28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9TEMMUZ1999CUMA CUMHURİYET SAYFA iJ. U i l . kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Movieline dergisi, sinema tarihinin vazgeçümeyen teması 'aşk'ın en iyi 50 filmini seçti Beyazperdeye yansıyan aşldarKültür Servbi - Sınemanın vazgeçil- mcz teması aşk. Başlangıcından bu yana sayısız aşkı ölümsüz kıldı beyazperde. Movıeline dergisi de temmuz sayısında ta- nhın en ıyı 50 aşk filmını seçtı. Bu film- lenn ısimlen ve dergımn gerekçelerin- den örnekler sunuyoruz. Deıginin listesınde yeT alan filmler şun- lar: Aşktan da Üstûn - Notonous (1946), Before the Sunrise (1995), Öğleden Son- ra Aşk - Love ın the Aftemoon (1957), Çin Mahaflesi - Chinatown (1974). Afterg)ow (1997), Son Mohikan - The Last of the Mo- hıcans (1992), Jerry Maguire(1996), Car- menJones( 1954). tngiliz Hasta-English Patient (1996), Casabianca (1942), Bir Yıldız Dogıryor - A Star is Bom (1954), Bir GecedeOJdu - It Happened One Night (1934), Ayçarpması - Moonstnıck (1987), Parting Glances- (1986). Aşk Yolu / Yol- da tki Kişi - Two for the Road (1967), Re- becca (1940), Hırsız Kız - Marnıe (1964),Kahire'nin Mor Güln - The Purp- le Rose of Cairo (1985), Bayan Soffel (1984). Postacı - II Postmo (1994), Benim Afrikam - Out of Afhca (1985),Knü ve Ben - The King and I (1956),Köşebaşın- daki Dûkkân - The Shop Around the Cor- ner (1940), Guzel Ue Hayvan - Beauty and the Beast(1946), TheYearofLivingDan- gerously (1983), Breakfast at Tıffanv's (1% 1)," Love Affair (1939), Cennette bir Otay - Trouble m Paradıse (1932). Romeo veJuBet(1968), BanYakasHMyesi- West Side Story (1961), Thank (1997). Tek Yönlü Geçit - One Way Passage (1932). Tamk - Wıtnesss (1985), RomaTatiM - Ro- man Holiday (1932). Ölüm Korkusn - Vertıgo (1958), Rüzgâr Gibi Geçti - Go- ne With the Wind (1939), Cousins (1989), A Room with a Vıev* (1986). Bir Yaz Ma- cerası < Geçen Yaz Bırdenbire - Summer- time (1955), Watertoo Bridge (1940), Ta- til - Holıday (1938), Aşk ve Gurur - Pri- de and Prejudice (1940), Cesar ve Rosa- üııe (1972), Meçhul Bir Kadının Mektup- lan - Letter From an Unknown Woman (1948), Seks Yalanlan ve Videobantlan - sex, lıes & vıdeotape (1989), Rûzgârh Tepeler - Vv'uthenng Heıghts (1939), Gü- nahkâr Gönülkr - Senso (1954). Soun- der (1972), Sevimli Erkeğim - My Man Godfrey (1936), Make YVay For Tomor- row(1937). ingiliz Hasta / English Patient 9 Oscarh fılm, bedeli ne olursa olsun büyük tutkulann inkâr edilemeyeceğini bir Humphrey Bogart ve Ingrid Bergman 'Casabianca' - Meriy Streep ve Robert Redford'Benim Afrikam' VKien Lagh ve ClarkGabte 'Rüzgâr Gibi Geçti' - Ralph Fiennes ve Kristin Scott Thomas 'tngiliz Hasta' kez dahataşıdı beyazperdeye. Ralp Fien- nes'in Kristin Scott Thomas'ı o mağaradan cıkartışı sizi etkılemediyse nabzınızı bir ölçtürün. Aşlctan da Üstün / Notorious AMred Hitchcock'un yönettığı filmde Ingrid Bergman \e Cary Grant bir ara- ya geldıklen anda âşık olmaları zorunlu- İuğu dogan bir çıfti canlandınyorlar. Berg- man'ın babası Nazi ajanı olmakla suç- lanmaktadır. Ancak sadık bir Amerikalı olan Bergman, Grant'la birlikte bir ca- susluk ışıne soyunur. Görevi ıse Brezilya Nazı Grubu'nun başkanını baştan çıkar- mak ve onunla ev lenmektır. Ancak görev- len başlamadan önce aralannda bir aşk do- ğar. Bergman mazoşistliği nedeniyle Grant'tan kendismin bu görevi yerine ge- tirmemesıni ısteyemez. Grant da kadın düşmanı yapısı nedeniyle Bergman'ın kendisini bu göreve göndermemesinı is- temesmı isteyemez. Casabianca Bir tkınci Dünya Savaşı aşkı daha. ln- gılız hastarun âşıklan onlann aşkı karşı- sında milyonlarca insarun acılannın, ge- leceğinin, ölümlerinia, iyiyle kötü ara- sındaki dengenin birfindıkkabuğunu dol- durabilecek kadar bile önemı yoktu. Ca- sablanca'da ıse Rıck ve llsa, kendilerinı başka insanlan ve insanlığm mutluluğu için feda ederler. çin Mahallesl / Chlnatown Jake Gittes (JackNicholson) ve Evelyn Mulwray'ın (Faye Dunavvay) öyküsü bir yandan bir cinayetperdesıni aralarken bir yandan da toplumsal eleştirilerle zengin- leştırilmış tarih dersi veriyor ızleyenlere. Ancak en önemlısi, hıç kimseye güven- memesi gerektığini bilen bir adam ile bu adama güvendığı için yaşamını yitiren bir kadının aşkını anlatıyor. Postacı / II Postlno Sıradan, utangaç bir köylüyle (Massi- moTroisi) dünyaca ünlü şair Pablo Nenı- da (Philippe Noiret) arasındaki ilişki köy- lünün yaşamını değiştirerek, uzaktan sev- diği kadını (Maria Grazia Cudnotta) el- de etmesıne yardımcı oluyor. Köylü iste- diğını elde edıyor, ama uzun süre elınde tutamıyor. Gerçek yaşamdaki şiirselüği ya- kalayan bir aşk öyküsü... Benim Aftikam / Out Of Afrlca Afrika'da iki beyaz insanın aşkını izle- memize, kostüm ve dekorlann oldukçaya- pay olmasına, Robert Redlbrd'u Ameri- kan aksamyla konuşan bir Ingjliz olarak izlememize karşm aşın derecede masku- len bir adam ve aşın derecede femınen bir kadının tutkulu aşkını başanyla anlattığı için bizce en iyi aşk fılmleri listesine gir- meye hak kazanıyor. Bize sorarsanız ara- lanndaki çekım ve itim gücünün yogun- luğu Arrika'dan daha zengin bir seyirlik malzeme sunuyor. Kral ve Ben / The Klng And l Rodgers ve Hammerstein'ın bu plato- nik aşk hıkâyesmde Yul Bryner ve Debo- rah Kerrgüçlü. ama yasak bir çekimle bir- bınne bağlanan, ancak sınıf sorununu aşa- mayan bir çifti canlandınyor. Filmin ye- niden yapımının büyük bir fıyasko olma- sına karşın âşıklann dünyalan arasında- ki farkm Doğulu Bryner'ın sırk kostüm- leri, Baülı Kerr'in kabank etekleriyle de vurgulandığı orijinali bir kez daha ızlen- meye değer bızce. Tttanic James Cameron, Tıtanik faciasını Ro- meo ve Jüliet kadar büyük bir aşkla har- manladı yorumunda. Leonard DiCap- rio'nun canlandırdığı Jack, aristokrat bir aileden değil, hatta cebınde beş kuruşu ol- mayan bir maceraperest. Ancak onu ölü- me götüren şey bu sınıf rarkı değil, bir buz- dağı oldu. Bu trajik ölümün sinema salon- lannı gözyaştna boğması 21. yüzyıla gi- rerken genç kadınlann kendileri için öle- cek yakışıklı prenslerinin hayalini kur- malanna neden oldu. Rflzgâr Clbl ceçtl / cone Wlth The Wlnd Buepık aşk hikâyesi son sözleriyle ka- zındı milyonlann beynine: "Hiçkimseis- tedtgini elde edemez." Bu sözler aşk bul- macasının bir türlü çözülemeyen sorusu- nun yanıtı kabul edilebilır sanınz. Pier Paolo Pasolini 'nin ölmeden önce çekmeyi tasarladığıfılmi anlattığı kaset bulundu 1950 'lerinRoma 'sıSadome, 1970'lerin Milano'su Gomorre PasoHni 1975'teöldürülmüştü.(Fotoğraf: LÜTFl ÖZKÖK) Kültür Servisi- 1975 yılında öldürülen Pier Paok) Pasolini'nin çekmeyi tasarladığı son filmı anlattığı tarihi bır belge. ltalya'da düzenlenen XXI. Yüzyıl Reggıo Calabna Festivali'nde gün ışığına çıkanldı. Pedro Almodovar'ın 'Todo Sobre Mi Madre' fılmıyle açılan festivalde Pasolini'nin kendi sesinden yeni projesinı anlatan kayıtlar, konuklar arasındaki Tım Roth'dan bile daha çok ılgı çektı. Sergk» Citti ve Ugo Montatore tarafından kaydedilen ses bandında, 1975 yılının eylül ve ekim aylarmda yazdığı mektuplarda da 'Porno- Teo-Kok>ssal' başlığıyla söz ettiği ve yaşamının son dönemınde üzerinde çahştığı filmı anlatıyor Pasolini. Manjuis de Sade'ın yazılanna dayanan fılm bır bilgeyle uşagının dünyayı kurtaracak yeni bir mesıh arayışlannı konu alıyor. Sanatçı bir yandan kapitalist sistemin kültürleri yok ettiğını ve artık • Pasolini'nin Porno-Teo- Kolossal fılmi projesinde seks, çıplaklık, günahlar, ritüelleşmiş cezalandırmalar ve yıkılan kentler var. Hınstiyan demokrasisıni uygulamanın zamanı geldiğini söylerken diğer yandan da fılminde anlatacağı Incıl'den alınmış bazı karakterlen Eduardo De Fifippo ile SOvana Mangano'nun canlandırmalannı istediğini belirtiyor. Pasolini'nin gerçekleştıremediğı Porno-Teo- Kolossal fılmi projesinde seks, çıplaklık, günahlar, ritüelleşmiş cezalandırmalar ve yıkılan kentler var. Örneğin Milano'nun bir kez daha vebaya kurban gıdeceğini söylüyor: "Tüm kent sakinkri hastahğın tüyler ürperten belirtflerini sergUemeye başlavacaklar. Kusaniar, kendi kusmuğunda boğulanlar olacak... İnsanlar üpkı Manzoni'nin anlattığı veba salguunda oiduğu gibi sokaklarda öteceklen" Pasolini fılminde savaş sonrasının, 1950'h yıllann Roma'sını Sadome; 1970'h yıllann. neo kapitalızmin Milano^unu ise homoseksüelliğın yasaklandığı Gomorre olarak canlandıracağını belirtiyor. Gomorre'de erkekler kadınlara tecavüz ediyor, bankalan ve mağazalan yagmalıyorlar. Bir öğrenciyle bir ışçi, yaşadıklan yasak aşk yüzünden Duomo meydanında infaz ediliyor. Öte yandan faşist Nazilerin baskılanndan yılan Parisliler ise toplu bir intıhara karar veriyoriar. Pasolini burada susuyor ve filme ilişkin anlattıklan da son buluyor. Film hıçbir zaman çekilemeyecek, ama onun öngördüğü olaylar belki de çoktan gerçekleşti de bizler görmezden geldik. 90 yaşında ölen Edward Dmytryk, Hollyvvood'un en tartışmalı isimlerindendi Evrak taşıyıcıhğından yönetmenliğe... Kültür Senisi -15 yaşında evTak taşıyıcısı olarak başladığı Hollywood'da yönetmenliğe dek yükselen Edv*ardDnwtryk, 90 yaşında yaşammı yitırdi 1940'h yıllarda Hoİlyvvood'da adı komünist sinema sanat- çıları kara listesinde geçen Dmytryk, Amenkan Kongresi'nın sorulannı yanıtlamadığı için 9 arka- daşıyla birlikte hapis yattı. Kariyerini kaybetme teh- likesiyle karşılaşan ünlü yönetmen, daha sonra adı- nı kara listeden çıkarmak için Komümst Parti'den ar- kadaşlannın isimlerini vererek Hollyvvood'un en tartışmalı yönetmenleri arasında yerini aldı. 1919 yılında Los Angeles'a göç eden Ukraynalı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Altı yaşın- dayken annesini kaybeden Dmytryk, babasıyla bir- likte San Franscisco'ya taşındı. Bu dönemde kâğıt satarak ailesının geçimini sağladı. Daha sonra ev- den kaçan Dmytryk, Sosyal Hizmetler Kurumu ta- rafından Hollyvvood'da bir ailenin yanına yerleştı- rildi. Henüz 15 yaşındayken Paramount Stüdyola- n'nda evrak taşıyıcısı olarak Hollyvvood'a ilk adı- mını attı. Stüdyonun çeşitli bölümlerinde çalışan Dmytryk, Cyril Gardner'la 'Onl> Saps Wbrk' adlı filmde çalıştı. Eğitimini tamamİamak için bir yıl boyunca Californian Institute of Technology'ye de- vam etti. Hollyvvood'a geri döndüğünde Henry Hat- havvay, George Cukor, Leo McCarey gibi yönet- menlerle çalışmaya başladı. 1939 yılında ilktelevizyon dizisi Television Spy'ı çekti. Önceleri küçük bütçeli filmler çektı. Paramo- unt Stüdyolan'ndan aynlarak Columbia Stüdyola- n'na geçen Dmytryk, The Devil Commands, Secrets • 1940'h yıllarda Amerikan Kongresi'nin sorulannı yanıtlamadığı için 9 arkadaşıyla birlikte hapis yatan Dmytryk, kariyerini kaybetme tehlikesiyle karşılaşınca Komünist Parti'den arkadaşlannm isimlerini verdi. of The Lone VVotf. Confessions of Boston Blackie ve Svreetheart of the Campus adlı filmlerle Hollyvvo- od"da düşük bütçeh filmlerin en basanlı yönetmen- lerinden bin olarak tanınmaya başladı. 'Denizde Isyan'la bflyûk başan kazandı Yönetmenin şansı, 1943 yılında çektiğı The Fal- con StrikesBack'ten sonra açıldı. Tutkulu sol görüş- lerinı yansıtan ilk fıhni, Tım Hott \e Bonita Gran- vilk'nın rol aldığı Hitler'in Çocuklan oldu. Behind The Rising Sun (1943) ve Bataan'a Dönüş (1945) gibi Japonya karşıtı filmlere imza attı. Farewell, My Lovely (1944), Ebediyete Kadar (1945, Till The End of Tirne)), Unutulmayan (1946. So Well Remembered), Öklür SevgUim'in (1945, Murder, My Sweet) ardından en başanlı filmlerin- den biri olarak gösterilen ÇaprazAteş' i (1947, Cross- fıre) yönetti. 1947 yılında eşinden boşanan Dmytryk'in oyun- cu Jean Porter'la birlikteliği başladı. Aynı yıl Ame- rikan Kongresi'nin sol düşünceleriyle ilgilı sorula- nnı yanıtlamadığı için 6 ay hapiste yattı. Hapisha- nede bulunduğu dönemde Christ In Concrete adlı fılmiyle Venedik'ten ödül aldı. Hapishaneden çıktık- tan sonra Komünist Parti'den aynlan Dmytryk, da- ha sonra Komünist Parti'den 26 kişinin adını açık- ladı. Bu dönemden sonra Mutiny (1951), 1953 yı- lında Humprey Bogart'm rol aldığı ve büyük başa- nlar kazanan Denizdetsyan (The Caine Mutiny) ad- lı filmle eski başan lanpa geri döndü. 1965'te Gre- gory Peck'in oynadığı Öldüren Kim/Serap (Mirage) ile de eski tarzını yakaladı. Bu başansını Avarez KeUy (1966), Anzio (1967), Brigitte Bardot ve Se- an Connery'nin rol aldığı Şalako (1968). Richard Burton' ın oynadığı Mavi Sakal (1972) ile sürdürdü. Ünlü yönetmenin diğer filmleri arasında Obses- sion (1949), O Gün Gelecek (1949), Spencer Tracy'nin oynadığı Broken Lance, Maceralar Bel- desi (1955, Soldıer of Fortune), Humphrey Bo- gart' ın oynadığıThe Left Hand ofGod. Korkunç th- tiras(1964. The Carpetbaggers), Kahraman Hok- kabaz (The Juggler), Gizli Bağlar (The End of The Affair, Hayat Agacı (Raıntree Country), Korkunç Mücadete (Wariock), Vahşi Yol (Walk on The Wild Side) yer alıyor. 1978 yılında It's a HeO of a Life, But Not a Bad Li- ving adlı otobiyografisini yazdı. Aynı yıl Teksas Üniversitesi ve Güney Kaliforniya Üniversitesi'nde ders vermeye başlayan Dmytryk yönetmenhk, sıne- matografı ve sanat yönetmenlıği üzerine kitaplar yazdı. EdwardI)mvtiTkdü^ bütçeli fümJerinen başanlı yönetmenlerindendL KEDİ GÖZÜ VECDİ SAYAR ŞettaU ve KiMtür Salihli'yi bilir misiniz? Ben bilmem. Ama, merak ederim. Belki, siz de merak edersiniz diye söylü- yorum: Bu hafta, Salihli'de "Adala Şeftali ve Kûl- tür Şenliği" var. Umanm bir itirazınız yoktur, kül- türün şeftalilisine... Meraklı kedilerin, tatillerini ülkemizin kültürei de- ğerierini keşfederek değenendimneleri ne iyi olur... Tempo dergisi de aynı fıkirde olmalı ki bu gerek- sinime yanrt verebilrnek için bir ek hazırlamış, "Tür- kiye Şenlik ve Festivaller Rehberi" adıyla. Giriş yazısında, kıtapçığın Turizm Bakanlığı'ndan alınan bilgiler ışığında hazırtandığı yazılı. Gerçekten de Tu- rizm Bakanlığımızın kültür turizmi denen olguyu ni- hayet keşfetmiş olması çok sevindirici. Bu seferbertiğe siz de katılabilirsiniz. örneğin, yolunuz Afyon'un Dinar kasabasından geçerse, "Vışne Şenliği'ni izleyebilirsiniz. Vışnenin tadı faz- la mayhoş gelebilir. O zaman buyrun "Sultandağı Kiraz Fest/Va//"ne. Yada, Aksaray'daki "Kaynana- larGünü"ne denk getirmeye bakın tatilinizi. Ülke- mizin kültürel zenginlikleri saymakla bitmez... Di- leyen, Corum'un Bayat ilçesindeki" "Kültür, Tanı- tım ve CevizŞöleni"ne katılır, dileyen aynı ilin Sun- gurlu ilçesindeki "Demirşeyh Lahana Festivali "nel. Ulkemizde yerel yönetimlerin önayak oiduğu şen- liklerin sayısı epeyce fazla. Bunlardan bir bölümü, mahalli kurtuluş günleri, bir diğer bölümü ise yö- renin sebze, meyve ve hayvan potansiyeli üzeri- ne kurulu. Adına panayır denilenlere saygımız son- suz. Ama, bir de adı kültür ve sanat şenliği" olup da içeriği tam bir 'festival' olanlar var. Turizm Ba- kanlığı'nın hepsıni eşit ağıhıkta tanıtmaya kalkış- masında bir yanttşlık yok mu, ne dersiniz? Kuşku- suz, iddiasız yerel etkinlikler de düzenlenmeli, bu- na kimsenin bir itirazı olamaz, ama ülke tanıtımı- na katkısı olabilecek etkinliklerie, kasaba halkını eğ- lendımnekten öteye hiçbir işlevi olmayan etkinlik- leri aynı kapta degerlendırmek doğru mu? Adım gibi bıliyorum; bakanlık yetkilileri, il turizm müdürlükleri aracılığı ile her ilde düzenlenen etkin- liklerin Itstesini talep etmişler, gelen listeleri de art arda sıralayıp yayımlamışlardır. Tabii ki kötü niyet yok. Ama, ortaya çıkan tabio trafi-komik'. Edime'den birkaç örnek verelim: "Enez Av ve Balık Festiva- II", "Sünnetve PanayırŞenliği", "Karaağaç'ın Tür- kiye Cumhuriyeti Sınııian Tçine Alınması Anma Gûnü", "Sırpsındığı Savaşı Zaferi" gibi etkinlikle- ri, "Geleneksel Kırkpınar Güreşlen" iie aynı ağır- lıkta sıraladığınızda, geleneksel Kırkpınar şenlik- lerinin hakkı yenmiş olmuyor mu? Ya unutkanlıklara ne demeli? Mahalli panayııiar atlanmazken ulusal ya da uluslararası düzeyde önemli etkinlikler unutuluvermiş. Örneğin, "Ada- na Altın Koza Film Festivali", "Asos Sahne Sanat- lan Şenliği", *'Uluslararası Bodrum Çevre Filmle- ri Festivali" ve "Uluslararası Sinema ve Tarih Bu- luşması", "Yapı Kredi Sanat Festivali", Akbankve Partament'in caz festivalleri, Positif'in düzenledi- ği "Istanbul Müzik Şenliği" vb. Doğrusu, kedileri şaşırtmıyor bu durum. Memur dediğin, elindeki kayıtlarla iş görür, çevresinde olup bitenlere göz atacak hali mi var? Listede unu- tulanlar mı varmış, boş verin, kalan sağlar bizim- dir... Kalite imiş, düzeymiş, kimin umurunda? önemli olan resmi kayıtlara geçmek... Gene de siz siz olun, şu sıcak yaz aylannı de- ğertendirirken şenlikleri göz ardı etmeyin. TOBAV'ın Alaçatı Belediyesi ile (geçen hafta) düzenlediği "Alaçatı Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tıyatrola- n Festivali"n\ kaçırdınız, ama Izmir'de İKSEVin düzenlediği 'Uluslararası IzmirFestivali", Antalya'da Kültür Bakanlığı Devlet Opera ve Balesi'nin düzen- lediği "Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Fes- tivali" (yann son gün), Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın düzenlediği "6. Uluslararası Caz Festiva- li" dolu dizgin devam ediyor. Varsın, bakanlık bu etkinlikleri 'Çamköy Soğan Festivali", "TarpakNar ve Incir Festivali", "Susurluk Ayran Festivali" ile aynı kapta değeriendirsin, seçimi siz yapacaksı- nız... Son günlerin bir başka önemli şenliği de Akşe- hir'deki "Nasreddin Hoca Şenliği". Tempo'nun verdiği kitapçıkta unutulmuş her nasılsa bu etkin- lik de. Oysa, unutulmaması gereken, ulusal kültü- rijmüz açısından önemi tartışılmayacak bir etkin- lik. Eğer, Akşehir'e gidemiyorsanız o zaman Istan- bul'daki caz festivalinı kaçırmayın derim. Festival yönetmeni Görgün Taner, kedileri mutlu etmek için çırpınıyor. Bu gece, Açıkhava'da Woody Herman Orkestrası ve Smithsonian Jazz'dan "Cotton Club"\e coşmaya ne dersiniz? "Şeftalili" olmadı- ğından olsa gerek, festivaller kitapçığında yer al- mayan bir festival, Yapı Kredi Sanat Festivali'nde de güzel sürprizler var. Deneyimli festival yönet- meni Aydın Gün'ün çabalan unutulabilir mi? Ki- tapçıklara almasalar da, bu festival kitlelerie bu- luşmaya ve özel sektörün sanat alanında üstlen- diği rolü vurgulamaya devam edecek. Sanatta niceliğin değil, nıteliğin önemi olduğu- na inanır kediler. Sizler, siyasi ve ticari nedenlerle desteklemeye devam ettiğiniz "turizm ve zeytin" festivallerinizie kitaplar doldurabilir, partili beledi- ye başkanlannızın "Sünnet Şenlikleri"r\e verdiği- niz desteği ciddi festivallerden esirgeyebilirsiniz el- bet de... Bu ülkenin kültür tarihinde iz bırakacak etkinlikler hangileri olacak dersiniz? 6. ULUSLARARASI ISTANBUL CAZ FESTİVALİ BUGUN • VVbodv Herman Orchestra, The Smithsonian Jazz Mastenvorks Orchestra Feahıring LA Dance Troupe&C. \VMmore, Duke Ellington'ın 100. doğum yılı kutlaması anısma saat 21.30'da Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda konser verecek. • Bob James Trio saat 19.30'da AKM Büyük Salon'da konser verecek. • Groove CoDective saat 23.30'da Roxy'de dınlenebilir. • Charlie Hunter & Leon Parker saat 22.00'de Babylon'da ızlenebilir. • DJ Booster saat 23.00'te Dulcinea'da dinlenebilir. YARIN • Patti Smith saat 21.30'da Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi'nde izlenebilir. • Tuna Ötenel Trio ve Emin Fındıkoglu Detant konseri saat 19.00'da AKM Büyük Salon'da izlenebilir. • Groove Collection saat 23.30'da Roxy 'de sahneye çıkacak. • DJ Booster saat 23.00'te Dulcinea'da dinlenebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle