23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
D AĞUSTOS 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA ekonomi@cumhuriyetcom.tr 13 ^ek ve senet ödemelerinin ertelenebilmesi için dilekçe ile başvuru yapılması gerekiyor Depremzede esnafa yeni sorunEkonomi Servisi - Marmara iölgesi'nde binlerce konutun yanı ıra bir o kadar da işyennın yerle bir ılduğu depremın ardından, hayatta ;alan küçük esnafı da yeni sorunlar >ekliyor. Esnafin malı zarar gördü îvler, dükkânlar yıkıldı. Deprem jölgesinde tüccann esnafin elindeki Tiallar büyük hasar gördü. Bunlann jir kısmı çek, senet karşılığında ılınmış ürünler. Uzmanlar, mağdurlan, çek ve senetlerin ödeme • Evler, dükkânlar yıkıldı. Deprem bölgesinde tüccann, esnafin elindeki mallar büyük hasar gördü. Bunlann bir kısmı çek, senet karşılığında alınmış ürünler. Uzmanlar, mağdurlan, çek ve senetlerin ödeme tarihi gelmeden, bağlı bulunduklan ilin adliyesinde derhal hasar tespiti yaptırmalan, ardından bir avukat aracılığıyla borçlannı ödeyemeyeceklerini bildirmeleri gerektiği konusunda uyanyorlar. tarihi gelmeden, bağlı bulunduklan ilin adliyesinde derhal hasar tespiti yaptırmalan, ardından bir avukat aracılığıyla borçlannı ödeyemeyeceklenni bildirmeleri gerektiği konusunda uyanyorlar. Sokakta kalan binlerce yurttaş deprem şokunu atmaya çalışırken, depremden büyük zarar gören esnaf, serbest meslek mensuplan, çek ve senet ödemelerinin telaşına düştü. Satılan ve alınan mallarda zaran olan borçlu yurttaslann, adliyeye dilekçe vererek hasar tespitlerini bir an önce yaptırmalannı anımsatan uzmanlar, çek ve senetlere ilişkin tebligatlann ellerine ulaşmadığını göz önünde bulundurarak bir avukat aracılığıyla işlemlere başlamalan gerektiğini söylediler. Bu arada depremden önce borçla Yetkilileryalnızca kurulacak çadırkentler ve kredi borçlannın ertelenmesiyle ügili açıklama yaptı Yardım yağıyor, hükümet seyrediyor • Bugüne kadar depremden zarar görenler için yapılan iç ve dış yardımlar yaklaşık 50 trilyon liraya ulaşırken, hükümet Türkiye'yi yasa boğan depremin üzerinden 13 gün geçmesine karşın yaralann nasıl sanlacağma, geride kalanlann yaşamlanm nerede ve nasıl sürdüreceğine ilişkin kapsamlı bir proje geliştirmedi. Ekonomi Servisi - Depremin ardından, bölgeye, dünyadan ve Türkiye'den yardımlar akmaya devam ederken depremzedelerin can ve mal güvenliğıni sağla- makta geciken hükümet, bun- dan sonrası için de çözümler üretmekten aciz kalıyor. Bugü- ne kadardepremden zarargören- ler için yapılan iç ve dış yardım- lar yaklaşık 50 trilyon liraya ula- şırken, hükümet Türkiye'yi ya- sa boğan depremin üzerinden 13 gün geçmesine karşın yaralann nasıl sanlacağına, gende kalan- lann yaşamlanm nerede ve na- sıl sürdüreceğine ilişkin kapsam- h bir proje geliştirmedi. Hükümetin en yetkili ağızla- n bugüne kadar sadece kurula- cak çadırkentle ve kredi borçla- nnın ertelenmesiyle ilgili açık- lamalar yapmakla yetindi. Böl- ge için akan parasal yardımlar- dan ise yalnızca. verdığı hizmet- lenn yetersizliğı nedeniyle eleş- tirilen ve üst yöneticileri hak- kında soruşturma başlatılan Kı- zılay'a 1 trilyon lıra aktanlması dikkat çekti. Organizasyon bozuk Depremin gerçekleştiği 17 Agustos sabahının üzerinden an- cak günler geçtikten sonra böl- geye ulaşan hükümet, bu geliş- meleri takıp eden günlerde de aynı tutumunu sürdürdü. Orga- nizasyonsuzluk nedeniyle, ha- sar tespıt çahşmalan yapılma- dan uzmanlann uyanlanna kar- şın enkazın kaldınlması, üstelik denize boşaltılması, Afet Işleri Genel Müdürlüğü'nün mensup- lannın bölgeye gitmekte çok geç kalması, çeşitlı hizmetler karşı- lığında kimi zaman depremzede- lerden para istenmesi gibi çeliş- 50 trilyona yakın para toplandı Deprem bölgesine yardımlar artarak sürüyor. Türkiye'nin diğer bölgelerinden Marmara'ya yapılan yardım devam ederken, uluslararası kuruluşlar ve çok sayıda ülkenin desteği de artıyor. Ayrupa Birhğj (AB) 375 milyon Euro (400 milyon dolar) mali yardım yapılacağmı açıkladı. Avrupa Yatınm Bankası'ndan 750 milyon Euro (800 milyon dolar) sağlanacak. AB Komisyonu, daha önce 4 milyon Euro (4.2 milyon dolar) vermişti, 25-30 milyon Euro (26-31 milyon dolar) daha gönderecek. Amerika da Türkiye'ye yardım eden ülkeler arasında öne çıkanlardan. Destek amacıyla tekstıl ihracatında kotalan bir süre için kaldırmaya hazırlanan Amerika, Bakû-Ceyhan boru hattının yapımma katkıda bulunacak, Türkiye'nin borçlannın bir kısmını silecek. Aynca, Amerika'nın çeşitli eyaletlerinde yardım karnpanyalan başlatıldı. Dûnya Bankası toplam 220 milyon dolar tutannda kredi aço. IMF, 325 milyon dolarlık yardımı 2 katma çıkarmayı planlıyor. Türkiye'de de kurumsal ve bireysel yardımlar sürüyor. Şirketler hem parasal hem de malzeme yardımı için yanşırken 25 Agustos itibanyla depremzedeler için toplanan yardım miktan 24 trilyon liraya ulaştı. Bu rakam taahhüt edilen ve gelmeye başlayanlarla birlikte 42 trilyon lira tutannda. aldıklan evleri veya işyerleri yıkılan ya da zarar gören yurttaslann da bonolannı ödemek zorunda kalmamalan için hasar tespitinin ardından müteahhitler, belediyeler ve diğer sorumlular hakkında suç duyunısunda bulunmalan gerekiyor. Dükkânlar yeriebiroldu Tabii afet nedeniyle zarar gören çiftçi, esnaf ve sanatkâr, serbest meslek mensubu, sanayi ve ticaret erbabı ile menkul ve gayrimenkul mallan zarar görenlerin kredi borçlan ertelenirken önümüzdeki aylarda ödemesi yapılacak çek ve senetler küçük esnafı telaşa düşürdü. lstanbul, Kocaeli, Sakarya, Bursa, Bolu, Yalova ve Eskişehir'de meydana gelen depremde konutlanmn yanı sıra işyerlerini de kaybeden esnaf, "Birçok dükkân yerie bir oldu. Yıkümayanlar da kapah. Çek ve senede akbğunız mallan da ödeyemeyeceğiz. Baa yerÜerde, muhtarhk binalan da >ikıtdığı için tebügatiareümize ulaşmıyor. Siyasilerin çek ve senet ödemekrinde de bir ertetemeye gftmderi gereldyor" diyorlar. İç ve dış yardımlar çığ gibi birUdrken hükümet yetküüeri, toplanan paralan nasıl bölgeye aktaracaklanru henüz acıklaj amıyorlan. ki dolu uygulamalara sahne olan deprem bölgesinde. zarar gören insanlar için ne gibi önlemler alınacagı hâlânetleşmedı. Kamu- oyu, kış aylannda çadırda kalı- namayacağı gerçeğjnden hareket- le, depremzedelerin kamu kamp- lanna yerleştınlmesi, kira yar- dımlannın yapılması gibi çeşit- lı çözüm önerileri üzerinde tar- tışırken, hükümet, ne devletin konutlanmn devreye sokulması ne de sürekli konut yapılması yönünde harekete geçti. Meclis afla uğraştı Hükümet, binlerce insanın ya- şamını yitirdiği. sokakta kaldı- ğı deprem felaketmde acılar he- nüz çok tazeyken bile, bütün ekıpmanıyla bölgede hazırbulun- madı. Bölge insanı tarafından 'yokluğuyla' eleştınlen hükü- met, bu süreçte emekçi kesimın pek çok yönüyle tepkisine yol açan sosyal güvenlik yasa tasa- nsmı yasalaştırdı. Bununla da yetinmeyen hükümetin Meclis tatile girmeden önce çıkardığı afla birlikte, yıkımda küçüm- senmeyecek oranda suçu olan müteahhitlere gün doğdu. Hak- lannda suç duyunısunda bulun- mak için gerekli delillerin, zaten enkazla birlikte denize dökül- düğü müteahhitler, böylelikle hem organizasyonsuzluktan hem de 'tedbirsizlikle ölüme sebebi- yetmaddesinegelenaftan" yarar- lanacaklar. iktidar ortağı ANAP'ın ekonomi kurmaylarının 1999 sonuna Illşkln değerlendirmeleri karamsar Bütçe gediğî daha da büyüyecekANKARA(CumhuriyetBüro- su) - Hükümet ortağı ANAP'ın Manisa mıllervekili. eski Mah- ye Bakanı Ekrem Pakdemirli, yıl sonuna ilişkin karamsar ön- görülerle dolu bir tablo çızdi. Pakdemirli, yıl sonunda iç borç stokunun 22 katrilyon liraya ula- şacağmı, bütçede 10.3 katrilyon lira olarak öngörülen faiz öde- melennın 14 katrilyon lirayı ge- çeceğını, vergı gelırlerinin faiz giderlerini bile karşılayamayaca- ğını bıldirdi. Pakdemirli, eko- nomideki durgunluk gerekçe- siyle mali miladın ertelenmesin- den geçici verginin 6 ayda bir alınmasına kadar uzanan vergi düzenlemelennin. bu yıl ekono- miyi "antamlıölçüdecanlandır- masının" söz konusu olamaya- cağını savundu. ANAP'lı eski bakanlann Ye- ni Türkiye'nin Türk ekonomısi üzerine çıkardığı özel sayıda yer alan makaleleri, DSP'yı de he- def aldı. ANAP îzmir milletve- kili ve eski ekonomiden sorum- lu Devlet Bakanı Işm Çetebi, enf- lasyonla mücadelede önemli bir araç olan maliye politıkalannın, Ecevıt azınlık hükümetinin işba- şına geldiğı 1998 yıhndan baş- layarak gevşetıldiğıni, bunun so- nucunda bütçe açığmın hızla art- tığını ileri sürdü. "1998ydında gavri safı mffli ha- sılanın (GSMH)\ilzde 7J'si ola- rak gerçekleşen bütçe açığmın, 1999 yüı sonunda GSMH'nin yüzde ll'ine ulaşması beklen- mektedir" diyen Çelebı, 1994 bunalım yılında yüzde 12'ler- den yüzde 38'lere ulaşan reel fa- izlerin aradan 5 yıl geçmesine karşın yüzde 30 düzeyinde direnç gösterdığıne dikkat çektı. Yük- sek reel faızlerin, yatınmlann azalması, issizlik ve ekonomik durgunluk sonuçlannın yanın- da reel kur politikasını da olum- suz etkilediğini kaydeden Çele- bı, üretimdekı gerilemenin esas nedeninın özel tüketim ile özel sabit sermaye yatınmlanndaki düşüşten kaynaklandığını belirt- ti. ANAP Manisa Milletvekıh • 1999 yılı sonuna ilişkin ekonomik tablo karamsar: # Faiz ödemeleri 14 katrilyonu geçecek # Vergi faize yetmeyecek • Iç borç stoku 22 katrilyona ulaşacak. Pakdemirli de bütçeye ilişkin karamsar bir tablo ortaya koydu. Pakdemirli, 1998 yılında kamu- nun sabit sermaye yatınmı yüz- de 15.1 vken özel sektörün yatı- nmlannın yüzde 6.7'de kaldığı- na dikkat çekti. İç borçlann ortalama yılhk birleşik faizinin yüzde 110 ve vade yapısuım yaklaşık 7 ay ol- duğunu, 1999 yılı içinde anapa- ra ve faiz ödemesi yapılmasa bu yıl sonunda iç borçlann 25 kat- rilyon liraya dayanacağı hesabı- nı yapan Pakdemirli, "Yönetün, IMF ile bir stand-by anlaşması yaparak IMF'den 10 miryar do- lar, onun yakacağı yeşil ışık ile de 30-40 milyar dolar piyasalardan borçlanarak, içborçyükünü ha- fifletmek, dış borç servisini yeri- ne getirmek istemektedir" dedi. Pakdemirli'nin, yıl sonunda ortalama döviz kurunun 420 bın lira civannda olacağı tahminine göre, hükümetin ortaya koydu- ğu 374 bin liralık kur hedefı ger- çekleşmeyecek. Ekrem Pakdemirli, büyümenin de öngörülen yüzde 3 'lük hede- fın gerisinde kalacağını belirti- yor. Yıl sonunda iç borç stokunun 22 katrilyon lira olacağı beklen- tisine yer veren Pakdemirli'nin özel sektör borçlanmasına iliş- kin şu değerlendirmesi dikkat çekti: "Özel sektörün yapbğı borç- lanmalarda LtBORüzerine >iiz- de 15-20'ye gelen çeşitli adlar al- tında komisyon/faiz alınmakta- dır. Bu durum. içeride döviz he- saplanna yüzde 21'e varan faiz verme yolunu açmıştır. Bu yük- sek orainlar biraz da Türk Lira- sı borçlanmafaizlerinin reelola- rak yüzde 30-35'evaran oranlar- da olmasından kaynaklanmak- tadın" Pakdemirli, Türkiye IMF'yle anlaşırsa makul faizlerle dış borç bulabileceğini, yoksa ülke eko- nomisını daraltmak zorunda ka- lacağını ileri sürerken, bütçeyle ilgili şu saptamalan yaptı: " 103 katrilyon aynknış olan iç borç faiz kaleminin 1999 yılında yeterü olması mümkün değüdir. 1998 VTI sonunda 11^ katrilyon lira olan iç borca ortalama yüz- de 110 faizle zaten 13 katrilyon faiz tahakkuk edecektir. Kaldı ki bütçenin diğer açık kakmle- rinin yine borçla kapatılacağın- dan bu rakamın 14 katrilyonu geçmesi beklenmelidir. 145 kat- rilyon olan \ ergi gelirleri faiz gi- derlerini karşüa>ama>acaktır. lt- haklealınanKDN ııin yüzde 61.4 aröş göstermesi bir hayli zorgö- rülmektedir. Bütçe geiirierinde özelgelirve fonlardan 1.9 katrU- yon beklentisi büyük çapta özet- leştirmeve bağlıdır. Tanm sek- törünün bü>ümcsinin olmaya- cağı düşünülürse, hizmetler sek- törünün de bundan pa> alarak büyümeyi durdurması belden- mektedir." Çek senet ödemeleri Çek ve senet ödemelerinde alınan ve satılan üründe zarar varsa müdahale edilebileceğini anlatan yetkililer, "Çekve senetler ödemeleri durmuş durumdaki kambiyo araa olduğu için müdahalesi zor. Zarar gören yurttaşlar ödeme imkânlannm bulunmadığını bildirsinler. Bu arada alacakhlann gönderdiği tebügaüar ellerine ulaşanıa^'abilir. Bunu dikkate alarak hemen harekete geçmeleri gereldyor" değerlendirmesini yapıyorlar. Müteahhide borçlu olanlar Türkıye'yi sarsan depremden önce konut alıp da borcunu henüz tamamlamamış zarar gören yurttaslann da hasar tespitlerini yaptınp savcılığa suç duyurusunda bulunmalan gerekiyor. Yurttaslann, önlem almayan kamu kurum yöneticileri, belediyeler, müteahhıt hakkında suç duyurusunda bulunduktan sonra, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'nden tapu fotokopilerini alarak kalan borçlannı ödemeyeceklerini bildirmeleri gerektiğini belirten uzmanlar, "Borçlannın indirilmesini talep edebilirler. Bonolarına hâkim ihtiyati tedbir uygulayabilir" dediler. ATO'dan hükümete öneriler Ekonomi Servisi - Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, ekonomiye ağır maliyetli ek vergilerin getirilmesinin tüccan ve sanayiciyi olumsuz etkileyeceğini belirterek zarann fınansmanı için dağıtılmış fınansman modelinin uygulanmasını istedi. Aygün, depremin finansmanı için önerilerini şöyle sıraladı: - Bankalann komisyon ücrerleri >1izde 10 artbnlabilir. - Televizyon reklam gelirlerinin bir bölümü ile talih oyunlanndan bilet ve kolon başına sabit ücret ahnabilir. - Borsadaki alun satun işlemlerinden binde 1 seviyesinde komisyon abnabinr. - Maç biletlen yüzde 10 arttınlabilir. -Bedeüiaskerlik getirikrek altematif finansman modeö uygulanabihr. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Bilimden Uzaklaştıkça Son büyük yer sarsıntısı birçok eksiği ortaya çı- kardı. Kaçak yapılaşmadan kurtarma çalışmaları- nın düzensizlığine, ırkçı ve kinci bir tutumla hükü- metin, kimi yabancı yardım önerilerini geri çevir- mesi ilkelliğine uzanan büyük eksiklikler yaşandı. Hemen her alanda çağdaş, örgütlü toplum oîama- yışın acı ve yıkıcı sonuçları su yüzüne çıktı. Eksik- lik ve yetersizlikler, gerçektir. Ancak tüm bu ger- çeklerin temelinde yatan bir ana neden var bilim- selliğe önem verilmemesi. Cumhuriyet'in simge- si olan gerçek yol göstericinin bilim olduğunun 1950'lerden sonra adım adım unutulması; unuttu- rulması. • • • Bilimden uzaklık, bu olayda, kendini üç biçim- de gösterdi. önce, deprem öncesine bakalım. Tür- kiye'yi önceden yöneten siyasetçiler, bölgesel ge- lişme ve kentleşme konusundaki bilımsel çalış- malan tümüyle göz ardı ederek, önceden bilinen fay hattı üzennde kıtlesel yerleşım birimleri kurul- masına, onyıllardır olanak verdiler. Oysa bilımsel verilerte çalışan bir hükümetin yapması gereken bu- nun tam tersiydi; fay hattı ve yakın çevresini boş bırakmak ve ağaçlandırarak bir yeşil kuşak oluş- turmaktı. Daha da kötüsü yapıldı. Siyasal yöneticiler ve on- lara bağlı kamu görevlileri, bütün ülke üzerinde yaptıklan gibi burada da kaçak yapılaşmaya göz yumarak çok daha büyük bir suç işlediler. Kaçak yapılaşma, inşaat toprağının yapısının uygunsuz- luğu; kullanılan yapı malzemesinin yetersizliğı; mi- marlık ve mühendisliktasarımları ve yapım sırasjn- da denetimin yokluğu demektir. Ek olarak, böyte bir olay karşısında yapılacak kur- tarma işlemleri konusunda insan gücü eğitimi, araç- gereç sağlanması ve örgütlenmenin etkinli- ği alanlannda hiçbir hazırlık yapılmadığı görülüyor. Doğal olaylar karşısında toplum olarak alınacak ön- lemler konusunda, yerleşik ve kurumlaşmış bir uy- gulamayagidilememesi de, ülkeyönetiminin bilim- den uzaklığının somut bir yansımasıdır. Bu arada, Kandilli gözlemevince yapılan açıkla- malann bilim çevrelerinde tartışrna konusu oldu- ğu görülüyor. Teknik ölçümlerin doğruluğu ya da gerçeği yansıtma derecesi, nitelikli işgücü kadar kullanılan araç-gerecın nıteliğine ve araştırma mer- ke»zinin kurumlaşma düzeyine de bağlıdır. Açıkla- nanlar doğruysa, çok küçük paralarla bu kurulu- şun araç-gereç gereksinimleri giderilir, az bir mas- raf yapılarak deprem sonrasının büyük zararlan önlenebilirdi; bu da yapılmamıştır. Bu noktada, bi- lirnsellikten uzaklığın ekonomik boyutu açıkça gö- rülüyor. ••• Bütün bu bilimden uzak oluşumlann özeti, dev- letin en tepesinden dökülen şu sözlerde özetleni- yor. Allahtan gelene karşı çıkılmaz. Bu düşüncenin büyük sakatlığı doğa ile Tann'yı birbirine kanştırmasıdır. Ne demek Allah'tan gele- ne karşı çıkılmaz? Bu anlayışa göre örneğin yağ- murda şemsiye açmak Allah'ın işine kanşmak sa- yılabilir. Böyle bir anlayış bilimle bağdaşır mı; çağ- daş olabilır mi? Bılimsel gelişme, insanın doğaya egemen olma özteminin sonucudur. İnsanı hayvandan ayıran ana özeliik, yiyecek, giyecek, konut vb. gereksinme- leriniüretmek; bununla dayetinmeyip, bunlan üre- tecek araç ve gereçleri yapmak ve bu araç ve ge- reçleri geliştirmektir. İnsan olma bilinci budur. Oy- sa, yukandaki düşünce yapısı geçerli olsaydı, in- sanlık ilerlemezdi; ilkel kalırdı, daha doğrusu, in- sanlık olmazdı. Gerçekten de, gelişme ve gelişmiş- lik, doğal güçlere egemen olma derecesınin birgös- tergesidir. ••• Karşı çıkılmaz anlayışının çok zararlı bir uzantı- sı daha var: Kamuoyunda, Islam dininin sömürüsüne daya- lı bir korku ve şiddet ortamı yaratılmasıdır. Islamın ticaretiyle sömürü düzeni kuranlar, yer sarsıntısının nedeni olarak, türban, Kuran kursu ve mayo ile denize girilmesinı gösteriyorlar. Böyle olunca da deprem, Tann'nın verdiği ceza oluyor. Bu tür görüşlerin, bireysel, çok dar, sınırlı bir kara- yobaz kesimince dile getirilmesi, kendilerini demok- rat sayan kimilerince önemsiz bulunabilir. Ancak, din duygularının sömürüsüyle halk arasında esti- rilen korku ve günah anlayışı tam bir kara şiddet- tir. Ülkeyi yönetenlerin, önce hırsız takımıyla son- ra da doğal güçlerte baş başa bıraktığı; çaresiz, çö- zümsüz ve umarsız kalan ınsanlann kışkırtılması yo- luna gidiliyor. Bu ilkel sömürü biçimi asıl toplum- sal yıkımın kaynağıdır. Bu kışkırtma tohumlannın ekilmesi ise hepimiz biliyoruz ki Allah'ın işi değildir; bu ülkeyi, oy avCı- lığıyla, bilimden uzaklaştırarak, bağnazlığa, tutu- culuğa ve yıkıma sürükleyen tepedeki siyasetçi yöneticilenn işidir. Depremle birlikte bu noktanın da tarihe yeniden yazılması gerekiyor. ••• Bugün 30 Agustos, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın büyük zaferinin yıldönümüdür. Türkiye'nin ulusal kurtuluşu yalnız büyük devletlerin ekonomik ve si- yasal sömürüsünden değil, karayobazlann dinsel sömürüsünden kurtuluşu da içerir. e-posta-. yakup9metu.edu.tr Pamuk ekim alanları daraldı Çukurova'yı beyaz altın da terk ediyor SABİTÖZKESER ADANA - Bir zamanlar "Beyaz amn dtyan" ola- rak bilinen Çukurova'da her geçen yıl pamuk ekirn alanlannda daralma olur- ken Güneydoğu'dan gelen işçi sayısında dabüyük dü- şüş olduğu gözleniyor. Ta- nm-lş Sendikası Adana Şube Başkanı Muzafîer Erol, 139 bin hektardan 60 bine kadar gerileyen pa- muk ekim alanlanyla bir- likte bölgeye gelen işçi sa- yısında da 170 binden 91 bine düşüş kaydedildiğini belirterek "Çok yakm bir gdecekte tanm işçisi bul- maktazorlanacağız" dedi. Çukurova'dapamuk üre- tımi ve buna paralel işçı sayısındakı azalmanın hü- kümetin yanlış politikası- nın yanı sıra GAP'ın hız- la gelişmesinden kaynak- landığını öne suren Erol, "Hükümet pamuk taban fiyatını çok geç açıkladı. t retidpamuğunuçokucu- za eiden çıkardı. Çiftçiyle biriktetanmişçisidebudu- nımdan etküeniyor. Çün- kü üretimin düşmesi üze- rine çiftçi. işçiye komisyo- nun beliriediği ücreti ver- miyor. Bu nedenle kaçak işçi sajısı da artıyor. Yasa- ğı kimse dinlemKor ve 12 yaşından küçük çocuklan çahsnnyortar" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle