18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 HAZİRAN 1999 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER Dünden Bugüne CHP Prof. Dr. Abidin KUMBASAR C umhuriyet Halk Partisi (CHP). yüce Atatürk'ün devrimlerini canlı tuta- rak halk kitlelerıne ek- siksız iletmek amacıyla kurulmuştu. Özellikle Halkevleri. Kemalizmin yurt çapında yaygınlaştınlması, genç cumhuriyet bi- reylerine benimsetilmesiyle görevliydi- ler. Böylece ümmethkten ulusluğa ge- çış sağlanacak. duygulann yönlendir- diği kitleler. olaylan usla irdeleyerek gerçeklere ulaşma yeteneğıne kavuşa- caktı. Yüce Atatürk'ün ölümünden sonra CHP giderek halk kitlelerinden soyut- lanarak parti kodamanlannın kışisel amaçlanna uygun bır yörüngeye girdi ve devnmci çızgisinden uzaklaştı. Yoz- laşmada dönüm noktasını, 1946 seçim- lennde yönetimı alan hükümetın uygu- lamalan oluşturdu. Ussal yoldan sapan parti. karşı devrimcılerin amaçlanna uygun ödünler veren ve kendi varlığı- nın temellenni yadsıyan siyasal yapı- ya dönüştü. Yüce Atatürk'ün özeî ola- rak-çağırdiğı büyük eğitimci-fılozof John Dewey'in (1859-1952) önerdiği, üretimle bırlikte eğitim modelinin uy- gulandığı Köy Enstitüleri'nin kapatıl- ması, halkçı ve devrimci yoldan sapma- nın en somut kanıtıdır. CHP'nin öz varlığının temellenni kendi elleriyle yıkması 1950 seçimle- rinde karşı devrimcilerin utkusuyla so- nuçlandı. Adından başka demokratlık- la hiçbır ilgisi olmayan Demokrat Par- ti, Atatürk devrimlerinden adım adım uzaklaşarak cumhuriyetin laik ve dev- rimci niteliklerinin daha da yozlaşma- sına neden oldu. Demokrat Parti yöne- timindeki dönemde CHP, halkçı ve dev- rimci niteliklenni yeniden kazanma ça- basından çok, halk kitlelerinden kopuk bir yol izlemeyi yeğledi. Karşı devrimcilerle savaşı Atatürkçü gençlik ve Atatürkçü Türk ordusu ba- şanya ulaştırdı. 27 Mayıs 1960 devri- minin sağladığı ortam CHP'nin dev- rimci kimliğine yeniden kavuşabilme- si için bir aşama olması gerekirken yö- neticiler, olaydan sadece yüzeysel ya- rarlanma yolunu seçtıler. CHP, toplum- daki devrimci akımlan ve kendi dışın- daki solu benimsemeyerek karşıt dav- ranışına yöneldi. 27 Mayıs Anayasa- sı'nın sağladığı özgür ortamda kurulan ve çağdaş sol akımın temsilcisı olan Türkiye tşçi Partisi'nin (TİP) kuruluşu ve TBMM'de bulunması hoşgörü ile karşılanması gerekirken CHP, Adalet Partisi'yle bırlikte seçım kanununu de- ğiştirerek TlP'in milletvekillerine bir sonraki seçimlerde parlamentonun ka- pılannın kapanması çalışmalanna yar- dımcı oldu. Yasal yoldan parlamentoya ginş yo- lu kapanan ülke solu, kışkırtıcı ajanla- nn da yardımıyla legal yoldan saptın- larakanarşi veteröre jönlendırildı. Kar- gaşa ortamında genç değerler birbirine düşman kamplara bölündü. Kin. düş- manlık ve öldürme olaylan birbınnı iz- ledi. Ordunun 1971 ginşıminden son- ra CHP. halkla uzlaşan solcu bir tutum içinde olması gerekirken Balyoz Hare- kâtı'nın sorumlulugu altında kaldı. Kar- gaşa ortamı süreklilik kazandı Laik- devrimcı cumhuriyet yanlılan Sayın Ecevit'ın Karaoğlan kişiliğinde umut buldularsa da umutlarboşaçıktı ve ile- rici güçlere ikinci yıkım 12 Eylül 1980 girişımiyle uygulandı. Varlığını kitleler- den aldığı güce değil kişilere bağlayan CHP, hukuksal benliğini de yitirmişti. 1980 sonrası güdümlü siyaset dönemı ülke solunun ezilip sindırildıği uygula- malarla geçti. Eski CHPIilerkuruluş il- kelerine yönelerek canlı kalma savaşı verecek yerde, birbirini suçlama ve küs- künlük davranışlarıyla halkın güvenini kaybettiler. CHP'nin yasal varlığına yeniden ka- vuştuğu dönemde parti. sadece yönetı- cıler arasında birbinnı altetmek içın Bı- zans oyunlannın oynandığı bir siyasal kuruluş haline geldi. Halkla hiçbir iliş- kisi olmayan ve partiyi kendi kışılikle- riyle özdeşleştirmeye çalışan, bencil, gerçekleri algılama yeteneğinden yok- sun yönetıciler ülke soluna en büyük za- ran verdiler. Kişisel kaprisler yüzün- den ülke solunun birliği sağlanamadı. Sovyetler'in 1989'daçöküşünündün- yaya yansıması olarak özellikle gelişen çağdaş sol akımlar ülkemızde değer- lendınlemedı. Birçok ülkede sol partı- lenn liderlerinın yönetime gehnesının nedenlennı halk kıtlelenne ulaştırarak güçlenme yerine CHP yönetımi, Avru- pa'da başan kazanan liderlerin ülke- mızdekı kişiliksız kopyası olmaya özen- di, halksız CHP modeli oluştu. 1995 seçimlerinde CHP, Atatürk'ün Altıok'undan ödünler vererek varlığı- nın özünden uzaklaştı. Yenı CHP diye yapay bir kavram yaratmaya çalıştı ve seçim barajını zor aşn. Pariamentoda hır- çın, uzlaşmasız ve güven vermeyen tu- tum sergileyen Sayın BaykaL ne halk- la ne de ülkenin gerçek solunu simge- leyen parlamento dışı sıvil toplum ör- gütleriyle hiçbir iletişim kurmadan se- çım ısteyerek kendi siyasal yaşamının dramını yaşarken CHP'nin de TBMM'nin dışında kalmasına neden oldu. Laik cumhuriyetle özdeş olması ge- reken CHP'nin, yaşatılması için kuru- luş amacına uygun yapıya hızla ve ye- niden kavuşması gerekir. tzlenilmesı gereken akılcı yolun, hizipçı anlayıştan annmış olarak, hallcla bütünleşmek ve sivil toplum örgütleriyle de dayanışma sağlayarak partiyi öz yapısına kavuştur- mak olacağı açıktır. Olumlu adımlar atıldığını görnıek umut verdi. Önümüz- deki kurultaydan da olumlu sonuç bek- livoruz. EVET/HAYIR * OKTAY AKBAL Çağdaş Çoğulcıduk Bu mu? Türkiye'de 20 lise, Fatih Üniversitesi, Türkme- nıstan ve Kazakistan'da bir üniversite... özbekis- tan'da 17 eğitim kurumu, Kazakistan'da 30 lise, ABD'den Malezya'ya, Kırgızistan'dan Romanya'ya, . Tacikıstan'dan Fas'a, Gürcistan'adaha nefBtereka- dar okullar! Hepsinde Ingilizce dersler, özellikle Amerikalı öğretmenler. BirTV, Samanyolu. Bir ga- zete, Zaman. Dengiler. Vakıflar... Kimse sormuyor, bütün bunlann kaynağı ne? Fethullah Gülen, zor bela ilkokulu bitirmjş, na- sılsa bir vaızlik belgesi elde etmiş, köy köy dolaş- mış! Beş-on yıl geçiyor, bır de bakıyorsunuz trilyonla- n elınde tutan, yüz binlerce öğrenci yetiştiren, TVsiy- le, gazetesiyie kamuoyunu yöneltmeye kalkışan; bol paralar dağıtarak çevresine, gazetesine birta- kım kişileri toplayan bir "lider", bir "mürşit"; "hoş- görü" adını verdiği bır uyutmacanın öncüsüL Fethullah Gülen günümüzün bir ilginç olayı, ama yirmi beş yıldır bu konuyu sürekli gündeme getiren, Gülen cemaatinin ne denli bir tehlike yarattığını açıklıkla yazan birı var: Hikmet Çetinkaya... "Kuzu Postunda Kurt", "Zambak Sana da Bu- laştı Kan", "Din Baronunun Kazları"... Çetinkaya bu üç kitabıyla, "Cumhuriyette çıkan yazılarryla çey- rek yuzyıldır hepimizi uyardı. Devleti, sorumlulan, Ece- vrt'i, Demirel'i, herkesi!.. Ama son telekulak olayı- na, birbiri ardınca ortaya çıkan kasetlere kadar kim- se tınmadı, hatta alkışladı, gidip bu hocadan tak- dirnamebilealdı!.. Şimdi Cumhuriyet'te "Fethullah'ın Gerçek Yü- zü"nü bütün aynntılanyla okuyorsunuz. Bilmem, o "tepedekiler" biraz sıkılma duyacaklar mı, aldıkla- n "diplomalan" geri gönderecekler mi? Yine de koruyuculan var Fethullah Gülen'in! Ka- nal 7, Samanyolu TV'lerde, bazı gazetelerde yobaz kafalılar Gülen olayını "çağdaşhk" açısından yo- rumlamaya kalkışıyorlar! Işte Milliyette (ki bu ga- zete Fethullah olayının ne denli tehlike olduğunu baş sayfasından son sayfasına kadar yazıyor) Taha Ak- yol Bey şöyle yorumluyor: "Din-modemleşme-sekülertik ilişkilerindeki çağ- daş çoğulculuğun tezahürü olan Fethullah Gülen hareketini, sosyolojik işlevini düşünmeden, hafiye mantığıyla mahkûm ediyoruz. Bu, dinden geçtik, çağdaşlaşma ufkumuzun darlığını gösterir." Aynı gazetede Hikmet Bila ıse Hikmet Çetinka- ya'yı başanlı çalışmalanndan ötürü kutladıktan son- ra bakın ne yazıyor: "Fethullah hocanın herkesi kandırdığı iddiası da bir kandırmaca. Kazık kadar siyasetçiler, yazahar çizerler tarikatm 'okuF ya da 'ev'lerindeki körpe çocuklar mı ki kandınlsınlar? Bilerek, ısteyerek bu oyuna katıldılar, başaramadılar. Kandırıldık dese- ler de kimseyi kandıramazlar." Zaten öyle bir şey demiyoriar ki! "Sa/nanyofu'nun "Zaman "ın, "Akit"in vb. yazarian, tıpkı Taha Bey gi- bi, olayı çağdaş çoğulculuğun bir ömeğı saymak- tadireniyorlar!.. Peki, ama "Ben bu konuda görüşümü değiştir- medim" diyebilen Ecevit'e ne demeli? Cumhurtyri „ kitap kulubu TAKSİM SERGI SALONU'NDA ib Cumartesi "Grubun Cumhuriyet okurlanna 23. dinletisi* T\Saat:18.00-20.00 Istiklal Cad. (Fransız Konsolosluğu yanı) Taksim Tel: 252 38 81/82 Kemik Iliği Bankası Doç. Dr. Şükran ŞAHİN Y aklaşık elli yıldır üzennde ça- lışılan ve uygulanan organ na- küleri, doku uyuşmazlığı sonın- lannı daberabennde getırmiş- tir. Doğada, canlının yaşamda kalabilmesi ve bıyolojık yapı- sının bireyselliğini, bütünselliğını bozmadan kendini koruyabilmesi için yabancı istilacüan vü- cudundan hızla uzaklaştırması gerekmektedır. Canlılarda bu koruma işlevini immün sistem adını verdiğimiz sa>ıınma sistemi üstlenmıştır. İmmün sistem, kanda ve başlıca dalak, lenf be- zı, apandis gibi doku ve organlarda bulunan ak- yuvariardan oluşur. tmmün sistemın esas yapım yeri ise kemik iliğidir. Her gün, gerektiği kadar immün sistem hücresı, kemik iliğinde yapılarak kana kanşır. Işte bu hücreler mikroplara. virüs- lere. kanser hücrelerine ve başka bırinden nak- Iedilmiş organ ya da dokulara karşı tepkı vere- rek onu vücuttan uzaklaştınr. immün sistem, kendisine yabancı olan mikrop ya da nakledil- miş organı, HLA (human leukocvte antigen) adı- nı verdiğimiz doku grubu moleküllen ıle tanır. Her bireyde kabaca 6 adet doku grubu molekü- lü bulunur. aynca alt gruplar ve "minör" grup- lar bulunmaktadır. Tıpkı kan grubunda olduğu gibi, kan grubu uygun olmayan kışılerden ya- pılan kan naklinde nasıf sorun çıkıyorsa, doku grubu birbirine uymayan kişilerden yapılan or- gan ya da kemik iliği nakillerinde de sorun çık- makta ve nakledilen organ immün sistem tara- fından reddedilmektedir. Halk arasında "nakle- dilen organ tutmadı" ifadesi de ışte bu redde- dilme olayıdır. fCemik iliği naklinde ise nakledilen dokunun kendisı immün sistemın kaynağı olduğundan, kemik iliği, nakledilmiş kişinın vücudunu red- detmektedir. Doku grubu uyumsuz kişıden nak- ledilen kemik iliğinin bu davranışı ise hastanın özellikle cildinde, sindirim sisteminde \e kara- ciğerinde öylesine büyük tahribat yapmaktadır ki, sırf bu nedenle hasta kaybedilmektedir. Ya da daha hafıf seyreden ret durumunda, hastaya immün sistemi baskılayan ılaçlar verilmekte bu defa da hasta mikroplara karşı savunmasız ka- larak ağır enfeksiyonlar ortaya çıkmaktadır. Bü- tün bu nedenlerle kemik iliği naklinin. doku grubu en uygun kişiden yapılması zorunlu bir tercih olmaktadır. Altı adet doku grubunun tam uygunluğu durumunda bile sorunlar çıkabil- mektedir. Bunun nedeni, immün sistemıyle ıl- gilı bilgılerin tümünün henüz keşfedılmemiş ol- masındandır. Bütün bunlar göz önüne alınarak özellikle kemik iliği nakli, doku grubu uygun olan kardeş ya da yakın akrabalardan yapılmak- tadır. Kardeş ya da yakın akrabalardan yapılan kemik iliği nakillerinde bile, immün sistemın bi- linmeyenleri nedeniyle başan oranı yüzde 60'tır, akraba olmayan kişilerden yapılan kemik iliği nakillennde ıse başan oranı çok daha düşüktür. Dr Oktar Babuna'nın hastalığı ıle güncel ha- le gelen ve kemik iliği bankası olarak isimlen- dınlen banka, aslında bir doku grubu bilgi ban- kasıdır. Gönüllü kişilerden alınan kan örnekle- rinden doku grubu saptandıktan sonra, bu bil- giler bılgisayara kaydedilmekte ve bu bilgıler ke- mik iliği bankası olarak adlandınlan doku gru- bu bilgi bankasuu oluşturmaktadır. Bu işlem, kışılenn kan gruplanna aıt bilgilenn, bır bilgi- sayarda toplanarak kan grubu bilgi bankası oluş- turma işlemi gibıdır. Doku grubu bilgi banka- sının oluşturulması neden gereklidir? Birincisi; kemik iliği nakli gereken ve yakın akrabalann- dan doku grubu uygun venci bulunmayan has- talar içın uygun verici taramasının hızlıca yapı- labilmesi ve uygun doku grubu bulunan kişinin varlığı bılgisayarda saptanırsa bu kişiye kolay- ca ulaşıp kendi onayını da alarak kemik iliği naklinin yapılabilmesi için gereklidir. Bunun dışında bugün. organ bağışında bulunan kişiler bulunmaktadır. Bu kişilerin doku grubu bilgı- leri böyle bir bankada bulunduğunda organlan, böbrek. karaciğer, kalp hastalan gibi organ bek- leyen hastaya gecikmeksizın nakledilebılecek- tır. Oysa böyle bir bilgi bankası bulunmadığın- dan, herhangi bir nedenle yaşamını kaybetmiş kişi, sağlığında kendi onayı ile organlannı ba- ğışlamış olsa bile ya da yakınlanmn izini ile or- ganlan bağışlandığında, organ nakli yapılabil- mesi için. acilen doku grubu tayini yapılması ge- rekmektedir. Bu işlem zaman aldığmdan, organ naklinde gecikmeye neden olmanın yanı sıra doku grubu tayini yapan laboratuvar sayısı az olduğundan tam bir panık yaşanmaktadır. Ay- nca bu geçen süre içinde nakledilecek organda istennieyen değişiklikler oluşabilmektedir. Za- ten organ nakli, beyin ölümü kesin olarak sap- tanmış kişiden yapılabildığinden bu süreçte nak- ledilecek organda bazı olumsuz değişiklikler oluşmaktadır. Birde doku grubu için gecikilme- sı, zaran daha da antırmaktadır. Görüldügü gi- bi doku grubu bilgi bankasmın oluşturulması, hem kemik iliği hem de diğer organ nakillerin- de zaman kazanma açısından büyük yarar sağ- layacaktır. Bu nedenle doku grubu bilgi banka- sı oluşturulması gerekJi bır organizasyondur. Bugüne kadar Türkıye'de bunun oluşturul- mamış olması bır ihmalin sonucu değildır. Bu konuda altyapı bulunmamasmın ötesinde, yetiş- miş eleman bulunmayışı en önemli etkendır. Tüm dünyada yenı bir bilim alanı olmasuıa kar- şın Batı'da "Temel İmmünotoji" ayn bır dısıp- lin olarak kurulmuştur ve eğitim vermektedir. Türkiye'de ise henüz ayn bir disıplin olarak tıp fakültelerinde "Temel tmmünotoji Anabilim Da- lı" kurulamamıştır. Bunun pek çok nedeni ol- makla bırlikte esas neden, toplum olarak her türlü yeniliğe gösterilen direncin bu konuda da gösterilmiş olmasıdır. Doku grubu tayini, temel immünoiojinin uğ- raş alanlanndan sadece birisidir. Genel olarak immün sistem hücreterinin davranışlannı ince- kyea bu bilim alanı,kanda dolaşan hücreleri ara- cılığı ile immün sıstemin, tüm diğer sistemler- le ilişkide oluşu, ugraş alanının genişliğinı açık- ça göstermektedir. Özellikle doku grubu tayi- nınde. kandakı canlı hücrelerde test yapıldı- ğından, hücre canlılığııu etkileyen en küçük etken, test sonuçlannı değiştirebilmekte ve ha- talı test sonucu verilmesine neden olabilmek- tedir. Bu nedenle testlerin, konunun uzmanı ta- rafından denetimi şarttır. Aksi durumda, yuka- nda kısaca söz edilen nakillerdeki sorunlara bir de bu eklenirse sonuç, hasta açısından tam bır felaket olacaktır. Temel immünoiojinin ayn bir anabilim dalı olmaması nedeniyle ilk doktora programının 1989 yılında açılmasına karşın, aradan geçen on yıllık sürenin sonunda, bugün Türkiye'de te- mel immünoloji alamnda doçent unvanı almış öğretim üyesi sayısı, benimle beraber sadece üç kişidir. Temel immünoloji ayn bir anabilim da- lı olduğunda, hem eğitim alan uzman sayısı hem de bu programlardan yetişen kişiler ara- sından öğretim üyeliğne yükseltilebıleceklerin sayısı artacaktır. Unutuhnamalıdu-ki, altyapı ek- sikliği maddi kaynak bulunduğunda hızla gi- derilebilmektedir; oysa eğitim, zamana gerek- sinim duyan bir etkınliktir. Tüm bu nedenler- le bu alanda eğitilmiş eleman gereksiniminin giderilmesi için bu bilim alanının yapılanma- sı önündeki engeller kaldınlmalıdır. Organ nakillerinin doku uyusmazlığı sonınlan ıse im- mün sisteminin tüm bilinmeyenlerinin keşfedil- mesiyle çözülebilecektir. 19 Mayıs 1999 *.- B u yıl 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'nı, bir başka mutlulukla, gururla kanşık sevgi ve saygı ıle kutladık. Samsun Valisi Metin ÖyasAkso> ve eşleri Okay Hanımefendi'ye. bizlere yaşattıklan dolu dolu ıkı gün ve gece için, geç de olsa, son- suz teşekkürlerimi iletmeyi bir borç biliyorum. Sağolun, var olun, Ak- soylar. 19 Mayıs 1919'da Mustafa Ke- mal ile beraber Bandırma vapuruy- la Samsun'a çıkan kahramanlann yakınlannı, seksen yıl sonra Sam- sun'a davet etmeleri bizleri çok onurlandırdı. Atatürk'ün evlatlan olarak. Se\gıli Sabiha Gökçen \e Clkü tbrahim Tali Öngören'ın ye- ğenı Mahnıut Tali Öngören ve eşı, Hüsrev Geredenın torunu ve eşi. Kemal Doğan'ın kızlan Reha İs- van \ e Ayfer Neyzi, CevntAbbas ın kızı olarak ben ve torunu Cevat Gü- rer, Mustafa Vasfi Süsoy'un toru- nu. Arif Hikmet'ın kızı Ayten ve to- runlan Muzaffer Kılıç'ın yeğeni Altemur Kılıç, Faik Aybars'ın. Memduh Atasev'in torunlan, bir de Bandırma \apuru kaptanı tsma- il Hakkı Durusu'nun torunu Nejat Ulugölve eşi, bayram sabahı. Mus- tafa Kemal ve on sekiz subayın ka- raya çıkışlan. orada bulunan bizle- ri ve Samsunlulan çok duygulan- dırdı Daha sonra spor gösterilen- ni ızledik. Gece ıse Samsun Üniver- sitesi 'nde Semih Sergen' in şiirlen- ni zevkle dinledik. Daha sonra da, Dağ Başını Duman Almış belgesel oyununu hazla ızledik. eseri yazan Kemakttin Akgün'e ve oyunda rol alan bütün sanatçılara sonsuz te- şekkürler. Daha sonra da, Astsu- bay Mızıka Okulu harika bir kon- ser verdi, çok güzeldi. Samsun'dan güzel anılarla aynl- dık. Misafırperverliğın en güzel ör- neğini veren Metin Dyas Aksov1 ve eşine ve de il turizm müdiresı Yûk- sel Ünal, muavini Neslihan hanım- lara ve diğer yardımcılanna son- suz teşekkürler ederim. Cevat Abbas Gürer kızı Se\da Gürer Ü. Öğrenci kimlığimi kaybettim hükümsüzdür. SELÇUK KILIÇ Yılın Olayı ve Yılın CD-ROM'u! TÜRKİYE GÜNDEMİNE BOMBA GİBİ DÜŞEN FETHULLAH GÜLEN'İN KİM OLDL VE HOCAEFENDİ GERÇEĞİNİ TÜM ÇIPLAKLIĞIYLA YANSITAN YILIN CD-ROr YAŞAMI, CEMAATİ, OKUUARI, ALTIN NESİL, SİYASİ HAYATI, ESERLERİ VE VATİKAN BULUŞMASI... CAMİ İMAMUĞINDAN HOCAEFENDİÜĞE UZANAN YOL... YURTIÇINDEVE YURTDIŞINDAKİ FAALİYETLERİ... HCX^EFENDİ NERELERE KADAR ULAŞTI... YAYILMA FOÜTİKASI... BELGELER, BİLGİLER, FOTOĞRAFLARLA BİR LİDERİN, BİRCE^W\TİNİÇYÜZÜ BU 2 CD-ROM'DA... A K S O Y Y A T I M C I L I K BÜTÜN KİTABEVLERİ VE GROSMARKETLERDE MUTIAKA OKUYUN, İZLEYİN!.. Romanlannız ve ansiklopedılennız yerinızden alımr. Tel: 554 08 04 PENCERE HIAF Ne Getirir, Ne Götürüp?.. Bir ömür boyu idam yaftası gibi boynumuza "geldi-gitti" levhası astık: IMF geldi.. IMF gitti.. IMF geldi.. , . IMF gitti.. Peki, ne oldu?.. IMF gelip gittikçe ülke birazcık soluklanır gibi ol- du; ama, ardından daha ağır bir bunalıma yaka- landı. IMF'nin gelip gidişi neye yaradı?.. Yalnız Türkiye için değil, daha pek çok ülke için IMF alın yazısı gibi... • Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel başta ol- mak üzere herkeste IMF'ye ılışkın bır telaş... Neden?.. Ülkenin 10-15 milyar dolarlık dış borca gerek- sinmesi varmış; yüksek faızli ıç borç batağında bo- ğulan devtet, dış borçla iç borcu değıştokuş ede- bilirse, az buçuk belini doğrultabilecekmiş... Peki, sonra ne olacak?.. Geçmişte IMFturnikesinden geçtiğimiz zaman ne olduysa, aynı şeyler olacak!.. IMF'den bu dünyada hangı dar gelirli ülkeye hayır gelmiş ki?.. Yeryüzüne egemen kapitalist doruklarda bile bu ağır sorun konuşulmaya baş- landı. • Önümüze konan modele tam anlamında uyar- sak, IMF bize belki 10-15 milyar dolarlık dış kre- di umudunu koklatır; ama, ne pahasına!. Bu ışin siyasal faturası kime çıkar?.. "24 Ocak Kararla- n'nın faturası 12 Eylül 1980'de Süleyman Bey'e çıkmamış mıydı?.. Süleyman Bey başına gelenleri sanki yaşama- mış gibi 57'nci hrükümete öğüt veriyor: "- Hemen IMF'den geçın!.." Başında kim bulunursa bulunsun, adı ne olur- sa olsun, programında ne yazarsa yazsın, 57'nci hükümetin yazgısı IMF'nin elinde mi?.. Demirel bu konuda deneyimli... • 21 'inci yüzyıla girerken dünyada pek değişmiş bir şey yok!.. Dünya Bankası ve IMF gıbı araçlar, yeryuvariağına egemen kapitalist doruklann elle- rindedir. Insanlığa dayatılan tek ekonomik model var. Yoksul ya da orta halli devletler bu modeli uy- gulamak zorunda bırakılıyorlar. Sonuç?.. Mutsuz bir dünya!.. Türkiye örneği meydanda!.. İkinci Dünya Sava- şı'ndan bu yana kaç kez IMF'den geçtik?.. Hiçbi- rinde düze çıkamadık. Hem kendi toplumsal ya- pımızda varsıllaria yoksullann arasındaki uçuaım derinleşti; hem dış dünyadaki zenginlerle aramız- daki fark uçurumlaştı. Yalnız Türkiye mi bu sürük- lenişin akıntısına kapıldı?.. Hayır!.. Dünyanın ge- nel gidişatı bu yüzden eleştıriliyor; irdeleme ma- sasına yatınlıyor. t • * . Batı egemenlerince dünyaya dayatılan model, orta halli ve azgelişmiş ülkelere uygulandıkça, yoksullar coğrafyasında demokrasiye ve insan haklanna kavuşmak da olanaksızlaşıyor; özgürlük düzenleri hayal oluyor. IMF'nin modelinde halk kitleteri eziliyor; buna "po- pülizme karşı gerçekçi ekonomik politika" deni- yor; ama, bu yöntemle ne sonuç alınıyor?.. Sonuçlar meydanda!.. »a. K. fc .». YUKSEL KAMAJV (1955-1995) Aramızdan aynlışının 4. yılında seni özlemle anıyoruz. Sen hep bizimlesin. Avustralya'dan Eşi " ve Çocukları GÖNÜL'üm Çoğalan Özleminle Yüreğimdesin. VÂSIF Atatürk: • Türk Dili Türk milletinin kalbidir. Zihnidir. TÜRK DİL KURUMU ANKARA 22. GAYRİMENKUL SATIŞ İCRA DAİRESİ'NDEN GAYRİMENKULÜN AÇK ARTTIRMA İLAM 1998/1097 Sanlmasına kaıar venlen gayrunenkulün cınsı.taymetı.ad«dı. e\ safi l - \nkara, Yenımahalle ılçesı. Demet V.aha!- lesı'nde 12 Cadde26 Sokakl2numandibHiambıUundugu)ererast!ayan\eımann 15894 ada 6 numaralı parselım te^- kıl eden 689 m2 rmktanndaki kâgır apattmanın, bilırtaşi kunılunca borçluya aıt olduğu tespıt edilen 75 4134 arsa payı- na ısabet eden 6İ tn2 kullanan alanlı zemın kal D kapı numaralı dûkkân bır borç nedeniyle açık artfirma sureoyle satıla- caktır Genış evsari dosyada mevcut bılırkışıraporundaaçıklanmıştır Takdır edilen krymetr 3 500 000 000 TL yüzde 15 KDV alıcıya aıtar Sıtrç şsrtlın: 1- Satış, 3'8'1999 günüsaat 15 40'dan 15 50'ye kadar Adlıye Mezat Sakmu'nda açık arttmnasuretıv leyapılacaktır Bu arrnrmadatahmınedilenbymetınyüzde 75'ıni verüçhanlı alacakblarvarsaalacaklan mecmuunu \e saüş masraflannı geçmek şart ıle ıhale olunur Bö\ le bır bedelle alıcı çıkmazsa. en çok arttıranln taahhüdü bakı kalmak şartıjla 13'8 1999 günü aynı yer \e saatlerde ıkıncı arttırmaya çıkanlacaktır Bu arrtırmada da bu mıktar elde edıleme- mışse gaynmenkul en çok artHranın taahhüdü saklı kahnak üzere arttınna ılaranda gostenlen müddet sonunda en çok art- tırana ıhale edılecektor Şu kadar kı arttırma bedelmın mahn tahmın edilen kıymetmın yüzde 40'ını bulroası ve satij ıste- verun alacağına rûçhanı olan alacaklann toplamından fazk olması \ e bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma mas- raflannı geçmesı laznndır. Bövle fazla bedelle alıcı çıknazsa saüş talebı düşecektır 2- Arttırmaya ışnrak edeceklenn. tahmın edilentaymetınyüzde 20'sı nıspetınde pe\ akçesı veya bu mıktar kadar mıllı bır bankamn temmat mektubunu ver- melen lazınıdır Satjş.peşınparaıledır,alıcı ıâedı|uide 20gûnügeçmemek üzeremehıl vmlebılır Tellalıveresmı. ıha- le pulu, tapu harç ve masraflan alıcıya aıttır Binkmış vergıler satış bedelınden ödenır. 3- ipotek sahıbı alacaklılarla dı- ger ılgıhlenn (*) bu gaynmenkul üzenndekı haklannı hususı>le faız ve masrafa daır olan ıddıalannı dayanağı belgelen ıle on beş gün içinde datremıze bıldnmelen lazımdır .\ksi takdırde haklan tapu sıcılı ıle sabıt olmadıkça paylaşmadan hanç bıralalacaklardır 4- lhaleye katılıp daha sonra ıhale bedelmı vatınnamak suretıyle ıhalemn feshrne sebep olan tüm ahctlar ve kefillen, teklıf etnklen bedel ıle son ıhale bedelı arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve aynca temerrût fa- ızınden mûteselsılen mesul olacakJardır. [hale farkı ve temerrül faız; aynca hükme hacet kalmaksızın danemızce ahsıl olunacak, bu fark, varsa öncelıkle temmat bedelınden alınacaktır 5- Şartname, ılan tanhmden ıtıbaren herkesın görebıl- mesı içın daırede açık olup masrafi venlchğı takdırde ısteyen alıcı>a bır örnegı göndenlebıhr 6- Satışa ışnrak edenlenn şartname)! görmüş ve munderecatmı kabul eünış sayilacaklan, başkaca bılgı almak ısteyenlenn 1998 1097 sayılı dosya numarasıyla müdürlü|ûmüze başvurmalan ılan olunur 11 6.1999 (•) llgılıler tabuine ımfak hakta sahıplen de dahıldir , Basm: 29126
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle