Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 AĞUSTOS 1999 PAZAR
10 P A Z A R Y A Z I L A R I dishab@cumhuriyet.com.tr
Yürüyorum, düşünüyorum ve yaşıyorum
"Ağzunda bal gibi bir türkü/cıkanm bu
yokuşu/
ağzunda bal gibi bir türkü/kazanınm
çocuklanma ekmek parası_" (A. Kadir)
Sabah erken, yürüyorum. lşime
gidiyorum. Stockholm yeni uyanmakta.
Benzeri az görülmüş bir yaza teslim
olmakta. Metrodan iki durak önce
iniyorum. Diğer zamanlarda bindiğim
otobüsü de es geçiyorum. Günlerdir
olduğu gibi, bugün de güne yürünerck
başlanacak. Üstelik yanımda siz
olacaksınız.
Adını kent merkezındeki gölle deniz
arasındaki arktan alan Slussen'de
iniyorum metrodan. Sağım deniz; solum,
bu kentin ilk merkezi olan "Eskjşehir"
adlı adacık. Caddeyle kaldınm arasındaki
bisiklet şeridinde kent merkezine doğru
akıyor bisikletliler. Uzun bacaklı, ince
belli ve geniş omuzlu genç kızlann uçuşan
saçlan, göz belleğimde, düşük enstantane
- ile çekilmiş hareketli bir objenin negatife
uzayarak yakalanması gibi sanşın bir iz
bırakıyor. Olgun yaşın keyfini çıkarmakta
olan orta yaşlı kadınlar ise kask takmayı
ihmal etmiyorlar.
•Adacığın nhtımına bir çeşit dolmuş
motorlan yanaşmakta. İşte 8.10'da
Roslagen geldi bile. Daha sonra gıdip
Yeni Köprü lskelesi'ne kalan yolculan
• bırakacak. Az ileride, nhtımın geniş
yerine Malta bandıralı bir gemi yanaşıyor.
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
Hız kesip bekJiyorum. Mürettebat
Filipinli, yolcular Japon. Adı şiir gibi:
"Çiçeğin ŞarksT. Sizin için bir yere
kaydediyorum bunu.
Az ileride, dev bir kibrit kutusu gibi olan
Saray var. Denize bakan cephesindeki iki
aslan ağzından su akıyor önündeki
kurnaya. Kral Oscar II zamanında,
"Parlamentonun kattasıyta" 1898-1902
yıllan arasında yapılmış. Karşısmdaki
gemilerden biri eski Viking gemisi
görünüşünde. 7.5 milyon lira öderseniz iki
saatlik bir tura katılabilirsiniz.
Akuıb Köprüsü'nü geçiyor, Rüzgârlı
Yanmada'ya sapıyorum. Sahil Caddesi'ne
ulaşmanın en kısa yolu bu. Sağımda
Grand HoteL Büknt Ecevit dahil, kimler
kalmadı ki burada?!.
Yolun, ya da çok sevdiğim bir gerçek
insanın nefıs Türkçesiyle güzel bir şarkı
gibi telaffuz ettiği sözcükJe
"güzergâhunın" orta noktasına
yaklaşmaktayım. İşte, Yeni Köprü
Iskelesi'nde botlar, hanl hanl bu uzun yaz
gününe hazırlanmakta. Hepsi martı beyazı
renkte. Bol bol çilek -burada tam
mevsimi-, beyaz şarap, bira yükleniyor.
Yaz günleri uzun çünkü. Şu sıralar
Stockholm'de hava 23.00'den sonra
karanyor. (Kışın da anamızı ağlatıyor,
ama o ayn konu.)
İşte "Çflekçitaz",tenteli çekçek
arabasının arkasındaki yerini almış bile.
Çilek, kiraz ve ahududu satıyor. Hepsi
küçücük karton kutulara konulmuş. Şirin
bir kız. tleride onu bir öyküme koyacağım
-sıcak o kadar vurmadı başıma-. İki kutu
ahududu alıyorum ondan. tş
arkadaşlanma ikram edeceğim. Aklıma
bir anı geliyor Brigitta Stenberg adlı
oldukça çapkın yazann bir öyküsünü
çevirmiştim. Orada Danimarkalı bir
kadının gögüs uçlan ahududuya
benzetiliyordu. Yayıncım Serfaat (Baysan)
tepki göstermiş ve "Ahududu oimaz, çilek
oiimuı" demiştı. Bu anı, benim "Çiçekçi
kn"la değil, yalnızca ahududuyla ilgili.
Yanlış anlaşılmasın!
Stockholm" ün Fenerbahce si Sahil
Caddesi'nde yürüyorum. Caddenin
ortasında ağaçlıklı iki yol var: Biri
yayalar, öteki bisikletliler için.
Apartmanlar bu yüzyılın başlanndan.
Oturanlar da, eh işte, Bağdat
Caddesi'ndekiler gibi.
Serdümen Sokağı'nın karşısına
vardığımda yolun yansını geçmış
olacağım. Ben Slussen'den yola cıktığım
anda kalkan 76 numaralı otobüsün bir
sonraki seferinde olanı orada beni
geçecek. Benzinciye girip küçük bir
plastik şişe portakal suyu alacağım. O da
benim benzinim. Kapının önündeki
Cebelüttank bandıralı, yanm köfte
gemiye bakarak içeceğim.
Serdûmen Sokağı'nın yukansında Sessiz
Sokak var. Bir gün de oradan geçeceğim.
Adı nefıs olduğu için. Hiçbiri
Istanbul'dakılerle yanşamaz, ama o başka
konu. Birazdan bu yol bitecek. Ankara'da
Oran'ın oradaki yürüyüş yoluna benzer
yola sapacağım. Çakıl yolda Kanada
kızlannı ve ördekleri göreceğim. Bir de
köpek gezdiren erkencileri. Sağımda, bu
güzide semti denizle birleştiren, sonradan
yapma kanal olacak. Nobd Sokağı'na
sapana kadar bu sakin, yeşil, serin yolda
yürüyeceğim.
Bir an duralayıp suya basınca yavru
levrekleri ve akbalıklan göreceğim.
Yaklaşık 45 dakika yürüyor olmanın
verdiği o tatlı yorgunlukla şöyle bir
doğrulduğum zaman, alnımdaki teri hafif
ve serin bir meltem silecek. tçimde
yayılan huzur duygusu, aklıma o uzak,
ama bana en yakın kentteki insanı
getirecek. Mutlak o an beni düşünmüş
olacak. Bir günü daha yaşadım ve
kazandım. Ustelik gün henüz başlıyor...
Cep telefonu tatilde cep yakıyor
M U N I H
EROL
ÖZKAN
Almanlar sonunda bizden bir hayli geç kalmış
olsalar da (!) cep telefonu alışkanhğını yeni yeni
edinebildiler. Her türlü teknik yeniliğin çığ gibi
yayılıp benimsendiği ülkemize bakıp da şaşıran
ve gıpta eden Alman milleti, cep telefonu
salgınının kendi ülkelennde yeni yeni yayıldığını
görüyor. Önce dizi fılmlerde bol bol sergilenen
bu mübarek alet, ilk önce gençlenn elinde bir
oyuncak olarak görüldü... "Günümüzün modası
canım işte geiir geçer" diye kafa sallayan yaşlı
kuşak da sonunda pes edip cep telefonunun
gerekliliğine ve pratikliğine inandı.
Yıllar önce "fetiş" ya da "sınıf atlama aleti"
olarak algıladıgımız. "yuppie özentisi"
dediğimiz. herkesin birbirine "hava attığı" bu
yeniliği sonunda çaresiz herkes kabul edecek gibi
anlaşılan. Evet, Almanya'da 15 milyon kişide cep
telefonu var. Ve bu sayı çığ gibi büyüyor... Her
markadan irili ufaklı ve çok fonksiyonlu bu "cki
aletterin" sevdalılan da çoğalıyor... Hatta
koleksiyonculan bile çıkmış. Günümüzün
modası ya da aksesuvarlan olarak kabul
edeceğimiz bu sükseli ve marifetli küçük araçlar,
gevezeliğin dozunu kaçıran konuşkan sahiplerine
aslında pahalıya mal olmuyor değil hani. Hele
hele tatillerde cep telefonlan artık cep yakıyor...
Özellikle dinlenmek nedeniyle başka ülkelere
gidildiginde, yapılan görüşmeler sahibine
pahalıya patlıyor. Almanya'dan alınan cep
telefonunun yabancı ülkelerde en güçlü telefon
ağını aradığı ve sonunda bunun hiç de ucuz
olmadığını uzmanlar belırtiyorlar. Örneğin yine
Almanya'dan cep telefonunu arayan birisınin
telefon sahibinin nerede olduğunu bilmediğinden
sadece Almanya sınırlan icinde ödeme yaptığını,
oysa yurtdışında yapılan görüşmelen cep
telefonu sahibinin ödeyeceği ve bunun da "tuzhı"
olduğunu yine teknısyenler belirtiyorlar. Hatta ve
hatta telesekretere bağlanmamış cep telefonunun
dakikasının 14 marka kadar çıktığını
hesaplamışlar. Almanya'da cep telefonu
hizmetleri sunan Dl, D2, E-Plus ve Viag
Interkom'un (E2) aşağı yukan 90 ülkeyle
anlaşması bulunduğunu E-Plus ve E2 telefon
hattına sahip olanların. dış ülkelerden her ülkeyi
arayabilmeleri için "Dual-Band" cep
telefonlanna sahip olmalannı uzmanlar
belırtiyor. Evet, işin teknik inceliklerine bakılırsa
cep telefonuyla tatıle gidilen ülkelerden
konuşmak bir yerde lüks olmuş oluyor.
Ancak. " „ Kardeşim bu benim kevfîm, başkasına
ne?" diyenler de çoğunlukta... İşin şaşırtıcı olan
yönü, yeniyetme delikanlılann elinde ikide birde
çalan ve sürekli kullanılan, bu para yiyen
zımbırtılann faturalannı kimler ödüyor? Bunu en
çok merak edenlerdenim.
Ulkemizde türbanlı-şeriatçı hanımlardan tutun da
ayakkabı boyacılannın eline kadar düsen,
Edremit'te bir hurdacının belınde gördüğüm,
Cunda'da bir garsonun göğüs cebini süsleyen bu
aletler aslında yerinde kullanıldığı zaman güzel...
Yoksa kuru kuruya "geyik muhabbeti"
düzeyinden öteye geçmeyen boşuna ve saçma
konuşmalar için avuç dolusu para ödemek ise
anlamsızlık değil mi? Hele hele bu pahahlıkta?
Ancak olur olmaz yerlerde düdük çalan ve
cırlayan, aynca sinir bozan bu cep telefonlanna
tepkiler, yıllar önce anımsarsanız bizim
tiyatroculardan gelmişti. Cep telefonunu
kapatmayı unutup konferans ve konserlerde rezil
olanlann hiç de az olmadığını anımsatalım. Ve
yine Münih'te "cep telefonu düşmanı" olarak
adlandınlan genç yeteneklerden piyanist Nesrln
Kalyoncu Hanım, değil konserlerinde. provalarda
bile cep telefonu çalan orkestra elemanlannı
eskiden haşlarken şimdi kendisi de "Acatebea -
de bir tane alsam mı?" diyorsa vann gerisini Siz
düşünün artık! Evet, değişik boyda ve renkte
çeşit çeşit cep telefonlan giderek yaygınlaşıyor.
Münih'te neredeyse her köşede bir cep telefonu
dükkânı var artık. Aşağı yukan çakmak boyutuna
indirilmiş yeni cep telefonu modelleri içinde
entegre antenli, takvim, telefon rehberi ve çalar
saat gibi olanaklan olan ürünler de piyasada
artık... Yine uzmanlar, sürekli cep telefonuyla
konuşmanın vücudun bağışıklık sistemini
zayıflattığını ve sinir sistemine zarar verdiğini
geçenlerde açıklamışlardı. Ancak kim dinler?
Beyin tümörü oluşfurması tehlikesinin yanı sıra
evlerde açık unurulan bu nazik aletlerin
saldırganlık, kan dolaşımı bozukluklan ve
tansiyon yükselmesi gibi rahatsızlıklan
çabuklaştırdığı, en ilginci ise uyurken başın 40
cm. ötesinde açık unutulan cep telefonunun rüya
görme süresini kısalttığı saptanmıştı.
Şimdi bütün bu saptamalara ve uyanlara karşm
insanlar yine de cep telefonu tutkusundan kolay
kolay vazgeçemiyorlar anlaşılan. Almanya'da pek
çok sinema salonunda cep telefonlannı devre dışı
bırakan, körelten sistemler hızla yayılırken
tramvaylarda "Cep telefonu yasaknr" ibareli
afişler çoğalıyor. insanlar yine de ne yapıp edip
bu yeni hastalıkla ya da alışkanlıkla iç içe
yaşıyorlar. Çok cazip modellerle ve reklamlarla
insanlan tahrik eden bu "cici qyuncak"lardan bu
gidişle edinmeyen kalmayacak.
Ne kadar karşı koyup dirensem de sonunda
anlaşılan bir tane de ben edineceğim şu
zımbırtılardan yakında, ne dersiniz?
Bulgarlar 108. yıldönümünü kutladı
Bulgaristan'da binlerce kişi, Komünist Parti'nin kuruluşunun 108.
yüdönümûnü kutladL Buziudha kentinin merkezinde 10 binden faz-
la parti üyesi ve yandaşı, sosyalist yönetimin sona ermesinden son-
ra adı Bulgaristan Sosyalist Partisi olarak değiştirilen partinin ku-
ruluşunu kutlamak için toplandı. Anamuhalefetteki Bulgaris-
tan Sosyalist Partisi, 1997'de iktidardan düşmüştü. Partinin top-
lumsal ve ekonomik potitikalannı protesto eden halk, bir ay boyun-
ca sokaklarda gösterfler yapmışb. Partililer, kunıluş yıldönûmütö-
reninde, partinin yaklaşan yerel seçimlerde çıkaracağı adayla-
n da tanrttüar. (Fotoğraf: REUTERS)
Çelebi, vefalı az bulunur bir dosttu.
Sevgili
FARUK ÖZKAL
Seni çok arayacağız...
Tuğrul - Çiğdem Bal, Sevinç Öztaş, Nermin
Coşkun, Ahmet Doğukan, Celal-Ayten
Yıldınm, Şeyda - Erdal Tahı, Gönül Dinçer,
Zülal Alaattin Kılıç, Aynur - iskender Dtk,
Tezer Özsan, Nurhan - Adem Ercan,
Selma - Oğuz Atabek, Semra Çarkçıoğlu,
Şener Macit, Aynur Hayrullahoğlu, Naran
Özkan, A. Bilge Dicleli, Halit Gürşener,
Namık Doymuş, Betül - Müjdat Yıldız,
llhan Öztorun, Zülküf Büyüktaş.
İLAN
T.C.
ÇAMLIDERE
ASLİYEHUKUK
HÂKİMLİĞt'NDEN
DosyaNo: 1999/33 Es.
Muş ili Varto ilçe-
si, Gölyayla köyü,
CiltNo: 0038, Kütük
SıraNo: 0013, Birey
Sıra No: 0037'de nü-
fiısa kayıtlı Mehmet
ve Nuriye oğlu
1.1.1960 doğumlu
Ağa Doğan'ın AĞA
ismi mahkememizin
22.6.1999 tarih ve
1999/33 esas sayılı
karan ile ERDO-
GAN olarak düzeltil-
miştir.
Keyfiyet ilan olu-
nur.20.7.1999.
Basın: 36278
UZUNKÖPRÜ İCRA VE İFLASMÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
GAYRİMENKUL SATIŞ İLANI
DosyaNo: 1999/1295
1. Kütük: 1217 Karapmar K. Pafta: 7, Ada: 148, Parsel: 15'te kayıtlı 3650 m2 tarla
365.000.000 TL bedelle satılacaktır. 2. Kütük: 1220 Karapınar K. Pafta: 7, Ada: 148,
Parsel: 18'de kayıtlı 9250 m2 tarla 925.000.000 TL bedelle, 3. Kütük: 1535 Karapmar
K. Pafta: 9, Ada: 170, Parsel: 34'te kayıtlı 5012 m2 tarla 501.200.000 TL bedelle satı-
lacaktır. 1. Satış 05.10.1999 günü saat 10.00'da Uzunköprü lcra Dairesı'nde yapılacak
alıcı çıkmadıgı veya tahmini bedelin yüzde 75'ini geçmedıgi takdirde 2'nci arttırma
15.10.1999 günü aynı saatte ve aynı yerde yapılacaktır. 2. Ikinci arttırmada tahmini be-
delin yüzde 40'ını ve satış ve paylaşurma masraflannı geçmek şartıyla en çok arttıra-
na ıhale olunacaktır. 3. Daha geniş bilgi teteyenlenn ve şartnameyi görmek isteyenle-
rin masrafını ödedikleri takdirde Uzunköprü lcra Müdürlüğü'nün 99/1295 sayılı dos-
yasından gerekli bilgi kendılerine verilecektır. llan olunur. 19.7.1999 Basın: 3604
OSMANLI700. YILI
ÖZEL SAYISI
Padişahlar ve hayatları
Öç kıtanın bedeli Osmanlı ordusu
Osmanlı'da kadın olmak
Din ve devlet
Tanzimat Dönemi Osmanh'sı
Besteci padişahlar
Tulflat tiyatrosunun doğuşu
Musa Kart'ın
çizgileri
t Web Adresiı n.t
. E-Mail Adresi: nc<a<& meûyatexl com
Bizim denizin dilleri
Massalia'da buluştu
Muhtemelen ilk cümleden önce
anladınız; size Anrik Massalia,
bugünkü Marsilya'dan yazıyoruz.
Foçalı 'toprakdaşlarımızın' kurduğu,
yaklaşık bir ay önce 2600. yaşmı
kutlayan Massalia (Fransızcasıyla
Marseille), şimdiki sakinlerine
sorarsanız hiç de turizm yapmaya
niyeti olamayan bir Akdeniz kenti. Bu
büyük 'küçük bahkçı kasabasT her ne
kadar Yunanlı tarihinde ticaretle
geçinmişse de bugün yılmışa benzer.
Gel gör ki 1999 nüfus sayımının henüz
resmileşmemiş sonuçlanna göre 802
bin kişilik merkez ili sayısıyla
Fransa'nm Paris'ten sonra ikinci
kalabalık kenti. Hemşerilerinin işsizlik,
yolsuzluk, bakımsızlık, kayıtsızhk gibi
gerekçelerle kent merkezini terk etme
eğilimi gösterdiği noktada, yerel
yöneticiler turizme asılmaya kararlılar.
Şu anda şehrin 'en turistik' yeri, eski
limanın çevresinde bile 2 tane minicik
'souvenir shop'un dışında hediyelik-
hatıra eşyası satan mağaza bile yok.
Batı Akdeniz'in en eski Yunan kenti
olmakla övünen Marsilya, doğal olarak
Arşimed, Ararchias, Corinth, Crinas,
Cysnos, Foça, Fortia, Pitagor, Piteas
gibi sokak isimlerinden hiçbir
'rahatszhk' duymuyor. Yunan
'işgalinden' korkmadığı gibi, turizm
cazibesine tutsak' olmaksızın, bu kez
de onlarca sokağa eski Romalı
işgalcilerin adını verip ttalyan
duyarlılığını kucaklıyor.
Her ne kadar 'DardaneUes'
(Çanakkale), 'Memluklar' gibi farklı
'yenilgileriıı' simgesi sokak isimleri
varsa da, 'nihai anaüzde' Marsilyahhk
ve Fransızlık bir gıdım farkla her şeye
ağır basıyor. Ne de olsa cumhuriyete
milattan, Fransız devrimine gönül,
milli marşa adını vermiş (La
Marseillaise-Marsilyalı Kız) bir belde
Marsilya.
Eski limandaki Belçikahlar
nhtımındaki tek özel döviz bürosunun
vitrininde, 'tngilizce, fspanyoka,
ItaJyanca konuşulur'un ardından,
sonuncu ve 4. dil olarak 'Türkçe'yi
görünce merak edip girip soruyonız.
Marsilya'da nüfusun neredeyse dörtte
biri Ermeni kökenli. Biliyoruz, üstelik
buralarda pek Türk yok. Kaldı ki
Marsilya'daki 'Türk düşmanhğı'
malumumuz. Eski sosyalist 'boy beyi',
Içişleri Bakanı, müteveffa Belediye
Başkanı Gaston Deferre'in iki tane
olaylı 'Ermeni Kınmı Anıö' yadigâr.
Arna biz de yanılrruşız. Cevap: 'Büyük
patron Ermeni veTürkçeyi hi
konuşurmuş, Türkiye'yi severmiş ve
zaten şimdi de Türidye'de tatflde'ymiş.
'Türkçe konuşulur' dıye kocaman
kocaman yazmasına karşm 'öcükrden,
hay aletlerden hiçbiri' vitrinleri aşağıya
indirmemiş. Tuhaf değil mi?
Döviz bürosuna 100 metre uzaklıkta,
'AUah'm OteB'nın (hastane) hemen
ardından, birçok Marsilyalının akşamın
bir saatınden sonra pek girmek
istemediği, şen şakrak ve çok ilginç bir
mahalle başlıyor. 'Quartier du Panier.
Bu 'sepet mahallesi'nin sakinleri
genelde Kuzey Afrikalı Araplar ve
Kara Afrikalılardan oluşuyor. Biraz pis
ve bakımsız, fakat değme Italyan sahil
kentlenni aratmayacak nefasette inşa
edilmiş, eski ve nispeten yüksek (3-4
kat) Akdeniz binalanyla dolu, yer yer
sokak ve merdivenlerinden zorlukla
geçilen bir renk ve insan cümbüşü.
Aslında bu eşsiz semt 1943 yılına
kadar limana iniyormuş. O yıl Naziler,
bir gecede mahallenin 'la Catssiere'
sokağından kıyıya uzanan kısmını,
haritadan görebildiğimiz ölçüde, dörtte
birlik bir bölümü boşaltmışlar ve bir
haftada evleri resmen kazımışlar. 40
bin insanı yersiz bırakmışlar.
Anlaşılan, Kuzey Afrika'dan
gelebilecek bir müttefik kuvvet
müdahalesine karşı 'siper'
hazırlarruşlar. Savaştan sonra ünlü
MARSİLYA
UĞUR
HÜKÜM
avant-garde mimar Le Corbusier
buraya bir site inşa etmiş. O canım,
ahşap görünümlü 19 yüzyıl sonu, 3
pencereli, pancurlu, 4-5 katlı Marsilya
evlerinin arasında kurulmuş 'gri
kâbuslar - kara lekeler' gibi
Marsilya'nın üstüne çökmüş, çirkinlık
ve yolsuzluk abideleri, dev toplu
konutlann yanında, Le Corbusier'in 5
katlı taraçalı, Ispanyol çatılı blok
apartmanlan bir harika.
Mafyasınm ve tiyatrolannın
yoğunluğuyla biîinen, 'Marcel PagnoT
ve 'Aicazar'ın (1964'te kapanmış,
sanat hayatına Maurice Chevalier, Yves
Montand gibi yıldızlan kazandırmış,
20'lerden 50'lere devrin en şaşaalı
müzikholü, şimdi yerine dev bir
kütüphane yapılıyor) yuvası
Marsilya'da mafya azalmaya yüz
tutarken Fransa'da kişi başına en fazla
tiyatroya sahip olma oranına ulaşmış.
Yerel kimliğini, bin renkliliğini, eski
limanın iki girişine yerleştirilmiş
Ceneviz-Frank kaleleri, surlann
görkemiyle adeta savunan bu turistik
olmak istemeyen antik kent'in bir
kahramanını tanıdık: Jacques Serrana
Senano, günümüz diğer Fransız
'şövalyeleriJiin' yaptığı gibi, 'dernek'
silahıyla savaşıyor. Bölge, il
yönetimleri, kültür bakanlığı, sponsor
alaşımlanyla bu kez hedefi 'Akdeniz
Dillerini Buluşrurmak', onlan
kaynaştırmaktı. Önümüzdeki yı1larda
başka ufuklara açılabilmek umuduyla
bu kez Marsilya'da toplanıldı. 'Akdeniz
DiDeri Buluşması' 26 Temmuz -
1 Ağustos tarihleri arasında yapıldı.
Eski limanın girişindeki, 14-17. yüzyıl
inşası St. Jean kalesinin avlu ve
külesinde gerçekleşen bu açık hava
buluşması dilbilimciler ve meraklı
halkı bir araya getirdi. Fildişi değil,
ama Marsilya taşından kulelerde kapalı
kalmamak için (bir defa yağmurdan
kaçıp sığınıldı kuleye zaten),
'akademik tartışma ve politik
açmazlara düşmemenin' sessiz
anlaşması geçerli ilkeydi.
Buluşmalarda sosyolog, tarihçi,
dıplomat, yazar ve şaırler de yer ajd»*
İlk gün Güney ve Batı Akdenlz'le
(Arapça, Berberi) başlandı. Sonra
sırasıyla Doğu Akdeniz'e (Arapça,
îbranice. Türkçe), Kuzeydoğu ve
Kuzey'e (Yunanca, Arnavutça, Sırp-
Hırvat ve Sloven dilleri) tırmanıldı. 4.
gün Batı'ya kayıldı. (Italyanca,
Fransızca, Ispanyolca.) Cuma akşamı
noktalı virgül, Fransa ve tspanya
mercekli yerel ve bölgesel dillerle
konuldu (Korsikaca ve Katalanca).
Cumartesi ve pazar günleri ise
heveslilere bedava Akdeniz dilleri
başlangıç dersleri verildi. Amaç, yeni
dillerin, yani farklı kültürlerin
cazibesini uyandırmak, ağıza bir
parmak bal çalabilmek.
Salı akşamı 'Tarihi bir sürtüşme:
Osmanlıcaya karşı Türkçe' başlığıyla
bir müdahale yapan denemeci, yazar,
şair, yayıncı Enis Batur örneğinde
olduğu gibi, her geceden sonra
izleyicilerin damağında bir merak, bir
kardeşlik havası, bir banş çağnsı tadı
kaldı.
Serrano ve arkadaşlan adına Bizim
Kıyılara sesleniyoruz: "2. buluşma için
sene\e Arnavutiuk düşünülüyor. 21.
yüzyıhn gerçek ilk senesi 2001 'de
Akdeniz Dilleriyle Buluşmak ister
misiniz? Örneğin, Massaüa'nın
kumcusu, eskisiyk yenisiyle Foçahlar
kardeş bir şehir fıkrine ne dersiniz?"
B
KAFTALİK EKONOMI DERGİSİ
orsacı
EKONOMİK
PAKET
KAGITLARII I
YUKSHJECEK
BQR»I »mNBiıniNnşnu nşn
,mm ,BMAN VE uuwim
İstinye'den
En Taze
Haberler
Borsacı'da
B
H*"»LrK EKCMOMIOERCÎSI
orsacı
ÜnEft IHffVra? GBfi MMRÖ UNIR «BECİ
MARDİN ÇIMENTO, PETKIM, BOROVA. KONYA
ÇİMENTO, BORUSAN, ARÇELİK, T. SİEMENS.
MİGR0S, EGE ENDUSTRI, BİSAŞ TEKSTİL, KIPA
"BORSADAKİ REHBERİNİZ"