Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 AGUSTOS 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA
J v L J L I . UJtl. kurtur@cumhuriyet.com.tr 15
Büyücüyle yüz yıl süren titreyiş
AlfredHitchcock 100. doğum gününde sergi, sempoTyum ve retrospektiflerle anütyor
Kiltür Servisi - Yıllar önce kendi-
siyleyapılan bir söyleşide "Gelecek-
te anmsanmakistiyor musunuz?" di-
ye scrulmuştu Alfred Hitchcock'a.
"Sannıyorunr diye yanıtlamıştı ün-
lü y&ıetmen. Soru "Yani geiecekku-
şaklan düşünüyor musunuz?" diye
degutinldığınde de "Gelecek kuşak-
lar benim için ne yapü ki" demişti.
Chsa 1980'deki ölümünden bu ya-
na hiçbir vefasızlık göstermedi gele-
cek kuşaklar Alfred Hitchcock'a. He-
le 100. doğum yıldönümü için yapı-
lanlan görseydi büyük olasılıkla söz-
lerinı gen alırdı ünlü yönetmen.
Pekçoklan, 1900lerin Hitchcock'un
yüzyılı oldugu görüşünde birleşiyor..
Yönetmene yönelik ilgi son dönem-
lerde öylesine arttı ki 1983 yılında
onunla yapılmış söyleşileri derleyen
Truffaut'nun. biraz fazla ıddialı bulu-
nan "Hitchcock üzerine yonımlaryüz-
yılın sonuna kadar Marcel Proust üze-
rine yazüanlarla yanşacak" görüşü
doğruluk kazanmaya başladı. ICişisel
yaşamı, yaratıcı kimliği, çocukluk kor-
kulan ve psikoseksüel kodlamalany-
la pek çok alana esin kaynağı oldu ün-
lü yönetmen. Çok sayıda biyografisi.
kendisiyle yapılan söyleşılerin derle-
meleri, filmlerinin perde arkalannı
anlatan kitaplar. onunla çalışmış olan
sanatçılann anılan, filmlerindeki kor-
ku taktiklen ve yınelenen motifler üze-
rine yapılan ıncelemeler. her sahnenin
hatta her karenin çözümlendiği akade-
mik araştırmalar şimdiden bir kütüp-
haneyi dolduracak sayıya ulaşmış du-
rumda.
'Kaleidoscope'tan bir bölüm
13 Ağustos 1899'da dünyaya gelen
Hitchcock'un doğumunun 100. yıh
tûm dünyada çeşitli etkinliklerle kut-
lanıyor. Istanbul Külrür ve Sanat Vak-
fi tarafindan geçen nisan ayında düzen-
lenen 18. Uluslararası tstanbul Film
Festivali'nde de bir dizi filmi gösteri-
len tngiliz yönetmen, öncelikle ABD'de
Hitchcock un dostu. yönetmen Peter
Bogdanovich tarafindan düzenlenen.
onur konuğu Sapık'ın yıldızı Janet
Leigholan bir dizi etkinlikle anılacak.
Unlü yönetmenin anısına Ameri-
kan Film Akademisı bu gece Holly-
wood'da bir anma toplantısı düzenlı-
yor. New York Modern Sanatlar Mü-
zesı'nde açılan 'Hitchcock: Behind
the Silhouette' başlıklı sergi ise 17
Ağustos'a dek sürecek. Sergi, yönet-
menle ilgili çeşitli poster. fotoğraf ve
belgelerden oluşuyor. Kentte düzen-
lenen diğer etkinlik de. New York Üni-
versitesi'nde bugürıden başlayarak 17
Ağustos'a dek sürecek olan bir sem-
pozyum. 'Hitccock: ACentennialCe-
lebration
1
başlıklı sempozyuma Janet
Leigh,Tippi Hedren, Eva Marie Saint
ve Camilk Pagtia konuşmacı olarak ka-
tılacaklar.
Ünlü yönetmen Avrupa'da da unu-
tulmuyor. Paris'teki Cınemateque Fran-
çaise 20 Ekim'de başjayacak bir Hitch-
cock retrospektifınin hazırlıklan için-
de. Yann sona erecek Locarno Film
"Gerçeğin ardında gizieneni görmeyi öğretti." (Fotoğraf: ARA GÜLER)
Festivali'nde de yönetmenin 100. ya-
şı, restore edilmiş 'Kuşlar' Fılminin gös-
terimiyle bugün kutlanıyor. l -11 Ey-
lül tarihleri arasında gerçekleştirile-
cek olan Venedik Film Festivali'nde
ise. Hitchcock'un ölümü nedeniyle
çekimleri tamamlanamayan 1980 ya-
pımı 'Kaleidoscope' fılminin bugüne
dek hiç görülmemiş 20 dakikalık bö-
lümü ızleyiciyle buluşacak. Festival-
de aynca yönetmenin 1972 yılında
çektiği 'Frenzy' ve diğer bazı filmle-
rinin çekim öykülerini anlatan filmler
gösterilecek. Yönetmenin doğum ye-
ri İngıltere'de de bir evi kızı tarafin-
dan ziyarete açılacak. lngiliz Film Ens-
titüsü iki aylık bir Hitchcock retrospek-
tifi düzenleyecek.
Korkunun yönetmeni
Hitchcock'un sinema felsefesi, ız-
leyicinin kendisiyle yüzleşmesini sağ-
layacak ahlakı şoklaryaratmak üzeri-
ne kuruluydu. Her zaman korkunun,
gerilimin ve vicdanın yönetmeni ola-
rak anıldı. Amerikan Film Ensritü-
sü'ne veda ettikten ve Sir unvanını al-
dıktan sonra 1980 yılında yaşamım
yitirdiğinde. Hitchcock'un çocuklu-
ğuna ilişkin sırlar da sonsuz karanlı-
ğa gömülüyordu.
Hitchcock için söylenmeyen söz de
kalmadı bugüne dek. Hakkında ya-
yımlanan bir kitapta gizli eşcinsel ol-
duğu ortaya atılıyor. bir diğerindeyse
'sapık' karakterinin aslı olarak tahlil
edıliyordu. Sapık filminin. lncil gibi
kutsal bir başyapıt olarak değerlendi-
rilmesiyle ilahi bir figüre de dönüştü-
rülen ilk yönetmen oldu.
Sinema dünyasında bir ekol yarat-
mış olmasına karşın, bugün hâlâ Hitch-
cock'a hak ettiği değerin verilmediği
görüşünde olanlar var. Örneğin TuHk)
Kezich. Corriere della Sera gazetesin-
de yayımlanan yazısında ustanın film-
lerinin kalitesinin yıllar boyunca önem-
senmediğini öne sürüyor. Kezich, dün-
yanın en büyük yönetmenlerinden bi-
ri olarak değerlendırdiği Hitchcock'un,
gerilim sinemasının smırlannı zorla-
yan bir ifade gücüne sahip olduğu an-
cak bu gücün uzun zaman göz ardı
edildiği kanısında. Kezich, tüm film-
lerini görme kaygısı taşıdıği yönet-
menlerden birinin Hitchcock olduğu-
nu belirtiyor.
Değerini geç de olsa anlayan sine-
ma dünyası ve kendisine her zaman sa-
dık kalan izleyicilerinin yanı sıra ba-
zı yönetmenler için de gerçek bir us-
ta, gerçek bir öğretmen o. Örneğin
Fransa'da Hitchcock retrospektifini
gerçekleştiren Claude Chabrol, ilk
karşılaşmalannı anlattığı röportajında
'Bize insan ruhunu incekmeyi öğreten
adam' olarak söz ediyor ünlü yönet-
menden: "Bendebirçok diğer sinema-
cı gibi onun sayesinde star oldum. Bir-
çok filmimin ardında. Hitchcock'un
bir yapıunın etkileri bulunabiür. Onun
sinemasL bana gerçeğin ardında giz-
leneni görmeyi öğretti."
Şüpheyi çözümleyen büyûcû
Chabrorün, 1957 yılında EricRob-
mer'le biriikte yayınladığı ve içindeyö-
netmenle olan konuşmalannın da bu-
lunduğu bir de Hitchcock kitabı var.
Kitapta. yönetmenin filmlerinde izle-
diği Tann, kader ve itiraf üzerine sor-
gulamalanndan söz ediliyor. Chabrol,
"Bize' şüphe" ekip, daha sonra o süp-
heyi çözümlemeyi öğreten biiyücü-
müz" diyor Hitchcock için.Chabrol'un,
izlediği en kötü Amerikan filminin
hangisi olduğu yolundaki sorusunu
ise 'Hepsi' diyerek yanıtlıyor usta yö-
netmen. Polıslerden her zaman kork-
tuğunu ve şeytana inandığını da söz-
lerine ekliyor: "Nasü inanmam; şey-
tan hepünizin içinde!"
Chabrol'e göre Hitchcock'un film-
lerinin merkezini kesinlikle 'suç kav-
ramı' oluşturmuyor. Suç öğesi, ruhun
ikilemlerinin ve ahlaki sorulann tah-
lil edilmesi için bir araç, bir paravan
olarak kullanılıyor. Hitchcock'un film-
lerinde en çok etkilendiği noktalar-
dan birinin, olay örgüsünün ardında
mutlaka ahlaki bir sorgulamaya yer
verilmesi olduğunu söylüyor Chab-
rol. Hitchcock'un edebiyattaki karşı-
lığı olarak ise ünlü yazar Simenon'u
gösteriyor.
Geride 53filmbıraktı
1922'de çektiğ yanm kalan ilk fil-
mi Number 13'ten 1976'daki son fil-
mi Family Plot'a kadar 53 filme im-
za atan yönetmenin, beyaz ekran için
hazırladığı ve bir dönem TRT televiz-
yonundada gösterilen kısa filmlerinin
sayısı da 365'e ulaşmış. 20'sini ken-
disinin yönetip diğerlerinde süpervi-
zör görevini üstlendigi ve her biri or-
talama iki günde tamamlanan televiz-
yon yapımlannda bile kalitesinden as-
la ödün vermedıği görülüyor.
Hitchcock'un ardında bıraktığı si-
nema fılmlerinden söz etmek gerekir-
se. en önemlileri Şantaj, Cinayet, 17
Nıunara, Çok Bilen Adâm, Otiız Do-
kuz Basamak. BirKadın KayboMu, Re-
becca, Şüphe. Öidüren Hanralar, Aşk-
tan da İstün, Sahne Korkusu, Cina-
yet Var, Arka Pencere. Ölüm Korku-
su, Sapık, Kuşlar ve Topaz olarak sı-
ralanabilir.
Oyunculannm gözüyle setteki yönetmen 'Sir Alfred Hitchcock'
üstü bir film bu
y
Usta yönetmen Anthony Perkins'le biriikte.
DOR1S DAY: 'Çok Büen Adam'ın çekimleri-
ne başlarken Hitchcock bana rolümle ilgili tek
kelime söylemedi. Her çekim gününden sonraoyu-
numla ilgili bir yorumda bulunmasını bekliyor-
dum, ama o hiç konuşmuyordu. Bir hafta sonra
sıkıntıdan ağlamaya başladım ve bu sessizliğın-
den oyunumdan memnun olmadığı sonucunu çı-
kardığımı söyledim. Çok şaşırdı \e şöyle dedi:
"Abartırsan tabii ki müdahale ederinı. miıncu-
luğun düşerse de a>ıu şeyi yapanm. Ancak her
şey hiken ne >apmamı isterdin ?
r
JA.V1ES STEVN'AKT: Sessız sinemayla başla-
dığı için Hitchcock diyaloglardan çok harekete
önem verirdi. 'Çok Bilen Adam'ın Albert Hall'da-
ki bir sahnesinde Londra Senfoni Orkestrası ça-
larken Doris Day 'le merdivenden inecektik ve ben
ona bir şeyler söyleyecektim. Uzun süre bu sah-
neye hazırlandık ve sonunda problemsiz çektik.
Ancak Hitchcock 'Tekrarlajahm' dedi \e ekle-
di; "O kadar yüksek sesle konuştun ki müzik du-
yubnadı; bu kez hiçbir şev söv leme ve endişeli göz-
lerle Doris'i izte." Bence o sahnede söyleyecek-
lerim önemhydi, ama onunla çahşırken sahne-
lere yorum getirmek olanaksızdı. Bir tek sahne
geçerliydi: Onun kafasındaki.
A1STHON\ PERKINS: Bana 'Sapık'ın konu-
sunu anlatırken sahneleri filmdekınden çok da-
ha ürkütücüydü. Sonra bana bu tipin nasıl giyin-
mesi gerektiğini sordu. Hiçbir fıkrimin olmadı-
ğını söyledim. Bir yerden üç yüz dolar çıkardı
ve "Gk, hangi elbiseyi istiyorsan al" dedi. Oyun-
culanyla aralannda geçenleri bir yerlerde oku-
muştum, ama bana karşı hep sabırlı ve nazik
davrandı. Bazen sette tansiyon arttığında o hep
yaptığı espriye başvururdu: "Alü üstübir füm bu."
SYLVIA SIIMSEY: Tüm sahneleri kafasında da-
ha önce belirler, her şeyi, akışı yerli yerine otur-
turdu. 'Sabotaj'da Oscar Homolka'nın \iicudu-
na bakacaktım. O zamanlar böyle şeylere alışık
değildi oyuncular. Benim için de zor olacaktı. An-
cak bana çok sıcak davTanarak serbest bıraktı. Sa-
dizmini yansıtmadığı nadir oyunculardan biriy-
dim. Bana neden böyle bir ayncahk gösterdiği-
ni sonradan anladım; çünkü o filmde ondan kat
be kat fazla para alacaktım.
JESSICA TANDY: Zor olan her şeyi çok se-
verdi. Herkes teknik açıdan olanaksız dediği için
'Kuşlar'ı çekmeye karar vermişti. Ancak yine de
sorunlar yaşamıştı. Son sahnede arabayla uzak-
laşırken etrafta kuşlar hareketsiz duruyordu. As-
lında son kez saldırmalannı planlamıştı. ama bir
şeyler yolunda gitmeyince Hitchcock fikir de-
ğiştirip 'rahatsız edici' bir sahneyle bitırmeyi
yeğlemişti. .
'Neden sanşııüan seçiyorum?'
StNEMA: Hiçbir zaman hayatın
bir bölümünü filme çekmem:
çünkü onlan her an yaşamak
mümkündür. Tamam, sinema
yaşamın kendisidir. ama sıkıntılı
dönemleri hep montajda
kesilmiştir. .' -
ELEŞTtRMENLER: O
eleştirmenle karşılaşırsam. yazısını
okuduktan sonra bankaya
milyonlanmı almaya giderken
ağladığımı söyleyeceğim.
F1GÜRAN HİTCHCOCK:
Önceleri beyazperdeyi kaplamak
için filmlerimde gözüküyordum,
sonralan bir saplantı oldu, en
sonunda da hoş bir espri. tnsanlar
benim sahneyi bekledikleri için ilk
beş dakika içinde görünüp onlann
rahatça filmi izlemelerini
sağhyorum.
EDEBİYAT: iki keçi bir bestseller
romandan aktanlan filmin
bobinlerini yiyormuş. Biri diğerine
şöyle demiş: 'Kitabı tercih ederim
doğrusu'.
OYUNCULAR: 'Bütün oyuncular
hayvandır' lafını benim
söylediğimi yaydılar. Oysa ben
yalnızca filmde oynarken tiyatroda
da sahneye çıkan ve setten kaçmak
için sürekli saatine bakanlan
kastetmiştim.
ŞOK SAHNELERİ: Amacım halkı
ahlaksal şoklara uğratmaktı. Ancak
insanlık o kadar duyarsızlaşmış ki
şimdi tüyleri bile ürpertemiyoruz.
DİYALOGLAR-.Filmdeki
konuşma sahneleri diğerlerinin
arasında kaybolup giden bir gürültü
gibi olmalıdır. Filmi film yapan ise
görüntülerdir.
SEKS: Seks çok ortalıkta
gerçekleşiyorsa çekicilik bitmiş
demektir. Neden sanşın ve gizemli
kadınları seçiyorum ? Çünkü bu
işin piri. hanımefendi gibi gözüküp
yatakta fahişeleşen kadındır.
KİTAPLAR: Hiç kitap
okumuyorum, çünkü hemen
aklıma ondan nasıl bir film
çıkabileceği fıkri saplanıyor ve...
OTOMOBİL: Hitchcock arabasını
yalnız ailesini pazar günleri
kiliseye götürürken kullanırdı. Kızı
Patricia'nın bu yolculuklarla ilgili
bol kötü anısı var. Ancak babası
her seferinde kiliseye giderken
Tann'nın kötü bir şey olmasına
izin vermeyeceğini söyleyip onu
teselli edermiş.
TIPPI HEDREN: Tippi, Marnie
fılminin setinde kimsenin cesaret
edemeyeceği bir şey yaptı ve
benim şişman olduğumu söyledi.
KÖTÜLÜK: Ne kadar kötü
olursanız film o kadar başan
kazanır.
t? Agustos 1899da dogmu«tu.
•Sapık^ rtiminİD setimie (196«».
•Arka Pfcnceıe' (1954).
'KoşJar' (1%3).
Lıj/.vt'/ yaşamı,
yaratıcı kimligi,
çocukluk korkuları vc
psikoseksüel
kınllııımthtnyla pek çok
alana esin kaynağı oldu
ünlü yönetmen.
'Cİnas^t Var* (1954).
KEDİ GOZU
VECDt SAYAR
Daha Gidecek Çok
Yolumuz Var
"Entel" yazarlann eleştirilerine tahammül ede-
meyen Kültür Bakanımız, kolluk güçlerinden bir
"Zaptiye "yi üstümüze göndermeseydi, bu hafta si-
ze Anadolu'nun dört bir yanında düzenlenen şen-
liklerden söz açacaktım. Amasya'da Hakan Erdo-
ğan'ın girişimci kişiliği sayesindegerçekleşen "Gü-
neş Tutulması Şöleni'nden, Hacıbektaş'ta, Boz-
caada'da, Izmit'te ve başka kentlerde önümüzde-
ki hafta düzenlenecek şenliklerden... Bir de sev-
gili Mustafa Oğuz'un Açıkhava'da düzenlediği
konser dizisinden.
Istanbul'un en büyük gösteri mekânı Açıkhava
Tıyatrosu'nda şu sıralar her gece başka şenlik ya-
şanıyor. Sezen Aksu ile biriikte "Suyundan da
koy..." diye göbek atan Candan Erçetin'le Rume-
li türküleri söyleyen Istanbul'un müzikseverieri,
Leman Sam'la yeniden buluşmanın keyfınden de
mahrum kalmıyor. Sam, kızı Şevval'in yazdığı bir
şarkıyı onunla biriikte seslendirirken "çağdışı sol-
cular'dan oluşan görkemli bir koro onlara eşlik
ediyor; "Daha gidecek çok yolumuz var..."
•••
Çelişkiler ülkesi Türkiye'de olupbitenlerin dün-
yanın aklını kanştırması boşuna değil. Bir yanda
şenlikler, üst düzeyde uluslararası etkinlikler bir-
birini izliyor. Öte yanda yazarlar, karikatürcüler,
"düşünce suçlusu" olarak hapislerde yatıyor... Is-
mail Beşikçi, Eşber Yağmurdereii, Yatçın Kü-
çük, daha niceleri... Uygar toplumlar anlamakta
güçlük çekiyoriar elbette. Düşüncelerinden ötürü
insanları suçlu ilan etmeyi alışkanlık haline getiren
birtoplumda, insanların giderek duyarsızlaşması,
düzenin akıl dışı uygulamalarına tepkisiz kalması
da çok kolayiaşıyor. Eskilerin deyişi ile bu uygula-
malara "muaüyet kesp ediyor" ınsanlanmız, yani
alışıyor...
Şenlikleri, insanlara yaşama sevincini pekişti-
ren, barış ve dayanışma duygulannı güçlendiren
etkinlikler olarak degerlendiren kediler, olanaklan
ölçüsünde bu etkintikiere destek vermeye, katıl-
maya çabalarlar ülkemizde. Ne yazık ki bu coşku-
yu paylaşmak her zaman mümkün olmuyor.
Geçen hafta iki haber yer aldı gazete sütunla-
nnda: "Tunceli MunnrŞenliği'nn yasaklanması ve
"Dünya Gençliğinin ören Buluşması'no bürokra-
tik oyunlar sonucu -bürokratlann topu birbirlerine
atarak, izin vermekten geri durmaları yöntemiyle-
iptal edilmesi.
Bu engellemeler, düşüncenin yasaklanabildiği bir
toplumda artık kimseleri şaşırtmryor. Daha da kö-
tüsü, fazlaca kızdırmıyor bile. Dedim ya, alıştık bu
olanlara. Birkaç yazanmız dışında kaç kişinin se-
sini duydunuz?
• • •
Bu ortamda, sanatçı dostlann Hakkâri'ye tayi-
nim konusunda verdikleri tepkiler gerçekten çok
mutlu etti beni. Genellikle güzel sözleri bir insanın
ardından söylemeyi yeğleyen bir toplumuz. Ya-
şarken bu övgüleri okumak kaç sanatçıya nasip
olmuştur? Bu yüzden mutluyum elbette. Bir yan-
dan da keşke bu boyutta bir dayanışmayı hapis-
teki dostlarımız, yasaklanan etkinlikler için de ger-
çekleştirebilsek diye düşünmeden edemiyorum.
Dünkü Cumhuriyet'te yayımlanan soruşturma-
da görüşleri sorulan sanatçılann bir bölümünün ya-
nıtlan uzun geldiğinden sayfaya sığmamış. Örne-
ğin Mahir Günşiray, yazısının sonunda şöyle de-
miş: "Aydınların tepki vermesi güzel de, esas so-
run halhn tepki vermesi. Ekmekyapmanın, ekmek
yemenin yasaklandığını, ekmek tarifeleriyazanla-
nn cezalandırıldığını düşünün, buna tepki vermek
ne kadar doğalsa, yazar ve sanatçılara ceza mad-
deleri uygulayanlara da tepki duyulabildiği zaman,
iyi bir noktaya geleceğiz. Çok mu romantik bul-
dunuz? Peki, ya nasıl olacak?"
Mahir'in sorusu üzerine düşünmekte yarar var.
Sanata ve düşünceye getirilen yasaklann "ayıp"
ve "suç" olduğunu toplumun geniş kesimlerine
anlatmak için yeterli çaba gösteriyor muyuz aca-
ba?
•••
Gördünüz mü, "Zaptiye"ye sataşacaktık, yeri-
mizkalmadı. Birteksoru sormaklayetinelim: Per-
tev Naili Boratav'ın cenazesine Kültür Bakanı
adına çelenk gönderilmiş mi, gönderilmemiş mi?
Hadi, biraraştırıverin bakalım. "Sahibininsesi"o\-
mak, bakanın söylediklerini "Tann kelamı" belle-
yip, araştırmadan yazmak "Zaptiye"liğin raconu-
na uymaz.
Anna Kapenina'mn Uletleri
satışa sunuldu
• Kültür Servisi - Macar Devlet Opera ve Balesi'nin
5. yılmı kutlayan Genç Pamukbank Sanat
Etkinlikleri'nde 1-5 Eylül tarihleri arasında
sahneleyeceği Anna Karenina Balesi'nin toplu
gösterisi 5 Eylül Pazar gecesi gerçekleşecek. Harbiye
Açıkhava Tiyatrosu'nda sahnelenecek olan balenın
biletleri bugünden itibaren lstanbul'daki tüm
Vakkoroma mağazalan ile Nişantaşı D&R
mağazalannda satışa sunulacak. Biletler 10 milyon, 7.5
milyon ve 5 milyona satılacak. Biletli gösteriden elde
edilecek gelir, tarih alanını sivil topluma kazandırmaya
amaçlı kolektif bir müdahale projesi olarak 1991
yıluıda çalışmalanna başlayan Türkiye'nin ekonomik
ve toplumsal tarihi alanında çok sayıda çalışmaya imza
atan Tarih Vakfı'na aktanlacak.
9. Akbank Caz Festivaü
• Kültür Servisi - 9. Akbank Caz Festivali 7-19 Ekim
tarihleri arasında müzikseveTİeri çağdaş cazın
temsilcileriyle buluşturacak. Festival 7-16 Ekim
tarihleri arasında Istanbul'da Sabancı Center, Cemal
Reşit Rey Konser Salonu ve Babylon'da, 15-17 Ekim
tarihlerinde Ankara'da, 18-19 Ekim tarihlerinde de
tzmir'de gerçekleşecek. Pozitif 'in düzenlediği
etkinlik süresince konserlere ek olarak sanatçılarla
biriikte çalışma gruplan. konser sonlannda
Babylon'da jam session'lar gerçekleştirilecek,
Aksanat'ta fihn gösterilen yapılacak.
BUGUN
• BEYOĞLU SİNEMASIYAZ ŞENLİĞl'nde
Ka>ıp Otoban adlı film gösteriliyor. (251 32 40)
• RUMELİHİSARI KONSERLERİ'nde saat
21.30'daZerrinÖzeryeralacak. (287 84 81)
• HARBİYE AÇIKHAVA TİYATROSU'nda saat
21.00'de Goran Bregoviç'in konseri izlenebilir.