Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 TEMMUZ 1999 CUMA
HABERLER
SDÜ'ye kalp
merkezi
• ISRVRTA (AA) - Isparta
Süleyman Demırel
Üniversıtesı (SDÜ) Şevket
Demırel Kalp \e Damar
Cerrahi Merkezi"nin inşaatı
tamamlandı. Nükleertıp
dışında tüm kardiyolojik
tetkiklenn yapılabileceği
Şevket Demirel Kalp ve
Damar Cerrahi Merkezi'nin,
15 Ağustos tarihinde
hizmete gireceği, ancak
resmi açılışıtı Eylül ayında
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demırel tarafindan
gerçekleştirileceği belirtildi.
Prof. Dr. Oktay Ergene.
birimde Pediatnk Kalp
Damar CerTahı Prof. Dr. Ali
Kutsal. Doç. Dr. Ali
Gürbüz. Yrd. Doç. Dr.
Erdoğan tbnşım, Yrd. Doç.
Dr. ATimed Öcal ve Yrd.
Doç. Dr. Abdullah Doğan
görev alacak.
80 saniyede
birkaza
• ANKARA(AA)-
Emniyet Genel Müdürlüğü
Trafik Hizmetlen
Başkanlığı'ndan edınilen
bılgiye göre, 1999 yıhnın ilk
6 ayında Türkiye genelinde
214bin916trafikkazası
oldu. Buna göre Türkiye'de
her 1.2 dakikada yani her 80
saniyede bir trafik kazası
meydana gelıyor. Bu
kazalarda 2 bin 110 kışı
yaşamını yitirdi, 53 bin 760
kişi de yaralandı. Yapılan
hesaplara göre, yaklaşık her
5 dakikada 1 kişi trafik
kazasında yaralanırken, her
2 saatte 1 kişi de ölüyor.
Trafik kazalannın illere
göre dağılımında 81 bin 540
kazayla Istanbul ilk sırayı
alırken. Hakkân ilk 6 ayda
35 trafik kazası ile en az
kazanm yaşandığı il oldu.
Kadınlar ve
Vıagra
lANKARA(ANKA)-
Türkiye'de de satışına izin
verilen Viagra"nın sağlıkla
ilgili tartışma boyutu yerini
kadınlann endişelerine
bıraktı. Danışman Psikolog
Hizmetler Merkezi'nden
uzman psikolog Alanur
Özalp. Viagra kullanımının
erkekleri sevindirirken
kadınlan endişelendirdiğini
belirtti. Özalp. kocalannın
Viagra kullandığmdan
habersiz ûlan kadınlann
eşjerindeki değişikliği
anlamadıklan için endişeyle
psikologlara başvurduğunu
anlattı. Özalp, birçok
erkeğin Viagra kullandığını
eşlerinden gizlediğine
dikkatçekti.
Kanser ilacı
• CHICAGO(AA)
Fransız bilim adamlannın,
mikrospheres adı verilen
minik kapsüllerle. kanser
ilacını beyne doğrudan
verdikleri bildirildi. ABD'de
yayımlanan Journal Cancer
adlı tıp dergisinde yer alan
bir araştırma raporunda.
yeni metotla. hastalarda
yaşam süresinin ikiye
katlandığı belirtildi.
Araştırma ekibinin şefi Dr.
Philippe Menei. 8 hastaya
mıkrospheres kapsülleri
verdiklerini ve kapsüllerin
standart kanser ilacı 5-FU
içerdiğini kaydetti.
Öldürücü glioblastoma
tümörlen tespit edilmiş ve
tümörleri ameliyatla alınmış
olan hastalarda, tümörlerin
alındığı bölgeye,
kapsüllerle 5-FU ilacının
gönderildiğıni belirten
Menei. bu yöntemle
hastalann 98 hafta
yaşatıldığını bildirdi.
Hamilelerde AIDS
• CHICAGO (AA) - AIDS
hastalığının, hamile anneden
bebeğe geçmesini
engelleyen ve AZT adlı
ılaçtan daha ucuza mal
olacak yeni bİT ilaç için
çalışılıyor. ABD Ulusal
Sağlık Enstitüsü tarafindan
yapılan açıklamada,
Nevirapine adı verilen
ilacin, AZT yerine
kullanılabıld'iği ve AIDS'h
anneden bebeğe virüsün
geçmesini AZT'den, yüzde
47 oranında daha fazla
önlediği belirtildi. Bu ilaçla
doğacak 400 bin bebeğin
AIDS'ten korunacağı ve
ilacın her anneye 4 dolara
mal olacağı ifade edıldi.
Kas hastalığı
• ANKARA (AA) - Bilim
adamlan, gripten sonra,
şundi de kas hastalığına
karşı burun spreyi geliştirdi.
Alman Der Spıegel
dergisinin lnternet
sayfasından verilen habere
göre, VVeizmann
Enstitüsü'nde görev li bilim
adamlan, miyastenı
adındaki kronik kas
hastalığına karşı burun
spreyi geliştirdi. Haberde,
miyasteni hastası farelerde
denenen spreyın olumlu
sonuç verdiği belirtildi.
BİYOLOJİK SÖMÜRCECİLİK ( 2 ) ERDALATABEK
A ynanın karşısında
^M kendmize şöyle bir
/ § bakın. Kaşınız gözü-
f ^ l nüz. boyunuz bosu-
*A. JL. nuz. kulak memeni-
zin biçimi, burun yapınız, par-
mak uzunluğunuz. daha daha,
birçok özelliğiniz var. Bu özel-
lılderiniz temelde genetiktir. bir
başka deyişle kalıtımsaldır. Bu
özelliklerinizi babamzdan. anne-
nizden geçen genlerle kazandı-
nız. Daha bilmediğiniz pek çok
özelliğiniz, kişilik özellikleriniz,
davranış biçimleriniz, bağışıklık
sisteminiz, ruhsal yapınız, önem-
li ölçüde sahip olduğunuz 'genle-
riniz'le oluşmuştur. Elbette gen-
ler her şey değildir. Genetik ola-
rak *yatkmnk' söz konusudur. bu
özelliklerin değiştirilebilir yanla-
n da vardır. Ancak yatkınlığa uy-
gun biçimlenmeler kolay kazanı-
lırken yatkınlığa zıt biçimlenme-
ler zor kazanılır.
Şimdi, size bildiğiniz bilmedi-
ğiniz özelliklerinizi veren 'genle-
riniz', size haber bile verilmeden
bir 'gen şirketi' tarafindan alınsa,
üzerinde bir işlem yapılarak pa-
tentlense ne dersiniz? Bu patent-
lenen 'strin geniniz' ileride bir
konuda kullanılacak olursa hak
sizin mi olmalıdır, yoksa bu pa-
tenti alan şirketin mi? Bu bir ha-
yal degil. Amerika'da aynen böy-
İebir olayoldu.
Kaliforniya'da örnek oluşturan
bir davada. John Moore adında
bir Alaskalı, 'kendibedenparça-
lannın, kendisinden habersiz*.
Los Angeles'ta Kalifomiya Üni-
versitesi (UCLA) tarafindan pa-
tentlenmiş ve Sandoz Eczacılık
Şirketi'nelisansverilmişolduğu-
nu öğrendi.
Johm Moore davası
Moore, az rastlanır bir kanser
tanısıyla UCLA'da tedavi görü-
yordu. İlgili doktor ve üniversite
araştırmacısı, Moore'un dalak
dolcusunun, değerli kanser karsı-
tı ajanlann beyaz kan hücreleri-
nın büyümesini kolaylaştıran bir
kan proteini ürettiğinı keşfettiler.
Üniversite, Moore'un dalak do-
kusundan bir hücre kültürii ya-
rattı ve 1984'te kendi 'buluşu'
üzerinde bir patent aldı. Hücre
kültürünün 3 milyar dolardan
fazla değeri olduğu tahmin edili-
yordu. (Dikkat, ûç milyar dolar-
dan söz ediliyor). Moore, kendi
dokusu üzerinde bir mülkiyet
İıısaıı bedeni '
özelleştirilfyor.•.• Artıktoprâk
mülkiyeti, belli
nesnelere sahip
olma yanşı
gerilerde kalmıştır.
Bu yeni çağın
kendine özgü
özellikleri ortaya
çıkmaktadır ve
bunlann içinde,
'insanın sahip
olduğu biyolojik
varlıklan; bedeni,
kemikleri,
hücreleri, kanı,
genleri' korunması
gereken öz
varlıklar
sayılmahdır.
hakkı talep ederek Kalifomiya
Oniversitesi'ni dava etti. 1990'da
Kalifomiya Yüksek Mahkemesi,
Moore'un 'kendi beden dokulan
üzerinde mülkiyet hakkı olntadı-
ğını' kabul ederek aleyhinde ka-
rar verdı. Bu kararla birlikte, Mo-
ore'a haberverilmemesini bir ek-
siklik olarak kabul etti ve parasal
bir zarardan söz etti. Mahkeme
karannı 'gfilfinç' olarak niteleyip
muhalefet şerhi veren yargıç Bro-
ussard **«. çoğunlnğun rutumu,
davacıyı hücre değerinin yararuu
görmekten yoksun bırakıyor. a-
ma iddiaya göre hücreleri davact-
dan uyguosuz biçimde elde etmiş
olan davahlara haram kazançla-
nnın tüm ekonomik değerini, so-
rumluhıktan uzak, elde etme ve
sömürme izni veriyor" diyerek
görüşünü belirtti.
'Biocyte' adlı bir ABD şirketi-
ne Avrupa Patent Bürosu tarafin-
dan verilen bir patent, 'yeni doğ-
muş. bir bebeğin göbek bağuıdan
geten ve herhangi bir teda\i ama-
a için kuflaıulmış olan bütün in-
san kanı hücrelerinin sahiptigjni
veriyor. Bu hücreier, çok değerli
bir tkari yararsağlayan iük nakil-
leri için çok değeriidir. Şirket, ka-
nın kendisinde hiç bir değişiklik
yapmadı. Firnıa. insan bedeninin
bu kısmı üzerinde ticari denetime
hâlâ sahip.''
Insandakı yaklaşık 100.000 ge-
nin zincirleme haritasını çıkarma
yûrüyüşü son yıllarda çok hızlan-
dı. Buna paralel olarak da 'gen
şirkederi' kurulması, 'patent al-
nıa işlemleri' hız kazandı. ABD
Genom Haritalama Araştırma
Ekibi'nin o zamanki başı J. Cra-
igVfenter, 70 milyon dolardan çok
fon sermayesi göze alınarak ku-
rulmuş bir genomcu şirketin ba-
şına geçmek için hükumet göre-
vinden çekildi. Bu araştırma eki-
bi NIH, yani, ABD National Ins-
titut of Health (Ulusal Sağlık Ens-
titüsü) için çahşıyor. ABD, gen
çeşitliliğini araştıran 'İnsan Ge-
nomu Projesi' için büyük bir fon
ayırarak çalışmalarmı sürdürüyor.
"Ticarideğeriolan genleri sap-
tayıp patent alma saklınsı öyle
ckJdi olmaya başladı ki araştır-
macılar gen aramayay-ardımcıol-
malan için büyük paralarla pe-
şinde koşulan kişiler oldular. Ye-
ni Delhi'deki "Tüm Hindistan
Tıbbi Bilirrder Enstitüsü'nde ge-
netikçi Kıren Kuchena, kendile-
rinde rahim yokluğu ile karakte-
rizeedilen, 'mullenan ductagene-
sis' denilen bir hastalıkta rol oy-
nayan özel bir genin bulundugun-
dan kuşkulanılan hastalannın iki-
sinden kan örnekleri ahnak için
20.000 dotarönerdiklerini bOdiri-
yor. İşbirliği yapmayı reddetmiş."
Bedenlmlze patent
Bir hastanın kan ömeği için
10.000 dolar. Genetikçi bu öne-
riyi reddetmeseydi acaba kimin
haberi olacaktı?
"Geçenlerde Amgen flnnası,
RockefeUer L niversitesi'ne, aşın
şişmanlığı beürlemekte rol alma-
sı olasıhğı bulunan bir genden
ürfinler getiştirme hakkı için yir-
mi milyon dolar ödedi."
'ÖzelBgi olan genler', ticari de-
ğeri olan genler öylesıne değer
taşıyan ekonomik mallar olarak
görülüyor ki bu alanda çalışan
şirketlerin gözü hiç bir şey gör-
mez.
Artık toprak mülkiyeti, belli
nesnelere sahip olma yanşı geri-
lerde kalmıştır. Bu yeni çağın
kendine özgü özellikleri ortaya
çıkmaktadır ve bunlann içinde,
'insanın sahip oktuğu biyolojik
varlıklan; bedeni,kemikleri,hüc-
releri, kanı, genleri' korunması
gereken öz varlıklar sayılmalıdır.
Hiç kimsenin farkına varmadığı
'bir kan örnegi'. sizin öz varlık-
lannızı patent altına alır ve sizin
bundan haberinız bile olmaz.
Toplumlar artık sadece toprak-
lanna degil, bitki tohumlanna,
hayvan tûrlerine ve insan bedeni-
ne sahip çıkmalıdır.
En kısa zamanda biz de 'Ulu-
sal İnsan Genetigi Derneği' kur-
mahyız. Bu demek, hukuksal açı-
dan uluslararası haklanmız dahil,
her hakkımızı ortaya koymalıdır.
Kan ömeklerimizin, doku ömek-
lerimizin, bedenimizle ilgili her
hücrenin 'nereye, niçin ghtiğini,
onlarla ne yapıkügını' bilecek du-
rumda olmalıyız.
Oktar Babuna olayının en za-
yıf yani budur. Elbette, Türkiye
1lık Bankası'nm kurulması çok
önemlidir. Ancak, dışanya ve
özel laboratuvarlara giden kan ör-
neklennm 'ne amaçlarla kullanıi-
dıgının nasd denetleneceği?" so-
rusuna güvenilir yanıtlar verilme-
lidir. Yoksa, bu insan geni paza-
nnda her şey olabilir ve her kuş-
ku geçerlidir. Belki de kendi be-
denimizin patentini almazamanı-
mız çoktan geldi.
BİTTİ
(*) (Yazılardaki bütün alıntı-
lar Biyoteknoloji Yüzyıh -Jeremy
Rifldn) adlı yapıttandır. (E.A.)
ÖÖSS DIL Puanı
Türkiye birincisi
Özel Semiha Şakir Lisesi ve Dilko Dersaneleri Kadıköy şubesi öğrencimiz
ZEYNEP SIMAVI
ve
Üİ
İİ
- • TÜRKİYE GENELİNDE
İLK 100'E GİREN ÖĞRENCİLERİMİZ
7. Lara Kasar ve Emel Kahraman,
20. Özge Kızıldağ, Ebru Uruk ve Eltf Baş,
33. Leyla Taşkın,
48. Tuğba Ünal ve Aylin Akırmak, .
53. Giilçin Gürkan, Duygu Çınga ve Bihter Sabanoğlu,
81. Esra Çiçekli ve Oktay Ertan'ı
ve başarılarıyla bizi onurlandıran tüm öğrencilerimizi
YÜREKTEN KUTLUYORUZ.
Diyabet ölçüm seti kampanyası
Türkiye Diyabet Tedavi ve Egitimi Vakfi'nın
organize ettiği ve Bayer. Abbott Medisense. FMD
Lifescan, Roche Diagnostics ilaç fîrmalanmn
kadlımıyla gerçekleşen "0-18 yaş diyabetü
çocuklar için ücretsiz şeker ölçüm seti
kampanyasr başladı. Av rupa'da ilk kez yapüacak
böyle bir kampam ayla Türkiye'de yaklaşık 10
bin diyabetli çocuk yararlanacak. Kampamadan
ilk >ararlanan 13 yaşındaki Emre Ata\ ile Emine
Amil isinıli diyabetli çocuklar oldular. Detayh bilgj
Türkiye Diabet Tedavi ve Eğitim Vakü Kadıköy
Şubesi: 0216 368 51 45, Çapa Şubesi: 0212 521 58
58, Bakırköv Şubesi: 0212 542 55 85ten alınabibr.
BtRBAKIMA
SERVER TANİLLİ
Olaylar Arasında...
Mustafa Ekmekçi'nin arkasından -nicedir bek-
lenen- kitap, iki cilt halinde yayımlandı. Metin Ak-
soy'un özenle basıma hazırladığı ve Çağdaş Ga-
2eteciler Derneği Yayınları'ndan çıkan eserin ilkcil-
di, Gazetecinin Yaşamı adıyla, "tablolar, belgeler,
gazete kupürteri ve fotoğraflar"m arasından akıp
gitmiş bir ömrü anlatıyor. Kitabın başında, "Türk-
çenin ses bayrağı" Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın
Mustafa Ekmekçi'ye Ağıt adlı nefis bir şiiri var ki,
o ömrün belki en güzel özetlenişi. Ikinci cilt ise,
Ekmekçi'ye özlem adıyla, onu tanıyıp sevenlerin
düşünce ve duygularını sergiliyor; ölümünün yan-
kılanna yer veriyor.
İçinde yalnız Ekmekçi değil, bütün bir Türkiye
var.
Bir başucu kitabı da diyebilirsiniz.
Ekmekçi, olaylariayakın ilişki içinde, onlarla ha-
şır-neşirdi. Sadece bir olay ve onun yorumu içine
de hapsetmez kendini; onların arasında gezinir
dururdu. Yığınla insanı tanır ve adeta kucaklaşır-
ken, avcunuz fikir kınntılarıyla da dolardı; bir gün
mutlaka işinize yarayacak, açıp genişletme ihtiya-
cını duyacağınız serpintilerdi bunlar dünyanıza.
Ben de bir gezinti yapmak istedim bugün.
Sevgili Ekmekçi'yi rahmetle de anarak...
•
Son günlerin bizi belki en çok üzen, ama aynı
zamanda düşündüren olayı, Sayın Hikmet Uluğ-
bay'ın canına kıyma girişımi oldu. Kurallann sili-
nip yok olduğu, bireylerin ve toplumun aptalca ge-
lişmelerin burgacında kıvrandığı bir ortamda, ki-
mi insanlann tepkisi, Haluk Şahin'in deyimiyle,
böyle "trajik itiraz"\ara bürünebiliyor. Bugün için
tek avuntumuz, Uluğbay'ınhayattakalmasıdır. "8
yıllık kesintisiz eğitim "in uygulamaya geçirilmesin-
de tanıdığımız bu ciddi insandan, toplumun daha
çok bekledikleri vardır; o da, onlara yanrt verecek
güçtedir.
Bir gerçeği de biraz daha yakından görüp tanı-
dık o vesileyle. Medya, doğruları arayacak yerde,
spekülasyonlara batarak, kuşku, vehim, entrika
üreterek kamuoyunu yönlendirmeye çahşıyor. Bi-
linçli ya da bilinçsiz yapıyor bunu. Bunun nereye
varacağını, 13 Temmuz günlü Hürriyet'te yayım-
lanan güzel yazısında, Sedat Ergin, "dehşet top-
/umu"ndan söz ediyordu ki haklıydı. O medyayı,
geçtiğimiz aylarda -Tez Yayınlan'nda çıkan^ Med-
ya Terörizm adlı kitabında, bir de Varlık Özme-
nek sergilemişti.
Bilmiyorum, okudunuz mu yazdıklarını?
•
Hikmet Uluğbay'ın hayatta kalmasının sevinci-
ne, geçtiğimiz günlerde biri daha eklendi: Sami
Selçuk, Yargıtay Başkanlığı'na seçildi. Kuramda
ve uygulamada zengin bir birikime sahip bir kişi-
dir Sami Selçuk. Yargıtay gibi, yargının en yüksek
kurumlanndan birinin başına onun getirilmiş dma-
sı, hukuk devleti ve insan haklan adına bir büyük
kazançtır ülkemiz için.
Sayın Sami Selçuk'a gönülden başanlar...
Iran'da olup bitenleri izliyorsunuz degil mi? "-^
;
1979'da, Şah'ın despotluğunun yerine, ondan
çok daha korkunç bir felâketin gelip ülkenin ba-
şına çöreklenmesi elbette bir yazgı değildi. Aydın-
lann ve gençliğin o sıralardaki korkunç bir dikkat-
sizliği, Iran halkına nice acılara mal olan bir veba-
yi musallat etmişti. Şimdi, hayır deniyor karanlı-
ğa, ama direniyor da karanlık. Ve öyle kolay ko-
lay sökülüp atılacağa da pek benzemiyor. Dileğj-
miz aklı, bilimi, yaşamı, ama yalnız onlan ölçüt
olarak alacak güçlerin zafer kazanmasıdır sonun-
da. Hafız'ın ülkesine de bu yakışır... '
•
14 Temmuz günlü Milliyet'in Avrupa baskısının
ikinci sayfasındaki bir fotoğrafta, agzı parçalan-
mış halde öldürülmüş şirin bir ayı yavrusu ve ba-
şucunda ağlayan bir kadın. "Vahşet" başlıklı da
şu satırlar: "Sokaklarda dans ettirmek üzere ya-
kalanan beş aylık dişi boz ayı, eğitilemeyince öl-
dürüldü. Antalya UğurSorguç Stadyumu yakının-
da çenesi parçalanmış halde bulunan yavrunun
bedeninde kurşun yarası tespit edildi. Olayyeri-,
ne geldiğinde gözyaşlannı tutamayan Hayvanla-
n Korvma Derneği Antalya Şubesi Başkanı Sev-
da Kıraç, 'Bu bir vahşet' dedi."
Ne diyebilirdi ki başka?
Ne oldu şu "Hayvan Haklan Vasa Tasana"? •
Hem de ağır hapis cezalanyla çıkannız bu ka-
nunu artık; dursun bu vahşet!
Insanlığımızçiğneniyor... • • ••*•-*
IRMIK /AYDIN ENGtN aenginCö doruk.net.tr.
Tahkimi Anladık da HakemKim?
D İ L K O
DERSANELERİ
2000 ÖSS için kayıtiarımız sürüyor.
NOT: Kesinleşen 2000 ÖSS tarihi nedeniyle, Lise 3 DİL alanı hazırlık programlarımız
09 Ağustos 1999 tarihinde başlayacaktır.
KADIKÖY : Altıyol, Vahap Bey Sk. Direkli İş Hanı No: 4
BAKIRKÖY : Cumhuriyet Meydanı Hatboyu Cad. No; 16
BEŞİKTAŞ : Şair Nedim Cad. No: 119
Tet (0216) 414 91 51 (pbx)
Tel:(0212)570 95 45(pbx)
Tel:(0212)236 77 77(pbx)
Belki anımsıyorsunuz, bizim Semih Poroy iki gün
önce iki karelik bir karikatür bandı çizdi. Başmakale gi-
biydi. Birinci karede, Öcalan'ın ıdamını önlemek için
baskı yapan "Bafı "ya çok milliyetçi bir eda ile posta ko-
nuyor, azariarcasına "Bizim iç işlerimize ne kanşıyorsu-
nuz" diye soruluyordu. Ikinci karede ise Tahkim Yasası
için bastıran aynı "6af/"ya gerdan kınlıp "Emriniz olur"
denmekteydi...
Öcalan konusunda efelenmek kolay. Ucunda para
yok, kredi yok. Olsa olsa "ilişkilerde kısa erimli bir so-
ğukluk" yaşanır; zamanla soğukluk biter, ilişkiler yeni-
den ısınır.
Oysa Tahkim Yasası'nın ucunda para var, kredi var.
Hatta ucunda filan değil, Tahkim Yasası para demek,
kredi demek, borç demek. Üretmeden, vergi fılan da
ödemeden, para satarak para kazanmayı habire özen-
diren bir sistem, iç borçlar dağlar gibi yıgılınca, ister is-
temez Batı'ya dönüp "Aman battım, batıyonım. Bana
biraz daha borç, fakire bir sadaka" muhabbetiyle dış
borç peşinde koşmaya başladı.
Borç artık eskiden olduğu gibi ABD'den, Alman-
ya'dan, Ingiltere'den, Fransa'dan değil, doğrudan ulus-
lararası bankalardan, kredi ve finans kurumlanndan di-
lenilmekte. Onlar da keşif kolları IMF'yi yollayıp, kredi
koşullannı belirlemekteler.
IMF'nin bırakıp gittiği, "Altı ay sonra geldiğimde bu
dediklerimi yaptıysanız, size kredi açmalan için ulusla-
rarası bankalara birokey çafcma ihtimalim çok yüksek"
dediği koşullar bir bir ve uslu uslu yerine getirilmekte.
Işte, olası bir dış borcu ödemekte kullanılacak kay-
nağın bir bölümünü oluşturacak "emeklilikyaşı" halle-
dildi. Bankalar Yasası zaten tamam edilmişti. "Mali mi-
lat" gibi kuşkulu servetlerin kaynağını bulmakta kilit
önem taşıyan bir işteyişin defteri dürülmek üzere. Mali
miladın üstünü çizdikten sonra "Nereden buldun" gibi
tehlikeli bir soru da anlamsızlaşacak ve IMF'nin bırak-
tığı listenin bir maddesine daha bir "okey" çentiği atı-
lacak.
Şimdi sıra, Tahkim Yasası'nöa.
Tahkim, adı üstünde "hakemlik" demek. Yabancı fi-
nans kurumları ile devlet arasında çıkacak anlaşmaz-
lıklann mahkemelerce değil, uluslararası hakem kurul-
lannca çözüme bağlanması istenmekte.
Isteyen istediği kadar lafı gevelesin; bu, Türkiye dev-
letinin egemenliğinin bileşenlerinden birinin, "yargı er-
fe"nin yetkilerinin bir bölümünün uluslararası hakemler
kuruluna devredilmesi demek.
Oldum bittim "milliyetçi" MHP ile sonradan olma mil-
liyetçi Ecevit'in partisınin ANAP stepneli koalisyon hü-
kümeti, Başbakan'ın ağzından açıkladı:
- Tahkim yoksa kredi de yok, yabancı sermaye de...
Demek ki...
Demek ki Tahkim Yasası'nın eli kulağında.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin egemenliği altındaki
topraklardan bir bölümünü kopararak ülkeyi parçala-
mak suçundan Abdullah Öcalan'ın idama mahkûm edil-
diği Türkiye'de, şimdi Türkiye Cumhuriyeti'nin bir dev-
let olarak egemenliğinin en önemli bileşeni, yargı erki-
nin bir bölümü koparılıyor.
Birileri, bunun, öncekınden daha hafif birsuç olduğu-
nu bize anlatabilir mi acaba?
Insanlık henüz, bütün yeryüzünü kaplayan ve kapsa-
yan bir "ewense//7u/cu/cs/sfem/"yaratamadı. Insanlığın
bu düzeye yükselebilmesi için yürünecek daha çok yol,
aşılacak çok engel var.
Bu koşullarda olası bir anlaşmazlıkta, şu "uluslarara-
sı hakemler kurulu" hangi ilkelere. hangi hukuk sistemi-
ne dayanarak bir yargı üretecek, haklı ile haksızı ayırt
edecek dersiniz ?
Bir adım ve bir soru daha: Bu hakemleri kim seçip gö-
revlendirecek acaba?
Bildiğım, Türkiye'den önce IMF kredisi uğruna Tahkim
Yasası'nı kabul eden Meksıka'da patlak veren uyuşmaz-
lığı çözecek hakemler kurulunun başında Brezezins-
ki'nin olduğu. Hani Reagan'ın ABD başkanlığı sırasın-
da şu ünlü Yıldız Savaşları projesınin ve "mala mülke za-
rarvermeyen temiz sılah" nötron bombasının en büyük
destekçisi, ABD'de bankaların ve çokuluslu şirketlerin
beyin takımının değişmez kaptanlanndan Brezezinski...
Korkudan dudaklannız uçukladı mı ?