28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 TEMMUZ 1999 CUMARTESİ HABERLER Çakntıböbrek • SAMSUN(AA)- Samsun'da, amelıyat sırasında çocuğunun böbreklerinden birinin çalındığını iddia eden Akan Ailesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesı (OMÜ) Tıp Fakültesi hakkında 40 mılyar liralık tazmınat davası açtı. tddiaya göre, Samsun'un Alaçam ilçesinde, bir yıl önce düğünde kaza sonucu tabancayla ağır yaralanan ve kaldınldığı OMÜ Tıp Fakültesi Hastanesi'nde ameliyat edilen Naci Akan'ın (II), 10 ay sonra yeniden rahatsızlanması sonucunda götürüldüğü sağlık kuruluşunda, bir böbreğinin olmadığı anlaşıldı. Ailenin başvunısu üzerine konuyla ilgili incelemelerde bulunan uzman doktorlar, ailenin iddiasını dogrularken aslında "böbregin doğuştan var olduğuna" dikkat çektiler. Mesai saatterinde yaz uygutaması • tstanbul Haber Servisi - lstanbul Valiliği'nden yapılan yazılı açıklamada. 657 sayılı Devlet Memurlan Kanunu'nun 100. maddesi uyannca 27 Ekim I997tarihinde ıtibaren uygulanmakta olan mesai saatleri. yaz mesaisi uygulandığı 19 Temmuz Pazartesi gûnünden itibaren 08.30- 12.30, 13.00-17.00 olarak yeniden düzenlendiği bildirildi. Yaz mesaisinin uygulanması 15 Eylül'e kadar sürecek. Taksi şoforune odul • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bangladeş Askeri Ataşesi Tuğgeneral Sharifol Islam'ı yaraladığı, eşi ve oğlunu öldürdüğü iddiasıyla aranan hizmetli Rahman Hafizar'ı yakalatan taksi şoförü Ömer Kaya, Ankara Şoforler Odası tarafından, taksisıne takılan GPS (Uydu Jzleme Sistemi) ile ödüllendirildi. Yaklaşık 150milyon lira değerindeki cihazın can güvenliği butonuna basıldığında, merkezde bulunan bilgisayarda aracın bulunduğu sokağın ve aracın plakası görülebiliyor. Taksici Kaya'ya, Hal Taksi Durağı adına bir de küçük altın hediye edildi. 49 öliimlü kaza davası • KARAPLNAR(AA)- Konya'nın Karapınar ilçesi yakınında 24 Ekim 1997 yılında meydana gelen ve 49 kişinin ölümüyle sonuçlanan trafik kazasıyla ilgili davaya ilişkin raporlarda kusur oranlan arasında büyük farklılıklar bulunduğundan, kusur oranlannın yeniden incelenmesi için dosyanın bir kez daha Adli Tıp Genel Kurulu'na gönderilmesine karar verildi. Molotof davası ! tstanbul Haber Servisi - PKK liden Abdullah öcalan'ın yakalanmasının ardından Esenyurt'ta çeşitli yerlere molotofkokteyli attıklan iddia edilen 5 sanığın, 15 ile 24.5 yıl arasında ağır hapis cezası istemiyle yargılanmalanna lstanbul 3NcTluDGM'debaşlandı. Sanıklardan Bahattin Ulgaz ve Hüseyin Taşdemir'in tahliyesine karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi. Kulenin orijinal merdivenlerinin yıkılması istemiyle Anıtlar Kurulu'na başvuru yapıldı Galata'da akıldışı uygulamaBEHİÇAK lstanbul'un en önemli tarihi mekânlanndan biri olan Galata, bu yılın başından itibaren akıldışı bir müdahaleyle karşı karşıya. Milyarlarca lira harcanarak eski haline getirilen Galata Meydanı geçen gün yine saldınya uğradı ve daha yeni yapılan meydamn pahalı taşlan tekrar kınlarak içine beton babalar yerleştirilmeye çahşıldı. Öyle, ne olacak canım demeyin, son altı ay içinde Galata Meydanı'na yapılan saldınlan alt alt ekledigimizde tam bir kara mizah öyküsü çıkıyor. Bilindiği üzere, 1994 yılında belediye tarafından milyarlarca lira harcanarak Galata Kulesi çevresine çok pahalı granit taşlan ve halyan tere kotalan kullanılarak bir meydan düzenlemesi yapıldı. Mahalleye otoyol 1999 yılı başında aynı belediye aniden bir karar alarak, mahallelilerin dehşetli bakışlan altında kule meydanındaki tere kotalan ve granit taşlannı kırarak içinden otoyol geçirdi. Gelen tepkiler üzerine bu konuda Anıtlar Kurulu'nun izni olduğu, yolun, hastanenin ambulans yolu için geçici bir uygulama olduğu söylendi. u Böyie geçid bir uygulama için bu pahalı taşlar kınür mı?" sorusunu geçiştirip, yerli- yabancı turistlerin tek nefes aldığı ve çocuklann oynadığı tek mekân alelacele bir otoyol haline dönüştürüldü. Yeni yapılan otoyol, işin ambulans yolu olmadığı gerçeğini hemen ortaya çıkardı. Yol, oto talebini arttırdığından bütün Galata'nın ara sokaklan otoyla dolmasına neden oldu ve meydan da kısa sürede bir otopark haline geldi. Mahalleli tek yaşam alanı olan meydanı yitirmekten dolayı tepki gösterdi ve belediyeyi binlerce imzalık bir kampanyayla protesto etti. Mahalleli, şaka olsun diye "Oto geçsin diye Galata Kuksi'ni de yıksalar bari" diye konuşurken, aslında, bu yolu yapanlann gerçekten de Galata Kulesi'nin orijinal merdivenlerinin araç • Biryandan Galata tarihi kimliğine uygun bir şekilde yayalaştınlmak istenirken, birtakım güçler de Galata'yı bir otopark haline dönüştürmek istiyorlar ve bu amaçlannı gerçekleştirmek için belediyenin diğer birimlerini kullanıyorlar ve milyarlarca lira harcanarak yapılan uygulamalan bozuyorlar. İşin en şaşırtıcı yanı, bu akıldışı uygulamayı yapanlann sadece belediyeyi değil, Anıtlar Kurulu'nu da, kendi amaçlanna ulaşmak için kullanabilmesi. trafığjni engellediğini düşünerek, yıkılması istemiyle Anıtlar Kurulu'na başvurduğu da ortaya çıktı. Basında da haberier çıkmaya başlayınca belediye yetkilileri uygulamanın yanlış olduğunu kabul ettiler ve meydanı eski haline getireceğine söz verdiler. işin tuhafı, bu kadar zarara yol açan uygulamanın lstanbul Belediyesi Projesi'nin bilgisi dışında yapıldığı ortaya çıktı. Daha da garibi, Beyoğlu Belediyesi'nin bile konudan haberi yoktu. Projeler Dairesi Başkanı Lfitfü Aİtun, belediye adına Galatahlardan özür dilenip meydanın eski haline döndürüleceğini söyledi. Gerçekten de birkaç ay içinde meydan eski haline döndürülmek için ihaleye çıkanldı ve ihale tam tamamlanırken, ani uygulamayla otoyol, üzeri suni kaldınm taşlanyla kaplanarak, altyapısı dahi yapılmadan gecekondu anlayışıyla tamamlandı. Söılcr tutulmadı Mahalleli "Hani btze 'eski haline döndürülecek' diye söz verümiştr deyip, tekrar Projeler Dairesi Başkanlığı"nı arayınca işler iyice kanştı. Çünkü ihale süreci devam ediyordu ve Galatalılara verilen söz tutulacaktı. Gerçekten de gecekondu yol yapılır yapılmaz ihale tamamlandı ve gecekondu yol sökülerek, yerine ltalyan tere kota ve granit taşlanyla milyarlarca lira harcanarak meydan eski haline getinldı. Galatah rahat bir nefes almıştı ve eski meydanına kavuşmuştu. Fakat uygulama bittikten birkaç hafta sonra aynı belediye, meydanın iki ucunu aniden kırarak rampa haline getirecek ve meydanı tekrar trafiğe açarak otopark haline dönüştürdü. Olan olmuş, meydan kısa sürede otoparka dönüşmüş ve üzerinden her türlü araç geçmeye başlamış ve bunun sonucu olarak da meydanın yeni taşlan süratle zedelenmeye başlamıştı.Geçen gün ise, gerçekten herkesin sabnnı taşıran bir uygulama oldu. Belediye yol işlerinden gelen bir ekip, acımasızca, daha yeni tamamlanmış meydanın pahalı taşlannı tekrar kırmaya başladı. Adeta mahallelıden intikam almak isteniyor, belediye işçilerinin "kırmayahm, yank; bu meydan daha yeni \ apıldr" feryatlanna rağmen başlanndaki amirin, "Kırm, lann!" emriyle meydan tekrar Kısa bir zaman önce yenilenen Galata Meydanı'nın pahalı taşlan tekrar kınlarak içine beton babalar yerleştirilmeye çahşüryor. kınlıyordu. Mahalleli yetişti ve uygulamayı durdurdu. Yetkililer arandı. Projeler Dairesi Başkanlığı ile yine toplantı yapıldı. Toplantıda çıkan sonuç yine aynıydı. Bir yandan Galata tarihi kimliğine uygun bir şekilde yayalaştınlmak istenirken, birtakım güçler de Galata'yı bir otopark haline dönüştürmek istiyorlar ve bu amaçlannı gerçekleştirmek için belediyenin diğer birimlerini kullanıyorlar ve milyarlarca lira harcanarak yapılan uygulamalan bozuyorlardı. Anıtlar Kurulu kullanıldı Hastaneye ambulans yolu işin sadece bahanesiydi. Çünkü, hastaneye ambulansın en rahat ulaşabilmesi için zaten tek çözüm Galata'nın yayalaştınlmasıydı. O zaman yayalaştınlmış bölgeden sadece ambulans, itfaiye ve emniyet araçlan girebileceğinden, en ufak bir trafik tıkanıklığı yaşanmayacaktı. İşin en şaşırtıcı yanı, bu akıl dışı uygulamayı yapanlann sadece belediyeyi değil. Anıtlar Kurulu'nu da, kendi amaçlanna ulaşmak için kullanabilmesiydi. Ostelik, Anıtlar Yüksek Kurulu tarihi merkezlerindeki otoparklann kaldınlması ile ilgili ilke kararlan almışken, lstanbul'daki 1. Bölge Anıtlar Kurulu, Galata'nın otoparklaşması için adeta çaba gösteriyor. Sanki, daha fazla otoyolu Galata'ya nasıl sokanz diye çalışıyordu. Suç duyurusu hazırlıflt Galatahlar bugünlerde, bütün bu zaran veren insanlarla ilgili bir suç duyurusu hazırlıyor ve meydanlannı otosuz ve otoyolsuz olarak geri istiyorlar. "Galata Meydanı'nın otoyol haline getiriimesine karşıyız. Yolun iki tarafına \apılan. her türlü otonun geçişine olanak tanryaa rampalann 'i'.ıj •• kaldmlmasını, meydamn orijinal haline döndürülerek meydandaki pahalı taşlann zarar gönnesinin bir an önce engellenmesini ve meydanı tekrar kırarak ona zarar veren insanlann cezalandırümasını istiyoruz. Kısacası, Galata Meydaıu'nı otosuz ve otoyolsuz olarak geri istiyoruz!'' diyerek bir kampanya başlatıyorlar. Galatahlar, Anıtlar Yüksek Kurulu'nun tarihi merkezlerdeki otoparklan kakurma karannın aksi yönündekı bu uygulamaya izin veren tstanbul 1 No'lu Koruma Kurulu hakkında, "Anıtlar Yüksek Kurulu'nun aküğı iike kararlan dışında hareket eftiğinden, SİT bölgesi ve trafiğe kapalı bir bölgeden her türhl otonun gecmesine izin verdiğinden ve meydanın kırdınlarak içinden otoyol gecmesine izin verip miNarlarca hrahk milli servetin heba otmasına neden olduğundan, yine mflyarlarca lira harcanarak eski haline getirilen meydanın taşlanmn üzerinden yine oto geçirilmesine izin vererek yeni > apılan granit ve tere kotalann zarar görmesine neden okluğundan" suç duyurusunda bulunuyorlar. ŞIFI^NOKTASI/ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net Milliyetçilik, dünyanın her yerinde benzer özeHikter gösteren bir ideoloji. Sanayi devrimiyle birtikte uluslaşmaya başlayan Avrupa'dan dünyaya yayılan milliyetçilik, Fransız devrimiyie mo- demleşmenin ve kapitalizmin de ide- otojik motoru oldu. Avrupa, 18. ve 19. yüzyıl boyunca ulusal sınıriann çizildi- ği büyük altüst oluşlar yaşadı. Kilise ile başlayan özgüriük kavgası, milyonlar- ca emekçinin kanının aktığı burjuva devrimini yarattı. Işçiler, köylüler Avru- pa'daki uluslaşmanın ve modernleş- menin asıl motoru oldular. Ancak burjuva demokratik devrimle- rinin kaymagını burjuvazi yedi. Burju- vazi, ulusal sınırtar içinde egemenliği- ni ilan edip tahtına kurulduktan sonra milliyetçiliğin de asıl sahibi olduğunu kanıtladı. Feodalizmi, emekçileri arka- sına alarak yenen burjuvazi, ulus dev- letin sınırlarını çizdikten sonra, içeride kendi emekçisiyle kavgaya girişti. Avrupa, uluslaşmayı dünyanın diğer bölgelerinden daha erken yaşadı. Us- telik bu kıtadaki demokratik devrim, emekçilerin katılımıyla kalıcı hale gel- di. Bu devrimler sırasında kazanılan ini- siyatif, emekçilerin bazı haklarelde et- mesi olanağını yaratmıştı. Avrupalı emekçiler, işte bu dallara tutunarak, haklannı mücadele ede ede geniştetti. Herkes Türk'e Düşman mı? Bun'uvazinin ulusal sınırlar içinde egemenliğini ilan etmesi, diğer ülkele- rin burjuvazisiyle rekabete, sınır ve egemenlik kavgalarına yeni boyutlar getirdi. Burjuvazi, içeride kendi emek- çisini ezmesine rağmen, iş dışandaki uluslaria ve onlann burjuvalanyla çe- kişmeye geldiği an, "milli çıkar" sloga- nını öne sürmesine engel olmadı. "Mil- li çıkar" sözcüğünün büyüsü, çoğu za- man emekçileri peşinden sürükledi, burjuvaziyi güçlendirdi. Burjuvazinin çıkarlanyla "milli çıkar- lar" hep üst üste çakıştı, daha doğru- su çakıştınldı. Burjuvazi içeride ezip sömürdüğü işçileri, çalışanlan, "dışa- nyla" çelişme ve çatışmalarda hep ar- kasına almay; başardı. Öne hep emek- çileri sürdü. Üstelik "milli çıkarlar" de- magojisi, çoğu zaman içerideki çeliş- meleri de geri plana itmek olanağını yarattı. • • • Türkler, Avrupa'ya göre geç uluslaş- tılar, ulus devletlerini geç yarartılar. Hatta son dönemdeki bayrak ve ''mil- li marş" heyecanına bakılırsa, henüz uluslaşma sürecinin devam ettiği bile söylenebilir. Ulus devlet kurulurken Türkler köklü bir demokratik devrim- den de geçmediler. Bu yüzden ulus- laşma ile demokratikleşme, Batı'da ol- duğu gibi üst üste çakışmadı. Bu yüz- den "milli Türk devleti" bir türlü de- mokrasiyle banşamadı. Memur maaşlarının düşük tutuldu- ğu, emeklilik yaşının uzatıldığı şu gün- lerde, Ecevit önderliğindeki Türk si- yasi elitinin, ABD dahil bütün Batı'yla giriştiği, "milli çıkar" kavgası, acaba bizi hep biriikte yeni bir maceranın ar- kasına mı takıyor sorusunu gündeme getiriyor. "Milli çıkar" ne demektir? "Milli çıkar"\n bize göre en doğru tanı- mı, bir ulusun refahtan ve demokrasi- den daha çok pay almasıdır. Bütün müttefiklerinle kavga edecek- sin, komşularınla kavga edeceksin, kendi yurttaşlannla kavga edeceksin, bunun sonucu ekonomik durumun al- tüst olacak, içeride daha baskıcı yol- lara başvuracaksın, buna da "milli çı- kar" diyeceksin. Bugün izlenen, yıllar- dır izlenen ve "milli çıkar" iddiasıyla sürdürülen siyasetlerin ülkemize de- mokrasi ve refah getirdiğini kim öne sürebilir? Bundan sonra getireceğini kim söyleyebilir? Türkiye, giderek kof ve kaba bir mil- liyetçiliğin esiri haline geliyor. Bu ara- da milli çıkarlar da güme gidiyor. Kıb- ns sorunu, yalnızca "iki bağımsız Kıb- ns devleti" fomnülüne sıkıştınlarak aca- ba daha da çözümsüz bir duruma itil- miyor mu? Böylesine bir iddialaşma- nın sonunda Kıbns'ın kuzeyinin Türki- ye'ye, güneyinin Yunanistan'a bağlan- ması daha fazla baş ağrrtıcı sonuçlar doğurmaz mı? Böyle çözülen bir so- run, Türkiye'de ve Kuzey Kıbns'ta re- fahı mı arttınr, demokrasiyi mi gelişti- rir? Şu anda Kıbrıs'ın kuzeyi ile güne- yi arasında gelir dengesi 1/5 Türklerin aleyhine. Böyle bir iddialaşma bu du- rumu değiştirir mi, yoksa daha da kö- tü hale mi getirir? Kıbns, Yunanlılann dünyada en çok ve kolay istismar ettiği bir konu. Son çıkışlaria Türkiye, bu konunun dahada sömürülmesine fırsat yaratmak, ulus- lararası alanda daha da zor duruma düşmek dışında ne kazanacak? Kıb- ns'ın kuzeyi Türkiye'ye bağlanırsa, gü- neyi Yunanistan'a bağlanırsa bunun kime ne faydası olacak? Bütün dünya Türklere düşmansa za- ten yapacak bir şey yok. Işimiz bitik demektir. Buna gerçekten inanıyor musunuz? Herkes, Türklere düşman- lık etmek için fırsat mı kolluyor? CUMARTESİ Y4ZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Tatil Notları - 2 Ikınci ve son "tatil notlan"m\, Ege'nin uysal de- nizinden (Bodrum'un koylanndan) sonra kıyılanna engin ufuklu Akdeniz'in son birkaç gündür büyük dalgalarla çarptığı bir başkatatil kasabasında, Alan- ya'da yazıyorum... Bir önceki yazımda, "tatil" ve "çalışma" kavramlannın benim için farklı (yada kar- şıt) anlamlar taşımadığını söylemiştim. Bu kez bu, her zamankinden de daha fazla böyle oldu... Ülke ve dünya gündemleri (başta, gerçekten dolu yazı- lar, haberier ve yorumlarla gelen "Cumhuriyet" ol- mak üzere) günlük gazeteleri neredeyse ders çalı- şır gibi okumayı gerektiriyor... Bazen saatlerce sü- ren bu okuma ve not almalara, burada, bu tatil bel- desinde, kaldığımız otelin restoranında servis gö- revlisi olarak çalışan birdelikanhyla "sosyal gûven- likreformu", "emeklilik yaşı" vb. konulardaki soh- betlerimiz ve bu delikanlının (söz konusu gelişme- lerle ilgili) aklıma geldikçe yüreğimi darattan hüznü eklendi... • • • Hükümet "sosyal güvenlik reformu" adı altında ne yapmak istiyor? Başta Türk-lş, DİSK, Hak-lş, KESK olmak üzere güçbirliği ve kesintisiz eylem he- defleriyle bir araya gelen kitlesel ve mesleksel emek örgütleri adına konuşan Türk-lş Genel Başkanı'nın bu soruya yanıtı açık ve özlü: "IMF, sosyal devleti ve SSK'yi çökertmek istemektedir..." ("Cumhuri- yet" 15 Temmuz 1999). Enerji-Yapıyol Sendikası Başkanı Cengiz Faydalı bir gün önceki demecin- de daha da sert sözcüklerle konuşuyor: "Hükümet, emperyalistlerin hükümetidir..." Emekçi halk kitle- leriyle DSP-MHP-ANAP hükümeti (ve söz konusu "reform" girişiminden herhangi bir şikâyetlerine rastlanmayan egemen güçler) arasında çelişkilerin böylesine keskinleştiği bir dönemde başbakanla emekçi örgütleri arasında arabuluculuk görevini üstlenen Rıdvan Budak'ın gönlünden, gönlünün en derininden geçen duygulan bilmek isterdim... Kuş- ku duymuyorum ki o, bugün bu parlamentoda "mil- letvekili" olarak bulunmak yerine, onca emek ver- diği örgütünün başında olmayı bin kez yeğlerdi... • • • 11 Temmuz tarihli "Milliyet"te, yeniden yazmaya başladığı köşesinde Artan Oymen, hükümetin eko- nomi alanındaki ginşımlerini özlü ve açık anlatım- larla dile getiriyordu: "Ekonomideki kronik bunalı- ma karşı önlem diye alınan karartar, gene -ve sa- dece- memunı, işçiyi, emekliyi hedeflemiş. Haz>- ne'deki kaynak kurumasının da, sosyal sigorta sis- temindeki çöküntünün de faturası onlara çıkanlıyor. Taşınacak yük bir kere daha onlann sırtına yükle- niyor. Ama onlarda da artık yeni bir yük taşıyacak takat kalmamış. Her yerden haklı protesto sesleri yükseliyor." Emekçi insanda "yeni bir yük taşıyacak takat kal- madığını" ben, yazımın girişinde sözünü ettiğim, sabahın köründen gecenin geç saatlerine kadar, öteki arkadaşlan gibi üstünde lacivert bir pantolon, ayaklannda siyah kunduralarla, ısının kimi kez kırk- lı derecelere yükseldiğı bu tatil beldesinde yerli ve yabancı müşterilere restoran hizmeti veren (yılın ya- nsında çahşıp yansında işsiz kalan) delikanlının ba- kışlanndaki hüzünde, bacaklanndaki yorgunlukta gördüm... Amabu hüzünde, -abartmadan söylüyo- rum- ülke için yapılacak her özveriye (eşitlik ilkesi- ne uyulmak koşuluyla) sonuna kadar katlanmaya hazır bir olgunluğun yanı sıra, haksızlığa asla tes- lim olmayacak bir kararlılığın kıvılcımlan da vardı... ••• Cumartesi yazımı yazmaya oturduğum bu per- şembe günü "Cumhuriyet" gerçekten zehir zem- berek yazılarla geldi... Başlıklar bile yazılann içeri- öi hakkındafikirvermeyeyeterli: "Tetikçi Hükümet" (llhan Selçuk), "Sermayenin Oyunuya da Emeğin Sefaleti" (Toktamış Ateş), "Ölen Olür" (Şükran Soner), "KölelerNe Olacak!.."(ÜmitZileli)... llhan Selçuk, "Ecevit iç ve dıştaki egemen güçlerin or- tak paydasında durmaya özen gösteriyor" yargısı- nı ve olası sonuçlannı açıklıyor... Toktamış Ateş öf- keli yazısını bilimsel bir karamsarlıkla noktalıyor... Şükran Soner ülkemizin "kayıt dışı ucuzemek cen- neti, sosyal güvenliksiz bir ülke" konumunun daha da pekiştirilmek istendiğini anlatırken sözcükleri, tıpkı konuşmasındaki gibi, yumuşak, hüzünlü... "Asi çocuk", Bodrum'dan tatil arkadaşımız Ümit Zileli, "Aslanım milliyetçi iktidar!" diye yükleniyor hükü- mete... Aynı tarihli "Milliyet"te, eski milliyetçi, ve şimdi yeryüzünün herhalde en liberal kalemi Sayın Taha Akyol'un "Reform ve Milliyetçilik" başlıklı ya- zısı, Sevgili Ümit'e yanıt niteliğinde: "Meclis'te D- SP, MHP ve ANAP oylanyla bu reform yasası ge- rekli desteğe sahiptir ve Türkiye bu 'genç emekli- lik' utancından kurtulacaktır..." Türkiye'nin, daha doğrusu Türkiye'yi yönetenlerin başka utancı yok- muşgibi... • • • Sevgili okurianm; "TatilNotlan"mda sizlere Bod- rum'un cennet koylanndan, bir Batı ülkesi kıyı ken- tinden de alımlı Alanya'dan, bende hep engin ve "gerçeküstücü" özlemler uyandıran eşsiz Akde- niz'den söz edemediğim için beni bağışîayın... Bu- nu başka yazılara ve belki şiirlere bırakryorum... Organizasyon Avusturalya'ya kaydı Babuna kampanyasına şeriatçı destek sürüyor ANKARA (Cumhuri- yetBürosu)-Dr. Oktar Ba- buna kampanyasına şeri- atçı destek devam ediyor. Akit gazetesinin özel ekin- den sonra, dün de Milli Gazete 16 sayfahk "Babu- na özel ekj" verdi. Daha önce yayımlanan belgele- rin yinelendiği ekte, farklı olarak, Dr. Babuna ile ya- pılan bir söyleşi yer aldı. Dr. Babuna'ya kampanya ile ilgili sorulann yöneltil- diği söyleşide "uygun iü- ğin 2 Nisan tarihinde bu- lunması ile ilgili'' herhangi bir soru yer almadı. Dr. Babuna'ya 2 Nisan tari- hinde uygun iliğin bulun- dugunun kesinleşmesine karşın Babuna'nın yakın- lannın ve Babuna'yı des- tekleyen gazetelerin bu ko- nuya değinmemeleri dik- kat çekti. Özel ekte Dr. Oktar Babuna'nın Adnan Hoca ile ilk karşılaşması- nı anlatan metın daha ay- nntıh şekilde yer aldı. Sağlık BakanlığYnın gi- rişimleriyle Türkiye'de durdurulan kampanyanın Avustralya'da sürdürülme- ye çalışıldığı belirlendi. Kampanyanın bir radyo kanalı tarafından destek- lendiği öğrenildi. Avust- ralya'dan gelen haberleri dikkate alarak harekete ge- çen Sağlık Bakanlığı yet- kilileri, bu ülke yetkilileri- ni uyararak kampanyayı durdurdu. Avustralya'da başlatılan kampanyanın bu ülkede yaşayan Türkleri hedef al- dığı belirlendi. Kampan- yanın Fransa'da da sürdü- rülmeye cahşılması Dışiş- leri Bakanlığı'nı harekete geçirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle