Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 TEMMUZ 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Basın
Konseyi'nden
kınama
• İstanbul Haber Servisi -
Basın Konseyi Yüksek
Kurulu (BKYK), Bakırköy
Ruh ve Sinir Hastalıklan
Hastanesi Basın Sözcüsü
Özler Aykan'm yaptığı
şikâyet başvurusu üzerine
Öncü gazetesınin, 5 Mayıs
1999 tarihinde yayımlanan
"Öğrencılerın Güveni
Sarsıldı" başlıklı haber
nedeniyje kınanmasına karar
verdi. Universite giriş sınavı
sorulannın çalınması
üzerine Öncü gazetesinde
"Sınavın ertelenmesi ile
öğrencilerin ve
ebeveynlerinin devlete karşı
olan güvenlerinin yıkıldığı
ve öğrencilerin
mutsuzlufuna yol açtığı"
yönündeki görüşlerin
Verimli'ye ait olmadığı
belirtildi
ÇYDD'den
açridama
•İstanbul Haber Servisi -
Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneği (ÇYDD) Genel
Başkanı Prof. Dr. Türkan
Saylan, Başbakan Bülent
Ecevit'in "takıyye yapanlar
bir gün içten davranabilir"
sözünü eleştirerek Başbakan
Ecevit'i anlamakta güçlûk
çektiklerini belirtti. Saylan
yaptığı açıklamada, "Böyle
yorum yapmanız gerçek
namuslu insanlan
aşağılamak demektir.
Cumhuriyetin bu takıyye
sisteminden nemalanmamış
hıçbir bireyi devleti ele
geçırmeye yönelık bu
korkunç örgütlenmeyi ve
buna destek olanlan
onaylamamalıdır. Başta sizi
olmak üzere tüm
siyasetçileri; tarikatlan,
takıyyecileri korumak yerine
yemınlerine sadakate davet
edıyoruz'" dedi.
Patrik I. Kanekin
için ayin
• İstanbul Haber Servisi - 3
gün önce ölen Ermenistan
Patriği I. Karekin için
Kumkaprdakı Meryem Ana
Patriklik Kilisesi'nde dün
ayin düzenlendi. Türkıye
Ennenileri Patriği Mesrob
Mutafyan'ın (II. Mesrob)
yönettiği ayine, Fener Rum
Ortodoks Patriği I.
Bartholomeos ile Musevi
cemaatinden Türkiye
Hahambaşılığı temsilcisi
Hayim Kohen ve öteki dini
cemaatlerin ruhani
temsilcileri, Türkiye
Ennenileri Patnklıği Ruhani
Meclis üyelen ve Ermeni
cemaatinden vatandaşlar
katıldı.
Reaud'a tıizmet
nişanıI ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Jandarma Genel
Komutanı Rasim Betir,
Fransa Jandarma Ataşesi
Yarbay Gerard Reaud'a Tûrk
Silahlı Kuvvetleri Hizmet
Nişanı verdi. Orgeneral
Betir, Jandarma Genel
Komutanlığı Karargâhı'nda
düzenlenen törende yaptığı
konuşmada, ödülü
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Hüseyin
Kıvnkoğlu adına vermekten
gunır duyduğunu söyledi.
Avcılap'da yangın:
3ötü
• İstanbul Haber Servisi -
Avcılar Gümüşpala
Mahallesi Kuruçeşme
Caddesi Sarp Sokak'taki
Murat Kırkpınar'a ait
dairede yalnız kalan Yagrnuı
(5), Berk(3)veGözde
Kırkpınar (2). kibritle
oynarken rialıyı
tutuşturdular. Yoğun
dumandan etkilenen 3
kardeş. babalan tarafından
baygın Halde bulunarak
Avcılar Vatan Hastanesi'ne
kaldınldı. Üç kardeş yapılan
müdahalelere rağmen
kurtarılamadı.
İran fıstığında
kanser tehlikesi
• İstanbul Haber Senisi -
TEMA Vakfı yaptığı
açıklamada, Iran sınınndan
Türkiye'ye sokulan kaçak
fıstığın kanserojen madde
içermesi nedeniyle sağlığı
tehdıt ettiğini ileri sürdu.
Açıklamada, son zamanlarda
sınır ticaretiyle Ağn ve
Van'a sokulan ve geldiği il
dışına çıkması yasaklanan
fıstığın yerli üreticilen zor
durumda bıraktığı belirtildi.
• İstanbul Haber Servisi - tl
Sağlık Müdürlüğü görevini
yürüten Uz. Dr. Mehmet
Salman'ın yerine, Bakırköy
Ruh ve Sinir Hastalıklan
Hastanesi'nde başhekim
yardımcılığı görevinde
bulunan Uz. Dr. Mecit
Çalışkan atandı.
Sıvas katliamı karşısmda devletin sustuğu ve katillerin gizlendiği belirtildi
IJımtturamazlar'tSTANBUL/ANKARA(Cum-
huriyet)- Sıvas katlıamının üzerin-
den geçen 6 yılda katillerin hâlâ
cezalandmlmaması tepki çekiyor.
Aralannda Sıvas Kültür ve Da-
yanışma Derneği ve Divriği Kül-
tür Derneği'nın de bulunduğu ba-
zı derneklerin bu akşam yapmak
istedikleri etkinlik \alilik engeli-
ne takıldı. Sıvas'ta yaşammı yiti-
renler için saat 11.00'de Zincirli-
kuyu ve 13.OO'te Karacaahmet
Mezarlığı 'nda buluşarak anma et-
kinliği düzenleyecek grubun. Me-
cidiyeköy Kültür Merkezi'hde ak-
şam 19.30'da yapmak istedikleri
söyleşi, tiyatro ve müzik dinletisı-
ne İstanbul Valılıği'nin izin ver-
mediği bildirildı.
CHP İstanbul İl Başkanı Meh-
met Bötûkyapüğı yazıh açıklama-
da. laik cumhuriyete karşı kökten-
dinci ayaklanmada sadece 37 ki-
şinin değil insanlığın da yandığı-
nı söyledi. Bölük, açıklamasında
şöyle dedi:
"Bugün sabte solculann, sözde
laikleria iltifatianna mazhar olan
Fethullah Gülen'ler işte bu insan
kasaplanmn işverenlerdir ve bu
yangmın gerçek suçlulandır. Hoş-
görü sözieri ile din adamı kisvesi al-
tında topiumu dinamhleıneye ça-
hşıyoriar.Tarih.Gülen'leri,oıılara
sahip çıkanlan. Sıvas canavarlan-
nın yanına yazacaktır. Tarih, ya-
kanlan lanetteyecek, yananlann
felsefesi bugüne ışık tutacaktir."
Pır Sultan Abdal Kültür Der-
nekleri tstanbul Şubelen Başkanı
Hikmet Yıldınm da "Devlet susu-
yor; polis teşkilatian, savcılar, yar-
gıçlar susuyor, katiller gizteniyor*"
diye konuştu.
Medyanın, Sıvas katliamını 'sa-
dece Alevilerekarşı bir katüam gi-
bi' yansittığını belirten Yıldınm,
"Oysa bu katliam. Türkiye'deki
demokrasi güçlerine karşı bizzat
devletin ve sbtemin gözetirninde
gercekkştirilmJştir" dıye konuştu.
Sıvas mağdurlannın avukatla-
rından, Cumhuriyetçi Kadınlar
Derneği (CKD) Genel Başkanı
Şenal Sanhan ise şöyle konuştu:
"Llkemizde cumhuriyetin de-
ğerierinin ortadan kaldınlması
kavgası ve hesaplaşma laiklik ilke-
si üzerinden başlanlmıştır. Bu nok-
tanın kınimasL6oktaifadesinibu-
Öykü yazarı Ali Balkız
'Sıvas'ın ateşi
hâlâ yanıyor'
tstanbul Haber Servisi -
Kendisi de Banazlı olan
Sıvas katliamı davasının
müdahillerinden öykü ya-
zan Ali Balkız. üzerinden
6 yıl geçmesine rağmen
"Sıvas'ın ateşi hâlâ >anı-
yor. Şeriat tehlikesi hâlâ
gündemimizde olduğuna
göre her yer Madımak,
her gün 2 Temmuz" dedi.
Balkız, hemşerisı. köylü-
sü Pir Sultan Abdal
1
! an-
ma törenlerinın 1993
Temmuzu'nda daha gör-
kemli olması için aylar
öncesinden çalışmıştı.
Aynı zamanda etkinlıkle-
rin sunuculuğunu da üst-
lenmişti. Sıvas'a götürdü-
ğü arkadaşlannın cenaze-
leriyle Ankara'ya dönece-
ğinı nereden bılecekti.
Madımak cehennemınden
sağ kurtulup emniyetin lo-
kaline sığınanlardandı,
ancak gece ölüm haberi
gelmişti. Dostlan sağ ol-
duğu haberini ertesi gün
alabilmişlerdi.
'Her yer hâlâ
Madımak"
Balkız şöyle konuşu-
yor: "6 yd sonra bakûğV
mızda, o gün Sıvas'ta yi-
tirdiğimiz güzel insanlar
hâlâ bize oradan çığkkla-
nnı, imdatseslerini gönde-
riyorlar. Ve hâlâ onlann
imdadına yetişen Idmse
yok. Şeriatçılann Malat-
ya'da avaklanmaya kal-
kışmalan. Sıvas'ın 6 yü
sonraki bir denemesi ola-
cakn neredeyse. Gündeme
gelipoturan Fethullah Gü-
len olayı.şeriaün hangi bo-
yudara ulaşüğını gösteri-
yor bir kez daha. Devletin
bu konudaki aymazuği, iyi
huylu-körü huylu şeriatçı
ve tarikat a>nmı yaparak
bunlarla nasıl geçinebile-
ceğini gösteriyor bir kez
daha. Oysa ki dini siyasal-
laştırmış olan. inancı siya-
seüerinin ve ticaretlerinin
aracı haline getirmiş olan
şeriat anlayışının bir ülke-
de kendisindcn başka hiç
kimseye tahammülü yok-
tur. Anlayışlan bu olduğu
için ne yank ki her gün 2
Temmuz. her yer Madı-
mak. Bu ülkej e birMusta-
fa Kemal daha gerek ki
Menemen'de Kubılay'ı
katkdenlere aldıgı ta> n Sı-
vas, Malatya avaklanma-
lannda da alabiisin"
'Arkalanndaki güç'
Bu insanların bir günde
bu hale gelmediğini. Sı-
vas'ta otelin önünde topla-
nan insanların bir sürü, bir
güruh olduğunu belirten
Balkız, sözlerini şöyle
sürdürüyor
"Bunlan mahkeme ka-
yıtianndan incelediğiıniz-
de görüyoruz ki çoğunlu-
ğu işsiz ve eğitünsiz. Bun-
lar birer maşavdı, ev«t a-
ma arkalannda hangi güç
vardı, o henüz açığa çık-
mış değil. Neyaâkldde-
liller. izler Madımak Ote-
li'nin siyah dumanlan >e
külleri arasında ka> bolup
gitti. Yangın çıkmasına
birkaç dakika kala. ortab-
ğuı ivice karanhğı dakika-
larda. o hengâme icerisin-
de başlanna kask giynıiş
6ççevik kuv>«t pofisL çak-
maklannın ateşiyle karan-
hkta içeri girdüer ve bizle-
re'lçeride polis varmı' so-
rusunu yönelttiler. Yanın-
mız 'Yok' oldu. Onlar çı-
kınca içeriye bu kez bir
vüzbaşı geldl O da benzer
bir soruyu, 'lçeride asker
var mı' sorusunu yöneHip
yamtını aldıktan sonra git-
tL Otel temizdi. >akılabi-
lirdi ve yakıldı. Vine ilginç
bir olay, tugav komutanı-
nın otel önüne gelmesiyle
dışandaki kalabalığuı 'As-
ker Bosna'ya" sJoganlan
karşısmda bir şe> \apma-
\ip. si\ah Renault arabası-
na binip gitmesiydL"
2 Temmuz'da şeriatçı ve faşistierin yapöğı katliam unutulmadı. Her yıl onbinlerce yort-
taş yapöklan anma toplantı ve yüriiyüşlerde olayın faillerinin cezalandınlmasını is-
terken henüz davadan sonuç ahnmadı ve asıl faiİler yargı önüne çıkarüamadı.
lan cumhuriyet devrimlerinin ni-
rengi noktasinın ortadan kaldırü-
masidır. Köktendinci partinin la-
iküğe aykın uygulamalan. devanu
partinin Merve Kavakçı'yla TB-
MM'de ürmandırdıgı tartışma ve
bugûn de demokrasi maskeli Fet-
hullah olgusu, ülkemizin ne denü
zor durumda bırakılmak istendi-
ğinin kanıtı olarak karşımızdadır.
2 Temmuz laiklik günüdür."
BAÇEV Yönetım Kurulu Baş-
kanı Metin Özyurt imzalı açıkla-
mada ise "Tarihin her döneminde
aydınlanmanın, bilimin. çağdaşu-
ğın düşmanı olmuş kara yo-
bazlann \apQklan tek şey
yakmak-yıkmak_. Sıvas kat-
liamını bir daha yasamakis-
temhTinız'' denildi.
Cem Vakfi 'mn açıklama-
sında da, Sıvas katliamıyla
ilgili birçok noktanm aydın-
latılmadığı belirrilerek 'Ye-
ni Srvas'lann >aşanmaması
için Türkiye'deki demokra-
si yanülannın, sağduv u sahi-
bi Alevilerin ve Sünnilerin
bir bütûnlük içinde çauş-
nusı zorunludur" denildi.
Hacı Bektaşı Veli Kültür
ve Tanıtma Derneği, CHP,
İHD, ÖDP, HADEP, EMEP,
ÇHD, KESK, Halk Evleri,
Tunceliler Derneği, Radyo
Arkadaş, Emekli-Sen ve
Genel-lş adına açıklama ya-
pan Pir Sultan Abdal Kültür
Derneği Başkanı Mürşit
Pur. "Başta Madımak ol-
mak üzere, Çorum. Sıvas,
Maraş, Gazi katiiamlannıa
faili mechuUerin, yargısız in-
fazlann üzerindeki sis per-
desi kalkıncaya, sorumlula-
n yakaiaıup hesap verinceye
kadar da susmayacagız" di-
ye konuştu.
ÖDP Genel Başkan Yar-
dımcısı Yüdınm Kaya, 2
Temmuz'un, Türk-ıslam
sentezini savunanlar ve öz-
gürlükçü laikliği savunanlar
arasındaki mücadeleyi orta-
ya koyduğunu söyledi.
OLEYÎS Genel Başkanı
Enver Öktem, 6 yıldır sön-
meyen Sıvas ateşinin aydın-
latmaya devam ettiğini be-
lirtti. Eğitim-Sen Genel
Sekreten Kemal ÜnaL Sıvas
katlıamının Çorum'da, Ma-
raş'ta. Gazı'de yapılan kat-,
lıamlann bir devamı ol-
duğunu belirtti.
Sıvas katliamında oldü sanılıp üç gün morgda kalan Serdar Doğan
'Yüreğjmin biryanıMadımak'tayandı'
MİYASEtLKNUR
2 Temmuz 1993 gecesi ismi, kar-
deşi Serkan Doğan'la birlikte ölen-
ler arasında anıldı. Katliamda iki ev -
ladını bîrden yitiren üç aile vardı. O-
lay gecesi Doğan ailesinin de ikı ço-
cuğunu birden kaybettiği haberleri
venldı televizyonlardan. Morgda na-
bız kontrolü sırasında Serdar 'ın ya-
şadığı fark edildi. Serdar, morgun
çalışmayan soğutucusu sayesinde
ıkınci kez ölümü yenmişti. Gülha-
ne Asken Tıp Akademisi'nde uzun
bir süre tedavi gördü. Ankara'ya ilk
getırildiğinde doktorlar "Yaşamaz,
yaşasa da bitldsel hayattan çıkamaz,
konuşamaz, yürüvemez" demişler.
Yaşıyor, yürüyor, konuşuyor. Fiziki
ağnlan ve yaralan geçmiş ama de-
nn izler bırakarak. "Şuramdabir sı-
zı kaldı ki geçmij-or. Yüreğûnin bir
yanı Madımak'ta yandı" dıyor.
Katliamda yakınlannı kaybeden
insanlar DGM önlerinde, yıldönüm-
lerinde acılannı konuşarak dışa vur-
dular. Serdar, ortahkta görünmedi,
hiç konuşmadı. Önceki yıl elinde bir
kıtapla çıkageldi. "Yaşamak. martı
kanadında rüzgâr taşımaktir" adını
verdiği kitabında, yaşadığı acılan.
yureğinde binktırdiğı öfkeyi. yitırdı-
ği kardeşine ve arkadaşlanna adadı-
ğı şiirlerle dile getirmişti. Kitabının
gelirini Madımak'ta yaşamını yıtı-
ren Hasret Gültekin adına kurulan
Kültür Vakfı'na bırakmıştı.
"Her sey >akışırdı size
ölüm yakışmadı;
her şeyi güzel kıldınu
ölümü degil..."
1
Sıvas'a gittigimizi, oteli. sloganlan
hatıriadım ama sonrası yoktu. Gün-
lerdir kardeşim Serkan'ın hiç gelme-
diğini farkettim. Dayuna sorduğum-
da, Serkan'ın ayn bir hastanede ol-
duğunu, durumunun iyi olduğunu
söyledi. Babamın sakahnı ilk kez bu
kadar uzun görüvordum. anam ka-
ralar içinde> di.İkisi de perişan görü-
nüyordu. Serkan'ı her sorduğumda
• Pir Sultan Abdal törenlerine kardeşi Serkan Doğan'la birlikte
gitmişti. Karbondioksit zehirlenmesi sonucunda 'öldü' teşhisi
kondu ve morga kaldınldı. Kardeşi ile birlikte televizyonlarda
ölenler listesinde adı geçti. Morgun soğutucusunun çalışmaması ve
nabız kontrolü onu yaşama döndürdü. Kardeşini ve arkadaşlannı
Madımak"ta bırakan Serdar Doğan, "Ashnda 37 kere birden
öldüm" diyor.
dizeleriyle başlıyordu kitaba Ser-
dar Doğan. Sıvas'a gidişlerini, sal-
dınnın nasıl bas.ladığını ve geliştiği-
nı soluksuz kalıp düştüğü ana kadar
kronolojik bir sıra ile anlatıyor:
"Gözferimi 15-20 gün sonra An-
kara Gülhane Askeri Tıp Akademi-
si'nde açbm. Her taranma cihazlar
bağlanmıştı. ağnmayan. sızlamayan
yanım yoktu. Bana ne olduğunu sor-
duğumda Srvas'ta-bir kaza geçirdi-
ğün söyleniyordu. Sonraki günlerde
'iyi' di>orlardı. Taburcu olacağım
gün beni odasına çağıran doktor Fa-
tih, 'Ağabeyin Serkan' dhebaşladı,
'Kardeşim' dedim, 'küçüğüm'. Yü-
züme bakıp her günkü ifadesiyk
'kardeşin Serkan'ı kaybettik' dedL
KaHunaya çalışum. oturdugum san-
dah/eden düşüyordum. düzelttim
kendimi. Epeyce zoıianarak ayağa
kalknm. ağabeyime seslendim. gekti.
koluna girerek çıktım odadan. Yü-
zümebakmıyor,başı önünde ağhyor-
du. Yatağuna götürdü beni. Sordum
'Ne oldu' diye, anlatn. Sıvas'ı, Ma-
dımak'ı, Serkan'ı, Asuman'ı, Mu-
ammer'i, Serpil'L Dayandacak gibi
değüdi, Bitmedi' diyor Hasret'i,
Muhlis Akarsu'yu, Necimi Baba'yı
anlatıyor. 'Yalan, yalan' diye bağı-
racagun, agbyor, 'Ozlem' cuyor, In-
ci, Belkıs, Koray da, 'Koray da mı'
diyonun. 'Evet o da. ablası Menek-
şe de' Koray geldi gözlerimin önü-
ne. Keşke hiç almasaydık yammıza.
13 yaşında kalmazdı gülüm. Her şe-
yi öğrendiğim gündü. ağabeyimden
içeriye kimseyi almamasını istedim,
insanlaria göz göze gelemez, yüzleri-
ne bakamazdım. Yaşadığım için suç-
lu sayıyordum kendimi. Annem gir-
di odama. ağhyordu, sanldt 'ağla-
ma' divordu. Dayanamıyordum
anamı böyle görmeye, Serkan bana
emanettL koruyamadım. 'Çık' de-
dim anama Agabeyim anamı dışan
çıkardı. Hastanede üç beş gün daha
kaldım. Karbondioksit zehirlenme-
sinden kaslar ve sinir sistemim ifias
etmişti. Fiziki ağnlanm geçtiama de-
rin izler bırakarak. Şuramda bir sı-
p kaldı ki geçmiyor, geçecek gibi de
değil. Yüregimin bir yanı Madt-
mak'tayandı, bir yanı hâlâ yanıyorr
ÖR ÜŞ / MURTAZA DEMÎR
Madımak Oteli'ni, Sıvas can-
kınmını, bağnazlığı, şenatgerçe-
ğini: 12 yaşında gencecik Ko-
ray'dan, 70 yaşında, boyunca
kıtabı (eseri) olan Asım (Bezirci)
ağabeye değin 35 güzel ınsanın
benzin dökülerek yakılışını yeni-
den yaşıyorum 2 Temmuzlarda
Karamollaoğlu'nun "gazanız
mübarek olsun" diyen gürültü-
sünün, "yak lan yak" çığiıklanna
kanştığını duyuyorum rüyalanm-
da: Şeriatçı militanlannın kopük-
lü salyalannı anımsıyorum tem-
muzlarda...
Bedenlerini bizden kopardılar
Artık gönüllerde onlar. Koray
(Kaya) bir bılge insan, Hasret
(Güttekin) halk müziğimizde bir
otorıte olacaktı. Nesimi (Çi-
men), Muhlis (Akarsu) cura,
saz ve türkünün ustası iki güzel
insanı olarak üretmeyi sürdüre-
cek, Dr. Behçet'in (Aysan) ede-
biyattutkunluğu daha da boyut-
lanacaktı. Ama aldılar onlan biz-
den: Kıydılar onlara!.. Din ve i-
nanç gibi bireysel sorumluluk
Bugün 2 Temmuz!..
adına, kendıteri gibi inanmayan-
lan öldürmeye-yok etmeye az-
mettiren sorumsuz yöneticiler
neden oldu 35 güzel insanımızın
katledilmelerine.
Onca kanrta, bitgi ve belgeye
karşın, olupbitenlerden ders çı-
karmıyorlar. Kafalarını kuma so-
kup, gerçeklerden köşe-bucak
kaçıyoriar.
Hoşgörüymüş; iyi tarikat, kö-
tü tankatmış; Diyanet radikal Is-
lama engel oluyor; olumlu işler
yapıyormuş; Diyanetin denetle-
diği dini kurumlardan yetişen
gençlerAtatürkçü ve laik değer-
leri savunuyoriarmış: O nedenle
daha çok kadro, daha çok büt-
çe verilmeliymış! Hangi Diyanet
efendiler! Bugün, "llımlı Islamın
da Yeşıl Kuşak Pro/esı" uygula-
yıcılannın da (ki bu planın ABD
patentli olduğu kanıtlanmıştır)
radikal Islam teorisyenlerinin de,
illegalıte ve şeriat karşrtlanna şıd-
det uygulanılmasından yana
olanların da öncülüğünü Dıya-
net'te yetişen hatta müftülük de
yapan Cemalettin Kaplan, Fet-
hutlah Gülen, Müslüm Gündüz
gibiler yapmıyor mu? Hani Diya-
net, Cumhuriyetçi ve çağcıl din
adamı yetiştiriyordu?
Bunlar mı Cumhuriyetçi? Siz-
ler hem takıyyeci, hem sahtekâr
hem de olağanüstü çıkarcısınız.
Bütün bunlann nedeni olan ce-
haletinızi diploma, makam ve din
ticaretinden elde ettiğiniz dün-
yalıklarta kapatacağınızı sanıyor-
sanız, yanıldığınızı bir gün siz de
anlayacaksınız ama bılesiniz kı
salt sızler ıçın değil, hepımiz için
çok geç olacak o zaman!
Ne zaran varm/ş 'Zonıcüu Din
Derslerinin': Varsın herkes dini-
nı-diyanetini öğrensinmiş! Keşke
öyle olsa. Verilen din dersi dinin
doğru anlaşılmasına, ulusal bir-
lığe, barışa, kardeşliğe, ınsanlığa
hizmet etse: Ne gezer, fanatiz-
min, geriçiliğin, şeriat devletinin
"askeheri" yetiştiriliyor bu ders-
lerde.
"Dinin, devlet politikasıyla
yaygınlaştınlması" karannın uy-
gulamada olmadıgı 80 öncesin-
de "Zorunlu Din Dersi" yoktu a-
matoplum dinsiz-imansız oima-
dığı gibi, gerçek anlamda dindar
insan sayısı bugünden daha da
fazlaydı. Buna karştn, ne kökten
dincı tartışması, ne din dersi, ne
de imam-hattp okutu tartışması
vardı. Ne olduysa 80 ihtilalini ya-
panlann hiç bilmedikleri bir alan
olan, din-ıman konusuna müda-
hıl olmalanndan sonra oldu. Din
eğitımi denılerek din ve inanç pa-
zariandı. Geleneksel feodal-
mezhep çelişkileri derinleştirikdi
ve kültürel zenginlik üzerine kin
ve nefret tohumlan ekilerek nef-
rete dönüştüruldü. Toplum kimi
yörelerimizde o duruma geldi ki;
salt farklı inanıyor, farklı düşünü-
yor, saz çalıp türkü söylüyor di-
ye yurttaşını, komşusunu kese-
cek; benzin döküp yakacak ka-
dar canavariaştı.
Madımak'ta olan da buydu!
Bu vahşeti yaşadım ve halen
eleştiriliyorum. Öyleyse ben
"suçluyum".'GüvenWc güçlerine
karşın ûç-beş çapulcu gelip o-
tel kundaklıyor, can alıyorsa
eğer, "suçiu" benım. DeWef şen-
likiçin izin venviş, tuzaklarkurul-
muş ve ben bunu fark edeme-
mişsem, suçluyum. Generale,
valiye, destek dduğumuz parti-
nin iktidar oluşuna güvenmiş-
sem, suçluyum. Konuştuğum,
karşı çıktığım, ölüm tehditlerine
karşın yılmadığım için suçluyum.
Onlann hiç suçu yoktur, suçlu
sensin; tembel olduğumuz ör-
gütlenemediğimiz, biziyöneten-
leri seçtiğimiz için suçlu biz-
leriz!..
DUZYAZI
ORHAN BİRGİT
İç Hukuk.. Dış Hukuk..
özellikle Avrupa'yı tek devlet haline getirme çaba-
ları, uluslararası hukuk dilinde de yeni bazı tanımla-
malara yer veriybr.
Bir ülkenin k; hukuku deyimi, o yeni oluşumun yer-
leştirdıği değişikliklerden birisi. Hatta son günlerin
güncel olaylanna bakılırsa, belki de belli başlısı.
Türkiye, bir uzmanlık mahkemesi olarak kurduğu-
nu söylediği Devlet Güvenlık Mahkemelerini, savaş
ya da iç kalkışma gıbı olaylar dışında doğal hâkim il-
kesinden soyutlamayı 12 Eylül öncesinde de tartış-
mıştı.
Dönemin ıktidan Adalet Partisi ve o partinin lideri
başbakan Demirel, DGM' sız bir hukuk yaşamını ka-
bule yanaşmadığı gibi, o mahkemelerde asker yar-
gıç ve savcılann bulunmasını da 'olmazsa olmaz' şar-
tına bağlryordu.
Dönemin ana muhalefeti Cumhuriyet Halk Partisi
veo partinin lideri Ecevit, DGM'lerin kurulması istek-
len önünde adeta duvar örmüşlerdi.
O duvann direnci, 12 Mart müdahalesinden sonra
kınldı. Ama 20 Eylül 1971 'de alelacele yapılan ana-
yasa değışıkliğinde gündeme alınmayan Devlet Gü-
venlik Mahkemelerine 15 Mart 1973 düzenlenmesin-
de yer venldı. Üstelik mahkemenin dört üyesinin iki-
sinin askeri yargıçlar arasından atanacağı da, anaya-
sada yer almıştı.
12 Eylül anayasasının DGM'lerin bir başkan, iki
yargıçla oluşmasını öngören hükmü ise o yargıçlar-
dan sadece birisinin asker kaynaklı olması koşulunu
getiriyordu.
Binlerce insan, sanık kimlikleri ile bu konumdaki
DGM'lerde yargılandılar. Bunlann içinde aklananlar
da, hüküm gıyenler de oldu. Artık kamuoyumuzun ge-
niş tabanlı bir bölümünün uzmanlık mahkemesi ola-
rak görmeye alıştığı DGM'lerin verdiği kararlar ara-
sında Ceza Yasamızın çeşıtli bölümlerinde yer almış
'idam' hükmü alanlar da var.
DGM'lerde kaç kişinin ölüm cezası aldığının sayı-
sal verilenni bilmıyoaım. Bildığim, 1984'ten bu yana
Türkiye Büyük Millet Meclısi'nin, kesinleşmiş olarak
kendisine gönderilen 47 dosyayı gündemine alıp ya-
salaştırmadığı için, bu tür cezaların o tarihten bu ya-
na yerine getirilmediği.
Bu gündem dondurulmasını, dileyen 'asmayarak
besliyoriar' diye yorumluyordur; ölüm cezasına kar-
şı olanlar ise, bu fıili durumun hem yasal bir çözüme
kavuşmasını istiyon hem de bağımsız mahkemeler-
den ölüm cezası alacak kadar ağır suç işlemiş bir hü-
kümlünün bizim infaz sistemimizin neden olduğu ra-
hat koşullar içinde gün geçirmelerini içlerine sindire-
miyorlardır. Böyle düşünenlerden olduğum için, ANA-
SOL-D hükümetinin son günlerinde bağımsız Adalet
Bakanı Hasan Denizkurdu'nun, ölüm yenneağırlaş-
tırılmış müebbet hapıs cezasını yasalaştırma gırişımı-
nın gerçekleşmesıni istemiştim.
ANASOL-D'nin ömrü de, koalisyonu oluşturan par-
tilerarasında bu konuda uyum sağlanamayışı da, ko-
nunun gündeme almış döneminin bir genel seçim
kampanyasının içine rastlamış olması da, Denizkur-
du gibi düşünenleri düş kırıklığına uğrattı.
Oysa öyle biryasa değişikliği gerçekleştirilebilsey-
di, Mart ayından bu yana o 47 idam hükümlüsü, gün-
lerini geçirdikleri koğuşlardan alınmış ve çıkartılacak
herhangi bir olası genel af yasasının kapsamına gir-
mekten umutlannı yitirmiş, ölünceye kadar kalacak-
lannı bildikleri o tek kişilik hücrelerde soyutlanrrHŞ
olacaklardı.
Aralannda kimbilir kaçı, ilerteyen yıllarda o brtıp tü-
kenmeyen günler içerisinde arkadaşlanyla sohbet
olanağı bulamadan, biribırlerini ancak el aynaları ıle
görebilmenin verdiği dayanılmaz yalnızhk içinde, bir
cellat geise de şu manevı ışkenceye son verse türün-
den düşünceye kapılacaktı.
Bu tür tartışmaların şimdi Öcalan davasına rastla-
mış olmasının her vicdandayaratacağıtedirginliğiel-
bette biliyorum.
Ama Öcalan'ın kaderi üzerinde söz söyleme hak-
kına sahip olduklannı sanarak, üstelik üst perdeden
konuşmalar yapmakta sakınca görmeyen kimi ya-
bancı ülke politikacılannın, bu işi şayet PKK liderine
yardım amacıyla yapıyortarsa, bir an önce çok yan-
lış yolda olduklannı anlamalan gerektiğini düşünüyo-
rum.
O tür ülkelerin Ankara'daki temsilciliklerinde görev-
lı olanlar, gazete ve televizyon muhabirieri, bu tür dı-
şandan müdahalelerin Türk kamuoyunda nasıl tepki
ile karşılandığını görmüş olmalıdır.
Ama öyle anlaşılıyor kı, bu tür girişimler Imralı'da-
ki ölüm hükümlüsüne yardım amacını değil, o ülke-
lerin kamuoylannın gündemini değiştirmeyi öne çı-
kartmaktadır. özellikle Italya'da cumhurbaşkanının
da, başbakanın da başını çektiği girişimlertam bir ko-
medi halini alma ıstidadında.
Bir taraftan bizi Avrupa Konseyi'nden ihraç için
parlamentoda çalışmalar yapılırken, öte yandan cum-
hurbaşkanı Italya'daki mülteci Kürtlerin kamplanna
giderek tahrik edici konuşmalardan çekinmiyor. He-
le Roma Mahkemesinde, öcalan dosyasını yeniden
canlandırma hazırlıkları başarıyla sonuçlanırsa, bu
mahkeme kararını dayanak yaparak 'Türkiye'ye
Apo'nun sığınma hakkını kabul ettik. Onu bize verin'
denilmeye hazırlamlıyor.
öcalan'ın en büyük gafleti, Lozan Antlaşması'nı hi-
çesaymakoldu.
Şimdi daha büyük bir aymazlığı, üstelik o antlaş-
maya imza koymuş ülkelenn sorumlu politikacılan
yapmaya kalkışıyoriar.
Kuzum bunlar Imralı'daki hükümlüyü gerçekten ve
illa astırmak mı istiyoriar?
Faks: 0212-6770762.
E mail: orhan.birgrt n dog.net.tr
STK'ler ve Etik" sempozyumu
'Demokrasinin koşulu
örgütlü toplum'
tstanbul Haber Servisi -
Sivil toplum kuruluşlan-
nın demokrasinin gelişme-
si açısından çok önemli ol-
duğu belirtilerek bu kuru-
luşların gerek iç işleyişle-
rinde, gerekse birbirleri ve
toplum ile olan ilişkilerin-
de etik kurallara uymalan
gerektiği vıırgulandı.
"Sivil Toplum Kuruluş-
lan ve Etik" konulu sem-
pozyum Yıldız Teknik
Üniversıtesi'nde başladı.
Yıldız Teknik Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Ayhan
AOaş sivil toplum kuruluş-
lannın. çeşitli fikırlerin cı-
vıl cıvıl konuşulduğu ku-
rumlar olduğunu ifade
ederek bu kurumlann bir
iletişim ve etkileşim içinde
olmalannın şart olduğunu
söyledi. Orgütlü toplumun
önemine değinen Alkış,
ülkemizin bu açıdan geri
olduğunu kaydetti.
ODTÜ öğretim üyesi
Prof. Dr. Ühan Tekeli dün-
yanın ve Türkiye'nin sivil
toplum kuruluşlarından
çok şey beklediğini ve son
yıllarda bu kuruluşlann
öne çıktığını ileri sürdü.
Hacettepe Cniversitesi
öğretim üyesi Prof. Ioanna
Kuçuradi de etik sözcüğü-
nün son 15 yılda moda ol-
duğunu anımsatarak yapı-
lan her işte etik değer yar-
gılannın olduğunu belirtti.
Boğaziçı Üniversitesi
öğretim üyesi Ferda Kes-
kin, etik kavramınrn STK'-
lerin özüne ilişkın bir kav-
ram olduğunu ifade etti.