18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2«*HAZİRAN 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Marmara Hukuk Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde final sınavlarına türbanla giren öğrenciler vardı... Yazmıştık... Dekan Prof. Dr. Bülent Tahiroğlu konuya açıklık getirdi: "Bayan öğrencilerin derslere ve sınavtara başörtülü girmelerinin disiplin suçu oluşturacağı iki kez duyurulmuş, buna rağmen derslere ve ara sınavlara başörtüsü ile giren 5 öğrenciye ilgili Danıştay kararlarına uygun olarak Öğrenci Disiplin Yönetmeliği hükümlerine disiplin Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Elektronik posta: [email protected] - Stres, göbek yapıyomtuş... "Göbek atmak da stresi attvor!" s adece Türkiye'de değil Avfupa'da yayım- lanan ne kadar bilim-teknik ve kültür der- gisi varsa hepsini okuyor. Bir insan bu ka- dar çok dergi okuyamaz diyenler yanılıyor, çünkü adamın o kadar büyük bir hızlı okuma yete- neği var ki, bir dakika içinde en az 20 sayfayı hat- mediyor. Okuma yeteneği tabii ki Allah vergisi oluyor. Okumakla kalmıyor bir kere okuduğunu hemen ez- berine atıyor. Daha altı yaşındayken Kuran'ı ezbere biliyor. Yirmi altısında Meydan Larousse Ansiklopedisi'ni hiç zorlanmadan hafızasına alıyor. Mübarek beyni bir sünger gibi bilgileri emiyor. Tarih, coğrafya ondan soruluyor. Osmanlı padişahlannın, vezirlerin, hepsinin ha- yatlarını en mahrem yerlerine kadar biliyor. 10 bin sahabenin adını ezbere sayıyor. Kitaplarda kayıtlı bütün hadisleri, rivayet zinciriy- Akıl le birlikte ezberinden anlatıyor. Bilinmez sanılanları da biliyor. Huzuruna gelen insaniar, akıllarındaki soruları bir kâğıda yazıp kutuya atıyor; kutuya elini sürmeden bütün sorulara yanıt veriyor. Insanların yüzüne baktığında kafalannın içindeki düşünceyi anlıyor. Konuştuğunda saatlerce konuşuyor. Ağzından çı- kan cümleler arka arkaya sıralandığında şiir gibi olu- yor; şairier kıskanıyor. Rüyasında peygamberlerte konuşuyor. Manen olduğu gibi maddeten de insanüstü özel- likler taşıyor. 40 gün aç kalabiliyor. Buzu kırıp içindeki su ile banyo yapıyor; başından dökülen su ayaklarına geldiğinde tekrar buz oluyor. Minarenin şerefesinde yürüyor. Üç kişinin yerinden oynatamadığı taşı kaldırıyor. Hasırın üzerinde yatıyor. 30 yıldır hep aynı hasırı döşek olarak kullanıyor. Çok az uyuyor; haftalarca uyumadığı oluyor. Sinekleri bile incitrniyor; bir sinek öldürenle bir gün konuşmuyor. Kanncaları o kadar çok seviyor ki bir kanncayı he- la deliğinden kurtarmak için yanm saat uğraştığı oluyor. Duygulandığı zaman gözyaşlanna boğuluyor. Göz- yaşlannı tutamadığında ağzına ve burnuna hâkim ola- mıyor; salya sümük en az iki saat ağlıyor. Ftuhlar âleminden gelen talimatta evlenmesi uy- gun bulunmadığı için kadın eli bile tutmuyor. Birileri bu adamı ciddiye alıp peşine takılıyor. Birileri de muhatap sayıp elinden tutuyor. Birilerinin aklından zoru var ama hangi tarafın? j \ verilmiştir. ^ Tekerrür halinde daha ağır ceza uygulanacaktır. Final sınavlarına giren tüm başörtülü öğrenciler hakkında ise görevli öğretim üyeleri ve yardımcılan tarafından tutanak düzenlenmiş, bunun sonucu olarak 1531 'i bayan olmak üzere fakültemize kayıtlı toplam 4441 öğrenciden 30 bayan öğrenci hakkında birden fazla sınava başörtüsü ile girdikleri için 99 disiplin soruşturması açılmış ve devam etmektedir." SESSÎZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE -o- Yuptdışı yayınlar için gerekli dergi! Amerika'daki Fethullahçılann, Türkiye'deki "Sızıntı" dergisinin bir benzerini VVashington'da "The Fountain" adıyla yayımladığını biliyoruz. Derginin ne işlere yaradığını da yeni yeni öğreniyoruz. Fethullah Gülen'le birlikte Türkiye Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı yönetiminde yer alan, { Fethullahçılann kurduğu öğretmenlerVakfı'nın başında bulunan ve Fethullahçılann yayın organlarından Sızıntı dergisinin yönetmenliğini yapan irfan Yılmaz, bir yandan da Izmir'deki Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Biyoloji Bölümü'nde öğretim üyeliği yapıyor. Doç. İrfan Yılmaz, 1996 yılında profesör olmak üzere üniversiteye başvuruyor ve dosyasının içine YÖK'ün istediği "yurtdışında yayımlanmış bilimsel makale"lerini de koyuyor. Jüri üyeleri, Doç. Yılmaz'ın "yurtdışı yayınlan"nı incelediği zaman karşılanna bilimsel değeri olmayan bir dergi çıkıyor: The Fountain! Jüri üyelerinden "hoşgörülü" olanlan The Fountain'i ciddiye alıyorsa da bilimden yana olanlann ağır basmasıyla Doç. İrfan Yılmaz'ın profesörlük başvurusu reddediliyor. YÖK Başkanı Kemal Gürüz'e sorsak ayıp mı olur acaba? Yayın kurulunda CIA bağlantılı Mehdi uzmanlan, Cizvit papazları bulunan ve dahi Fethullah Gülen'in vaazlarını da yayımlayan The Fountain dergisi, Türkiye'de kaç "cemaat üyesi"nin üniversitelerde doçent ya da profesör gibi "öğretim üyesi" olabilmesi için gerekli "yurtdışında yayın"a aracılık etmiştirt İIRMIK / AYDIN ENGlN aervgin(« doruk.net.tr. Ne Kadar da Çok 'Bilmiyoruz'! İki arkadaş vapura binip Bo- ğaz gezintisine çıkmışlar. Biri kıyıdaki evlerden birini göster- miş: - Şu beyaz yalının yânmdaki aşı boyalı ev varya... Işte o ev benim değil. Biraz daha gitmişler. Gene başlamış: - Şu iskelenin iki ev sağında- ki pembe boyalı ev var ya... Iş- te o ev de benim değil... Arkadaşı "fesübhanallah" çe- kerken beriki devam etmiş: - Sonra, şu yamaçtaki, çam- ların arasından görünen iki kat- lıev varya... Oda benim değil... Arkadaşı dayanamamış, pat- lamış: - Ulan, demiş. Senin amma da çok evin yok haaa!.. • • • Kıssadan hisse. Ne kadar da çok "bilmiyoruz" haaa!.. Yeniden ortalığa saçılan şu kasetler, bantlar kimlerin elinde- dir? Bilmiyoruz. Yukarıdaki soru "kimler" diye mi sorulmalıydı, "kim" diyemi ? Bilmiyoruz. Bunlar sivil mi, asker mi? Po- lis mi, Milli IstihbaratTeşkilatı mı ? Bilmiyoruz. Kasetlerin, bantlarm ne za- man sızdırılacağına kim ya da kimler nasıl; ne düşünerek, ne hesaplayarak karar veriyor? Bilmiyoruz. Kaset ya da bant- lann sızdınlacağı, işbirliğine "yat- kın" gazete ya da TV kanalıyla kimler, nasıl konuşuyor? Bilmiyoruz. Bu konuşmalar da banda alınıyor mu ? Bilmiyoruz. Bantları, kaset- leri ellerinde tutanlann kasala- nnda Yeşil'in, Ağar'ın, Çatlı'nın, Kırcı'nın, Bucak'ın konuşmala- rının, buluşmalarının; Susur- luk'un, tefeci cinayetlerinin, uyuşturucu tacirlerinin de, tacir- lerinin tacirlerinin de bantları, kasetleri var. Biliyoruz! Ama bu kasetlerin, bantlarm, Korkmaz Yiğit'in, Alaattin Ça- kıcı'nın, Fethullah Gülen'in, Abdurrahman Dilipak'ın ka- setleri gibi sızdınlıp sızdırılma- yacağını bilmiyoruz! Bazı kasetlerin gün ışığına çı- karılıp, bazılannın çıkanlmama- sının ardında nasıl bir neden, nasıl bir hesap var? Bilmiyoruz! Bu akşam bir televizyon ek- ranında Fethullah Gülen'in ya da bir başkasının yeni bir kase- ttnr ızteyecek, yeni bir bandırn dinleyecek miyiz? Bilmiyoruz! ••• Bilmediklerimiz bundan iba- ret değil. Bu satırlaryazılırken Imralı'da Abdullah Öcalan savunması- nı yapıyor. Aynı saatlerde Milli Güvenlik Kurulu çok kritik bir gündemletoplanıyor. Biraz son- ra belki de yeni bir bant ya da kaset sürülecek piyasaya. Ga- zetelerin yazıişleri masalarında, TV'lerın haber merkezlerinde kafa kafaya verenler. bunlar ara- sından hangisini öne çıkaracak- larını, hangisinin ağırlık kaza- nacağına karar vermek zorun- dalar. Amaaa... Bilmiyorlar! Ecevit in, Mesut Yılmaz'ın, Fethullah Gülen'i incitmemeye çabalayan, sözcükleri kılı kırk yararak seçen, başka kasetler gün ışığına çıktığında göster- medikleri özeni, bu kez ısrarla gösteren tutumlarının ardında hukuk devletine bağlılık, ana- yasal özgürlükler üstünde tit- reme kaygıları mı yatıyor; yok- sa başka siyasal hesaplar, ve- rilmiş ve geri alınamayan söz- ler, ödenmesi gereken siyasal di- yetler mi var? Bilmiyoruz! Gırtlağına kadar pisliğe bulan- mış, çürümüş bir topluma dö- nüştüğümüzü biliyoruz! Bir hukuk devletinde, huku- kun üstünlüğünün geçerli oldu- ğu bir ülkede, bir demokraside mi yaşıyoruz? Bilmiyoruz! • • • Bu koşullarda ne, nasıl yazı- lacak? Hangi olgu nasıl yorum- lanıp okuyucu ile bölüşülecek? Hangi yorum, hangi bilginin üs- tünde yükselerek sağlık kaza- nacak? Gazeteci, okuruna say- gısının gereklerini yerine getir- mek için meslek ilkelerini nasıl ete kemiğe büründürecek? Bilmiyorum! Bu vıcık vıcık karanlıkta, bugün, ille de yazı yazmak gerekiyor mu ? Onu da bilmiyorum! HAYVANLAR ISMAIL GÜLCEÇ KİM KtME DUM DUMA BEHIÇAK ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI HARBt SEMİH POROY FATİH 4. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1997-73 Karar No: 1998/88 Davacı Nurten Balarası tarafından davalı Ömer Faruk Balansı aleyhine açılan boşanma davası sonunda: Davalı Ömer Faruk Balarısf nın adresinde bulunamaması ve adre- sinın araştınlması sonucu yeni adresınin de tespit edilememesinden dolayı dz\ r A dılekçesi ve duruşma günü ilanen tebliğ edılmiş olup adı geçen davalı duruşmaya geltnediğınden, Mahkememızce 27.2.1998 tarihinde, taraflann boşanmalanna ve 345.000 TL bakıye harcın davalıdan tahsiline karar venldigi, lşbu karann gazetede ilan tarihinden itibaren 1 ay içinde temyiz edilmedıği takdirde kestnleşmış sayılacağı hususu ilanen tebliğ olu- nur. 10.2.1999 Basm:29113 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 24 Haziran NÂSIR.CUMUURBA$KANIOUUL 1356'DA BUGÜN, CEMAL A8DÜL NÂSlR.,Ml- SIR CUMUURgAÇKAUl S£ÇJLPİ.. *9£2 7BU- VHJZUNOA -lAPiLAN DEVRİMLB, MCAL R4BUK. TAHTINDAAI İNDİe/LMİŞ, eENEGAL NECÎP 8AŞKANLIĞIMDA KURULAN "OEVRİM KO- MUTA KjDUOeyİ* YÖUETİMİ BLE ALMIŞTt. 8U ARADA, KOA/seY ÛYESÎ ALSAY C&UU. ABfrÜL A/Asıe DA gAŞSAKAAJ OLUUŞTU. ÇOK SEÇMEOEN MASlR,<S£fJetSAL M£- CiP't GÖGEI/P&V LBAKLAŞTtGARA/t 7İIM yendLEizi ÜSTLBMC^. iSS6 wu BAŞ/A/DA MISlR'DA YBNİ AUAYASA İLAA1 EDİLDİ. 8İKKAÇ AY SOMRA ÖA,NÂSIR'IN CuM- HU&&AŞKAUUĞI HAUC OYUUA SUUUL- PU VE ONAYLAMPI.. DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Özrü Kabahatinden Büyük "özür dilerim, yanlış yapmışım.." Ne kadar kolay değil mi?!.. Aynı zamanda etkileyi- cü. Bizim toplumda özür müessesesi pek çalışmaz. Özür dilemek genellikle "küçük düşmek", "gunırunu ayaklar altına almak" ile eşdeğer tutulur. Açın bakın; adliye arşivleri "cinayeti, özür dileme- • ye yeğ tutan" binlerce örnekle doludur. Özür dileye- mediği için boşanan eşleri, sevgilileri, yakın akraba- lan saymıyorum bile. Sırf bu nedenle yıllar süren kan davalannda yok olan aileleri, yitiriten canlan da hesa- ba katmıyorum!. Böylesine "özür dileme özürlü" bir toplumda, hele namı cihanayaygın bir zatın, titreyen bir sesle milyon- lara seslenerek özür dilemesi tabii ki yankı bulur. - Ancak, özür dilemenın de bir haysıyeti vardır. Yediğiniz herzeler boyunuzu çoktan aşmışsa, ge- niş yığınlan göz göre göre aldatmışsanız, insanların malına, canına, düşüncelerine tecavüz etmışseniz geçmiş olsun!.. Artık sesiniz titrese de, gözyaşlanna boğulsanız da, yalvar yakar olsanız da özür dileme- nizin hiçbir kıymet-i harbiyesi yokturî.. Üstelik bu top- lum böyle pişkin "tipler" için birözdeyiş bile üretmiş- tir - Özrü kabahatinden büyük!.. • • • Abdullah Öcalan da özür dilemişti!.. Hem de daha mahkemenin başladığı ilk dakikada, hem de şehit ailelerinden. Gayet net, gayet anlaşılır bir Türkçeyle "Acınızı paylaşıyorum, özür diliyorum" demişti. Yankısı ne oldu?. - Hiç!.. On binlerce insanın ölümünden sorumlu, ülkeyi parçalamak isteyen güçlerin maşası teröristin "özûr dilemesi" halkın merhamet duygusunu değil, öfkesi- ni körükledi. Teröre hedef olan insaniar "kendileriyle alayedildiğı" duygusuna kapıldılar. - Demek kı özür her zaman işe yaramıyor!.. Fethullah Gülen Hocaefendi Hazretlen de önceki gün televizyon ekranlanndan halkın gözünün içine , baka baka özür diledi. - Krymet-ı harbiyesi var mı? -Yok!.. Komünizmle Mücadele Demeği'ni kurduğu yıllar- dan bu yana, 30 yılı aşkın süredir "saman altından su yürüten', cumhurbaşkanlanna, başbakanlara, şanlı prc- fesörlere "hoşgörü" ödüllerı dağıtan ve de 25 milyar dolarlık "c/rtafservetinı kontrol eden Fethullah Efen- di'nin maskesi bir daha yerine oturtulamayacak şe- kilde düştü!.. Zat-ı muhterem, takıyyenin pamnak ısırtan örnek- lerini sergilediği açıklamasında "Atatürk'e karşı kullan- dığıyakışıksızsözler" nedeniyleözürdiliyori. Cumhu- riyet rejimını yavaş yavaş nasıl yıkacağına dair sözle- ri, Adliye'de, Mülkiye'de ve "hayati müessesede" ör- gütlenme direktifteri, zamanı geldiğinde nasıl kıyama geçileceğinedairöğütleri ile ilgili isetıkyok!. Ama ıdam edilirse "şehit" sayılacağı herzesi vaıi. - Hocaefendi Hazretleri'nin özrü kabahatinden çok büyük!.. • • • Işte dinci buduıi "Zaman sana uymazsa, sen zamana uy" şianndan hareket eden dinci; ikiyüzlü, yalancı, ahlak düşkünü ve de "teokratik devlet" amacına ulaşmak için her türlü rezilliğı rahatlıkla yapabilecek tıynettedir. Hiç \ kuşkunuz olmasın; bu uğurda gerekirse "en büyükşey- tan" diye lanetler yağdırdığı ABD'nin kucağma da oturur, PKK ile de kucaklaşır, onun bunun maşası da olur. - Kurtuluş Savaşı'nda, Şeyh Sait isyanında, Der- sim isyanında yaptığı gibi!.. Atalanmız; "Bir musibet bin nasıhattan eviadır" di- ye boşuna söytememiş. Fethullah Gülen'in maskesi- ni indiren kasetler aynı zamanda sağcı politikacılann oy uğruna neler yapabileceğını, hocayı "ılımlt Islamın gülü' olarak tanıtmaya çaiışan ikinci cumhuriyetçi, man- dacı zevatın gerçek yüzünü bir kez daha, tüm çıplak- lığı ile ortaya serdi. Dikkat ederseniz, günlerdir ne yana kıvıracaklannı bilemiyorlar. Hiç kuşkunuz olmasın; suratlan "manda gönü"nden olduğu için bir çıkış yolu bulacaklardır!.. 28 Şubat süreci ile ilgili kafaları hâlâ kanşık olanla- nn, Fethullahçılan "sh/il toplum örgütü" olarak kabul edenlerin artık "uyandığını" umut edıyorum!. Bu ülkenin aydınhk insanlan, ABD etiketli "ılımlı Is- lamın gülü" masalını hiçbir zaman yutmamışlardı. Karanlığa karşı savaşıma devam!.. ÖNEMLİNOT: Son günlerde 1 milyon adet basılıp bedava dağrtılan Zaman isimli dinci ceridede Fernat Banş isimli "yazar", Hikmet Çetinkaya'nın "yol gü- zergâhı" ile pek biryakından ilgileniyori. Bir şema çiz- mediği kalmış!. Nereden bildiği, kimlerden bilgi aldı- ğı ve de hangi karanlık mesajı vermeye çalıştığı bir ya- na, bu tiplenn kafasının ve yüreğinin içini sergileme- si açısından çok iyi bir örnek. Hoşgörü ve uzlaşma sampiyonlarına önemle duyurulur!.. Email: zileli(ggaranti.neLtr Faks ve mesaj: (0 212) 287 42 41 BULMACA SEDAT YAŞAYAIV 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA: 1/ Kalınca ka- buklu, iri ve uzun taneli bir üzüm cinsi. 2/ Muğla'nın bir 3 ilçesi... Boyu kırk metre ka- dar olabilen bir orman ağacı. 3/ „ "Son merhale D bir fasl-ı hazan- 7 dır ki sürer ' Geçmiş gelecek ° cûmlesi — gö- g rûnûr" (Yahya K.emal)... Düşman. 4/ Önem ya da değer bakı- mından gitgıde yükselen birsırabasamaklannher bıri... Boru sesi. 5/ Şe- 3 riat mahkemesi yargı- 4 cı... Japon lırik dramı. 6/ j- Ford otomobilinin bir modeli...Maydanozgil- 6 lerden, hayvanlara ye- 7 dirilen küçük bir bıtki. g II Bir oda ya da mekâ- „ na açılan, duvar ya da çitlerleçevrili girinti... "— Gündüz": Yazanmız.8/ Yaz- ma kitaplara boya ya da yaldızla yapılan sûsleme. 9/ Ke- restelik bir ağaç cinsi... "Tnstan —•": Dadaizmin kuru- cusu olan Rumen asıllı yazar. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hat sanatında birkaç kâ- gıdın. sulan ters yönde olmak üzere üst üste yapıştınl- masıyla elde edilen mukavva. 2/ Eskı Türklerde toplum- sal bölüşümü düzenleyen sıstem ya da hukuk... Eskişe- hir'in bir ilçesi. 3/ Kabaca dokunmuş, dayanıklı bir yün kumaş... Yağı alınmış sütten ya da yoğurttan yapılan peynir. 4/ Güney Anadolu'da bir dağ. 5/ Aritmetikte bir kuvvetin derecesini veren sayı... Düşmanlık. 6/ Roman- ya'nın parabirimi... Şarkı, tûrkü... Yeni Zelanda'nm pla- ka işaretı. 7/ llgeç... Bilgısayar dilinde "veri" anlamın- da kullanılan sözcük. 8/ Kanh basur hastahğı. 9/ Katı- şıksız, saf... Uygun bulma, tasvip.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle