18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 TEMMUZ 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Basın Konseyi'nden kınama • İstanbul Haber Servisi - Basın Konseyi Yüksek Kurulu (BKYK), Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıklan Hastanesi Basın Sözcüsü Özler Aykan'm yaptığı şikâyet başvurusu üzerine Öncü gazetesınin, 5 Mayıs 1999 tarihinde yayımlanan "Öğrencılerın Güveni Sarsıldı" başlıklı haber nedeniyje kınanmasına karar verdi. Universite giriş sınavı sorulannın çalınması üzerine Öncü gazetesinde "Sınavın ertelenmesi ile öğrencilerin ve ebeveynlerinin devlete karşı olan güvenlerinin yıkıldığı ve öğrencilerin mutsuzlufuna yol açtığı" yönündeki görüşlerin Verimli'ye ait olmadığı belirtildi ÇYDD'den açridama •İstanbul Haber Servisi - Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan, Başbakan Bülent Ecevit'in "takıyye yapanlar bir gün içten davranabilir" sözünü eleştirerek Başbakan Ecevit'i anlamakta güçlûk çektiklerini belirtti. Saylan yaptığı açıklamada, "Böyle yorum yapmanız gerçek namuslu insanlan aşağılamak demektir. Cumhuriyetin bu takıyye sisteminden nemalanmamış hıçbir bireyi devleti ele geçırmeye yönelık bu korkunç örgütlenmeyi ve buna destek olanlan onaylamamalıdır. Başta sizi olmak üzere tüm siyasetçileri; tarikatlan, takıyyecileri korumak yerine yemınlerine sadakate davet edıyoruz'" dedi. Patrik I. Kanekin için ayin • İstanbul Haber Servisi - 3 gün önce ölen Ermenistan Patriği I. Karekin için Kumkaprdakı Meryem Ana Patriklik Kilisesi'nde dün ayin düzenlendi. Türkıye Ennenileri Patriği Mesrob Mutafyan'ın (II. Mesrob) yönettiği ayine, Fener Rum Ortodoks Patriği I. Bartholomeos ile Musevi cemaatinden Türkiye Hahambaşılığı temsilcisi Hayim Kohen ve öteki dini cemaatlerin ruhani temsilcileri, Türkiye Ennenileri Patnklıği Ruhani Meclis üyelen ve Ermeni cemaatinden vatandaşlar katıldı. Reaud'a tıizmet nişanıI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Jandarma Genel Komutanı Rasim Betir, Fransa Jandarma Ataşesi Yarbay Gerard Reaud'a Tûrk Silahlı Kuvvetleri Hizmet Nişanı verdi. Orgeneral Betir, Jandarma Genel Komutanlığı Karargâhı'nda düzenlenen törende yaptığı konuşmada, ödülü Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvnkoğlu adına vermekten gunır duyduğunu söyledi. Avcılap'da yangın: 3ötü • İstanbul Haber Servisi - Avcılar Gümüşpala Mahallesi Kuruçeşme Caddesi Sarp Sokak'taki Murat Kırkpınar'a ait dairede yalnız kalan Yagrnuı (5), Berk(3)veGözde Kırkpınar (2). kibritle oynarken rialıyı tutuşturdular. Yoğun dumandan etkilenen 3 kardeş. babalan tarafından baygın Halde bulunarak Avcılar Vatan Hastanesi'ne kaldınldı. Üç kardeş yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı. İran fıstığında kanser tehlikesi • İstanbul Haber Senisi - TEMA Vakfı yaptığı açıklamada, Iran sınınndan Türkiye'ye sokulan kaçak fıstığın kanserojen madde içermesi nedeniyle sağlığı tehdıt ettiğini ileri sürdu. Açıklamada, son zamanlarda sınır ticaretiyle Ağn ve Van'a sokulan ve geldiği il dışına çıkması yasaklanan fıstığın yerli üreticilen zor durumda bıraktığı belirtildi. • İstanbul Haber Servisi - tl Sağlık Müdürlüğü görevini yürüten Uz. Dr. Mehmet Salman'ın yerine, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıklan Hastanesi'nde başhekim yardımcılığı görevinde bulunan Uz. Dr. Mecit Çalışkan atandı. Sıvas katliamı karşısmda devletin sustuğu ve katillerin gizlendiği belirtildi IJımtturamazlar'tSTANBUL/ANKARA(Cum- huriyet)- Sıvas katlıamının üzerin- den geçen 6 yılda katillerin hâlâ cezalandmlmaması tepki çekiyor. Aralannda Sıvas Kültür ve Da- yanışma Derneği ve Divriği Kül- tür Derneği'nın de bulunduğu ba- zı derneklerin bu akşam yapmak istedikleri etkinlik \alilik engeli- ne takıldı. Sıvas'ta yaşammı yiti- renler için saat 11.00'de Zincirli- kuyu ve 13.OO'te Karacaahmet Mezarlığı 'nda buluşarak anma et- kinliği düzenleyecek grubun. Me- cidiyeköy Kültür Merkezi'hde ak- şam 19.30'da yapmak istedikleri söyleşi, tiyatro ve müzik dinletisı- ne İstanbul Valılıği'nin izin ver- mediği bildirildı. CHP İstanbul İl Başkanı Meh- met Bötûkyapüğı yazıh açıklama- da. laik cumhuriyete karşı kökten- dinci ayaklanmada sadece 37 ki- şinin değil insanlığın da yandığı- nı söyledi. Bölük, açıklamasında şöyle dedi: "Bugün sabte solculann, sözde laikleria iltifatianna mazhar olan Fethullah Gülen'ler işte bu insan kasaplanmn işverenlerdir ve bu yangmın gerçek suçlulandır. Hoş- görü sözieri ile din adamı kisvesi al- tında topiumu dinamhleıneye ça- hşıyoriar.Tarih.Gülen'leri,oıılara sahip çıkanlan. Sıvas canavarlan- nın yanına yazacaktır. Tarih, ya- kanlan lanetteyecek, yananlann felsefesi bugüne ışık tutacaktir." Pır Sultan Abdal Kültür Der- nekleri tstanbul Şubelen Başkanı Hikmet Yıldınm da "Devlet susu- yor; polis teşkilatian, savcılar, yar- gıçlar susuyor, katiller gizteniyor*" diye konuştu. Medyanın, Sıvas katliamını 'sa- dece Alevilerekarşı bir katüam gi- bi' yansittığını belirten Yıldınm, "Oysa bu katliam. Türkiye'deki demokrasi güçlerine karşı bizzat devletin ve sbtemin gözetirninde gercekkştirilmJştir" dıye konuştu. Sıvas mağdurlannın avukatla- rından, Cumhuriyetçi Kadınlar Derneği (CKD) Genel Başkanı Şenal Sanhan ise şöyle konuştu: "Llkemizde cumhuriyetin de- ğerierinin ortadan kaldınlması kavgası ve hesaplaşma laiklik ilke- si üzerinden başlanlmıştır. Bu nok- tanın kınimasL6oktaifadesinibu- Öykü yazarı Ali Balkız 'Sıvas'ın ateşi hâlâ yanıyor' tstanbul Haber Servisi - Kendisi de Banazlı olan Sıvas katliamı davasının müdahillerinden öykü ya- zan Ali Balkız. üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen "Sıvas'ın ateşi hâlâ >anı- yor. Şeriat tehlikesi hâlâ gündemimizde olduğuna göre her yer Madımak, her gün 2 Temmuz" dedi. Balkız, hemşerisı. köylü- sü Pir Sultan Abdal 1 ! an- ma törenlerinın 1993 Temmuzu'nda daha gör- kemli olması için aylar öncesinden çalışmıştı. Aynı zamanda etkinlıkle- rin sunuculuğunu da üst- lenmişti. Sıvas'a götürdü- ğü arkadaşlannın cenaze- leriyle Ankara'ya dönece- ğinı nereden bılecekti. Madımak cehennemınden sağ kurtulup emniyetin lo- kaline sığınanlardandı, ancak gece ölüm haberi gelmişti. Dostlan sağ ol- duğu haberini ertesi gün alabilmişlerdi. 'Her yer hâlâ Madımak" Balkız şöyle konuşu- yor: "6 yd sonra bakûğV mızda, o gün Sıvas'ta yi- tirdiğimiz güzel insanlar hâlâ bize oradan çığkkla- nnı, imdatseslerini gönde- riyorlar. Ve hâlâ onlann imdadına yetişen Idmse yok. Şeriatçılann Malat- ya'da avaklanmaya kal- kışmalan. Sıvas'ın 6 yü sonraki bir denemesi ola- cakn neredeyse. Gündeme gelipoturan Fethullah Gü- len olayı.şeriaün hangi bo- yudara ulaşüğını gösteri- yor bir kez daha. Devletin bu konudaki aymazuği, iyi huylu-körü huylu şeriatçı ve tarikat a>nmı yaparak bunlarla nasıl geçinebile- ceğini gösteriyor bir kez daha. Oysa ki dini siyasal- laştırmış olan. inancı siya- seüerinin ve ticaretlerinin aracı haline getirmiş olan şeriat anlayışının bir ülke- de kendisindcn başka hiç kimseye tahammülü yok- tur. Anlayışlan bu olduğu için ne yank ki her gün 2 Temmuz. her yer Madı- mak. Bu ülkej e birMusta- fa Kemal daha gerek ki Menemen'de Kubılay'ı katkdenlere aldıgı ta> n Sı- vas, Malatya avaklanma- lannda da alabiisin" 'Arkalanndaki güç' Bu insanların bir günde bu hale gelmediğini. Sı- vas'ta otelin önünde topla- nan insanların bir sürü, bir güruh olduğunu belirten Balkız, sözlerini şöyle sürdürüyor "Bunlan mahkeme ka- yıtianndan incelediğiıniz- de görüyoruz ki çoğunlu- ğu işsiz ve eğitünsiz. Bun- lar birer maşavdı, ev«t a- ma arkalannda hangi güç vardı, o henüz açığa çık- mış değil. Neyaâkldde- liller. izler Madımak Ote- li'nin siyah dumanlan >e külleri arasında ka> bolup gitti. Yangın çıkmasına birkaç dakika kala. ortab- ğuı ivice karanhğı dakika- larda. o hengâme icerisin- de başlanna kask giynıiş 6ççevik kuv>«t pofisL çak- maklannın ateşiyle karan- hkta içeri girdüer ve bizle- re'lçeride polis varmı' so- rusunu yönelttiler. Yanın- mız 'Yok' oldu. Onlar çı- kınca içeriye bu kez bir vüzbaşı geldl O da benzer bir soruyu, 'lçeride asker var mı' sorusunu yöneHip yamtını aldıktan sonra git- tL Otel temizdi. >akılabi- lirdi ve yakıldı. Vine ilginç bir olay, tugav komutanı- nın otel önüne gelmesiyle dışandaki kalabalığuı 'As- ker Bosna'ya" sJoganlan karşısmda bir şe> \apma- \ip. si\ah Renault arabası- na binip gitmesiydL" 2 Temmuz'da şeriatçı ve faşistierin yapöğı katliam unutulmadı. Her yıl onbinlerce yort- taş yapöklan anma toplantı ve yüriiyüşlerde olayın faillerinin cezalandınlmasını is- terken henüz davadan sonuç ahnmadı ve asıl faiİler yargı önüne çıkarüamadı. lan cumhuriyet devrimlerinin ni- rengi noktasinın ortadan kaldırü- masidır. Köktendinci partinin la- iküğe aykın uygulamalan. devanu partinin Merve Kavakçı'yla TB- MM'de ürmandırdıgı tartışma ve bugûn de demokrasi maskeli Fet- hullah olgusu, ülkemizin ne denü zor durumda bırakılmak istendi- ğinin kanıtı olarak karşımızdadır. 2 Temmuz laiklik günüdür." BAÇEV Yönetım Kurulu Baş- kanı Metin Özyurt imzalı açıkla- mada ise "Tarihin her döneminde aydınlanmanın, bilimin. çağdaşu- ğın düşmanı olmuş kara yo- bazlann \apQklan tek şey yakmak-yıkmak_. Sıvas kat- liamını bir daha yasamakis- temhTinız'' denildi. Cem Vakfi 'mn açıklama- sında da, Sıvas katliamıyla ilgili birçok noktanm aydın- latılmadığı belirrilerek 'Ye- ni Srvas'lann >aşanmaması için Türkiye'deki demokra- si yanülannın, sağduv u sahi- bi Alevilerin ve Sünnilerin bir bütûnlük içinde çauş- nusı zorunludur" denildi. Hacı Bektaşı Veli Kültür ve Tanıtma Derneği, CHP, İHD, ÖDP, HADEP, EMEP, ÇHD, KESK, Halk Evleri, Tunceliler Derneği, Radyo Arkadaş, Emekli-Sen ve Genel-lş adına açıklama ya- pan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Mürşit Pur. "Başta Madımak ol- mak üzere, Çorum. Sıvas, Maraş, Gazi katiiamlannıa faili mechuUerin, yargısız in- fazlann üzerindeki sis per- desi kalkıncaya, sorumlula- n yakaiaıup hesap verinceye kadar da susmayacagız" di- ye konuştu. ÖDP Genel Başkan Yar- dımcısı Yüdınm Kaya, 2 Temmuz'un, Türk-ıslam sentezini savunanlar ve öz- gürlükçü laikliği savunanlar arasındaki mücadeleyi orta- ya koyduğunu söyledi. OLEYÎS Genel Başkanı Enver Öktem, 6 yıldır sön- meyen Sıvas ateşinin aydın- latmaya devam ettiğini be- lirtti. Eğitim-Sen Genel Sekreten Kemal ÜnaL Sıvas katlıamının Çorum'da, Ma- raş'ta. Gazı'de yapılan kat-, lıamlann bir devamı ol- duğunu belirtti. Sıvas katliamında oldü sanılıp üç gün morgda kalan Serdar Doğan 'Yüreğjmin biryanıMadımak'tayandı' MİYASEtLKNUR 2 Temmuz 1993 gecesi ismi, kar- deşi Serkan Doğan'la birlikte ölen- ler arasında anıldı. Katliamda iki ev - ladını bîrden yitiren üç aile vardı. O- lay gecesi Doğan ailesinin de ikı ço- cuğunu birden kaybettiği haberleri venldı televizyonlardan. Morgda na- bız kontrolü sırasında Serdar 'ın ya- şadığı fark edildi. Serdar, morgun çalışmayan soğutucusu sayesinde ıkınci kez ölümü yenmişti. Gülha- ne Asken Tıp Akademisi'nde uzun bir süre tedavi gördü. Ankara'ya ilk getırildiğinde doktorlar "Yaşamaz, yaşasa da bitldsel hayattan çıkamaz, konuşamaz, yürüvemez" demişler. Yaşıyor, yürüyor, konuşuyor. Fiziki ağnlan ve yaralan geçmiş ama de- nn izler bırakarak. "Şuramdabir sı- zı kaldı ki geçmij-or. Yüreğûnin bir yanı Madımak'ta yandı" dıyor. Katliamda yakınlannı kaybeden insanlar DGM önlerinde, yıldönüm- lerinde acılannı konuşarak dışa vur- dular. Serdar, ortahkta görünmedi, hiç konuşmadı. Önceki yıl elinde bir kıtapla çıkageldi. "Yaşamak. martı kanadında rüzgâr taşımaktir" adını verdiği kitabında, yaşadığı acılan. yureğinde binktırdiğı öfkeyi. yitırdı- ği kardeşine ve arkadaşlanna adadı- ğı şiirlerle dile getirmişti. Kitabının gelirini Madımak'ta yaşamını yıtı- ren Hasret Gültekin adına kurulan Kültür Vakfı'na bırakmıştı. "Her sey >akışırdı size ölüm yakışmadı; her şeyi güzel kıldınu ölümü degil..." 1 Sıvas'a gittigimizi, oteli. sloganlan hatıriadım ama sonrası yoktu. Gün- lerdir kardeşim Serkan'ın hiç gelme- diğini farkettim. Dayuna sorduğum- da, Serkan'ın ayn bir hastanede ol- duğunu, durumunun iyi olduğunu söyledi. Babamın sakahnı ilk kez bu kadar uzun görüvordum. anam ka- ralar içinde> di.İkisi de perişan görü- nüyordu. Serkan'ı her sorduğumda • Pir Sultan Abdal törenlerine kardeşi Serkan Doğan'la birlikte gitmişti. Karbondioksit zehirlenmesi sonucunda 'öldü' teşhisi kondu ve morga kaldınldı. Kardeşi ile birlikte televizyonlarda ölenler listesinde adı geçti. Morgun soğutucusunun çalışmaması ve nabız kontrolü onu yaşama döndürdü. Kardeşini ve arkadaşlannı Madımak"ta bırakan Serdar Doğan, "Ashnda 37 kere birden öldüm" diyor. dizeleriyle başlıyordu kitaba Ser- dar Doğan. Sıvas'a gidişlerini, sal- dınnın nasıl bas.ladığını ve geliştiği- nı soluksuz kalıp düştüğü ana kadar kronolojik bir sıra ile anlatıyor: "Gözferimi 15-20 gün sonra An- kara Gülhane Askeri Tıp Akademi- si'nde açbm. Her taranma cihazlar bağlanmıştı. ağnmayan. sızlamayan yanım yoktu. Bana ne olduğunu sor- duğumda Srvas'ta-bir kaza geçirdi- ğün söyleniyordu. Sonraki günlerde 'iyi' di>orlardı. Taburcu olacağım gün beni odasına çağıran doktor Fa- tih, 'Ağabeyin Serkan' dhebaşladı, 'Kardeşim' dedim, 'küçüğüm'. Yü- züme bakıp her günkü ifadesiyk 'kardeşin Serkan'ı kaybettik' dedL KaHunaya çalışum. oturdugum san- dah/eden düşüyordum. düzelttim kendimi. Epeyce zoıianarak ayağa kalknm. ağabeyime seslendim. gekti. koluna girerek çıktım odadan. Yü- zümebakmıyor,başı önünde ağhyor- du. Yatağuna götürdü beni. Sordum 'Ne oldu' diye, anlatn. Sıvas'ı, Ma- dımak'ı, Serkan'ı, Asuman'ı, Mu- ammer'i, Serpil'L Dayandacak gibi değüdi, Bitmedi' diyor Hasret'i, Muhlis Akarsu'yu, Necimi Baba'yı anlatıyor. 'Yalan, yalan' diye bağı- racagun, agbyor, 'Ozlem' cuyor, In- ci, Belkıs, Koray da, 'Koray da mı' diyonun. 'Evet o da. ablası Menek- şe de' Koray geldi gözlerimin önü- ne. Keşke hiç almasaydık yammıza. 13 yaşında kalmazdı gülüm. Her şe- yi öğrendiğim gündü. ağabeyimden içeriye kimseyi almamasını istedim, insanlaria göz göze gelemez, yüzleri- ne bakamazdım. Yaşadığım için suç- lu sayıyordum kendimi. Annem gir- di odama. ağhyordu, sanldt 'ağla- ma' divordu. Dayanamıyordum anamı böyle görmeye, Serkan bana emanettL koruyamadım. 'Çık' de- dim anama Agabeyim anamı dışan çıkardı. Hastanede üç beş gün daha kaldım. Karbondioksit zehirlenme- sinden kaslar ve sinir sistemim ifias etmişti. Fiziki ağnlanm geçtiama de- rin izler bırakarak. Şuramda bir sı- p kaldı ki geçmiyor, geçecek gibi de değil. Yüregimin bir yanı Madt- mak'tayandı, bir yanı hâlâ yanıyorr ÖR ÜŞ / MURTAZA DEMÎR Madımak Oteli'ni, Sıvas can- kınmını, bağnazlığı, şenatgerçe- ğini: 12 yaşında gencecik Ko- ray'dan, 70 yaşında, boyunca kıtabı (eseri) olan Asım (Bezirci) ağabeye değin 35 güzel ınsanın benzin dökülerek yakılışını yeni- den yaşıyorum 2 Temmuzlarda Karamollaoğlu'nun "gazanız mübarek olsun" diyen gürültü- sünün, "yak lan yak" çığiıklanna kanştığını duyuyorum rüyalanm- da: Şeriatçı militanlannın kopük- lü salyalannı anımsıyorum tem- muzlarda... Bedenlerini bizden kopardılar Artık gönüllerde onlar. Koray (Kaya) bir bılge insan, Hasret (Güttekin) halk müziğimizde bir otorıte olacaktı. Nesimi (Çi- men), Muhlis (Akarsu) cura, saz ve türkünün ustası iki güzel insanı olarak üretmeyi sürdüre- cek, Dr. Behçet'in (Aysan) ede- biyattutkunluğu daha da boyut- lanacaktı. Ama aldılar onlan biz- den: Kıydılar onlara!.. Din ve i- nanç gibi bireysel sorumluluk Bugün 2 Temmuz!.. adına, kendıteri gibi inanmayan- lan öldürmeye-yok etmeye az- mettiren sorumsuz yöneticiler neden oldu 35 güzel insanımızın katledilmelerine. Onca kanrta, bitgi ve belgeye karşın, olupbitenlerden ders çı- karmıyorlar. Kafalarını kuma so- kup, gerçeklerden köşe-bucak kaçıyoriar. Hoşgörüymüş; iyi tarikat, kö- tü tankatmış; Diyanet radikal Is- lama engel oluyor; olumlu işler yapıyormuş; Diyanetin denetle- diği dini kurumlardan yetişen gençlerAtatürkçü ve laik değer- leri savunuyoriarmış: O nedenle daha çok kadro, daha çok büt- çe verilmeliymış! Hangi Diyanet efendiler! Bugün, "llımlı Islamın da Yeşıl Kuşak Pro/esı" uygula- yıcılannın da (ki bu planın ABD patentli olduğu kanıtlanmıştır) radikal Islam teorisyenlerinin de, illegalıte ve şeriat karşrtlanna şıd- det uygulanılmasından yana olanların da öncülüğünü Dıya- net'te yetişen hatta müftülük de yapan Cemalettin Kaplan, Fet- hutlah Gülen, Müslüm Gündüz gibiler yapmıyor mu? Hani Diya- net, Cumhuriyetçi ve çağcıl din adamı yetiştiriyordu? Bunlar mı Cumhuriyetçi? Siz- ler hem takıyyeci, hem sahtekâr hem de olağanüstü çıkarcısınız. Bütün bunlann nedeni olan ce- haletinızi diploma, makam ve din ticaretinden elde ettiğiniz dün- yalıklarta kapatacağınızı sanıyor- sanız, yanıldığınızı bir gün siz de anlayacaksınız ama bılesiniz kı salt sızler ıçın değil, hepımiz için çok geç olacak o zaman! Ne zaran varm/ş 'Zonıcüu Din Derslerinin': Varsın herkes dini- nı-diyanetini öğrensinmiş! Keşke öyle olsa. Verilen din dersi dinin doğru anlaşılmasına, ulusal bir- lığe, barışa, kardeşliğe, ınsanlığa hizmet etse: Ne gezer, fanatiz- min, geriçiliğin, şeriat devletinin "askeheri" yetiştiriliyor bu ders- lerde. "Dinin, devlet politikasıyla yaygınlaştınlması" karannın uy- gulamada olmadıgı 80 öncesin- de "Zorunlu Din Dersi" yoktu a- matoplum dinsiz-imansız oima- dığı gibi, gerçek anlamda dindar insan sayısı bugünden daha da fazlaydı. Buna karştn, ne kökten dincı tartışması, ne din dersi, ne de imam-hattp okutu tartışması vardı. Ne olduysa 80 ihtilalini ya- panlann hiç bilmedikleri bir alan olan, din-ıman konusuna müda- hıl olmalanndan sonra oldu. Din eğitımi denılerek din ve inanç pa- zariandı. Geleneksel feodal- mezhep çelişkileri derinleştirikdi ve kültürel zenginlik üzerine kin ve nefret tohumlan ekilerek nef- rete dönüştüruldü. Toplum kimi yörelerimizde o duruma geldi ki; salt farklı inanıyor, farklı düşünü- yor, saz çalıp türkü söylüyor di- ye yurttaşını, komşusunu kese- cek; benzin döküp yakacak ka- dar canavariaştı. Madımak'ta olan da buydu! Bu vahşeti yaşadım ve halen eleştiriliyorum. Öyleyse ben "suçluyum".'GüvenWc güçlerine karşın ûç-beş çapulcu gelip o- tel kundaklıyor, can alıyorsa eğer, "suçiu" benım. DeWef şen- likiçin izin venviş, tuzaklarkurul- muş ve ben bunu fark edeme- mişsem, suçluyum. Generale, valiye, destek dduğumuz parti- nin iktidar oluşuna güvenmiş- sem, suçluyum. Konuştuğum, karşı çıktığım, ölüm tehditlerine karşın yılmadığım için suçluyum. Onlann hiç suçu yoktur, suçlu sensin; tembel olduğumuz ör- gütlenemediğimiz, biziyöneten- leri seçtiğimiz için suçlu biz- leriz!.. DUZYAZI ORHAN BİRGİT İç Hukuk.. Dış Hukuk.. özellikle Avrupa'yı tek devlet haline getirme çaba- ları, uluslararası hukuk dilinde de yeni bazı tanımla- malara yer veriybr. Bir ülkenin k; hukuku deyimi, o yeni oluşumun yer- leştirdıği değişikliklerden birisi. Hatta son günlerin güncel olaylanna bakılırsa, belki de belli başlısı. Türkiye, bir uzmanlık mahkemesi olarak kurduğu- nu söylediği Devlet Güvenlık Mahkemelerini, savaş ya da iç kalkışma gıbı olaylar dışında doğal hâkim il- kesinden soyutlamayı 12 Eylül öncesinde de tartış- mıştı. Dönemin ıktidan Adalet Partisi ve o partinin lideri başbakan Demirel, DGM' sız bir hukuk yaşamını ka- bule yanaşmadığı gibi, o mahkemelerde asker yar- gıç ve savcılann bulunmasını da 'olmazsa olmaz' şar- tına bağlryordu. Dönemin ana muhalefeti Cumhuriyet Halk Partisi veo partinin lideri Ecevit, DGM'lerin kurulması istek- len önünde adeta duvar örmüşlerdi. O duvann direnci, 12 Mart müdahalesinden sonra kınldı. Ama 20 Eylül 1971 'de alelacele yapılan ana- yasa değışıkliğinde gündeme alınmayan Devlet Gü- venlik Mahkemelerine 15 Mart 1973 düzenlenmesin- de yer venldı. Üstelik mahkemenin dört üyesinin iki- sinin askeri yargıçlar arasından atanacağı da, anaya- sada yer almıştı. 12 Eylül anayasasının DGM'lerin bir başkan, iki yargıçla oluşmasını öngören hükmü ise o yargıçlar- dan sadece birisinin asker kaynaklı olması koşulunu getiriyordu. Binlerce insan, sanık kimlikleri ile bu konumdaki DGM'lerde yargılandılar. Bunlann içinde aklananlar da, hüküm gıyenler de oldu. Artık kamuoyumuzun ge- niş tabanlı bir bölümünün uzmanlık mahkemesi ola- rak görmeye alıştığı DGM'lerin verdiği kararlar ara- sında Ceza Yasamızın çeşıtli bölümlerinde yer almış 'idam' hükmü alanlar da var. DGM'lerde kaç kişinin ölüm cezası aldığının sayı- sal verilenni bilmıyoaım. Bildığim, 1984'ten bu yana Türkiye Büyük Millet Meclısi'nin, kesinleşmiş olarak kendisine gönderilen 47 dosyayı gündemine alıp ya- salaştırmadığı için, bu tür cezaların o tarihten bu ya- na yerine getirilmediği. Bu gündem dondurulmasını, dileyen 'asmayarak besliyoriar' diye yorumluyordur; ölüm cezasına kar- şı olanlar ise, bu fıili durumun hem yasal bir çözüme kavuşmasını istiyon hem de bağımsız mahkemeler- den ölüm cezası alacak kadar ağır suç işlemiş bir hü- kümlünün bizim infaz sistemimizin neden olduğu ra- hat koşullar içinde gün geçirmelerini içlerine sindire- miyorlardır. Böyle düşünenlerden olduğum için, ANA- SOL-D hükümetinin son günlerinde bağımsız Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu'nun, ölüm yenneağırlaş- tırılmış müebbet hapıs cezasını yasalaştırma gırişımı- nın gerçekleşmesıni istemiştim. ANASOL-D'nin ömrü de, koalisyonu oluşturan par- tilerarasında bu konuda uyum sağlanamayışı da, ko- nunun gündeme almış döneminin bir genel seçim kampanyasının içine rastlamış olması da, Denizkur- du gibi düşünenleri düş kırıklığına uğrattı. Oysa öyle biryasa değişikliği gerçekleştirilebilsey- di, Mart ayından bu yana o 47 idam hükümlüsü, gün- lerini geçirdikleri koğuşlardan alınmış ve çıkartılacak herhangi bir olası genel af yasasının kapsamına gir- mekten umutlannı yitirmiş, ölünceye kadar kalacak- lannı bildikleri o tek kişilik hücrelerde soyutlanrrHŞ olacaklardı. Aralannda kimbilir kaçı, ilerteyen yıllarda o brtıp tü- kenmeyen günler içerisinde arkadaşlanyla sohbet olanağı bulamadan, biribırlerini ancak el aynaları ıle görebilmenin verdiği dayanılmaz yalnızhk içinde, bir cellat geise de şu manevı ışkenceye son verse türün- den düşünceye kapılacaktı. Bu tür tartışmaların şimdi Öcalan davasına rastla- mış olmasının her vicdandayaratacağıtedirginliğiel- bette biliyorum. Ama Öcalan'ın kaderi üzerinde söz söyleme hak- kına sahip olduklannı sanarak, üstelik üst perdeden konuşmalar yapmakta sakınca görmeyen kimi ya- bancı ülke politikacılannın, bu işi şayet PKK liderine yardım amacıyla yapıyortarsa, bir an önce çok yan- lış yolda olduklannı anlamalan gerektiğini düşünüyo- rum. O tür ülkelerin Ankara'daki temsilciliklerinde görev- lı olanlar, gazete ve televizyon muhabirieri, bu tür dı- şandan müdahalelerin Türk kamuoyunda nasıl tepki ile karşılandığını görmüş olmalıdır. Ama öyle anlaşılıyor kı, bu tür girişimler Imralı'da- ki ölüm hükümlüsüne yardım amacını değil, o ülke- lerin kamuoylannın gündemini değiştirmeyi öne çı- kartmaktadır. özellikle Italya'da cumhurbaşkanının da, başbakanın da başını çektiği girişimlertam bir ko- medi halini alma ıstidadında. Bir taraftan bizi Avrupa Konseyi'nden ihraç için parlamentoda çalışmalar yapılırken, öte yandan cum- hurbaşkanı Italya'daki mülteci Kürtlerin kamplanna giderek tahrik edici konuşmalardan çekinmiyor. He- le Roma Mahkemesinde, öcalan dosyasını yeniden canlandırma hazırlıkları başarıyla sonuçlanırsa, bu mahkeme kararını dayanak yaparak 'Türkiye'ye Apo'nun sığınma hakkını kabul ettik. Onu bize verin' denilmeye hazırlamlıyor. öcalan'ın en büyük gafleti, Lozan Antlaşması'nı hi- çesaymakoldu. Şimdi daha büyük bir aymazlığı, üstelik o antlaş- maya imza koymuş ülkelenn sorumlu politikacılan yapmaya kalkışıyoriar. Kuzum bunlar Imralı'daki hükümlüyü gerçekten ve illa astırmak mı istiyoriar? Faks: 0212-6770762. E mail: orhan.birgrt n dog.net.tr STK'ler ve Etik" sempozyumu 'Demokrasinin koşulu örgütlü toplum' tstanbul Haber Servisi - Sivil toplum kuruluşlan- nın demokrasinin gelişme- si açısından çok önemli ol- duğu belirtilerek bu kuru- luşların gerek iç işleyişle- rinde, gerekse birbirleri ve toplum ile olan ilişkilerin- de etik kurallara uymalan gerektiği vıırgulandı. "Sivil Toplum Kuruluş- lan ve Etik" konulu sem- pozyum Yıldız Teknik Üniversıtesi'nde başladı. Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayhan AOaş sivil toplum kuruluş- lannın. çeşitli fikırlerin cı- vıl cıvıl konuşulduğu ku- rumlar olduğunu ifade ederek bu kurumlann bir iletişim ve etkileşim içinde olmalannın şart olduğunu söyledi. Orgütlü toplumun önemine değinen Alkış, ülkemizin bu açıdan geri olduğunu kaydetti. ODTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Ühan Tekeli dün- yanın ve Türkiye'nin sivil toplum kuruluşlarından çok şey beklediğini ve son yıllarda bu kuruluşlann öne çıktığını ileri sürdü. Hacettepe Cniversitesi öğretim üyesi Prof. Ioanna Kuçuradi de etik sözcüğü- nün son 15 yılda moda ol- duğunu anımsatarak yapı- lan her işte etik değer yar- gılannın olduğunu belirtti. Boğaziçı Üniversitesi öğretim üyesi Ferda Kes- kin, etik kavramınrn STK'- lerin özüne ilişkın bir kav- ram olduğunu ifade etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle