Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AYFA CUMHURİYET 1 TEMMUZ 1999 PERŞEMBE
L4 KULTUR kultur(5 cumhuriyet.com.tr
Dpera evleri ve orkestralar gençleri çekebilecek isimler için adeta birbirleriyle yanşıyor
Karizmatik sefler nerede?
Gelecek vaat
eden şefler
Riccardo Chaily: halyan
sanatçı kariyerine Concert-
gebouw Orkestra'sında Hol-
landalı olmayan tek şef olma
şanssızlığıylabaşladı. Klasik
parçalara getirdiği avant-gard
yorumlaparladı.
Valeri Gergiev: Gökgürül-
tüsü ve şimşeğin insan sure-
tine bürünmüş hali deniyor
onun için. St. Petersburg Ki-
rov Operası'nda günde yirmi
saat çalışarak sürdürüyor tnü-
zik yaşamını. Bu tempoyla ya
önümüzdeki on yıl ıçinde sö-
nüp gidecek ya da gelecek
yüzyıhn en parlak yıldızı ola-
cak.
Mariss Janson: Eğitimini
St. Petersburg'daaldı. Kariye-
rini daha iyisini hak etmesi-
ne karşın Pittsburg'da sürdü-
rûyor. Üç yıl önce neredeyse
ölümüne neden olabılecek bir
kalp krizi geçirdi. Ancak bu
krizin kendisini hcr konseri
sanki son konseriymiş gibi
büyük bir coşkuyla yönetme-
sine neden olduğunu söylüyor.
Yakov Kriezburg: Bourne-
mouth Senfoni Orkestrası ve
Berlin'deki Komische Oper
gibi kurumlarda çahşıyor.
Gözlemciler 39 yaşındakı bu
romantik Rus şefın daha da
yükseleceği konusunda hem-
fikirler.
Antonio Pappano: Lond-
ra'da dogdu. New York'ta eği-
tim gördü ve Royal Opera Ho-
use'a atandı. Özellikle solist-
lerle büyük bir başan sağhyor
ancak Covent Garden'da yö-
netmek için bundan fazlası
gerekiyor. Önümüzdeki beş
yıl içinde yabir kahraman ya
da bir enkaz olacak.
Sinton Rattle: Kendine en
çok güvenen Ingiliz bile Ber-
lin Filarmoni Orkestrası'nı
yönetme karanndan önce
uzun uzun düşünür. O köklü
gelenek, bütün o formalite-
ler... Ancak Rattle yeni bir so-
luk getirmek istiyor kuruma.
CartoPizzi: 1992'de Gal-
ler'in Uhısal Operası 'na atan-
dı. Eleştirrnenler tarzı konu-
sunda ikiye aynhyor. Kimisi
enerji yüİdü kimisi geregin-
den fazla cafcafh buluyor.
ChristJanThietmaıın: Ber-
lin Deutsche Oper'in başında
bulunuyor. Alrnanya'da pek
çok kişi 40 yaşındaki sanat-
çıyı Karajan'ın doğal varisi
olarak görüyor ancak dedi-
ğim dedik tavnyla tepki top-
luyor.
FranzWeJser-Möst: Lond-
ra Filarmoni Orkestrası'nın
kaygan zemıni için çok genç-
ti. Kurumda birtakım sonın-
laryaşadı. Ama son gülen yi-
ne kendisi oldu ve Ameri-
ka'mn en seçkinorkestralann-
dan Cleveland'a geçti.
Esa-Pekka Salnnen: Los
Angeles Filarmoni Orkestra-
sı'nda başanlı biryedi yıl ge-
çirdi. Aynı zamanda beste de
yapan sanatçı şimdi tutkula-
n için daha uygun bir kent
anyor.
Valeri Gergiev
K
Kültür Servisi - Orkestrala-
nn ve opera evlerinin gele-
ceklerinin parlak olduğunu
gösterecek, bukurumlann ge-
leceğe güvenle bakmalannı
sağlayacak karizmatik orkest-
ra şefleri neredeler? Klasik
müziğin tarihinde bu sorunun
bu kadar büyük bir önem ka-
zandığı bir dönem daha olma-
dı. Klasik müzik CD'lerinin sa-
tışlannda yaprak kapırdamı-
yor. Konser salonuna giden
izleyicilerin saçlan her geçen
gün daha da aklaşıyor. 'Kül-
türlü' kabul edilen Orta Avru-
pa'da bile klasik müziğe ay-
nlan ödenek her geçen yıl bi-
raz daha azalıyor.
Tarih boyunca şeften gele-
cek sihirli ilhama duyulan ge-
reksinim hiç bu kadar belirgin
bir hal almamıştı. Bu süreç
içinde opera evleri ve orkest-
ralar, gençleri çekebilecek
isimler için adeta birbirleny-
le yanşırlarken, bu isimlerin
azlığı nedenıyle seçkin ko-
numlar artık kapanın elınde
kalmaya başladı.
Masur da aynhyor
Geçen çarşamba günü Ber-
lin Filarmoni Orkestrasf nda
orkestranın tarihini belirleye-
cek benzer bir seçim yapıldi
ve orkestranın daimi şefliğine
Simon Rattle getirildi. Yine
geçen hafta, Viyana Devlet
Operası'nın sekiz yıldır sa-
hipsiz olan müzik direktörlü-
ğüne Japon şef Seiji Ozawa
atandı.
Ancak yine de dünyanın pek
çok yerinde, özellikle Ameri-
ka'da yaşlı elemanlann aynl-
masının ardından boş kalan ve müziğin ge-
leceği için bir an önce doldurulması gere-
ken çok önemlı konumlar var. Boston Sen-
foni Orkestrası, topluluğu aralıksız 29 yıl
yöneten Ozavva'mn yerine bir şef bulmak
zorunda. Sevmediğı şefleri öğütmek gibi kö-
tü bir üne sahıp olan New York Filarmoni
Kurt Masur
Jasik müzik CD'lerinin satışlannda yaprak
kıpırdamıyor. Konser salonuna giden izleyicilerin
saçlan her geçen gün daha da aklaşıyor. Tarih
boyunca şeften gelecek sihirli ilhama duyulan
gereksinim hiç bu denli belirgin olmamıştı. Herkes
gençleri çekebilecek isimlerin peşinde...
Antonio Pappano VVolfgang Sawalüsch
Orkestrası, Alman müzisyen Kurt Masur
ileçalışmalannasonveriyor. Alman müzis-
yen VVolfgang Saualüch de. Philadelphia'da
bu yıl son kez kaldıracak batonunu. Atlan-
ta. Indianapolis. Cincınattı ve Houston'da
da müzik direktörünü ve daimi şefini bek-
leven kurumlar var.
îngiltere'de ekonomik açıdan
zor bir dönem geçiren HalleOr-
kestrası, geçen hafta Rattle ile ay-
nı dönemde yaşama şanssızlığı-
na sahip başanlı tngiliz şef Mark
Elder ile masaya oturarak ken-
disine bir yaşam şansı daha ta-
nıdı. Ancak Sir Andrevv Devvis In-
giltere'yi ChicagoLyric Opera-
sı için terk ettiğinde Glydebour-
ne Opera Evi ve BBC Senfoni
Orkestrası gibi çok önemli iki
konum boş kalacak.
Hiç kadın şef yok
Pekı, 21. yüzyılda ruhumuzu
okşayacak şefler neredeler? Ka-
ramsarlar ve nostaljikler son on
yıl içinde Sohi, Karajan. Berns-
tein ve Tennstedt gibi devler ku-
şağının üyelerinin ölmesinin ar-
dından artık böyle şeflerin dün-
yaya gelmeyeceğini, gençlerin
bu isimlerin yerini tutamadıkla-
nnı iddia ediyorlar. Ancak yine
de, çevremize baktığımızda. bir
şef için genç sayılacak bir yaş
olan otuzlannda ve kırklannda
henüz mükemmelliğe erişmedi-
lerse de, bu yolda emin adımlar-
la ilerleyen şefler görüyoruz. tn-
giltere'nın The Times gazetesi,
bu bağlamda gelecek vaat eden
on isim sıralıyor.
tki de not düşüyorgazete okur-
lanna. Öncelikle, önemli konum-
lan sürekli yabancı kişilere ve-
ren lngiliz ve Amerikan müzik
kurumlannın kendilerini eleştir-
meleri gerektiğine dikkat çeki-
liyor. Bir de. bu lıstede hiç* ka-
dın şefın olmadığı vurgulanıyor.
Simo Yougn ve Anne Manson-
gibi kadın şeflerin büyük başa-
nlar kaydetmiş olduklan inkâr
edilmiyor, ancak şimdiye dek
dünyayı büyüleyecek bir kadın şefin orta-
ya çıkmadığı da bir gerçek. Kadınlann el-
lerinı çabuk tutmalan gerekiyor. Çünkü 21.
yüzyılda orkestralar varlıklannı sürdüre-
bilme savaşımı içinde olacaklanndan kadın
haklan konusunda özel bir çaba harcama-
yacaklan kesin.
Berlin Filarmoni Orkestrası, genç îngiliz şefi seçerek 'yüzünü geleceğe döndü'
Sihirli değnek Simon Rattle'ın elindeKültür Servisi - Dünyanın en büyük
ve en saygın orkestralan arasında yeralan
Berlin Filarmoni Orkestrası yeni şefi-
ne kavuştu sonunda. Haftalardır süren
'örtülüyanş'. fngilizBirmingham Sen-
foni Orkestrası 'nın birinci şefı SirSimon
Rarrte'ın zaferiyle sonuçlandı.
Her şey. 117 yıllık orkestranın şimdi-
ki şefi Cİaudio Abbado nun 2002 yılın-
da emekliye aynlacağını söylemesiyle
başladı. Abbado, orkestranın demokra-
tik yöntemle seçilmiş ilk şefiydi ve do-
kuzyıldırbu göre\ i sürdürüyordu. 66 ya-
şındaki şefin bu karan bütün orkestra-
yı \e Berlin halkını tam bir düş kınklı-
ğına uğrattı. Ne de olsa onlar, şeflerinin
kendihğınden emeklı olmalanna değil,
ölünceye kadar işlerinin başında kal-
malarına alışmışlardı. Tıpkı Herbert
von Karajan ya da VVllhelm Furtwang-
lergibı.
Deneyimlı şefin verdıgi karann şoku
atlatılınca, 'yeni şef kim olacak' sorusu
sorulmaya başladı. Aday önerme ve
adaylann arasından seçim yapma hak-
kı ve görev ı ıse orkestrada çalan 113
müzisyene aıttı. Gizlilik esastı. Çünkü
adEylann isimlennin alenen ortaya sa-
çılması, birçok çevrede huzursuzluğu
ayjtıka çıkarabilirdi. Ne var ki önerilen
ad^lann isimleri havada uçuşmaya baş-
ladı ve iki isim öne çıkıverdi: Ingilizle-
rin dâhi çocuğu Rattle ile Berlin'deki
Perküsyonla
başlayan öykiL..
Simon Rattle. müzik yaşamma birperküsyoncu ola-
rak başladı. İlk orkestrasını henüz 16 yaşındayken kur-
du. Kraliyet Müzik Akademisi'nde üç yıllık bir eği-
timden sonra, Liverpool Kraliyet Filarmoni Orkest-
rası da dahil olmak üzere çeşitli orkestralarda şef
olarak görev aldı. 1980 dc. henüz25 yaşındayken Bir-
mingham Senfoni Orkestrası'nın şefliğine getirildi.
O dönemde müzik dûnyası için fazla bir şey ifade
etmeyen orkestra, Rattle'ın kararlı, sabırlı ve kendi-
ne güvenli yönetimiyle adını 20. yüzyıhn başan ha-
nesine yazdırdı.
Rattle, orkestrada hiçbir topluluğun çalmaya ce-
saret edemediği çağdaş yapıtlara yer verdi. Bugüne
kadar London Sinfonietta, Boston Senfoni Orkest-
rası, Stockholm Filarmoni Orkestrası gibi pek çok
büyük orkestrayı konuk şef olarak yöneten Rattle
dünya çapında birçok ödül aldı.
Staatsoper Unter den Linden Opera
Evi'nin sanat yönetmeni ünlü Alman
şef David Barenboim Basın, eleştir-
menler, müzik çevTeleri, felaket tellal-
lan iki ismi 'yanşmacı, düşman' gibi
sıfatlarla nitelemeye başlamışlardı bile.
Ortada bir yanş vardı. ama gerçekten de
'örtülü' bir yanştı bu
Müzisyenlerin gösterdiği adaylar ara-
sında Bernard Haitink. MarissJansons.
Seiji Ozavva. Lorin Maazel. Christian
Thielemann. Ingo Metzmacher \ e Esa-
Pekka Salonen'in de isimleri geçiyordu,
ama hiçbırinin pek fazla şansı olmadı-
ğı daha baştan belliydi. Barenboim, bir
Alman olması ve dünya çapındaki po-
pülerhği nedeniyle müşterek bahisçile-
rin favorisıydi. Tutucu, sert, benmer-
kezci kişiliğiyle tanınan Barenboim'i
orkestranın genç üyeleri pek tutmuyor-
lardı, ama yaşlı ve muhafazakâr müzis-
yenler destekliyorlardı. Rattle ise genç
müzisyenlerin yanı sıra basmın ve eleş-
tirmenlerin de desteğini topluyordu. Da-
ha önce defalarca Berlin Filarmoni'yi ko-
nuk şef olarak yöneten Rattle, müzisyen-
lerin ve dinleyicilerin sempatisini kazan-
mıştı. Henüz 44 yaşında olması da bü-
yük bir avantajdı.
Geçen hafta çarşamba günü büyük
seçim yapıldı ve Rattle ezici bir çoğun-
luğun oylanyla şef olarak seçüdi. Sonuç-
lar hakkında türlü gazetelerde, dergi-
lerde pek çok yorum yapıldı ve daha da
yapılacak. Örneğın lngiliz Orkestralan
Birliği'nin yönetmeni Libbv MacNa-
mara,
u
Müzik dünyası için bundan da-
ha büyük bir ödül oiamaz. Bunun. ha-
yatını müziğe adamış bir tngiliz şefe git-
meside a> nca onurvericL Berlin,ona sa-
hip ojduğu için çok şansh gerçekten" dı-
yor. Ünlü müzik akademısyeni ve Ratt-
le' ın öğretmeni John Crewe ise. "Ber-
lin FilarmonL bu seçimle geçmişe sapla-
nıp kalmak yerine. >ıizünü geleceğe dön-
düğünü ispatladı" yorumunu yapıyor.
Gerçekten de şurası kesin ki. yeni Al-
manya'nın yeni başkenti Berlin'de yep-
yenı bir kuşak var: Köşeli ve klasik eği-
İimlerden uzaklaşma eğiliminde olan
bir kuşak...
Nabokov 'un ünlü romanı 'Lolita 'nınfeminist versiyonu yayımlanıyor
12 yaşındaki 'Lo'nun Günlüğü'<ültür Servisi - Sonunda 'Loöta'nın da ko-
nısma sırası geldi... VTadimir Nabokov'un ün-
lü'omanının feminist versıyonu, telif haklan
içn verilen savaşı kazanarak Îngiltere'de ya-
yınlanma sürecine girdi. Lolita'da orta yaşlı
bı adamla ergenliğinin ilk yıllanm yaşayan bir
kL arasındaki aşk konu ediliyordu.
lomanın. îtalyan yazar Pia Pera tarafından
kaeme alınan feminist versiyonu 'Lo's Di-
ar'de (Lo'nun Günlüğü) profesör Humbert'uı
dtyduğu arzular, Lolita diye bilinen 12 yaşm-
dsi Dolores Haze'in perspektifinden anlatı-
lıor.
! 955 yılında yayımlanan orijinal roman ise
4Hı yaşlanndaki Humbert'ın ağzından akta-
nyordu. Humbert. büyük tutkusu Lolita'ya
baz daha yakın olabilmek için annesiyle ev-
laiyordu ve yasak ilişki anne öldüğü zaman
bşlıyordu. Ancak çift, araya giren genç bir
aam yüzünden aynlıyor; Lolita ve Hum-
brt'ın ölümüyie son buluyordu roman.
talyan yazar Pia Pera ıse Lolita'yı 'baştan
çancı' konumunda yansıtıyor kıtabında: "Bu
kapta gençlik psikolojisi. son 30 yüda gelişen
ininist bilincin süzgecinden geçirilerek anla-
dL"
Pera'nın versiyonunda Lolita bir otel oda-
sda baştan çıkanyor Humbert'ı ve daha son-
• Romanın feminist
versiyonunda Profesör
Humbert'ın duyduğu arzular 12
yaşındaki Lolita'nın gözüyle
anlatılıyor. Yazar Pia Pera, kıtapta
gençlik psikolojisinin, son 30
yılda gelişen feminist bilincin
süzgecinden geçirilerek
anlatıldığını belirtiyor.
ra da onu cinsel açıdan pasif bir 'seksüel pa-
razit' olarak değerlendiriyor: "Onun üzerine
çıktun; hareketsizdi. hiçbir şe> yapmadı. öd-
lek tavşan... Fazlasıyla sıkıcı profesör Hum-
bert!"
Lolita hemen sarhoş edip kurtuluyor Hum-
bert'tan ve tek başına Los Angeles"ın yolunu
tutuyor.
Pera'nın, günlük biçiminde yayımahazırla-
nan kitabı lngiltere ve Amerika'da ilk günde-
me geldiği dönemde 'mizahi, komik' olarak de-
ğerlendirilmişti. Hatta telıf haklan konusun-
da Pera'yı zorlayan avukatlar. yazann çalışma-
smın, estetik ve edebi bir sömürü olduğunu be-
lirtmiş. kitabın yeni versiyonunu çok seviye-
siz bulmuşlardı. Nabokov'un oğlu Dimitri ise
kitabın basımının hemen durdurulmasını iste-
mişti.
Ancak onjinal Lolita'nın aynısı olmadığı
ve karakterlerde çeşitli değişiklikler yapıldı-
ğı için kitabın basım ve yayımının durdurul-
ması sağlanamadı. Lo'nun Günlüğü. bir yapıt
üzerinde oynanabılecek oyunlann hangi nok-
talara dek götürülebileceğinin en korkutucu ka-
nıtı belki de.
Nabokov'un oğlu Dimitri de yeni Lolita'nın
yayımlanmasını kabullenmiş görünüyor. Ya-
pılan anlaşmaya göre Dimitri kitabın gelirinin
\-iizde 5'ine sahip olacak ve kitabın önsözünü
hazırlayacak.
Pera'nın kıtabınm Îngiltere'de aldığı eleşti-
riler, yıllar önce Nabokov'un Lolita"sının kar-
şılaştığı eleştirilerden çok farklı değil aslında.
Lolita da yayımlandığı zaman birçok ülkede
müstehcen bulunmuş ve yasaklanmıştı Hat-
ta Nabokov, aldığı tepkilere "tnsanlann bazen
bu kadar aptal olabilmeleri beni şaşırtıyor"
sözleriyle yanıt vermişti.
Lolita, Rusya'da 1989 yılma dek yayımla-
namamış: yazılışından 40 yıl sonra 1998'degün-
deme gelen ve başrollerini Jeremy Irons'la
DominiqueS»ain"ın paylaştıklan beyazperde
uyarlaması da tartışmalara yol açmıştı. 98'de çekilen 'Lolita'da Jeremy Irons ve D. Svvain.
IŞILDAK VE YELPAZE
ATİLLA BİRKİYE
Bir Dolunayda...
Yılın son dolunayı değil, ömrün son dolunayı de-
ğil, ama belki de bir imkânsızlığın dolunayıdır.
Güneşin kızıllığı Ayasofya'nın hemen yanı başın-
da silinmemişken gökyüzünün derinliğinde, dolunay
birdenbire çıkıverir, Üsküdar'ın üstünde.
Ve bir Kadıköyü vapuru bir aynlığın şarkısını söy-
ler en hüzünlü sesiyle.
Çünkü, bir vapur yolculuğu her zaman bir aynlı-
ğın şarkısıdır.
Aynlık bir gün de olsa; aynlık bir sevgilıden, ayn-
lık bir yerden de olsa.
Aynlık, şu veya bu şekilde yürekte bir sızıdır.
Ve dizeler yavaşça denizin maviliğine dökülür;
çünkü, dotunay engin maviliğinin tüm sırlannı bilır:
Aynlık hüzünlüdür sevgilim
bir gün de olsa
Aynlıklar buruktur sevgilim
insan mantıklı da olsa
Kadıköyü vapuru hem güneşin kızıllığına hem de
dolunayın san pınttısına tanık olur, ardındaki beyaz
köpüklerle:
Denizin beyaz köpüğü bıraktığım izler
Senden uzaklaşırken, sakın kaybolma
Kaçınılmazdır, aynlıklar bir gün de olsa can sıkar;
ama insan belki bunda da bir mutluluk bulabilir şa-
yet aşk varsa.
Çünkü, bir şairin hiç yayımlanmamış, yüreğınde
saklı tuttuğu dizelerindeki gibidir belki de aynlık:
Çünkü senden aynlık, bir gün de olsa
Sana kavuşmanın ilk adımıdır
sevgilim
Bir de aynlıklann bilinmezliği vardır. Yaşamın akıl
sir erdirilemez gizinin ürünü olan. Bu. mutsuzluğun
başka bir tanımıdır hiç kuşkusuz.
Yapılacak pek bir şey yoktur. Zaman ve yaşam,
her şeyin önündedir artık:
Istemin, isteğin dışındadır...
Ckışkunun, tutkunun dışında... '
Beklemeyen bir sondur, bu.
En acısı da, mutluluğu yaşarken gelen aynlıklar-
dır. Çünkü mutluluklar, öyle her zaman rastlamaz in-
sana, her ne kadar dolunay bir aşkın habercisi de
olsa
Mutluluklar belki de yıllar önce yazılmış bir aşk de-
nemesi gibidir.
Hani o kitaptaki aşkı arayan adamın yaşadığı bir
yanılsamadır.
Her ne kadar, güneşin bıraktığı ufuktaki kızıllık ve
dolunayın san pınltısı varsa da koyu maviliğe yol al-
mış gökyüzünde.
Demem o demek ki, yaşam çığlık çığlığa bölüyor-
sa aşkı, çaresiz mutsuzdur son.
Zaman bir hançer gibi saplanıyorsa kalleşçe ar-
kadan ve artık, imkânsızsa bir gülüşe dokunuş, ça-
resiz mutsuzdur son.
Öfke, isyan, gözyaşı fayda etmez, çünkü hayatın
karandır aynlık.
Çünkü bu kez çaresizliktir, rastlanılan bir sokak ba-
şında.
Vapur henüz iskeleye yanaşmamıştır; ne kadar da
ister bir başka imkânsızlığı, yani gözyaşlarının ma-
viliğinde zamanın durmasını.
Sonra, belki de bir şiirin, belki de en son şiirin, ni-
çin en son şiir olmasın yaşanan son aşksa, son di-
zeleridir, dolunayın pınltısıyla aydınlanmış Boğaz'ın
dalgalanna düşen:
Dolunayın ışıltısı da işe yaramaz
Denizin engin maviliği de
sevgilim
Çünkü, şiirin bittiği andır
yokluğun
Ismet Küntay Tiyatro Ödülleri
açıklandı
• Kültür Servisi - 1998-1999 tiyatro dönemini
kapsayan Ismet Küntay Tiyatro Ödülleri açıklandı.
Hayati Asılyazıcı, Sibel Aslan Yeşilay, Doğan Koloğlu,
Nadide Küntay ve Sevgi Sanlı'dan oluşan seçici kurul,
1998-1999 döneminin En tyı Oyun Ödülü'ne lstanbul
Şehir Tiyatrolan tarafından sahnelenen Taner Barlas'ın
yazıp yönettiği 'Aydmlanma Ateşi'ni değer buldu. 'En
lyı Yönermen Ödülü'nü Nâzım Hikmet'in lstanbul
Devlet Tiyatrolan'nda sahnelenen Ferhat tle Şirin adlı
oyunundaki yorumuyla Yücel Erten; 'En lyi Kadın
Oyuncu Ödülü'nü lstanbul Devlet Tiyatrolan'nda
sahnelenen Refık Erduran'ın Yemenimin Uçlan adlı
oyunundakı rolüyle Mahlika Baran; En lyi Erkek
Oyuncu Ödülü'nü Ferhad île Şirin'deki rolüyle
Mümtaz Se\inç aldı.
Senaryo yazarı Frank Tarloff öldii
• CHICAGO (AA) - Holl)rwood'un komünizm
sempatizanı Oscar ödüllü senaryo yazan Frank
Tarloff, 83 yaşında öldü. Komünizm sempatizanı
olduğu anlaşıldıktan sonra Amerika'da hakkında
soruşturma açılan Tarloff, iş bulamayınca
Ingiltere'ye göç etmişti. 194O'lı yıllarda Komünist
Partisi üyesi oldugu belirrilen Tarloff, 1964 yılında
yazdıgı Father Goose adlı senaryosuyla 1965 yılında
En lyi Senaryo Oscan'nı kazanmıştı. Filmde, Cary
Grant ve Leslie Caron rol alrruştı.
Teoman'ın konseri Maslak'ta
• Kültür Servisi - Morötesi ve Ark Organizasyon
işbirliği ile 26 Haziran Cumartesi günü ertelenen
Teoman konseri, bugün Maslak Darüşşafaka Çetin
Berkmen Tesisleri Açıkhava Tiyatrosu'nda saat
20.00'de gerçekleştiriliyor. Davetiyeli kitap satışı.
bugün kapıda kurulacak standda da devam edecek.
(292 94 33)
BUGÜN
• YUNUS EMRE KÜLTÜR MERKEZt'nde
Bakırköy Belediye Tiyatrosu'nun düzenlediği
'Hayal Bahçesi' başlıklı etkinlikler kapsamında
18.00'den ıtibaren sergi açılışı, Karagöz ve palyaço
gösterileri, 21.15 'te ise Moğollar grubunun konseri
yeralıyor. (661 19 41)
• tDOB 6. Aspendos Opera ve Bale Festivah
kapsamında saat 21 .OO'de C. Orff un 'Carmina
Burana' adlı yapıtını bale olarak yorumlayacak.
27. ULUSLARARASIİSTANBUL MUZİK FESTIVALİ
BUGUN
• Tedi Papavrami (keman) ve Claire Desert
(piyano) ikilisinin vereceği konser 19.30'da Aya
Irini Müzesi'nde izlenebilir.