20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 AĞUSTOS 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] 11 Sanayiye ağır darbe indiren depremin ve TÜPRAŞ'taki yangının Türk ekonomisine etkisi uzun süre tartışılacak Ekonomide yaııgııı var• Kimi uzmanlar TÜPRAŞ'ın îzmit rafinerisindeki yangının ekonomide süreceğini belirterek, akaryakıt ve tüpgaz dışında hammadde sıkıntısının otomotivden petrokimyaya, gübre sanayiinden metal sektörüne, tekstilden plastik sanayi ve kalp kapakçıklan yapımma kadar uzanan bir dizi zincirleme etkisinin görüleceğini belirtiyorlar. • Hükümet yetkilileri iyimserliklerini sürdürüyor. Devlet Bakanı Önal, makro ekonomik dengeler açısından bir geriye gidişin söz konusu dahi olamayacağını ileri sürdü. Felakete geniş yer veren yabancı basın ise yapısal reformlann ne denli etkileneceğini ve Türk ekonomisinin bundan sonraki seyrini olumlu ve olumsuz öğeleri ile ortaya çıkartarak masaya yatırdı. BANUSALMAN ANKARA-TÜPRAŞ'ın lzmit Rafinerisi'ndeki (İP- RAŞ tstanbul Petrol Rafi- nerisi AŞ) yangın, ekono- mide sürecek. Yangının he- nûz belirlenemeyen ekono- mik kaybı ve rafinerinin "force majör" ilan etmesı, tekel olan bazı kurumlann öretimlerini etkileyecek. Akaryakıt ve tüpgaz dışın- da hammadde sıkıntısının otomotivden petrokimya- ya, gübre sanayiinden me- tal sektörüne, tekstilden plastik sanayı ve kalp kapak- çıklan yapımına kadar uza- nan bir dızi zincirleme et- kisi görülecek. Rafınerinin devre dışı kalmasının 10 günlük maliyetinin 3 milyar dolar olduğu belirtildi. Dünyanın en büyük 500 sanayi kuruluşu arasında 433'üncü, petrol sektörün- de ise 45'inci sırada yer alan TÜPRAŞ, Türkiye'nin tek sıvılaştınlmış gaz üreticı- si, yani LPG dolumu yapan tek kuruluş konumunda. TÜPRAŞ'ın 4 gün boyun- ca yanan tesisı İPRAŞ'ın çevresinde 13 adet LPG do- lum tesisi bulunuyor. Döviz kaybı olacak IPRAŞ dışındaki diğer rafmerilerde dolum yapıl- sa bile tüpgazda olumsuz etkinin görüleceği belirti- liyor. İPRAŞ'taki yangının ham petrol tanklannda ol- ması ve stoklann bulunma- sı nedeniyle kısa vadede sı- kıntı yaşanmayacağı belir- tilmesine karşın, sonuçta ham petrolün işlenmesiyle çeşitli ürünler elde edildiği, bu nedenle gelecek günler- de sorunlann yaşanabile- ceği belirtiliyor. Devlet bu sıkmnyı dışalım yoluyla aş- maya hazırlanıyor. Ancak bu da büyük miktarda dö- viz kaybı anlamına geliyor. Yangın nedeniyle 1 milyon ton akaryakıt dışahmına ge- rek olduğu belirtiliyor. Türkiye'nin yıllık 32 mil- yon ton olan petrol rafinaj kapasitesinin 11.5 milyon tonla yüzde 40'ını karşıla- yan İPRAŞ'ın üretim faali- yetlerini durdurması, akar- yakıt ve tüpgazda halkın doğrudan kûllanımında sı- kıntıya neden olacağı gibi, temel girdi olarak üretim sektörlerini olumsuz etkile- yecek. TÜPRAŞ, akarya- kıt sektöründe Türkiye'de tek kurşunsuz benzin üreten kuruluş olarakda dikkat çe- kiyor. Türkiye'de özel sektör elinde olan ATAŞ dışında petrol ürünleri, Izmıt, Iz- mir, Kınkkale ve Baönan ol- mak üzere4 rafinerinin top- landıgı TÜPRAŞ'ta işleni- yor. TÜPRAŞ'ın en büyük rafinerisi Izmit'in (İPRAŞ) devre dışı kalmasının munv dan sentetik kumaşa kadar ve bütün petrokimya sek- törünün ana girdilerinin sağ- lanmasında soruna neden olacak. Yine tzmit'te faaliyet gös- teren PETKJM'in Yanmca tesisi, Tüıkiye'de karbon si- yahı üretentek kuruluş.. Kar- bon siyahı ise lastiğin ana girdisi. İPRAŞ'tan nafta hammaddesıni alamayacak olan Yanmca tesısinde kar- bon siyahı üretilememesi lastik sektöründe üretimin durmasına neden olacak. PETKİM-Yanmca tesısınin ürün verdiği tekstil, boya, mum, plastik, otomotiv sek- törü de sıkıntıdan payını alacak. îzmit'te faaliyet gösteren İGSAŞ, Türkiye'nin tek üre üreten kuruluşu olarak dik- kat çekiyor. Bu kuruluş, ra- fineridekı sıkıntı nedeniy- le gerekli akaryakıtı sağla- yamayacak. İGSAŞ, yurtiçi gübre üre- tıminin azotlu gübrelerde yüzde 30'unu, toplam güb- rede yüzde 21'lık kısmını gerçekJeştiriyordu. İGSAŞ, amonyak dışsatımıyla bir yılda 1.2 milyon dolarlık döviz girdisi sağlamıştı. Deprem nedeniyle İG- SAŞ'ta da amonyak sızın- tısı yaşandı. Yine TÜPRAŞ'ın tüm metal sanayiinde kullanı- lan "kok" ürettığine dikkat çekildi. İPRAŞ'ta yaşanan sorunun metal sanayiini de etkisi altına alacağı belir- tildi. Üretim gücü açısından 5 milyar dolar değerinde olan TÜPRAŞ'a bağlı İPRAŞ tesisinin değeri ise 2.5 mil- yar dolar düzeyinde. Bu te- sisin, arsa payı, araç-gereç gibi maliyetler dışında yal- nız yatınm bedelinin 4-5 milyar dolar olduğu kayde- dildi. İPRAŞ'taki yangınm eko- nomiye olumsuz etkisi ya- nında Türkiye'nin 200 mil- yar dolar olan ulusal geli- rinin 67 milyar dolarla üç- te ikisinin depremin yaşan- dığı bölgeden sağlandığı- na dikkat çekıldi. Makro- ekonomik dengelerin altüst olacağı, para basma yoluna gidilmesiyle enflasyonun olumsuz etkileneceği. böl- genin ve ülkenin yoksulluk sınınnın yükseleceği, nitelikli işgücü kaybının yanında işsizliğin artacağı belirtildi. Bakan önal'a göre sorun yok '5 yd geriyegtdümeyecek' ANKARA (AA) - Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Recep Önal, Türkiye'nin "beş yü geriye gfttiğjne*' dair iddialara katılmadı- ğını, ekonomik olarakbir geriye gi- dişin söz konusudahi olamayaca- ğını ileri sürdü. Bakan Önal, Türkiye ekonomi- sindeki gelişmenin kaldığı yerden devam edeceği düşüncesi içinde olduğunu belirterek, şöyle devam etü: "Yarsdannsa- nlması biraz za- man gerektirebi- lir, ama makro ekonomik denge- lerimiz açısından gerfyegidişsözko- nusudeğldkKay- bedilmiş olan ni- telikli insanlan- mızdır, onu koy- mak zaman alîr, unabizbununüs- tesnden geiriz." Ekonomik re- formlara aynen hedeflenen şekil- de devam edeceklenni belirten Ba- kan Önal, şöyle konuştu: »TBMM sakgünundenitibaraıçahşmavade- vam edecek. Sosyal GüvenHk Re- formu, Özefleştirme ve Tanm Re- formu gibi reformlan, program- lanchğı gBM hiç aksatmadan çıkar- # Meclis, salı gününden itibaren reform çalışmalannı sürdürecek # îç ve dış borç ödemelerinde sonin yok # IMF ile stand-by yapma ihtimali yüksek # Deprem tahvili çıkartılması dûşûnülebilir. Önal, IMF ile göıüşmelerin, ge- lecek aydan itibaren yeniden baş- layacağını ve görüşmeler sonra- sında, bir Stand- By anlasması ya- pılması ıhtimalinin yüksekolduğu- nu söyledi. Bu arada, Önal, Türki- ye'nin gelecek üç yıl içinde, Ülke Yardım Stratejisiçerçevesinde, pro- je kredısi olarak, Dünya Banka- sı'ndan 3 milyar dolar civannda para almasının sözkonusuolduğu- nu belirtti. Önal, Ankara Sanayi Odası Başkanı ZaferÇaglayan'ın, deprem nedeniyle artan finansman ihtiyacının karşı- lanması için devle- nn "Deprem Tab- viB" çıkarması önerisinideeleal- dıkjannı söyledi. Önal, iç borç- lanma programı çerçevesinde, ge- lecek hafta ve da- ha sonraki ihale programlarmın de- vam edeceğini, iç borçlanma programı konusunda daha önce ilan edilen ihale prog- ramında hıç bir aksama olmayaca- ğını belirtti. Bakan Önal, son borçlanmalar- da oluşan yüksek faiz konusunda ise, piyasalara müdahale edilme- diğini ifade etti. Önal, Türkiye'nin iç ve dış borç geri ödemeleri konusunda ise hiçbir sorununbulunmadığını vuıguladı. Yabancı basında Türk ekonomisi 'Hükümetin işizor 9 EkonomiServisi-Türkıye'yi de- rinden yaralayandeprem felaketi ya- bancı basındada geniş yankı uyan- dınrken, hükümetın IMF'ye verdi- ği sözlerdogrultusundauygulama- ya aldığı ekonomi programlannın ve yapısalreformlannne denli et- kileneceği ve Türk ekonomisinin bundan sonraki seyri de bütün bo- yutlan ile tartışılmaya başlandı. tngıltere'de yayımlananFinanci- al Times gazetesi bu denli malvecan kaybının yaşandığı Türkiye'de ekono- minin son derece kritik olduğu bir dö- nemde meydana gelen depremin ül- keye maliyetini ma- saya yatırdı. Gaze- tede yer alan haber yorumdaTürk eko- nomisinin geleceği iki ayn baîuş açısı ile ortaya koyulu- yor. Haberde yan- sınlmaya çalışılan olumlu tablo- lardan biri, deprem bölgesinde TÜPRAŞ dışındaki sanayi tesisle- rinde büyük bir hasann olmadığı yönünde. Ancak bu tesıslerdeki ça- kşanlarveaileleridepremdenen bü- yük yarayı alan kesim olduklan için üretim yapılamıyor. Bir diğer nokta da Batı dünyasında Türki- ye'yeuyanan sempatininekonomi- ye olumlu etki yapabileceği. Tür- • Financial Times gazetesi, hükümetin bir yandan IMF politikalan dogrultusunda ekonomiyi dûze çıkarma çabası ,öte yanda depremin yaralanmn sanlabilmesi için kamu harcamalannın artması arasında zor dönem geçireceğini yazdı. kiye'de faaliyet gösterenCitibank, Credit Lyonnais, Deutshe Bank ve Kommertzbank gibi yabancı ban- kalann yöneticilerinin görüşlerin- den yola çıkan Financial Times bu saptamasını Dünya Bankası ve IMF'den gelen yardımlardan söz ederek de destekÛyor. Haberde vur- gulanmaya çalışılan bir diğer un- sur da deprem dolaynsıyla iç tale- bin artacak olmasının ekonomiyi canlandırması. Kayıplann karşı- lanabilmesi için tasamıflann kul- lanılmaya başla- nacağına dikkat çekiliyor. Ancak yeniden yapılan- ma döneminde meydanagelecek bu canlanmanm enflasyon cana- vannıda yeniden azdırmaolasılığı yüksek olarak gö- rülüyor. Kamu harcamalannda da meydana gele- cek zorunlu artışın IMF'nin dep- rem öncesinde uygulamaya alınan reçeteleri ile ters duşeceği belirti- liyor. Haberde Ecevit hükümeti- nin bir yandan ekonomiyi düze çı- karma çabası. öte yandan depremin yaralannı bir an önce sarma bas- kısının yoğun yaşanacağı zor bir dönem geçirileceğine dikkat çekiliyor. TÜPRAŞ'ta yangının meydana getirdiği hasar ve rafinerinin 'force major' ilan etmesi tekel olan bazı kurumlann üretimlerini etkileyecek ** • • D U N Y 4 E K O N O M İ S İ N E B A K I Ş / ERGİN YILDIZOĞLU WNDRA [email protected] Genç kızın, moloz yığınının karan- lıkyanğından, dehşet içinde "aydın- lığa" bakan gözlerinde tüm dayanıl- mazağıriığıylagerçeklikvardı... Onyıl- lardır boyalı basının, tekelci cilalı imaj- lanyla, "memurum işini bilir" baya- ğılıklanyla, ekonomik yaralara mistik üflemelerle, devletimiz halleder tü- ründen pederşahi pansumanlarta ve milliyetçi güriemeierie, serbestleşi- yoruz, özelteşiyonjz, küreselleşiyoruz, çağdaşlaşıyoruz, az sabır köşe dö- nüyoruz, vaatleriyle kurulan derme çatma idolojik düzenin dış duvarla- rı, 45 saniyede yıkılınca, tüm sahte renklerin üzerini örtmeye başlayan ağır, kül rengi bir gerçekiik... Kızın gözterinden sızan, gözlerinize, oradan ruhunuza akarak karartan, boğan bir gerçekJik... ve birsoaı peki "şimdine olacak?" Canı ciğeri ölüme giderken 36 saat göçük basında çaresiz bek- teyen, gerçekliğin altında ezilen insan- lara "işin aslını" kim anlatacak? Işin aslı ne? Bu gerçekliği, onyıllardır göster- meye çalışanlardan çok umutlu de- ğil, sistemin nasıl işlediğini iyi bildi- ğinden olacak, llhan Selçuk, şöyle diyor "biri çıkar, 'Bize bir şey olmaz abi' diye ahkâm keser; bir öteki ya- pının malzemesinden çalar; beriki çalıp çırpanla iş tutar; devlet işlerini bir kenara iter; belediye gözlerini yu- mar; yurttaş üstüne düşen görevi getirmez; kentterçürükyapılarta do- nanır; hırsızlarortalıkta finkatar, kim- se kimseden hesap soramaz..." Gerçekten de, günlük yaşamın içi- ne sızan gerçekliğin, üzerini çeşitli renklere boyamak için yoğun çaba- lar başladı bile, hem de ilkel ve de ar- tık kabaktadı veren yöntemlerie. ön- ce bir günah keçisi bul. Toplumun geri kalanını bunun suçlu oldu- ğuna inandır sonra... Sonrası önemli değil... Dün, demir yol- lannı toplu taşımacılığı bir kenara itip, otomotiv ve petrol tekellerinin arzu- su üzerine ülkeyi karayollanyte donat, sonra da trafik kazalannın suçunu "trafik canavanna yükle". Bu gün de "Katilleıi", "Yine çürük inşaat. Yine hırsız ve vicdansız müteahhitler" çığ- lığıylasorumluluğu kimi bireylere yük- le. Ama ya sorun bu kadar basit de- ğilse? Ya, "trafik canavan" gibi "hırsız müteahhrt" de soru- nun kendisi değil de yalnızca dışa vuru- muysa? Sorun as- lında, ülkenin top- lumsal yaşamının tam ortasından ge- çen bir başka "fay hatbnda" yatıyorsa? Bu fay hattının bir tarafında "bırakın geçelim, istediğimiz gibi yapalım, devlet bize kanşmasın" ba- sıncı var. Diğer tarafında da, "devlet istedi- ğimizyasalan geçir- sin, itiraz edenleri içeri tıksın, battığımızda bizi kurtar- sın, borcumuza kefil olsun, krize gi- rip kurumaya başladığımızda, top- lumun suyunu sıksın bize versin, top- lumu dağılmadan, kullanımımıza uy- gun bir biçimde bir arada tutsun" basıncı... Ve ortada, bu iki basınç altında ça- tırdayan toplum, gittıkçe daha sık ve büyük olması gereken yalanlar, aşı- nan insani değerler, harcanan ya- Bir Başka Fay Hattı.. şamlar... ölümler, ölümler... Işte bu hattın üzerinde yoğunlaş- makgerekiyor, sevdiklerinın basında ağlayanlara, TV önünde "Biz böyleya- şamaya mecbur muyuz" diye sinir krizi geçirenlere olup bitenleri açık- layabilmek, en azından, insan kala- bilmek için! Ama sanınm, "büyûklerimiz", ay- nı fikirde değil. Biri TV'ye çıkıp diyor ki "Bugün suçlamakgünü değildirda- yanışma günüdür". Yann her şeyin unutulacağından, unutturulacağın- dan emin tabii. Hayır! Bugün suçla- ma, hesap sorma, en azından soru sorma günüdür, her şey ortaya dö- külmüşken, cilalı imajlar gerçekliğin gölgesi altında solmaya başlamış- ken. Örneğin: • Dünyanın en aktif fay hattı üze- rinde olup da 1902'den bu yana 112 deprem felaketi yaşayan, bir ül- • kede 100 köpeği eğitememek, bir acil müdahale stratejisine ve alışkanhğına sahip olamamak: dep- remin şiddetini bile doğru dürüst öl- çememek... • Vatandaşın, felaket bölgelerinin birinde, görev yapan TV ekibinden "Yalvannmjeneratörûnüzü yirmi da- kika için verin, yaşayan biri var onu kurtarabiliriz" d\ye yakınmasına, ade- ta dilenmesine yol açmak, • Türkiye'nin sanayi bölgesinin or- tasında, en azından tel makası, elekt- rikkaynağı gibi ilkel araç gereçlerin kıt- lığını, 36 saat son- ra bile hâlâ gidere- memek, • Depremden 36 saat sonra hâlâ gö- çüklerin hepsine kurtarma ekibi gön- dermiş olmamak, • Varlığıenazya- nm asırdır bilinen bir fay hattına rafineri, fabrika, yerleşim ye- ri kurmak, • Riskli bölgeler- de, deprem sonra- sı için tahliye mer- kezleri olarak ayrıl- ması gereken alanların yağmalana- rak yapılaştınlmasına göz yummak, • Ulusal stratejik konumu olan yer- lere 20-30 saat telefon bağlantısı ku- ramamak... • Nüfuslan yüz binlere dayanan ve tamamına yakını yasadışı gelişen imar aflan ile teşvik edilen Sultanbeyli, Av- cılargibı yerleşim merkezlerinin oluş- masına göz yummak, • Hatta ekonomiyi dışa açıyoruz, serbestleştiriyonjz, devteti küçültüyo- ruz, tarımı dışa açıyoruz, küreselle- şiyoruz diyerek, kırsal ilişkileri tahrip edip, sonra kente göçenlere sahip çıkmamak, • 1985 yılında çıkanlan 3194 sayı- Iı İmar Yasası'yla denetimi, yerel yö- netimlerin sorumluluğuna bırakarak, yasaya göre. ruhsatın alınmasını bir formalite ekine dönüştürmek, • Ruhsatsız inşaatlann oranının % 60'lara ulaşmasına göz yummak, hat- ta buna zemin hazıriamak. Sonra, birinin çıkıp Türk-lslam sen- tezi konuşmalarla laf yuvariaması, öbürünün, pederşahi edalaıia, "Dev- let, büyük devlet. Yıkılanları yeniden yapar" demesi ne anlama geliyor?.. Bu ülkenin vatandaşlan. Kendilerine yapılan bu çocuk muamelesine da- ha ne kadar katlanmak zorundalar di- ye sormak gerekmiyor mu? Bu sorulan şimdi sormazsak, emin olun yann sormaya fırsatımız olma- yacak. Toplumun ortasından geçen neo-liberal fay hattını gizleyen, ide- olojik örtünün yırtığı, gerçekiik yine dı- şan itildikten sonra dikilecek. Cilalı imajlar, vaatler her yeri kaplayacak, biri çıkıp, bize bir şey olmaz abi, di- ye ahkâm kesecek; bir öteki yapının malzemesinden çalmaya devam ede- cek; beriki çalıp çırpanla iş tutacak; devlet işlerini bir kenara itecek; be- lediye gözleriniyumacak; yurttaş üs- tüne düşen göreviyerine getirmeye- cek; kentler çürük yapılaria donan- maya devam edecek; hırsızlar orta- lıkta fink atacak; Her şey normale dönecek... Taa ki bir başka gün, bir başka yırtıktan içeri sızan gerçekiik, tüm ağırlığıyla yine on binlerce çığ- lıkla, ölümle, aşağılanmayla üzerimi- ze çökmeye başlayana kadar.. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Sorumluluk Deprem doğal afettir. Ancak işin içine insanlar- dan kaynaklanan eksiklik ve yetersizlikler girdiğin- de, afet doğal değildir. Son deprem doğal oldu- ğu kadar, belki ondan da fazla, insan afeti oldu. Bu doğru ve haklı nedenden ötürü çok kişi ve ku- ruluş suçlandı. Suçlama konusunda da başanlı de- ğildik; suçlamalar gerçek yerini bulmadı, yanlış ad- rese gönderildi. • • • Ekonomi, toplumsal yaşamın ana dayanakla- nndan biridir. Üretimden başlayan, bölüşüm vede- ğişimden geçen ve tüketimle noktalanan süreç- leri içerir; yeniden üretimle tüm bu işler yeniden başlar. Ekonomik işlemlerde taraflann kurallara uy- gun ve iyi niyetli davranacağı beklenir. Ancak, hiçbir ekonomik yapı, bu beklentiyle yönetile- mez. Tam tersine, olası yanlışları önlemek için ya- salarçıkanlır; bunlaruygulanır. Boşluk bırakılmaz, kaçak delikleri tıkanır. Ve tüm bu noktalar sürekli olarak denetlenir; eksikleri giderilir ve çalıştnlir. Tüm bunlan da devlet çarkının birimleri yapar. Satın al- dığınız sütün ya da etin sağlığa uygun olup olma- dığını siz anlayamazsınız; bunların sağlık deneti- minin sizin masanıza gelmeden, önceden yapıl- ması gerekir. ••• Bizde/conur, birikimyadatasarruf biçimidir. In- sanlar, gelirlerinden bir bölümü ile ve binbir güç- lükle konut edinmeye çalışır. Ekonomik koşullar üakonutedinmeyi, enflasyona karşı korunmanın etkili bir aracı yapıyor. Bu nedenlerle konut sek- törü ekonominin canlılığını sağlayan damarlar- dan biridir. Ancak bu olguyap//aşma sürecinin sağ- lıklı işlediği anlamına gelmez. Tersine, son dep- remin deacıyla yeniden kanıtladığı gibi, tüm kent- lerimiz, kolayca yıkılabilen kaçak yapılaria dolu- dur. Kaçak yapılaşma, yıllardır çok yaygın bir bi- çimde, en başta seçtiklerimiz olmak üzere, kamu görevlilerinin gözleri önünde sürüp gidiyor. Deprem sonrasında görüldü ki, hükümet, elin- deki insan gücünü, araç ve gereçleri ve parasal kaynaklan yıkım altında kalan insanlan kurtarmak üzere eşgüdüm içinde kullanamıyor; devlet çar- kı işlemiyor. Yerii ve yabancı yardımlar deprem- den zarar görenlere etkin ve düzenli bir biçimde ulaştınlmıyor. Başka bir soru soralım. Bugün devletin en te- pesinde bulunanlar, örneğin Başbakan, kamu mülkiyetinde bulunan kent arazilerinin tam bir dökümünü biliyor mu? Ya bunlann kimlertarafın- dan işgal edildiği açıklanabilir mi? Hükümet ve TBMM öncelikle halka bunun hesabını vermeli- dir. Elindeki halkın malı olan arsaları koruyama- yan ve toplum yaranna değerlendirmeyenlerin "vatan, millet" sözleri de boşlukta kalıyor. ••• Konut yapımı, ülkemizde, önemli ölçüde konut kooperatiflerince yürütülür. Kooperatifler, kârama- cı gütmeyen ve üyesınin çıkarını önde tutan, tut- ması gereken, ortaklıklardır. Türkiye, yıllardır, ko- nut kooperatifleri eliyle soygunlar yaşıyor. Ulke, konut kooperatifleri mezarlığma dönüşmüştür. Vahşi sermaye birikimine karşı, küçük birikimle- rin çıkış yolu sayılan kooperatifçilik, bu yanlış ve kötü uygulamaJar nedeniyle, artık, savunulamıyor. Kooperatiflerin düzgün işleyişini sağlaması gere- kenler de kamu yetkilileridir; özetle devlettir. ••• Çoğu gelişmekte olan ülkede görüldüğü gibi ül- kemizde de sermaye binkimi yanlış algılanıyor. Konutun ya da fabrikanın yalnızca yapılması önem- seniyor, bunun kendi kalitesi de bununla birlikte çevre etkileri ve uzun dönemde yaratacağı olum- suzluklar da kolayca göz ardı ediliyor. Olsun da nasıl olursa olsun, yapsın da nasıl yaparsa yap- sın anlayışı, bizdeki sermaye birikimi anlayışının temelidir. Aynı anlayış, yerli-yabancı aynmı yapıl- madan, geçerii oluyor. Ford fabrika yapsın da is- ter Çankaya Köşkü'nün bahçesine kursun söz- lerinin, başka açıklaması var mı? Oysa bu anla- yış, kesinlikle bılimsellikten uzaktır, ilkesizlik ve ku- ralsızlıktır. Denetimsiz, kuraltanımayan, ahlak değerierin- den çok uzak sermaye çıkarianna teslim olmak- tır. Bu kap kaç yöntemine dayalı sermaye biriki- mi anlayışına teslimiyet, devleti, en acı dolu gün- lerinde bile, halkına karşı duyarsız yapıyor. Oysa, halkın kendi seçtiği sıyasetçilerin, sözüm ona halkın çıkan gerekçesine sığınarak da olsa, bu gerçekten çok ilkel sermaye binkimi biçımle- rini kayınp kollamaya hiç mi hiç haklan yoktur. Eko- nomide serbestliğin anlamı başıboşluk değildir; olmamalıdır. Girişimcileri toplum adına denetlemesi gere- kenlerde, halkın vergileriyle geçinen kamu görev- lileridir. Halk, olanlann hesabını demokrasinin işleriiği öl- çüsünde seçtiklerinden sorar; sormalıdır. Çünkü gerçek sorumlular onlardır. Türkiye bu büyük acı ve yıkımdan yine büyük bir ders çıkarmalı, merkez ve yerel yönetimleriy- le devletin, halka hizmet ilkesiyle yeniden yapılan- ması, etkin ve verimli işleyişi sağlanmalıdır. e-posta: [email protected] Adapazarı Ticaret de binalar gibi çöktü Ekonomi Senisi - Depremle birlikte Adapazan'nda ticaret hayatmın yüzde 80'inin batmış durumda olduğu belirtilirken, Yalova'da da sanayi kunıluşlannın üretim yapamadığına dikkat çekildi. Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ErolÖztürk, Adapazan'nda ticaret hayatının yüzde 80'inin batmış durumda olduğunu söyledi. Öztürk, Halk Bankası'ndan 75 tnlyonluk kaynak arayışında olunduğunu bildirdi. Sakarya'nın yeni bir alana taşınması gerektiğini vurgulayan Oztürk, yeni alanlar kuruluncaya kadar ruhsat verilmemesi gerektığıni söyledi. Yalova'da ise deprem anından itibaren fabrikalann üretimi durdurduğu kaydedildi.Eczacıbaşı grubuna bağlı Ipek Kâğıt AŞ'de ve Çukurova Gnabuna ait SCA Ambalaj Sanayi AŞ'de üretim yapılamadığı bildırildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle