20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 AĞUSTOS 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA J v U J - i l LJ.ll. [email protected] 13 ÖZEL YETENEK SINAVLARI TARTIŞILIYOR (2) 6 Once ortaöğretim plaıdansnı' ESRA ALİÇAVUŞOĞLU Yüksek Öğretim Kunımu'nun (YÖK) her üniversitenin kendi bünyesinde ger- çekleştirdiği özel yetenek sınavlannı 'ka- yırma iddialanm' gerekçegöstererek kal- dırmak istemesine tepkiler sûrüyor. Gü- zel sanatlar fakülteleri, konservatuvarlar ve beden eğıtimi ile ilgili bölûmlerde uy- gulanan özel yetenek sınavının 2000- 2001 öğretim yılında kaldınlması plan- lanıyor. MEHMET ZAMAN SAÇHOÖLU (Marmara İ niversitesi Güzel Sanat- lar Fakültesi) Dünyanını hiçbir yerinde, sanatın uy- gulamasının yapıldığı eğitim kurumlan- na öğrencı alınırken öğrencinin ilgisin- den ve o sanat dalına ilişkin yeteneğinin ölçümûnden daha belirleyici bir başka kıstas uygulanmaz. Sanat kurumlanna yetenek sınavsız, yanlızca ÖSS testleri ile öğrenci aimak, örneğin matematık bölü- mûne resim sınavına sokarak ya da şar- kı söyleterek öğrencı almak kadar saçma- dır. YÖK bu karan, yetenek sınavlann- da kayırma ya da torpil yapıldığı söylen- tileri gerekçesi ile alıyorsa, denetçilerini sınavlara gönderebilir ve hiç olmazsa bu denetçilerin yazacaklan raporlar ilgili kurumlar ıçin bir aklanma yolu olur. Bu tür kararlann almmasında. yıllar- dır uzmanlaşmış öğretim üyelerine ve kurumlara danışma ahşkanlığını YÖlC'ün bu zamana kadar edinememiş olmasını biryönetsel üslup olarak değerlendirmek hiç içimden gelmiyor. Çünkü bu üslu- bun sonucunda, geleceğini güzel sanat- larda okumak olarak kesinleştirmiş olan güzel sanatlar lisesi mezunlan ile mes- lek liselerinden mezun olup da doğal ola- rak ÖSS sınavında yeterli puan tutturma şansı düşük olan öğrencilerin önünün tı- kanması ve ÖSS'de rahatlılda puan tut- turacak Imam Hatiplerle normal liselere öncelik tanınması olasılıkJan da görüle- biliyor. MEHMET BAYHAN (Yıkta Üniversitesi Sanatve Tasanm Fa- kültesi Dekam) Bu haberyeni değil, ben 7-8 yıldırtar- nşıldığıru biliyordum. Başıma geldi ve acı- anat kurumlannayetenek sınavsız, yanlızca ÖSS testleri ile öğrenci almak, örneğin matematık bölümüne, resim sınavına sokarakya da şarkı söyleterek öğrenci almak kadar saçmadır.' %^/ğrencimi konuşarak, görerek ben seçmeliyim, Rönesansın atöfyesine çırak seçergibL. Öğrencilerimin ve mezunlanmın düzeyi ile onurumu- düzeyimi-dü'şlerimi ortaya koyuyorunu' sını çekmekteyim. Ana sorun 'orta öğre- timin iyi planJanmarruş olmasıdır.' Sorun- lar orada çözülmeyince. ki sorumlusu politikacılardır, çünkü bürokratlar 'siya- sal otorite emretmeli' diye bekler, üniver- sitedeki sorunlar ne yapsanız çözülemez. Bu konuda üniversiteler de sorumludur ve hatta suçludur. Uzun yıllardır her siyasal iktidann (ye- terli birikimi olmayan ve uzmana danış- mak alışkanlığı da olmayan politıkacıla- nn) önünde hazan yaprağı oldular. başla- rını kaldınp seslerini çıkarmadılar. Yürü- tülmekte olan yetenek sınavlannın ger- çekten sorunlan var. Artısı- eksisi ile tüm bilgi binkımi YÖK'de. Şunu kabul etme- li ki, YÖK elemanlan da iyi niyetli çözüm anyorlar. Ancak sanat eğitimi yürüten bi- rimlerin gerçekleri de var. Meslek yükse- kokullan fotoğraf programı yetenek sına- vı bir emirle kaldınlıp, ÖSYM kanalı ile öğrenci geldiğinden bu yana öğrenci dü- zeyi-ilgisi ve başansı yüzde 60-70 düştü. Yetenek sınavı ile aldığımız dönemde öğ- renciler bizi didiklerdi, şimdi böyle bir şey çok az. Yirmincı tercih olarak işaret- lemiş öğrenciler geliyor ve ortada yoklar. Öğretim elemanının önemli bir sevincı de nitelikli elemanlar yetiştirmek değil miy- di? Bu değişiklik yapılırken üniversıtele- rimizde iki fotoğraf profesörü vardı, da- nışılmadı, haberimiz bile olmadı. Fotoğraf dalında tek başına yetkim ve kontenjanım olmalı, öğrencimi konuşa- rak- araştırarak-görerek ben seçmeliyim. Rönesansın atölyesineçırak secergibi. Ya- pamıyorsa hemen gider kunduracı çırak- îığına...Ben öğrencilerimin ve mezunla- nmın düzeyi ile fotoğraf öğretim üyeli- ği namusumu- onurumu-düzeyimi-düş- lerimi ortaya koyuyorum. Ben eline prog- ram verilip 'hadi şunlan öğretirgibi yap yeter' denecek eleman değilim. Seçerim, tüm sorumluluğunu da yüklenirim. NACİ CÜÇHAN (Anadolu Üniversitesi Sinema-TVöğre- tim üyesi,Anadolu l'nrversitesi Devlet Kon- servatuvan Eski Müdürü) Güzel sanatlar fakültelerinin eğitim ve- receği öğrenciyi kendisinm seçmesı çok hoş bir şey. Öğrencinin yeteneği, niteliği, okur-yazarlığı, hayata bakışı, sorumluluk duygusu, görsel yeteneği yapılan yetenek sınavı ile ölçülebilir. Yetenek sınavı bel- ki bazı bölümler için gerekmeyebilir, an- cak güzel sanatlar fakülteleri ve konser- vatuvarlar için bu smavın yapılması şart- tır. Yetenek sınavının niteliği, üzerine yük- lenen anlam tartışılabilir. Bazı önemli ay- nntılan dikkate almadan YÖK'ün böyle bir karar alacağına inanmıyorum. MEHMET T. EREM (Anadolu L niversitesi Güzel Sanatlar Fakiiltesi Dekam) YÖK'ün üniversitelerdeki bazı bölüm- lere girişte uygulanan özel yetenek sı- navlannda 'torpil yapıldığı iddialan'nı gerekçe göstererek kaldırmak istemesi- ne hiç olumlu bakmıyorum. Uzun yıllar bölüm başkanlıklan ve üst düzey yöne- ticilik yapmış ve bu yetenek sınavlann- da bulunmuş bir öğretim üyesi olarak dikkat ettiğimiz tek şey başvuran öğren- cilerin içinden en yeteneklilerini secmek- tir. Neticesi mezunlanmızın var olan di- ğer güzel sanatlar fakülteleri mezunlan içinde bizimkilerin en çok aranan ve işe alınır olmalanndan da anlaşılacaktır. Yetenek sınavı dünyanın her yerinde uy- gulanan bir yöntemdir, yeteneksiz bir in- sana ne öğretebilirsiniz? Sözlü sınav ye- rine öğrencilerin yeteneklerini ve genel kültürlenni (Güzel Sanatlar ve yaratıcı- lık açısından) ölçen yazılı test (Bilgi iş- lem merkezimizde değerlendirilen) yapı- yoruz. Sözlü sınavtn da yaran olabilir, ama bütün şaibeleri arttıran faktöroluyor. Biz bu yüzden uygulamıyoruz. Değerlendirmejürisindeki öğretim üye- leri hepsi konulannda uzman.... tzleye- cekleri yol, yetiştirecekleri öğrencilerin başan grafiğidir. Kayalık ve kurak alan- lara tanm yapılamaz, hele hele özel bir fidan yetiştirmek istiyorsanız. 'Yolunuızyolkardeşüği' Hafız mahlasıyla yazan Haydar Ergülen, Yön Yayınlan etiketiyle çıkan kitabı 'Hafiza' ile okurlarının karşısında MURAT BATMANKAYA Hafiz mahlasıyla yazan Haydar Ergülen Yön Yayınlan'ndan çıkan ilk ve son kitabı u Hafiza" ile okurlannın karşısında. Kitap- ta kayıp 11 şiir dışında, Hafız'ın tüm şiirlerini bulmak mümkün. Ilk kitap yakıştırması Hafiza için ne kadar doğru, tartışılır elbette. Yine de ilk kitap acemiliğinden hayli uzak. neredeyse bir "cBvan" hüvıyetinde olduğu iddia edilebilir. 'Kankardeşi' Ergülen gibi bulduğu sesi, nasıl yansıtacağını bilmenin huzu- ru kitabın her sayfasında seziliyor. Önce merakımızı gidermek, ardından da Hafiza'ya ilişkin kafamızda oluşan sorulann yanıtlannı almak için Hafız ile ko- nuştuk: "geçmiş zaman melegi"şiiriniz- de "adımızdan başka her şey çınl- çıplaknuş meğer / konuşsa da ken- dini elevermhor kimse" diyorsu- nuz. Bu bir anlamda Hafiz'ın yü- kiinü Havdar Ergülen'den aJma, dahası Hafiz'ı bağunsız kılmakola- rak da yorumlanabilir mi? Masum bir cinsellik Hepimiz gibi, "büen"in neyi bil- digi, ne kadar bildiği şüpheli. O yüzden şimdi yerine söz aldığım Hafiz da sözü alan Haydar Ergü- len de, eğer kıymeti varsa, ki ben- ce çok var, ya da kıymet verilirse "kardeş" sıfatında bilinmek isti- yorlar. Hafiz'ın da, benim de güt- tüğümüz birdava yok ama, sürdür- düğümüz bir yol var, ve o yolun ge- reği de "Yol kardeşT olmaktır. Ben ne Hafız'ı, ne kendimi yoldan çı- karmadan bir bahçeye davet etmek istedim. SolukJanmak için bir rao- Ia yeri değil bu bahçe. Haydar Er- gülen imzasıyla yayımladığım "Es- kjden TerzT kitabımda "Insan ild ld^dir"adlı bir şiirim vardır. şöy- le biter: "Beni iki kişi bırak / biri eleversin beni/biri suçumu üstlen- Hn". Insamn iki kişi olduğundan eminim de, şairin kaç kişi olduğu- nu hâlâ bilemiyorum. Hafiz zaten doiaşıma çıkmış bir ... kere; ama yinetemeden edemedim: "ekmek a\*vaa, aydın yemişi / arasmda nasıl duruyor hâlâ?" Hafiz'ın doiaşıma çıktığı da, tıpkı sorudaki dizelerin yeral- dığı şiir gibi rivayet. Hafız dolaşmaya çıkmış dersek daha doğ- ru olur. Zira Hafız kelimelerle pazarlık etmiyor, pazarlık için pazara çıkması gerekir ki, Hafiz'ın çarşıda-pazarda işi olma- dığı için bu da mümkün sayılmaz. Bili>orum 'merak kusuru artönr', ancak "Hafiza"da üç şey dikkatimizi çekti: a)Masum bircinsellik, b)Şiüierdearkaik ha- va hâldm olmasına rağmen küçıksız bir Türkce, c) Kafiye. Ya- nıhyor muyuz ? lşte en çok korktuğum soru, daha o şiirleri yazarken bile ba- na bu konuyu sorarlar mutlaka, nasıl cevap veririm, diye dü- şünmüştüm de, aklıma cevap olabilecek hiçbir şey gelmemiş- ti. Allahtan sen bunu "masum bir cinsellik" olarak adlandırdın da, benim kaygılanm biraz azaldı. Doğu klasiklerinde. At- tar'dan Şirazlı Hafız'a kadar güzellik, aşk ve cinsellik hep bir aradadır, "rindlerin meclisi"nde de bu muhabbetin ayn bir ye- ri, özel bir değeri vardır. Son Hafız ya da yeni Hafız diyelim, o da bir "rind" olarak yazmayı / söylemeyi seçtiği için "rub- ta güzel, manâda güzd" şairi uyannca. vücut kitabının sayfa- lan arasında da güzelliğı ariyor. Demek ki bazen bunu mah- cup bir edayla yaparken, bazen de coşup haddini aşıyor. Ben olsam haddimi aşmazdım, zaten Haydar Ergülen'in şiirleri haddini bilir. "afleşairT'olacak kadar edepli bulur kendini, fa- kat bu şiirler Hafız' ındır ve benim ona haddini bildirme yet- kim yoknır, kardeşim bile olsa! Hafiz ermiş midir Id. "Hafıza"mn ilk ve son şiir kitabı oldu- ğu iddiasında... Hem heniiz can kafesten çıkmamışken._ Hafız elbette ermiş değildir, kar- deşliğin anlamını iyi bilen bir "kar- deş". O yüzden yetinmeyi de iyi bi- lir, ki bu konuda ona tümüyle katı- lıyorum. Çünkü kardeşlik kutsaldır ve kardeşler kendilerinden çok bir- birlerini düşünür, hem benim de kar- deşlikten anladığim budur. Dikkat edersen, Hafiz'ın daha önce dünya- ya gelen "kızkardeş''i Lina Sala- mandre da bütün ömriinü, hatırası- nı, şiirlerini bir kitapta toplamıştır. ki yeni kardeşlerine kitap açıiabilsin! Hem ben de kardeşlerim Lina ve Hafız gibi nasibe inanınm, nasibim- le yetinmek isterim, onlar da nasip- leri olan birer kitapla dünya sahne- sinde görünüp, ne zaman doğacak- lannı bilmediğimdiğerkardeşin yo- lunu hasretle gözlüyorlar. 'Sesim hiç değjşmedi" • Ilk kitap yakıştırması Hafiza için ne kadar doğru, tartışılır elbette. Yine de ilk kitap acemiliğinden hayli uzak, neredeyse bir "divan" hüviyetinde olduğu iddia edilebilir. Bir dönem şiir ketimeye getip da- yanmışn. Örneğin sizde de gördü- ğümiiz gibi arOk 'öykü' >a da 'an- latma" çabası öne çıkıyor. Biraz aça- hmmı? Ben. şiir şöyle yazılırsa şiirdir, başkası şiir değildir iddiasında biri değilim. Ister şiir gelipkelimeyeda- yansın. ister her dızesi bir 'mısra-i berceste' olarak tasarlansın. ister öy- kü anlatsın, kim hangisini iyi yapa- biliyorsa. okuduğumda şiir diye ba- kıyorsam beni bu ilgilendirir, şiir keyfi verir. Ben "tek tip" şiir yazan bir şairde değilim, "EskidenTerzrdeki şiirlerle "40ŞBrwBir''de- ki şiirlerim birbirlerine benzemez ama. onlan Haydar Ergülen'in yazdığı bilinir, çünkü ilk kitabımdan bu yana sesim değişme- miştir. Değişen söyleyişim. dize kuruşum ya da biçimle ilgili arayışlanmdır. Şiir neyi gerektiriyorsa. öyle yazmak isterim. Sözgelimi ben de yıllardır "nefeslervegazeDer" yazıyorum, on- ların biçimini değiştiremezsiniz ama, kendinize göre söyleye- bilirsiniz. Hem Hafiz'ın a Hafiza"sında 150'ye yakın şiir var, kayıp 11 şıiriyle birlikte. Bunlann bir kısmı "nıes'eBer'Td ta- mamen düzyazı-şiir olarak yazılmıştır. Aslında "Hafiza"ya da bir tür "divan" olarak bakarsanız, içinde dizeyi çok önemse- yen şiirlerin de, öyküye yakın şiirlerin de, ikışer-üçer dizelik "losa kısa şnr"lerin de, yer almasımn doğal olduğunu görür- sünüz. Hem nihayet, "Hafiz" ben değilim, onun şiiri, macera- sı benden farklı. ben yalnızca elinden tuttum. Bütün hikâye de bu. şiir de bu. Cüldiken'in Yaz '99 sayısı cıktı 'Bir karikatürün anatomisi'Kültür Servisi- Yayın yönetmenli- ğiru TurgutÇevikerin üstlendiği dört aylık mizah kültürü dergisi Güldi- ken'in Yaz'99 sayısı çıktı. Giriş ya- zısırıdaTürkiye'nin 1980öncesine gö- re mizah kültürü alanında büyük me- safeler kat ettiğine değinen ve son ay- lann gelişmelerine değinen Çeviker, yeni sayıdan başlayarak Güldiken aboneliklerinin Aktif dağıtımın kar- deş kuruluşu olan Abonet şirketi ara- cdığıyla gerçekleşeceğini açıklıyor. Güldiken de Mehmet Ali Kıiıç- bay'ın 'Yol Kazası Olarak Tarikat' başlıklı yazısına Fernıh Doğan ve Ohannes Şaşkal'ın karikatürleri eş- lik ediyor. Geçtiğimiz aylarda yitir- diğimiz Salah Birsd ise Necati Aba- cı'nm çizdiği portre ve Yumıs Ko- ray'm şiiri ile anılıyor. Schneider Tempel Sanat Merkezi'nde açı- ian 'Yeni Bir Binydın Eşiğmde İnançlar' ser- gisi İzel Rozental ve Jofan A. Lent tarafin- dan tanıtılırken sergi- den seçkiler de sunu- luyor karikatürmerak- lılanna. 12 Mayıs günüyaşa- mını yitiren metafızik fikirieri ile tanınan res- sam ve çizer Saul Ste- inberg, Sarah BoKer'in Aslı Tunç"un çe\ irdiği yazısı ile anılıyor Gül- diken'de. Yapıtlanyla Picasso. Klec, Miro, Duchantp, Daumier, Beckett,PirandeOo,Ie- nesco.ChapoB ve Jw- ce'la karşılaştmlmak- taydı Steinberg. Eleştirmen EDtton Kramer 'çizimleri bir anlamda sanat tarihinin antolojileridir" diyordu onun için. Boxer"ın kapsamlı yazısına Steinberg'in çok sayıda çizimi eşlik ediyor dergide. Turgut Çeviker, 'Höseyin Rahmi Gürpınar'ın Anıs Paramparça' baş- lıklı yazısında ünlü yazann bir yılan hikayesine dönen müze yapılacak olan köşkü. kitaplan ve eşyalannın hüzünlü öyküsünü paylaşıyor okur- la. Ferit Öngören, Gırgır Dergisi ile Amerikan Mizahı arasındaki bağlan- tıyı değerlendirirken LeventGönenç Avropa'dan Üç Büyük Usta başlığı altında Gerald Scarfe, RoJando To- por ve Jean Jacgues Sempe'nın dün- ya karikatüründeki yerlerini inceli- yor. Mizah Kültür Kitaphğında yeni yayınlann değerlendirildiği dergiye Ismail Hakkı Baltacıoğlu da Şaka Üzerine. Gülmek ve Karikatürcü baş- lıklı yazılanyla katılıyor. Turgut Çeviker. Semih Balcıoğ- ta'nun "Cumlıuriyet'in 75. Yılında TürkKarikatürü" kitabını - Bir Ka- rikatürAntoiojisinin AnatDnüg" baş- !ığı altında değerlendiriyor. Çeviker "Baştansöylemekgerek; antoloji ha- zuiamak sıkınülı bir iş. Bu sdantı bir kâbus ve hatta bir kaos olarak karp- mızaçikıyor. Bakroğhı'nun derteme- sinde." sözlerıyle başlıyor değerlen- dirmesine. Bir ülke karikatürünün belirli yıldönümü anısına hazırlana- cak inceleme / antolojinin herşey- den önce metirisel düzeyde ele alınan süreci ana çizgileriyle çizmek zo- runda olduğunu ardından bu metnı yansıtacak bir antalojinin çahşmayı bütünlemesi gerektiğini belirten Çe- viker değerlendirmesinde Balcıoğ- lu'nun metin ve antoiojisinin ele alı- nan süreci yansıtmadığını gösterme- ye çalışıyor. Kitabın metin bölümüne getirilen eleştirilerde ağıriıklı olarak Balcıoğ- iu'nun bu güne kadar Türk karika- türü üzerine yayımlanmış kaynak- lardan yeterince yararlanmadığına, daha önce çeşitli dönemlerde yayın- lanmış kitabın 4. bölümünün met- ninde önceden yapılan yanhşlıklan düzeltmediğine ve hiçbir değişiklik yapmadıgına değiniliyor. BUAŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL Ölümünden 84 Yıl Sonra Yine Tevtik Fikret Ölümünden 84 yıl sonra Tevfik Fiknet'in dizeleri- ni sık sık anımsamamızjn, toplumsaiysiyasal neden- leri var. Bu nedenlerin başında, siyasal yapıya ege- men olan güçlerin, hukuk, özellikle temel haklar ko- nulanndaki, bireyin özgürlüğüne karşı tutumlan ge- liyor. Bizden sonraki kuşaklan da yörüngesine alan bir çıkmaz yaşanıyor sanki. Fikret'in bıraktığı kültür mirasında tek insandan ka- labalıklara, bireyin özgürtüğünden toplumsal özgür- lüğe ulaşma savaşımının tüm dalgalanmalannı görü- yoruz. II. Abdülhamit dönemi geride bırakılınca, yeni top- lumsal güçlere inanan, iyimser Fikret... Sahneye çıkan yeni güçlerin, kendi çıkariarı için sı- nıf olma çabalan karşısında, tepkilerini gizlemeyen düşün adamı... Bu düşün adamından kalan çoğu dizelergünümüz- de de geçerlilığini sürdürüyor. Çünku egemen sınıf olma çabası, tüm hukuk dışı hislenyle toplumsal yaşamın belirleyici gücü durumun- da. Fikret, Ittihat ve Terakki Partisi'nin "Meclis dikta- s/"nı aşağılarken, bu partinin getirdiği yasalann, top- lumsal yarar ilkesine aykınlığını vurgulamaktan çekin- medi. "Haksızlığın envaını gördûk bu mu kanun? En gamlı sefaletlere düştük.. Bu mu devlet? Devletse de kanunsa da artık yeter olsun, Artık yeter olsun bu denîzulm ü cehalet." Yaşadığımız günlerin, Tahkim Yasası'nı halkımızın başına musallat eden siyasileri, her depremde in- sanlarımızın ölümüne neden olan hırsız müteahhit- leri "afyasası" kapsamına alıp almamayı tartışıyor- larsa Fikret'in dizeleri günceldir. • • • Tevfik Fikret 19Ağustos 1915'de ölmüştü. Ziya Gö- kalp, ölümünün 2. yılında "Ümmet ruhuna, ümmet uygariığına, son ve kesin vuruşu indiren büyük bir yenilikçidir" demişti Fikret ıçin. Ümmet uygariığını, Kuran'a dayalı devlet ilkesin- den ayn düşünebilir miyiz? Bu ilke herdurumda "ka- bul" ister insandan. Şair Fikret'in bilinen özelliği us gücüne inanmasıy- dı. II. Abdülhamit döneminde yayımlayabildiği Zekâ (1898) adlı şiirinde, insanın var olması, us gücünün öncülüğü gibi çağdaşlarınca düşünülmeyen sorun- lara egilerek, "Yaşam gerçeğin gölgelerinden oluş- muşa benzemektedır'daesini yazan bu kafadır. Ide- alizme ve bu felsefeyi kottuk değneğı olarak kullanan tutuculara (demek kı iskolastiğe) karşı çıkarak, oku- muş asker ve sivil orta tabakayı aydınlanma felsefe- sinin somut dünyasına getiren de bu kafa. Karamsarlığı kaçma düzeyine ulaştığı zaman bile gelecekten umudunu kesmemişti. Çünkü doğadaki değişmelerie toplumsal değişmeler arasında koşut- luk kuruyordu. Geceler kıyamete kadar sürmeyecek, "Sabah mutlaka olacaktır". Tüm kişilikleriyle gelecegin adamı olan gençler ya- nndaki uzaytn küçük güneşlendir (Sabah Olursa -1905) "Ümidimiz bu, ölürsek biz, yaşar mutlak Vatan sizinle, şu zindan karanlığından uzak." Mustafa Kemal ve öteki ulusal kurtuluş savaşçı- lanmız, Fikret'in umutettiği gençliğin simgesi olmuş- tu Osmanlı'nın çöküş döneminde. Hapislik ve öldürülme dahil, çağdaşlaşma sıkıntı- lannın her çeşidini gögüsleyen kaç dönemin gençli- ği de Türkıye'nin umudu... TÜPk müzik endüstrisinden depremedestek • Kültür Servisi - Türk müzik endüstrisı. depremin neden olduğu olumsuzluklara. firmalannın desteği ile büyük bir organızasyon yapmak üzere bir araya geliyor. Universal Müzik. Prestij Müzik. îstanbul Plak. IDOBay Müzik. Sony Müzik. BMG Türkıye. EMI Türkiye. Ulus Plak, Foneks, Raks, Müzik Eserleri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) ve Başkanı Atilla Özdemiroğlu, Müzik Eserleri Sahıplen Grubu (MSG), Imaj. IMAGE Halkla Ilişkiler, Ömer Durak Hukuk Bürosu gibi ulusal kurum ve kuruluşlann yanı sıra Universal Müzik Almanya ve Universal Müzik Uluslararası gibi uluslararası firmalar da kampanyaya yurtdışından destek verecek bir dızi organizasyon yapmayı hedefliyor. Hollanda'da Türk Sanatlam Kongresi • ANKARA (ANKA) - Türk sanatını dünyaya tanıtmak, bu alanda yapılan araştırmalara güç kazandırmak amacını taşıyan "Uluslararası Türk Sanatlan Kongresi"nin 1 l'incisi 23-28 Ağustos tarihleri arasında Hollanda'da düzenlenecek. "11. Uluslararası Türk Sanatlan Kongresi", Kültür Bakanlığı'nın organizasyonunda Hollanda'nın Utrecht kentinde bulunan Utrecht Üniversitesi'nin katkılanyla yapılacak. Kongreye, bildirisi kabul edilen 80'e yakın Türk, 120'ye yakın yabancı bilim adamı katılacak. x { Bizabeth Taylor belini kırdı • LOS ANGELES (AA) - Ünlü sinema oyuncusu Elizabeth Taylor düşerek belini kırdı ve hastaneye kaldınldı. Taylor'un Bel Air'deki evinde perşembe gecesi düştüğü ve Cedars-Sanayi Tıp Merkezi"ne kaldınldığı bildirildi. Sanatçınm doktoru, ünlü yıldızın omurgasında meydana gelen kınğın sinirler açısından tehlike teşkil etmediğinı, yalnızca iyileşmek için 4-5 haftaya ihtiyacı olduğunu söyledi. Sağlık sorunlan olan Taylor, geçen yıl da bel kemiğini brmış, 1997'de ise beyin ameliyatı geçirmişti. Taylor'un bel sorunu, 1945'te bir film çekimi sırasında attan düşerek belini kırmasıyla başlamıştı. Gatatea Sanatevi soyuldu • Kültür Servisi - Galatea Sanat Galerisı, kimliği henüz belirlenemeyen kişiler tarafından soyuldu. Hırsızlar tarafindan çalınan 14 tablonun değerinin 15 milyar olduğu belirtildi. Hırsızlar, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Aliye Berger, Orhan Taylan ve Mustafa Ayaz gibi önemli ressamlann yapıtlannı almadılar. i Çalınan 14 tablo. Su Yücel. Avni Arbaş, Muzaffer ', Akyol, Hale Sontaş. Sarkis Günsel, Ahmed Rıza, Figen Aydıntaşbaş, Nilgün Tüzüntürk, Isfendiyar Haydar, Gülden Kut gibi ressamlara ait. Sanatseverler Galatea Sanatevi'nden çalınan yapıtlan almamalan konusunda uyanlıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle