ilkel kalırdı, daha doğrusu, in-
sanlık olmazdı. Gerçekten de, gelişme ve gelişmiş-
lik, doğal güçlere egemen olma derecesınin birgös-
tergesidir.
•••
Karşı çıkılmaz anlayışının çok zararlı bir uzantı-
sı daha var:
Kamuoyunda, Islam dininin sömürüsüne daya-
lı bir korku ve şiddet ortamı yaratılmasıdır.
Islamın ticaretiyle sömürü düzeni kuranlar, yer
sarsıntısının nedeni olarak, türban, Kuran kursu ve
mayo ile denize girilmesinı gösteriyorlar. Böyle
olunca da deprem, Tann'nın verdiği ceza oluyor.
Bu tür görüşlerin, bireysel, çok dar, sınırlı bir kara-
yobaz kesimince dile getirilmesi, kendilerini demok-
rat sayan kimilerince önemsiz bulunabilir. Ancak,
din duygularının sömürüsüyle halk arasında esti-
rilen korku ve günah anlayışı tam bir kara şiddet-
tir. Ülkeyi yönetenlerin, önce hırsız takımıyla son-
ra da doğal güçlerte baş başa bıraktığı; çaresiz, çö-
zümsüz ve umarsız kalan ınsanlann kışkırtılması yo-
luna gidiliyor. Bu ilkel sömürü biçimi asıl toplum-
sal yıkımın kaynağıdır.
Bu kışkırtma tohumlannın ekilmesi ise hepimiz
biliyoruz ki Allah'ın işi değildir; bu ülkeyi, oy avCı-
lığıyla, bilimden uzaklaştırarak, bağnazlığa, tutu-
culuğa ve yıkıma sürükleyen tepedeki siyasetçi
yöneticilenn işidir. Depremle birlikte bu noktanın
da tarihe yeniden yazılması gerekiyor.
•••
Bugün 30 Agustos, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın
büyük zaferinin yıldönümüdür. Türkiye'nin ulusal
kurtuluşu yalnız büyük devletlerin ekonomik ve si-
yasal sömürüsünden değil, karayobazlann dinsel
sömürüsünden kurtuluşu da içerir.
e-posta-. yakup9metu.edu.tr
Pamuk ekim alanları daraldı
Çukurova'yı beyaz
altın da terk ediyor
SABİTÖZKESER
ADANA - Bir zamanlar
"Beyaz amn dtyan" ola-
rak bilinen Çukurova'da
her geçen yıl pamuk ekirn
alanlannda daralma olur-
ken Güneydoğu'dan gelen
işçi sayısında dabüyük dü-
şüş olduğu gözleniyor. Ta-
nm-lş Sendikası Adana
Şube Başkanı Muzafîer
Erol, 139 bin hektardan 60
bine kadar gerileyen pa-
muk ekim alanlanyla bir-
likte bölgeye gelen işçi sa-
yısında da 170 binden 91
bine düşüş kaydedildiğini
belirterek "Çok yakm bir
gdecekte tanm işçisi bul-
maktazorlanacağız" dedi.
Çukurova'dapamuk üre-
tımi ve buna paralel işçı
sayısındakı azalmanın hü-
kümetin yanlış politikası-
nın yanı sıra GAP'ın hız-
la gelişmesinden kaynak-
landığını öne suren Erol,
"Hükümet pamuk taban
fiyatını çok geç açıkladı.
t retidpamuğunuçokucu-
za eiden çıkardı. Çiftçiyle
biriktetanmişçisidebudu-
nımdan etküeniyor. Çün-
kü üretimin düşmesi üze-
rine çiftçi. işçiye komisyo-
nun beliriediği ücreti ver-
miyor. Bu nedenle kaçak
işçi sajısı da artıyor. Yasa-
ğı kimse dinlemKor ve 12
yaşından küçük çocuklan
çahsnnyortar" dedi.