23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 TEMMUZ 1999 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI 19 GUNCEL CUNEYT ARCAYIIKEK • Baştarafi 1. Sayfada zorlaşıyor. Akaryakıta bir ay içinde ya- pılan yüzde 50'nın üzerinde zamdan yakınan satııian yaz- dıktan sonra, bir de ne görelim: Hükümetle zam konusunda yanşmak olanaksız. Gece sa- atlerinde akaryakıta yüzde 4.7 ıle yüzde 5 arasında yenıden zam yapılıvermiş. Hükümetin; IMF'ye "reiorm- lardan da, bütçe ve kamu ma- liyesi alanlanndakı disiplinden de kesınlikle sapma olmaya- cağı yönünde" vaatlerde bu- lunduğundan söz ediliyor. Kısacası; Türkiye'nin önünü açarken bireylere yıllardır kur- tulamadıklan yeni mali ve eko- nomik yükümlülükler getıriliyor. Ekonomi dünyasını yakın- dan izleyen Bilal Çetin, son yazısında IMF ile pazarlığın iç- yüzüne değinirken, "hüküme- tin ekonomiyi çok ağır bir men- gene altına sokacağının" altını çiziyor. Fakat kamuoyunda IMF ve benzeri önemli sorunlar geri plana itiliyor. Hükümet ve hükümetin ba- şı hemen her gün şaşılacak olaylar yaratmaktan geri dur- muyor. Bu hükümetin sürüp gitme- sini isteyenler, somut kimi ga- ripsenecek olayların üzerine gitmiyor. _ Hükümetin bir başka şansı; Öcalan'ın akıbeti manşetlere sığamıyor ve tabıi, hükümetin başka hangi ikilemler içinde ol- duğu gözden kaçıyor. Ya da ötekı olaylar hükümetteki iki- lemlere örtü oluyor. Başbakan'ın yarattığı ve ya- şattığı tezatlar sadece IMF'yi irdeleyen sözlerındeki iniş çı- kışlarla ktsıtlı kalsa sorun yok. Ama, hayır. Başbakan Ece- vit IMF'den sonra bir başka önemli olayda da kendini ter- se düşüren bir olay yaratıyor. Gazeteniz Cumhuriyet dışın- da medyanın büyük kuçük ya- yın organlarının ilgilenmediğı bir olay: Azınlık hükümetinden beri Ecevit'in aklından çıkaramadı- ğı biryasa var: Pişmanlıkyasa- sı! Öcalan'ın yakalanmasından sonra Ecevit, bu yasa çıkarılır- sa dağdaki teröristlenn sılahla- n bırakıp teslim olacaklannı sa- vundu. Üçlü koalisyon kurulmaaşa- masındayken pişmanlık yasa- sını protokole aldırdı. Fakat ne oldu? PKK'nin dağ kadrosunun teslim olacağı varsayımıyla pişmanlık tasarısını Meclis'e gönderdi. önceki gün sabah, tasannın "geri çekileceği" söylentileri çıktı ve soru üzerine Ecevit, şöyle konuştu: "Geri çekmek veya ertele- mek gibi bir durum söz konu- su değil." Üstelik Başbakan, tasarıya ortağı MHP'den "bir itiraz gel- medığıni" de söyledi. Çok net bir yanıt. Fakat ara- dan beş-altı saat geçti geçme- di. Bu kez; Başbakan Ecevit, "pişmanlık tasansını 'kendi im- zasını' taşıyan bir yazıyla TB- MM'den çekti". Tabii, bu tezat yüklü davra- nışlara nelerin veya kimlerin neden olduğu araştınldı. Ama gerçek şuydu: MHP'nin daha hükümet kurulmadan, kurulduktan sonra pişmanlık yasasına tek bir koşulla karşı çıkmayacağını açıkladı. MHP'nin, "öca/an ve Şem- din Sakık gıbilerinin bu yasa- danyararianmalannı" aslaka- bul etmeyeceği biliniyordu. Elbette Ecevit de bu gerçe- ğin ayırdında olmalıydı. Ne çare; Ecevit, öcalan'la Şemdin Sakık'ın yararianaca- ğı pişmanlık yasasını -bu bili- nenlere karşın- TBMM'ye gön- derdi. Sabah direndi, akşam tasa- rıyı geri çekti. Bu hareketinin gerekçesi ön- ceden belli bir gerekçeydi: MHP daha önceki açıklamala- ra koşut bir direniş gösterdi ve bastırdı. MHP yönetici kadro- ları "siyasal rahatsızlık yarat- mayacak" açıklamalarta karşı tutumlannı duyurdular. Devlet Bahçeli'nin Ecevit'e telefon ederek "tasanda dire- nilmesi durumunda" MHP'nin tutumunu açıkladığı da öne sü- rüldü. Başbakan Ecevit, IMF'deki zikzaklanndan sonra, ikinci kez yine bir gün içinde geri adım at- tı. Daha sonra yeni yeni zikzak- lar bekleniyori Jift. >-- - ^ - - — — ''Tahkim mahkûmiyettir 9 • Baştarafi 1. Sayfada (ADD) Genel Başkanı YektaGüngör Özden. devletler özel hukuku profe- sörü Rona Aybay, ıdare hukuku pro- fesöriı UHiü Azrak, ıdare hukuku pro- fesörü Fertev Bflgen, anayasa huku- ku profesörü Cem EroğuL, anayasa hukuku profesörü Ersan tlal, anaya- sa bilim dalı profesörü Yavuz Sabun- cu ile idare hukuku profesörü Yüdı- nm Uler, küreselleşme yanlılantun uluslararası tahkim baskılanna karşı dûn açıklama yaptılar. Özden ve 8 hukuk profesörûnün ortak açıklamasında, uluslararası tah- kim uygulaması ve sonuçlanyla ilgi- lı şu uyanlarda bulunuldu: - Tahkim, anlaşmazlıklann herke- se açık mahkemelerde ve hâkimler elıyle değil, gızli olarak çalışan ha- kemler aracıhğıyla çözülmesini ön- gören bir anlaşma yoludur. Ticaret konulu özel hukuk ihşkilerinde eşit taraflar sayılan şirketler ile devletler ıçin (devletlerle devletler arasında, şirketlerle şirketler arasında) ulusal ve uluslararası hukukta tahkime bir engel yoktur. Amacı kamu yaran olan ve kamu hizmeti veren devlet ve yerel yönetimler ile temel amaçlan kâr olan ticari şirketler eşit görüleme- yeceği için aralanndaki ilişkilerde tahkim yoktur, anlaşmazlıklar yargı- da önceden belirlenmiş hukuk kural- lan uyannca hâkimler tarafindan ka- rara bağlanmıştır. - Kamu hizmeti, yasalara konacak biıkaç sözcükle tanımlanacak ve sı- mrlanacak basit bir kavram değildir. Nitelikleri gereği kamu hizmeti olan alanlar yasa kurallanyla bu kapsam dışınaçıkanlamaz. Yorumlanylabu- na karar verecek olan, yargı makam- landır. Yasama organının yetkisi, ba- zı alanlan kamu hizmetinden çıkar- mak değil, yeni alanlan kamu hizme- tine sokmak için vardır. - îmtiyaz şartlaşma ve sözleşmele- rini inceleme görevının anayasadaki 155. maddeyle Danıştay'a verilmiş olması da kamu hizmetinin bu nite- likleriyle ilgilidir. En kısa tanımıyla kamu hizmetlerini özel şirketlere gördürmek anlarruna gelen imtiyaz- larla ilgili böyle bir ıncelemenin ya- pılması, Osmanh devletinin yıkılış nedenlennden kaynaklanan ve hatta cumhuriyeti kuranlarca 1924 Anaya- sası ile doğrudan TBMM'nin görevi sayılmış olan bir gerekliliktir. - Sözleşmelerden doğacak anlaş- mazlıklann yönetim hukukuna göre çözülmesi de aynı gerekliliğin bir so- nucudur Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda verdigi kararlan hiçe saya- rak mahkemenin elini kolunu bağla- yacak biçimde getirilen anayasa de- ğişikliği önerileri gerçekleşirse yara- tılan duruma göre çıkanlacak yasalar, değiştirilmiş anayasaya uygun olsa da hukuka uygun olmaz. - Ülkenın bugünkü sıkıntılanndan yararlanmak ısteyen dış çevrelerin tahkim ısteklerine boyun eğiş hem ta- rihten ders almamak hem de gelecek kuşaklar açısından çok ağır bir so- rumluluk yuklenmek demektir. Özel- likle şu dönemde uluslararası plat- formlara götûrülen en haklı davala- nnda bile Türkiye'nin nasıl haksız çıkanldığmı bilmek, tahkimin sonuç- lannı kestirmeye yeterlıdir. - Uluslararası tahkimle Türkiye uluslararası mahkûm durumuna ge- tirilecektir. Bu durumda devletin var- lığı ve bağımsızlığını, ulusun kayıt- sız sartsız egemenliğini korumaya ant içmiş, olan Sayın Cumhurbaşka- nı başta olmak üzere Türkiye'deki si- yasi kadrolann uluslararası tahkim konusunda yeterince bilgi sahibi ol- madan böyle bİT anayasa değışikliği gerçekleştirmeye çalışmalannı son derece sakıncalı buluyoruz. Mümtaz Soysal, uluslararası tah- kimin kamuoyu aldatılarak getiril- mek istendiğini, bu düzenlemenin Türkiye'nin elden çıkışının başlan- gıcı olacağını söyledi. Siyasilerin bu konuda yeterince bilgileri bulunma- dığı halde anayasa değişikliği konu- sunda ısrarlı olmalannı eleştiren Soy- sal, "Yok böyle bir şey. Bu memleket sokakta bulunmadı. Bu rasgele bir cumhuriyetdegUdir. Başta barolar ol- mak üzere rüm mesiek kuruluşlan, sendikalar, ünrversiteler buna karşı çıkmak zorundadıriar" dedi. Prof. Dr. Mümtaz Soysal, anayasadeğişik- lik taslağı hazırlayan hükümet yetki- lilerini. "Bunlar anayasa suavında stfir ahrlar. Savunduklan tezin en u- fak hukuksallığı yok. Anayasa deği- şikliği yapılmasını istiyonız, halk bu- nu >apürabilir" dıye eleştırdi. Yekta Güngör Özden de "Tahkim, kapitülasyonlar gibi bir durumdur. Bunun başka tarifi yoktur" dedi. Öz- den, Türkiye'de enerji konusunda ya- pılması gerekenlerin yapılmadığını, sorunun yabancı sermayenin azlığı- na bağlandığını söyledi. Özden, "Böyle bir şey doğnı degiL Afşin-EI- bistan ve Ugın sanrrallan. birisi ya- bancı konsorsiyumla,birisi de tümüy- k vabancılann \apnklan yatınmlar- dır ve tümihie Daruşta\'ındenetimin- den geçmişlerdir. Tahkim kosulu ol- madan yürüriüğe girmiştir. Istemiş- lersede vazgeçerek çahşmalarma baş- lamışlardır. Tahkim koşuluna ba^ı olmadan yabancı sermavenin Türld- ye'de yaünm yapmasuıa engel yok- turr dedi. Türkiye'de enerji konusunda elekt- rikteki büyük kaçak ortada dururken yabancı sermayeye muhtaç olduğu- nun dıle getirirrnesini eleştiren özden şunlan söyledi: "Yabancı sermayenin Türldye'ye gehnesine kimse engel degil. Biz, ya- bancı sermayenin Türkiye'yi sömür- mesine karşı çıkıyoruz. Şirketle dev- letin arasındaki anlaşmazlıklan bir önvargryta, şimdiden. siz haksızsınız, siz hukuka saygısızsınız gibi anlayiş- la uluslararası tahkime taşunak, bu- güne kadar Türkiye'nin uluslararası alanda karsılastığı çeliskileri yeniden yaşamak demektir." nnı mceıeme gorevuıın anayasaaaıu gıcı olacağını soyledı. Sıyasılenn bu alanda karsıiastıgı çeüşkllerı yenide 155. maddeyle Danıştay'a verilmiş konuda yeterince bilgileri bulunma- yaşamak demektir." ^ ^ >» RTUKHen siyasi baskı iddialarma yanıt ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Radyo ve Televizyon oknamn sorunüuluğu içerisinde, göroierini herhangi bir s Üst Kurulu (RTÜK), üyelenn siyasi partilerce aday göstenl- yasi partiııin etkisinde kalmadan. tarafsızhkla ve onurla süı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), üyelerin siyasi partilerce aday göstenl- meleri nedeniyle kararlann siyasi baskı altında alındığı ıd- diasına karşılık olarak dünyadaki benzer kuruluş üyelennin göre\lendinliş biçimini gündeme getirdi. RTÜK'ün, mart-nısan aylanna ilişkin iletişim dergisine ka- pak konusu olarak dünyadaki benzer düzenleyici kuruluşla- n seçmesi dikkat çekti. Dergide yer alan makalede, RTÜK'ün halen görevde bulunan 9 üyesinden, 3'ünün ANAP, 3'ünün DYP, 2'sinin kapatılan RP ve 1 'inın DSP kontenjanından se- çildiği anımsatılarak "Üst kurul üyeleri TBMM'de bulunan bütün partüere meosup muktvekJUerinin o>lanyla secOnuş ohnamn sorunüuluğu içerisinde, göroierini herhangi bir si- yasi partiııin etkisinde kalmadan. tarafsızhkla ve onurla sür- dürmektedirler" denildı. Yaym kuruluşlanna uygulanacak cezalar konusunda karar ahnabilmesi için en az 5 üyenın ay- nı yönde oy kullanması gerektiğıne işaret edılerek "Belirti- len rakamlara balaldığuıda hiçbir siyasi partinin kurul çabş- malannda etkisinin bulunamayacağı ortadadır" görüşü dile getinldı. Üst kurul üyelennin, Türkiye Cumhuriyeti'nin var- lık ve bağımsızlığına, devletin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğüne, anayasanm genel esaslar kısmında yazıh olan cumhunyetin temel nıteliklenne saygıyla bağlı olduklan VTIT- GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada resini özenle aktardıktan sonra devam ediyor: "Son günlerde ortaya çıkan Atatürk'e ve kurduğu cumhuri- yete inanılmaz suçlamalar yö- nelten kasetler, DHipak'] ın birte- levizyon çekiminde yaptığı aslı olmayan açıklamalar, düşünen bir insan olarakbenisorunun kö- kenini bulmaya zoriadı..." Burada mektubun birinci sayfası sona eriyor. Heyecanla ikinci sayfaya geçtim: "Sorunun kökeni ne gelir da- ğılımının eşitsiztiği, ne mafya ve çeteler, ne de dini devlet işleri- ne kanştıranlardır. Sorun, eği- tim sistemindeki yetersizliktir. Busistem, Doğu'nun incisi ota- bilecek devletimizin başına, ye- niliğe kapalı, dengesiz ve yüz- yıllar önceki dogmatik düşün- celere takılı kalmış insanlan ge- tirdi. Siz yaşça benden büyüksü- nûz, artık lisede okumuyorsu- nuz. Herkim olursa olsun, dışa- ndan gözlem yapan biriyle, ola- yın içinde yaşayan bih çok fark- lı noktalan yakalar. Size mektu- bu bu yüzden yazıyorum. Istanbul'da yaşadığım ve sosyal aktivitelere katılmayı sevdiğim için her tip okuldan birçok arkadaşım var. Bu okul- lan benim de içinde bulundu- ğum, fen liseleri, özel liseter, Anadolu liseleri, devlet ve sü- per liseler olarak sıralayabilihz. Ne yazık ki, bu dört grup eği- tim kummunun da hepsi birbi- rinden yozlaşmış sistemleri uy- guluyor. Size ilk olarak, özel okullardaki öğrenci tlpini an'at- mak istiyorum. özel okullar dili ve verdiği kül- tûr ne olursa olsun öğrencileri- ne tam bir 'işbitirici' kafasını yerieştirmeye çalışıyor. öğren- cilerin kafasına 'Parayı biz veri- yoruz, istediğımizi yapanz' dû- şüncesi yeneştikçe, öğrenci ile öğretmen arasındaki saygı ve sevgi tam birçıkarilişkisine dö- nüşüyor. Ne gariptir ki, devlet okullanna göre düşüncelerimi- zi daha rahat açıklayabildiğimiz bu okullarda, ülkesinden ve halkının sorunianndan haber- siz, gün boyu tetevole konuşan, giydiği marka gömlek ve kra- vatlan yanştıran, arkadaşına 'Bu ayakkabı senden bile pa- halı' diyebilen, duygusuz, so- rumsuz, ambalaj bir nesil yeti- şiyor... İkinci ömek fen //seten ise, bir hocamtzın anlattığına göre yak- laşık 15 yıl önce gerçek bir bi- lim, öğretim merkeziymiş. Şim- di dinci kadrolaşmanın hedefi olmuş durumdalar. Arkadaşla- nm bu okullara girdikten sonra, büyük bir değişim geçirip evle- rine kapanmakta, sosyal ya- samlannı en alt seviyeye indir- mekte, sadece derslere ve di- ne yönelik biryaşam kurmakta. Çoğu bu liseyi bitirdikten son- ra Atatürk karşıtı gençler haline gelmekte... Anadolu liseierinde ise üst dûzey kadrolarda genellikle MHP'li yöneticiler bulunuyor. Düşünceleri açıklamak kesin- likle yasak. Gençler, milliyetçi- likte alakası olmayan, ırkçı dü- şüncelerle yetiştirilmeye çalışı- lıyor... Benzer durum süper li- selerde ve devlet liseierinde de var... öyle bir gençlik ki, üzerinde dev Amerikan bayraklı kazaklar giyip 'en büyük Türkiye' diye bağınyorlar. Adam dövmeyi hatta bıçaklamayı marifet bili- yoriar..." Seferberlik! Keşke mektubun tümünü ak- tarabilseydim. Sevgili arkada- şımız yersizliğimize" versin. Mektubun sonu şöyle: "Benim isteğim, benim gibi düşünen gençlerin katılacağı, sivil toplum örgütlerinin des- tekleyeceği bir Atatürkçü dü- şünceyi yayma seferberiiği başlatılmasıdır... Çocuklara Atatürk'ün evinin pembe pan- juriu olduğunu, anne babasınm adım değil, onun bize bıraktığj cumhuriyetimizin değerini an- latırsak, bu ülke daha yaşanır olacaktır, değil mi?° Mektuba katılmamak elde değil. Başta Ankara'dakiler olmak üzere toplumun her kesiminin, 17 yaşındaki bu gencin mektu- bundan öğrenecekleri var. Mektup insana hüzün veriyor, ama bu tür gençlerin de bulun- ması umırt veriyor. Toplumlara yön vermede reh- ber niteliğinde bir sözdür: "Gençteri ve kadınlan anVası- na almayan hiçbir toplumsal hareket başanlı olamaz." Bunu, gericiler de fark etti! Cumhuriyet okurlannın bir özlemi daha gerçekleşiyor! Artık yaz tatillerinizi, uygar bir ortamda, dünya görüşleri, yaşama biçimleri, ahşkanlıkları, zevkleri "size yakm" insanlarla birlikte geçirebileceksiniz. Bu isteğinizi yerine getirmek için gezdik, gördük, ince eleyip sık dokuyarak sizler için en uygun dinlence yerlerini belirledik. Seçin içlerinden birini...Hem ailenizle, dostlarınızla - ve orada tanıyacağınız pek çok yeni dostla - birlikte keyifli bir tatil yapın; hem de Cumhuriyet okurlanna özel indirimden yararlanın. V w C u m h u r i y & t o k u r l a n n a ç a ğ r ı . . . -O.STLARLA B İ R L İ K T E , KEYİFLİ B İ R T A T İ L ! i ARASOTEl (*•**) Urla-Çeşme yolu üzerinde, Mordoğan'da. Tum odaları korteze bakıyor. Tumünde klıma, mınıbar, telefon ve tv var. Fıtness center, sauna, çocuk oyun salonu; tenıs, basketbol, voleybol ve hıtbol alanlan. 0 232 737 52 00 ISİSHOTEl <"*••) Bodrum-Gürnbet'te. Merkezı havalandırma, uydu yayınlı TV, telefon, mınıbar obfplAsaat oda tervısi verilmektedir. Kuffl ve çakıllı iıyısı olan ozcl plaj, 1 açık ve '. ısmlmış kapalı havttt, sauna ve Turk CLUB ALDA TATİL KÖYÜ (••••») Kemer'de, gorkemlı çam ağaçlan arasında. Göz alabıldığıne uzanan ozel pla). 2 yuzme havuzu, çocuk havuzu, aqua oyunları, hamam, anfıtıyatro, fıtness center, oyun salonu, bar, Türk kahvesı, dısco, 8 tenıs kortu, dalgıç okulu, ok atma alanı var. Burun odalarda minıbar, tv, tuvalet/duş. Sabah Tden gece 24'e kadar açık büfe, nefis bir mutfak.1998 Dunya Çevre ÛdiilHi tatil köytü 0 242 824 ^1 51 AQUAPARK (*•*•) Benzersız bir guzelliği olan Kaş'ta. Kekova ve Katık Kent'ın hemen yanındaki bu tarıhi ve doğal mekanda su oyunlannın en heyecanlısı yapıhyor. Tum odalarda klıma, mınıbaı, tv, telefon ve duş var. Sabah ve akşam açık bufesiyle hızmetuuzde. 0 242 836 19 02 HOTEl PRINCESS Bodrum, Guvercinlık'te. Havuz. Sürekh sıcak su. Açık büfe. Canlı muzık. Ve deniz neredeyse kapınızın onunde. Sessız ve huzurlu bir ortam ısteyenler ıçm. 0 252 374 52 43 ATLANTJS CLUB RESOKT lzmır/Menderes havalımanmdan 1 saat uzaklıkta, doğayla kucak kucağa bir tatıl beldesı olan Sığacık'ta. Tenıs, valeybol, basketboi alanlan; 2 yuzme havuzu. 2 restoranı, anfitıyatrosu ve barı var. En buyuk ozelliğı su ve denız sporları olanagı olan Atlanus'te evinızdeki rahatlığı bulacaksmız. 0 232 745 74 55 OTEl CRAND ÖZÇELİK (•••••) Kuşadası'na 10 dakıka uzaklıkta, Yavansu mevkıınde. Butun odalar balkonlu, deniz göruyor. Butun odalar da klıma, direkt telefon, uydu yayınlı tv, banyo. Özel plaj, açık ve kapah yuzme havuzları, Turk hamamı ve sauna, 2 restaurant, balo salonu, gece klubü. 0 256 614 46 01 ART MARMARİS (••»•) Marmarıs'in merkezınde, tam konforlu ;<filerscnu n onunde, denızde vuzun Istanbıı ALAADDİN HOTEl (****) Türkiye'nin en yeşıl yorelerinden, deniz mevsiminın S ay sürdüğü Alanya'nın Aysallar mevkiinde, lncekum'da. Huzurlu bir ortamda spor ve eğlence olanakları. Tum odalarda klima, telefon, muzık kanallı ve uydu yayınlı tv var. Açık ve kapah barlar, kondisyon, dısco, 2 yuzme havuzu, ozel plaj, su sporları merkezı, tenis kortu. Gece müzıgi eşlığınde zenguı çes.nli i bufe. 024251? U 91 ECE EVLERJ YAPır
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle