18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 TEMMUZ 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Jlltı ok yeniden yapıtdı • ADANA (Gfiney tlleri Bürosu) - Atatürk Parkı'ndaki heykelde yer alan ve Cumhuriyetın temel ilkelerini simgeleyen "altı ok"un kimliği belirsiz kişilerce kınlmasmdan sonra yeniden yapılarak yerine konulması sevinç yarattı. CHP Adana ll Başkanlığı'nın başvurusu ve gazetemizde de yer alan haber ûzerine harekete geçen büyükşehir belediyesinin heykele oklan yeniden yerleştirmesini memnuniyetle karşıladıklannı belirten ÇYDD Yönetim Kurulu üyesi avukat Cemil Denli, "Atatürk devrimlerinin sembolü olan bu heykel ve çevresinin gerektiği gibi korunmasını istiyoruz. Atatürk ilkelerinin yaşamda da etkili olması için çabalayacağız" dedi. SPK'den Nergis Holding'e suç duyurusu • ANKARA (Cumhuriyet Büroso)- Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Polylen Sentetık tplik Sanayi AŞ. Sifaş Sentetik Iplik Fabrikalan AŞ ve Nergis Holding AŞ (Holding) bünyesinde yapılan denetimleT sonucunda, grubun halka kapalı iştiraklerine örtülü kazanç sağladıklan gerekçesi ile bu şirketlerin yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Kurul, aynca Kristal Kola hisse senetleri üzerinde manipülasyon yaptıklan belirlenen 28 kişi ile mevzuata aykın işlem yapan 7 aracı kunımun yetkilileri hakkında Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunacak. . •* Gündüz istifasnı geri aMı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - FP Genel Başkan Yardımcıhğı görevinden istifa eden tstanbul Milletvekili trfan Gündüz'ün, istifasını geri aldığı bildirildi. Yaklaşık iki hafta önce, genel başkan yardımcıhğı görevinden istifa eden Gündüz'ün, karannı değiştirerek istifasını geri aldığı öğrenildi. Bu arada yann yapılması beklenen GtK toplantısının, genel başkan yardımcısı tsmail Alptekin'in düğün töreni nedeniyle gelecek hafta sonuna ertelendiği kaydedildi. Peüas'ta işçi kıyımı • KIRŞEHtR (Cumhuriyet) - Yetkililerin sık sık 'işçi çıkanlmayacak" vaatlerine karşın Petlas Lastik Fabrikası'ndaki 222 işçinin daha işlerine son verildi. 2 yıl önce 35 milyon 750 bin dolara Kombassan Holding'e satılan Petlas'ta çalışma banşı bir türlü sağlanamıyor. Daha önce de çeşitli gerekçelerle 300 kişinin işten çıkanldığı Petlas'taki işçi kıyımına karşı sert tepki gösterecelderini belirten Petrol-lş Kınkkale Şube Başkanı Recep Sefer, haklannı savunmak için açlık grevi dahil her türlü eylemi yapacaklannı belirtti. Abraham Udovitch, Türkiye ve Ortadoğu'daki son gelişmeleri değerlendirdi 'Dini harekederi kııllamyorlaı^ • Princeton Üniversitesi Yakın Doğu Araştırmalan Bölümü Başkanı Prof. Abraham Udovitch, şeriat akımlannın güç kazanmasının sadece Türkiye'de görülmediğini söylüyor. Ortadoğu'da Müslüman olmayan tek ülke olan tsraü'de de köktendinci akımlann arttığına dikkat çeken Udovitch, birtakım siyasi akımlann insanlan etkileme çabasında olduğunu belirtiyor. ğı'nda pek çok kişinin, toplumlardaki ılım- lı eğilimlerin sisteme kanlmalan gerektiği gö- rüşünü savunduklannı biliyorum. Belki geç- mişte farklı toplumlan degerlendirirken yan- lış yapmış olabilirler. Ama bu konuda daha fazla bir şey bilmiyonım. - Ortadoğu'daki son getismeteri. özeffikle de Irak'a ambargonun hâlâ sürdürûhnesini nasıl karşürvorsunuz? UDOVTİCH - Irak'taki rejim bcni endi- lecektedeğişeceknıi? UDOVTTCH -Sanıyorum. tki ülke arasın- da temaslar bulunduğu, hatta daha başka ge- lişmeler de olduğunun belırtileri var. îran ta- rafından da bazı belirtiler var, ama bunlar çok net değil. Hatta Iran'da henüz ne olacağı bel- li olmadı. lran'da farklı güçler var. Bir güç, halkın desteğini arkasına alan cumhurbaşka- nının yanında görünüyor. tran Cumhurbaş- kanı dış dünyaya açüma eğiliminde. ABD'yle LEYLA TAVŞANOĞLU Prof. Abraham Udovitch ABD'nin önde gelen üniversitelerinden Princeton'ın Yakın Doğu Araştırmalan Bölümü Başkanı. Prof. Udovitch geçen günlerde Istanbul'daydı. Üye- si olduğu Koç Üniversitesi Danışma Kuru- lu'nun toplantısına katılan Prof. Udovitch'le Türkiye ve Ortadoğu'daki son gelişmeleri konuştuk. Konuşmamız şöyle gelişti: UDOVTTCH- Bence şeriatçılık akımlan- nın güç kazanması Türkiye'ye özgü bir ör- nek değil. Özellikle Ortadoğu'ya baktığı- mızda bölgedeki Islam ülkelennde de şeri- atçı akımlann göreceli olarak güç kazandı- ğını görüyoruz. Ama Ortadoğu'da tek Müs- lüman olmayan ülke Israıl'de de köktendin- cilik akımı güç kazandı. Bu bir gerçek. Batı toplumlannda, hat- ta ABD'de Hıristıyan kök- tendinciliğin arttığına ta- nık oluyoruz. Bunlara ben "Siyasigündemli dinsel ha- retetfer" diyorum. Bu, ide- olojilerin bittiği noktada ortaya çıkan uluslararası bir dinsel eğilim biçimin- de kendini gösteriyor. tn- sanlann dıne sığınmalan gereksiniminı birtakım si- yasi akunlar etkileme ça- bası içındeler. Bu siyasi akımlar, ideolojilerin yok oluşuy la birlikte ortaya çı- kan boşluğu doldurmaya çalışıyorlar ya da bu geçiş döneminde etkili olmayı hedefliyorlar. Insanlar ellenne Kuran"ı ya da İncil'i ya da Tevrat'ı alıyor ve her sorunun ce- vabının bunlarda olduğu prjnçeton Yakın Doğu Araşürmalan Bölûm Başkanı Prof. Udovitch şeriatçınğın yayıMığını söyledl ınancııçınde başka bir şey ^ ^ düşünmek istemiyorlar. Tabii bunlar insan- lar için çok kolay çözümler, ama sıklıkla da acı veren sorunlara yol açıyorlar. Bu insan- lann bazılan çok masum dindarlar olabilir. Ama onlan yönlendirmeye, devleti ele ge- çirmek için dini hareketleri kullanmaya ça- lısanlar var. - Peki bu akunlar mı devletietkfliyor ya da devlet nıi onlardan etkilenivor? UDOVİTCH - Toplumun kendine güveni ve umutlan güçlü olursa bu tür akımlann çe- kicilikleri azalır. Ama toplum önünü göre- miyorsa ya datoplumdaki katılım payındapek çok unsurlar geri kalıyorsa şeriatçı ya da köktendinci akımlann çekıcilikleri artar. - ABD' nin özellikk Ortadoğu ülkekri için bir zamanlar savunduğu ">eşil kuşak* pro- jesi konusunda ne düşünüyorsunuz? LDOVITCH - ABD Dışışlen Bakanlı- şelendiriyor. Körfez Savaşı'ndan sonra am- bargo kondu. Bu sürüyor. Ama ben bir am- bargoyu savaşa yeğlerim. Bence bu ambar- go Saddam Hüseyin'in yalnız bırakılması ve zayıflaülması hedefinde başanya ulaştı. Ama bu ambargo Saddam Hüseyin'in umurunda değil gibi görünüyor. Kosova'da olanlara bakm. Sırp toplumu Nfi- loşeviç'i, Iraklılann Saddam Hüseyin'i des- tekledıklerinden daha fazla destekledi. Sırp- lar, son gelişmeye kadar direndiler, herkes acı çekti. Buna, bir çıkmaz, diyebiliriz. Bana kalırsa Saddam'ın elindeki kaynak- lar bugün halkın acılannı dindirecek yeter- liliktedir. Ama o hâlâ kendine saraylar yap- tınyor. Saddam'ın hükümeti acımasız. Acı- masız hükümetlere bence her zaman yaptı- nm uygulanmahdır -ABD' nin lran pofitikasısizceyakm bir ge- hatta lsrail'le bile yakınlaşmak istiyor. Öbür yanda da Humeyni düşüncelerine sıkı sıkı- ya bağlı kalınmasını isteyen tutucu kesim var. ABD'de de tran'la ilgili benzertartışma- lar var. Ama genelde ABD'nin Iran'la te- maslara memnunlukla yaklaştığını düşünü- yorum. Bakın, ABD'nin, stratejik açıdan lran ve hatta Irak'la uzlaşılamayacak anlaş- mazlıklan olduğunudüşünüyorum. Soğuk Sa- vaş'tan sonra o bölgede yeni bir sistem oluş- tu. Bu çok net bir sistem de değil. El yorda- mıyla yolunu bulmaya çalışıyor. SaddamHü- seyin'i, Soğuk Savaş'a tepki gösterdiğini dü- şünmeden değerlendiremezsinız. Saddam, Soğuk Savaş kurallannın bittiğini ve kendi- sinin yeni kurallarkoyabileceğini sandı. Çün- kü ortada bir kuvvet boşluğu doğmuştu. Bu boşluğu kendisinın doldurabileceğıni düşü- nüyordu. Kendini bölgenin en büyük gücü gibi düşünüyordu. - Ama Mtt^ninlkieri olmakSaddam'a bt- rakthr mrvdı? UDOVİTCH - Nitekim de bırakmadılar. Saddam hesaplannda yanıldı. Kuveyt'i işgal etmeseydi ve sadece tehdit politikasını sür- dürseydi ona bir şey olmazdı. Kuveyt'e gi- ren, günün birinde Suudi Arabistan'a da gi- rer diye düşünüldü. Bence o, ABD gibi bir ülkeden çok, Arap komşulanna tehdit oluş- turdu. Sonra dünyada yeni ekonomik kurallar var. Artık siyaset de ekonomi de dünyada ye- niden düzenleniyor. Türkiye de dahil Orta- doğu ülkelerinin artık dış dünyada daha faz- la rekabet edecek güçleri bulunmalı. Reka- bet edebilen kazantr, bunu yapmayan kaybe- der. - Sizce daha fazla dün- yaya açriun mı önemli? UDOV1TCH - Bunu söylediğinize sevindim. Bence dünyaya daha faz- la açılım sorunun anahta- ndır. Özellikle Ortadoğu ülkeleri için. Bence Türkiye olağa- nüstü bir örnek. Son on yıldır defalarca buraya gel- dim. Türkiye"de elit sınıfar- tık büyük bir kendine gü- venle düny ay la yüzleşiyor. - Böigedeld sorunbirdan biriside Kıbns.G-8grubu- mın, Kıbns sorununa ar- nk nihai birçözüm bulun- maa için iki toplumun B- derierini önkoşulsuz gö- rüşmeye çağırdiklannı bi- Byoruz. Sizce bu görüşnte- lerden nasıl bir sonuç ÇJ- kar. UDOVTTCH-Evet, böl- gede pek çok sorun var. Bu sorunlar sadece askeri hareketlerle çözülemez. Savaşlardan sonra mutlaka siyasi bir düzenleme yapılma- lıdır. Geçmişte ne olursa olsun, bugün artık adada bir çeşit paylaşma zemini yaratılma- lıdır. Bu federasyon mu, konfedefasyon mu olur, onu bilemem. Ama bunu iki toplum kendi aralannda uzlaşarak halletmelidırler. Ne Rumlar, ne de Türkler adadan yok edile- bilirler. O nedenle oturup konuşmalılar. Üs- tesinden gelinemeyecek, hele de bugün için, hiçbir anlaşmazlık yoktur. Bazı konular dü- zeltilebilir. Arap-Israil sorununda, Türki- ye'nin doğusunda birtakım gerçekler var. Bu gerçekler göz ardı edilemez. Bir siyasi çö- züm de bu gerçeklerin üzerine bina edilme- lidir. Türkiye ve Yunanistan da, Kıbns'ta fe- derasyon mu, konfederasyon mu olsun, di- ye yıllardır sürtüşme içindeler. Kamuda neredeyse genel kural haline gelen gizliliğin, sessizleştirilmiş toplum yarattığına dikkat cekiliyor 'Keyfiliğin kod adı devlet sım mı?' Prof. Dr. Zerrin Toprak Karaman, gizliliğin kamu yönetimince özelflrmalara da aktanldığına, kamuoyunu bilgilendirme gibi önemli bir işlevin gündeme alınmadığına dikkat çekti. za Muhakemekri Usulü Kanunu (1929 tarih ve 1412 sayı), da yönetim hazır oimadıgı için gizfcmeyi tercih etmektedir. DİE Vetki. Görev vç Kuruluş Kanunu (1%2 tarih ve 53 sa- Devletinyurttaşırad) - asyon konusunda bilgflendirmediğigi- CELALYTLMAZ tZMİR- Türkiye'deki yozlaşma sürecinin devlet, halk ve politika üçgeni arasında gidip geldiği belirtilerek. kamu yö- neümindeki gizliliğin genel kural, açıklık ilkesınin de istis- na haline geldiği öne sürüldü. Yönetimin "halkı bflgikndir- me" görevinin, halkın da "büşlenme hakkmın" bulundu- ğunu anımsatan Dokuz Eylül Ünı\ersitesi (DEÜ) tktisadi ve Idari Bilimler Fakültesi Kamu Yonetimı Bölümü öğre- tim üyesi Prof. Dr. Zerrin Toprak Karaman, "Politikalann uygulanmasındaki key-fiügin kod adı devlet sım mı" soru- sunayanıtvenlmesinı isteyerek "Aksihakle,'sessiztoplum- dan' çok 'sessizleştirilmiş toplumdan' bahsedilebiHr" dedi. Türkiye'deki kamu yönetiminde gizliliğı esas alan hukuki düzenlemelerin çevre mevzuatında da yer aldıgını belirten Prof. Dr. Karaman. şugörüşlen savundu: "Gizlitigi esas alan hukuki düzenlemekr. başuca TCK (1926 tarih ve 765 sayıh yasa), Devlet Memurian Kanunu (1965tarih ve 657 sayı), Ce- yı), Mal Biknnminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklar- la Mücadeie Kanunu (1990 tarih ve 3628 sayı) ile Güvenlik Soruşturması Yönetmeliği (1990 tarih ve 20491 sayıh Resmi Gazete) ile temeuendirikbilir. Bunlar biıükte değerlendiril- diginde. Türk kamu yönetiminde gizfilik genel bir kurai açıklık ise isrisna haline gelmiştir. A> nı düzenlemeier çevre mevzuatında da yer almaktadır." Gizliliğin kamu yönetimince özel fırmalara da aktanldı- ğına, kamuoyunu bilgilendirme gibi önemli bir işlevin gün- deme alınmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Karaman. konu- ya ilişkin şunlan söyledi: "Bu nedenle önemli ve acil bilgi- lerin açıklanmasmdan kaçnufanasıyüıçevrepoütikasında da temel sorunlar oluşmaktadır. Ani ve etkisi uzun süren çev- resd etkikrde sık sık karşılaşüdığı gibi panık yaratmama', 'devlete olan güvenın sarsılmamasr gibitsteklerie 'kötü yö- netim' biriesmektedir. Çevre sorunlarma ilişkin konularda bi, ölçümleri vasaklaması ve hemen tele>izyon programla- nnda 'çay partilen' düzenleyerek olgunun üst kademe yö- netimlerince görmezUkten gelinmesi, yine "delı dana' hasta- nğı ve eddkri tüm dünyada tepki topİarken. ithal edilen et- ierin sağhk koşullanna ilişkin açıklamalann nedik taşuna- ması rutinleşmiş idari tepkilerdir. tnsan merkezli olarak bi- le değeıiendirUemeyecek ve insana saygıdan uzak bu tercih- ter. etiğe ulaşamamış siyasi/yönetsei ahlak sorunuyta Ugili- dir. BeHrtilen yönetsd/potitik tercihler, kamuoyıınu ckkü bi- çimde rahatsu eden örneklerden >alnızca ikisktir. Özetle, oi- ması gereken giztihk snırtannın aşılarak yönetim yetersiz- Hğinin arkasında ve 'gizlilik kalkanına sanlarak' her vesi- leyie sakianıkhğı kanaati giderek güçtenmektedir. Bununla birlikte medyanın ekonomik. poKtik ve benzeri faktörlerin etkisfyle zaman zaman fark edilen çarpıtma ve yanhş yön- lendirmeleri de güven yönüyle sıkıntı yaratmaktadır." Yasa tasarısı oylanacak Vericitesisler TRTye devredüiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Radyo ve televiz- yonverici tesislerinin yeni- den TRT'ye devTedilmesi- ni öngören yasa tasansı, ge- lecek hafta TBMM'den çı- kacak. Tasannın yasalaş- ması üzerine verici tesisle- ri 1834 personeliyle TRT'ye devTedilecek. Vericiler ile TRT' nin Güneydoğu Ana- dolu ile yurtdışı yaytnlann- da yaşanan yetersizliğin aşılması planlanıyor. Radyo ve Televizyon Ve- rici Tesislerinin TRT Ge- nel Müdürlüğü'ne Devredil- mesi ve Bazı Yasalarda De- ğişiklik Yapılması Hakkın- da Yasa Tasansı üzerinde- ki görüşmeler TBMM Ge- nel Kurulu'nda önceki ak- şam tamamlandı. Ancak toplantı yeter sayısının bu- lunamaması nedeniyle tasa- nnın tümünün oylanması bu haftaya kaldı. 1989 yınnda çıkanlan ya- sayla radyo ve televizyon verici istasyonlan PTT'ye devredilmiş, ancak Anaya- sa Mahkemesi bu yasanın bazı maddelenni ıptal et- mişti. Tasan ile Anayasa Mahkemesi'nin karan uya- nnca, tüm radyo ve televiz- yon verici ve aktancı istas- yonlan, program linkJeri, yayınlann uydudan alınma- sında kullanılan sistemler, bunlara ait taşınır ve taşın- maz mallar, her türlü teçhi- zat, enerji nakil hatlan, an- tenler, mefruşat araç ve ge- reçlerin31 Aralık 1999 ta- rüiine kadar, değeri Hazi- ne'ce karşılanmak üzere TRT'ye devTedilmesi ön- görülüyor. Kunım tarafın- dan devralnıacak kamu ko- nutlanndaki Türk Teleko- münikasyon AŞ personeli- nin ve bu personele ait ko- nutlardaki radyo ve televiz- yon hizmetlerinde görevli personelin konutlardaotur- ma süreleri ve koşullannın Telekom ile TRT'ninyapa- cağı protokolle beürlenme- sı hükme bağlandı. TRT ile Türk Telekomünikasyon AŞ arasında 1989tarihin- den, yasanın yürürlüğe gi- receği tarihe dek doğan mevcut borç ve alacaldann karşılıkh olarak silinmesi- nı öngören düzenleme de kabul edildi. Deviı işlemin- den sonra, TRT ve Türk Te- lekom tarafindan ortakkul- lanılacak tesislere ilişkin iş- letme esaslan 2 kurum ara- sında yapılacak protokolle belirlenecek. Tarilıi yanıııadada 'Soft-Rock' "Armada Sahü Bahçes" önceki akşam canb "Soft-Rock" müzik 0e açıkh. Armada Otd'in yediye ulaşan özd mekânı Cankurtoran Kennedy Caddesi ûzermdeld Armada Sahil Babçesi'nde haftanın üç gecesi Oziem, Okan, Vedat, Günay ve Kenan'dan ohışanM No-Name" grubu sahne alacak. Beş yıidan bu yana Ahırkapı Lokantası'nda yapılan "Tangohı Pazar Akşamlan"na da yaz boyunca her pazar İ mit tris-Seval Uğur ikilisi 3e sahil bahçesinde devam edilecek. (Fotoğraf: AYKUT KÜÇÜKKAYA) CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOGLU IMF'ye Karşı USİAD... Gazete yazarlığına kalkışmadan önce ekono- miye ilişkin haberiere gözucuyla bakıp geçerdim. Gazetelerin ekonomi sayfalannı şimdi de çok sempatik bulduğumu söyleyemem. Fakat gele- ceğimizin, ülkemizin geleceğinin bu haberlerin ve yorumlann içinde gizli olduğunu biliyorum. Eko- nomiye ilişkin konulan anlamakta ne kadar yete- neksiz olursam olayım, zihnimi kurcalayıp duran sorunlann başlıcalan yıne deekonomiyle ilgili. Bu hafta sizlere IMF'ye kafa tutan bir örgütten, USİ- AD'dan söz etmek istiyorum... Okurlanmın ben- den daha çok yazınsal konularda, denemetadın- da yazılar beklediğini biliyorum. Fakat benım kö- şe yazariığımın gizi, o hafta zihnimi en çok kur- calayan konuda yazmak... öyleyse konuyu (eko- nomi biliminin amatörieri olarak ve profesyonel- lerinden hoşgörü dileyerek) birlikte araştıralım. ••• Uluslararası Para Fonu'nun (kısaltılmış adıyla IMF'nin) temsilcileri bu yazı yazılmakta olduğu sı- rada henüz ülkemizdeterdi. Medyamızda da IMFnin Türkiye'ye kredi musluklannı açacağına ilişkin iyimser haberler vardı. IMF konusunda (yine eko- nomi amatörieri olarak) bilgilerimizi tazeleyecek olursak, 1944 yılında kurulan örgütün amacı, "uluslararası para sisteminin iyi işlemesine göz kulak olmak.. ödemeler dengesini sağlamakta güçlük çeken ölkelere krediler vermek..." Merke- zi VVashington'da bulunan örgütün politikasını (paran kadar konuş ilkesine bağlı olarak) ABD, Ja- ponya, Almanya, Büyük Britanya ve Fransa sap- tamakta... Türkiye bu kuruluşa 1947 yılında üye olmuş... • • • Yukardaki bilgileri biraz daha popularize ede- cek olursak, IMF'yi emperyalizmın uluslararası çıkarlannı denetleyen bir üst örgüt diye adlandı- rabilir miyiz? Geçen yıl aralık ayında kurulan USİ- AD (Ulusal Sanayiciler ve Işadamları Derneği) Başkanı Kemal Ozden bu soruyu şöyle yanıtlı- yor: "Eskiden 'emperyalizm' denirdi. Bugün dün- yada dünya ticaret hacminin 50 misli büyüklük- tekibir finans sermayestnden sözediliyor..." (Bkz. "Cumhuriyet", 27.6.1999. "Pazar Konuğu" say- fası.) USlAD Başkanı, ekonomi alanındaki konu- larda alışık olmadığımız bir saydamlıkta ve gün- lük konuşma dili sözcükleriyle konuşuyor: "O ka- dar büyük bir cirodur ki herhangi bir ülke üzeri- neyüklenmesiya da başka birülkeye kaydmlma- sı arasında bu paranın gücü anlamında neredey- se hokus pokus düzeyinde büyük farklar çıkıyor. Bu sanal sermaye oyunlannı mutlaka engelle- mek ger&kiyor. Sanal sermayeye karşı olmak, uluslararası ticarete ya da uluslararası ticaret ku- rallanna karşı olmak değildir.. Üretmeyen, sade- ce hortumtayan sermayeye mutlakönlem koymak gerekiyor..." • • • Haftalık "Aydınlık" dergisinin hakkını yemeye- lim... USlAD konusuna dikkatimizi ilk kez çeken odur... 8 Kasım 1998tarihli haberin kupürü önüm- de duruyor. O sırada kuruluş aşamasındaki der- neğin "kurucu başkanı" sıfatını taşıyan Kemal özden şöyle demektedir: "... 'Ulusal devletler bitmiştir, global ekonomiyi kuruyoruz' hayali bir kayaya çarptı, yıkıldı. Bundansonrakigelişme, ulu- sal devletlerin ulusal ekonomilerine sahip çıkma süreci olacaktır. USlAD, yıkılmakta olan bu Yeni Dünya Düzeni'ne, globalizme karşı ulusalcı çö- zümleri temsil etmek üzere ortaya çıkıyor.,." Ha- berde, USlAD'ın 40 dolayında kurucu ve 125 ki- şilik bir kadroyla kuruluş başvurusunu yapmak üze- re olduğu biküriliyor... ••• : USlAD faiz ve rant ekonomisinden kurtularak üretim ekonomisine geçmeyi savunan işadamla- nnı temsil ediyor... ("Cumhuriyet".) Ulusalcı rüz- gânn bir parçası olabilmek, yükselen Cumhuriyet- çi çizgiye katkı yapmak istiyor ve Türkiye'nin çı- kış yolunun Sol'da olduğunu düşünüyor. ("Ay- dınlık"). 1958 doğumlu başkan Kemal Özden, öğrenimini Hacettepe Üniversitesi'nde yapmış bir felsefeci... Bir mobilya üretim şirketinin sahi- bi...UStAD'ın ilk genel başkanlığınınyanısıraAta- türkçü Düşünce Derneği'nin Şişli Şube Başkan- lığı'nı da yürütüyor... • • • Tevrat'ın I. Samuel bölümünün 17. "bap"ında "adı Golyat olan Gatlı FilistîpeMvanrnı, herke- si ürküten veönünden kaçıran bu devi, genç Da- vud'un nasıl yere serdiği anlatılır: "Ve Davud, Fi- listfyi sapanla ve taşlayendi ve FilistTyi vurup onu öldürdü; ve Davud'un elinde kılıç yoktu. Ve Da- vud koşup FilistVnin üzerinde durdu, ve onun kı- lıcını alıp kınından çekti, ve onu öldürdü ve onun- la başını kesti. Ve Filistiler pehlivanlannın öldü- ğünü görünce kaçtılar..." USlAD'ın IMF'ye meydan okuyuşu, bana "£s- ki Ahit"\n, nereden öğrendiysem çocukluk yılla- nmdan ben zihnimde yer etmiş ve şimdi kitaplı- ğımdaki "Kitabı Mukaddes"Xen bir bölümünü ak- tardığım bu etkileyici efsanesini anımsattı... Mutluluk paylaşılmca güzeldir Başta zarif ve sevgili Berin Nadi Hanımefen- di, sevgili llhan Selçuk Ağabey ve Sayın Kültür Bakanımız olmak üzere, katılımlanyla, çiçekleriy- le, yurtiçinden ve yurtdışından mesajlanyla mut- luluğumuzu paylaşan dostlanmızı en içten sevgi ve teşekküıierimizle kucaklıyoruz. Hülya - Ataol Behramoğlu İLAN ŞİŞLt3.SULHHUKUK HÂKİMLİĞrNDEN 1999/251 Esas 1999/771 Karar Davacı Çetin Kumbasar vekili Av. Metin Kumbasar tarafindan mahkememize açılan vasi tayinı davasının sonunda: Şişli - Meşrutiyet Mahallesi Akkirmanlı Sokak No: 16/5 - adresinde ikamet eden mahcur Saime Emel Kumbasar'a, erkek kardeşı Saıt Çetın Kumbasar'ın mahkememızin 21.6.1999 tarih 1999/251 Esas, 1999/771 Karar sayıh karan ile vasi tayin edilmiş oldu- ğu ilanolunur. 21.6.1999. Basın:31283
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle