Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 TEMMUZ 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Jlltı ok yeniden
yapıtdı
• ADANA (Gfiney tlleri
Bürosu) - Atatürk
Parkı'ndaki heykelde yer
alan ve Cumhuriyetın
temel ilkelerini
simgeleyen "altı ok"un
kimliği belirsiz kişilerce
kınlmasmdan sonra
yeniden yapılarak yerine
konulması sevinç yarattı.
CHP Adana ll
Başkanlığı'nın başvurusu
ve gazetemizde de yer
alan haber ûzerine
harekete geçen büyükşehir
belediyesinin heykele
oklan yeniden
yerleştirmesini
memnuniyetle
karşıladıklannı belirten
ÇYDD Yönetim Kurulu
üyesi avukat Cemil Denli,
"Atatürk devrimlerinin
sembolü olan bu heykel
ve çevresinin gerektiği
gibi korunmasını
istiyoruz. Atatürk
ilkelerinin yaşamda da
etkili olması için
çabalayacağız" dedi.
SPK'den Nergis
Holding'e suç
duyurusu
• ANKARA (Cumhuriyet
Büroso)- Sermaye
Piyasası Kurulu (SPK),
Polylen Sentetık tplik
Sanayi AŞ. Sifaş Sentetik
Iplik Fabrikalan AŞ ve
Nergis Holding AŞ
(Holding) bünyesinde
yapılan denetimleT
sonucunda, grubun halka
kapalı iştiraklerine örtülü
kazanç sağladıklan
gerekçesi ile bu şirketlerin
yöneticileri hakkında suç
duyurusunda
bulunulmasına karar verdi.
Kurul, aynca Kristal Kola
hisse senetleri üzerinde
manipülasyon yaptıklan
belirlenen 28 kişi ile
mevzuata aykın işlem
yapan 7 aracı kunımun
yetkilileri hakkında
Cumhuriyet Savcılığı'na
suç duyurusunda
bulunacak. . •*
Gündüz istifasnı
geri aMı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - FP Genel Başkan
Yardımcıhğı görevinden
istifa eden tstanbul
Milletvekili trfan
Gündüz'ün, istifasını geri
aldığı bildirildi. Yaklaşık
iki hafta önce, genel
başkan yardımcıhğı
görevinden istifa eden
Gündüz'ün, karannı
değiştirerek istifasını geri
aldığı öğrenildi. Bu arada
yann yapılması beklenen
GtK toplantısının, genel
başkan yardımcısı tsmail
Alptekin'in düğün töreni
nedeniyle gelecek hafta
sonuna ertelendiği
kaydedildi.
Peüas'ta
işçi kıyımı
• KIRŞEHtR
(Cumhuriyet) - Yetkililerin
sık sık 'işçi
çıkanlmayacak" vaatlerine
karşın Petlas Lastik
Fabrikası'ndaki 222 işçinin
daha işlerine son verildi. 2
yıl önce 35 milyon 750 bin
dolara Kombassan
Holding'e satılan Petlas'ta
çalışma banşı bir türlü
sağlanamıyor. Daha önce
de çeşitli gerekçelerle 300
kişinin işten çıkanldığı
Petlas'taki işçi kıyımına
karşı sert tepki
gösterecelderini belirten
Petrol-lş Kınkkale Şube
Başkanı Recep Sefer,
haklannı savunmak için
açlık grevi dahil her türlü
eylemi yapacaklannı
belirtti.
Abraham Udovitch, Türkiye ve Ortadoğu'daki son gelişmeleri değerlendirdi
'Dini harekederi kııllamyorlaı^
• Princeton Üniversitesi Yakın Doğu Araştırmalan Bölümü
Başkanı Prof. Abraham Udovitch, şeriat akımlannın güç
kazanmasının sadece Türkiye'de görülmediğini söylüyor.
Ortadoğu'da Müslüman olmayan tek ülke olan tsraü'de de
köktendinci akımlann arttığına dikkat çeken Udovitch, birtakım
siyasi akımlann insanlan etkileme çabasında olduğunu belirtiyor.
ğı'nda pek çok kişinin, toplumlardaki ılım-
lı eğilimlerin sisteme kanlmalan gerektiği gö-
rüşünü savunduklannı biliyorum. Belki geç-
mişte farklı toplumlan degerlendirirken yan-
lış yapmış olabilirler. Ama bu konuda daha
fazla bir şey bilmiyonım.
- Ortadoğu'daki son getismeteri. özeffikle
de Irak'a ambargonun hâlâ sürdürûhnesini
nasıl karşürvorsunuz?
UDOVTİCH - Irak'taki rejim bcni endi-
lecektedeğişeceknıi?
UDOVTTCH -Sanıyorum. tki ülke arasın-
da temaslar bulunduğu, hatta daha başka ge-
lişmeler de olduğunun belırtileri var. îran ta-
rafından da bazı belirtiler var, ama bunlar çok
net değil. Hatta Iran'da henüz ne olacağı bel-
li olmadı. lran'da farklı güçler var. Bir güç,
halkın desteğini arkasına alan cumhurbaşka-
nının yanında görünüyor. tran Cumhurbaş-
kanı dış dünyaya açüma eğiliminde. ABD'yle
LEYLA TAVŞANOĞLU
Prof. Abraham Udovitch ABD'nin önde
gelen üniversitelerinden Princeton'ın Yakın
Doğu Araştırmalan Bölümü Başkanı. Prof.
Udovitch geçen günlerde Istanbul'daydı. Üye-
si olduğu Koç Üniversitesi Danışma Kuru-
lu'nun toplantısına katılan Prof. Udovitch'le
Türkiye ve Ortadoğu'daki son gelişmeleri
konuştuk. Konuşmamız şöyle gelişti:
UDOVTTCH- Bence şeriatçılık akımlan-
nın güç kazanması Türkiye'ye özgü bir ör-
nek değil. Özellikle Ortadoğu'ya baktığı-
mızda bölgedeki Islam ülkelennde de şeri-
atçı akımlann göreceli olarak güç kazandı-
ğını görüyoruz. Ama Ortadoğu'da tek Müs-
lüman olmayan ülke Israıl'de de köktendin-
cilik akımı güç kazandı. Bu bir gerçek.
Batı toplumlannda, hat-
ta ABD'de Hıristıyan kök-
tendinciliğin arttığına ta-
nık oluyoruz. Bunlara ben
"Siyasigündemli dinsel ha-
retetfer" diyorum. Bu, ide-
olojilerin bittiği noktada
ortaya çıkan uluslararası
bir dinsel eğilim biçimin-
de kendini gösteriyor. tn-
sanlann dıne sığınmalan
gereksiniminı birtakım si-
yasi akunlar etkileme ça-
bası içındeler. Bu siyasi
akımlar, ideolojilerin yok
oluşuy la birlikte ortaya çı-
kan boşluğu doldurmaya
çalışıyorlar ya da bu geçiş
döneminde etkili olmayı
hedefliyorlar.
Insanlar ellenne Kuran"ı
ya da İncil'i ya da Tevrat'ı
alıyor ve her sorunun ce-
vabının bunlarda olduğu prjnçeton Yakın Doğu Araşürmalan Bölûm Başkanı Prof. Udovitch şeriatçınğın yayıMığını söyledl
ınancııçınde başka bir şey ^ ^
düşünmek istemiyorlar. Tabii bunlar insan-
lar için çok kolay çözümler, ama sıklıkla da
acı veren sorunlara yol açıyorlar. Bu insan-
lann bazılan çok masum dindarlar olabilir.
Ama onlan yönlendirmeye, devleti ele ge-
çirmek için dini hareketleri kullanmaya ça-
lısanlar var.
- Peki bu akunlar mı devletietkfliyor ya da
devlet nıi onlardan etkilenivor?
UDOVİTCH - Toplumun kendine güveni
ve umutlan güçlü olursa bu tür akımlann çe-
kicilikleri azalır. Ama toplum önünü göre-
miyorsa ya datoplumdaki katılım payındapek
çok unsurlar geri kalıyorsa şeriatçı ya da
köktendinci akımlann çekıcilikleri artar.
- ABD' nin özellikk Ortadoğu ülkekri için
bir zamanlar savunduğu ">eşil kuşak* pro-
jesi konusunda ne düşünüyorsunuz?
LDOVITCH - ABD Dışışlen Bakanlı-
şelendiriyor. Körfez Savaşı'ndan sonra am-
bargo kondu. Bu sürüyor. Ama ben bir am-
bargoyu savaşa yeğlerim. Bence bu ambar-
go Saddam Hüseyin'in yalnız bırakılması ve
zayıflaülması hedefinde başanya ulaştı. Ama
bu ambargo Saddam Hüseyin'in umurunda
değil gibi görünüyor.
Kosova'da olanlara bakm. Sırp toplumu Nfi-
loşeviç'i, Iraklılann Saddam Hüseyin'i des-
tekledıklerinden daha fazla destekledi. Sırp-
lar, son gelişmeye kadar direndiler, herkes acı
çekti. Buna, bir çıkmaz, diyebiliriz.
Bana kalırsa Saddam'ın elindeki kaynak-
lar bugün halkın acılannı dindirecek yeter-
liliktedir. Ama o hâlâ kendine saraylar yap-
tınyor. Saddam'ın hükümeti acımasız. Acı-
masız hükümetlere bence her zaman yaptı-
nm uygulanmahdır
-ABD' nin lran pofitikasısizceyakm bir ge-
hatta lsrail'le bile yakınlaşmak istiyor. Öbür
yanda da Humeyni düşüncelerine sıkı sıkı-
ya bağlı kalınmasını isteyen tutucu kesim
var. ABD'de de tran'la ilgili benzertartışma-
lar var. Ama genelde ABD'nin Iran'la te-
maslara memnunlukla yaklaştığını düşünü-
yorum. Bakın, ABD'nin, stratejik açıdan
lran ve hatta Irak'la uzlaşılamayacak anlaş-
mazlıklan olduğunudüşünüyorum. Soğuk Sa-
vaş'tan sonra o bölgede yeni bir sistem oluş-
tu. Bu çok net bir sistem de değil. El yorda-
mıyla yolunu bulmaya çalışıyor. SaddamHü-
seyin'i, Soğuk Savaş'a tepki gösterdiğini dü-
şünmeden değerlendiremezsinız. Saddam,
Soğuk Savaş kurallannın bittiğini ve kendi-
sinin yeni kurallarkoyabileceğini sandı. Çün-
kü ortada bir kuvvet boşluğu doğmuştu. Bu
boşluğu kendisinın doldurabileceğıni düşü-
nüyordu. Kendini bölgenin en büyük gücü
gibi düşünüyordu.
- Ama Mtt^ninlkieri olmakSaddam'a bt-
rakthr mrvdı?
UDOVİTCH - Nitekim de bırakmadılar.
Saddam hesaplannda yanıldı. Kuveyt'i işgal
etmeseydi ve sadece tehdit politikasını sür-
dürseydi ona bir şey olmazdı. Kuveyt'e gi-
ren, günün birinde Suudi Arabistan'a da gi-
rer diye düşünüldü. Bence o, ABD gibi bir
ülkeden çok, Arap komşulanna tehdit oluş-
turdu.
Sonra dünyada yeni ekonomik kurallar
var. Artık siyaset de ekonomi de dünyada ye-
niden düzenleniyor. Türkiye de dahil Orta-
doğu ülkelerinin artık dış dünyada daha faz-
la rekabet edecek güçleri bulunmalı. Reka-
bet edebilen kazantr, bunu yapmayan kaybe-
der.
- Sizce daha fazla dün-
yaya açriun mı önemli?
UDOV1TCH - Bunu
söylediğinize sevindim.
Bence dünyaya daha faz-
la açılım sorunun anahta-
ndır. Özellikle Ortadoğu
ülkeleri için.
Bence Türkiye olağa-
nüstü bir örnek. Son on
yıldır defalarca buraya gel-
dim. Türkiye"de elit sınıfar-
tık büyük bir kendine gü-
venle düny ay la yüzleşiyor.
- Böigedeld sorunbirdan
biriside Kıbns.G-8grubu-
mın, Kıbns sorununa ar-
nk nihai birçözüm bulun-
maa için iki toplumun B-
derierini önkoşulsuz gö-
rüşmeye çağırdiklannı bi-
Byoruz. Sizce bu görüşnte-
lerden nasıl bir sonuç ÇJ-
kar.
UDOVTTCH-Evet, böl-
gede pek çok sorun var. Bu sorunlar sadece
askeri hareketlerle çözülemez. Savaşlardan
sonra mutlaka siyasi bir düzenleme yapılma-
lıdır. Geçmişte ne olursa olsun, bugün artık
adada bir çeşit paylaşma zemini yaratılma-
lıdır. Bu federasyon mu, konfedefasyon mu
olur, onu bilemem. Ama bunu iki toplum
kendi aralannda uzlaşarak halletmelidırler.
Ne Rumlar, ne de Türkler adadan yok edile-
bilirler. O nedenle oturup konuşmalılar. Üs-
tesinden gelinemeyecek, hele de bugün için,
hiçbir anlaşmazlık yoktur. Bazı konular dü-
zeltilebilir. Arap-Israil sorununda, Türki-
ye'nin doğusunda birtakım gerçekler var. Bu
gerçekler göz ardı edilemez. Bir siyasi çö-
züm de bu gerçeklerin üzerine bina edilme-
lidir. Türkiye ve Yunanistan da, Kıbns'ta fe-
derasyon mu, konfederasyon mu olsun, di-
ye yıllardır sürtüşme içindeler.
Kamuda neredeyse genel kural haline gelen gizliliğin, sessizleştirilmiş toplum yarattığına dikkat cekiliyor
'Keyfiliğin kod adı devlet sım mı?'
Prof. Dr. Zerrin Toprak Karaman, gizliliğin kamu yönetimince özelflrmalara da aktanldığına,
kamuoyunu bilgilendirme gibi önemli bir işlevin gündeme alınmadığına dikkat çekti.
za Muhakemekri Usulü Kanunu (1929 tarih ve 1412 sayı), da yönetim hazır oimadıgı için gizfcmeyi tercih etmektedir.
DİE Vetki. Görev vç Kuruluş Kanunu (1%2 tarih ve 53 sa- Devletinyurttaşırad)
-
asyon konusunda bilgflendirmediğigi-
CELALYTLMAZ
tZMİR- Türkiye'deki yozlaşma sürecinin devlet, halk ve
politika üçgeni arasında gidip geldiği belirtilerek. kamu yö-
neümindeki gizliliğin genel kural, açıklık ilkesınin de istis-
na haline geldiği öne sürüldü. Yönetimin "halkı bflgikndir-
me" görevinin, halkın da "büşlenme hakkmın" bulundu-
ğunu anımsatan Dokuz Eylül Ünı\ersitesi (DEÜ) tktisadi
ve Idari Bilimler Fakültesi Kamu Yonetimı Bölümü öğre-
tim üyesi Prof. Dr. Zerrin Toprak Karaman, "Politikalann
uygulanmasındaki key-fiügin kod adı devlet sım mı" soru-
sunayanıtvenlmesinı isteyerek "Aksihakle,'sessiztoplum-
dan' çok 'sessizleştirilmiş toplumdan' bahsedilebiHr" dedi.
Türkiye'deki kamu yönetiminde gizliliğı esas alan hukuki
düzenlemelerin çevre mevzuatında da yer aldıgını belirten
Prof. Dr. Karaman. şugörüşlen savundu: "Gizlitigi esas alan
hukuki düzenlemekr. başuca TCK (1926 tarih ve 765 sayıh
yasa), Devlet Memurian Kanunu (1965tarih ve 657 sayı), Ce-
yı), Mal Biknnminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklar-
la Mücadeie Kanunu (1990 tarih ve 3628 sayı) ile Güvenlik
Soruşturması Yönetmeliği (1990 tarih ve 20491 sayıh Resmi
Gazete) ile temeuendirikbilir. Bunlar biıükte değerlendiril-
diginde. Türk kamu yönetiminde gizfilik genel bir kurai
açıklık ise isrisna haline gelmiştir. A> nı düzenlemeier çevre
mevzuatında da yer almaktadır."
Gizliliğin kamu yönetimince özel fırmalara da aktanldı-
ğına, kamuoyunu bilgilendirme gibi önemli bir işlevin gün-
deme alınmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Karaman. konu-
ya ilişkin şunlan söyledi: "Bu nedenle önemli ve acil bilgi-
lerin açıklanmasmdan kaçnufanasıyüıçevrepoütikasında da
temel sorunlar oluşmaktadır. Ani ve etkisi uzun süren çev-
resd etkikrde sık sık karşılaşüdığı gibi panık yaratmama',
'devlete olan güvenın sarsılmamasr gibitsteklerie 'kötü yö-
netim' biriesmektedir. Çevre sorunlarma ilişkin konularda
bi, ölçümleri vasaklaması ve hemen tele>izyon programla-
nnda 'çay partilen' düzenleyerek olgunun üst kademe yö-
netimlerince görmezUkten gelinmesi, yine "delı dana' hasta-
nğı ve eddkri tüm dünyada tepki topİarken. ithal edilen et-
ierin sağhk koşullanna ilişkin açıklamalann nedik taşuna-
ması rutinleşmiş idari tepkilerdir. tnsan merkezli olarak bi-
le değeıiendirUemeyecek ve insana saygıdan uzak bu tercih-
ter. etiğe ulaşamamış siyasi/yönetsei ahlak sorunuyta Ugili-
dir. BeHrtilen yönetsd/potitik tercihler, kamuoyıınu ckkü bi-
çimde rahatsu eden örneklerden >alnızca ikisktir. Özetle, oi-
ması gereken giztihk snırtannın aşılarak yönetim yetersiz-
Hğinin arkasında ve 'gizlilik kalkanına sanlarak' her vesi-
leyie sakianıkhğı kanaati giderek güçtenmektedir. Bununla
birlikte medyanın ekonomik. poKtik ve benzeri faktörlerin
etkisfyle zaman zaman fark edilen çarpıtma ve yanhş yön-
lendirmeleri de güven yönüyle sıkıntı yaratmaktadır."
Yasa tasarısı oylanacak
Vericitesisler
TRTye devredüiyor
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Radyo ve televiz-
yonverici tesislerinin yeni-
den TRT'ye devTedilmesi-
ni öngören yasa tasansı, ge-
lecek hafta TBMM'den çı-
kacak. Tasannın yasalaş-
ması üzerine verici tesisle-
ri 1834 personeliyle TRT'ye
devTedilecek. Vericiler ile
TRT' nin Güneydoğu Ana-
dolu ile yurtdışı yaytnlann-
da yaşanan yetersizliğin
aşılması planlanıyor.
Radyo ve Televizyon Ve-
rici Tesislerinin TRT Ge-
nel Müdürlüğü'ne Devredil-
mesi ve Bazı Yasalarda De-
ğişiklik Yapılması Hakkın-
da Yasa Tasansı üzerinde-
ki görüşmeler TBMM Ge-
nel Kurulu'nda önceki ak-
şam tamamlandı. Ancak
toplantı yeter sayısının bu-
lunamaması nedeniyle tasa-
nnın tümünün oylanması
bu haftaya kaldı.
1989 yınnda çıkanlan ya-
sayla radyo ve televizyon
verici istasyonlan PTT'ye
devredilmiş, ancak Anaya-
sa Mahkemesi bu yasanın
bazı maddelenni ıptal et-
mişti. Tasan ile Anayasa
Mahkemesi'nin karan uya-
nnca, tüm radyo ve televiz-
yon verici ve aktancı istas-
yonlan, program linkJeri,
yayınlann uydudan alınma-
sında kullanılan sistemler,
bunlara ait taşınır ve taşın-
maz mallar, her türlü teçhi-
zat, enerji nakil hatlan, an-
tenler, mefruşat araç ve ge-
reçlerin31 Aralık 1999 ta-
rüiine kadar, değeri Hazi-
ne'ce karşılanmak üzere
TRT'ye devTedilmesi ön-
görülüyor. Kunım tarafın-
dan devralnıacak kamu ko-
nutlanndaki Türk Teleko-
münikasyon AŞ personeli-
nin ve bu personele ait ko-
nutlardaki radyo ve televiz-
yon hizmetlerinde görevli
personelin konutlardaotur-
ma süreleri ve koşullannın
Telekom ile TRT'ninyapa-
cağı protokolle beürlenme-
sı hükme bağlandı. TRT ile
Türk Telekomünikasyon
AŞ arasında 1989tarihin-
den, yasanın yürürlüğe gi-
receği tarihe dek doğan
mevcut borç ve alacaldann
karşılıkh olarak silinmesi-
nı öngören düzenleme de
kabul edildi. Deviı işlemin-
den sonra, TRT ve Türk Te-
lekom tarafindan ortakkul-
lanılacak tesislere ilişkin iş-
letme esaslan 2 kurum ara-
sında yapılacak protokolle
belirlenecek.
Tarilıi yanıııadada
'Soft-Rock'
"Armada Sahü Bahçes" önceki akşam
canb "Soft-Rock" müzik 0e açıkh.
Armada Otd'in yediye ulaşan özd
mekânı Cankurtoran Kennedy
Caddesi ûzermdeld Armada Sahil
Babçesi'nde haftanın üç gecesi Oziem,
Okan, Vedat, Günay ve Kenan'dan
ohışanM
No-Name" grubu sahne
alacak. Beş yıidan bu yana Ahırkapı
Lokantası'nda yapılan "Tangohı Pazar
Akşamlan"na da yaz boyunca her
pazar İ mit tris-Seval Uğur ikilisi 3e
sahil bahçesinde devam edilecek.
(Fotoğraf: AYKUT KÜÇÜKKAYA)
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOGLU
IMF'ye Karşı USİAD...
Gazete yazarlığına kalkışmadan önce ekono-
miye ilişkin haberiere gözucuyla bakıp geçerdim.
Gazetelerin ekonomi sayfalannı şimdi de çok
sempatik bulduğumu söyleyemem. Fakat gele-
ceğimizin, ülkemizin geleceğinin bu haberlerin ve
yorumlann içinde gizli olduğunu biliyorum. Eko-
nomiye ilişkin konulan anlamakta ne kadar yete-
neksiz olursam olayım, zihnimi kurcalayıp duran
sorunlann başlıcalan yıne deekonomiyle ilgili. Bu
hafta sizlere IMF'ye kafa tutan bir örgütten, USİ-
AD'dan söz etmek istiyorum... Okurlanmın ben-
den daha çok yazınsal konularda, denemetadın-
da yazılar beklediğini biliyorum. Fakat benım kö-
şe yazariığımın gizi, o hafta zihnimi en çok kur-
calayan konuda yazmak... öyleyse konuyu (eko-
nomi biliminin amatörieri olarak ve profesyonel-
lerinden hoşgörü dileyerek) birlikte araştıralım.
•••
Uluslararası Para Fonu'nun (kısaltılmış adıyla
IMF'nin) temsilcileri bu yazı yazılmakta olduğu sı-
rada henüz ülkemizdeterdi. Medyamızda da IMFnin
Türkiye'ye kredi musluklannı açacağına ilişkin
iyimser haberler vardı. IMF konusunda (yine eko-
nomi amatörieri olarak) bilgilerimizi tazeleyecek
olursak, 1944 yılında kurulan örgütün amacı,
"uluslararası para sisteminin iyi işlemesine göz
kulak olmak.. ödemeler dengesini sağlamakta
güçlük çeken ölkelere krediler vermek..." Merke-
zi VVashington'da bulunan örgütün politikasını
(paran kadar konuş ilkesine bağlı olarak) ABD, Ja-
ponya, Almanya, Büyük Britanya ve Fransa sap-
tamakta... Türkiye bu kuruluşa 1947 yılında üye
olmuş...
• • •
Yukardaki bilgileri biraz daha popularize ede-
cek olursak, IMF'yi emperyalizmın uluslararası
çıkarlannı denetleyen bir üst örgüt diye adlandı-
rabilir miyiz? Geçen yıl aralık ayında kurulan USİ-
AD (Ulusal Sanayiciler ve Işadamları Derneği)
Başkanı Kemal Ozden bu soruyu şöyle yanıtlı-
yor: "Eskiden 'emperyalizm' denirdi. Bugün dün-
yada dünya ticaret hacminin 50 misli büyüklük-
tekibir finans sermayestnden sözediliyor..." (Bkz.
"Cumhuriyet", 27.6.1999. "Pazar Konuğu" say-
fası.) USlAD Başkanı, ekonomi alanındaki konu-
larda alışık olmadığımız bir saydamlıkta ve gün-
lük konuşma dili sözcükleriyle konuşuyor: "O ka-
dar büyük bir cirodur ki herhangi bir ülke üzeri-
neyüklenmesiya da başka birülkeye kaydmlma-
sı arasında bu paranın gücü anlamında neredey-
se hokus pokus düzeyinde büyük farklar çıkıyor.
Bu sanal sermaye oyunlannı mutlaka engelle-
mek ger&kiyor. Sanal sermayeye karşı olmak,
uluslararası ticarete ya da uluslararası ticaret ku-
rallanna karşı olmak değildir.. Üretmeyen, sade-
ce hortumtayan sermayeye mutlakönlem koymak
gerekiyor..."
• • •
Haftalık "Aydınlık" dergisinin hakkını yemeye-
lim... USlAD konusuna dikkatimizi ilk kez çeken
odur... 8 Kasım 1998tarihli haberin kupürü önüm-
de duruyor. O sırada kuruluş aşamasındaki der-
neğin "kurucu başkanı" sıfatını taşıyan Kemal
özden şöyle demektedir: "... 'Ulusal devletler
bitmiştir, global ekonomiyi kuruyoruz' hayali bir
kayaya çarptı, yıkıldı. Bundansonrakigelişme, ulu-
sal devletlerin ulusal ekonomilerine sahip çıkma
süreci olacaktır. USlAD, yıkılmakta olan bu Yeni
Dünya Düzeni'ne, globalizme karşı ulusalcı çö-
zümleri temsil etmek üzere ortaya çıkıyor.,." Ha-
berde, USlAD'ın 40 dolayında kurucu ve 125 ki-
şilik bir kadroyla kuruluş başvurusunu yapmak üze-
re olduğu biküriliyor...
••• :
USlAD faiz ve rant ekonomisinden kurtularak
üretim ekonomisine geçmeyi savunan işadamla-
nnı temsil ediyor... ("Cumhuriyet".) Ulusalcı rüz-
gânn bir parçası olabilmek, yükselen Cumhuriyet-
çi çizgiye katkı yapmak istiyor ve Türkiye'nin çı-
kış yolunun Sol'da olduğunu düşünüyor. ("Ay-
dınlık"). 1958 doğumlu başkan Kemal Özden,
öğrenimini Hacettepe Üniversitesi'nde yapmış
bir felsefeci... Bir mobilya üretim şirketinin sahi-
bi...UStAD'ın ilk genel başkanlığınınyanısıraAta-
türkçü Düşünce Derneği'nin Şişli Şube Başkan-
lığı'nı da yürütüyor...
• • •
Tevrat'ın I. Samuel bölümünün 17. "bap"ında
"adı Golyat olan Gatlı FilistîpeMvanrnı, herke-
si ürküten veönünden kaçıran bu devi, genç Da-
vud'un nasıl yere serdiği anlatılır: "Ve Davud, Fi-
listfyi sapanla ve taşlayendi ve FilistTyi vurup onu
öldürdü; ve Davud'un elinde kılıç yoktu. Ve Da-
vud koşup FilistVnin üzerinde durdu, ve onun kı-
lıcını alıp kınından çekti, ve onu öldürdü ve onun-
la başını kesti. Ve Filistiler pehlivanlannın öldü-
ğünü görünce kaçtılar..."
USlAD'ın IMF'ye meydan okuyuşu, bana "£s-
ki Ahit"\n, nereden öğrendiysem çocukluk yılla-
nmdan ben zihnimde yer etmiş ve şimdi kitaplı-
ğımdaki "Kitabı Mukaddes"Xen bir bölümünü ak-
tardığım bu etkileyici efsanesini anımsattı...
Mutluluk paylaşılmca güzeldir
Başta zarif ve sevgili Berin Nadi Hanımefen-
di, sevgili llhan Selçuk Ağabey ve Sayın Kültür
Bakanımız olmak üzere, katılımlanyla, çiçekleriy-
le, yurtiçinden ve yurtdışından mesajlanyla mut-
luluğumuzu paylaşan dostlanmızı en içten sevgi
ve teşekküıierimizle kucaklıyoruz.
Hülya - Ataol Behramoğlu
İLAN
ŞİŞLt3.SULHHUKUK
HÂKİMLİĞrNDEN
1999/251 Esas
1999/771 Karar
Davacı Çetin Kumbasar vekili Av. Metin Kumbasar
tarafindan mahkememize açılan vasi tayinı davasının
sonunda:
Şişli - Meşrutiyet Mahallesi Akkirmanlı Sokak No:
16/5 - adresinde ikamet eden mahcur Saime Emel
Kumbasar'a, erkek kardeşı Saıt Çetın Kumbasar'ın
mahkememızin 21.6.1999 tarih 1999/251 Esas,
1999/771 Karar sayıh karan ile vasi tayin edilmiş oldu-
ğu ilanolunur. 21.6.1999. Basın:31283